Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Synonyme
Sätze
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Türkisch - Englisch
Verlauf Ausblenden
Velaufsdetails
Verlauf Löschen
Verlauf :
almış
almış
Verlauf
Sätze
Bedeutungen von dem Begriff
"almış"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
Phrases
1
Phrases
almış
in receipt of
expr.
Bedeutungen, die der Begriff
"almış"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 286 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
yaşını başını almış
elderly
adj.
The
elderly
man cycles in the park every morning.
Yaşını başını almış
adam her sabah parkta bisiklete biniyor.
More Sentences
2
General
ceza almış
punished
adj.
Layla will get
punished
for not wearing the hijab.
Layla başörtüsü takmadığı için
ceza alacak.
More Sentences
3
General
ceza almış
fined
adj.
I got
fined.
Para
cezası aldım.
More Sentences
4
General
rüşvet almış
bribed
adj.
I can't be
bribed.
Ben
rüşvet alamam.
More Sentences
5
General
her şeyi göze almış kimse
desperado
n.
6
General
eğitimini almış kimse
scholar
n.
7
General
diplomaya ek olarak ingiliz kütüphaneciler derneğinden lisans da almış olan kütüphaneci
chartered librarian [brit]
n.
8
General
bir suç nedeniyle hüküm giymiş veya ihtar almış genç kimse
young offender
n.
9
General
bilimsel eğitim almış uygulayıcı
mechanician [dated]
n.
10
General
d notu almış kimse
d
n.
11
General
ebelik eğitimi almış kadın
granny woman
n.
12
General
aşırı doz uyuşturucu almış kimseler
ods
n.
13
General
öğretmenlik eğitimi almış kimse
didact
n.
14
General
d notu almış çalışma
d
n.
15
General
eğitim almış kimse
scholastic [obsolete]
n.
16
General
batak halini almış çöküntü
slue
n.
17
General
güvenilir kaynaktan bilgi almış olmak
be reliably informed
v.
18
General
geri dönemeyecek kadar yol almış olmak
be too far gone to go back now
v.
19
General
öğüt almış
got advice
adj.
20
General
fazla su almış (gemi)
waterlogged
adj.
21
General
gemi azıya almış
rampant
adj.
22
General
yardım almış
aided
adj.
23
General
büyük darbe almış
whammed
adj.
24
General
kendini güvenceye almış
self assured
adj.
25
General
zevk almış
delighted
adj.
26
General
darbe almış
dunted
adj.
27
General
alev almış
flaming
adj.
28
General
çapraşık bir hal almış
ensnarled
adj.
29
General
uyuşturucu almış
high
adj.
30
General
darbe almış (yumruk vb)
swiped
adj.
31
General
kristal biçimini almış
effloresced
adj.
32
General
övgü almış
lauded
adj.
33
General
vahiy almış
inspired
adj.
34
General
iyi eğitim almış
highly educated
adj.
35
General
-den zevk almış
deligted with
adj.
36
General
yaşını başını almış
old
adj.
37
General
hap almış
dopey
adj.
38
General
tekrarlı geçerli hal almış
reeligible
adj.
39
General
yetersiz hizmet almış
underserved
adj.
40
General
daha az oy almış
outvoted
adj.
41
General
marka ismini yasadışı bir yolla almış
misbranded
adj.
42
General
uyuşturucu almış
stoned
adj.
43
General
fazla talep almış
oversubscribed
adj.
44
General
iyi eleştiriler almış
widely acclaimed
adj.
45
General
tarihte yerini almış
imbedded in history
adj.
46
General
arap kültürünü almış
arabicised
adj.
47
General
her şeyi göze almış
desperate
adj.
48
General
tekrarlı geçerli hal almış
re-eligible
adj.
49
General
fazla eğitim almış
overeducated
adj.
50
General
burgu şeklini almış
corkscrewed
adj.
51
General
en yüksek oyu/puanı almış
highest rated
adj.
52
General
yetersiz eğitim almış
ill-trained
adj.
53
General
yaşını başını almış
advanced
adj.
54
General
iyi eğitim almış
thoroughbred
adj.
55
General
her yönüyle iyi eğitim almış
thoroughpaced
adj.
56
General
her yönüyle iyi eğitim almış
thorough-paced
adj.
57
General
her yönüyle iyi eğitim almış
thoroughsped [obsolete]
adj.
58
General
tuvalet eğitimi almış
toilet-trained
adj.
59
General
tuvalet eğitimi almış
pot-trained
adj.
60
General
rüşvet almış
undermoneyed
adj.
61
General
vahiy almış
entheal [obsolete]
adj.
62
General
vahiy almış
entheastic
adj.
63
General
vahiy almış
entheat [obsolete]
adj.
64
General
insanlıktan nasibini almış
humanate [obsolete]
adj.
65
General
edebiyat eğitimi almış
literatured
adj.
66
General
yangın nedeniyle ağır hasar almış
burned-over
adj.
67
General
ciddi hasar almış
busted
adj.
68
General
gelenek halini almış
oldline
adj.
69
General
gelenek halini almış
old-line
adj.
70
General
güvenilir bilgi almış
inspired
adj.
71
General
zevk almış
fawe [obsolete]
adj.
72
General
(çocuk) tuvalet eğitimi almış
potty-trained
adj.
73
General
riyakar iltifatlar almış
flattered
adj.
74
General
darbe almış
skelpit
adj.
75
General
aile terbiyesi almış
soft [obsolete]
adj.
76
General
uykusunu almış
soft
adj.
77
General
rüşvet almış
sold-out
adj.
78
General
eleştirmenler tarafından onay ve övgü almış
critically acclaimed
adj.
79
General
son halini almış
off the stocks
adj.
80
General
birinin notlarında birinin uygun olmadığına/görünmediğine dair almış olduğu not/işaret
jdlr
expr.
Phrasals
81
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) arkasına almış biçimde görmek
see (something) against (something else)
v.
82
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) arkasına almış biçimde görmek
see something against something
v.
83
Phrasals
-i arkasına almış biçimde görmek
see against
v.
Phrases
84
Phrases
rol almış
starred in
expr.
85
Phrases
sahne almış
starred in
expr.
86
Phrases
(bir şeyi) almış
in receipt of (something)
expr.
Colloquial
87
Colloquial
aşırı doz uyuşturucu almış kişi
od
n.
88
Colloquial
gebeliğe karşı önlem almış olmak
be prepared
v.
89
Colloquial
hap almış
belted
adj.
90
Colloquial
içinden çıkılmaz bir hal almış
goofed up
adj.
91
Colloquial
kurşun yarası almış
bullet-scarred
adj.
92
Colloquial
tamir edilemez şekilde hasar almış
breached beyond repair
adj.
93
Colloquial
öcünü almış
even
adj.
94
Colloquial
yaş almış
full of years
adj.
95
Colloquial
birçok mermi yarası almış
shot away
adj.
96
Colloquial
darbe almış
bashed
adj.
97
Colloquial
bir kadın aklını başından almış
dizzy with a dame [old-fashioned]
adj.
98
Colloquial
(birinden/bir şeyden) hevesini almış
over (someone or something)
adj.
99
Colloquial
uyuşturucu kafasında/almış
amped
adj.
100
Colloquial
metamfetamin kafasında/almış
amped
adj.
101
Colloquial
(bir şeyi) ele almış
all over (something)
adj.
102
Colloquial
(bir şeyi) ele almış
all over (something)
adj.
103
Colloquial
uyuşturucu almış
backed up
adj.
104
Colloquial
(biri/bir şey) aklını başından almış
enamored of (someone or something)
adj.
105
Colloquial
tarih/gün almış
fixed up
adj.
106
Colloquial
içinden çıkılmaz bir hal almış
goofed
adj.
107
Colloquial
tüm derslerden en yüksek notu almış/alan
straight-a
adj.
108
Colloquial
biri almış
someone's taken it
expr.
109
Colloquial
(bir şeyden) çok keyif almış
here for (something)
expr.
110
Colloquial
bir şeyden çok keyif almış
here for it
expr.
Idioms
111
Idioms
yaşını başını almış
a woman of mature years
n.
112
Idioms
yaşını başını almış
a man of mature years
n.
113
Idioms
yaşını başını almış kişi
lamb turning to mutton
n.
114
Idioms
bir özelliğini anne veya babasından almış olmak
come by (something) honestly
v.
115
Idioms
bir özelliğini anne veya babasından almış olmak
come by something honestly
v.
116
Idioms
(bir özelliğini) anne veya babasından almış olmak
come by (something) honestly
v.
117
Idioms
(bir özelliğini) meşru bir şekilde almış olmak
come by (something) honestly
v.
118
Idioms
bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak
have it on good authority
v.
119
Idioms
çok yol almış olmak
have come a long way
v.
120
Idioms
(bir şeyden) payını (hevesini) almış olmak
have your share of something
v.
121
Idioms
uyarıcı ilaç almış olmak
be (down) on (one's) uppers
v.
122
Idioms
(birini) hedef almış olmak
have (one's) (name and) number on it
v.
123
Idioms
birini hedef almış olmak
have someone's (name and) number on it
v.
124
Idioms
son halini almış olmak
be carved in stone
v.
125
Idioms
son halini almış olmak
be set in stone
v.
126
Idioms
kontrolü ele almış/sağlamış olmak
be in control
v.
127
Idioms
bir özelliğini anne veya babasından almış olmak
come by honestly
v.
128
Idioms
(bir şeyden) payını (hevesini) almış olmak
have (one's) share of (something)
v.
129
Idioms
bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak
have something on good authority
v.
130
Idioms
son halini almış
set in cement
adj.
131
Idioms
son halini almış
in cement
adj.
132
Idioms
yaşını başını almış
well up in years
adj.
133
Idioms
(kötü bir şeyin) içinde yer almış
mixed up in
adj.
134
Idioms
yaşını başını almış
of a certain age
adj.
135
Idioms
yaşını başını almış
advanced in years
adj.
136
Idioms
en zor problemlere karşı gardını almış
loaded for bear
adj.
137
Idioms
son halini almış
cast in concrete
adj.
138
Idioms
son halini almış
cast in stone
adj.
139
Idioms
yaşını başını almış
of mature years
adj.
140
Idioms
gardını almış
on (one's) guard
adj.
141
Idioms
(birine/bir şeye) karşı cephe almış
opposed to (someone or something)
adj.
142
Idioms
acı tecrübeden dersini almış
sadder and wiser
adj.
143
Idioms
acı tecrübeden dersini almış
sadder but wiser
expr.
144
Idioms
hızını almış (bir şeyin tam ortasında)
on a roll
expr.
145
Idioms
kontrolü eline almış
in the driver's seat
expr.
146
Idioms
yaşını başını almış
at an advanced age
expr.
147
Idioms
yaşını başını almış
on in years
expr.
148
Idioms
yaşını başını almış
along in years
expr.
149
Idioms
yaşını başını almış
no spring chicken
expr.
150
Idioms
yaşını başını almış
up in years
expr.
151
Idioms
yaşını başını almış, tecrübe sahibi
old enough to know better
expr.
152
Idioms
finalde yer almış
in at the finish
expr.
153
Idioms
doruk noktasında yer almış
in at the finish
expr.
154
Idioms
ateş almış gibi
like grant took richmond
expr.
155
Idioms
(biri) yiyebileceğinden fazla yiyecek alıyor/almış
(one's) eyes are bigger than (one's) belly
expr.
156
Idioms
(biri) yiyebileceğinden fazla yiyecek almış/alıyor
(one's) eyes are bigger than (one's) stomach
expr.
157
Idioms
sırtını sağlama almış
with one's back to the wall
expr.
158
Idioms
kendini güvenceye almış
with one's back to the wall
expr.
159
Idioms
kontrolü altına almış
by the short hairs
expr.
160
Idioms
kontrolü eline almış
in the driving seat [uk]
expr.
161
Idioms
yaşını başını almış
no chicken
expr.
162
Idioms
sazı eline almış
on (one's) hobby-horse
expr.
163
Idioms
sazı eline almış
on (one's) soapbox
expr.
164
Idioms
dizginlerini eline almış
on a short leash
expr.
165
Idioms
sazı eline almış
on soapbox
expr.
166
Idioms
işini sağlama almış
on the safe side
expr.
167
Idioms
işini garantiye almış
on the safe side
expr.
168
Idioms
sazı eline almış
on your soapbox
expr.
169
Idioms
yiyebileceğinden fazla yiyecek almış/alıyor
one's eyes are bigger than stomach
expr.
170
Idioms
hevesini almış
out of (one's) system
expr.
171
Idioms
yiyebileceğinden fazlasını alır/almış
the eye is bigger than the belly
expr.
Speaking
172
Speaking
bence gözlerini senden almış
I think he's got your eyes
expr.
173
Speaking
odasında aşırı doz almış olarak bulmak
find someone od'd in his/her room
expr.
174
Speaking
senin genlerini aldı/almış
you passed him/her your genes
expr.
Trade/Economic
175
Trade/Economic
daha önce satın almış birine satılan değersiz menkul kıymetler veya gayrimenkuller
reload
n.
176
Trade/Economic
döviz işlemleri yapma yetkisi almış kişi veya kurumlar
authorised dealers in foreign exchange
n.
177
Trade/Economic
halkın satın almış olduğu hisse senetleri
outstanding capital stock
n.
178
Trade/Economic
temettüden yararlanabilmesi için hisse senedi sahibinin senedi satın almış olması gereken tarih
holder-of-record date
n.
179
Trade/Economic
ülke halkının satın almış olduğu devlet tahvili, hazine bonosu vb devlet borçlanma araçları
internally held public debt
n.
180
Trade/Economic
az yatırım almış
underinvested
adj.
181
Trade/Economic
bayilik almış
franchised
adj.
182
Trade/Economic
birden çok yerden patent almış
multi-patented
adj.
183
Trade/Economic
hak etttiğinden daha az ücret almış
underpaid
adj.
Law
184
Law
suçu sabit görülüp ceza almış, genellikle bu cezanın bir kısmı hapishanede çekilmiş olan insanların, cezaları bitmeden önce, topluma yeniden katılmaya hazırlık aşamasında, kontrollü olarak hapishane dışında yaşadığı evler
halfway house
n.
185
Law
borç sebebiyle hapis cezası almış mahkumlara verilen avluda yürüme özgürlüğü
liberty of the yard
n.
186
Law
iki kere mahkumiyet almış
two time loser
adj.
Politics
187
Politics
küba devrimi'nden ilham almış kolombiyalı aydınlarca kurulan, adam kaçırma ve narkoterör eylemleriyle bilinen bir marksist terör örgütü
national liberation army
n.
188
Politics
oturma izni almış kimse
denizen
n.
189
Politics
amerikan devrimi ve abd'nin kurulmasında rol almış milliyetçi lider
american revolutionary leader
n.
Industry
190
Industry
gerekli eğitimi almış
time-served
adj.
Technical
191
Technical
ışın almış
irradiated
adj.
Computer
192
Computer
son biçimini almış metin
final form text
n.
Aeronautic
193
Aeronautic
yolcu veya mal taşımak için kiralanmak üzere lisans almış ve tarifeli sefer yapmayan havayolu
charter airline
n.
Marine
194
Marine
hasar almış geminin gövdesindeki suyu pompalamak için tasarlanmış pompa
wrecking pump
n.
195
Marine
denizcilik eğitimi almış kıdemli rehber
sea ranger [uk]
n.
196
Marine
denizcilik eğitimi almış kıdemli rehber
mariner
n.
197
Marine
su almış (gemi)
bilged
adj.
198
Marine
kıç kasarası su almış
pooped
adj.
Medical
199
Medical
özel eğitim almış ve doktorun görevlerinin çoğunu yerine getirebilen diplomalı hemşire
nurse clinician
n.
200
Medical
acil serviste aort diseksiyonu tanısı almış hasta
patient diagnosed with aortic dissection in the emergency department
n.
201
Medical
acil serviste aort diseksiyonu tanısı almış olan hasta
patient diagnosed with aortic dissection in the emergency department
n.
202
Medical
bikornuat uterin gebelik yanlış tanısı almış ilerlemiş primer ovaryan gebelik
advanced primary ovarian pregnancy misdiagnosed as bicornuate uterine pregnancy
n.
203
Medical
geç tanı almış hipotiroid
late-diagnosed hypothyroidism
n.
204
Medical
gliyal hücrelerden orijin almış santral sinir sistemi tümörü
glioma
n.
205
Medical
orbitadan orijin almış yalancı tümör
orbital pseudotumor
n.
206
Medical
radyasyon almış bir dokunun radyasyon almamış dokuyu etkilemesi
abscopal effect
n.
207
Medical
bebek ve annelerinin bakımı üzerine eğitim almış hemşire
karitane nurse [new zealand]
n.
208
Medical
imtihan heyetinden belirli bir branşta uzmanlık belgesi almış hekim
diplomate
n.
209
Medical
tüberküloz tanısı almış
diagnosed as tuberculosis
adj.
Psychology
210
Psychology
majör depresyon tanısı almış hasta
patient with a diagnosis of major depressive disorder
n.
211
Psychology
majör depresyon tanısı almış olan hastalar
patients diagnosed with major depressive disorder
n.
212
Psychology
obsesif-kompulsif bozukluk tanısı almış hasta
patient diagnosed with obsessive compulsive disorder
n.
213
Psychology
saplantı-zorlantı bozukluğu tanısı almış hasta
patient diagnosed with obsessive compulsive disorder
n.
Chemistry
214
Chemistry
yapısına proton katılmış/kazanmış/almış molekül
protonated molecule
n.
Zoology
215
Zoology
birden fazla atadan köken almış
paraphyletic
adj.
Botanic
216
Botanic
rüzgar etkisiyle meyilli şekil almış (bitki)
windblown
adj.
Social Sciences
217
Social Sciences
toplumun üst düzey eğitim almış ve özgürlükçü düşünceleri benimsemiş kesimi
liberal elite
n.
Education
218
Education
cambridge veya oxford'da lisans derecesi almış kimse
tuft [brit]
n.
219
Education
(eğitim kurumuna) kabul almış kimse
entry
n.
Literature
220
Literature
19. yüzyıl başlarında göller bölgesi'nde yaşamış ve bu bölgeden ilham almış olan ingiliz şairler grubu
lake poets
n.
221
Literature
yaratıcısının adını almış
eponymous
adj.
222
Literature
ana oyuncusunun adını almış
eponymous
adj.
Linguistics
223
Linguistics
bir kelimenin ek almış hallerinin eklerinden ayırarak tek bir kök altında toplanması
lemmatisation
n.
224
Linguistics
bir kelimenin ek almış hallerinin eklerinden ayırarak tek bir kök altında toplanması
lemmatization
n.
225
Linguistics
doğal dil işlemede bilgisayar kullanan bilgisayar bilimi ve dilbilim konusunda eğitim almış kimse
computational linguist
n.
226
Linguistics
tekrarlanan veya alışkanlık halini almış eylem bildiren yapı
frequentative
n.
227
Linguistics
(ingilizcede) tekrarlanan veya alışkanlık halini almış eylem bildiren
frequentative
adj.
History
228
History
topraklarını doğrudan kraldan almış/kiralamış derebeyi
vassal-in-chief
n.
229
History
topraklarını doğrudan kraldan almış/kiralamış derebeyi
tenant-in-chief
n.
230
History
m.ö. 2. ve 1. yüzyıllarda yaşamış ve judea'nın selekosların yönetiminden kurtarılmasında aktif rol almış bir yahudi ailesi
maccabee
n.
231
History
m.ö. 2. ve 1. yüzyıllarda yaşamış ve judea'nın selekosların yönetiminden kurtarılmasında aktif rol almış bir yahudi ailesi
maccabees
n.
232
History
ilk olarak leh ordusunda, sonrasında ise batı avrupa ordularında yer almış mızraklı süvari birliğine mensup asker
hulan
n.
233
History
altına hücum olaylarında yer almış bir altın avcısı
forty-niner [us]
n.
234
History
altına hücum olaylarında yer almış bir altın avcısı
forty-niners
n.
Religious
235
Religious
havarilerden eğitim almış papaz
apostelic father
n.
236
Religious
havarilerden eğitim almış papaz
apostolic father
n.
237
Religious
havarilerden eğitim almış papazlar
apostolic fathers
n.
238
Religious
mormon kilisesi'nde melkisetek rahibi unvanı almış kimse
elder
n.
239
Religious
(batı afrika'da) kuran eğitimi almış erkek
malam
n.
240
Religious
(batı afrika'da) kuran eğitimi almış erkek
mallam
n.
241
Religious
islam hukuku eğitimi almış öğretmen veya doktor
moulvi
n.
Geology
242
Geology
(kaya) mevcut halini yaşayan organizmaların hareketi sonucu almış olan
bioclastic
adj.
Military
243
Military
nükleer silah görevleri almış personeli sürekli izlemek ve değerlendirmek amacıyla dizayn edilmiş bir program
nuclear weapons personnel reliability programme
n.
244
Military
teskeresini almış asker
dischargee
n.
245
Military
genellikle askeri bir lider olup siyasi kriz dönemlerinde diktatör olabilecek kadar halkın desteğini almış adam
man on horseback
n.
Sport
246
Sport
dövüş sanatlarında siyah kuşak almış kimse
black belt
n.
Baseball
247
Baseball
birinci, ikinci ve üçüncü kaleyi almış olma
bases loaded
expr.
Art
248
Art
geç 16. yüzyılda yaşamış ve üslupçuluk akımı içerisinde yer almış avrupalı sanatçı
mannerist
n.
249
Art
insan biçimi almış
anthropomorphized
adj.
250
Art
insan biçimi almış
anthropomorphised
adj.
Music
251
Music
batıdan etki almış bir japon pop müziği türü
shibuya kei
n.
Cinema
252
Cinema
filmin rol listesinde ismi geçmeyen ancak filmde rol almış oyuncu
uncredited
n.
Mythology
253
Mythology
truva savaşında yer almış girit kralı
idomeneus
n.
Slang
254
Slang
uyuşturucu almış kimse
tripper
n.
255
Slang
ömür boyu hapis cezası almış mahkum
long rider
n.
256
Slang
ömür boyu hapis cezası almış kimse
retired
n.
257
Slang
ömür boyu hapis cezası almış kimse
lifer
n.
258
Slang
yataktan kalkıldığında vüdumuzda gördüğümüz ve yatılan yerin şeklini almış izler
sleep tattoos
n.
259
Slang
yabancı topraklarda doğduğu için oranın vatandaşlığını almış çocuk
anchor baby
n.
260
Slang
aşırı doz almış kimse
od
n.
261
Slang
sahte veya kalitesiz ürün almış olmak
buy a pup [uk]
v.
262
Slang
uyuşturucu/ilaç almış olmak
be on
v.
263
Slang
yaşını başını almış olmak
be no spring chicken
v.
264
Slang
hap almış
beaned up
adj.
265
Slang
(hap almış) patlayan
beaned up
adj.
266
Slang
islimini almış
bunked
adj.
267
Slang
uyuşturucu almış/çekmiş
charged up
adj.
268
Slang
uyuşturucu almış/çekmiş
charged (up)
adj.
269
Slang
uyuşturucu almış/çekmiş
charged (up)
adj.
270
Slang
ceza almış
hemmed up
adj.
271
Slang
evde kalma cezası almış
grounded
adj.
272
Slang
hapis cezası almış
booked
adj.
273
Slang
içki veya uyuşturucu almış
twisted
adj.
274
Slang
iğneyle uyuşturucu almış
shot up
adj.
275
Slang
darbe almış
bashed
adj.
276
Slang
kokain almış
powdered up
adj.
277
Slang
doping almış
juiced
adj.
278
Slang
lsd almış birinin yüzündeki yağlı/vıcık vıcık his gibi
mungy
adj.
279
Slang
yaşını başını almış
long in the tooth
expr.
280
Slang
uyuşturucu almış
on the junk
expr.
281
Slang
alkol alan/almış
on the sauce
expr.
282
Slang
doping alan/almış
on the sauce
expr.
283
Slang
lsd (asit) almış
on acid
expr.
British Slang
284
British Slang
kamu düzenini bozmaktan ceza almış kimse
asbo
n.
Modern Slang
285
Modern Slang
amerika veya avrupa'da eğitim almış ve bu bölgelerde uzun süre kalmış afrikalı kimse
afropolitan
n.
286
Modern Slang
metamfetamin kafasında/almış kişi
amp head
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of almış
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy