arkasından - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

arkasından



Bedeutungen von dem Begriff "arkasından" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 10 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
arkasından behind one's back adv.
arkasından after adv.
arkasından second adv.
arkasından behind prep.
arkasından from between prep.
arkasından from behind prep.
arkasından subsequent to prep.
arkasından ahind prep.
arkasından with prep.
Idioms
arkasından behind back expr.

Bedeutungen, die der Begriff "arkasından" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 243 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kayık arkasından çekilen çok çengelli olta trawl n.
kitleleri arkasından sürükleyen kimse pied piper n.
arkasından dedikodu yapma backbite n.
birinin arkasından konuşma backbiting n.
atın arkasından geçen ve arabanın dingilini destekleyen geniş kayış backband n.
bir binicinin diğerinin hemen arkasından ve belirli bir tarafından giderek üçüncü bir binicinin sarsılmadan geçmesini engelleme taktiği box n.
(koşuculardan birinin takip için arkasından kağıt bıraktığı) eski bir tür kır koşusu paper chase n.
atın kulaklarının arkasından geçen dizgin kayışı crownpiece n.
arkasından kuyruğu sarkan rakun postu şapka coonskin [us] n.
arkasından kuyruğu sarkan rakun postu şapka coonskin cap n.
arkasından gelme follow-on n.
arkasından gitme follow-on n.
birisinin arkasından iş çevirmek pull one's leg v.
arkasından gelmek tag along behind v.
arkasından gitmek tag along behind v.
arkasından gitmek tag after v.
arkasından yetişip önüne geçmek overhaul v.
arkasından iş çevirmek do something behind someone's back v.
arkasından koşup yakalamak run down v.
arkasından koşmak run after v.
arkasından gitmek tag behind v.
arkasından konuşmak backbite v.
arkasından çekiştirmek/kötülemek backbite v.
arkasından gelmek tag along after v.
arkasından görünmek appear behind v.
birinin arkasından konuşmak talk behind one's back v.
arkasından gelmek tag after v.
arkasından gitmek tag along after v.
arkasından gelmek tag behind v.
arkasından dedikodusunu yapmak backbite v.
arkasından konuşmak say something behind one's back v.
birisinin arkasından konuşmak say something behind one's back v.
arkasından el sallamak wave goodbye v.
arkasından koşuşturmak run after v.
perde arkasından yönetmek pull the wires v.
birisinin arkasından gitmek follow someone v.
arkasından ıslık çalmak whistle at v.
birisinin arkasından konuşmak talk about someone behind one's back v.
arkasından gitmek get after someone v.
birinin arkasından seslenmek call after someone v.
birinin arkasından seslenmek shout after someone v.
arkasından yakalamak grope after someone v.
arkasından vurulmak be shot from behind v.
arkasından vurmak betray v.
arkasından gizlice iş çevirmek connive v.
arkasından gelmek ensue v.
peşi sıra/arkasından götürmek lead v.
havayı koklayarak arkasından gitmek wind v.
(birinin arkasından) ıslık çalmak wolf whistle v.
sahne arkasından yönlendirmek stage-manage v.
sahne arkasından çıkarmak stage-manage v.
önü arkasından daha kısa (etek) high-low adj.
perde arkasından behind the scenes adv.
birbiri arkasından one after another adv.
birbiri arkasından in rapid succession adv.
birbiri arkasından successively adv.
tam arkasından immediately behind adv.
Phrasals
(belli bir) puan altında olmak/arkasından gelmek trail someone or something by something v.
arkasından gitmek go behind v.
arkasından gizlice bakmak peek out from behind v.
biri için/arkasından matem tutmak lament for someone v.
biri için/arkasından matem tutmak lament over someone v.
birini, birinin ardından/arkasından göndermek send someone after someone v.
(arkasından vb) elini uzatmak reach out after someone v.
arkasından/peşinden koşup yakalamak run down v.
arkasından/peşinden koşup yakalamak run down v.
(bir şeyin) arkasından/altından gözetlemek peek out (from something) v.
(bir şeyin) altından/arkasından gizlice bakmak peek out (from something) v.
(bir şeyin) altından/arkasından gizli gizli bakmak peek out (from something) v.
(bir şeyin) altından/arkasından az bir kısmı görünmek peek out (from something) v.
(bir şeyin) altından/arkasından küçük bir kısmı görünmek peek out (from something) v.
(bir şeyin) altından/arkasından küçük bir kısmı belli olmak peek out (from something) v.
(bir şeyin) altından/arkasından sızmak peek out (from something) v.
bir şeyin arkasından gözetlemek peek out v.
bir şeyin arkasından/altından (birine/bir şeye) kısmen görünmek peer out at (someone or something) v.
bir şeyin arkasından (birine/bir şeye) yer yer belli olmak peer out at (someone or something) v.
(birinin) arkasından yaptıklarını saklamak/düzeltmek sweep up after (someone) v.
(birinin) yaptıklarını arkasından ört bas etmek sweep up after (someone) v.
(birinin) arkasından kusurlarını örtmek sweep up after (someone) v.
(bir şeyin) arkasından temizlik yapmak sweep up after (something) v.
(bir şeyin) arkasından etrafı temizlemek sweep up after (something) v.
(bir şeyin/bir yerin) içinden/arkasından bir anda ortaya çıkmak burst out of (somewhere or something) v.
-in arkasından konuşmak dish on v.
(birinin/bir şeyin) arkasından konuşmak dish on (someone or something) v.
arkasından gitmek flock after v.
(birinin/bir şeyin) arkasından gitmek flock after (someone or something) v.
arkasından gelmek/gitmek follow on v.
arkasından ölmek follow on v.
dışarı çıkan birinin arkasından gitmek follow out v.
dışarı çıkan (birinin/bir şeyin) arkasından gitmek follow someone or something out v.
(birinin/bir şeyin) arkasından gitmek go after (someone or something) v.
arkasından yakalamak grope after v.
(birini/bir şeyi) arkasından yakalamak grope after (someone or something) v.
için/arkasından matem tutmak lament over v.
(birinin/bir şeyin) arkasından matem tutmak lament over (someone or something) v.
(birinin) arkasından hayatta kalmak linger on after (someone) v.
arkasından yas tutmak mourn for v.
(birinin) arkasından yas tutmak mourn for (one) v.
(birinin/bir şeyin) arkasından yas tutmak mourn over (someone or something) v.
arkasından/altından kısmen görünmek peer out at v.
arkasından yer yer belli olmak peer out at v.
bir şeyin arkasından bakmak peer through something v.
arkasından toplamak pick up after (someone or oneself) v.
arkasından üzülmek/yas tutmak pine after v.
(birinin/bir şeyin) arkasından üzülmek/yas tutmak pine after (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) arkasından üzülmek/yas tutmak pine for (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) arkasından üzülmek/yas tutmak pine over (someone or something) v.
arkasından koşmak/takip etmek run behind v.
ardından/arkasından göndermek send after v.
(birinin/bir şeyin) arkasından/peşinden göndermek send after (someone or something) v.
(birinin) arkasından gelmek/gitmek tag along after (someone) v.
(birinin) arkasından gelmek/gitmek tag along behind (someone) v.
arkasından gitmek trail behind v.
Phrases
hemen arkasından upon the heels of expr.
(birinin) arkasından in the train of (someone) [old-fashioned] expr.
(birinin) hemen arkasından in the train of (someone) [old-fashioned] expr.
(bir şeyin) hemen arkasından/ardından in the wake of (something) expr.
Proverb
ölünün arkasından konuşulmaz never speak ill of the dead
ölünün arkasından konuşma never speak ill of the dead
ölenin arkasından konuşulmaz never speak ill of the dead
ölünün arkasından kötü söyleme never speak ill of the dead
ölünün arkasından kötü söz söyleme never speak ill of the dead
ölünün arkasından kötü söz söylenmez never speak ill of the dead
şanslı bir durumun hemen arkasından bir şanssızlık gelebilir the lord giveth and the lord taketh away
eğer bir koyun hendekten atlarsa, diğerleri de arkasından atlar/onu takip eder if one sheep leaps over the ditch, all the rest will follow
ölenin arkasından konuşulmaz you shouldn't speak ill of the dead
ölünün arkasından konuşulmaz you shouldn't speak ill of the dead
ölünün arkasından kötü söz söylenmez you shouldn't speak ill of the dead
ölünün arkasından konuşma you shouldn't speak ill of the dead
ölünün arkasından kötü söyleme you shouldn't speak ill of the dead
ölünün arkasından kötü söz söyleme you shouldn't speak ill of the dead
Colloquial
arkasından iş çevirmek backdoor someone v.
el altından ya da birinin arkasından bir şeyler çevirme underhand plotting expr.
hemen arkasından on the heels of expr.
tam arkasından close on one's heels expr.
tam arkasından hot on one's heels expr.
(birinin arkasından seslenerek) yol açın/verin mind your back expr.
(birinin arkasından seslenerek) açılın/çekilin mind your back expr.
(birinin arkasından seslenerek) yol açın/verin mind your backs expr.
(birinin arkasından seslenerek) açılın/çekilin mind your backs expr.
Idioms
işçilerin arkasından patronla sendikanın ya da sendika liderlerinin el sıkışması sweetheart contract n.
arkasından iş çevirme cat in the meal-tub [obsolete] [us/south africa] n.
birisinin arkasından iş çevirme foul play n.
birisinin arkasından kötü konuşmak take a name in vain v.
dibinden/arkasından çekilmek get off (one's) bumper v.
arkasından baktırmak turn heads v.
arkasından konuşmak talk behind someone's back v.
arkasından konuşmak backbite v.
arkasından şeytan kovalıyormuş gibi koşmak be running like the devil's chasing v.
arkasından şeytan kovalıyormuşcasına koşmak be running like the devil's chasing v.
arkasını/arkasından temizlemek (birinin yaptığı hata sonra sonra) mop up after someone v.
birisinin arkasından konuşmak take somebody's name in vain v.
birisinin arkasından iş çevirmek do the dirty on somebody v.
birisinin arkasından konuşmak dish on someone v.
birinin arkasından iş çevirmek pull a trick on someone v.
birisinin arkasından iş çevirmek do something behind someone's back v.
birine yakınlık gösterip arkasından vurmaya hazırlanmak scrape an acquaintance with v.
birinin arkasından iş çevirmek pull a stunt on someone v.
birisinin arkasından iş çevirmek do something behind one's back v.
(birinin) arkasından iş çevirmek go behind someone's back v.
birinin arkasından gelmek be in somebody's train v.
arkasından vurmak sell (one) down the river v.
arkasından vurmak sell someone down the river v.
arkasından vurmak sell someone down the river v.
genellikle başparmağı üst dişlerin arkasından dışarıya doğru hızla itme hareketiyle yapılan arkaik bir hakaret bite (one's) thumb at v.
ölse arkasından ağlayanı olmamak be better off dead v.
(birini/bir şeyi) hemen arkasından takip etmek nip on (someone's or something's) heels v.
(birinin) hemen arkasından yürümek tread on (one's) heels v.
birinin hemen arkasından yürümek tread on somebody’s heels v.
(birini/bir şeyi) hemen arkasından takip etmek nip on (someone's or something's) toes v.
(birinin/bir şeyin) arkasından gelmek take a backseat (to someone or something) v.
arkasından vurmak blindside v.
arkasından atıp tutmak bum rap v.
arkasından atıp tutmak bum-rap v.
(birinin) arkasından alay etmek call (one) names v.
(birinin) arkasından iş çevirmek go behind (one's) back v.
arkasından iş çevirmek pull a stunt v.
arkasından iş çevirmek pull leg v.
(birini/bir şeyi) hemen arkasından takip etmek nip at someone's heels v.
(birinin/bir şeyin) hemen arkasında/arkasından hot on the heels of (someone or something) adj.
-in hemen arkasında/arkasından hot on the heels of adj.
hemen arkasından in the next breath adv.
arkasından (konuşmak) behind someone's back expr.
arkasından (iş çevirmek) behind someone's back expr.
tam/hemen arkasından hard/hot on somebody's heels expr.
(ölenin arkasından) iyi bir yaşam sürdü have had a good innings expr.
(ölenin arkasından) oldukça uzun yaşadı have had a good innings expr.
(ölenin arkasından) rahat bir yaşam sürdü have had a good innings expr.
arkasından takip eden at (one's) heels expr.
arkasından takip eden at someone's heels expr.
(birinin) arkasından in (one's) train expr.
(birinin) hemen arkasından/ardından in (one's) train expr.
birinin arkasından in somebody’s train expr.
hemen ardından/arkasından on the coattails of expr.
birinin arkasından behind somebody's back expr.
birinin arkasından behind somebody's back expr.
hemen arkasından/peşinden hard on the heels expr.
(birinin) hemen arkasından/peşinden hard on (one's) the heels expr.
(birinin/bir şeyin) hemen arkasından hard on the heels of (someone or something) expr.
birinin/bir şeyin hemen arkasından hard on the heels of something expr.
birinin/bir şeyin hemen arkasından hot on the heels of something expr.
arkasından atlı kovalıyormuş gibi like there was no tomorrow expr.
arkasından atlı kovalıyormuş gibi like there were no tomorrow expr.
(birinin/bir şeyin) hemen arkasında/arkasından on the heels of (someone or something) expr.
Speaking
irlanda'da ölenin arkasından şeytan son bir şans bulup ruhunu çağırmadan cennette huzur içinde uyu anlamında söylenen bir ifade may you be in heaven a full half hour before the devil knows you're dead expr.
Trade/Economic
vitrin arkasından teşhir closed display n.
Technical
arkasından yürünen çim biçme makinesi walk-behind lawn trimmer n.
arkasından yürünen çim biçme makinesi walk-behind lawn mower n.
arkasından yürünen kenar düzeltme makinesi walk-behind lawn edge trimmer n.
arkasından gelmek succeed v.
Automotive
(tekne, karavan) motorlu taşıtın arkasından çekmek trail v.
Aeronautic
pilot kabininin arkasından kuyruğa kadar olan sırt deck n.
Marine
bir teknenin arkasından çekilen ağ trail net n.
geminin arkasından bıraktığı iz wake n.
Medical
arkasından ışık vererek aydınlatma transillumination n.
dış dudakların arkasından iç pudendal damara geçen toplardamarlar venae labiales posteriores n.
dış dudakların arkasından iç pudendal damara geçen toplardamarlar posterior labial veins n.
Anatomy
elin ve önkolun arkasından çıkarak aksiller toplardamara boşalan toplardamar vena basilica n.
elin ve önkolun arkasından çıkarak aksiller toplardamara boşalan toplardamar basilic vein n.
Marine Biology
bazı balıklarda başın arkasından başlayarak vücudu saran geniş pullu bölge corselet n.
bazı balıklarda başın arkasından başlayarak vücudu saran geniş pullu bölge corslet n.
Astronomy
arkasından ışık saçarak kayan bir meteor veya parlak yıldız bolis n.
Botanic
yaprakların arkasından meyve veren epiphyllospermous [obsolete] adj.
Literature
anglo-sakson dönemi ingiliz edebiyatı'nda ölen bir kişinin arkasından söylenen şiir sermon n.
History
savaşçıların çitin arkasından savaştıkları bir ortaçağ savaş oyunu barrier n.
Military
paraşütçülerin uçağın arkasından atlayabilmesini sağlayan sökülebilir kapaklı cihaz anchor line extension kit n.
düşmanın arkasından dolanmak turn v.
Hunting
arkasından atış yapılan koruyucu cover n.
arkasından koşup kovalamak run down v.
Sport
kayakçıların bir arabanın arkasından iple çekilmeleri tow n.
kayakçıların bir arabanın arkasından iple çekilmeleri ski tow n.
filenin arkasından gelerek yapılan atış wraparound n.
filenin arkasından gelerek atılan gol wraparound n.
savunma oyuncusunun hücum çizgisinin arkasından hücum oyuncusunu engellediği faul clipping n.
(bilardoda) beyaz topa hedef topun arkasından yuvarlanacağı şekilde ileri doğru verilen falso follow n.
Basketball
oyuncunun topu arkasından geçirerek tek elle attığı pas behind-the-back pass n.
Baseball
(topa) doğrudan atıcının arkasından vurmak shotgun v.
Music
bir akort oluşturan seslerin birbiri arkasından çalınması arpeggiate n.
Slang
güzel bir kadının arkasından çalınan ıslık a wolf whistle n.
(birinin) arkasından konuşmak backstab v.
birinin arkasından sinsice işler çevirmek do sneaky shit behind one's back v.
bir şeyin altından, arkasından kafasını uzatmak/uzatıp bakmak prairie dog v.
sürekli çok yiyip arkasından kusmak (blumia hastalığının bir belirtisi olarak) binge and purge v.