bir süre için - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bir süre için



Bedeutungen von dem Begriff "bir süre için" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bir süre için for a while adv.
bir süre için for some time adv.

Bedeutungen, die der Begriff "bir süre için" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 94 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
belirli bir süre için ücretli iş engagement n.
bir yolcunun seferler arasında aktarma yapabilmesi için gereken asgari süre minimum connecting time n.
belirli bir süre için her yıl ödenen ve emek karşılığı olmayan maaş annuity n.
bir bireyin belirli bir eylemi yapması için gereken süre body clock n.
geçici bir süre için işbirliği yapanlardan oluşan grup task force n.
yerine çalıştırma (geçici bir süre için) substitution n.
yerine kullanma (geçici bir süre için) substitution n.
başkasının yerine geçen kimse (geçici bir süre için) substitute n.
bir süre için kalma sojourn n.
belirsiz bir süre için devam etme özelliğine sahip self-perpetuating n.
abd'ye geçici bir süre için giren yabancı kimse nonimmigrant [usa] n.
sınırlı bir süre için sağlanan anlaşma temporizing n.
belirli bir mesafeyi kat etmek için geçen süre drive time n.
çırak veya göçmenlerin belirli bir süre bir kimse için çalışmasını zorunlu kılan sözleşme indenture n.
gök cismi etrafında bir tam tur dönüşü tamamlamak için geçen süre orbit period n.
başkasının yerine çalışmak (geçici bir süre için) substitute v.
izin almak (belirli bir süre için) take something off v.
geçici bir süre için başkasının yerine çalışmak substitute v.
kısa bir süre için şuurunu kaybetmek black out v.
bir işi (bir süre için) geciktirmek set something back v.
bir süre için ilkel şartlar içinde yaşamak rough it v.
bir süre için inanç ve prensiplerinden vazgeçmek lapse v.
dayanmak (belirli bir süre için) be good for v.
yerine çalışmak (geçici bir süre için başkasının) substitute v.
(bir iş) için (belirli bir süre) harcanmak go into v.
bir iş için belirli bir süre harcanmak go into v.
sınırlı bir süre için emanet vermek bail v.
uzun bir süre için bırakmak park v.
başkasının yerine geçen (geçici bir süre için) substitute adj.
geçmişteki bir süre için de geçerli olan retroactive adj.
başkasının yerine çalışan (geçici bir süre için) substitute adj.
belirli bir hizmet veya süre için işe alınan job adj.
kısa bir süre için awhile adv.
kısa bir süre için transiently adv.
kısa bir süre için for a short time adv.
kısa bir süre için for a brief period adv.
kısa bir süre için for the time adv.
geçici bir süre için temporarily adv.
kısa bir süre için shortly adv.
Phrasals
düzgün çalıştığını doğrulamak için belirli bir süre için yeni bir elektronik ekipman parçası kullanmak burn in v.
düzgün çalıştığını doğrulamak için belirli bir süre için yeni bir elektronik ekipman parçası kullanmak burn into v.
kısa bir süre için gelmek pop in v.
belirli bir süre için yeterli olmak bridge over v.
(bir süre) için sürmek/devam etmek last for v.
(bir süre) için yetmek last for v.
(belli bir süre) için sürmek/devam etmek last for (some period of time) v.
(belli bir süre) için yetmek last for (some period of time) v.
(birini bir süre) için tok tutmak set (someone) up for (something) v.
(bir süre) için durmak stop for (something) v.
(bir süre için) değişmek trade for (something) v.
Phrases
çok çok kısa bir süre için for far too brief a time expr.
Colloquial
bir süre için işe/okula gelememek be out for (something) v.
(yasa vb) yürürlüğe girmeden önce bir süre için askıya alınmak go into abeyance v.
kısa bir süre için for a season expr.
uzun bir süre için for long expr.
Idioms
bir şeyi bir süre için elde tutmak sit on v.
Speaking
kısa bir süre için for a while expr.
sınırlı bir süre için for only so long expr.
Trade/Economic
belli olmayan bir süre için akdedilen ortaklık partnership at will n.
bir üretimden diğerine geçmek için gereken süre set up time n.
bir siparişin ilk bölümünü üretmek için gereken süre first piece time n.
bir hisse senedinin piyasada tutunabilmesi için geçmesi gereken süre seasoning n.
ekonomik yatırımları olan politikacıların kamuoyunda tartışmalara mahal vermemek için görevde bulundukları süre içerisinde malvarlıklarının yönetimini devrettikleri bir çeşit kayyum müessesesi blind trust n.
ödeme tarihi gelmiş olan bir borç için verilen ek süre days of grace n.
şirketle ilişkisi kesilen çalışanın belirlenen süre boyunca (rakip bir şirkette çalışmaya hemen başlamaması için) maaşı ödenir garden leave n.
vadesi gelen bir senedin ödenmesi için borçluya tanınan süre grace period n.
vade tarihinin bitiminden itibaren ödeme için tanınan ek kısa bir süre grace period n.
belli bir süre için once off expr.
Law
geçici bir süre için (bir başka hakimin) yerine bakan hakim acting judge n.
kesin dampinge karşı vergi ve fiyat taahhütleri uygulamaya konuldukları tarihten itibaren söz konusu vergi için bir gözden geçirme prosedürü başlatılmadığı takdirde belli bir süre sonra yürürlükten kaldırılacağını ifade eden hüküm sunset provision n.
kesin dampinge karşı vergi ve fiyat taahhütleri uygulamaya konuldukları tarihten itibaren söz konusu vergi için bir gözden geçirme prosedürü başlatılmadığı takdirde belli bir süre sonra yürürlükten kaldırılacağını ifade eden hüküm sunset clause n.
mahkemenin aldığı boşanma kararının belirli bir süre içinde itiraz olunarak kararın iptali için geçerli neden gösterilmediği takdirde kesinleşmesi decree nisi n.
hücrede kalan bir suçlunun topluma dönüş için hazırlık olarak dışarıda geçirmesine izin verilen süre mobility n.
genellikle memur veya çalışanlara verilen, bir süre için belirli şartlar altında hisse senedi satın alma hakkı option n.
Insurance
bir yıldan fazla süre için akdedilen hayat poliçesi dışındaki poliçe için geçerli olan indirimli oran term rate n.
bir yıldan fazla bir süre için akdedilen hayat dışı poliçe term policy n.
Technical
kısa bir süre için parlayan flashy adj.
Computer
(bilgisayar oyunlarında) kullanılan bir yetenek, eşyanın tekrar kullanılabilmesi için beklenecek minimum süre cool down n.
Transportation
revizyonlar arasındaki aylar kadar bir süre için çeşitli malzemelerin gemide depolanması endurance loading n.
Marine
bir gemiye yükleme veya boşaltma için tanınan süre lay time n.
bir gemiye yükleme veya boşaltma için tanınan süre lay days n.
Medical
bir tümörün iki katına çıkması için geçen süre doubling time n.
bir ilacın alınması sonrası etkinleşmesi için gereken süre bioavailability n.
Physics
heisenberg'in belirsizlik ilkesine göre kısa bir süre için var olan ve varlığının devamı enerjinin korunumu yasasını ihlal edecek olan atom altı parçacık virtual particle n.
ışığın veya radyo sinyallerinin dünya ile bir gök cismi arasında seyahat etmesi için geçen süre one-way light time n.
Agriculture
mera veya otlak bitkilerinin sınırlı bir süre için otlanılabilecek bölümü break n.
Meteorology
(özellikle 24 saatlik bir süre için) en yüksek atmosferik hava sıcaklığı high n.
Military
bir görevin tamamlanması için gerekli süre precise frequency n.
bir görevin tamamlanması için gerekli süre precise time n.
belirli bir alanda sürmekte olan operasyonlara belirsiz bir süre için tayin edilmiş müşterek görev kuvveti semi-permanent joint task force n.
Sport
takım oyuncularının antrenman yapmak veya potansiyel yeni oyuncuları değerlendirmek için kısa süre bir araya geldikleri yer minicamp n.
Archaic
bir süre için kalma tarriance n.
Engineering
bir işin bitmesi için gereken süreyi ya da belirsiz süre içinde yapılabilecek iş miktarını ölçmek için atanan iş miktarı amount limit n.
Slang
(bir süre için) içkiyi kesmek go on the wagon v.