dair - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

dair



Bedeutungen von dem Begriff "dair" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 14 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
dair about adv.
dair regarding prep.
General
dair relative adj.
dair mudslinging adj.
dair touching adj.
dair for prep.
dair respecting prep.
dair concerning prep.
dair in respect of prep.
dair as regards prep.
dair with regard prep.
dair concernant (fr) prep.
Law
dair regarding prep.
Archaic
dair anent prep.

Bedeutungen, die der Begriff "dair" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
çocuk haklarına dair sözleşme convention on children’s rights n.
bağışlanacağına dair söz verilmiş olan para pledge n.
latin dilinden türemiş dilleri kullanan halkları ve ülkeler veya onlara dair latin n.
ölüme dair thanatopsis n.
geleceğe dair beklentiler future expectations n.
kötü bir şeyler olacağına dair içinde bir his olma impending sense of doom n.
kötü bir şeyler olacağına dair içinde bir his olma sense of impending doom n.
kimin ne zaman öleceğine dair tahminlerde bulunulan bir oyun death pool n.
kimin ne zaman öleceğine dair tahminlerde bulunulan bir oyun dead pool n.
gönderildiğine dair resmi kayıt alınabilen posta recorded delivery letter n.
velileri tarafından istismar veya yaralanma riski bulunan çocuklara dair yerel otoritelerin tuttuğu liste nai register n.
bir dini inancın diğerlerinden üstün olduğuna dair tutum triumphalism n.
hamstead, londra'nın kanalizasyonlarında yaşadığına dair bir şehir efsanesi olan vahşi bir domuz sewer hog n.
spesifik bir şeye dair yetki alanı kingdom n.
serinin sayfaları arasındaki ilişkiyi, kapsamlarını, ulaşılabilirliklerini ve seriye dair ek bilgileri aktarmak için tasarlanmış çizgesel lejant map index n.
bir sese dair iz whift n.
bir kokuya dair iz whift n.
duyusal deneyimin ve kişinin kendine dair deneyimlediği özelliklerin gerçek olduğu yanılsaması maya n.
bir eylemin erteleneceğine dair emir veya işaret hold n.
avuç içinde, parmakların altında yer alan ve el falcıları tarafından mizaca ve kişisel özelliklere dair bilgi verdiğine inanılan küçük et çıkıntısı mountain n.
insanların şiir, sanat veya tiyatro gibi sembolizm araçlarıyla ifade edilen geçmiş tecrübelerine dair temel gerçeklikleri ve kavrayışları anlamlandırma ve bunlara değer atfetme biçimi mythoi n.
kötü ruhlara dair ortaya konan sistematik ve dini öğreti demonology n.
bir anlaşmanın sona erdiğine dair resmi bildiri denunciation n.
kuvvetlere, malzemelere ve yedek personel hareket gerekliliklerine dair gerekli bilgileri içeren ortak operasyon planlama ve uygulama sistemi deployment database n.
aile ve ebeveynlik sorunlarına dair öneri ve destek vermek üzere kurulmuş ingiltere merkezli bir internet sitesi mumsnet n.
(kişilere dair) olumlu izlenim opinion n.
(kişilere dair) olumlu değerlendirme opinion n.
teşhise dair açıklama diagnostic n.
belçikalılara dair belgic n.
tüm dinlerin tanrılarının başka gezegenlerden geldiğine dair bir inanç alientology n.
(geleceğe dair) kötümser bakış açısı doomwatch n.
akıl ve maddenin gerçekliği evrensel olarak koordine ettiğine dair teori parallelism n.
birini sorunlarına dair ikaz edip durumla yüzleştirmek için yapılan sürpriz toplantı intervention n.
doğru olanın yapıldığına dair his conviction n.
(lacancı psikanalizde) öznenin bakma arzusu ile birine bakılabileceğine dair sahip olduğu bilinci arasındaki ilişki gaze n.
geleceğe dair her şeyi bilme prescience n.
öğretmenin sistematik öğretim öncesi konuya dair aktardığı genel inceleme preview n.
ödemenin vadesinde yapılmayacağına dair noter bildirimi protest n.
vazgeçtiğine dair yemin etmek abjure v.
dair olmak pertain v.
-e dair kehanette bulunmak predict v.
iddia edildiği gibi olduğuna dair garanti vermek stand behind v.
geleceğe dair plan yapmak make plans for the future v.
ruha dair özelliklerden mahrum etmek unsoul v.
(bir şeyin) doğruluğu veya geçerliliğine dair çıkarım yapmak discount v.
insanlığa dair inancını kaybetmek lose faith in humanity v.
aşka dair erotic adj.
iskoçya'ya dair caledonian adj.
karadeniz'e dair pontic adj.
uzay yolculuklarına dair astronautical adj.
uzay yolculuklarına dair astronautic adj.
programa dair programmatic adj.
iki veya daha fazla millete dair cross-national adj.
ünlü kişilerin özel yaşamlarına dair backstage adj.
yaklaşıma dair approach-related adj.
foucault'nun düşüncesine ait/dair foucauldian adj.
eski makedonya'da pieria bölgesine dair pierian adj.
en üst düzeye dair acmatic adj.
düzeltmeye dair adjustmental adj.
meteora dair aerolitic adj.
oyuncuya dair actorish adj.
oyuncuya dair actorly adj.
takıma dair teamwise adj.
kraliçeliğe dair reginal adj.
bugüne dair now adj.
ölüme dair necrologic adj.
ölüme dair necrological adj.
duymaya dair audile adj.
denetime dair auditorial adj.
denetçiye dair auditorial adj.
kahin veya kehanete dair augural adj.
kahin veya kehanete dair augurial adj.
bir kimsenin, sanat eserinin veya nesnenin ayırıcı niteliği veya özüne dair auratic adj.
bir harfin üzerindeki işarete dair cockup adj.
güney avustralya'ya dair south australian adj.
güney avustralyalılara dair south australian adj.
batı avustralya'ya dair western australian adj.
batı avustralyalılara dair western australian adj.
batı avustralya'ya dair westralian adj.
batı avustralyalılara dair westralian adj.
papua'ya dair austro–malayan adj.
papualılara dair austro–malayan adj.
yeni gine ve çevresindeki bölgelerin yerlilerine dair austro–malayan adj.
avustronezya dillerinin malayo polinezya koluna dair malayo-polynesian adj.
kişisel gözleme dair autoptic adj.
kişisel gözleme dair autoptical adj.
sonbahara dair autumn adj.
büyükanne veya büyükbabaya dair aval adj.
avesta'ya dair avestan adj.
atalara dair avital adj.
büyükbabaya dair avital adj.
dayılık görevlerine dair avunculate adj.
insana dair özelliklerden yoksun bırakılmış unhuman adj.
lokomotif bakım atölyesine dair yard adj.
malaylar'a dair malayan adj.
papua'ya dair austro-malayan adj.
papualılara dair austro-malayan adj.
yeni gine ve çevresindeki bölgelerin yerlilerine dair austro-malayan adj.
papua dillerine dair austro-malayan adj.
papuacaya dair papuan adj.
papua dillerine dair papuan adj.
avustralya biyocoğrafi bölgesindeki bir alt bölgeye dair papuan adj.
hem malaylar'a hem de endonezyalılar'a dair malayo-indonesian adj.
bahreyn'e dair bahreini adj.
bahreynliler'e dair bahreini adj.
bali'ye dair balinese adj.
balililer'e dair balinese adj.
baritona dair baritonal adj.
batavya'ya dair batavian adj.
batavya halkına dair batavian adj.
hollanda'ya dair batavian adj.
yığın veya parti halinde kullanıma dair batch adj.
plajlara dair beachy adj.
bedevilere dair bedouin adj.
bedevilere dair beduin adj.
belarus'a dair belarusan adj.
belaruslulara dair belarusan adj.
belçika'ya dair belgic adj.
belgalara dair belgic adj.
savaşa dair bellic adj.
belarusçaya dair bielorussian adj.
belaruslara dair bielorussian adj.
bengal'e dair bengalese adj.
bengallilere dair bengalese adj.
bengalceye dair bengalese adj.
bengal kültürüne dair bengalese adj.
bengal'e dair bengali adj.
bengallilere dair bengali adj.
bengalceye dair bengali adj.
bengal kültürüne dair bengali adj.
berberilere dair berber adj.
berbericeye dair berber adj.
berberilere dair berberine adj.
berbericeye dair berberine adj.
italya'nın bergamo şehrine dair bergamasko adj.
italya'nın bergamo şehrine dair bergamask adj.
bermuda'ya dair bermudan adj.
bermudalılara dair bermudan adj.
bermuda'ya dair bermudian adj.
bermudalılara dair bermudian adj.
isviçre'nin bern kentine dair bernese adj.
isviçre'nin bern kentinde yaşayan halka dair bernese adj.
dördüncü chesterfield kontu veya yazılarına dair chesterfieldian adj.
sakız adası'na dair chian adj.
sakız adası sakinlerine dair chian adj.
fabian derneği'ne dair fabian adj.
geniş alanlar veya enginliklere dair main [obsolete] adj.
hindistan'a dair bharatiya adj.
biafra'ya dair biafran adj.
biafralılara dair biafran adj.
bibliyometriye dair bibliometric adj.
kitap koleksiyoncularına dair bibliophilic adj.
sahaflara dair bibliopolic adj.
sahaflığa dair bibliopolistic adj.
bir eserin yazarını bulmak için belge ve el yazısı incelemeye dair bibliotic adj.
içki tüketimine dair bibulous adj.
içkiye dair bibulous adj.
abd'nin hem doğu hem de batı kıyılarına dair bicoastal adj.
biharlılara dair bihari adj.
biharcaya dair bihari adj.
bihar'a dair bihari adj.
iki bin yıla dair bimillenary adj.
iki bin yıla dair bimillenial adj.
iki bin yıla dair bimillennial adj.
onarıma dair reparative adj.
onarıma dair reparatory adj.
derebeyi ile vasal arasındaki ilişkiye dair liege adj.
toplumun tabanına dair grassroot adj.
toplumun yerel düzeyine dair grassroot adj.
toplumun tabanına dair grassroots adj.
toplumun yerel düzeyine dair grassroots adj.
birden fazla alana dair bilgi içeren multidiscipline adj.
masonluğa dair on the square adj.
iki kişi arasındaki doğrudan iletişim veya alışverişe dair one on one [us] adj.
iki kişinin yalnızca birbiriyle kurduğu ilişkiye dair one-one [us] adj.
iki kişi arasındaki doğrudan iletişim veya alışverişe dair one-on-one adj.
belucistan'a dair belooche beloochee adj.
beluçlara dair belooche beloochee adj.
abd'nin kolonilerine dair continental adj.
abd'nin eyaletlerine dair continental adj.
para hariç varlıklara dair in-kind adj.
ilişkiye dair correlational adj.
aleve dair flammeous adj.
primata dair primatial adj.
gençliğe dair prime adj.
özel sektöre dair private-sector adj.
geleceğe dair her şeyi bilmeye ait veya ilişkin prescient adj.
yirmi beşinci yıl dönümüne dair silver adj.
bir dizinin yirmi beşinci etkinliğine dair silver adj.
uyku veya rüyalara dair somniculous adj.
geleceğe dair beklenti sahibi olarak prospectively adv.
geleceğe dair prospectively adv.
yazıda incile dair scripturally adv.
-e dair about adv.
sese dair aurally adv.
kulağa dair aurally adv.
auraya dair aurally adv.
-e dair as to prep.
-e dair in obedience to prep.
-e dair in relation to prep.
-e dair concerning prep.
-e dair relative to prep.
-e dair with regard to prep.
-e dair with reference to prep.
-e dair with respect to prep.
-e dair in regard to prep.
-e dair in reference to prep.
-e dair regarding prep.
birinin notlarında birinin uygun olmadığına/görünmediğine dair almış olduğu not/işaret jdlr expr.
kırmızı ve yeşil renklerinin birbirine karıştırılması ile karakterize edilen daltonizm veya döteranopiden birine dair rg (red-green) abrev.
Phrasals
birine bir şeyi yapacağına dair güvence vermek reassure someone of something v.
(kendinin/bir şeyin bir şeye) katılacağına dair söz vermek commit (oneself or something) for (something) v.
birinin/bir şeyin bir şeye katılacağına dair söz vermek commit someone or something for something v.
'-e katılacağına dair söz vermek commit for v.
yapacağına dair güvence vermek reassure of v.
(birinin) bir suç işlediğine dair/bir suç işlediği iddiasını doğrulayan bir ifade vermek swear out (something) against (one) v.
(birinin) bir suç işlediğine dair/bir suç işlediği iddiasını doğrulayan bir ifade vermek swear out against v.
Phrases
-e dair in regards to prep.
buna dair about this expr.
hayata dair about life expr.
birine/bir şeye dair as regards somebody/something expr.
(birine/bir şeye) dair in reference to (someone or something) expr.
(birine/bir şeye) dair in regard to (someone or something) expr.
(bir şeye) dair in relation to (something) expr.
(birine/bir şeye) dair in respect of (someone or something) expr.
(birine/bir şeye) dair in respect to (someone or something) expr.
birine/bir şeye dair in regard to somebody/something expr.
birine/bir şeye dair with regard to somebody/something expr.
(birine/bir şeye) dair with reference to (someone or something) expr.
Colloquial
vücudunda böcekler gezdiğine dair uyuşturucunun tetiklediği bir halüsinasyon crank bugs n.
bir şirketin kendi üretimi olmayan parçaların, o şirketin ürünlerine uymayacağına dair ön yargı not-invented-here syndrome n.
gelecek başarılara dair bir çok umut lots of promise n.
gelecekteki üstün başarıya dair büyük potansiyel lots of promise n.
(birinin/bir şeyin) yanlış yaptığına/suç işlediğine dair kanıtı olmamak not have anything on (someone or something) v.
(biri) hakkında bir suç, kabahat işlediğine dair kanıt olmak have (something) on (one) v.
(birinin) uygunsuz bir davranışta bulunduğuna dair kanıt olmak have (something) on (one) v.
birinin bir suç işlediğine, yanlış yaptığına, uygunsuz davrandığına dair kanıtı olmak have (something) on (one) v.
Idioms
(bir şeyin olacağına dair) korku the specter of something n.
(bir şeyin olacağına dair) korku the specter of n.
mucizevi, doğaüstü ya da tuhaf olaylara dair sembolik nesneler bell, book, and candle n.
mucizevi, doğaüstü ya da tuhaf olaylara dair sembolik nesneler bell, book, and candle n.
tanınmış markaya dair fikir hakları/fikri mülkiyet branded IP n.
kimliğine dair izler bırakma left one's calling card n.
(birinin) gözündeki sırrı veya bir bilgiyi bildiğine dair parıltı/ışık gleam in (one's) eye n.
bir sorunun birinde utanç, rahatsızlık veya kızgınlık uyandırıp uyandırmadığına dair varsayımsal bir test red-face test n.
sorulan sorular karşısında yüzünün kızarıp kızarmayacağına dair yapılan bir test red-face test n.
maddiyata dair arzular/istekler earthly desires n.
hazza/keyfe dair arzular earthly desires n.
maddiyata dair arzular/istekler worldly desires n.
hazza/keyfe dair arzular worldly desires n.
(bir oyuncunun) kontratındaki film oyuncularının ve ekibinin çeşitli olacağına (tek bir ırktan, cinsiyetten olmayacağına) dair koşul inclusion rider n.
sıra dışı/mucizevi bir şey olacağına dair bir işaret bell, book, and candle things that are miraculous or that signal that something n.
(birine/bir şeye) dair bir his/sezgi a feeling about (someone or something) n.
bir şeye dair pek bir şey a lot in the way of something n.
ileride neyin popüler olacağına dair bir işaret a sign of things to come [cliché] n.
bir şey olacağına dair bir his a sinking feeling n.
kötü bir şey olacağına dair bir/o his a sinking feeling n.
kötü bir şey olacağına dair bir/o his that sinking feeling n.
bir şey olacağına dair bir his a sinking feeling n.
bir şey olacağına dair bir his that sinking feeling n.
(bir durumun ne olduğuna/olacağına) dair bir his the feeling (that) (something is/will be the case) n.
(bir şey olduğuna/olacağına) dair bir his the feeling (that) (something is/will be the case) n.
(bir şey olduğuna/olacağına) dair bir önsezi the feeling (that) (something is/will be the case) n.
(bir durumun ne olduğuna/olacağına) dair bir his a feeling (that) (something is/will be the case) n.
(bir şey olduğuna/olacağına) dair bir his a feeling (that) (something is/will be the case) n.
(bir şey olduğuna/olacağına) dair bir önsezi a feeling (that) (something is/will be the case) n.
(bir duruma) dair bir his feeling (that something is the case) n.
(bir şey olacağına) dair bir his feeling (that something is the case) n.
(bir şey olacağına) dair bir önsezi feeling (that something is the case) n.
(bir duruma) dair bir his a feeling about something n.
(bir şey olacağına) dair bir his a feeling about something n.
(bir şey olacağına) dair bir önsezi a feeling about something n.
bir yerin sağlıklı/düzgün işlediğine dair teminat clean bill of health n.
bir kurumun belli standartlara uygun işlediğine dair teminat clean bill of health n.
bir filmde iki kadın karakterin bir erkekten başka bir konu konuşup konuşmadığına dair test the bechdel test n.
içinde bir şeyin doğru olduğuna dair his olmak get/have the feeling (that...) v.
içinde bir şeyin doğru olduğuna dair bir şüphe olmak get/have the feeling (that...) v.
bir şeyin doğru olduğuna dair bir hisse kapılmak get/have the feeling (that...) v.
içinde bir şeye dair bir his olmak get/have the feeling (that...) v.
içinde bir şeye dair bir şüphe olmak get/have the feeling (that...) v.
bir şeye dair bir hisse kapılmak get/have the feeling (that...) v.
(birinin) suç işlediğine dair kanıtı olmamak have got nothing on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) dair bilgi içermemek have got nothing on (someone or something) v.
içinde (bir şeye dair) bir his olmak have a sneaking suspicion v.
(biri/bir şey) arandığına dair bir ilan/duyuru yayınlamak put out a call for (someone or something) v.
(biri/bir şey) arandığına dair bir ilan/duyuru çıkartmak put out a call for (someone or something) v.
(biri/bir şey) arandığına dair bir ilan vermek put out a call for (someone or something) v.
bir yerin sağlıklı/düzgün işlediğine dair teminat verilmek be given a clean bill of health v.
bir kurumun belli standartlara uygun işlediğine dair teminat verilmek be given a clean bill of health v.
bir yerin sağlıklı/düzgün işlediğine dair teminat almak have a clean bill of health v.
bir kurumun belli standartlara uygun işlediğine dair teminat almak have a clean bill of health v.
içinde bir şeye dair bir his olmak get/have the feeling v.
birine (bir şeye dair) söz vermek give somebody your word (that...) v.
birinden (bir şeye dair) söz almak have somebody's word (that...) v.
biri hakkında bir suç/kabahat işlediğine dair kanıt olmak have on one v.
kadınlarla özdeşleştirilen işlere dair pink-collar adj.
bir şeye dair a lot, not much, etc. in the way of something expr.
kötü şeyler olacağına dair işaretler/belirtiler var there are clouds on the horizon expr.
Speaking
aptalca bir şey yapmadığına dair bana söz ver promise me you're not doing anything foolish expr.
düzeleceğine dair herhangi bir ışık göremiyorum I don't see any chance of it coming back expr.
tam olarak ne olduğuna dair araştırmalar devam ediyor what exactly happened is still being investigated expr.
zorla girildiğine dair bir işaret yok there's no sign of a forced entry expr.
Trade/Economic
bekar olduğuna dair belge single status certificate n.
bir fabrikada çalışan işçiye başka bir sendikaya üye olmayacağına dair imzalatılan sözleşme yellow-dog contract n.
bir alacak davasında davalının borcu olmadığına dair yemin etmesi şahitlerin bunun doğruluğunu yeminli olarak teyit etmeleri wager of law n.
birine işten çıkardığına dair verilen kağıt walking paper n.
gelirleri artırmaya dair kanun tasarısı money bill n.
gelirleri artırmaya dair kanun tasarısı supply bill n.
görevinin sona ermesi durumunda şirketin mevcut müşterileriyle ticari amaçla temas kurmayacağına dair çalışan ile işveren şirket arasında yapılan sözleşme nonsolicitation contract n.
görevinin sona ermesi durumunda şirketin mevcut müşterileriyle ticari amaçla temas kurmayacağına dair çalışan ile işveren şirket arasında yapılan sözleşme non-solicitation agreement n.
görevinin sona ermesi durumunda şirketin mevcut müşterileriyle ticari amaçla temas kurmayacağına dair çalışan ile işveren şirket arasında yapılan sözleşme nonsolicitation agreement n.
hasta olduğuna dair belge sick note n.
harcın yatırıldığına dair makbuz aslı the original payment receipt n.
harcın yatırıldığına dair makbuz aslı the original receipt for payment n.
malın yüklenmesi ile gemiyi kiralayanın yükümlülüğünün sona erdiğine dair konan şart cesser clause n.
nakliye edilen malların sorumluluğunun sahibine ait olduğuna dair yazılı ifade a bill of adventure n.
satın alma sürecinde tüketicinin markaya dair bildiği ve farkında olduğu tüm olumlu düşünceler/duygular seti evoked set n.
satın alma sürecinde tüketicinin markaya dair bildiği ve farkında olduğu tüm olumlu düşünceler/duygular seti consideration set n.
sözleşmeye dair hususlar contractual aspects n.
tenfiz kabiliyetine dair görüş enforceability opinion n.
ekonomik yarışın standartları düşüreceğine, çalışanların durumunu aşağı çekeceğine ve bazı ülkelerde işlerini daha ucuz işçilere kaybedeceklerine dair düşünce a race to the bottom n.
ekonomik yarışın standartları düşüreceğine, çalışanların durumunu aşağı çekeceğine ve bazı ülkelerde işlerini daha ucuz işçilere kaybedeceklerine dair düşünce the race to the bottom n.
(muhasebede) ilgili taraflara finansal verilerin güvenilir olduğuna dair garantiler veren hizmet limited review n.
teşhir ürününe dair bilgi veren tanıtım levhası shelftalker n.
zarar görmeyeceğine dair peşinen kefil olmak indemnify v.
müzayedeye dair auctionary adj.
müzayedeciye dair auctionary adj.
açık artırmaya dair auctionary adj.
açık artırmacıya dair auctionary adj.
takasa dair barter adj.
satıcının belirli markalara ait ürünleri üreticinin belirlediği minimum fiyatın altında satmasını yasaklayan anlaşmaya dair fair-trade adj.
dahil olmamanın veya uzak durmanın varsayılan seçenek olduğu karara dair opt in adj.
dahil olmanın veya izin vermenin varsayılan seçenek olduğu karara dair opt out adj.
dahil olmanın veya izin vermenin varsayılan seçenek olduğu karara dair opt-out adj.
pareto tarafından gelirin toplumdaki sıklık dağılımını ifade etmek için kullanılan yasa veya matematiksel formüle dair pareto adj.
(britanya'da) menkul kıymetlerin fiyat ve ticari faaliyetlerine dair bilgileri toplayıp gösteren bilgisayarlı sistem seaq (stock exchange automated quotation) abrev.
Law
davaya dair gerçekleri ortaya koyan, tarafların mahkemenin vereceği kararda esas olmasında mutabık olduğu ortak ifade case stated n.
intikal veya kiralama mevcut olmadığına dair savunma nontenure n.
ani ve şüpheli ölümlere dair inceleme coroner's inquest n.
adil karar verilmeyeceğine dair makul şüphe reasonable apprehension of bias n.
ailenin korunmasına dair kanun the law on the protection of the family n.
ammenin hizmetine taalluk eden işaretler ve aletlere dair kabahatler misdemeanors related to signs and instruments used in public services n.
ayni bir ihtilafa dair davada verilen karar judgement in rem n.
ayni bir ihtilafa dair davada verilen karar judgment in rem n.
bazı koşulların oluşması sonrası belli bir meblağın ödenmesine dair yazılı taahhüt benefit certificate n.
belirlenmiş şartların gerçekleşmesinde sigortalının gemiyi sigortacıya terkine dair şart abandonment clause n.
borç ödenmediğinde merhumun mülkiyetinin devrine dair anlaşma agreement for forfeiture of chattel n.
bir davada davalının yargılama neticesinde mahkum olması halinde mahkeme masraflarını ve mahkum olduğu ücreti ödeyeceğini aksi takdirde onun yerine ödemede bulunacağına dair kefalette bulunan kimse bail above n.
bir arazi üzerindeki inşaatı engellemeye dair mülk sahibinin sahip olduğu irtifak hakkı easement of natural support n.
borçlunun ipotekle bağlanan gayrimenkul üzerinde sahip olduğu hakkın kaldırılmasına dair dava foreclosure suit n.
ceza hukukuna dair meseleler criminal matters n.
ciroya dair şart assignment clause n.
esasa dair savunma meritorious defense n.
esas davanın reddine dair defi peremptory plea n.
esasa dair savunma meritorious defence n.
eşya hukukuna dair kanunlar law of property acts n.
esasa dair savunma defense upon the merits n.
esasa dair mesele matter of substance n.
esasa dair defii defense upon the merits n.
gemi arızasına dair kloz breakdown clause n.
gelir vergisi kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı a bill related to making amendments on income tax act n.
gemi tesliminde yakıta dair kloz bunker clause n.
hibeye dair yalan lie in grant n.
imtiyaza dair yalan lie in franchise n.
inşaatı engellemeye dair mülk sahibinin sahip olduğu irtifak hakkı easement of tight and air n.
itiraza dair karar decision regarding the exception n.
kaçakçılığın men ve takibine dair kanunlar laws on prohibition and prosecution of smuggling n.
kadına karşı ve aile i̇çi şiddetle mücadele ve bunların önlenmesine dair anlaşma convention on preventing and combating violence against women and domestic violence n.
kişiler arası gayrimenkule dair ilişki privity of estate n.
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar decision of non-prosecution n.
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar decision of non-prosecution n.
mükerrer sigortada ilk sigortada karşılanmayan kısım için ikinci sigortadan talepte bulunmaya dair kloz american clause n.
mükerrer sigortada ilk sigortada karşılanmayan kısım için ikinci sigortadan talepte bulunmaya dair şart american clause n.
muhakeme usulüne dair ilk muameleyi yapan mahkeme court exercising first procedural phase n.
menkullere dair haklar movable rights n.
öğrenmenin eser sahiplerinin çoğaltma ve basmaya ilişlin münhasır haklarının korunması vasıtasıyla teşvik edilmesine dair kanun the statute of anne n.
özel güvenlik hizmetlerine dair kanun law on private security services n.
öngörülmüş şartların yerine getirilmesinde sigortalının gemiyi sigortacıya terkine dair madde abandonment clause n.
rekabetin korunmasına dair kanun law on the protection of competition n.
rekabetin korunmasına dair kanun act on the protection of competition n.
tutukluluğun uzatılmasına dair karar detainer n.
telif hakkına dair suç offense related to copyright n.
terk şartı. belirlenmiş şartların gerçekleşmesinde sigortalının gemiyi sigortacıya terkine dair şart abandonment clause n.
vadeden önce muacceliyete dair şart acceleration clause n.
yabancı firmalara dair yolsuzluk uygulamaları yasası foreign corrupt practices act n.
yargıtayın davanın esasına dair kararı appellate court's decision on the merits of case n.
1925 tarihli mülkiyet yasasındaki bazı kiracı haklarının korunmasına dair maddeler curtain provisions n.
zamanaşımı süresine dair alt yasal hükümler statutes of limitation n.
itiraz sürecinin sürdürüleceğine dair resmi bildirim appearance n.
gelecekteki benzer olayların nasıl çözüleceğine dair emsal oluşturan yasal karar landmark decision n.
esasa dair karar judgement on the merits n.
esasa dair karar judgment on the merits n.
bir kuralın uygulanmasına dair istisna variance n.
bir yatırım bankerinin borç yapma, bir şirket için taahhüt yapma veya şirket birleşmesi haklarına dair bir tür beyanname mandate n.
(ingiliz hukukunda) sanığın işlediği suç sırasında yaptığının farkında olmaması veya yaptığı şeyin yanlış olduğunu idrak edememesi durumunda cinnet getirmiş sayılacağına dair kurallar mcnaughten rules n.
(ingiliz hukukunda) sanığın işlediği suç sırasında yaptığının farkında olmaması veya yaptığı şeyin yanlış olduğunu idrak edememesi durumunda cinnet getirmiş sayılacağına dair kurallar mcnaghten rules n.
tanığı çağıran tarafın tanıkla davanın esasına dair gerçekleştirdiği ilk sorgu direct examination n.
davalının mahkeme kararının gereklerini yerine getireceğine dair verdiği bir tür kefalet bail to the action n.
davalının celpte bildirilen saatte mahkemeye çıkacağına dair verdiği kefalet common bail n.
bir iddiaya veya belirli bir yasanın uygulanmasına dair mahkeme hükümleri conclusion n.
(hakaret fiilinde) dolaylı hakaret içeren ifadeye dair açıklama innuendo n.
kanunun etik veya ideolojik değer taşımaksızın insan yapımı meşru hukuka sıkıştığına dair teori positivism n.
sanığın suçlu olduğuna dair hakkında verilmiş hüküm conviction n.
davalının malları yasal zilyetlik hakkı olan bir başkasının emriyle aldığına dair gerekçe göstermesi cognizance n.
siber bir suçun işlenip işlenmediğine dair kanıt elde etmek için siber ipuçlarını inceleyen bilim forensics n.
(ingiliz kilise hukuku) aforoz edilmiş birinin kiliseye teslim olana kadar kırk gün hapishanede tutulmasına dair baş mahkeme emri significavit n.
fuhşiyata dair bawdy adj.
yurttaşa dair civic adj.
vatandaşa dair civic adj.
baronete veya baronetliğe dair baronetical adj.
avukatlara dair barristerial adj.
eşyaya dair in rem adj.
eşyaya dair in rem adv.
Politics
afrika ülkelerine yapılan yardımın boşuna olduğuna dair inanış afro-pessimism n.
adli yardım için başvuruların iletilmesine dair avrupa sözleşmesi european agreement on the transmission of applications for legal aid n.
avrupa konseyine üye devletler arasında genç kişilerin müşterek pasaportla seyahatlerine dair avrupa sözleşmesi european agreement on travel by young persons on collective passports between the member countries of the council of europe n.
arkeolojik mirasın korunmasına dair avrupa sözleşmesi european convention on the protection of the archaeological heritage n.
adli yardım taleplerinin iletilmesine ilişkin avrupa sözleşmesine dair ek protokol additional protocol to the european agreement on the transmission of applications for legal aid n.
avrupa tabii hayatını bitki ve hayvanların yaşadığı yerleri koruma altına alınmasına dair sözleşme convention on the conservation of european wildlife and natural habitats n.
avrupa topluluklarına tek bir konsey ve tek bir komisyon kurulmasına dair antlaşma treaty establishing a single council and a single of the european communities n.
belirli bir bölgeye ait topluluklar veya hükümetler arasında sınır ötesi işbirliğine dair taslak avrupa sözleşmesi european outline convention on transfrontier co-operation between territorial communities or authorities n.
borçlanmaya dair yeni düzenlemeler new arrangements to borrow (nab) n.
ceza koğuşturmalarının aktarılmasına dair avrupa sözleşmesi european convention on the transfer of proceedings in criminal matters n.
çocukların muhafaza altına alınmasına ilişkin kararların infazı ve tanınmasına ve çocukların muhafaza altına alınmasının telafisine dair avrupa sözleşmesi european convention on recognition and enforcement of decisions concerning custody of children and on restoration of custody of children n.
göçmen işçilerin hukuki statüsüne dair avrupa sözleşmesi european convention on the legal status of migrant workers n.
hükümlülerin nakline dair sözleşme convention on the transfer of sentenced persons n.
hayvanların korunmasına dair avrupa sözleşmesi european convention for the protection of animals n.
insan menşeili tedavi edici maddelerin değişimine dair avrupa sözleşmesi european agreement on the exchange of therapeutic substances of human origin n.
insan menşeili tedavi edici maddelerin karşılıklı verilmesine dair avrupa anlaşmasına ek protokol additional protocol to the european agreement on the exchange of therapeutic substances of human origin n.
insan hakları ve ana hürriyetlerin korunmasına dair sözleşme convention for the protection of human rights and fundamental freedoms n.
iklimsel özel vasıtalar ve tıbbi tedavi konularında karşılıklı yardıma dair avrupa sözleşmesi european agreement on mutual assistance in the matter of special medical treatments and climatic facilities n.
insan hakları ve ana hürriyetlerin korunmasına dair sözleşme‘ye ek protokol protocol to the convention for the protection of human rights and fundamental freedoms n.
insan haklarının ve ana hürriyetlerin korunmasına dair sözleşmeye ek 8. protokol protocol no. 8 to the convention for the protection of human rights and fundamental freedoms n.
ilaç kodeksinin düzenlenmesine dair sözleşme protokolü protocol to the convention on the elaboration of a european pharmacopoeia n.
insan hakları ve ana hürriyetlerin korunmasına dair sözleşmeye sözleşmeyle ön görülen takip mekanizmasının yeniden yapılanmasına ilişkin ek 11. protokol protocol no. 11 to the convention for the protection of human rights and fundamental freedoms restructuring the control machinery established thereby n.
işkencenin ve gayri insani ya da küçültücü ceza veya muamelenin önlenmesine dair avrupa sözleşmesi european convention for the prevention of torture and inhuman or degrading treatment or punishment n.
işkencenin ve gayri insani ya da küçültücü ceza veya muamelenin önlenmesine dair avrupa sözleşmesine ek 1 protokol protocol no. 1 to the european convention for the prevention of torture and inhuman or degrading treatment or punishment n.
kan grupların değişimine dair avrupa sözleşmesi european agreement on the exchanges of blood-grouping reagents n.
kişilerin avrupa konseyine üye ülkeler arasında dolaşımını düzenleyen kurallara dair avrupa sözleşmesi european agreement on regulations governing the movement of persons between member states of the council of europe n.
kölelik, köle ticareti ve köleliğe benzer kurum ve uygulamaların lağvına dair ek sözleşme supplementary convention on the abolition of slavery, the slave trade, and institutions and practices similar to slavery n.
kuruluşa dair avrupa sözleşmesi european convention on establishment n.
küçüklerin vatana iadesine dair avrupa sözleşmesi european convention on the repatriation of minors n.
motorlu taşıtlar açısından hukuki sorumluluğa karşı zorunlu sigortaya dair avrupa sözleşmesi european convention on compulsory insurance against civil liability in respect of motor vehicles n.
patent başvurusu için yerine getirilmesi gereken işlemlere dair avrupa sözleşmesi european convention relating to the formalities required for patent applications n.
savaş malullerinin tıbbi tedavileri maksadıyla avrupa konseyine üye ülkeler arasında değişimine dair anlaşma agreement on the exchange of war cripples between member countries of the council of europe with a view to medical treatment n.
sinematografik eserlere dair avrupa sözleşmesi european convention on cinematographic co-production n.
sınır ötesi televizyona dair avrupa sözleşmesi european convention on transfrontier television n.
sportif karşılaşmalarda ve özellikle futbol maçlarında seyircilerin şiddet gösterilerine ve taşkınlıklarına dair avrupa sözleşmesi european convention on spectator violence and misbehaviour at sports events and in particular at football matches n.
suçluların iadesine dair avrupa sözleşmesi european convention on extradition n.
suçluların iadesine dair avrupa sözleşmesine ek ikinci protokol second additional protocol to the european convention on extradition n.
stratejik taarruz silahlarının sınırlandırılmasına dair geçici anlaşma interim agreement on the limitation of strategic offensive arms n.
sözleşmenin 29. 30. ve 34. maddelerini değiştiren insan hakları ve ana hürriyetlerin korunmasına dair sözleşmeye ek üçüncü protokol protocol no. 3 to the convention for the protection of human rights and fundamental freedoms amending articles 29 30 and 34 of the convention n.
tıbbı ve sosyal yardıma dair avrupa sözleşmesi european convention on social and medical assistance n.
terörizmin önlenmesine dair avrupa sözleşmesi european convention on the suppression of terrorism n.
tıbbı ve sosyal yardıma dair avrupa sözleşmesine ek protokol protocol to the european convention on social and medical assistance n.
televizyon yayınlarının korunmasına dair avrupa sözleşmesi protokolüne ek protokol additional protocol to the protocol to the european agreement on the protection of television broadcasts n.
televizyon yayınlarının korunmasına dair avrupa anlaşması protokolüne ek 3. protocol third additional protocol to the protocol to the european agreement on the protection of television broadcasts n.
uluslararası nakliyat esasında hayvanların korunmasına dair avrupa sözleşmesi european convention for the protection of animals during international transport n.
üniversiteye girişte diplomaların denkliğine dair avrupa sözleşmesi european convention on the equivalence of diplomas leading to admission to universities n.
üniversite tahsili müddetlerinin muadeletine dair avrupa sözleşmesi european convention on the equivalence of periods of university study n.
ulusal sınırlar dışındaki istasyonlardan iletilen yayınların korunmasına dair avrupa sözleşmesi european agreement for the prevention of broadcasts transmitted from stations outside national territories n.
uluslar arası nakil süresince hayvanların korunmasına dair avrupa sözleşmesine ek protokol additional protocol to the european convention for the protection of animals during international transport n.
yabancı hukuk hakkında bilgi edinilmesine dair avrupa sözleşmesine ek protokol additional protocol to the european convention on information on foreign law n.
yaşlılar maluller ve felaketzedelere ilişkin sosyal güvenlik planlarına dair geçici avrupa sözleşmesi european interim agreement on social security schemes relating to old age invalidity and survivors n.
yaşlılar maluller ve felaketzedeler için planlardan başkaları için sosyal güvenliğe dair avrupa geçici sözleşmesi european interim agreement on social security other than schemes for old age invalidity and survivors n.
yaşlılar maluller ve felaketzedeler için planlardan başkaları için sosyal güvenliğe dair geçici avrupa sözleşmesine ek protokol protocol to the european interim agreement on social security other than schemes for old age invalidity and survivors n.
yabancı hukuk hakkında bilgi edinilmesine dair avrupa sözleşmesi european convention on information on foreign law n.
yaşlılar maluller ve felaketzedelere ilişkin sosyal güvenlik planlarına dair geçici avrupa sözleşmesine ek protokol protocol to the european interim agreement on social security schemes relating to old age invalidity and survivors n.
oy vermek için rüşvet almadığına dair edilen yemin bribery oath n.
1961 tarihli diplomatik ilişkilere dair viyana sözleşmesi 1961 vienna convention on diplomatic relations n.
(britanya'da) polis teşkilatının, su işleri müdürlüğünün veya yerel makamların kötü yönetimlerine dair yapılan bireysel şikayetleri soruşturan yerel kamu denetçisi commissioner for local administration n.
siyasi çerçeveye dair görüşler political sympathies n.
siyasi rakiplerin aynı görev için adaylık koymayacaklarına dair anlaşması saw-off [canada] n.
krala dair regius adj.
krallığa dair regalian adj.
saltanata dair regalian adj.
otarşizme dair autarchist adj.
seyyar silahşörlüğe dair knight-er-ratic adj.
siyonizme dair zionist adj.
(nisbi temsil sisteminde) birden fazla üye seçilen seçim bölgesine dair veya ilişkin multimember adj.
birden fazla üye seçilen seçim bölgeleri içeren bir seçim sistemine dair veya ilişkin multimember adj.
aşırı cumhuriyetçi veya devrimci ilkelere dair sans-culottic adj.
başbakana dair prime-minister adj.
başbakana dair prime-ministerial adj.
Industry
yeni fikre dair disruptive adj.
Insurance
bir inşaat mukavelesinin şartlarının yerine getirileceğine dair garanti performance bond n.
Tourism
-e dair regarding prep.
Advertising
amerikan reklamcılık sektörüne dair madison avenue adj.
hazırlanıp ödemesi yapılan bir reklamın ikinci bir onay alana kadar yayınlanmamasına dair reklamcının talebi wo (wait order) abrev.
Technical
insanın elle geçen titreşime maruz kalmasının ölçülmesine ve değerlendirilmesine dair kılavuz guidelines for the measurement and the assessment of human exposure to hand-transmitted vibration n.
logaritmaya dair logarithmic n.
sıcaklık veya ışık gibi spesifik bir değişkene dair bilgi tespit etmeye yarayan minyatür bir elektronik cihaz microsensor n.
(metal veya petrol bulunduğuna dair) iz showing n.
(metal veya petrol bulunduğuna dair) belirti showing n.
aynı zamanda hem görsel hem işitsel olmaya dair visual–auditory adj.
otokineze dair autokinetic adj.
faktör analizine dair factor analytic adj.
faktör analizine dair factor analytical adj.
Computer
(yazılım, donanım) beta sürüme dair beta adj.
renk ve parlaklık gibi her bir bileşeninin ayrı bir kablo ile taşındığı görüntü sinyaline dair rgb adj.