dikkatlice - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

dikkatlice



Bedeutungen von dem Begriff "dikkatlice" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 16 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
dikkatlice carefully adv.
General
dikkatlice well adv.
dikkatlice sharp adv.
dikkatlice attentively adv.
dikkatlice charily adv.
dikkatlice thoughtfully adv.
dikkatlice circumspectly adv.
dikkatlice unforgetfully adv.
dikkatlice cautiously adv.
dikkatlice with caution adv.
dikkatlice tentifly [obsolete] adv.
dikkatlice intently adv.
dikkatlice hooly [scotland] adv.
dikkatlice with reservaiton adv.
Colloquial
dikkatlice softly-softly adv.
Idioms
dikkatlice close to the vest [us] adv.

Bedeutungen, die der Begriff "dikkatlice" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 150 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
dikkatlice örülmüş tuzak web n.
dikkatlice tarama primping n.
dikkatlice bakmak look carefully v.
dikkatlice gözlemek böylece gelişmelerden haberdar olmak keep tabs on v.
birini ya da birşeyi dikkatlice izlemek watch with an eagle eye v.
iyice/dikkatlice bakmak have a good look at v.
dikkatlice okumak peruse v.
dikkatlice okumak read carefully v.
dikkatlice araştırmak rancel v.
dikkatlice tutmak nurse v.
dikkatlice gitmek thread v.
dikkatlice kullanmak manage v.
(bir şeyi) belirli bir konuma dikkatlice ve güçlükle getirmek maneuver v.
dikkatlice düşünmek moot v.
(bir şeyi) dikkatlice gözden geçirmek debrief v.
belirsiz ve uzakta olanı dikkatlice gözlemlemek descry v.
dikkatlice yönlendirmek wear [uk] v.
(köşe) etrafında dikkatlice dönmek pie v.
dikkatlice bakmak consider [obsolete] v.
dikkatlice aramak feel v.
dikkatlice çalışmak sieve v.
dikkatlice bakmak spy v.
dikkatlice bakmak squiz v.
gizlice ve dikkatlice planlanmış deep-laid adj.
dikkatlice organize edilmiş orchestrated adj.
dikkatlice düşünülmüş raisonné [french] adj.
dikkatlice ilerleyen pedetentous [obsolete] adj.
dikkatlice inceleyerek scrutinisingly adv.
dikkatlice inceleyerek scrutinizingly adv.
Phrasals
dikkatlice incelemek rake over v.
dikkatlice araştırmak rake over v.
dikkatlice aramak sift out v.
(iki veya daha çok kişi veya şey) dikkatlice yürümek step between (someone or something) v.
birini bir yerde dikkatlice aramak scour something for someone v.
dikkatlice süzmek case out v.
dikkatlice bakmak case out v.
yavaşça ve dikkatlice hareket etmek ease into v.
yanından dikkatlice geçmek edge by (someone or something) v.
dikkatlice dokunmak dab at (something) v.
dikkatlice dokunmak dab at something v.
dikkatlice incelemek go through v.
dolaylı yoldan/dikkatlice birinin yaklaşımını veya bakış açısını anlamaya/hissetmeye çalışmak feel out v.
dolaylı yoldan/dikkatlice birinin yaklaşımını veya bakış açısını tartmaya çalışmak feel out v.
dikkatlice izlemek stand over v.
dikkatlice denetlemek stand over v.
bir yazıda/metinde dikkatlice araştırmak strain through (something) v.
bir şeyi bir şeyden çok dikkatlice çıkarmak edge something out of something v.
bir şeyi bir şeyden çok dikkatlice çıkarmak edge somethingout v.
birine/bir şeye dikkatlice bakmak case someone/something out v.
birini/bir şeyi dikkatlice süzmek case someone/something out v.
'-e dikkatlice dokunmak dab at v.
dikkatlice çıkmak ease out v.
dikkatlice çıkarmak ease out v.
dikkatlice çıkmak ease on out v.
dikkatlice çıkarmak ease on out v.
birini dikkatlice çıkarmak ease someone out v.
birini dikkatlice çıkarmak ease someone on out v.
(birini/bir şeyi) dikkatlice indirmek ease (someone or something) down v.
birini dikkatlice bir şeyden/yerden çıkarmak ease someone out of something v.
birini dikkatlice bir şeyden/yerden çıkarmak ease someone out v.
(bir yerden/şeyden) dikkatlice/yavaşça çıkarmak ease out of (something) v.
(bir şeyin) dikkatlice etrafını dolaşmak edge around (something) v.
yanından dikkatlice geçmek edge by v.
-den çok dikkatlice çıkarmak edge out of v.
dikkatlice dinlemek hang on v.
(bir yerden) usulca/dikkatlice çıkmak/ayrılmak nose out (of something) v.
(bir şey) üzerinde dikkatlice düşünmek meditate on (something) v.
(bir şey) üzerinde dikkatlice düşünmek meditate upon (something) v.
'-den usulca/dikkatlice çıkmak/ayrılmak nose out of v.
daktiloda/klavyede yavaş ve dikkatlice yazmak peck out v.
dikkatlice bakmak peer in v.
(bir şeye) dikkatlice bakmak peer into (something) v.
(bir şeye) dikkatlice göz atmak peer into (something) v.
(bir şeye) dikkatlice bakmak peer in (something) v.
(bir şeye) dikkatlice göz atmak peer in (something) v.
(bir şeyi) dikkatlice incelemek peer over (something) v.
(bir şeye) dikkatlice göz gezdirmek peer over (something) v.
altına dikkatlice göz atmak peer under v.
(bir şeyin) altına dikkatlice göz atmak peer underneath (something) v.
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için dikkatlice aramak scour (something or some place) for (someone or something) v.
dikkatlice aramak scour for v.
dikkatlice aramak scratch around v.
(bir yerden) dikkatlice çıkmak venture out of (some place) v.
(bir şeyle) dikkatlice yürümek walk with (something) v.
(bir şeyi) dikkatlice taşımak/götürmek walk with (something) v.
(bir şeyi) dikkatlice incelemek worry through (something) v.
Phrases
konuşmadan önce dikkatlice dinle be swift to hear, slow to speak expr.
Proverb
genelde yavaş ve dikkatlice yapılan şeyler iyi olur good and quickly seldom meet
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid plans go astray
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid schemes go astray
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid schemes/plans
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid plans
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid plans of mice and men
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid schemes of mice and men
Colloquial
yavaş ve dikkatlice telaffuz etmek sound out v.
dikkatlice/sabırla ilerlemek jog on v.
(bir şeye) dikkatlice/titizce yaklaşan careful (with something) adj.
şimdi dikkatlice dinle now listen carefully expr.
Idioms
dikkatlice düşünmeden varılan fikir/yargı a horseback opinion n.
dikkatlice ve ustaca yapılan ikna edici açıklama soft-shoe n.
bir şeyin yanından (yavaşça/dikkatlice) geçmek make one's way along something v.
birşeyi dikkatlice izlemek watch something with eagle eyes v.
bir şeye uzunca ve dikkatlice bakmak take a long hard look at something v.
birşeyi dikkatlice izlemek watch something with an eagle eye v.
dikkatlice bakmak/izlemek have one's beady eye on someone v.
dikkatlice takip etmek keep a close eye v.
dikkatlice seçmek cherry-pick v.
dikkatlice seçmek cherry-pick something v.
işleri dikkatlice ve sırasıyla yapmak/kitabına göre yapmak put one foot in front of the other v.
başına gelen bir şeyi dikkatlice düşünmek go over something in your mind v.
dikkatlice düşünmek have one's thinking cap on v.
ne hissettiğini dikkatlice düşünmek search (one's) soul v.
sakin ve dikkatlice düşünmek/incelemek take a long look at something v.
uzun uzun/dikkatlice ölçüp tartmak take a long look at something v.
sakin ve dikkatlice düşünmek/incelemek take a cool look at something v.
uzun uzun/dikkatlice ölçüp tartmak take a cool look at something v.
sakin ve dikkatlice düşünmek/incelemek take a hard look at something v.
uzun uzun/dikkatlice ölçüp tartmak take a hard look at something v.
(birine/bir şeye) iyice/dikkatlice bakmak get a good look at (someone or something) v.
akıllıca/zekice/dikkatlice hamle yapmak be boxing clever [uk] v.
birini/bir şeyi dikkatlice gözlemlemek keep a beady eye on somebody/something v.
birini/bir şeyi dikkatlice gözlemlemek have your beady eye on somebody/something v.
(bir şeyi) dikkatlice değerlendirmek cast an eye on (something) v.
(bir şeye) dikkatlice bakmak have an eyeful (of something) [uk] v.
(bir şeye) dikkatlice bakmak get an eyeful (of something) [uk] v.
(bir şeye) dikkatlice bakmak have an eyeful (of something) [uk] v.
(bir şeye) dikkatlice bakmak get an eyeful (of something) [uk] v.
(birini/bir şeyi) dikkatlice gözlemlemek have (one's) beady eye on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) dikkatlice izlemek have (one's) beady eye on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) dikkatlice izlemek have a beady eye on (someone or something) v.
dikkatlice düşünmek have regard to something v.
birini/bir şeyi dikkatlice gözlemlemek have your eye on somebody/something v.
dikkatlice bakmak have/get an eyeful v.
(birini/bir şeyi) dikkatlice dinlemek lend (one's) ear (to someone or something) v.
(birini) dikkatlice dinlemek lend (someone) (one's) ear v.
dikkatlice ilerlemek make (one's) way through v.
dikkatlice/ustalıkla yapmak soft shoe v.
(bir şeyde) dikkatlice ve yavaş ilerlemek take (something) slow v.
(birini/bir şeyi) dikkatlice izlemek watch (someone or something) with an eagle eye v.
karar vermeden önce dikkatlice düşün sleep on it expr.
Speaking
dikkatlice dinle listen carefully expr.
dikkatlice dinle listen closely expr.
şimdi dikkatlice beni dinle now listen to me carefully expr.
şartları dikkatlice okudum ve kabul ettim I have carefully read and agree to the terms and conditions expr.
Technical
dikkatlice gözden geçirmek inspect v.
Marine
yavaşça ve dikkatlice handsome [dialect] adv.
yavaşça ve dikkatlice handsomely adv.
Archaic
bir şeyin yanından (yavaşça/dikkatlice) geçmek trace v.
Slang
birine/bir şeye dikkatlice bakmak case someone or something out v.
birini/bir şeyi dikkatlice süzmek case someone or something out v.