in time - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

in time



Bedeutungen, die der Begriff "in time" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 189 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
in time adv. zamanla
General
an immortal person believed to come in time of need n. hızır
point in time n. çok kısa bir süre
just-in-time systems n. tam zamanlı sistemler
just-in-time-systems n. tam zamanlı sistemler
point-in time n. geçmişteki her hangi bir ana geri dönüş
travel in time n. zaman yolculuğu
travel in time n. zamanda yolculuk
return in time v. zaman içinde geri dönmek
establish in time v. zamanla yerleşmek
put in time on v. bir iş için belirli bir zaman harcamak
take measures in time v. zamanında önlem almak
take precautions in time v. zamanında önlem almak
get to (a place) in time v. bir yere yetişmek
learn in time v. zamanla öğrenmek
settle in time v. zamanla oturmak
go back in time v. zamanda geriye gitmek
go back in time v. geçmişe gitmek
march forward in time v. zamanla gelişmek
respond in time v. zamanında cevap vermek
reach in time v. zamanında varmak
reach in time v. zamanında yetişmek
arrive in time v. zamanında yetişmek
discover in time v. zamanında farkına varmak
discover in time v. zamanında keşfetmek
move forward or backward in time v. zamanda ileri geri gitmek
arrive in time v. zamanında varmak
arrive in time v. zamanında ulaşmak
complete/finish the job in time/before the deadline v. işi vaktinde yetiştirmek
get back in time v. zamanında dönmek
in time adv. vakitli
in time adv. zamanında
just in time adv. tam vaktinde
in time adv. uygun tempoda
in time adv. bir süre sonra
in time adv. vaktinde
just in time adv. tam zamanında
in time adv. uygun zamanda
in time adv. nihayet
in time adv. zaman içerisinde
up to this point in time adv. şimdiye kadar
up to this point in time adv. şu ana kadar
just in time adv. son dakikada
in time adv. erken
in time adv. zamanında (yetişmek)
just in time adv. son anda
just in time adv. ucu ucuna
yet in time adv. ancak zaman içinde
in time adv. zamanla
in time adv. zaman içinde
in time adv. vakitlice
in time adv. iki cihanda
in time adv. şu dünyada
in time adv. sayısız ihtimal varken
Phrasals
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar taze durmak/kalmak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar bozulmamak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar bozulmadan durmak/kalmak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar tazeliğini korumak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar bakmak/bakımını üstlenmek
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar göz kulak olmak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar korumak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar sahip çıkmak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar tutmak
keep until (some point in time) v. (belli bir zamana) kadar muhafaza etmek
reach back into (some point in time) v. (tarihte bir zamana) dayanmak
reach back into (some point in time) v. (tarihte bir zamandan) gelmek
reach back into (some point in time) v. (tarihte bir zamana) gönderme yapmak
reach back into (some point in time) v. (tarihte bir zamandan) ilham almak
reach back into (some point in time) v. (önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak
reach back to (some point in time) v. (tarihte bir zamana) dayanmak
reach back to (some point in time) v. (tarihte bir zamandan) gelmek
reach back to (some point in time) v. (tarihte bir zamana) gönderme yapmak
reach back to (some point in time) v. (tarihte bir zamandan) ilham almak
reach back to (some point in time) v. (önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak
Phrases
just in time expr. kılpayı
in time of trouble expr. zor dönemlerde
only just in time expr. ucu ucuna
at that point in time expr. o zamanlar
at that point in time expr. o zaman
at that point in time expr. o noktada
at this juncture in time expr. şu anda
at this juncture in time expr. şimdi
at this juncture in time expr. bugün
at this juncture in time expr. bu noktada
at this juncture in time expr. halihazırda
at this moment in time expr. şu anda
at this moment in time expr. şimdi
at this moment in time expr. bugün
at this moment in time expr. bu noktada
at this moment in time expr. halihazırda
in time (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde
in time (with someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) ritmine uyan
in time (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) zamanlaması tutan
in time (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) senkronize
in time (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı zamanlamada
in time (with someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamış
Proverb
a stitch in time saves nine bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır
a stitch in time saves nine bir mıh bir nal kurtarır bir nal bir at kurtarır
a stitch in time saves nine bugünün işini yarına bırakma
a stitch in time yılanın başı küçükken ezilir
a stitch in time zamanında giderilen sorun/problem
a stitch in time zamanında/erken müdahale
a stitch in time (saves nine) yılanın başı küçükken ezilir
Colloquial
in time expr. zamanı gelince
in time expr. vaktinde/zamanında
(a) quarter of (a given hour in time) [us] expr. (bir saate) çeyrek kala
(a) quarter of (a given hour in time) [us] expr. (belli bir zamandan/saatten) 15 dakika önce
(a) quarter of (a given hour in time) [us] expr. (verilen zamandan/saatten) çeyrek saat önce
you came just in time exclam. kaynanan seviyormuş
Idioms
a stitch in time saves nine n. zamanında giderilen küçük bir hata büyük felaketleri önler
fill in time v. geçici bir işte çalışmak
fill in time v. zaman doldurmak
fill in time v. zaman doldurmak için bir işte çalışmak
fill in time v. zaman geçirmek
keep in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
keep in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) zamanına uymak
keep in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
keep in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmini tutturmak
keep in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) zamanlamasını tutturmak
march in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritminde yürümek
march in time (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) senkronize yürümek
march in time (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde yürümek
march in time (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı zamanlamada yürümek
march in time (with someone or something) v. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
march in time (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uygun adım yürümek
march in time (with someone or something) v. adımlarını (birine/bir şeye) uydurarak yürümek
be in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmine uymak
be in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
be in time (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) zamanlaması tutmak
be in time (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) senkronize olmak
be in time (with someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde olmak
get in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmine uymak
get in time (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
jump back in time v. zamanda geriye gitmek/atlamak
jump back in time v. eski bir tarihe dönmek
jump back in time v. geçmişe dönmek
frozen in time adj. zamanda donup kalmış
frozen in time adj. değişmeden kalmış
frozen in time adj. hiç değişmemiş
a stitch in time saves nine expr. sorunu büyümeden halletmeli
at this juncture/moment/point in time expr. şu anda
at this juncture/moment/point in time expr. şimdi
at this juncture/moment/point in time expr. bugün
at this juncture/moment/point in time expr. bu noktada
at this juncture/moment/point in time expr. halihazırda
what's on tap for (some point in time) expr. (belli bir zamanda, tarihte) gündem ne?
what's on tap for (some point in time) expr. (belli bir zamanda, tarihte) gündemde/programda ne var?
what's on tap for (some point in time) expr. (belli bir zamanın, tarihin) programı/planı ne?
Speaking
you will know me in time expr. beni zamanla tanırsın
let's go back in time expr. hadi geçmişe dönelim
at this point (in time) expr. şu anda
you're just in time expr. tam zamanında geldin
you will know me in time expr. tanırsın beni zamanla
in time we will know each other better expr. zamanla birbirimizi daha iyi tanıyacağız
if I could go back in time expr. zamanda geriye gidebilseydim
in time, we'll get to know each other better expr. zamanla birbirimizi daha iyi tanıyacağız
Trade/Economic
just-in-time production n. anında üretim
definite letter of guarantee unlimited in time n. kati ve süresiz banka teminat mektubu
definite letter of guarantee unlimited in time n. kat’i ve süresiz banka teminat mektubu
definite letter of guarantee unlimited in time n. kesin ve süresiz banka teminat mektubu
just-in time inventory system n. malzemenin tam zamanında teminine dayalı stoklama sistemi
just-in-time production n. sıfır stoklu üretim
just-in-time production n. sıfır stok
just in time production n. tam zamanında üretim
just in time manufacturing n. tam zamanında üretim
delivery just in time message n. teslimat zamanında ulaştı mesajı
just in time production system n. tam zamanında üretim sistemi
just in time purchasing n. tam zamanında satınalma
in time of crisis expr. kriz anında
in time of crisis expr. kriz zamanında
Industry
just-in-time n. tam zamanında üretim
just-in-time n. sıfır stoklu üretim
just-in-time adj. tam zamanında üretime ait
just-in-time adj. stoksuz üretime ait
just-in-time adj. tam zamanında üretim ile ilgili
Technical
just in time production n. sıfır stoklu üretim
just-in-time manufacturing n. tam zamanında imalat
just-in-time expr. tam zamanında
Computer
point in time recovery n. otomatik ve sürekli devam eden arşivlenmiş işlem kayıt dosyalarından tam veri kurtarmaya olanak tanıyan sql özelliği
check in time n. teslim etme saati
just-in-time adj. dinamik
just-in-time adj. dinamik
Automotive
just in time n. tam zamanında üretim düzeni
Aeronautic
check-in time n. check-in zamanı
check-in time n. kişinin uçak veya otele check-in yaptırmış olması gereken son saat
Marine
analysis in time domain n. zaman bazında analiz
Military
message control in time of receipt n. mesaj kontrol giriş tarih-saat grubu
Music
in time expr. ölçüyle çalınan
Abbreviation
jit (just in time) expr. tam zamanında