Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Synonyme
Sätze
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
in time
Bedeutungen, die der Begriff
"in time"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 189 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
Common Usage
1
Common Usage
in time
adv.
zamanla
General
2
General
an immortal person believed to come in time of need
n.
hızır
3
General
point in time
n.
çok kısa bir süre
4
General
just-in-time systems
n.
tam zamanlı sistemler
5
General
just-in-time-systems
n.
tam zamanlı sistemler
6
General
point-in time
n.
geçmişteki her hangi bir ana geri dönüş
7
General
travel in time
n.
zaman yolculuğu
8
General
travel in time
n.
zamanda yolculuk
9
General
return in time
v.
zaman içinde geri dönmek
10
General
establish in time
v.
zamanla yerleşmek
11
General
put in time on
v.
bir iş için belirli bir zaman harcamak
12
General
take measures in time
v.
zamanında önlem almak
13
General
take precautions in time
v.
zamanında önlem almak
14
General
get to (a place) in time
v.
bir yere yetişmek
15
General
learn in time
v.
zamanla öğrenmek
16
General
settle in time
v.
zamanla oturmak
17
General
go back in time
v.
zamanda geriye gitmek
18
General
go back in time
v.
geçmişe gitmek
19
General
march forward in time
v.
zamanla gelişmek
20
General
respond in time
v.
zamanında cevap vermek
21
General
reach in time
v.
zamanında varmak
22
General
reach in time
v.
zamanında yetişmek
23
General
arrive in time
v.
zamanında yetişmek
24
General
discover in time
v.
zamanında farkına varmak
25
General
discover in time
v.
zamanında keşfetmek
26
General
move forward or backward in time
v.
zamanda ileri geri gitmek
27
General
arrive in time
v.
zamanında varmak
28
General
arrive in time
v.
zamanında ulaşmak
29
General
complete/finish the job in time/before the deadline
v.
işi vaktinde yetiştirmek
30
General
get back in time
v.
zamanında dönmek
31
General
in time
adv.
vakitli
32
General
in time
adv.
zamanında
33
General
just in time
adv.
tam vaktinde
34
General
in time
adv.
uygun tempoda
35
General
in time
adv.
bir süre sonra
36
General
in time
adv.
vaktinde
37
General
just in time
adv.
tam zamanında
38
General
in time
adv.
uygun zamanda
39
General
in time
adv.
nihayet
40
General
in time
adv.
zaman içerisinde
41
General
up to this point in time
adv.
şimdiye kadar
42
General
up to this point in time
adv.
şu ana kadar
43
General
just in time
adv.
son dakikada
44
General
in time
adv.
erken
45
General
in time
adv.
zamanında (yetişmek)
46
General
just in time
adv.
son anda
47
General
just in time
adv.
ucu ucuna
48
General
yet in time
adv.
ancak zaman içinde
49
General
in time
adv.
zamanla
50
General
in time
adv.
zaman içinde
51
General
in time
adv.
vakitlice
52
General
in time
adv.
iki cihanda
53
General
in time
adv.
şu dünyada
54
General
in time
adv.
sayısız ihtimal varken
Phrasals
55
Phrasals
keep until (some point in time)
v.
(belli bir zamana) kadar taze durmak/kalmak
56
Phrasals
keep until (some point in time)
v.
(belli bir zamana) kadar bozulmamak
57
Phrasals
keep until (some point in time)
v.
(belli bir zamana) kadar bozulmadan durmak/kalmak
58
Phrasals
keep until (some point in time)
v.
(belli bir zamana) kadar tazeliğini korumak
59
Phrasals
keep until (some point in time)
v.
(belli bir zamana) kadar bakmak/bakımını üstlenmek
60
Phrasals
keep until (some point in time)
v.
(belli bir zamana) kadar göz kulak olmak
61
Phrasals
keep until (some point in time)
v.
(belli bir zamana) kadar korumak
62
Phrasals
keep until (some point in time)
v.
(belli bir zamana) kadar sahip çıkmak
63
Phrasals
keep until (some point in time)
v.
(belli bir zamana) kadar tutmak
64
Phrasals
keep until (some point in time)
v.
(belli bir zamana) kadar muhafaza etmek
65
Phrasals
reach back into (some point in time)
v.
(tarihte bir zamana) dayanmak
66
Phrasals
reach back into (some point in time)
v.
(tarihte bir zamandan) gelmek
67
Phrasals
reach back into (some point in time)
v.
(tarihte bir zamana) gönderme yapmak
68
Phrasals
reach back into (some point in time)
v.
(tarihte bir zamandan) ilham almak
69
Phrasals
reach back into (some point in time)
v.
(önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak
70
Phrasals
reach back to (some point in time)
v.
(tarihte bir zamana) dayanmak
71
Phrasals
reach back to (some point in time)
v.
(tarihte bir zamandan) gelmek
72
Phrasals
reach back to (some point in time)
v.
(tarihte bir zamana) gönderme yapmak
73
Phrasals
reach back to (some point in time)
v.
(tarihte bir zamandan) ilham almak
74
Phrasals
reach back to (some point in time)
v.
(önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak
Phrases
75
Phrases
just in time
expr.
kılpayı
76
Phrases
in time of trouble
expr.
zor dönemlerde
77
Phrases
only just in time
expr.
ucu ucuna
78
Phrases
at that point in time
expr.
o zamanlar
79
Phrases
at that point in time
expr.
o zaman
80
Phrases
at that point in time
expr.
o noktada
81
Phrases
at this juncture in time
expr.
şu anda
82
Phrases
at this juncture in time
expr.
şimdi
83
Phrases
at this juncture in time
expr.
bugün
84
Phrases
at this juncture in time
expr.
bu noktada
85
Phrases
at this juncture in time
expr.
halihazırda
86
Phrases
at this moment in time
expr.
şu anda
87
Phrases
at this moment in time
expr.
şimdi
88
Phrases
at this moment in time
expr.
bugün
89
Phrases
at this moment in time
expr.
bu noktada
90
Phrases
at this moment in time
expr.
halihazırda
91
Phrases
in time (with someone or something)
expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde
92
Phrases
in time (with someone or something)
expr.
(birinin/bir şeyin) ritmine uyan
93
Phrases
in time (with someone or something)
expr.
(biriyle/bir şeyle) zamanlaması tutan
94
Phrases
in time (with someone or something)
expr.
(biriyle/bir şeyle) senkronize
95
Phrases
in time (with someone or something)
expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı zamanlamada
96
Phrases
in time (with someone or something)
expr.
(birinin/bir şeyin) ritmini yakalamış
Proverb
97
Proverb
a stitch in time saves nine
bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır
98
Proverb
a stitch in time saves nine
bir mıh bir nal kurtarır bir nal bir at kurtarır
99
Proverb
a stitch in time saves nine
bugünün işini yarına bırakma
100
Proverb
a stitch in time
yılanın başı küçükken ezilir
101
Proverb
a stitch in time
zamanında giderilen sorun/problem
102
Proverb
a stitch in time
zamanında/erken müdahale
103
Proverb
a stitch in time (saves nine)
yılanın başı küçükken ezilir
Colloquial
104
Colloquial
in time
expr.
zamanı gelince
105
Colloquial
in time
expr.
vaktinde/zamanında
106
Colloquial
(a) quarter of (a given hour in time) [us]
expr.
(bir saate) çeyrek kala
107
Colloquial
(a) quarter of (a given hour in time) [us]
expr.
(belli bir zamandan/saatten) 15 dakika önce
108
Colloquial
(a) quarter of (a given hour in time) [us]
expr.
(verilen zamandan/saatten) çeyrek saat önce
109
Colloquial
you came just in time
exclam.
kaynanan seviyormuş
Idioms
110
Idioms
a stitch in time saves nine
n.
zamanında giderilen küçük bir hata büyük felaketleri önler
111
Idioms
fill in time
v.
geçici bir işte çalışmak
112
Idioms
fill in time
v.
zaman doldurmak
113
Idioms
fill in time
v.
zaman doldurmak için bir işte çalışmak
114
Idioms
fill in time
v.
zaman geçirmek
115
Idioms
keep in time (with someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
116
Idioms
keep in time (with someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) zamanına uymak
117
Idioms
keep in time (with someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
118
Idioms
keep in time (with someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) ritmini tutturmak
119
Idioms
keep in time (with someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) zamanlamasını tutturmak
120
Idioms
march in time (with someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) ritminde yürümek
121
Idioms
march in time (with someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) senkronize yürümek
122
Idioms
march in time (with someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde yürümek
123
Idioms
march in time (with someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) aynı zamanlamada yürümek
124
Idioms
march in time (with someone or something)
v.
(birine/bir şeye) ayak uydurmak
125
Idioms
march in time (with someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) uygun adım yürümek
126
Idioms
march in time (with someone or something)
v.
adımlarını (birine/bir şeye) uydurarak yürümek
127
Idioms
be in time (with someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) ritmine uymak
128
Idioms
be in time (with someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
129
Idioms
be in time (with someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) zamanlaması tutmak
130
Idioms
be in time (with someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) senkronize olmak
131
Idioms
be in time (with someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde olmak
132
Idioms
get in time (with someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) ritmine uymak
133
Idioms
get in time (with someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
134
Idioms
jump back in time
v.
zamanda geriye gitmek/atlamak
135
Idioms
jump back in time
v.
eski bir tarihe dönmek
136
Idioms
jump back in time
v.
geçmişe dönmek
137
Idioms
frozen in time
adj.
zamanda donup kalmış
138
Idioms
frozen in time
adj.
değişmeden kalmış
139
Idioms
frozen in time
adj.
hiç değişmemiş
140
Idioms
a stitch in time saves nine
expr.
sorunu büyümeden halletmeli
141
Idioms
at this juncture/moment/point in time
expr.
şu anda
142
Idioms
at this juncture/moment/point in time
expr.
şimdi
143
Idioms
at this juncture/moment/point in time
expr.
bugün
144
Idioms
at this juncture/moment/point in time
expr.
bu noktada
145
Idioms
at this juncture/moment/point in time
expr.
halihazırda
146
Idioms
what's on tap for (some point in time)
expr.
(belli bir zamanda, tarihte) gündem ne?
147
Idioms
what's on tap for (some point in time)
expr.
(belli bir zamanda, tarihte) gündemde/programda ne var?
148
Idioms
what's on tap for (some point in time)
expr.
(belli bir zamanın, tarihin) programı/planı ne?
Speaking
149
Speaking
you will know me in time
expr.
beni zamanla tanırsın
150
Speaking
let's go back in time
expr.
hadi geçmişe dönelim
151
Speaking
at this point (in time)
expr.
şu anda
152
Speaking
you're just in time
expr.
tam zamanında geldin
153
Speaking
you will know me in time
expr.
tanırsın beni zamanla
154
Speaking
in time we will know each other better
expr.
zamanla birbirimizi daha iyi tanıyacağız
155
Speaking
if I could go back in time
expr.
zamanda geriye gidebilseydim
156
Speaking
in time, we'll get to know each other better
expr.
zamanla birbirimizi daha iyi tanıyacağız
Trade/Economic
157
Trade/Economic
just-in-time production
n.
anında üretim
158
Trade/Economic
definite letter of guarantee unlimited in time
n.
kati ve süresiz banka teminat mektubu
159
Trade/Economic
definite letter of guarantee unlimited in time
n.
kat’i ve süresiz banka teminat mektubu
160
Trade/Economic
definite letter of guarantee unlimited in time
n.
kesin ve süresiz banka teminat mektubu
161
Trade/Economic
just-in time inventory system
n.
malzemenin tam zamanında teminine dayalı stoklama sistemi
162
Trade/Economic
just-in-time production
n.
sıfır stoklu üretim
163
Trade/Economic
just-in-time production
n.
sıfır stok
164
Trade/Economic
just in time production
n.
tam zamanında üretim
165
Trade/Economic
just in time manufacturing
n.
tam zamanında üretim
166
Trade/Economic
delivery just in time message
n.
teslimat zamanında ulaştı mesajı
167
Trade/Economic
just in time production system
n.
tam zamanında üretim sistemi
168
Trade/Economic
just in time purchasing
n.
tam zamanında satınalma
169
Trade/Economic
in time of crisis
expr.
kriz anında
170
Trade/Economic
in time of crisis
expr.
kriz zamanında
Industry
171
Industry
just-in-time
n.
tam zamanında üretim
172
Industry
just-in-time
n.
sıfır stoklu üretim
173
Industry
just-in-time
adj.
tam zamanında üretime ait
174
Industry
just-in-time
adj.
stoksuz üretime ait
175
Industry
just-in-time
adj.
tam zamanında üretim ile ilgili
Technical
176
Technical
just in time production
n.
sıfır stoklu üretim
177
Technical
just-in-time manufacturing
n.
tam zamanında imalat
178
Technical
just-in-time
expr.
tam zamanında
Computer
179
Computer
point in time recovery
n.
otomatik ve sürekli devam eden arşivlenmiş işlem kayıt dosyalarından tam veri kurtarmaya olanak tanıyan sql özelliği
180
Computer
check in time
n.
teslim etme saati
181
Computer
just-in-time
adj.
dinamik
182
Computer
just-in-time
adj.
dinamik
Automotive
183
Automotive
just in time
n.
tam zamanında üretim düzeni
Aeronautic
184
Aeronautic
check-in time
n.
check-in zamanı
185
Aeronautic
check-in time
n.
kişinin uçak veya otele check-in yaptırmış olması gereken son saat
Marine
186
Marine
analysis in time domain
n.
zaman bazında analiz
Military
187
Military
message control in time of receipt
n.
mesaj kontrol giriş tarih-saat grubu
Music
188
Music
in time
expr.
ölçüyle çalınan
Abbreviation
189
Abbreviation
jit (just in time)
expr.
tam zamanında
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of in time
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy