kalkan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

kalkan



Bedeutungen von dem Begriff "kalkan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 19 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
kalkan shield n.
General
kalkan buckler n.
kalkan aegis n.
kalkan mantlet n.
kalkan shield n.
kalkan guard plate n.
kalkan turbot n.
kalkan egis n.
kalkan outgoing adj.
kalkan rising adj.
Technical
kalkan shield n.
kalkan buffer n.
Informatics
kalkan firewall n.
Construction
kalkan gable n.
Food Engineering
kalkan shield n.
Gastronomy
kalkan turbot n.
Environment
kalkan shielding n.
Military
kalkan apron shield n.
kalkan shield n.

Bedeutungen, die der Begriff "kalkan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 269 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kalkan duvarı gable n.
zenginlerle düşüp kalkan fahişe courtesan n.
küçük kalkan buckler n.
böceklerin başındaki kalkan şeklindeki organ clypei n.
küçük kalkan targe n.
kalkan duvarı gable wall n.
çivisiz kalkan balığı brill n.
armalı kalkan scutcheon n.
armalı kalkan escutcheon n.
manyetik kalkan magnetic shield n.
böceklerin başındaki kalkan şeklindeki organ clypeal n.
polislerin ve askerlerin özellikle eylemlerde kullandıkları şeffaf kalkan riot shield n.
erken kalkan kimse early riser n.
kalkan dikeni holy thistle n.
armalı kalkan coat of arms n.
kalkan gibi organ scutellum n.
kalkan türü bir balık birt n.
kalkan bariyer tollbar n.
çivisiz kalkan balığı prill n.
kalkan saçağı verge n.
kalkan taşıyıcı shield bearer n.
kalkan dikeni blessed thistle n.
boş kalkan otobüs deadhead n.
küçük ve yuvarlak kalkan target n.
şaha kalkan rearer n.
bir kalkan boyunca uzanan yatay şerit trangle n.
armalı kalkan escocheon [obsolete] n.
evlilik durumunu bildiren armalı kalkan escutcheon of pretense n.
kurşun geçirmez kalkan body bunker n.
kurşun geçirmez kalkan body shield n.
kalkan kenarlığı bordure n.
sutavuğunun yüzündeki kalkan galea n.
kalkan tutarak müdafaa yapan kimse hyperaspist n.
(armacılıkta) kalkan üzerinde bulunan halka sembolü roundel n.
iki veya daha fazla armanın kalkan üzerinde birleşmesi impalement n.
küçük bir tür armalı kalkan inescutcheon n.
küçük bir tür armalı kalkan inescucheon n.
hasır kalkan panier n.
sepet kalkan panier n.
hasır kalkan pannier n.
sepet kalkan pannier n.
kalkan duvarı gavel [scotland] n.
piyade ve süvarilerin taşıdığı küçük kalkan parma n.
küçük ve yuvarlak kalkan rondache n.
kalkan olmak shield v.
kalkan görevi görmek serve as a shield v.
kalkan olmak buckler v.
üzerine kalkan duvarlar koymak gable v.
kalkan olmak shend [obsolete] v.
kalkan gibi shield shaped adj.
kalkan şeklinde scutate adj.
önüne gelenle yatıp kalkan promiscuous adj.
şaha kalkan rampant adj.
dört köşesi armalı (kalkan) cantoned adj.
önüne gelenle düşüp kalkan light adj.
kalkan şeklinde kafası olan buckler-headed adj.
(kalkan) altın renginde gold adj.
pul pul kalkan chipped adj.
bir yürürlüğe konup bir kalkan on-again, off-again adj.
(kalkan) yana yatık couche adj.
boş kalkan (taşıt) deadhead adj.
kalkan anlamını veren bir ön ek scut- pref.
kalkan anlamını veren bir ön ek scuti- pref.
Phrasals
(biriyle/bir şeyle) ilgili hop oturup hop kalkan mad about (someone or something) adj.
Proverb
erken kalkan yol alır the early bird gets the worm
erken kalkan yol alır early bird catches the worm
erken kalkan çok yol alır the early bird catches the worm
erken kalkan yol alır the early bird catches the worm
erken kalkan kazanır early bird catches the worm
erken kalkan yol alır early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy and wise
erken kalkan çabuk yol alır early bird gets the worm
erken kalkan yol alır early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise)
Colloquial
çok erken kalkan insan an early bird n.
(bir şeyle) ilgili hop oturup hop kalkan hopping mad about (something) adj.
(bir şeyle) ilgili hop oturup hop kalkan hopping mad over (something) adj.
kalkan taşıyan scutiferous adj.
(cinsel açıdan) düşüp kalkan down and dirty expr.
(cinsel açıdan) yatıp kalkan down and dirty expr.
Idioms
konuşurken hop oturup hop kalkan ball of fire n.
konuşurken hop oturup hop kalkan fireball n.
hop oturup hop kalkan kimse a cat on a hot tin roof n.
hop oturup hop kalkan kimse cat on a hot tin roof n.
hop oturup hop kalkan like a cat on a hot tin roof adj.
hop oturup hop kalkan like a cat on a hot tin roof (or on hot bricks) adj.
hop oturup hop kalkan climbing the walls adj.
öfkeyle kalkan zararla oturur who starts up in anger sits down with a loss expr.
öfkeyle kalkan zararla oturur he who gets up in anger, sits down with a loss expr.
hop oturup hop kalkan on the anxious seat expr.
öfkeyle kalkan zararla oturur don't cut off your nose to spite your face expr.
hop oturup hop kalkan like a cat on hot bricks expr.
hop oturup hop kalkan on the edge of (one's) chair expr.
hop oturup hop kalkan on the edge of (one's) seat expr.
hop oturup hop kalkan on the edge of seat expr.
tekrar ayağa kalkan on the rebound expr.
Trade/Economic
ortadan kalkan hak ve yükümlülükler discharged rights and obligations n.
1892'de tedavülden kalkan, avusturya'da kullanılmış gümüş bir sikke gulden n.
hollanda'nın 2002'de tedavülden kalkan temel para birimi gulden n.
surinam'ın 2004'te tedavülden kalkan temel para birimi gulden n.
yürürlükten kalkan revoked adj.
yürürlükten kalkan canceled adj.
yürürlükten kalkan cancelled adj.
yürürlükten kalkan abolished adj.
yürürlükten kalkan withdrawn adj.
yürürlükten kalkan annuled adj.
Law
belirli bir süre sonra otomatikman yürürlükten kalkan hüküm sunset provision n.
Politics
canlı kalkan human shield n.
ulusal kalkan national shielding n.
Technical
biyolojik kalkan biological shield n.
kalkan duvar gable wall n.
kalkan yüzey ascending surface n.
kalkan koruyucu şey shield n.
kalkan jeneratörü shield generator n.
kalkan göbeği olmphalos n.
kalkan merteği fly rafter n.
kalkan saçak silmesi bargeboard n.
kalkan kabartması umbo n.
kalkan duvar penceresi gable window n.
kalkan kiti transom shield n.
koruyucu kalkan protective shield n.
koruyucu kalkan shielding n.
kurşun kalkan lead screen n.
küçük kalkan buckler n.
metal kalkan mask n.
parlamaya karşı kalkan anti-glare shield n.
radyasyon engelleyici kalkan shield n.
termik kalkan thermal shield n.
akustik kalkan acoustic shielding adj.
Architecture
basamaklı kalkan corbie gable n.
kalkan saçak silmesi vergeboard n.
kalkan saçak silmesi vergeboard n.
çatının kalkan duvarı boyunca bulunan çift sayıdaki dış kirişlerden her biri barge couple n.
çatının kalkan duvarında yer alan çıkıntı barge course n.
kalkan duvarının çanları barındıran uzantısı bell gable n.
yapının kalkan duvarı pine end [dialect] n.
kalkan duvarının önündeki beşikçatının çıkıntılı kenarı boyunca uzanan süslü ahşap pargeboard n.
Construction
çatı kalkan pervazı hip molding n.
çatı kalkan tepeliği hip knob n.
kalkan duvarı gable end n.
kalkan çatı penceresi gable window n.
kalkan duvarı gable wall n.
kalkan duvar kaplaması gable board n.
kalkan duvarı stepped gable n.
kalkan duvarı harpuştası gable coping n.
kalkan tepeliği hip knob n.
kalkan duvarı gable n.
kalkan duvarlı gabled adj.
Automotive
elektrostatik kalkan electrostatic shield n.
koruyucu kalkan scatter shield n.
Aeronautic
atmosfere yeniden giren uzay aracını yavaşlatan bir tür koruyucu kalkan aeroshell n.
karadan kalkan cayroplan land gyroplane n.
panjur kalkan louvered fence n.
uçak gemisinden kalkan uçak carrier borne aircraft n.
Medical
kalkan bezi thyroid n.
Anatomy
kalkan kıkırdağı thyroid cartilage n.
kalkan bezi thyroid n.
küçük kalkan bezi anat parathyroid n.
Psychology
düşünsel kalkan ideational shield n.
Gastronomy
kalkan tavası fried turbot n.
kalkan balığı turbot n.
kalkan yavrusu small turbot n.
Physics
çekirdek tepkimeci kalkan gereçleri nuclear reactor shielding material n.
Biology
biyolojik kalkan biological shield n.
embriyonik kalkan embryonic shield n.
gyphora cinsi likenlerde düğmeye benzeyen bir kalkan gyroma n.
kalkan şeklinde clypeate adj.
kalkan şeklinde plakası veya uzantısı olan clypeate adj.
kalkan şeklinde clypeated adj.
kalkan şeklinde plakası veya uzantısı olan clypeated adj.
kalkan şeklinde clypeiform adj.
kalkan şeklinde plakası veya uzantısı olan clypeiform adj.
kalkan biçimli scutelliform adj.
Marine Biology
kalkan şeklindeki kabuğu olan küçük tatlı su kabuklularını içeren bir takım notostraca n.
kalkan balığı thornbut n.
kalkan şeklinde kabuğu olan bir küçük tatlı su kabuklusu familyası triopidae n.
kalkan şeklindeki kabuğu olan triopidae familyasının tip cinsi triops n.
kalkan balığı psetta maxima n.
çivisiz kalkan brill n.
çivisiz kalkan scophthalmus rhombus n.
dişi kalkan turbot n.
kalkan balığı bannock fluke n.
dorippidae familyasını oluşturan kalkan biçimindeki çeşitli küçük yengeçlere verilen ad masked crab n.
dorippidae familyasını oluşturan kalkan biçimindeki çeşitli küçük yengeçlere verilen ad mask crab n.
kalkan balığıyla akraba olan yassı balık türleri whiff n.
kalkan balığı bret n.
çivisiz kalkan balığı pearl n.
kalkan şeklinde tek bir kabuğa sahip olan deniz böceklerini içeren bir grup scutibranchia n.
benekli bir kalkan balığı spotted turbot n.
Astronomy
kalkan (takımyıldızı) scutum n.
kalkan ve herkül takımyıldızları arasında yer alan büyük bir takımyıldız ophiuchus n.
kalkan takımyıldızı shield n.
kalkan takım yıldızında bulunan bir kırmızı süperdev uy scuti n.
Zoology
kalkan balığı bothus n.
kalkan şeklindeki yapı scutcheon n.
Botanic
kalkan yaprak pelophylum n.
yıldız kalkan aspidistra (aspidistra lurida) n.
kalkan eğreltiotu leatherleaf wood fern n.
kalkan eğreltiotu dryopteris marginalis n.
kalkan eğreltiotu marginal wood fern n.
kalkan eğreltiotu evergreen wood fern n.
kalkan şeklinde tohum damarları olan bir bitki buckler thorn n.
tekçenekli bitkide kalkan biçimli çenek scutellum n.
sporları için kalkan veya yatakları olmayan athalamous adj.
yuvarlak kalkan biçiminde scutate adj.
kalkan şeklinde scutated adj.
kalkan biçimli scutiform adj.
History
armalı kalkan üzerindeki sorguç timbre n.
(armacılıkta) kalkan üzerinde bulunan halka şeklinde sembol annulet n.
antik yunanistan'da kullanılan bir kalkan aspis n.
(armacılık) çiçekli veya yapraklı bir kalkan süslemesi verdoy n.
samnitlerin kalkan ve silahlarını kullanan antik roma gladyatörü samnite n.
eski roma'da lejyonerlerin kullandığı büyük ve uzun kalkan scutum n.
kuşatmacıları koruyan bir tür kalkan snail n.
Environment
atmosferik kalkan yüksekliği stopping altitude n.
geçici kalkan oluşturma temporary shielding n.
kalkan malzemesi shielding material n.
Geography
kalkan volkan dome n.
kalkan volkan volcanic dome n.
Geology
kalkan volkan shield volcano n.
Military
küçük bir kalkan kuşanmış asker targeteer n.
koruyucu kalkan shield n.
(haneden armasında) kalkan üzerine çizilmiş bir çift yatay paralel çizgi bar n.
polisle karşı karşıyayken yakalanmak istemeyen birinin kalkan olarak kullandığı kimse human shield n.
Card
(pokerde) borçlu kalkan shy adj.
Mythology
gökten indiğine inanılan bir kalkan ancile n.
Archaic
koruyucu kalkan napron n.
önüne gelenle yatıp kalkan bakire kadın demivierge n.
Entomology
pentamoidea üst familyasına mensup kalkan biçimli otçul ve yarı kanatlı böcek shield bug n.
kalkan böceği soldier bug n.
kalkan böceği shield bug n.
kalkan böceği stinkbug n.
Slang
önüne gelenle düşüp kalkan genç kadın bed bunny n.
önüne gelenle yatıp kalkan kadın benda n.
önüne gelenle yatıp kalkan kadın bender n.
önüne gelenle düşüp kalkan kadın scut bucket n.
her kadınla yatıp kalkan erkek dog n.
herkesle düşüp kalkan kadın garden tool n.
herkesle yatıp/düşüp kalkan kadın hobeast n.
önüne gelenle yatıp kalkan kadın hobeast n.
buz hokeyi oyuncularıyla düşüp kalkan kadın hockey whore n.
buz hokeyi oyuncularıyla düşüp kalkan kadın puck bunny n.
önüne gelenle yatıp kalkan kenar mahalle karısı hood rat [us] n.
herkesle/önüne gelenle düşüp kalkan kimse poon hound n.
önüne gelenle yatıp kalkan kimse poon hound n.
önüne gelenle yatıp kalkan kimse whore n.
fahişelerle düşüp kalkan herif beard-splitter n.
önüne gelenle yatıp kalkan kadın covent garden lady [obsolete] n.
önüne gelenle yatıp kalkan kadın covent garden nun [obsolete] n.
önüne gelenle yatıp kalkan kadın rumbelow [obsolete] n.
herkesle/önüne gelenle yatıp kalkan kadın the town bicycle n.
herkesle düşüp kalkan kadın the town bicycle n.
herkesle/önüne gelenle yatıp kalkan kadın the village bicycle n.
herkesle düşüp kalkan kadın the village bicycle n.
herkesle düşüp kalkan kadın slit n.
herkesle yatıp kalkan round heels adj.
önüne gelenle düşüp kalkan round heels adj.
gelişigüzel herkesle yatıp kalkan round heels adj.
British Slang
önüne gelenle düşüp kalkan kadın sket n.
Heraldry
her iki tarafında merkeze doğru bombe yapan bölümleri (kalkan) flanched adj.
Star Wars
alderaan kalkan sığınağı alderaan shield bunker n.
ölüm yıldızı'nın kalkan jeneratörü death star's shield generator n.
yansıtıcı kalkan deflector shield n.
yansıtıcı kalkan jeneratörü deflector shield generator n.
nar shaddaa kalkan sığınağı nar shaddaa shield bunker n.
gezegensel kalkan planetary shield n.
kalkan kapısı shield gate n.
kalkan jeneratörü istasyonu 14 shield generator station 14 n.
kalkan jeneratörü istasyonu 3 shield generator station 3 n.
kalkan-bariyer shield-barrier n.
tatooine kalkan sığınağı tatooine shield bunker n.