mahkum - Türkisch Englisch Wörterbuch

mahkum

Bedeutungen von dem Begriff "mahkum" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 30 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
mahkum convict n.
Even if they are convicted, the Kremlin is hardly going to hand them over.
Mahkum olsalar bile Kremlin onları teslim etmeyecektir.

More Sentences
mahkum inmate n.
Inmates can see their visitors on the weekends.
Mahkumlar hafta sonları ziyaretçileriyle görüşebilirler.

More Sentences
General
mahkum prisoner n.
The prisoners protested against the administration.
Mahkumlar, yönetimi protesto etti.

More Sentences
mahkum con n.
Everyone gets surprised when they learn Ronin is an ex con.
Ronin'in eski bir mahkum olduğunu öğrenen herkes şaşırıyor.

More Sentences
mahkum bound to be n.
You're bound to be discovered.
Keşfedilmeye mahkumsunuz.

More Sentences
mahkum condemned adj.
It takes 15 to 20 minutes before the condemned person finally dies.
Mahkûmun nihayet ölmesi 15 ila 20 dakika sürer.

More Sentences
mahkum forced to adj.
Inmates were forced to sleep in one cell, often sideways.
Mahkumlar tek bir hücrede, çoğu zaman yan yatarak uyumaya zorlanmıştır.

More Sentences
mahkum doomed adj.
Whatever happens in our region is doomed to affect the whole world.
Bölgemizde ne olursa olsun tüm dünyayı etkilemeye mahkûmdur.

More Sentences
mahkum confined to prep.
Tom is confined to bed now.
Tom artık yatağa mahkum.

More Sentences
Law
mahkum convicted adj.
We were convicted together and now we ask you to reach a decision for us all.
Birlikte mahkûm edildik ve şimdi sizden hepimiz için bir karara varmanızı istiyoruz.

More Sentences
General
mahkum obliged to n.
mahkum convict n.
mahkum détenu n.
mahkum con n.
mahkum imprisoned adj.
mahkum in chains adj.
mahkum captive adj.
mahkum jailed adj.
Colloquial
mahkum vic (convict) n.
Idioms
mahkum hanging in chains adj.
Law
mahkum bane n.
mahkum convict n.
mahkum termer n.
mahkum prison inmate n.
mahkum sentenced adj.
History
mahkum canary n.
Archaic
mahkum convict adj.
Slang
mahkum lag n.
mahkum yard bird n.
mahkum yardbird n.

Bedeutungen, die der Begriff "mahkum" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 321 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
mahkum etmek condemn v.
Her royal title condemned her to a life in secrecy.
Hanedan mensubu oluşu onu gizlilik içinde geçen bir hayata mahkum etmişti.

More Sentences
mahkum etmek damn v.
General
mahkum olmak be sentenced v.
Yesterday Mary was sentenced to two years eight months in jail for investment fraud.
Dün Mary yatırım dolandırıcılığından iki yıl sekiz ay hapse mahkum oldu.

More Sentences
mahkum etmek condemn v.
The traitor was condemned to life imprisonment.
Vatan haini şahıs ömür boyu hapse mahkum edildi.

More Sentences
mahkum etmek doom v.
The project was doomed from the beginning.
Proje en başından beri başarısızlığa mahkumdu.

More Sentences
mahkum etmek convict v.
Naturally, the principle that it should not be possible to convict someone twice for the same crime is fundamental.
Doğal olarak bir kişinin aynı suçtan iki kez mahkum edilemeyeceği ilkesi esastır.

More Sentences
idama mahkum etmek condemn to death v.
In Iran last week, a woman was condemned to death by stoning for adultery.
Geçtiğimiz hafta İran'da bir kadın zina yaptığı gerekçesiyle taşlanarak idama mahkum edildi.

More Sentences
mahkum etmek sentence v.
The murderer was sentenced to life imprisonment.
Katil ömür boyu hapse mahkum edildi.

More Sentences
mahkum edilmek be convicted v.
Tom was convicted.
Tom mahkum edilmişti.

More Sentences
mahkum edilmek be sentenced v.
Tom has been sentenced to life in prison without the possibility of parole.
Tom, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi.

More Sentences
mahkum edilmiş convicted adj.
Tom was wrongfully convicted.
Tom haksız yere mahkum edilmişti.

More Sentences
ölüme mahkum doomed adj.
You're all doomed.
Hepiniz ölüme mahkumsunuz.

More Sentences
başarısızlığa mahkum doomed to failure adj.
There have been some attempts at proposals to change the situation, but these are doomed to failure.
Bu durumu değiştirmeye yönelik bazı teklif girişimleri olmuştur, ancak bunlar başarısızlığa mahkumdur.

More Sentences
ölüme mahkum edilmiş condemned to death adj.
Because she was condemned to death at a very young age.
Çünkü çok genç yaşta ölüme mahkum edildi.

More Sentences
mahkum edilmiş convicted adv.
Tom was wrongfully convicted.
Tom haksız yere mahkum edildi.

More Sentences
Phrasals
(birini bir şeye) mahkum etmek condemn (someone) to (something) v.
This could result in them being condemned to long-term poverty and deprivation.
Bu da onların uzun vadeli yoksulluk ve yoksunluğa mahkum edilmesiyle sonuçlanabilir.

More Sentences
(bir şeyden) mahkum edilmek convict of (something) v.
Tom was never convicted of the crime.
Tom asla suçtan mahkum edilmedi.

More Sentences
(birini/bir şeyi bir şeye) mahkum etmek doom (someone or something) to (something) v.
Women and children are being traded like goods and doomed to prostitution.
Kadınlar ve çocuklar mal gibi alınıp satılıyor ve fuhuşa mahkum ediliyor.

More Sentences
Law
ölüme mahkum etme sentence to death n.
Layla was the first immigrant woman sentenced to death.
Leyla ölüme mahkum edilen ilk göçmen kadındı.

More Sentences
eski mahkum ex-con n.
The ex-con struggled to reintegrate into society.
Eski mahkum, topluma yeniden entegre olurken epey çaba sarf ediyor.

More Sentences
mahkum etmek sentence v.
It is in Serbia’s interests to be allowed to sentence some war criminals in Serbia itself.
Bazı savaş suçlularının Sırbistan'da mahkum edilmesine izin verilmesi Sırbistan'ın çıkarına olacaktır.

More Sentences
mahkum etmek condemn v.
We do not agree with the exclusive determinism for women, which condemns them for the rest of their lives.
Kadınları hayatlarının geri kalanı boyunca mahkum eden dışlayıcı determinizmi kabul etmiyoruz.

More Sentences
mahkum olmuş convicted adj.
We were convicted together and now we ask you to reach a decision for us all.
Hep birlikte mahkum olduk ve şimdi sizden hepimiz adına bir karar vermenizi istiyoruz.

More Sentences
ölüme mahkum edilmiş condemned adj.
Communication with a condemned man wasn't allowed.
Ölüme mahkum edilmiş bir adamla iletişime izin verilmiyordu.

More Sentences
Politics
siyasi mahkum political prisoner n.
He spent six years as a political prisoner in South Africa.
Altı yılını Güney Afrika'da siyasi mahkum olarak geçirdi.

More Sentences
General
mahkum psikolojisi prison psychology n.
ingiliz mahkum yazıları english prisoners' writings n.
mahkum yazıları prisoners' writings n.
mahkum etme condemnation n.
mahkum etme conviction n.
mahkum etme damnation n.
hasta mahkum sick prisoner n.
mahkum fonu inmate fund n.
yargılanmayı bekleyen mahkum awaiting-trial prisoner n.
mahkum etme ban n.
kral tantalus'un sonsuz açlık ve susuzluğa mahkum edilmesi gibi ağır ceza tantalism n.
yeniden mahkum etme reimprisonment n.
mahkum eden kimse jailer n.
eski mahkum jailbird n.
mahkum arabası wagon [us/canada] n.
(mahkum kıyafetlerini işaretlemek için kullanılan) ok ucu işareti broad arrow n.
kaçak mahkum hayatı bushranging n.
çalılıkta yaşayan kaçak mahkum bushranger [australia] n.
kadın mahkum détenue n.
(mahkum tarafından ödenen) tek kişilik hücre parası chummage [obsolete] n.
deneyimli mahkum old chum [obsolete] n.
siyasi mahkum political n.
felakete mahkum olma fatality n.
yatağa mahkum kimse sick-abed n.
ilk kez hapse giren mahkum star [uk] n.
ölmeye mahkum şey perishable n.
yok olmaya mahkum şey perishable n.
mahkum olmak be obliged v.
mahkum etmek adjudge v.
mahkum olmak be condemned v.
yatağa mahkum olmak be laid up with v.
(mahkum vb) salıverilmiş olmak be released v.
mahkum etmek imprison v.
kötü bir şeye mahkum olmak be doomed to v.
hapse mahkum etmek commit to prison v.
mahkum olmak be obliged to do something v.
mahkum etmek oblige v.
mahkum olmak be doomed v.
mahkum etmek rap v.
başarısızlığa mahkum olmak be condemned to fail v.
ölüme mahkum edilmek be sentenced to death v.
mahkum kalmak be confined to v.
mahkum edilmek receive sentence v.
unutulmaya mahkum olmak be condemned to be forgotten v.
unutulmaya mahkum olmak be doomed to be forgotten v.
birini cinayetten mahkum etmek convict someone of murder v.
3 yıla mahkum edilmek be sentenced to three years v.
üç yıla mahkum edilmek be sentenced to three years v.
3 yıla mahkum olmak be sentenced to three years v.
üç yıla mahkum olmak be sentenced to three years v.
5 yıla mahkum olmak be sentenced to five years v.
6 yıla mahkum olmak be sentenced to six years v.
6 yıla mahkum edilmek be sentenced to six years v.
altı yıla mahkum edilmek be sentenced to six years v.
beş yıla mahkum olmak be sentenced to five years v.
altı yıla mahkum olmak be sentenced to six years v.
beş yıla mahkum edilmek be sentenced to five years v.
5 yıla mahkum edilmek be sentenced to five years v.
doğal/kaçınılmaz/mahkum olmak be bound v.
mahkum olmak get v.
yeniden mahkum etmek reimprison v.
mahkum etmek emprison [obsolete] v.
işaretlercesine seçmek, tayin etmek veya mahkum etmek mark v.
mahkum etmek dempne v.
mahkum etmek detest [obsolete] v.
mahkum etmek consecrate [obsolete] v.
mahkum etmek constrain v.
önceden mahkum etmek foredoom v.
ölüme mahkum olmak spitcher v.
eli mahkum bırakılmak spitcher v.
maaşa mahkum slave to wage adj.
mahkum edilen convicted adj.
kaçmış mahkum on the loose adj.
başarısızlığa mahkum foredoomed adj.
mahkum olmuş sentenced adj.
başarısızlığa mahkum condemned to fail adj.
başarısızlığa mahkum ill-fated adj.
eli mahkum doomed adj.
mahkum edilebilir condemnable adj.
başarısızlığa mahkum destined to fail adj.
mahkum edilmemiş unconvicted adj.
mahkum edilmeyen unconvicted adj.
mahkum olmamış undampned [obsolete] adj.
eli mahkum olmayan undoomed adj.
mahkum olmayan undoomed adj.
ölüme mahkum olmayan undoomed adj.
prangaya mahkum edilmemiş unironed adj.
cehenneme mahkum olan helldoomed adj.
(briçte) kaybetmeye mahkum olan off adj.
yok olmaya mahkum ruined adj.
ölmeye mahkum done adj.
başarısızlığa mahkum done adj.
yenilmeye mahkum done adj.
eli mahkum fated adj.
yıkıma mahkum fated adj.
ölüme mahkum fatal [obsolete] adj.
mahvolmaya mahkum fated adj.
ölüme mahkum fated adj.
mahkum edilebilir convictible adj.
ölüme mahkum dead adj.
yok olmaya mahkum finished adj.
önceden mahkum edilmiş foredoomed adj.
kendini açlığa mahkum eden starveling adj.
Phrasals
-den mahkum etmek convict someone of something v.
-a mahkum etmek doom to v.
birini bir şeye mahkum etmek condemn someone to something v.
-e mahkum etmek condemn to v.
'-den mahkum edilmek convict of v.
mahkum etmek clap up v.
(çocuk, mahkum) ücret karşılığı baktırmak farm out v.
Colloquial
başarısızlığa mahkum a blind alley n.
başarısızlığa mahkum plan a house of cards n.
yenilmeye mahkum boksör tomato can n.
(tarihte) mahkum olmayıp özgür göçmene verilen ad pure merino n.
hüküm giymiş kişileri asarak ölüme mahkum etme veya olağandışı derecede sert cezalara çarptırmakla ün salmış hakim hanging judge n.
hezimete mahkum olmak be on a hiding to nothing v.
başarısızlığa mahkum olmak be on a hiding to nothing v.
kaybetmeye mahkum olmak be on a hiding to nothing v.
yeterli delil olmadan birini mahkum etmek railroad v.
yeterli delil olmadan (birini) mahkum etmek railroad (one) v.
el mahkum must needs expr.
Idioms
sürgüne gönderilen mahkum barrow man [obsolete] [uk] n.
sürgünle cezalandırılan mahkum barrow man [obsolete] [uk] n.
(bir şeyin/yerin) başarısızlığa mahkum kısmı/yeri the sick man of (something or somewhere) n.
başarısız olmaya mahkum bir mücadele a losing battle n.
başarısızlığa mahkum proje dead duck n.
dalında solmaya mahkum olmak be doomed to wither on the vine v.
dalında solmaya mahkum olmak be doomed to die on the vine v.
başarısız olmaya mahkum bir mücadele vermek be fighting a losing battle v.
yapmaya mahkum olmak be bound to do v.
bir şey yapmaya mahkum olmak bound to do something v.
(bir şeye) mahkum destined for (something) adj.
hezimete mahkum hiding to nothing adj.
kaybetmeye mahkum hiding to nothing adj.
başarısızlığa mahkum hiding to nothing adj.
idam edilmek üzere infaz alanına yürüyen erkek mahkum dead man walking [us/south africa] expr.
kaybetmeye mahkum on a hiding to nothing expr.
başarısızlığa mahkum on a fool's errand expr.
kaybetmeye mahkum on a fool's errand expr.
başarısızlığa mahkum on a hiding to nothing expr.
Speaking
eli mahkum there is no choice expr.
Law
mahkum çalışma izni work release n.
mahkum etme condemnation n.
bir davada davalının yargılama neticesinde mahkum olması halinde mahkeme masraflarını ve mahkum olduğu ücreti ödeyeceğini aksi takdirde onun yerine ödemede bulunacağına dair kefalette bulunan kimse bail above n.
sanığın daha önceden de aynı suç nedeniyle mahkum olduğunu gösteren defi plea of autrefois convict n.
tekrar mahkum etme resentence n.
tekrar mahkum etme secondary sentence n.
mahkum arabası black maria n.
mahkum arabası patrol wagon n.
mahkum arabası paddy wagon n.
mahkum arabası police van n.
mahkum arabası police wagon n.
ıslah edilmeyen mahkum nonrestorable prisoner n.
işledikleri ağır cürümler nedeniyle mahkum olmuş kişilerin seçme hakkından mahrum bırakılması felony disenfranchisement n.
eski mahkum former inmate n.
eski mahkum ex-inmate n.
ölüme mahkum etme giving death penalty n.
mahkum edici kanıt damning evidence n.
mahkum edici delil damning evidence n.
mahkum disiplin raporu mickey mouse ticket n.
cezaevinde para karşılığı seks yapan mahkum sister n.
lezbiyen mahkum sissy n.
ağır hapis cezası bitmiş mahkum expiree n.
yeniden mahkum etme reconviction n.
iskoç mahkemelerinde sanık aleyhine mevcut olan delilin sanığı mahkum etmek için yetersiz olduğunu gösteren karar not proven n.
eski ingiliz hukukunda kurbanın bir yıldan bir gün fazla yaşaması halinde suçlunun mahkum edilmemesi kuralı year and a day n.
firar etmiş mahkum escapado n.
tutuklu olarak yargılanan mahkum prisoner on remand n.
tutuklu (mahkum) prisoner on remand n.
tazminata mahkum olmak be sentenced to pay indemnification to someone v.
mahkum olmak be doomed to v.
mahkum etmek sentence or convict v.
tazminata mahkum olmak be convicted to indemnity v.
tazminat ödemeye mahkum olmak be ordered by the court to pay indemnification v.
müebbet hapse mahkum etmek life sentence v.
mahkum etmek confine v.
idama mahkum etmek condemn to death v.
göz hapsine mahkum etmek bind over v.
gıyabında mahkum etmek sentence in absentia v.
tekrar mahkum etmek resentence v.
ömür boyu hapse mahkum edilmek be sentenced to life imprisonment v.
ömür boyu hapis cezasına mahkum edilmek be sentenced to life imprisonment v.
vatan hainliği suçuyla idama mahkum olmak be sentenced to death for treason v.
yeniden mahkum etmek reconvict v.
(mahkum, zanlı) üstünü aramak body search v.
mahkum etmek forejudge [obsolete] v.
evvelce mahkum olmuş previously convicted adj.
(mahkum) salıverilebilir remittable adj.
mahkum olmayan unimprisoned adj.
mahkum edilebilir jailable adj.
mahkum edilmemiş unsentenced adj.
mahkum çalışma izni programına ait veya ilgili work-release adj.
Marine Biology
mahkum balığı sheepshead (archosargus probatocephalus) n.
Social Sciences
mahkum sınıflandırılması classification n.
History
serbest bırakılmış mahkum emancipist n.
serbest bırakılmış mahkum emancipist [australia] n.
kaçak mahkum bolter n.
(roma hukukunda) tazminata mahkum etme damnation n.
(19. yüzyılda) mahkum government man [australia] n.
Religious
mesih'e yaptığı zulüm dolayısıyla, mesih dünyaya tekrar gelene kadar yeryüzünde dolaşmaya mahkum edilmiş hayali şahsiyet the wandering jew n.
(hristiyanlık'ta) cehennemde sonsuz azaba mahkum edilmenin varlığına inanan kimse reprobationer n.
(hristiyanlık'ta) cehennemde sonsuz azaba mahkum edilme (hristiyanlık'ta) tanrı tarafından lanetlenme reprobation n.
ebedi cezaya mahkum etmek damn v.
cehennem azabına mahkum etmek damn v.
(hristiyanlık'ta) ebedi cehennem cezasına mahkum edilmiş reprobate adj.
Military
hasta mahkum koğuşu detention ward n.
mahkum çalıştırma memuru employment officer n.
mahkum çalıştırma subayı employment officer n.
askeri hakları iade edilen mahkum restorable prisoner n.
elle yapılan bazı görevleri yapmak üzere atanan bir grup asker/mahkum working party n.
mahkum olarak kabul etmek give quarter v.
Football
yedek kulübesine mahkum olmak be stuck on the bench v.
Mythology
kral olan dayısı creon'a itaatsizlikten ölüme mahkum edilen mitolojik karakter antigone n.
(yunan mitolojisinde) zeus'un göğü omuzlarında taşımaya mahkum ettiği bir titan atlas n.
Latin
mahkum edilip mahkumiyetini kaldırmayana karşı açılan icra davası actio judicatio n.
mahkum etme condemnatio n.
mahkum olmuş judicatus adj.
Archaic
yabancı mahkemeye başvurmaktan mahkum etmek praemunire [uk] v.
önceden mahkum etmek predoom v.
Slang
hapishaneye mahkum götüren polis aracı paddywagon n.
hapishaneye mahkum götüren polis aracı black maria n.
hep kaybetmeye mahkum olan zavallı kişi pathetic loser n.
(genelde zenciler tarafından beyazlara söylenen) beyaz mahkum peckerwood n.
hapishaneye yeni gelmiş mahkum fresh fish n.
10 seneye mahkum olma dime n.
kendinden güçsüz mahkuma şiddet uygulayarak istediğini elde eden mahkum bull dog n.
beyaz mahkum veya memur chuck n.
hapishane sisteminde yetkilendirilmiş mahkum convict boss n.
başkaları önünde ispiyonculuk yapan mahkum dry snitch n.
başkaları önünde ispiyonculuk yapan mahkum dry rat n.
(genelde zenciler tarafından beyazlara söylenen) kadın beyaz mahkum featherwood n.
genç veya deneyimsiz mahkum green n.
kadın hapishane görevlisini dikizleyerek mastürbasyon yapan mahkum sniper n.
sert/güçlü mahkum hardrock n.
kadın hapishane görevlisini dikizleyerek mastürbasyon yapan mahkum gunslinger n.
kadın hapishane görevlisini dikizleyerek mastürbasyon yapan mahkum gunner n.
gözcülük yapan mahkum hawk n.
arkası sağlam mahkum hardrock n.
sert çocuğu oynayan ceza evine yeni düşmüş acemi mahkum gunsel n.
gözcü mahkum hawk n.
sert çocuğu oynayan ceza evine yeni düşmüş acemi mahkum gunslinger n.
zayıf veya güçsüz mahkum herb n.
kavgacı mahkum hog n.
mahkumların kendilerini siper ederek mahkum arkadaşının sevgilisiyle cinsel ilişkiye girmesini sağlamaları hot rail n.
dövmeci mahkum ink slinger n.
dövme yapan mahkum ink slinger n.
herhangi bir hukuk eğitim almamış olmasına rağmen engin hukuk bilgisine sahip olan ve adli konularda arkadaşlarını yönlendiren mahkum jailhouse lawyer n.
karısı tarafından aldatılan mahkum jody n.
diğer mahkumların getir götür işlerini gören mahkum june bug n.
ömür boyu hapis cezası çeken mahkum lifer n.
akıl hastası mahkum loogan n.
uzun senedir söz konusu hapishanede yatan mahkum old school n.
çömez mahkum on the new n.
uzun senedir söz konusu hapishanede yatan mahkum old head n.
sürekli memurlarla konuşan mahkum on the leg n.
çömez mahkum fresh fish n.
uzun senedir söz konusu hapishanede yatan mahkum old-timer n.
çömez mahkum fish n.
zorla ilişkiye giren mahkum punking out n.
birine yamuk yapan mahkum punking out n.
güçsüz mahkum rumdum n.
afro-amerikalı mahkum rughead n.
zenci mahkum rughead n.
dindar mahkum rev n.
saldırıya uğramamak için cezaevi görevlileriyle iyi geçinen mahkum rider shield n.
ikinci derece cinayetten yatan mahkum serving a second n.
çocuk tacizcisi mahkum short eyes n.
(tecavüz etmek amacıyla) duş alan mahkumlara saldıran mahkum shower hawk n.
(mahkum içerideyken) kız arkadaşının takıldığı tip sport coat n.
çömez mahkum veya cezaevi görevlisi skinner n.
(mahkum içerideyken) kız arkadaşının takıldığı tip sport's coat n.
sert mahkum toosh hog n.
çete üyesi mahkum tipped up n.
cezaevinde herhangi bir bölümün huzurundan sorumlu mahkum tank boss n.
zayıf bir mahkuma arka çıkan ve onu koruyan güçlü mahkum war daddy n.
yalnız takılan mahkum walkalone n.
çömez mahkum waterhead n.
beyaz mahkum wood n.
akıl hastası mahkum wobble head n.
ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış mahkum x-cat n.
ömür boyu hapis cezası almış mahkum long rider n.
başına ve yüzüne vurularak feci şekilde dövülmüş mahkum pumpkin head n.
başından ve yüzünden yaralanmış mahkum pumpkin head n.
herhangi bir hukuk eğitim almamış olmasına rağmen engin hukuk bilgisine sahip olan ve adli konularda arkadaşlarını yönlendiren mahkum jailhouse attorney n.
hukuki konularda kendini veya başkasını savunabilecek veya yardımcı olabilecek/tavsiye verebilecek kadar bilgi sahibi olmuş mahkum jailhouse attorney n.
(genelde zencilerin söylediği) beyaz mahkum wood [us] n.
mahkum arabası paddy wagon [obsolete] n.
taze mahkum fish n.
(iki mahkum) evlenmek jump the broom v.
mahkum arkadaşını satmak roll over v.
mahkum etmek lag v.
üzeri dolu mahkum (uyuşturu, silah vb.) packin' adj.
uyuşturucu testi yapılmış (mahkum) on the bottle expr.
tecavüz mağduru mahkum pillow biter expr.
Star Wars
jx-09 güvenli mahkum nakliyesi jx-09 secured prisoner transport n.
kalist vi imparatorluk mahkum kolonisi kalist vi imperial penal colony n.