meydana gelen - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

meydana gelen



Bedeutungen von dem Begriff "meydana gelen" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
meydana gelen taken place adj.
meydana gelen resultant  adj.
meydana gelen resultant adj.
meydana gelen incoming adj.
meydana gelen consequent adj.
meydana gelen sequential adj.
Colloquial
meydana gelen cooking adj.
meydana gelen going on expr.
Law
meydana gelen ex post adj.

Bedeutungen, die der Begriff "meydana gelen" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
soğuktan meydana gelen çatlak kibe n.
güneş çekiminden ötürü ayın hareketinde meydana gelen düzensizlik evection n.
kesinti (grev yüzünden meydana gelen) stoppage n.
olay (meydana gelen herhangi bir) occurrence n.
arada meydana gelen madde intermediate n.
hakiki ile farzedilen hız arasındaki kayma neticesi meydana gelen fark slippage n.
bir tabakanın on sekiz yaprak olmak üzere katlanmasından meydana gelen forma veya kitap eighteenmo n.
cilt üzerinde meydana gelen morluk tattooing n.
beş şeyden meydana gelen takım quintuplet n.
birkaç kelimenin baş harflerinin veya ilk hecelerinin birleşmesiyle meydana gelen kelime acronym n.
vücutta meydana gelen kızıllık rashness n.
sonucunda meydana gelen zararlar consequential losses n.
meydana gelen gelişmeler the emerging developments n.
sel nedeniyle kara veya demiryolunda meydana gelen çöküntü wash-out n.
bekletilmiş şarapların üzerinde meydana gelen ince tabaka beeswing n.
meydana gelen olumsuz durumda pay sahibi olma contributory fault n.
yüzeyinde yoğuşum meydana gelen bir madde adsorbent material n.
ciltte sürtünme nedeniyle meydana gelen tahriş chafing n.
ilişkili bölümlerden meydana gelen bütünsellik unity n.
makedonya krallığı ile roma arasında m.ö. 3. ve 2. yüzyıllarda meydana gelen dört savaştan biri macedonian war n.
imkansız gibi görülmesine rağmen meydana gelen bir olay black swan n.
(genellikle birleşik halde kullanılır) ince partiküllerin sürtülmesi sonucu meydana gelen aşınma blasting n.
bakır ve çinkodan meydana gelen ve altın imitasyonu olarak kullanılan bir tür pirinç alaşımı mannheim gold n.
düşmana vurmak veya düşmanı kapana kıstırmak için tasarlanmış, uçlarında ağırlıklar bulunan bir zincirden meydana gelen japon silahı manrikigusari n.
bir toplumdaki ana sosyal grubun dışında kalan veya dışına itilen insanlardan meydana gelen topluluğun veya kültürün bir parçası margin n.
bir veya daha fazla sayıdaki sivri uçlu oval taştan meydana gelen yüzük seti marquise n.
bulaşma ile meydana gelen renksiz iz blot n.
suyun set gibi bir yapının altına girmesi nedeniyle toprak yüzeyinde meydana gelen hareket boil n.
makine mühendisliği, programlama ve elektronik biliminin birleşiminden meydana gelen, tasarımda ve yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesinde kullanılan alan mechatronics n.
taş yığınlarının üzerine dikilmiş taş levhadan meydana gelen sembol yapı meerestone n.
topografik yapıya bağlı olarak iklimde meydana gelen çok küçük geçişleri inceleyen bilim dalı microclimatology n.
devredeki akımda meydana gelen istenmeyen değişimlerden veya tüp gibi aksamların mekanik hareketinden kaynaklı olarak hoparlörde duyulan sesler microphonics n.
çiçeğin normal renginde meydana gelen belirgin değişim breaking n.
trendlerde meydana gelen ani ve geçici değişiklik bubble n.
örgütlü grupta meydana gelen bölünme rent n.
yeniden meydana gelen şey reoccurrence n.
ray kafasının bağlantı yerlerinde meydana gelen çıkıntı lip n.
meydana gelen şey occurrence n.
iki gün arasında meydana gelen dalgalanmalar daily variation n.
ham ipek telinin dış kısmındaki çoğunlukla serisinden meydana gelen yapışkan tabaka gum n.
belirli bir zaman aralığında meydana gelen olayların sayısı oftenness n.
(atın arka ayağını ön ayağına vurması sonucu meydana gelen) yaralanma overreach n.
nötron yıldızlarının dönüş süresinde meydana gelen ani bir değişiklik glitch n.
dikkatsizlik sonucu meydana gelen hata inadvertence n.
daha önemli bir şeyin sonucu olarak meydana gelen durum incident n.
firmanın işlerinde meydana gelen ani değişiklik inflection point n.
parçaların eklenmesiyle meydana gelen artış concrescence n.
sonradan meydana gelen ince çıkıntı pad n.
farklı zamanlarda meydana gelen ruhsal aydınlanma interspiration [obsolete] n.
dorsal dudaktaki hücrelerin içe doğru büyümesiyle meydana gelen gastrula oluşumu involution n.
atın her uzun adımı sonrası eyer koltuğunda meydana gelen yükselme post n.
tekrarlayan eriyip donma ile meydana gelen yuvarlak kar kristalleri corn snow n.
tekrarlayan eriyip donma ile meydana gelen yuvarlak kar kristalleri spring corn n.
tekrarlayan eriyip donma ile meydana gelen yuvarlak kar kristalleri spring snow n.
birbirinden ayrılan pulların kenarlarında deliklerden yırtma sonucu meydana gelen diş perforation n.
ayda iki kez meydana gelen şey semimonthly n.
yılda iki kez meydana gelen olay semiyearly n.
altı unsurdan meydana gelen şey senary [obsolete] n.
yedi yılda meydana gelen olay septennial n.
şans eseri meydana gelen durum fortuity n.
mani kaynaklı meydana gelen şiddetli ve ani nöbet frenzy n.
kendiliğinden meydana gelen varlık substantive n.
güneş aktivite yoğunluğunda meydana gelen hafif artış surge n.
farklı zamanlarda meydana gelen olayların eş zamanlı gösterimi synchronism n.
hemen meydana gelen instantaneous adj.
ara sıra meydana gelen sporadic adj.
gece meydana gelen nightly adj.
tesadüfen meydana gelen accidental adj.
öldükten sonra meydana gelen posthumous adj.
meslek dolayısıyla meydana gelen occupational adj.
sonradan meydana gelen ensuing adj.
ara sıra meydana gelen occasional adj.
allahın inayetiyle meydana gelen providential adj.
sualtında meydana gelen subaqueous adj.
aynı zamanda meydana gelen simultaneous adj.
tesadüfen meydana gelen incidental adj.
sudan meydana gelen aqueous adj.
ara sıra meydana gelen odd adj.
güneşin etkisiyle meydana gelen solar adj.
topraktan meydana gelen terrigenous adj.
kuzeyde meydana gelen veya yaşayan northern adj.
eş zamanlı meydana gelen equitemporaneous adj.
yerkabuğunun yüzeyinde veya çok derin olmayan bir kısmında meydana gelen epigene adj.
aynı zamanda meydana gelen coincident adj.
aynı zamanda meydana gelen coinciding adj.
aynı zamanda meydana gelen cooccurring adj.
aynı zamanda meydana gelen concurrent adj.
düzenli aralarla meydana gelen periodic adj.
sık sık meydana gelen frequentative adj.
yedi yılda bir meydana gelen septenary adj.
öğleden önce meydana gelen antemeridian adj.
etkisinden meydana gelen afflated adj.
hızlı şekilde art arda meydana gelen rapid fire adj.
gece meydana gelen night adj.
sadece bir kez meydana gelen nonce adj.
günde üç defa meydana gelen terdiurnal adj.
her üç saatte bir meydana gelen trihoral adj.
haftada üç kez meydana gelen triweekly adj.
üç haftada bir meydana gelen triweekly adj.
24 saat içinde birden fazla meydana gelen ultradian adj.
sonbaharda meydana gelen autumn adj.
senede bir meydana gelen etesian adj.
arka arkaya ve hızlı bir şekilde meydana gelen bang-bang adj.
kıyıda meydana gelen bankside adj.
alaylardan meydana gelen legionary adj.
yer altında meydana gelen belowground adj.
yollarda meydana gelen viary adj.
yılda iki kez meydana gelen bi-annual adj.
iki ayda bir meydana gelen bimensal adj.
iki ayda bir meydana gelen bi-monthly adj.
ayda iki kez meydana gelen bi-monthly adj.
üç ayda iki kez meydana gelen biquarterly adj.
kışın meydana gelen winterly adj.
kış mevsiminde meydana gelen winter adj.
zamanında meydana gelen mature [obsolete] adj.
süslü veya egzotik yiyecekler yerine et ve patatesten meydana gelen basit yemekler veren veya bu yemekleri tercih eden meat-and-potatoes adj.
nisan'ın ortasında meydana gelen mid-april adj.
ağustos'un ortasında meydana gelen mid-august adj.
aralık'ın ortasında meydana gelen mid-december adj.
gece yarısında meydana gelen midnight adj.
yaz ortasında meydana gelen midsummer adj.
haftanın ortasında meydana gelen midweek adj.
haftanın ortasında meydana gelen midweekly adj.
kış ortasında meydana gelen midwinter adj.
resmi yılın ortasında meydana gelen midyear adj.
akademik yılın ortasında meydana gelen midyear adj.
her an meydana gelen minutely adj.
hiçbir iç fiziksel sınır içermeyen sistemde meydana gelen homogeneal adj.
tek bir geleneksel unsurdan meydana gelen (isim) monothematic adj.
ay ışığında meydana gelen moonlight adj.
gece meydana gelen moonlight adj.
bir olayın sonrasında meydana gelen morning-after adj.
belirli bir durumda meydana gelen occasional adj.
ara sıra meydana gelen daimen [obsolete] [scotland] adj.
şam'da meydana gelen damask adj.
beklenmeksizin meydana gelen ictic adj.
trafiğin sıkışık olmadığı zamanlarda meydana gelen off-hour adj.
tek bir kadından meydana gelen one-woman adj.
oyuncunun profesyonel yaşamında meydana gelen onscreen adj.
oyuncunun profesyonel yaşamında meydana gelen on-screen adj.
söz konusu zamanda meydana gelen on-the-spot adj.
söz konusu yerde meydana gelen on-the-spot adj.
açık havada meydana gelen open-air adj.
açık havada meydana gelen open-air adj.
su üzerinde meydana gelen overwater adj.
kışın meydana gelen overwinter adj.
… nedeniyle meydana gelen incidental (upon) adj.
belirli bir anda meydana gelen instantaneous adj.
hareketli araçta meydana gelen drive-by adj.
belirli bir süre zarfında meydana gelen incurrent adj.
birden fazla erkek arasında meydana gelen intermale adj.
organize bir yapının içinde meydana gelen internal adj.
ruhta veya zihinde meydana gelen interpsychic adj.
birden fazla üniversite arasında meydana gelen interuniversity adj.
bağırsakta meydana gelen intestinal adj.
zihninde meydana gelen intrapersonal adj.
ruhta, zihinde veya kişilikte meydana gelen intrapsychical adj.
aynı cinsiyetin üyeleri arasında meydana gelen intrasexual adj.
beyin veya omuriliğin araknoid membranının altındaki boşlukta meydana gelen intrathecal adj.
kaza sonrası meydana gelen postaccident adj.
kıyamet sonrası meydana gelen postapocalyptic adj.
konser sonrası meydana gelen postconcert adj.
kaza sonrası meydana gelen postcrash adj.
seçim sonrası meydana gelen postelection adj.
seçim sonrası meydana gelen post-election adj.
çatlak sonrası meydana gelen postfracture adj.
don sonrası meydana gelen postfreeze adj.
tatil sonucu meydana gelen postholiday adj.
ölüm sonrası meydana gelen posthume adj.
çarpma sonrası meydana gelen postimpact adj.
yanılma sonrası meydana gelen postlapsarian adj.
kalkış sonrası meydana gelen postlaunch adj.
gece yarısından sonra meydana gelen postmidnight adj.
evlilik sonrası meydana gelen postnuptial adj.
çiftleşme sonrası meydana gelen postnuptial adj.
uyarım sonrası meydana gelen poststimulation adj.
uygulama sonrası meydana gelen postworkshop adj.
aynı anda meydana gelen co-occurrent adj.
liflerden meydana gelen filaceous [obsolete] adj.
düzenli katılımcılardan meydana gelen first-string adj.
pullardan meydana gelen flakey adj.
pullardan meydana gelen flaky adj.
halk içinde meydana gelen folk adj.
daha öncesinde meydana gelen foregoing adj.
ara sıra meydana gelen orra [scotland] adj.
ihtimal ve sonuçlardan meydana gelen orra [scotland] adj.
ara sıra meydana gelen orrow [scotland] adj.
ihtimal ve sonuçlardan meydana gelen orrow [scotland] adj.
başka kasaba veya şehirde meydana gelen out-of-town adj.
kahvaltı öncesi meydana gelen prebreakfast adj.
fetih öncesi dönemde meydana gelen preconquest adj.
toplantı öncesi meydana gelen preconvention adj.
ölüm döşeğinde meydana gelen predeath adj.
çekişmeden önce meydana gelen predebate adj.
münazara öncesi meydana gelen predebate adj.
kalkınma öncesi meydana gelen predevelopment adj.
yangın çıkmadan önce meydana gelen prefire adj.
donma öncesi meydana gelen prefreeze adj.
atama öncesi meydana gelen preinduction adj.
indüksiyon öncesi meydana gelen preinduction adj.
röportaj öncesi meydana gelen preinterview adj.
önceki yaşamda meydana gelen prelife adj.
yörüngeye girmeden önce meydana gelen preorbital adj.
seçim öncesinde meydana gelen preselection adj.
geriye kalanlardan meydana gelen scrap adj.
çeşitli etkenlerden meydana gelen scratch adj.
günde iki kez meydana gelen semidiurnal adj.
yarım günde bir meydana gelen semidiurnal adj.
ayda iki kez meydana gelen semimonthly adj.
yedi yılda meydana gelen septennial adj.
kesintisiz meydana gelen sequential adj.
sonucunda meydana gelen sequential adj.
serpantinden meydana gelen serpentinous adj.
kısa aralarla meydana gelen frequent adj.
tatlı suda meydana gelen freshwater adj.
seyahat öncesinde meydana gelen pretravel adj.
küçük parçalardan meydana gelen small-grained adj.
birden meydana gelen sneak adj.
müttefikler arasında meydana gelen social adj.
birden meydana gelen spur-of-the-moment adj.
substratta meydana gelen substrate adj.
alt tabakada meydana gelen substrate adj.
beklenmedik bir anda meydana gelen supervenient adj.
(eğitim alanında) gerçek zamanlı meydana gelen synchronous adj.
-den meydana gelen arising from prep.
iki kez meydana gelen anlamında ön ek bi- pref.
sonradan meydana gelen anlamı veren bir ön ek met- pref.
başkalaşımla meydana gelen anlamı veren bir ön ek meta- pref.
iki kez meydana gelen anlamındaki ön ek semi- pref.
meydana getiren anlamına gelen son ek -ic suf.
meydana getiren anlamına gelen son ek -ical suf.
yaklaşık olarak belirli bir saatte meydana gelen anlamı veren son ek -ish suf.
sık meydana gelen freq (frequent) abrev.
sık meydana gelen freq (frequentative) abrev.
sık meydana gelen freq. (frequent) abrev.
sık meydana gelen freq. (frequentative) abrev.
Colloquial
arkadan çarpmayla meydana gelen küçük hasarlı kaza rear-ender n.
arkadan çarpmayla meydana gelen küçük hasarlı kaza back-ender n.
heyecandan meydana gelen kıpırdanmalar ripple of excitement n.
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık coon eye(s) n.
Idioms
kuzey amerika'da meydana gelen bir nükleer reaktördeki erimenin dünyayı delerek çin'e kadar bir delik açması senaryosu china syndrome n.
aynı anda veya arka arkaya meydana gelen iki olumsuz durum a one-two punch n.
birbirini ardına veya aynı anda meydana gelen iki olumsuz durum a double whammy n.
şok eden/bir anda meydana gelen gelişme a bolt from the blue n.
şok eden/bir anda meydana gelen gelişme a bolt out of the blue n.
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık raccoon eyes n.
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık raccoon eye n.
(bir şeyin) sonucunda meydana gelen durum the upshot (of something) n.
bir şeyin neticesinde meydana gelen durum upshot of something n.
iki uçağın havada çarpışması sonucu meydana gelen moloz yağmuru aluminum shower n.
iki uçağın havada çarpışması sonucu meydana gelen enkaz/metal parçası yağmuru aluminum shower n.
çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle meydana gelen felaket perfect storm n.
Trade/Economic
ara sıra meydana gelen devamsızlık occasional absence n.
dolaylı olarak meydana gelen zarar consequential loss n.
dolayısıyla meydana gelen zarar consequential loss n.
ekonomik bir neden ile meydana gelen değişiklik endogenous change n.
meydana gelen masraflar the arising expenses n.
nakliye esnasında meydana gelen hasar transport damage n.
özellikle piyasalarda önemli bir olay sonrasındaki günün sabahında meydana gelen durum solid start n.
denklik bozulmadan hisse sayısında meydana gelen azalma reverse stock split n.
kağıt üzerinde meydana gelen kayıp paper loss n.
bir ürünün üretiminde veya tüketiminde gerçekleşen bir birim artış sonucunda meydana gelen değişimle ilişkili marginal adj.
açık pazarda meydana gelen open-market adj.
durgunluk sonrası meydana gelen postrecession adj.
devir öncesi meydana gelen preacquisition adj.
fiyat teklifi öncesi meydana gelen prebid adj.
fiyat teklifi öncesi meydana gelen prebidding adj.
ekonomik patlama öncesi meydana gelen preboom adj.
devlet bütçesi beyanından önce meydana gelen prebudget adj.
Law
gayrimenkul üzerinde meydana gelen hasardan dolayı kiracıyı suçlama impeachment of waste n.
yasal sahibin arazisinden ihracı süresinde meydana gelen kira bedelleri veya kazançlar mesne n.
zarar görenin hassas vücut yapısı olması sebebiyle meydana gelen yüksek zarardan davacının sorumlu tutulması the egg shell skull rule n.
aynı zamanda meydana gelen coincidental adj.
tesadüfi meydana gelen coincidental adj.
yakalama sonrası meydana gelen postarrest adj.
hapishane sonrası süreçte meydana gelen postprison adj.
duruşma sonrası meydana gelen posttrial adj.
mahkumiyet kararı meydana gelen preconviction adj.
duruşma öncesi meydana gelen pretrial adj.
duruşma öncesi meydana gelen pre-trial adj.
Politics
irlanda veya kuzey irlanda'da meydana gelen çeşitli çatışma veya isyanlardan herhangi biri the troubles n.
toplum içindeki değişik gruplar arasında meydana gelen ayrılık communal subversions n.
çin'de yüksek memurlardan meydana gelen grup mandarinate n.
(orta çağ'da) bir mülk ile bu mülk arazisi üzerinde yaşayan farklı özgürlük derecelerine sahip serflere ve kiracılara hükmeden arazi sahibinden meydana gelen ve ekonomik olarak kendi kendine yetebilen sosyal, ekonomik ve idari bir teşkilat manor n.
gül haçlılara ait ortasında gül bulunan ve eşit kollu haçtan meydana gelen sembol rosy cross n.
(birleşik krallık, avustralya ve yeni zelanda'daki seçim siyasetinde) insanların oy verme davranışlarında meydana gelen küçük bir değişimle bölgede kazanan milletvekili sayısında fark oluşan marginal adj.
özgürleşme sonrası dönemde meydana gelen postliberation adj.
Industry
görev sırasında meydana gelen on-the-job adj.
işe giriş hazırlığında meydana gelen pre-employment adj.
Insurance
bir işin karlılığında maddi etkisi olan kilit adamın ölümü veya sakatlanması sonrasında meydana gelen zarara karşı yapılan sigorta keyman insurance n.
kusurlu bir fiilden doğmakla birlikte meydana gelen durumun doğal ve zorunlu sonucu olmayan zararlar special damages n.
Media
aniden meydana gelen breaking adj.
Technical
çarpışma sonucu meydana gelen enerji kaybı degradation n.
d.a giriş güç uçlarında meydana gelen dalgacıklar ripples on d.c. input power ports n.
denizde meydana gelen depremi seaquake n.
darbe ile meydana gelen titreşim shock-induced vibration n.
ısıtmayla boyutlarda meydana gelen kalıcı değişiklik permanent change in dimensions on heating n.
ince bir hava akımının bir köşeye çarpması sonrasında meydana gelen ses edge tone n.
makrobükülme sonucu meydana gelen kayıp macrobending loss n.
nispi nem değişikliğine bağlı olarak boyutlarda meydana gelen değişiklik dimensional changes associated with changes in relative humidity n.
nispi rutubet değişikliğine bağlı olarak boyutlarda meydana gelen değişiklikler dimensional changes associated with changes in relative humidity n.
şekillendirilmiş ürünlerin ısıtma ile boyutlarında meydana gelen kalıcı değişiklik permanent change in dimension of shaped products on heating n.
uçak tekerleğinde meydana gelen anı ve sert titreşim shimmy n.
yenileme sırasında malzemede meydana gelen kayıp reprocessing loss n.
yüzeyinde yoğuşum meydana gelen bir madde adsorbent n.
kristalin ana hatlarını izleyen ve oluşumu sırasında meydana gelen değişiklikleri gösteren yapı zonal structure n.
reaktörün güç seviyesinde meydana gelen ani artış excursion n.
mafsallı iki ayrı motor biriminden meydana gelen çok büyük ve güçlü bir buhar lokomotifi mallet [us] n.
petrol ve asfalt arasında meydana gelen, yapışkan siyah bir madde malthite n.
rüzgar veya akıntı sebebiyle nehir bariyerindeki kütük zincirinde meydana gelen kavis sag n.
kayıtta meydana gelen geçici bozulma blip n.
ışık ve renklerin müzik ve ses efektleri eşliğinde değişik desenler oluşturmasından meydana gelen gösteri şekli light show n.
kesme tesiri sebebiyle metalik bir kristalin bir bölümünde meydana gelen kalıcı deformasyon glide n.
(borunun iç üst tarafında meydana gelen) metal çıkıntı icicle n.
disk yapımında kesme kaleminin aşırı kaymasının bir sonucu olarak meydana gelen oluk hatası overcutting n.
makine parçasında düzgün çalışabilmek veya başka bir parçanın çalışabilmesi için meydana gelen kısa süreli kesinti dwell n.
metalik oksitlerin faaliyetleri, ateşin yönlendirilmesi veya yanlışlık sonucu tuğla veya çömlek yüzeyinde meydana gelen renklenme flash n.
katı cisimde yavaş yavaş meydana gelen kalıcı deformasyon flowage n.
ses kaydında meydana gelen yankı preecho n.
elektrik fırtınalarında meydana gelen bir tür parlak elektrik boşalması st elmos fire n.
aynı anda meydana gelen concurrent adj.
buhar basıncı ile meydana gelen pneumatolytic adj.
çift düzlemde meydana gelen biplane adj.
magmatik kayaç veya magmada katılaşırken meydana gelen metasomatik değişikliklere ait veya ilgili deuteric adj.
magmatik kayaç veya magmada katılaşırken meydana gelen metasomatik değişikliklerden kaynaklanan deuteric adj.
yanma öncesi meydana gelen pre-combustion adj.
Computer
sabit diskte meydana gelen fiziki hasar head crash n.
aralıklarla meydana gelen program hatalarından muzdarip olan wonky adj.
Informatics
programdaki kötü kod nedeniyle meydana gelen hata software error n.
programdaki kötü kod nedeniyle meydana gelen hata programming error n.
Telecom
uyduda bulunan ve alıcı frekans çevirici ve vericiden meydana gelen mikrodalga tekrarlayıcı cihaz transpondor n.
Electric
başlıca silikon karbürden meydana gelen elektriksel olarak dirençli bir malzeme thyrite n.
atmosfer kaynaklı veya anahtarlama sırasında meydana gelen aşırı gerilimlere karşı koruma protection against over-voltages of atmospheric origin or due to switching n.
elektrikle meydana gelen mekanik hareket electro-motion n.
sabit elektrik akımının şiddetinde meydana gelen hafif dalgalanma ripple n.
indüksiyon akımından meydana gelen secondary adj.
Mechanic
birkaç parçadan meydana gelen parça grubu assembly n.
oluklarına matbaa harflerinin veya galvanize klişelerin yerleştirildiği bir silindirden meydana gelen makine multigraph n.
bir uyarana cevap olarak meydana gelen triggered adj.
Television
uyduda bulunan ve alıcı frekans çevirici ve vericiden meydana gelen mikrodalga tekrarlayıcı cihaz transponder n.
Radio
iyonosferdeki dalgalanmalardan ötürü telsiz irtibatında meydana gelen ciddi bir hata twilight effect n.
Textile
bükülme ile meydana gelen hasar oluşumuna karşı dayanım resistance to damage by flexing n.
kasıktan omuzlara kadar v şeklinde uzanan ince bir parçadan meydana gelen erkek mayosu mankini n.
duvar halısını dokurken iki rengin birleşim yerinde meydana gelen gölge etkisi hatching n.
(lif üzerinde kimyasal reaksiyon ile meydana gelen) renk oluşumu ile ilgili ingrain adj.
(lif üzerinde kimyasal reaksiyon ile meydana gelen) renk oluşumuna ait ingrain adj.
Architecture
genelde kabartmalarda kullanılan, tekrar eden yatay ve dikey çizgilerden meydana gelen bir süsleme motifi key pattern n.
genelde kabartmalarda kullanılan, tekrar eden yatay ve dikey çizgilerden meydana gelen bir süsleme motifi greek fret n.
genelde kabartmalarda kullanılan, tekrar eden yatay ve dikey çizgilerden meydana gelen bir süsleme motifi greek key n.
Construction
su sızıntısı meydana gelen noktalar points of water leakage n.
yığma taşlardan meydana gelen ilkel bir köprü türü clapper bridge n.
Automotive
açılı dişlilerden meydana gelen bir tür fren dişlisi pinion and crown wheel n.
açılı dişlilerden meydana gelen bir tür fren dişlisi pinion and ring gear n.
Transportation
denizde meydana gelen hasar nedeniyle ortaya çıkan gemi veya yük kaybı average n.
denizde meydana gelen gemi veya yük kaybının ilgili taraflarca eşit bölüşülmesi average n.
denizde meydana gelen gemi veya yük kaybından kaynaklı masraf average n.
Aeronautic
basınç farkından meydana gelen hastalık barotrauma n.
uçak tekerleğinde meydana gelen ani titreşim shimmy n.
rotasyonun yatay düzlemdeki bir kapalı devrede lazer ışığında meydana gelen frekans ötelemesinin ölçülerek algılandığı, hava trafiğinde kullanılan bir sistem laser ring gyro n.
uçarken meydana gelen anlık irtifa kaybı dip n.
esasen pistonlu motor, daimi akışlı gaz türbini ve kompresörden meydana gelen bir tahrik sistemi compound engine n.
Marine
ayın dünyaya en uzak konumda meydana gelen gel-git apogean tide n.
buzdan meydana gelen hasar damage by ice n.
gel-gitle ile meydana gelen yüksek su seviyesi high water line n.
gel git ile meydana gelen maksimum su seviyesi high water n.
gemi gövdesinin kabuğunun şeklindeki değişimle meydana gelen belirgin çıkıntı knuckle n.
langmuir sirkülasyonu nedeniyle deniz yüzeyinde meydana gelen tabaka windrow n.
ay yerberiyi geçtikten sonra meydana gelen bahar gelgitleri perigean tides n.
Mining
seryum metallerinde meydana gelen sarı renkli bir florür tysonite n.
çinko oksit ve alüminyumdan meydana gelen spinel grubuna ait bir mineral zinc spinel n.
mineralde meydana gelen renk değişimi macle n.
maden damarında yığıntı halinde meydana gelen kuvars vein quartz n.
bir madenin çökmesiyle meydana gelen güçlü hava dalgası windblast n.
akikten meydana gelen bir tür mineral moss agate n.
küçük gümüş partiküllü kahverengi demir oksitten meydana gelen toprak görünümlü bir cevher paco n.
yer altı çalışmalarında meydana gelen ani toprak hareketi crump n.
yer altı çalışmalarında meydana gelen ani toprak hareketi bump n.
Medical
ameliyatta vücut içinde gazlı bez unutulması ve sonrasında meydana gelen komplikasyon gossypiboma n.
ameliyatta vücut içinde gazlı bez unutulması ve sonrasında meydana gelen komplikasyon textiloma n.
ameliyatta vücut içinde gazlı bez unutulması ve sonrasında meydana gelen komplikasyon retained foreign object (rfo) n.
anüste meydana gelen beklenmedik çatlak anal fissure n.
aşırı kullanma sonucu kas veya bir organda meydana gelen rahatsızlık repetitive strain disorder n.
aşırı kullanma sonucu kas veya bir organda meydana gelen rahatsızlık repetitive strain injury n.
bağırsak motor hareketinin durması sonucu meydana gelen bağırsak tıkanıklığı ileus n.
bağışıklık sisteminin karaciğer hücrelerini tahrip etmesi sonrasında meydana gelen bir karaciğer rahatsızlığı autoimmune hepatitis n.
belirli aralıklarla meydana gelen ateş intermittent fever n.
bir kaza sonucu meydana gelen kangren traumatic gangrene n.
darbenin olduğu yerde meydana gelen kırık direct fracture n.
endovasküler greftlerde meydana gelen kaçak endoleak n.
gözün kornea tabakasında meydana gelen beyaz leke leucoma n.
gözün ön kısmında meydana gelen iltihap cyclitis n.
göz küresinde meydana gelen konjenital fsitül coloboma n.
hamilelerde plasentadan gelen zehirlerle meydana gelen bilinç kaybı rahatsızlığı eclampsia n.
iyi koşullarda muhafaza edilmemiş deniz mahsüllerinden meydana gelen besin zehirlenmesi scombroid n.
intestinal sistemin dengesinde meydana gelen bozukluklar dysbiosis n.
kafa kemiğinde meydana gelen yumuşama craniotabes n.
kan dolaşımında meydana gelen redistribüsyon blood flow redistribution n.
kalpte meydana gelen morfolojik ve fonksiyonel değişiklikler morphologic and structural changes of the heart n.
kemiğin içeri girmesi suretiyle meydana gelen kafatası kırığı depressed fracture n.
kırık bölgesinde meydana gelen sahte eklem neoarthrosis n.
nöroloji ve psikiyatrinin birleşmesi ile meydana gelen bilim dalı neuropsychiatry n.
nöroloji ve psikolojinin birleşmesi ile meydana gelen bilim dalı neuropsychology n.
özellikle yüz ve ensede meydana gelen kıl foliküllerinin iltahaplanması tinea barbae n.
özellikle yüz ve ensede meydana gelen kıl foliküllerinin iltahaplanması folliculitis n.
özellikle yüz ve ensede meydana gelen kıl foliküllerinin iltahaplanması sycosis vulgaris n.
özellikle yüz ve ensede meydana gelen kıl foliküllerinin iltahaplanması sycosis barbae n.
plevrada meydana gelen kalınlaşma Plevral nodularity n.
sağ ve sol damak bölümlerinin birleşmemesi nedeniyle meydana gelen konjenital damak yarığı cleft palate n.
serbest silis zerreciklerinin nefes yoluyla alınması sonucu meydana gelen sanayi parçacıklarının yol açtığı ağır bir hastalık silicosis n.
sinir bozukluğuna bağlı meydana gelen müzmin ve kaşıntılı rahatsızlık neurodermatitis n.
soğuktan meydana gelen şiş chilblain n.
tüberküloz artritinin yol açtığı dizde meydana gelen beyaz şişme gonarthrocace n.
tiroidin az çalışmasından meydana gelen fiziki ve akli gerilik durumu cretinism n.
tüberkülozda meydana gelen doku hasarı tissue damage in tuberculosis n.
travma dışı meydana gelen ani başlangıçlı karın ağrısı non-traumatic acute abdominal pain n.
uyanıklık halinden uyku haline geçiş sırasında meydana gelen istemdışı kas seğirmesi sleep start n.
uyanıklık halinden uyku haline geçiş sırasında meydana gelen istemdışı kas seğirmesi night start n.
uyanıklık halinden uyku haline geçiş sırasında meydana gelen istemdışı kas seğirmesi hypnic jerk n.
uyanıklık halinden uyku haline geçiş sırasında meydana gelen istemdışı kas seğirmesi hypnagogic jerk n.
vitaminsizlikten meydana gelen hastalık avitaminosis n.
albümine benzeyen bir maddenin birikimi sonucu vücuttaki çeşitli organlarda meydana gelen bir hastalık amyloid degeneration n.
albümine benzeyen bir maddenin birikimi sonucu vücuttaki çeşitli organlarda meydana gelen bir hastalık lardaceous degeneration n.
albümine benzeyen bir maddenin birikimi sonucu vücuttaki çeşitli organlarda meydana gelen bir hastalık waxy degeneration n.
kemiklerin eklem yüzeyinde meydana gelen fildişi benzeri sertleşme eburnation n.
kemiklerin eklem yüzeyinde meydana gelen fildişi benzeri sertleşme eburnification n.
stres veya anksiyete nedeniyle derinin elektriksel özelliklerinde meydana gelen değişiklik electrodermal response n.
gırtlak kaslarında meydana gelen ani kasılma laryngismus n.
kafanın ortasında meydana gelen saç dökülmesi male-patterned baldness n.
taşıyıcı veya fomitin insan vücuduna temasıyla meydana gelen dolaylı bulaşma vehicle-borne transmission n.
ayak parmağının en uçtaki ekleminde meydana gelen deformite mallet toe n.
merminin vücudun yakınından geçmesi sırasında hava basıncı ile meydana gelen kontüzyon windage [dated] n.
koyu renkli veya siyah pigmentlerin dokularda aşırı miktarda birikmesi veya gelişmesi sonucu meydana gelen diskolorasyon melanosis n.
cıvanın yutulması veya solunması sebebiyle meydana gelen zehirlenme mercury poisoning n.
mesanedeki artan basınca karşılık üretral büzücü kasta meydana gelen gevşeme micturition reflex n.
kan damarlarının yırtılması sonucu göz içinde meydana gelen kanama hyphemia n.
organ veya damarda meydana gelen ruptür rhexis n.
solunum borusunda oluşan ronküs sesi sebebiyle göğüs duvarında meydana gelen titreme rhonchial fremitus n.
retinanın gözün arkasındaki damar tabakasından ayrılması ile meydana gelen görme kaybı detached retina n.
retinanın gözün arkasındaki damar tabakasından ayrılması ile meydana gelen görme kaybı detachment of the retina n.
dokuya kan akışının durması ile meydana gelen ve derinin kuruyup kararması ile kendini gösteren bir kangren türü mummification n.
çiğ balık tüketimi ile meydana gelen yassı kurt infestasyonu opisthorchiasis n.
salgı bezlerinde meydana gelen bozulmadan kaynaklı bir hastalık dyscrinism n.
sağlık durumunda meydana gelen değişim metabola n.
sağlık durumunda meydana gelen değişim metabole n.
spermle yumurtanın birleşmesi sonucu meydana gelen oluşum conception n.
mide bağırsak kanalında meydana gelen kanama gastrorrhagia n.
rahimde meydana gelen septik inflamasyon septimetritis n.
böbrekte meydana gelen nephrogenic adj.
böbrekte meydana gelen nephrogenous adj.
aralıklarla meydana gelen intermittent adj.
bir yaradan meydana gelen traumatic adj.
kafatasında bulunan ya da meydana gelen intracranial adj.
kendiliğinden meydana gelen self-induced adj.
lepromlardan meydana gelen lepromatous adj.
operasyon sırasında meydana gelen intraoperative adj.
tiroid faaliyeti azlığı veya çıkarılması sonucu meydana gelen thyroprival adj.
zehirden meydana gelen toxicogenic adj.
kan yoluyla meydana gelen hematogenous adj.
bazı ailelerde kalıtsal bir nedenle meydana gelen heredofamilial adj.
kesilmiş bir uzvun bedende kalan bölümünde meydana gelen elektriksel değişimleri tespit edip hareketlere dönüştüren yapay el, kol veya bacağa ilişkin myoelectrical adj.
klonda meydana gelen clonal adj.
kalp krizi sonrası meydana gelen postcoronary adj.
irradyasyon kaynaklı meydana gelen postirradiation adj.
irradyasyon kaynaklı meydana gelen postischemic adj.
kan nakli sonrası meydana gelen posttransfusion adj.
aşı sonrası meydana gelen postvaccinal adj.
aşılanma sonrası meydana gelen postvaccination adj.
intervertebral diskte meydana gelen diskogenic [us] adj.
intervertebral diskte meydana gelen discogenic [uk] adj.
anestetikler öncesi dönemde meydana gelen preanaesthetic adj.
doğum öncesi meydana gelen prebirth adj.
baş ağrısı gelmeden meydana gelen preheadache adj.
hemen önce ya da hemen sonra meydana gelen periprocedural adj.
fetüsün rahim dışında yaşayabileceği kadar gelişmesinden önce meydana gelen previable adj.
Anatomy
vücut üzerinde siniri oluşturmak için birleşen iki kök grubundan meydana gelen kraniyal sinir yapısı nervus accessorius n.
lomber sinirlerden meydana gelen ve uyluğun ön kısmındaki kasları ve deriyi besleyen bir çift sinirden her biri nervus femoralis n.
kuyruk sokumundaki sinir ağında meydana gelen ve uyluğun yarısına kadar devam eden sinir nervus ischiadicus n.
boyundaki omurilik köklerinden meydana gelen, diyaframı sinir sistemine bağlamak ve nefes alıp vermeyi kontrol etmek için göğüs kafesinden geçen bir çift sinirden her biri nervus phrenicus n.
omurilikten sırta doğru meydana gelen ve omuriliği saran yapı neural arch n.
kemik üzerinde kasın bağlanması için meydana gelen çıkıntı tuberosity n.
kemik üzerinde kasın bağlanması için meydana gelen çıkıntı tubercle n.
kemik üzerinde kasın bağlanması için meydana gelen çıkıntı eminence n.
lomber sinirlerden meydana gelen ve uyluğun ön kısmındaki kasları ve deriyi besleyen bir çift sinirden her biri anterior crural nerve n.
lomber sinirlerden meydana gelen ve uyluğun ön kısmındaki kasları ve deriyi besleyen bir çift sinirden her biri femoral nerve n.
burkma gibi sebeplerle alt kol kaslarının zorlanması sonucu dirseğin dış kısmındaki tendonda meydana gelen ağrılı inflamasyon lateral epicondylitis n.
burkma gibi sebeplerle alt kol kaslarının zorlanması sonucu dirseğin dış kısmındaki tendonda meydana gelen ağrılı inflamasyon lateral humeral epicondylitis n.
burkma gibi sebeplerle alt kol kaslarının zorlanması sonucu dirseğin dış kısmındaki tendonda meydana gelen ağrılı inflamasyon tennis elbow n.
epididimisin veya testis boşaltım kanalının mezonefrozdan meydana gelen bölümü parorchis n.
(kaburga) aynı yönde sıralanan benzer kısımlardan meydana gelen anatomik yapı syntropy n.
ana safra kanalında meydana gelen choledochal adj.
ana safra kanalında meydana gelen choledoch adj.
böbreklerde meydana gelen intrarenal adj.
uterustaki gelişim bölümünde meydana gelen intrauterine adj.
kaval kemiğinin önünde meydana gelen pretibial adj.
Psychology
annelerini kaybeden ve yerini tutacak uygun birini bulamayan bebeklerde meydana gelen şiddetli depresyon anaclitic depression n.
uykudan önceki ara bilinç halinde meydana gelen hypnogogic adj.
Mental Health
(yazıda veya konuşmada) birbirinden uzak konulardan meydana gelen söylem biçimi derailment n.
Dentistry
diş oluşumunu sağlayan dokudan meydana gelen odontogenic adj.
Physiology
mide sindirimi sonucu meydana gelen hemipepton ve antipepton karışımı bir madde amphopeptone n.
mide ve pankreas sindirimi sonucu meydana gelen ürün antipeptone n.