satma - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

satma



Bedeutungen von dem Begriff "satma" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
satma disposal n.
Trade/Economic
satma sale n.

Bedeutungen, die der Begriff "satma" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 128 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
içki satma ruhsatı excise licence n.
dolaşarak satma peddling n.
elde bulunanı satma sellout n.
dinsel görevleri satma simony n.
içki satma ruhsatı liquor licence n.
fazladan yer satma overbooking n.
fiilen var olandan fazla konaklama yeri satma uygulaması overbooking n.
kitapçılar ve kitap satma booksellers and bookselling n.
eski gemileri satın alıp parçalarına ayırıp satma shipbreaking n.
açık artırma ile satma auctioning n.
yazıyı gazeteye satma syndication n.
beklenen yok satma miktarı expected sell-out rate n.
elde bulunanı satma sell-out n.
paçavra toplayıp satma işi rag-picking n.
paçavra toplayıp satma işi ragpicking n.
çalım satma attitudinarianism n.
yok pahasına satma sacrifice n.
evde izlemek için önceden kaydedilmiş video kasetleri kiralama veya satma işi home video n.
dolaşarak satma hucksterage n.
kapı kapı dolaşarak satma huckstery n.
alkollü içki satma ruhsatı bulunan lokantacı veya hancı licensed victualer n.
(dükkan dışında) alkollü içki satma ruhsatı off-licence n.
çalım satma venditation n.
satma kabiliyeti salesmanship n.
ahlak satma preachification n.
(bazı kültürlerde) malını yabancının takdir ettiği değerde satma hakkı preemption n.
ahlak satma pudibundity n.
geri satma sellback n.
alınan malı tekrar satma sellback n.
piyasaya araştırması bahanesi ile ürün satma sugging n.
suratı sirke satma sulkiness n.
(yazıyı) gazeteye satma syndication n.
Proverb
tereciye tere satma a nod is as good as a wink to a blind man
Colloquial
koltuk satma bums in seats n.
zenginlik ve güç karşılığında ruhunu satma pact with the devil n.
çok satma hot adj.
başkalarının giysileriyle (caka satma) in borrowed plumes expr.
tereciye tere satma don't kid a kidder expr.
satma beni don't sell me out expr.
Idioms
kendine ait olmayan bir şeyle caka satma borrowed plumes n.
caka satma putting on the ritz n.
tereciye tere satma teach one's grandmother to suck eggs expr.
Speaking
kendini böyle ucuza satma don't sell yourself short like that expr.
tereciye tere satma don't teach your grandmother how to suck eggs expr.
Trade/Economic
(satın alınmış malı) tekrar satma regratery n.
perakende satma regratery n.
açığa satma short sale n.
açığa satma short selling n.
alıcıya tanınan satınalma ya da satma hakkı option n.
alıp satma chaffery n.
banka çekini müşteriye satma check trading n.
birlikte satma hakkı tag-along right n.
bir hakkın ihlali patenti başkasına ait olan bir malı izinsiz olarak üretme satma veya kullanma infringement n.
bir elden satma monopoly n.
daha ucuza satma underselling n.
düşük fiyattan satma underpricing n.
döviz alıp satma buying and selling foreign exchange n.
düşük fiyata satma underselling n.
gelecekte teslim kambiyo senedi satın alma ya da satma forward exchange n.
gelecekte teslim döviz satınalma ya da satma işlemi forward exchange transaction n.
fazla satma outsell n.
hisse alıp satma agiotage n.
hissesini satma sellout n.
hissesini satma sell-out n.
hisse alıp satma stockjobbing n.
imalatçı tarafından bayi veya perakendeciye tanınan mallarını satma yetkisi franchise n.
içerden alıp satma insider dealing n.
ihtiyaçtan satma distress selling n.
kapı kapı dolaşarak mal satma door to door selling n.
kiracı hakları satma taahhüdü amortismanı amortization of commitment to sell leaserrights n.
markanın değerini yükselterek aynı hizmeti daha yüksek fiyata satma premium price n.
mevki satma barratry n.
satın alma veya satma hakkı options n.
satma opsiyonu put option n.
satma ve geri kiralama sale and lease back n.
satma emri stop order n.
satma opsiyonu put n.
satma opsiyonu primi premium for the put option n.
satın alma ya da satma hakkı option n.
satma yasağı prohibition to sell n.
satma emri stop-loss order n.
tekelden satma monopolization n.
tekelden satma monopolisation n.
tüyo alarak alıp satma insider dealing n.
ürün satma selling goods n.
ucuza satma underselling n.
ürünü hizmetle beraber satma servitization n.
yeniden satma re-selling n.
yurtdışına çok düşük fiyata satma dumping n.
yöneticilerine hisse senedi ve tahvil alıp satma yetkisi veren şirket closed-end company n.
(borsada) borsa bankerine verilen, hisse senetlerini mevcut değerinden hemen satma talimatı market order n.
ürün satma merchanting n.
mekanda içilmek üzere içki satma ruhsatı on-license n.
fahiş fiyata satma overcharging n.
devletin enflasyonu dizginlemek amacıyla uyguladığı, kamu harcamaları için gerekenden fazla menkul kıymet satma politikası overfunding [uk] n.
(envanteri azaltmak için) malları düşük fiyata satma drive n.
senet alıp satma inscription [uk] n.
alkollü içki satma izni olmayan otel private hotel [australia/new zealand] n.
vadeli işlem sözleşmesini başka bir vadeli işlem sözleşmesini alırken satma rollover n.
distribütörlere reklam vererek parti parti mal satma uygulaması pyramid selling n.
satma teklifinde bulunmak vend v.
mülkü belirli süreliğine sabit bir fiyata satma veya alma hakkını elde etmek option v.
mülkü belirli süreliğine sabit bir fiyata satma veya alma hakkı tanımak option v.
Law
kanunsuz olarak içki satma bootlegging n.
satma hakkı right of sale n.
uyuşturucu satma drug pushing n.
londra eczacılar derneği'nin ilaç yazma, hazırlama ve satma yetkisi verdiği kimyager apothecary n.
devlet dairelerinde veya kiliselerde mevki alma veya satma barretry n.
eseri yayımlama ve satma hakkı right of first publication n.
mülkü belirli süreliğine sabit bir fiyata satma veya alma hakkını tanıyan finansal araç option n.
bir süreliğine geçerli olan, belirli sayıdaki hisse senedini sabit fiyata satma veya alma hakkı option n.
Politics
satma hakkı right of sell out n.
Tourism
fazladan yer satma double booking n.
Media
(makale veya karikatürü) aynı anda çok sayıda gazeteye satma syndication n.
Computer
sanal varlıkları gerçek paraya satma gold farming n.
Forestry
arazide bulunan ağaçları araziden bağımsız olarak alma veya satma hakkı timber right n.
arazide bulunan ağaçları araziden bağımsız olarak alma veya satma hakkı timber rights n.
Religious
dinsel görevleri satma simonism n.
Archaic
kar amacıyla mal alıp satma merchandise n.
suratı sirke satma sullen n.
Slang
caka satma flossing n.
hatunlar için asla erkek arkadaşlarını satma bros before hoes n.
uyuşturucu satma slanging n.
tereciye tere satma never bullshit a bullshitter expr.
tereciye tere satma don't bullshit a bullshitter expr.
beni satma don't pimp me expr.
beni satma don't flake on me expr.
beni satma don't ditch me expr.