|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
su veya hava gibi bir ortamda taşıma |
wafting n.
|
|
2 |
General |
su ve hava gibi bir ortamda taşıma |
waftage n.
|
|
3 |
General |
deniz nehir göl gibi su adları bilimi |
hydronomy n.
|
|
4 |
General |
(ördek, kaz gibi) su kuşu avcısı |
fowler n.
|
|
5 |
General |
cüceler, hava perileri ve su perileri gibi ruhani güçler |
elementals n.
|
|
6 |
General |
çatı teknesi veya küvet gibi bir tesisatın altında yer alan su toplama haznesi |
safe n.
|
|
|
7 |
General |
bent ve su yolu gibi yapıları erozyondan koruma amacıyla kullanılan, çalılık, sırık gibi malzemelerden örülmüş hasır |
dutch mattress n.
|
|
8 |
General |
bir takıma müsabakalarda eşlik etmek için seçilmiş, su getirme ve ekipmana bakım yapma gibi görevleri olan küçük erkek çocuğu |
mascot n.
|
|
9 |
General |
(su damlaması gibi) tekrarlayan ses |
blip n.
|
|
10 |
General |
(su yüzeyindeki bir mantar gibi) sallanma hareketi |
bobble n.
|
|
11 |
General |
periyodik olarak su ile kaplanan, üzerinde genellikle ot, sukamışı gibi tekçenekli bitkilerin yetiştiği ağaçsız arazi |
mesh n.
|
|
12 |
General |
(özellikle viski gibi bir içkiyle karıştırılmış) sade su |
branch water n.
|
|
13 |
General |
su gibi para harcamak |
spend money like water v.
|
|
14 |
General |
su gibi bilmek |
know something backwards v.
|
|
15 |
General |
uzun bacaklı su kuşu gibi yürümek |
stalk v.
|
|
16 |
General |
su gibi harcamak |
spend like water v.
|
|
17 |
General |
su gibi akıp gitmek |
fly by v.
|
|
18 |
General |
su gibi bilmek |
know something perfectly v.
|
|
19 |
General |
içindekileri su akıtır gibi tahliye etmek |
disembogue v.
|
|
20 |
General |
kaynar su gibi acıtmak |
scald v.
|
|
21 |
General |
(varilin birleşme yerlerini) hasırotu gibi sazlarla su geçirmez hale getirmek |
flag v.
|
|
22 |
General |
(içki vb.) su gibi akmak |
flow v.
|
|
23 |
General |
içine su katılmış gibi (sıvı) |
thin adj.
|
|
24 |
General |
su gibi akarak giren |
instreaming adj.
|
|
Phrasals |
|
25 |
Phrasals |
zaman su gibi akıvermek |
cruise by v.
|
|
26 |
Phrasals |
zaman su gibi akıvermek/uçup gitmek |
fly by v.
|
|
|
27 |
Phrasals |
zaman su gibi akıvermek/uçup gitmek |
slide by v.
|
|
28 |
Phrasals |
zaman su gibi akıvermek/uçup gitmek |
speed by v.
|
|
29 |
Phrasals |
zaman su gibi akıvermek |
zip by v.
|
|
30 |
Phrasals |
(bir şeyi) su gibi harcayıp bitirmek |
burn through (something) v.
|
|
31 |
Phrasals |
(bir şeyi) su gibi tüketmek/bitirmek |
sail through (something) v.
|
|
Proverb |
|
32 |
Proverb |
zaman su gibi akıp gider |
time and tide tarry for no man
|
|
33 |
Proverb |
zaman su gibi akıp gider |
time and tide wait for no one
|
|
Colloquial |
|
34 |
Colloquial |
biranın su gibi aktığı eğlence/parti |
keggers n.
|
|
35 |
Colloquial |
içkinin su gibi aktığı ortam |
drunkathon n.
|
|
36 |
Colloquial |
su gibi para harcamak |
spend a bomb v.
|
|
Idioms |
|
37 |
Idioms |
zamanın su gibi akıp gidişi |
the march of time n.
|
|
38 |
Idioms |
paranın su gibi aktığı bir yaşam tarzı |
the high life n.
|
|
39 |
Idioms |
su gibi satılmak |
go like hot cakes v.
|
|
40 |
Idioms |
su gibi para harcamak |
spend money like it's going out of style v.
|
|
41 |
Idioms |
su gibi gitmek |
go like a bomb v.
|
|
42 |
Idioms |
su gibi öğrenmek |
learn something off pat v.
|
|
43 |
Idioms |
su gibi gitmek |
go a bomb v.
|
|
44 |
Idioms |
su gibi para harcamak |
spend money like water v.
|
|
45 |
Idioms |
su gibi para harcamak |
spend money like there's no tomorrow v.
|
|
46 |
Idioms |
su gibi bilmek |
have something down pat v.
|
|
47 |
Idioms |
su gibi öğrenmek |
learn something down pat v.
|
|
48 |
Idioms |
su gibi satılmak |
sell like hot cakes v.
|
|
49 |
Idioms |
(bir şeyi) su gibi öğrenmek |
get (something) off pat v.
|
|
50 |
Idioms |
(bir şeyi) su gibi öğrenmek |
have (something) off pat v.
|
|
51 |
Idioms |
(bir şeyi) su gibi öğrenmek |
have (something) down pat v.
|
|
52 |
Idioms |
(bir şeyi) su gibi öğrenmek |
get (something) down pat v.
|
|
53 |
Idioms |
su gibi akıp gitmek |
go rinso v.
|
|
54 |
Idioms |
(zamanın) su gibi akıp gitmesine izin vermek |
let slide by v.
|
|
55 |
Idioms |
(zamanın) su gibi akıp gitmesine izin vermek |
let slip by v.
|
|
56 |
Idioms |
zamanın akıp gitmesine/su gibi akmasına izin vermek |
let something slip by v.
|
|
57 |
Idioms |
zamanın akıp gitmesine/su gibi akmasına izin vermek |
let something slide by v.
|
|
58 |
Idioms |
su gibi para harcamak |
spend money hand over fist v.
|
|
59 |
Idioms |
su gibi terlemek |
be in a sweat v.
|
|
60 |
Idioms |
(bir şeyi) su gibi bilmek |
get (something) down pat v.
|
|
61 |
Idioms |
(bir şeyi) su gibi bilmek |
have (something) down pat v.
|
|
62 |
Idioms |
birini/bir şeyi su gibi bilmek |
know somebody/something backwards [uk] v.
|
|
63 |
Idioms |
birini/bir şeyi su gibi bilmek |
know somebody/something inside out v.
|
|
64 |
Idioms |
su gibi para harcamak |
spend like a sailor (on shore leave) v.
|
|
65 |
Idioms |
çarşaf gibi (durgun su) |
(as) smooth as glass adj.
|
|
66 |
Idioms |
cam gibi (durgun su) |
(as) smooth as glass adj.
|
|
|
67 |
Idioms |
zaman su gibi akıp gidiyor |
the clock is ticking expr.
|
|
68 |
Idioms |
havanda su dövmek gibi |
like nailing jelly to the wall expr.
|
|
69 |
Idioms |
su gibi (harcamak vb) |
like it was going out of style expr.
|
|
70 |
Idioms |
havansa su dövmek gibi |
like nailing jell-o to a tree expr.
|
|
71 |
Idioms |
havansa su dövmek gibi |
like nailing jell-o to the wall expr.
|
|
72 |
Idioms |
su gibi (harcamak) |
like it's going out of fashion expr.
|
|
73 |
Idioms |
denize su taşımak gibi |
like taking coals to newcastle expr.
|
|
74 |
Idioms |
havanda su dövmek gibi |
like taking coals to newcastle expr.
|
|
75 |
Idioms |
denize su taşımak gibi |
like carrying coals to newcastle expr.
|
|
76 |
Idioms |
havanda su dövmek gibi |
like carrying coals to newcastle expr.
|
|
77 |
Idioms |
havanda su dövmek gibi |
like trying to nail jell-o to a tree expr.
|
|
78 |
Idioms |
havanda su dövmek gibi |
like trying to nail jell-o to the wall expr.
|
|
79 |
Idioms |
havanda su dövmek gibi |
like trying to scratch your ear with your elbow expr.
|
|
80 |
Idioms |
yağ ve su gibi |
oil and water expr.
|
|
Trade/Economic |
|
81 |
Trade/Economic |
su ve çevre gibi |
common property n.
|
|
82 |
Trade/Economic |
su/gaz/elektrik gibi amme hizmetleri |
utility business n.
|
|
Law |
|
83 |
Law |
bir su kütlesine petrol veya atık gibi malzemelerin dökülmesinden sorumlu olan taraf |
spiller n.
|
|
Technical |
|
84 |
Technical |
bazı su bitkileri gibi su yüzünde duran |
emersed n.
|
|
85 |
Technical |
yansıtıcı (su/ayna gibi) |
reflector n.
|
|
Marine |
|
86 |
Marine |
dalgıçların su yüzüne çıkarken yaşadıkları basınç azalması ki bu süreç içinde azot gibi çözünmüş gaz |
decompression n.
|
|
Gastronomy |
|
87 |
Gastronomy |
su, bal, maya gibi malzemelerden yapılan fermente edilmiş bir içki |
meath [obsolete] n.
|
|
Chemistry |
|
88 |
Chemistry |
uinta dağlarında bulunan, boya, mürekkep gibi kimyasal ürünlerde ve su yalıtımında kullanılan siyah, parlak bir madde |
uintaite n.
|
|
89 |
Chemistry |
uinta dağlarında bulunan, boya, mürekkep gibi kimyasal ürünlerde ve su yalıtımında kullanılan siyah bir madde |
uintaite n.
|
|
90 |
Chemistry |
su haricindeki bir çözücünün hidroliz tepkimesindeki suya benzer bir rolde olduğu alkoliz gibi tepkime |
solvolysis n.
|
|
Marine Biology |
|
91 |
Marine Biology |
kopepod gibi organizmaların küçük kamçılı, bakteri ve benzeri organizmaları tükettiği açık su ekosistemi |
neuston n.
|
|
92 |
Marine Biology |
deniz, haliç ve tatlı su gibi çeşitli habitatlarda yaşayan büyük bir levrek |
asian seabass (lates calcarifer) n.
|
|
93 |
Marine Biology |
deniz, haliç ve tatlı su gibi çeşitli habitatlarda yaşayan büyük bir levrek |
white seabass n.
|
|
94 |
Marine Biology |
deniz, haliç ve tatlı su gibi çeşitli habitatlarda yaşayan büyük bir levrek |
lates calcarifer n.
|
|
95 |
Marine Biology |
deniz, haliç ve tatlı su gibi çeşitli habitatlarda yaşayan büyük bir levrek |
giant seaperch n.
|
|
96 |
Marine Biology |
deniz, haliç ve tatlı su gibi çeşitli habitatlarda yaşayan büyük bir levrek |
giant perch n.
|
|
97 |
Marine Biology |
deniz, haliç ve tatlı su gibi çeşitli habitatlarda yaşayan büyük bir levrek |
barramundi n.
|
|
98 |
Marine Biology |
echinoidea sınıfına ait, deniz kestanesi ve yassı su kirpisi gibi canlıların bulunduğu derisidikenliler |
echinoid n.
|
|
99 |
Marine Biology |
barbus, puntius gibi cinslere ait çeşitli tatlı su balıklarına verilen ad |
barb n.
|
|
Zoology |
|
100 |
Zoology |
tuzlu su timsahı ve nil timsahı gibi insan eti yiyen timsah |
man-eater n.
|
|
Botanic |
|
101 |
Botanic |
güney amerika'da yetişen çimen gibi yaprakları ve kısa beyaz çiçekleri olan bir su otu |
alligator grass (alternanthera philoxeroides) n.
|
|
102 |
Botanic |
güney amerika'da yetişen çimen gibi yaprakları ve kısa beyaz çiçekleri olan bir su otu |
alligator weed n.
|
|
103 |
Botanic |
güney amerika'da yetişen çimen gibi yaprakları ve kısa beyaz çiçekleri olan bir su otu |
alligator weed (alternanthera philoxeroides) n.
|
|
104 |
Botanic |
güney amerika'da yetişen çimen gibi yaprakları ve kısa beyaz çiçekleri olan bir su otu |
alligator grass n.
|
|
105 |
Botanic |
tohum, meyve gibi bitki parçalarının su ile dağılması |
hydrochory n.
|
|
Environment |
|
106 |
Environment |
içinde kaya tuzu, alçıtaşı gibi evaporit yataklarının bulunduğu bir su kütlesi |
dead sea n.
|
|
107 |
Environment |
gelgitsiz su ile ilgili, ağaç, çalı gibi bitki örtüsünün yokluğu ile karakterize olan iç sulak alanlar ve derin su habitatlarıyla ilgili |
riverine adj.
|
|
Geography |
|
108 |
Geography |
göl, nehir, deniz gibi su birikintisinde görülen su kaybı |
drying-up n.
|
|
109 |
Geography |
esen rüzgar sebebiyle deniz gibi su kütlesinde meydana gelen çalkantı |
sea n.
|
|
Geology |
|
110 |
Geology |
volkanik bölgelerdeki kaplıca, gayzer gibi yerlerden gaz ve su ile atılan ince çamurlardan oluşan koni şeklinde tümsek |
mud volcano n.
|
|
111 |
Geology |
yeryüzü katmanı, su kanalı, yarık, fay gibi jeolojik şekillerin yatay düzlemle yaptığı açı |
dip n.
|
|
112 |
Geology |
mağaralarda kalsiyum karbonat gibi minerallerin su akışı ile oluşan katmanlı tortusu |
flowstone n.
|
|
Sport |
|
113 |
Sport |
(sörf, uçurtma sörfü, su kayağı gibi sporlarda) tekniği zayıf ve az becerikli sporcu |
kook n.
|
|
Art |
|
114 |
Art |
su gibi sıvıya düşen bir yağ damlasının aldığı şekil |
oleo n.
|
|
Engineering |
|
115 |
Engineering |
(su pompası gibi düzeneklerde) toplam verimlilik göstergesi |
duty n.
|
|
Entomology |
|
116 |
Entomology |
kabuklu hayvan, yumuşakça ve su böceği gibi çıplak gözle görülebilen omurgasız |
macroinvertebrate n.
|
|
Slang |
|
117 |
Slang |
ispirto/su/çiş gibi bira |
queer beer n.
|
|
118 |
Slang |
su/çiş gibi bira |
queer-beer n.
|
|
119 |
Slang |
içkinin su gibi aktığı parti |
hoochfest n.
|
|
120 |
Slang |
biranın su gibi aktığı parti |
hopfest n.
|
|
121 |
Slang |
içkinin su gibi aktığı parti |
keg party n.
|
|
122 |
Slang |
biranın su gibi aktığı eğlence/parti |
kegger n.
|
|
123 |
Slang |
su gibi içen kimse |
swiller n.
|
|
124 |
Slang |
su gibi para harcamak |
piss money up the wall v.
|
|
125 |
Slang |
su gibi içmek |
swill down v.
|
|
British Slang |
|
126 |
British Slang |
su gibi iterlemek |
sweat cobs v.
|
|