Verlauf

up with (something)

Bedeutungen von dem Begriff "up with (something)" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Colloquial
1	Colloquial	up with (something) expr.	(bir şeye) aşina
2	Colloquial	up with (something) expr.	(bir şeyden) haberdar

Bedeutungen, die der Begriff "up with (something)" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 321 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	take something up with v.	bir meseleyi konuşmak (birisiyle)
2	General	be chocked up with something v.	tıkanmak
3	General	keep up with something v.	başa çıkmak
4	General	put up with something with patience v.	ya sabır çekmek
5	General	be bunged up with something v.	tıkanmak
6	General	sop something up with v.	bir şeyi bir sıvıya banarak o şeyi soğurmak
7	General	keep up with something v.	uymak
8	General	mix something up with something else v.	bir şeyi başka bir şey sanmak
9	General	mix something up with something else v.	bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak
10	General	set something up with someone v.	biriyle birlikte bir şeyler ayarlamak/planlamak
Phrasals
11	Phrasals	load something up with someone v.	bir yeri/şeyi birileriyle doldurmak
12	Phrasals	pipe up with something v.	konuşmaya başlamak
13	Phrasals	pipe up with something v.	söze girmek/katılmak
14	Phrasals	jam something up with something v.	-ile tıkamak
15	Phrasals	stock something (up) with something v.	bir şeyi/bir yeri bir ürünle doldurmak
16	Phrasals	stock something (up) with something v.	bir şeye/bir yere bir ürün stoklamak
17	Phrasals	stock something (up) with something v.	bir şeye/bir yere bir ürünün stokunu yapmak
18	Phrasals	fit (someone or something) up with (something) v.	(birine/bir şeye) gerekli ekipmanı vermek/sağlamak
19	Phrasals	fit (someone or something) up with (something) v.	(birine/bir şeye) uygun ekipman sağlamak
20	Phrasals	fit (someone or something) up with (something) v.	(birini/bir şeyi) gerekli parça, ekipman, kıyafet, alet ile donatmak/teçhiz etmek
21	Phrasals	land up with (something) v.	(bir şeye) konmak
22	Phrasals	land up with (something) v.	bir şeyin sonucu olarak (bir şeye) sahip olmak
23	Phrasals	land up with (something) v.	(bir şey) birine kalmak
24	Phrasals	land up with (something) v.	sonuç olarak eline (bir şey) kalmak
25	Phrasals	line someone or something up with someone or something v.	birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle sıraya sokmak
26	Phrasals	line someone or something up with someone or something v.	birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle aynı hizaya sokmak
27	Phrasals	line someone or something up with someone or something v.	birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle hizalamak
28	Phrasals	line someone or something up with someone or something v.	birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle aynı hizada sıralamak
29	Phrasals	line someone or something up with someone or something v.	biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme organize etmek
30	Phrasals	line someone or something up with someone or something v.	biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme planlamak
31	Phrasals	line someone or something up with someone or something v.	biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme tarihi belirlemek
32	Phrasals	line someone or something up with someone or something v.	biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme ayarlamak
33	Phrasals	line someone or something up with something v.	birini/bir şeyi bir şeyle aynı hizaya sokmak
34	Phrasals	line someone or something up with something v.	birini/bir şeyi bir şeyle hizalamak
35	Phrasals	line someone or something up with something v.	birini/bir şeyi bir şeye göre sıralamak
36	Phrasals	line someone or something up with something v.	birini/bir şeyi bir şeye göre hizalamak
37	Phrasals	link up with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) bağlantı kurmak
38	Phrasals	link up with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) temas kurmak
39	Phrasals	link up with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) bağlantıya/temasa geçmek
40	Phrasals	link up with (someone or something) v.	birinin/bir şeyin (biriyle/bir şeyle) arasında bağlantı kurmak
41	Phrasals	link up with (someone or something) v.	birinin/bir şeyin (biriyle/bir şeyle) arasında temas kurmak
42	Phrasals	link up with (someone or something) v.	birini/bir şeyi (birine/bir şeye) bağlamak
43	Phrasals	link up with (something) v.	(bir şeye) bağlanmak
44	Phrasals	mop up with (something) v.	(bir şeyle) silmek
45	Phrasals	mop up with (something) v.	(bir şeyle) paspaslamak/paspas yapmak
46	Phrasals	mop up with (something) v.	paspasla silmek
47	Phrasals	mop up with (something) v.	(bir şeyle) bir şeyi silmek/temizlemek
48	Phrasals	mop up with (something) v.	(bir şeyle) bir şeyi paspaslamak
49	Phrasals	mop up with (something) v.	bir şeyi (bir şeyle) silip çıkarmak
50	Phrasals	mop something up with something v.	bir şeyi bir şeyle silmek
51	Phrasals	mop something up with something v.	bir şeyi bir şeyle paspaslamak
52	Phrasals	mop something up with something v.	bir şeyi bir şeyle temizlemek
53	Phrasals	mop something up with something v.	bir şeyi bir şeyle silip çıkarmak
54	Phrasals	take something up (with someone) v.	(biriyle) bir meseleyi konuşmak
55	Phrasals	take something up (with someone) v.	(biriyle) bir meseleyi tartışmak
56	Phrasals	bind up with (something) v.	(bir şeyle) sarmak
57	Phrasals	bind up with (something) v.	(bir şeyle) kaplamak
58	Phrasals	bind up with (something) v.	(bir şeyle) sarıp sarmalamak
59	Phrasals	bind up with (something) v.	(bir şeyle) sarmalamak
60	Phrasals	bind up with (something) v.	(bir şeyle) sargılamak
61	Phrasals	bind up with (something) v.	(bir şeyle) birlikte bağlamak/sarmak
62	Phrasals	bind up with (something) v.	bir araya getirip (bir şeyle) sarmak/bağlamak
63	Phrasals	bind up with (something) v.	(bir şeyle) birbirine bağlamak
64	Phrasals	square up with (something) v.	(bir şeyle) hizalamak
65	Phrasals	square up with (something) v.	(bir şeyle) aynı hizaya getirmek
66	Phrasals	square up with (something) v.	(bir şeyin) tam karşısına geçmek
67	Phrasals	square up with (something) v.	8bir şeyin) tam karşısında durmak
68	Phrasals	square up with (something) v.	(bir şeyle) uyuşmasını sağlamak
69	Phrasals	square up with (something) v.	(bir şeye) göre uydurmak
70	Phrasals	start up with (something) v.	(bir şeyle) açılmak
71	Phrasals	start up with (something) v.	(bir şeyle) çalışmaya başlamak
72	Phrasals	start up with (something) v.	(bir şeyle) çalıştırmak
73	Phrasals	start up with (something) v.	(bir şey) kullanarak çalıştırmak
74	Phrasals	start up with (something) v.	işi, girişimi (bir şeyle) başlatmak/kurmak
75	Phrasals	start up with (something) v.	işi, girişimi (biriyle) birlikte başlatmak
76	Phrasals	start up with (something) v.	işi girişimi (biriyle) birlikte kurmak
77	Phrasals	start something up with something v.	bir şeyi bir şeyle çalıştırmak
78	Phrasals	start something up with something v.	bir şeyi bir şey kullanarak çalıştırmak
79	Phrasals	start up with someone or something v.	işe biriyle/bir şeyle başlamak
80	Phrasals	start up with someone or something v.	biriyle/bir şeyle başlamak
81	Phrasals	and match something (up) (with something) v.	birini (biriyle) eşleştirmek
82	Phrasals	and match something (up) (with something) v.	iki kişi arasında çöpçatanlık yapmak
83	Phrasals	and match something (up) (with something) v.	birinin (biriyle) çift/birlikte olmasına önayak olmak
84	Phrasals	match up with (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle) eşit olmak
85	Phrasals	match up with (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle) örtüşmek
86	Phrasals	match up with (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle) benzer özelliklere sahip olmak
87	Phrasals	match up with (someone or something else) v.	(biriyle/bir şeyle) denk olmak
88	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) bir araya gelmek
89	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) birleşmek
90	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ortaklık kurmak
91	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ortak olmak
92	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) bir ikili oluşturmak
93	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak
94	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) eşleşmek
95	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) eş olmak
96	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	eşleştirmek
97	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	ikili gruplara ayırmak
98	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	ikili grup yapmak
99	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	eş yapmak
100	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	çift oluşturmak
101	Phrasals	partner up (with someone or something) v.	buluşturmak
102	Phrasals	come up with someone or something v.	birini/bir şeyi bulmak
103	Phrasals	come up with (something) v.	(bir şey) bulmak
104	Phrasals	come up with (something) v.	(bir şey) üretmek
105	Phrasals	come up with (something) v.	(bir şey) akıl etmek
106	Phrasals	come up with (something) v.	(bir şey) düşünmek
107	Phrasals	come up with (something) v.	(bir şey) geliştirmek
108	Phrasals	come up with (something) v.	(bir şey) hasıl etmek
109	Phrasals	connect someone or something (up) with someone or something v.	birini/bir şeyi birine/bir şeye bağlamak
110	Phrasals	connect someone or something (up) with someone or something v.	biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında bağlantı kurmak
111	Phrasals	connect someone or something (up) with someone or something v.	biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında irtibat kurmak
112	Phrasals	connect someone or something (up) with someone or something v.	birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle bağdaştırmak
113	Phrasals	connect someone or something (up) with someone or something v.	biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında bağ kurmak
114	Phrasals	connect someone or something (up) with someone or something v.	bir suçla biri arasında/bir suçluyla bir olay arasında bağlantı kurmak
115	Phrasals	connect someone or something (up) with someone or something v.	bir olayı bir suçluya/bir suçu birine bağlamak
116	Phrasals	connect someone or something (up) with someone or something v.	bir suçla biri arasında/bir suçluyla bir olay arasında bağlantı olduğunu iddia etmek
117	Phrasals	connect (up) with (someone or something) v.	(biriyle/bir grupla) bağlantı kurmak
118	Phrasals	connect (up) with (someone or something) v.	(biriyle/bir grupla) ilişki kurmak
119	Phrasals	cook something up (with someone) v.	(biriyle) bir işi/bir şeyi planlamak
120	Phrasals	cook something up (with someone) v.	(biriyle) bir iş/bir şey planı yapmak
121	Phrasals	cook something up (with someone) v.	(biriyle) bir plan düşünmek/yapmak
122	Phrasals	cook something up (with someone) v.	(biriyle) bir şey tertiplemek
123	Phrasals	cook something up (with someone) v.	(biriyle) bir şey tasarlamak
124	Phrasals	cook something up (with someone) v.	(biriyle) bir şey düzenlemek
125	Phrasals	cook something up (with someone) v.	(biriyle) bir şey hazırlamak
126	Phrasals	curl up with (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sokulmak
127	Phrasals	curl up with (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yanına kıvrılıp yatmak
128	Phrasals	curl up with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) kıvrılıp yatmak
129	Phrasals	curl up with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) sarılıp yatmak
130	Phrasals	curl up with (something) v.	(bir şeyle) kıvrılıp yatmak
131	Phrasals	curl up with (something) v.	(bir şeyle) rahatça uzanmak
132	Phrasals	curl up with (something) v.	(kitapla, telefonla) koltuğa, yatağa kurulmak
133	Phrasals	eaten up with something v.	bir şeyle tükenmek
134	Phrasals	eaten up with something v.	bir şeyden içi içini yemek
135	Phrasals	eat up with something v.	bir şeyle tükenmek
136	Phrasals	eat up with something v.	bir şeyden içi içini yemek
137	Phrasals	end up with (someone or something) v.	(birine/bir şeye) kalmak
138	Phrasals	end up with (something) v.	sonunda (bir şey) elde etmek
139	Phrasals	end up with (something) v.	sonuçta eline (bir şey) geçmek/kalmak
140	Phrasals	fatten (someone or an animal) up (with something) v.	(birini/bir hayvanı bir şeyle) şişmanlatmak
141	Phrasals	fatten (someone or an animal) up (with something) v.	(birine/bir hayvana bir şeyle) kilo aldırmak
142	Phrasals	fatten (someone or an animal) up (with something) v.	(birine/bir hayvana bir şey) yedirerek kilo aldırmak
143	Phrasals	fill someone or something up (with something) v.	birini/bir şeyi (bir şeyle) doldurmak
144	Phrasals	fix someone up (with something) v.	birine (bir şey) sağlamak
145	Phrasals	fix someone up (with something) v.	birine (bir şey) tedarik etmek
146	Phrasals	fix someone up (with something) v.	birine (bir şey) temin etmek
147	Phrasals	fix someone up (with something) v.	birine (bir şey) vermek
148	Phrasals	fix someone up (with something) v.	birine (bir şey) ayarlamak
149	Phrasals	keep up with (someone or something) v.	(birine/bir şeye) yetişmek
150	Phrasals	keep up with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) yakalamak
151	Phrasals	keep up with (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) seviyesine yetişmek
152	Phrasals	keep up with (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) seviyesini yakalamak
153	Phrasals	keep up with (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) seviyesine çıkmak
154	Phrasals	keep up with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/hızda ilerlemek
155	Phrasals	keep up with (someone or something) v.	(birinden/bir şeyden) haberdar olmak
156	Phrasals	keep up with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) takip etmek
157	Phrasals	keep up with (someone or something) v.	(biri/bir şey) hakkında güncel kalmak
158	Phrasals	keep up with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) anlamak
159	Phrasals	keep up with (something) v.	(bir şeye) uymak/uyum sağlamak
160	Phrasals	keep up with (something) v.	(bir şeye) göre kendini güncellemek/yenilemek
161	Phrasals	keep up with (something) v.	(yenilikleri, trendleri, modayı) takip etmek
162	Phrasals	keep up with (something) v.	(bir şeye) ayak uydurmak
163	Phrasals	keep up with (something) v.	(bir şeye) göre ilerlemek
164	Phrasals	keep up with (something) v.	(bir şeye) uyarak ilerlemek
165	Phrasals	keep up with (something) v.	(bir şeye) bağlı kalarak ilerlemek
166	Phrasals	keep up with (something) v.	(bir şeyi) geliştirmek
167	Phrasals	keep up with (something) v.	(bir şeyi) ilerletmek
168	Phrasals	keep up with (something) v.	(bir şeyde) pratik yapmak
169	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) eşleştirmek
170	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) karşısına çıkarmak
171	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
172	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle bir şeyle) rakip yapmak
173	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
174	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek
175	Phrasals	match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) uyuşup uyuşmadığını kontrol etmek
176	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) eşleştirmek
177	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) karşısına çıkarmak
178	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
179	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle bir şeyle) rakip yapmak
180	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
181	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek
182	Phrasals	match up (someone or something) with (someone or something else) v.	(birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) uyuşup uyuşmadığını kontrol etmek
183	Phrasals	put up with (someone or something) v.	(birine/bir şeye) katlanmak
184	Phrasals	put up with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) sineye çekmek
185	Phrasals	put up with (someone or something) v.	(birine/bir şeye) tahammül etmek
186	Phrasals	put up with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) çekmek
187	Phrasals	put up with (someone or something) v.	(birine/bir şeye) dayanmak
188	Phrasals	put up with (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sabretmek
189	Phrasals	set (one) up with (something) v.	(birine bir iş) bulmak
190	Phrasals	set (one) up with (something) v.	(birine bir fırsat) sağlamak
191	Phrasals	set (one) up with (something) v.	(birini bir işe) sokmak
192	Phrasals	set (one) up with (something) v.	(birine bir iş) imkanı sağlamak
193	Phrasals	stock (someone or something) up with (something) v.	(birini/bir şeyi bir şeyle) doldurmak
194	Phrasals	stock (someone or something) up with (something) v.	(birine/bir şeye bir şey) depolamak
195	Phrasals	stock (someone or something) up with (something) v.	(birine/bir şeye) bol miktarda (bir şey) sağlamak
196	Phrasals	stock up with (something) v.	(bir şeyle) doldurmak
197	Phrasals	stock up with (something) v.	(bir şey) stoklamak
198	Phrasals	stock up with (something) v.	(bir şey) stokunu yapmak
199	Phrasals	take (something) up with (one) v.	(biriyle) bir meseleyi konuşmak
200	Phrasals	take (something) up with (one) v.	(biriyle) bir meseleyi tartışmak
201	Phrasals	take up with (something) v.	(bir şeye) merak sarmak
202	Phrasals	take up with (something) v.	(bir şeyle) ilgilenmeye başlamak
203	Phrasals	take up with (something) v.	(bir şeye) dalmak
204	Phrasals	well up with (something) v.	(bir şeyle) doldurmak
205	Phrasals	well up with (something) v.	(bir şeyle) ağzına kadar doldurmak
206	Phrasals	well up with (something) v.	(bir şeyle) dolmak
207	Phrasals	wind up with (something) v.	sonunda elinde (bir şeyle) kalmak
208	Phrasals	wrap (someone or something) up with (something) v.	(birini/bir şeyi bir şeye) sarmak
209	Phrasals	wrap (someone or something) up with (something) v.	(birini/bir şeyi bir şeyle) sarmak
Colloquial
210	Colloquial	be up (with somebody/something) v.	bir şeyler yanlış olmak/gitmek
211	Colloquial	be up (with somebody/something) v.	(biriyle/bir şeyle ilgili) bir şeyler ters gitmek
212	Colloquial	be up (with somebody/something) v.	(biriyle/bir şeyle ilgili) bir sorun olmak
213	Colloquial	ate up with (someone or something) adj.	kafası (biriyle veya bir şeyle) meşgul
214	Colloquial	ate up with (someone or something) adj.	kafayı (birine veya bir şeye) takmış
215	Colloquial	ate up with someone/something adj.	aklı fikri birinde/bir şeyde
216	Colloquial	ate up with someone/something adj.	kafayı birine/bir şeye takmış
217	Colloquial	ate up with someone/something adj.	kafayı biriyle/bir şeyle bozmuş
218	Colloquial	ate up with someone/something adj.	kafası birine/bir şeye takılmış
219	Colloquial	ate up with someone/something adj.	kafası biriyle/bir şeyle meşgul
220	Colloquial	eaten up with (something) adj.	(bir şeyle) kendini yiyip bitiren
221	Colloquial	eaten up with (something) adj.	(bir şeyden) içi içini yiyen
222	Colloquial	I'm (really) fed up (with someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden gerçekten) bıktım usandım
223	Colloquial	I'm (really) fed up (with someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden gerçekten) bezdim
224	Colloquial	I'm (really) fed up (with someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden gerçekten) daral geldi
225	Colloquial	I'm (really) fed up (with someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden gerçekten) gına geldi
226	Colloquial	it is all up with (someone or something) expr.	(birinin/bir şeyin) işi bitmiş
227	Colloquial	it is all up with (someone or something) expr.	(biri/bir şey) yenilmiş
228	Colloquial	it is all up with (someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden) umut kalmamış
229	Colloquial	it is all up with (someone or something) expr.	(biri/bir şey) yolun sonuna gelmiş
230	Colloquial	it is all up with (someone or something) expr.	(biri/bir şey) mahvolmuş
231	Colloquial	I've had it (up to here) (with someone or something) expr.	(biri/bir şey) burama kadar getirdi
232	Colloquial	I've had it (up to here) (with someone or something) expr.	(biri/bir şey) illallah ettirdi
233	Colloquial	I've had it (up to here) (with someone or something) expr.	(biri/bir şey) burama kadar geldi
234	Colloquial	I've had it (up to here) (with someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden) illallah ettim/dedim
235	Colloquial	I've had it (up to here) (with someone or something) expr.	(biri/bir şey) yetti artık
236	Colloquial	I've had it (up to here) (with someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden) gına geldi
237	Colloquial	up with (someone or something) expr.	yaşasın (biri/bir şey)
Idioms
238	Idioms	be made up (about/with something) [uk] v.	çok memnun olmak/hoşnut olmak
239	Idioms	be made up (about/with something) [uk] v.	içine sinmek
240	Idioms	be made up (about/with something) [uk] v.	tatmin olmak/hazzetmek
241	Idioms	be made up with (something) v.	memnun olmak/hoşnut olmak
242	Idioms	be made up with (something) v.	sevinmek/mutlu olmak
243	Idioms	be up to here with something v.	bir şeyden gına gelmek
244	Idioms	get up to here with something v.	bir şeyden gına gelmek
245	Idioms	all dressed up with nowhere to go completely ready for something v.	hazır şekilde ortada kalmak
246	Idioms	fill something up with something v.	-ile tıka basa doldurmak
247	Idioms	fatten (one) up with (something) v.	(birini bir şeyle) şişmanlatmak
248	Idioms	fatten (one) up with (something) v.	(birine bir şeyle) kilo aldırmak
249	Idioms	fatten (one) up with (something) v.	(birine bir şey) yedirerek kilo aldırmak
250	Idioms	be (right) up there with (someone or something) v.	(biriyle veya bir şeyle) aynı derecede olmak
251	Idioms	be (right) up there with (someone or something) v.	(biriyle veya bir şeyle) eşit olmak
252	Idioms	be (right) up there with (someone or something) v.	(birine veya bir şeye) denk olmak
253	Idioms	be (right) up there with (someone or something) v.	(biriyle veya bir şeyle) aynı şey demek
254	Idioms	be (right) up there with (someone or something) v.	(birinden veya bir şeyden) aşağı kalır yanı olmamak
255	Idioms	be made up (about/with something) [uk] v.	(bir şey için) aşırı sevinçli olmak
256	Idioms	be made up (about/with something) [uk] v.	(bir şeyden) çok memnun olmak
257	Idioms	be made up (about/with something) [uk] v.	(bir şey için) çok mutlu olmak
258	Idioms	be made up (about/with something) [uk] v.	(bir şeyden) çok hoşnut olmak
259	Idioms	be made up with (something) [uk] v.	(bir şey için) aşırı sevinçli olmak
260	Idioms	be made up with (something) [uk] v.	(bir şeyden) çok memnun olmak
261	Idioms	be made up with (something) [uk] v.	(bir şey için) çok mutlu olmak
262	Idioms	be made up with (something) [uk] v.	(bir şeyden) çok hoşnut olmak
263	Idioms	be taken up with (someone or something) v.	(biri/bir grup) tarafından ilgilenilmek
264	Idioms	be taken up with (someone or something) v.	(biri/bir grup) tarafından üstlenilmek
265	Idioms	be taken up with (something) v.	(bir şeyle) meşgul olmak
266	Idioms	be taken up with (something) v.	(bir şeyle) dolu olmak
267	Idioms	be taken up with (something) v.	(bir şeyle) ilgilenmek
268	Idioms	be taken up with (something) v.	(bir şeye) ilgi duymak
269	Idioms	be taken up with (something) v.	(bir şeye) kendini kaptırmak
270	Idioms	be tangled up with (someone or something) v.	(birine/bir şeye) bulaşmak
271	Idioms	be tangled up with (someone or something) v.	(birinde/bir şeyde) sıkışıp kalmak
272	Idioms	(right) up there with (someone or something) adj.	(biriyle/bir şeyle) eşit
273	Idioms	(right) up there with (someone or something) adj.	(biriyle/bir şeyle) denk
274	Idioms	(right) up there with (someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) aşağı kalır yanı yok
275	Idioms	caught up with something adj.	kendini kaptırmış
276	Idioms	caught up with something adj.	(işine vb) dalmış
277	Idioms	tangled up with something adj.	(içinden çıkılamayan) bir şeye bulaşmış
278	Idioms	bound up with (someone or something) adj.	tamamen (biriyle/bir şeyle) meşgul
279	Idioms	bound up with (someone or something) adj.	(birine/bir şeye) gömülmüş
280	Idioms	bound up with (someone or something) adj.	(birine/bir şeye) dalmış
281	Idioms	bound up with (someone or something) adj.	(birine/bir şeye) bağlı
282	Idioms	bound up with (someone or something) adj.	(biriyle/bir şeyle) ilişkili
283	Idioms	caught up with (someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) büyülenmiş
284	Idioms	caught up with (someone or something) adj.	(birine/bir şeye) kendini kaptırmış
285	Idioms	caught up with (someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) etkilenmiş
286	Idioms	caught up with (something) adj.	(bir şeyle) ilgili güncelleştirmiş
287	Idioms	caught up with (something) adj.	(bir şeyle) ilgili son gelişmelerden haberdar
288	Idioms	caught up with (something) adj.	(bir şeyin) içine çekilmiş/sürüklenmiş
289	Idioms	caught up with (something) adj.	(bir şeyin) içine batmış
290	Idioms	caught up with (something) adj.	(bir şeye) kapılmış
291	Idioms	fed up (to some degree) (with someone or something) adj.	(biri/bir şey) canına tak etmiş
292	Idioms	fed up (to some degree) (with someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) bıkmış
293	Idioms	fed up (to some degree) (with someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) gına gelmiş
294	Idioms	fed up (to some degree) (with someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) usanmış
295	Idioms	fed up (to some degree) (with someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) illallah demiş
296	Idioms	fed up (to some degree) (with someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) daral gelmiş
297	Idioms	fed up (with someone or something) adj.	(biri/bir şey) canına tak etmiş
298	Idioms	fed up (with someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) bıkmış
299	Idioms	fed up (with someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) gına gelmiş
300	Idioms	fed up (with someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) usanmış
301	Idioms	fed up (with someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) illallah demiş
302	Idioms	fed up (with someone or something) adj.	(birinden/bir şeyden) daral gelmiş
303	Idioms	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.	(biri/bir şey) canına tak etmiş
304	Idioms	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.	(birinden/bir şeyden) bıkmış
305	Idioms	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.	(birinden/bir şeyden) gına gelmiş
306	Idioms	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.	(birinden/bir şeyden) usanmış
307	Idioms	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.	(birinden/bir şeyden) illallah demiş
308	Idioms	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.	(birinden/bir şeyden) daral gelmiş
309	Idioms	fed up to the back teeth with somebody/something adj.	biri/bir şey canına tak etmiş
310	Idioms	fed up to the back teeth with somebody/something adj.	birinden/bir şeyden bıkmış
311	Idioms	fed up to the back teeth with somebody/something adj.	birinden/bir şeyden gına gelmiş
312	Idioms	fed up to the back teeth with somebody/something adj.	birinden/bir şeyden usanmış
313	Idioms	fed up to the back teeth with somebody/something adj.	birinden/bir şeyden illallah demiş
314	Idioms	fed up to the back teeth with somebody/something adj.	birinden/bir şeyden daral gelmiş
315	Idioms	well up with (something) adj.	(bir şey) hakkında bilgili/bilgi sahibi
316	Idioms	well up with (something) adj.	(bir konuda) dolu
317	Idioms	well up with (something) adj.	(bir konuya) oldukça aşina
318	Idioms	wrapped up with (someone or something) adj.	(birinde/bir şeyde) aklı kalmış
319	Idioms	wrapped up with (someone or something) adj.	aklı (biriyle/bir şeyle) meşgul
320	Idioms	wrapped up with (someone or something) adj.	(birine/bir şeye) kendini kaptırmış
321	Idioms	wrapped up with (someone or something) adj.	aklı (birine/bir şeye) takılmış