English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | escape n. | firar | ||
Tom told his cellmate about his plans to escape. Tom koğuş arkadaşına firar planından bahsetti. More Sentences |
||||
Common Usage | escape n. | kaçış | ||
He has become a public legend since his escape from prison. Hapisten kaçışından bu yana beri bir halk efsanesi haline geldi. More Sentences |
||||
Common Usage | escape v. | kaçmak | ||
A prisoner escaped from the high-security prison. Bir mahkum yüksek güvenlikli hapishaneden kaçtı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | escape n. | kaçış yolu | ||
Cycling is my escape from everyday life. Bisiklet benim günlük hayattan kaçış yolum. More Sentences |
||||
General | escape n. | kurtulma | ||
I had a narrow escape. Zor kurtuldum. More Sentences |
||||
General | escape n. | sızıntı | ||
Seal the bottle to prevent the escape of toxic materials. Zehirli madde sızıntısını önlemek için şişeyi kapatın. More Sentences |
||||
General | escape n. | kurtuluş | ||
Is death the only possible escape? Tek kurtuluş ölüm mü? More Sentences |
||||
General | escape n. | gerçeklerden kaçma | ||
It's not the drugs that make a drug addict; it's the need to escape reality. Bir bağımlıyı uyuşturucu bağımlısı yapan uyuşturucu değil, gerçeklerden kaçma ihtiyacıdır. More Sentences |
||||
General | escape v. | aklına gelmemek | ||
The reasons for this escape me. Bunun sebepleri aklıma gelmiyor. More Sentences |
||||
General | escape v. | atlatmak | ||
We had a narrow escape. Ucuz atlattık. More Sentences |
||||
General | escape v. | firar etmek | ||
How did you escape? Nasıl firar ettin? More Sentences |
||||
General | escape v. | gözünden kaçmak | ||
I assume that this has simply escaped your notice. Sanırım bu durum sizin gözünüzden kaçmıştır. More Sentences |
||||
General | escape v. | kurtulmak | ||
She escaped from the flood unharmed. Selden zarar görmeden kurtuldu. More Sentences |
||||
General | escape v. | kaçmak | ||
Everyone started to laugh when a funny noise escaped from his mouth. Ağzından komik bir ses kaçınca herkes gülmeye başladı. More Sentences |
||||
General | escape v. | sızıntı yapmak | ||
This seal is designed to prevent gas from escaping. Bu conta gazın sızıntı yapmasını önlemek için tasarlanmıştır. More Sentences |
||||
General | escape v. | kurtarmak | ||
Tom escaped by the skin of his teeth. Tom canını zor kurtardı. More Sentences |
||||
General | escape v. | cezadan kaçmak | ||
He will not escape punishment. O, cezadan kaçmayacak. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | escape expr. | çıkış | ||
Tom pointed to the fire escape. Tom yangın çıkışını işaret etti. More Sentences |
||||
Computer | escape expr. | çık | ||
The lid is still on the pan, but the moment when all the steam could escape is imminent. Kapak hala tencerenin üzerinde, ancak tüm buharın dışarı çıkabileceği an yakındır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | escape n. | sızma | ||
General | escape n. | kaçak | ||
General | escape n. | kaçma | ||
General | escape v. | hatırından çıkmak | ||
General | escape v. | yakayı kurtarmak | ||
General | escape v. | paçayı kurtarmak | ||
General | escape v. | kaçıp kurtulmak | ||
General | escape v. | yakayı sıyırmak | ||
General | escape v. | aklından çıkmak | ||
General | escape v. | paçayı sıyırmak | ||
General | escape v. | sızmak | ||
General | escape v. | kaçılmak | ||
General | escape v. | savuşturmak | ||
General | escape v. | savmak | ||
General | escape v. | sıvışmak | ||
General | escape v. | akla gelmemek | ||
General | escape v. | aşmak | ||
General | escape v. | gürleşmek | ||
General | escape v. | gelişmek | ||
General | escape v. | unutmak | ||
General | escape v. | sakınmak | ||
General | escape v. | kaçınmak | ||
General | escape v. | ağzından kaçırmak | ||
General | escape v. | esaretten kaçmak | ||
General | escape v. | tüymek | ||
General | escape v. | ortadan yok olmak | ||
General | escape v. | istemsiz olarak çıkmak | ||
General | escape v. | kontrolsüzce yayılmak | ||
General | escape adj. | kaçış için | ||
General | escape adj. | kaçış sağlayan | ||
General | escape adj. | mazeret göstermeye yarayan | ||
Industry | ||||
Industry | escape n. | yanlışlıkla piyasaya sunulmuş defolu ürün | ||
Technical | ||||
Technical | escape n. | sızıntı | ||
Technical | escape n. | boşaltma valfi | ||
Technical | escape n. | emniyet valfi | ||
Technical | escape v. | vazgeçmek | ||
Technical | escape v. | yanlışlıkla söyleyivermek | ||
Computer | ||||
Computer | escape n. | dönüş | ||
Computer | escape n. | öncelem | ||
Computer | escape n. | önceleme | ||
Computer | escape v. | (karakterin) birebir yorumlanmasını sağlamak | ||
Medical | ||||
Medical | escape n. | eskap | ||
Botanic | ||||
Botanic | escape n. | çiftlikte üretildikten sonra yabanileşen bitki | ||
Botanic | escape v. | yabanileşmek | ||
Botanic | escape v. | yabanıllaşmak | ||
Apiculture | ||||
Apiculture | escape n. | arı kaçıran alet | ||
Sport | ||||
Sport | escape n. | (bilardoda) başarılı vuruş |