aged - Turkish English Dictionary
History

aged

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "aged" in Turkish English Dictionary : 19 result(s)

English Turkish
Common Usage
aged adj. yaşlı
General
aged adj. yıllanmış
aged adj. kart
aged adj. ihtiyar
aged adj. kartaloş
aged adj. kartaloz
aged adj. yaşlanmış
aged adj. koca
aged adj. yaşında
aged adj. yaşlılar
aged adj. yaşlandırılmış
aged adj. (içki) yıllanmış
aged adj. kocamış
aged adj. kıdemli
Technical
aged adj. yaşlandırılmış
Gastronomy
aged adj. bayat
aged adj. eski
aged adj. yıllanmış (şarap)
Geology
aged adj. ileri erozyon aşamasına ulaşmış

Meanings of "aged" with other terms in English Turkish Dictionary : 80 result(s)

English Turkish
General
aged dwellings n. yaşlı konutlar
middle aged men n. orta yaşlı erkekler
aged consumers n. yaşlı müşteriler
aged men n. yaşlı erkekler
middle aged women n. orta yaşlı kadınlar
home for the aged n. huzurevi
aged buildings n. yaşlı binalar
aged-home care n. evde bakım yaşlı
young and middle-aged individuals n. genç ve orta yaşlı bireyler
middle-aged bachelor n. orta yaşlı bekar
middle-aged spread n. orta yaşlarda görülen vücudun orta kısmında oluşan yağlanma
bambi (born-again middle-aged biker) n. motosiklet süren, orta yaşlı adam
the aged n. yaşlı insanlar
the aged n. yaşlılar
middle-aged man n. 45 ile 65 yaşları arasında olan erkek
social work with the aged n. yaşlılarla sosyal hizmet
middle aged adj. orta yaşlı
aged in popular culture adj. popüler kültürde yaşlı
middle-aged adj. orta yaşlı
late-to-middle aged adj. orta yaşların sonunda
middle-aged [obsolete] adj. ortaçağa özgü
middle-aged [obsolete] adj. ortaçağa ait
middle-aged adj. ortaçağa özgü
middle-aged adj. ortaçağa ait
middle-aged adj. ortaçağda olan
middle-aged adj. ortaçağa uygun
secondary-aged adj. orta okul çağındaki (çocuk)
primary-aged adj. ilkokul çağındaki (çocuk)
middle-aged adj. muadillerinden daha uzun süredir var olan
Colloquial
mamil (middle-aged man in lycra) n. streç bisiklet taytı/tulumu giymiş orta yaşlı adam
mamil (middle-aged man in lycra) n. vücudunu saran/likralı kumaştan bisikletçi kıyafeti giymiş orta yaşlı adam
Trade/Economic
aged debt n. eski borç
aged debt n. vadesi geçen borç
Media
television and the aged n. televizyon ve yaşlı
Technical
aged geotextiles n. eskimiş jeotekstiller
aged alloy n. yaşlandırılmış alaşım
aged aluminium alloy n. yaşlandırılmış alüminyum alaşımı
Medical
aged care home n. bakım evi /huzurevi
aged care facility n. bakım evi /huzurevi
homes for the aged n. huzur evleri
old aged adults n. ileri yaşta erişkinler
middle-aged women n. orta yaş dönemindeki kadınlar
middle aged population n. orta yaş popülasyon
middle-aged adults n. orta yaştaki erişkinler
male patient aged 50 n. 50 yaşında erkek hasta
adults aged 18 and older n. 18 yaş ve üzeri erişkinler
aged ... and above expr. yaş ve üstü
aged ... and below expr. yaş ve altı
aged and above expr. yaş ve üstü
aged and below expr. yaş ve altı
Dentistry
dental care for aged n. yaşlılarda diş bakımı
Food Engineering
dry-aged meat n. kemik üzerinde dinlendirilerek bekletilmiş et
dry-aged meat n. kurutularak bekletilmiş et
dry-aged meat n. kurutularak yaşlandırılmış et
Gastronomy
aged cheese n. eski peynir
aged kasseri n. eski kaşar
aged kasar cheese n. eski kaşar
aged cheese n. eski kaşar
oak-aged adj. şişeleme öncesi meşe fıçılarda bekletilmiş (şarap)
oak-aged adj. meşede bekletilmiş
Social Sciences
aged care n. yaşlı bakımı
Geology
jurassic-cretaceous eocene aged rocks n. jura-kretase ve eosen yaşlı kayaçlar
quaternary aged sandy and silty lacustrine sediments n. kuvaterner yaşlı kumlu siltli gölsel çökeller
tertiary aged rocks n. tersiyer yaşlı kayaçlar
tertiary aged granitic intrusion n. tersiyer yaşlı granitik sokulum
carboniferous aged adj. karbonifer yaşlı
middle lutetian aged adj. orta lütesiyen yaşlı
middle-upper paleocene aged adj. orta-üst paleosen yaşlı
paleozoic-mesozoic aged adj. paleozoyik-mesozoyik yaşlı
cenomanian-maastrichtian aged adj. senomaniyen-maastrihtiyen yaşlı
Military
aged soldiers battalion n. redif taburu
Modern Slang
aged like fine wine adj. yıllanmış şarap gibi yaşlanmış/yıllanmış
aged like milk adj. yıllar sonra bir önemi kalmamış
aged up adj. (karakter) yaşlandırılmış
aged like milk adj. eskimiş
aged like fine wine adj. yaşlandıkça/yıllandıkça güzelleşmiş
aged like milk adj. çürümüş
aged like fine wine adj. güzel yaşlanmış
aged like fine wine adj. şarap gibi yaşlanmış/yıllanmış
aged like milk adj. zaman geçtikçe kötüleşmiş/çirkinleşmiş