apart - Turkish English Dictionary
History

apart

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "apart" in Turkish English Dictionary : 18 result(s)

English Turkish
Common Usage
apart adv. ayrı
General
apart adj. farklı özellikleri olan
apart adv. ayrı bir yere
apart adv. ayrı olarak
apart adv. uzağa
apart adv. bir tarafa
apart adv. birbirinden ayrı
apart adv. başka
apart adv. uzakta
apart adv. bir yana
apart adv. bir tarafta
apart adv. ayrı
apart adv. uzak
apart adv. bir yanda
apart adv. parça parça
apart adv. aralıklı
Law
apart adv. ayrı
Technical
apart adv. ayrı

Meanings of "apart" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
General
apart sro n.
Education
apart lodgings [uk] n.

Meanings of "apart" with other terms in English Turkish Dictionary : 416 result(s)

English Turkish
Common Usage
apart from these adv. bunlardan başka
apart from prep. dışında
apart from prep. haricinde
General
a space apart n. ayrı bir yer
setting apart n. ayırma
pull-apart n. çek-ayır
taking apart n. sökme
drift apart v. uzaklaşmak
come apart v. dağılmak
keep apart v. ayırmak
pull something apart v. bir şeyi çekerek aralamak
fall apart v. parçalara ayrılmak
pull something apart v. bir şeyi çekerek parçalara ayırmak
tell people apart v. insanları birbirinden ayırt etmek
set apart v. ayrı tutmak
take apart v. parçalara ayırmak
become wide apart v. seyrelmek
pick apart v. insafsızca eleştirmek
set apart v. ayırmak
pick apart v. çekiştirmek
fall apart v. hayatı kararmak
tell apart v. ayırt etmek
fall apart v. dağılmak
be far apart v. arada dağlar kadar fark olmak
let something become wide apart v. seyrekleştirmek
drift apart v. sürüklenmek
come apart v. parçalanmak
stand apart v. kaçınmak
set apart v. biriktirmek
pick apart v. çürütmek (savı)
keep apart v. uzak tutmak
take apart v. sökmek
take something apart v. sökmek
drift apart v. tedricen ayrı düşmek
set something apart v. bir şeyi bir tarafa ayırmak
tell apart v. parça parça konuşmak
stand apart v. uzak durmak
take apart v. ayırmak
tease something apart v. bir şeyin tellerini lif lif ayırmak
be pulled apart v. didik didik olmak
draw apart v. kenara çekmek
tear apart v. yırtarak ayırmak
draw apart v. ayrılmak
pull two people apart v. iki kişiyi zorla ayırmak
set apart v. tahsis etmek
tell apart v. birbirinden ayırmak
tear it apart v. yırtarak ayırmak
be poles apart v. birbirine zıt olmak
take apart v. koparmak
tease apart v. liflerine ayırmak
set apart v. bir tarafa koymak
tell things apart v. nesneleri birbirinden ayırt etmek
pull apart v. kusur bulmak
pull apart v. çekip ayırmak
pull apart v. eleştirmek
pull apart v. koparmak
be pulled apart v. didik didik etmek
fall apart to pieces v. bin parçaya bölünmek
fall apart to pieces v. mücadele yeteneğini kaybetmek
be picked apart v. eleştirilmek
break apart v. ayrılmak
break apart v. parçalara ayrılmak
set apart v. bir kenara koymak
keep oneself apart v. birine soğuk davranmak
keep oneself apart v. mesafeli davranmak
keep oneself apart v. birisine soğuk davranmak
come apart v. dağılıvermek
come apart v. kopuvermek
be poles apart v. birbirinin tamamen zıttı olmak
be poles apart v. zıt kutuplar olmak
be poles apart v. taban tabana zıt olmak
be poles apart v. aralarında dağlar kadar fark olmak
take apart v. parçalarına ayırmak
fly apart v. parçalanmak
fly apart v. tuzla buz olmak
fly apart v. bin parçaya bölünmek
fly apart v. param parça olmak
come apart v. parça parça olmak
come apart v. parçalara ayrılmak
drift apart v. teması kesmek
drift apart v. birbirlerinden ayrı düşmek
drift apart v. bağları kopmak
drift apart v. bağı kopmak
drift apart v. birisiyle olan bağı kopmak
set apart from v. ayırmak
be far apart v. ayrı düşmüş olmak
fall apart v. ırak düşmek
drift apart v. uzak düşmek
drift apart v. ırak düşmek
fall apart v. uzak düşmek
draw something apart v. (perde vb.) çekmek
stand apart v. ayrı durmak
can’t stand to be apart v. ayrı kalmaya dayanamamak
hack something apart v. doğrayarak parçalara ayırmak
be far apart v. uzak düşmüş olmak
live apart from her husband v. eşinden ayrı yaşamak
live apart from her husband v. kocasından ayrı yaşamak
live apart from his wife v. eşinden ayrı yaşamak
live apart from his wife v. karısından ayrı yaşamak
sleep apart v. ayrı uyumak
pull apart v. parçalarına ayırmak
pull apart v. makineyi parçalarına ayırmak
pull apart v. bölümlemek
wide apart adj. seyrek
wide apart adj. ayrık
worlds apart adj. ayrı dünyalara ait
set apart adj. ayrılmış
torn apart adj. lime lime edilmiş
torn apart adj. parçalara ayrılmış
set-apart adj. yalnız hisseden
set-apart adj. ayrıştırılan
set-apart adj. ötekileştirilen
set-apart adj. izole olmuş gibi hisseden
set-apart adj. uzaklaştırılan
set-apart adj. yalnızlaşan
set-apart adj. yalnız bırakılan
apart from us adv. bizden gayrı
joking apart adv. şaka bir yana
apart from this adv. bundan başka
apart from this adv. bundan ayrı olarak
apart from us adv. bizden hariç
apart from this adv. bunun haricinde
miles apart adv. millerce uzakta
apart from these adv. bunların dışında
apart from adv. -den ayrı olarak
joking apart adv. şaka bir tarafa
apart from adv. -den ayrı
a few days apart adv. (birkaç) gün ara ile
apart from prep. sarfınazar
apart from prep. bir kenara bırakırsak
apart from prep. maada
apart from prep. ile beraber
apart from prep. bir yana
apart from prep. sayılmazsa
apart from prep. ile birlikte
apart from prep. başka
apart from prep. sarfınazar edilirse
apart from that prep. bunun dışında
apart from all these prep. bütün bunların yanında
apart from prep. -den gayrı
apart from prep. -den başka
apart from prep. -i bir kenara bırakırsak
apart from prep. -den maada
Phrasals
tear apart v. aşırı üzmek
tear a place apart v. bir yeri didik didik aramak
tear apart v. paramparça etmek
pull apart v. çekilerek ayrılmak
set apart v. belirli bir amaçla ayırmak
set apart v. diğerlerinden ayırmak
pull apart v. parçalara ayrılmak
set apart v. fark edilir kılmak
pull apart v. sertçe eleştirmek
tear apart v. ağır biçimde eleştirmek
set something apart from (something else) v. ayrı tutmak
set someone apart (from someone else) v. ayrı tutmak
split apart v. ayrılmak
grow apart v. bir ilişkide ayrı düşmek
rip apart v. dağıtmak
split apart v. dağılmak
pick apart v. hata bulmak
tear apart v. kötülemek
fall apart v. kolu kanadı kırılmak
tear apart v. küçük düşürmek
rip apart v. parçalamak
rip apart v. parçalara ayırmak
rip apart v. paramparça etmek
split apart v. parçalanmak
drive apart v. uzaklaştırmak
drive apart v. yabancılaştırmak
pick apart v. yanlış bulmak
rip apart v. yıkmak
yank apart v. paramparça etmek
yank apart v. parçalara ayırmak
yank apart v. yırtıp atmak
yank apart v. kırıp dökmek
yank apart v. zorla ayırmak
yank apart v. ayırmak
know apart v. farkı görmek
know apart v. farkı anlamak
fall apart v. sinir krizi geçirmek
fall apart v. baş edememek
fall apart v. altüst olmak
fall apart v. etkisiz hale gelmek
grow apart from someone v. birinden uzaklaşmak
draw apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) kendini geri çekmek
draw apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzaklaşmak
draw apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) geri çekilmek
hack someone or something apart v. birini/bir şeyi doğramak
hack someone or something apart v. birini/bir şeyi paramparça etmek
hack someone or something apart v. birini/bir şeyi parça parça yapmak
hack someone or something apart v. birini/bir şeyi kesip parçalara ayırmak
hack someone or something apart v. birini/bir şeyi ağır biçimde eleştirmek
hack someone or something apart v. birini/bir şeyi yerden yere vurmak
live apart (from someone) v. (birinden) ayrı yaşamak
live apart (from someone) v. (biriyle) evleri ayırmak
set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) v. (birini/bir şeyi/kendini birinden/bir şeyden) ayırt edilir hale getirmek
set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) v. (birini/bir şeyi/kendini birinden/bir şeyden) daha dikkat çekici hale getirmek
set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) v. (biri/bir şey/kendi ve başka biri/bir şey) arasında bir fark yaratmak
set (something) apart (for something) v. (bir şey için bir şey) ayırmak
set (something) apart (for something) v. (bir şey için) bir tarafa/kenara (bir şey) koymak
set (something) apart (for something) v. (bir şey için bir şey) biriktirmek
stand apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzak/ayrı durmak
stand apart (from someone or something) v. (birinin/bir şeyin) uzağında durmak
stand apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmak
stand apart (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) farklı olmak
take someone or something apart v. birini/bir şeyi hezimete uğratmak
take someone or something apart v. birini/bir şeyi bozguna uğratmak
take someone or something apart v. birini/bir şeyi açık ara yenmek
take someone or something apart v. birini/bir şeyi acımasızca eleştirmek
tear someone/something apart v. birinin/bir şeyin ağzına sıçmak/etmek
tear someone/something apart v. birini/bir şeyi fena benzetmek
tear someone/something apart v. birini/ bir şeyi fena haşlamak
tell (someone or something) apart v. (birilerini/bir şeyleri) birbirinden ayırmak
tell (someone or something) apart v. (birilerini/bir şeyleri) birbirinden ayırt etmek
pull apart v. çekerek açmak
pull apart v. ayırarak açmak
Phrases
love will tear us apart expr. aşk bizi parça parça edecek
apart from me expr. benim dışımda
apart from the fact that expr. bir kenara bırakırsak
apart from these expr. bunların haricinde
apart from the fact that expr. -den ayrı olarak
apart from the fact that expr. -den başka
apart from expr. yanı sıra
several days apart expr. (birkaç) gün ara ile
apart from the fact that expr. -i bir kenara bırakırsak
apart from these expr. bunlar dışında
apart from these expr. bunların dışında
Colloquial
pull apart v. ağır biçimde eleştirmek
pull apart v. yanlışlarını ortaya çıkarmak
poles apart expr. ayrı dünyalarda
poles apart expr. ayrı kutuplarda
poles apart expr. zıt kutuplarda
streets apart expr. bambaşka
streets apart expr. farklı dünyalara ait
Idioms
a breed apart n. üstün zümre
a breed apart n. üstünlüklü kesim
a breed apart n. (toplumda) üst tabaka
a breed apart n. (toplumda) üst sınıf
a breed apart n. üst düzey
a breed apart n. seçkin kesim
a breed apart n. eşsiz
a breed apart n. diğerlerinden üstün
a breed apart n. diğerlerinden daha üst düzeyde
a breed apart n. diğerlerinden bir boy/adım önde/yukarıda
a breed apart n. diğerlerinden üstün
a breed apart n. diğerlerinden daha üst düzeyde
a breed apart n. diğerlerinden bir gömlek önde
a breed apart n. diğerlerinden üstün
a breed apart n. diğerlerinden daha üst düzeyde
a breed apart n. diğerlerinden bir gömlek önde
a breed apart n. diğerlerinden farklı
a breed apart n. diğerlerinden bir gömlek yukarıda olma
poles apart n. zıt kutuplar
be a breed apart v. diğerlerinden üstün olmak
be miles apart v. aralarında dağlar/kilometreler olmak
rip (someone or something) apart v. yırtmak
rip (someone or something) apart v. parçalamak
rip (someone or something) apart v. dağıtmak
rip (someone or something) apart v. darmadağın etmek
rip (someone or something) apart v. yerin dibine batırmak
be a breed apart v. diğerlerinden daha üst düzeyde olmak
be miles apart v. çok farklı yerlerde olmak
rip (someone or something) apart v. yerden yere vurmak/çalmak
be a breed apart v. diğerlerinden bir boy/adım önde/yukarıda olmak
be miles apart v. birbirlerinden çok uzakta olmak
rip (someone or something) apart v. paramparça etmek
rip (someone or something) apart v. darmaduman etmek
rip (someone or something) apart v. olumsuz/fena/çok kötü eleştirmek
be miles apart v. aralarında çok mesafe olmak
rip (someone or something) apart v. parça parça etmek
rip (someone or something) apart v. ezip geçmek
rip (someone or something) apart v. bütün kusurlarını yüzüne vurmak
be miles apart v. çok farklı görüşlerde olmak
rip (someone or something) apart v. parça pinçik etmek
rip (someone or something) apart v. fena benzetmek
rip somebody/something apart to shreds v. bir şeyi parça parça etmek
rip somebody/something apart to shreds v. parçalara ayırmak
rip somebody/something apart to shreds v. paramparça etmek
rip somebody/something apart to shreds v. parça pinçik etmek
rip somebody/something apart to shreds v. kıyasıya/acımasızca eleştirmek
rip somebody/something apart to shreds v. sertçe eleştirmek
rip somebody/something apart to bits v. parçalara ayırmak
rip somebody/something apart to bits v. paramparça etmek
rip somebody/something apart to bits v. parça pinçik etmek
rip somebody/something apart to bits v. kıyasıya/acımasızca eleştirmek
rip somebody/something apart to bits v. sertçe eleştirmek
be falling apart at the seams v. altüst olmak
be coming apart at the seams v. altüst olmak
take someone apart v. ağır biçimde eleştirmek
hack apart v. ağır biçimde eleştirmek
hack something apart v. ağır biçimde eleştirmek
tear a place apart v. altını üstüne getirmek
break apart at the seams v. altüst olmak
fall apart at the seams v. altüst olmak
come apart at the seams v. altüst olmak
be worlds apart v. ayrı dünyalara ait olmak
live apart v. ayrı yaşamak
tear someone apart v. birini yıkmak/sarsmak
tear someone apart v. birbirlerinden ayırmak
take someone apart v. birisini dövmek
pull someone apart v. birisini çok üzmek
keep someone apart v. birini birinden uzak tutmak
tear someone apart v. birini paramparça etmek
pull apart v. birisini çok üzmek
tear someone apart v. birini acımasızca eleştirmek
tear someone apart v. birini yerin dibine sokmak
tear a place apart v. didik didik etmek
tear a place apart v. didik didik/köşe bucak aramak
take something apart v. eleştirmek
take something apart v. harap etmek
(one's marriage) to fall apart v. evliliği bitmek
come apart at the seams v. işler bozulmak
pull something apart v. ince ince ayrıntısına kadar incelemek
pull apart something v. ince ince ayrıntısına kadar incelemek
fall apart at the seams v. işler bozulmak
take someone apart v. iftira atmak
break apart at the seams v. işler bozulmak
break apart at the seams v. kontrolü kaybetmek
come apart at the seams v. kötü duruma düşmek
be falling apart at the seams v. kötü durumda olmak
be poles apart v. ortak yönleri olmamak
come apart at the seams v. kontrolü kaybetmek
pick something apart v. olumsuz eleştirilerde bulunmak
fall apart at the seams v. kontrolü kaybetmek
fall apart at the seams v. kötü duruma düşmek
be coming apart at the seams v. kötü durumda olmak
pick apart v. olumsuz eleştirilerde bulunmak
break apart at the seams v. kötü duruma düşmek
be coming apart at the seams v. kontrolden çıkmış olmak
be falling apart at the seams v. kontrolden çıkmış olmak
hack something apart v. paramparça etmek
pick something apart v. paramparça etmek
rip something apart v. paramparça etmek
yank something apart v. parçalara ayırmak
hack apart v. paramparça etmek
yank something apart v. paramparça etmek
hack something apart v. parçalara ayırmak
pick apart v. paramparça etmek
rip something apart v. parçalara ayırmak
hack apart v. parçalara ayırmak
be worlds apart v. taban tabana zıt olmak
(one's marriage) to fall apart v. yuvası yıkılmak
pull apart v. (kavga edenler) ayırmak
take something apart v. zarar vermek
grow apart v. yavaş yavaş kopmak
pull someone apart v. (kavga edenler) ayırmak
rip somebody/something apart v. birini/bir şeyi parçalamak
rip somebody/something apart v. birini/bir şeyi parçalara ayırmak/bölmek
rip somebody/something apart v. birini/bir şeyi paramparça etmek
rip somebody/something apart v. birini/bir şeyi çok ağır eleştirmek
rip somebody/something apart v. birini/bir şeyi parça pinçik etmek
rip somebody/something apart to bits v. birini/bir şeyi parça parça etmek
rip somebody/something apart v. tahrip/harap etmek
be miles apart v. aralarında uçurum olmak
be miles apart v. birbirinden çok farklı olmak
be coming apart at the seams v. işler bozulmak
be coming apart at the seams v. işler başarısızlığa doğru gitmek
be coming apart at the seams v. dağılmak
be coming apart at the seams v. çok duygusallaşmak
be coming apart at the seams v. kontrolünü kaybetmek
be poles apart v. taban tabana zıt olmak
be poles apart v. ayrı dünyalara ait olmak
be poles apart v. zıt kutuplar olmak
be poles apart v. birbirine zıt olmak
be poles apart v. aralarında dağlar/dünyalar kadar fark olmak
be poles apart v. birbirinin tamamen zıttı olmak
be poles apart v. ortak yönleri olmamak
be worlds apart v. taban tabana zıt olmak
be worlds apart v. ayrı dünyalara ait olmak
be worlds apart v. zıt kutuplar olmak
be worlds apart v. birbirine zıt olmak
be worlds apart v. aralarında dağlar/dünyalar kadar fark olmak
be worlds apart v. birbirinin tamamen zıttı olmak
be worlds apart v. ortak yönleri olmamak
come/fall apart at the seams v. altüst olmak
come/fall apart at the seams v. bozulmak
come/fall apart at the seams v. kötü duruma düşmek
come/fall apart at the seams v. yıkılmaya başlamak
come/fall apart at the seams v. dağılmaya başlamak
come/fall apart at the seams v. çuvallamak
come/fall apart at the seams v. kötüye gitmek
keep (someone or something) apart v. (birilerini/bir şeyleri) ayrı tutmak
keep (someone or something) apart v. (birilerini/bir şeyleri) birbirinden ayrı/uzak tutmak
keep (someone) apart v. (birilerini) birbirinden ayırmak
keep (someone) apart v. (birilerinin) birlikte olmasını engellemek
use (one's) head for more than something to keep (one's) ears apart v. kafasını kullanmak
use (one's) head for more than something to keep (one's) ears apart v. kafayı işletmek/çalıştırmak
use (one's) head for more than something to keep (one's) ears apart v. saksıyı çalıştırmak
use (one's) head for more than something to keep (one's) ears apart v. beynini kullanmak
pick apart v. başarılı yürütme ile üstesinden gelmek
pull apart v. enine boyuna incelemek
pull apart v. köküne inmek
poles apart expr. aralarında dağlar kadar fark olan
worlds apart expr. ayrı dünyaların insanıyız
the world is falling apart expr. başımıza taş yağacak
worlds apart expr. dünyalar kadar farklı
worlds apart expr. dünyalar kadar ayrı
the world is falling apart expr. kıyamet kopacak
(all) joking apart [uk] expr. şaka bir yana
(all) joking apart [uk] expr. şaka bir tarafa
(all) joking apart [uk] expr. cidden
(all) joking apart [uk] expr. şaka maka
Speaking
a little time apart would be good for both of us expr. biraz ayrı kalmak ikimiz için de iyi olur
use your head for more than something to keep your ears apart expr. kafanı kullan
use your head for more than something to keep your ears apart expr. kafayı işlet
use your head for more than something to keep your ears apart expr. saksıyı çalıştır
I can't tell them apart expr. (üçüzleri vb) onları ayırt edemiyorum
Tourism
apart-hotel n. apart otel
apart hotel n. apart otel
Technical
take apart v. parçalarına ayırmak
taken apart adj. demonte edilmiş
Gastronomy
pull apart v. didiklemek
Geography
pull-apart basin n. çek-ayır havza
Slang
take apart v. hezimete uğratmak
take apart v. pestilini çıkarmak
take someone apart v. birini dövmek