bring to - Turkish English Dictionary
History

bring to

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "bring to" in Turkish English Dictionary : 11 result(s)

English Turkish
General
bring to v. yaşama döndürmek
bring to v. hayata döndürmek
bring to v. (bir şeyi) belirli bir tutara eşitlemek
Phrasals
bring to v. diriltmek
bring to v. dirilmek
Marine
bring to v. (gemi) çıpa atarak rotayı kontrol etmek
bring to v. (geminin) faça edip beklemesine neden olmak
bring to v. rıhtım halatlarını çekmekte kullanılan halatı saran çıkrığı kullanmak
bring to v. yelken bağlamak
bring to v. geminin başını rüzgara çevirmek
bring to v. gemiyi orsa alabanda etmek

Meanings of "bring to" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
bring to a head v. karar noktasına getirmek
bring something to bear on v. bir şeyi uygulatmak
bring someone to her knees v. birine boyun eğdirmek
bring to reason v. yola getirmek
bring to an end v. sona erdirmek
bring someone to justice v. adalete teslim etmek
bring someone to her knees v. birini yola getirmek
bring back to life v. hayata döndürmek
bring to ruin v. berbat etmek
bring prosperity to v. gönendirmek
bring to mind v. akla getirmek
bring to an end v. nokta koymak
bring to an end v. bitirmek
bring to life v. canlandırmak
bring someone to his knees v. birini yola getirmek
bring to life v. diriltmek
bring to light v. gün yüzüne çıkarmak
bring somebody to his knees v. yola getirmek
bring someone to reason v. birinin aklını başına getirmek
bring to light v. meydana çıkarmak
bring to light v. aydınlatmak
bring to ruin v. mahvetmek
bring to mind v. hatırlatmak
bring to ruin v. batırmak
bring someone to her knees v. birine diz çöktürmek
bring pressure to bear on v. sıkıştırmak
bring something to good working order v. çalışır duruma getirmek
bring to ruin v. perişan etmek
bring to pass v. ortaya çıkarmak
be unable to bring oneself (to do something) v. nefsine yedirememek
bring to pass v. meydana getirmek
bring to a conclusion v. sonuçlandırmak
bring to the hammer v. açık artırmada satmak
bring to an issue v. sonuçlandırmak
bring to a destination v. hedefe yöneltmek
bring to life v. ihya etmek
bring a unit up to strength v. bir grubun mevcudunu tamamlamak
bring to heel v. adam etmek
bring somebody to his knees v. dize getirmek
bring somebody to justice v. hakim karşısına çıkarılmak
bring to mind v. hatırlamak
bring someone to v. birini ayıltmak
bring to an end v. sonuçlamak
bring to life v. hayat vermek
come or bring down to the ground v. alana inmek
be unable to bring oneself to v. kendine yedirememek
bring matters to a head v. çıbanın başını koparmak
bring to an end v. neticelendirmek
bring to completion v. tamamlamak
bring to a deadlock v. çıkmaza sokmak
bring to bay v. kıstırmak
bring to completion v. bitirmek
bring someone to his knees v. birine diz çöktürmek
bring honor to v. onurlandırmak
bring someone to justice v. yargılanmak üzere birini mahkemenin önüne çıkartmak
bring pressure to bear on v. zorlamak
bring something to pass v. bir şeyi sonuçlandırmak
bring to light v. gün ışığına çıkarmak
bring to a close v. sona erdirmek
bring someone to his knees v. birine boyun eğdirmek
bring (something) to mind v. çağrıştırmak
bring to light v. ortaya çıkarmak
bring up to date v. güncelleştirmek
bring order to v. düzene sokmak
bring to light v. ortaya çıkmasını sağlamak
bring to mind v. aklına bir şey getirmek
bring somebody to his senses v. aklını başına getirmek
bring somebody to his senses v. ayıltmak
bring to standstill v. felce uğratmak
bring (someone) to top v. zirveye çıkarmak
bring (something) to someone v. ayağına götürmek
bring (something) to the condition of v. düzeye getirmek
bring (something) to the level of v. düzeye getirmek
bring (something) to perfection v. mükemmel bir hale getirmek
bring to perfection v. mükemmel bir hale sokmak
bring to perfection v. mükemmel bir hale getirmek
bring (something) to perfection v. mükemmel bir hale sokmak
bring to perfection v. mükemmelleştirmek
bring (something) to perfection v. mükemmelleştirmek
bring to a standstill v. sekteye uğratmak
bring something to forefront v. ön plana çıkartmak
bring to surface v. yüzeye çıkarmak
bring something to court v. mahkemeye götürmek
bring to surface v. yüzeye getirmek
bring someone to power v. başa geçirmek
bring something to forefront v. gözönüne almak
bring someone to forefront v. gözönüne almak
bring something to forefront v. önplana almak
bring something to forefront v. ön plana almak
bring (someone) round (to another's point of view) v. yola getirmek
bring to heel v. dize getirmek
bring something to bear v. baskı yapmak
bring something to bear v. tesir etmek
bring something to bear v. etkilemek
bring something to pass v. birşeyin olmasını sağlamak
bring something to pass v. bir şeyi gerçekleştirmek
bring service to v. hizmet götürmek
be unable to bring oneself to say v. dili varmamak
bring a matter to a solution v. çözüm üretmek
bring someone to the brink of a nervous breakdown v. sinir krizinin eşiğine getirmek
bring someone to the verge of a nervous breakdown v. sinir krizinin eşiğine getirmek
bring someone to the edge of a nervous breakdown v. sinir krizinin eşiğine getirmek
bring a person to justice v. birine ettiğini buldurmak
bring oneself to v. ikna etmek
bring oneself to v. kandırmak
bring to a successful conclusion v. olumlu sonuç vermek
bring to a successful conclusion v. başarıyla sonuçlandırmak
bring to a successful conclusion v. başarı getirmek
bring to a dead end v. ölü noktaya getirmek
bring to one's notice v. farkına varmak
bring up to date v. son gelişmeleri anlatmak
bring to one's attention v. farkına varmak
bring to one's notice v. dikkatini çekmek
bring up to date v. son gelişmeleri bildirmek
bring up to date v. yeni bilgi vermek
bring to one's attention v. dikkatini çekmek
bring to one's notice v. nazarı dikkatini çekmek
bring to one's attention v. nazarı dikkatini çekmek
bring up to date v. son gelişmelerle ilgili bilgilendirmek
bring to a halt v. sekteye uğratmak
bring to a halt v. durma noktasına getirmek
bring discredit to one's name v. adına leke sürmek
bring to one's senses v. aklını başına getirmek
bring to reason v. aklını başına getirmek
bring something to a specific degree v. belirli bir aşamaya getirmek
bring something to the degree of v. aşamasına getirmek
bring something to a certain degree v. belirli bir aşamaya getirmek
bring innovation to v. yenilik getirmek
bring innovation to v. yenilik kazandırmak
bring innovation to v. yenilik katmak
bring to hammer v. mezada çıkarmak
bring to a close v. sonuna getirmek
bring to book v. hesap verdirmek
bring to the attention of v. dikkatine sunmak
bring to term v. mecbur etmek
bring to the attention of v. bildirmek
bring to term v. zorlamak
bring to future v. geleceğe taşımak
bring to maturity v. olgunlaştırmak
bring someone to justice v. mahkemenin önüne çıkarmak
bring justice to a crime-ridden city v. suçun kol gezdiği bir şehre adalet getirmek
bring something to a successful conclusion v. başarılı bir şekilde bitirmek
bring to justice v. adalete teslim etmek
bring a new dimension to v. yeni bir boyut getirmek
can't bring oneself to accuse someone v. birini suçlamaya içi el vermemek
bring the matter to the table v. meseleyi masaya yatırmak
bring the matter to the table v. meseleyi masaya getirmek
bring the dead back to life v. ölüleri hayata döndürmek
bring the past to the present v. geçmişi günümüze taşımak
bring the past to the present v. dünü bugüne taşımak
bring the past to the present v. geçmişi bugüne taşımak
bring one to oneself v. aklını başına getirmek
bring someone something to eat v. birine yiyecek bir şeyler getirmek
bring everything back to sex v. her konuyu sekse getirmek
bring to term v. (normal bir şekilde) sonlandırmak/neticelendirmek
bring those responsible to justice v. sorumluları adaletin karşısına çıkarmak
bring to justice v. adaletin karşısına çıkarmak
bring benefit to v. fayda getirmek
bring forth awareness to v. bilinç kazandırmak
bring oneself to do something v. bir şeyi yapmak için cesaret bulmak
Phrasals
bring up to scratch v. belli bir düzeye getirmek
bring someone over to v. birini bir yere getirmek
bring up to standard v. belli bir düzeye getirmek
bring up to scratch v. belli bir standarda getirmek
bring up to standard v. belli bir standarda getirmek
bring someone or something in(to) some place v. birini bir yere getirmek/içeri almak
bring (someone) to v. (birinin) şuurunu yerine getirmek
bring (someone) to v. (birinin) bilincini yerine getirmek
bring (someone) to v. (birini) ayıltmak
bring (something) to v. bir deniz aracını durdurmak
bring (something) to v. -e getirmek
bring (something) to v. '-e yükseltmek
bring (something) to v. '-e çıkarmak
bring (something) to v. '-e ulaştırmak
bring (something) to v. toplamı belli bir miktara yükseltmek/çıkarmak
bring (something) to v. toplamı belli bir miktar yapmak
bring (something) to v. toplamı belli bir miktara getirmek
bring someone to v. aklını başına getirmek
bring someone to v. bilincini/şuurunu yerine getirmek
bring someone to v. kedine getirmek
bring (someone or oneself) to (do something) v. (birinin/kendinin bir şey yapmasına) neden olmak
bring (someone or oneself) to (do something) v. (birini/kendini bir şey yapmaya) yöneltmek
bring (someone or oneself) to (do something) v. (birini/kendini bir şey yapmaya) teşvik etmek
bring (someone or oneself) to (do something) v. (bir şey yapmak) için cesaretini toplamak
bring (someone or oneself) to (do something) v. (bir şey yapma) cesaretini bulmak
bring (someone or oneself) to (do something) v. (bir şey yapma) azmini bulmak
bring (someone or oneself) to (do something) v. (bir şey yapma) azmine/cesaretine erişmek
bring someone to do something v. birinin bir şey yapmasına neden olmak
bring someone to do something v. birini bir şey yapmaya yöneltmek
bring someone to do something v. birini bir şey yapmaya teşvik etmek
bring (someone or something) back to life v. (birini/bir şeyi) hayata döndürmek
bring (someone) back to life v. (birine) canlılık kazandırmak
bring (someone) back to life v. (birine) enerji vermek
bring (someone) back to life v. (birini) canlandırmak
bring (someone) back to life v. (birini) hayata döndürmek
bring (someone) back to life v. (birini) kendine getirmek
bring (someone) back to life v. (birini) diriltmek
bring (someone) back to life v. (birinin) canını üstüne getirmek
bring (something) back to life v. (bir şeye) hayat vermek
bring (something) back to life v. (bir şeyi) canlandırmak
bring (something) back to life v. (bir şeyi) kendine getirmek
bring (something) back to life v. (bir şeyi) diriltmek
bring someone (or an animal) back to life v. birini (bir hayvanı) hayata döndürmek
bring someone (or an animal) back to life v. birini (bir hayvanı) geri getirmek
bring someone over (to) (some place) v. birini (bir yere) getirmek
bring someone over (to) (some place) v. birini (bir yere) ziyarete getirmek
bring (someone or something) over to (some place) v. (birini/bir şeyi bir yere) getirmek
bring (someone or something) over to (some place) v. (birini/bir şeyi) yanında (bir yere) getirmek
bring (someone or something) over to (some place) v. (birini/bir şeyi) beraberinde (bir yere) getirmek
bring someone over to something v. birini bir şeye/bir şey için getirmek
bring someone over to something v. birini ziyarete getirmek
bring (someone) to v. (birini) kendine getirmek
bring (someone) to v. (birini) ayıltmak
bring (someone) to v. (birinin) bilincini yerine getirmek
bring (something) to v. (gemiyi, tekneyi) durdurmak
bring (something) to v. (tutarı/toplamı)'-e getirmek
bring (something) to v. (tutarı/toplamı)'-e ulaştırmak
bring (something) to v. (tutarı/toplamı)'-e çıkarmak
bring (something or someone) over to v. (birini/bir şeyi) bir yere getirmek
bring (something or someone) over to v. (birini/bir şeyi) birinin evine/yaşadığı yere getirmek
bring (something or someone) over to v. (birini/bir şeyi) birine (evine/yaşadığı yere) getirmek
bring someone over to something v. birini ziyarete getirmek
bring someone over to something v. birini yemeğe, bir etkinliğe getirmek
bring someone over to something v. birini birine (evine/yaşadığı yere) getirmek
bring someone or something along (to something) v. birini/bir şeyi yanında (bir şeye) getirmek
bring someone or something along (to something) v. birini/bir şeyi beraberinde (bir şeye) getirmek
bring something back (to someone) v. (birine) bir şeyi hatırlatmak
bring something back (to someone) v. (birine) bir şeyi anımsatmak
bring down to v. -e inmek
bring down to v. -e indirmek
bring down to v. -e indirgemek
bring something down to something v. bir şeyi bir şeye indirgemek
bring something down to something v. bir şeyi basite indirgemek
bring something down to something v. bir şeyi daha basit bir seviyeye indirmek
bring something down to something v. bir şeyi bir şey seviyesine indirmek/indirgemek
bring over to v. -e getirmek
bring up to v. -e bahsetmek
bring up to v. -e lafını etmek
bring up to v. -e konu etmek
bring up to v. -e söylemek
bring up to v. -e konusunu/lafını açmak
bring up to v. -e yükseltmek
bring up to v. -e çıkarmak
bring someone or something up to something v. birini/bir şeyi bir şeye yükseltmek
bring someone or something up to something v. birini/bir şeyi bir seviyeye getirmek
bring up (to) v. standartlara uygun hale getirmek
Colloquial
bring to light v. aydınlatmak
bring to heel v. boyunduruk altına almak
bring to heel v. denetimi altına almak
bring to heel v. dize getirmek
bring ... to light v. gözler önüne sermek
bring to a climax v. havayı gerginleştirmek
bring to a climax v. havayı elektriklendirmek
bring heat to v. hareket getirmek
bring to light v. gün ışığına çıkarmak
bring to a climax v. ortamı kızıştırmak
bring to light v. ortaya çıkarmak
bring ... to light v. (kötü bir olayı) gün ışığına çıkartmak
not bring oneself to do something v. yapabilecek gücü kendinde bulamamak
Idioms
bring to justice v. adalet önüne getirmek
bring to justice v. adalet önüne çıkarmak
bring something to life v. bir şeye canlılık getirmek
bring something to life v. bir şeye hayat vermek
bring something to life v. bir şeyi canlandırmak
bring one to his bearings v. aklını başına getirmek
bring to book v. kabul edilmiş bir otorite ile kıyaslamak
bring to light v. açığa çıkarmak
bring to pass v. olmasını sağlamak
bring sand to the beach v. ırmak/dere kenarına çeşme yapmak/yaptırmak
bring sand to the beach v. dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek
bring (one) to the test v. (birini) testten geçirmek
bring (one) to the test v. (birini) teste tabi tutmak
bring (one) to the test v. (birini) sınava sokmak
bring (one) to the test v. (birine) test yapmak
bring (one's) pigs to market v. yeteneğini tamamen ortaya koymak
bring (one's) pigs to market v. bütün hünerlerini göstermek
bring your pigs to market v. potansiyelini sonuna kadar kullanmak
bring your pigs to market v. potansiyelini açığa çıkarmak
bring (someone or something) to the peace table v. barış masasına oturtmak/çekmek
bring (someone or something) to the peace table v. anlaşma koşullarını görüşmek için masaya oturtmak
bring (someone or something) to the peace table v. anlaşma koşullarını görüşmek için bir araya gelmelerini sağlamak
bring (someone or something) to the peace table v. anlaşma görüşmeleri için bir araya getirmek
bring (something) down to (one's) level v. (birinin) seviyesine indirmek/düşürmek
bring (something) down to (one's) level v. (birinin) anlayacağı bir dille anlatmak
bring (something) down to (one's) level v. (birinin) anlayacağı şekilde anlatmak
bring (something) down to (one's) level v. (birinin) seviyesinde anlatmak
bring something down to something v. (birinin) seviyesine indirmek/düşürmek
bring something down to something v. (birinin) anlayacağı bir dille anlatmak
bring something down to something v. (birinin) anlayacağı şekilde anlatmak
bring something down to something v. (birinin) seviyesinde anlatmak
bring (something) home (to someone) v. elinde bir hediye veya özel bir şeyle eve gelmek
bring (something) home (to someone) v. (birine) bir hediye veya özel bir şey alarak eve gelmek
bring (something) home (to someone) v. eve gelirken (birine) bir hediye veya özel bir şey almak
bring (something) home (to someone) v. anlamasını sağlamak
bring (something) home (to someone) v. gerçekleri görmesini sağlamak
bring (something) home (to someone) v. gerçekleri fark etmesini sağlamak
bring (something) home (to someone) v. aklını başına getirmek
bring (something) home (to someone) v. gözünü açmak
bring something home to someone v. elinde bir hediye veya özel bir şeyle eve gelmek
bring something home to someone v. (birine) bir hediye veya özel bir şey alarak eve gelmek
bring something home to someone v. eve gelirken (birine) bir hediye veya özel bir şey almak
bring something home to someone v. anlamasını sağlamak
bring something home to someone v. gerçekleri görmesini sağlamak
bring something home to someone v. gerçekleri fark etmesini sağlamak
bring something home to someone v. aklını başına getirmek
bring something home to someone v. gözünü açmak
bring (something) to bear v. baskı yapmak
bring (something) to bear v. güç uygulamak
bring (something) to bear v. zor kullanmak
bring (something) to bear v. silah doğrultmak
bring (something) to bear v. nişan almak
bring (something) up to code [us] v. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uygun hale getirmek
bring (something) up to code [us] v. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde değiştirmek
bring (something) up to code [us] v. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde geliştirmek
bring (something) up to code [us] v. (bir şeye/binaya) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde tadilat yaptırmak
bring something up to code [us] v. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uygun hale getirmek
bring something up to code [us] v. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde değiştirmek
bring something up to code [us] v. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde geliştirmek
bring something up to code [us] v. (bir şeye/binaya) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde tadilat yaptırmak
bring a dog to heel v. köpeği eğitmek
bring a dog to heel v. köpeğe dediklerini yaptırmak
bring a dog to heel v. köpeği çağırdığında gelmesini ve ayağının dibinden ayrılmadan yanında yürümesini sağlamak
bring a knife to a gunfight v. bir göreve/yarışmaya/toplantıya/hazırlanmadan gitmek
bring owls to athens v. dere kenarına çeşme yapmak/yaptırmak
bring owls to athens v. dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek
bring owls to athens v. dimyat'a pirinç götürmek
bring owls to athens v. körler mahallesinde ayna satmak
bring owls to athens v. havanda su dövmek
bring owls to athens v. denize su taşımak
bring owls to athens v. akıntıya kürek çekmek
bring sand to the beach v. dere kenarına çeşme yapmak/yaptırmak
bring sand to the beach v. dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek
bring sand to the beach v. dimyat'a pirinç götürmek
bring sand to the beach v. körler mahallesinde ayna satmak
bring sand to the beach v. havanda su dövmek
bring sand to the beach v. denize su taşımak
bring sand to the beach v. akıntıya kürek çekmek
bring something up to code v. (eski bina, ev) yönetmeliklere uygun hale getirmek
bring to book v. açıklama istemek
bring to mind v. aklına getirmek
bring one to one's senses v. aklını başına getirmek
bring to one's senses v. aklını başına getirmek
bring to mind v. anımsamak
bring (something to someone's) doorstep v. ayağına götürmek
bring down to earth v. ayaklarının yere basmasını sağlamak
bring someone down to earth v. ayaklarının yere basmasını sağlamak
bring someone up to speed v. birini bir konu hakkında bilgilendirmek
call/bring someone to task v. birini ciddi anlamda azarlamak/paylamak
bring someone to his knees v. bozguna uğratmak
bring somebody to heel v. boyun eğdirmek
bring something to a close v. bir şeye son vermek
bring to naught v. başarısızlığına neden olmak
bring someone to heel v. boyun eğdirmek
bring to naught v. bozmak
bring a lump to one's throat v. boğazını düğümlemek
bring a lump to your throat v. birini çok duygulandırmak
bring something to an end v. bir şeyi sonlandırmak
bring someone to book v. birinden hesap sormak
bring something to the mind of someone v. birine bir şeyi anımsatmak/hatırlatmak
bring something to a climax v. bir şeye son vermek
bring someone to his knees v. birini yola getirmek
bring a lump to one's throat v. birini çok duygulandırmak
bring something to a close v. bir şeyi sonlandırmak
bring up to the mark v. belli bir standarda getirmek
bring someone up-to-date on v. birisini son gelişmelerle ilgili bilgilendirmek
bring something to a climax v. bir şeyi sonlandırmak
bring a lump to your throat v. birinin yüreğini burkmak
bring someone to his knees v. birini dize getirmek
bring something to rest v. bir şeyi durdurmak
bring something to an end v. bir şeye son vermek
bring someone back to reality v. birini gerçeğe döndürmek
bring a lump to one's throat v. birinin yüreğini burkmak
bring up to the mark v. belli bir düzeye getirmek
bring something to a standstill v. durma noktasına getirmek
bring back to life v. canlandırmak
bring someone to a boil v. çileden çıkarmak
bring someone to a boil v. çok sinirlendirmek
bring to a standstill v. durma noktasına getirmek
bring somebody to heel v. dize getirmek
bring to blows v. dövüştürmek
bring to life v. canlandırmak
bring back to life v. canlılık kazandırmak
bring someone to his knees v. diz çöktürmek
bring to heel v. dize getirmek
bring someone to heel v. dize getirmek
bring up to the mark v. doğru seviyeye getirmek
bring to the proof v. denemek
bring to fruition v. gerçekleşmesini sağlamak
bring someone to trial v. hakim önüne çıkarmak
bring to book v. hesap sormak
bring someone down to earth v. gerçeklerle yüzleştirmek
bring down to earth v. hayal aleminden uyandırmak
bring down to earth v. gerçeklerle yüzleştirmek
bring to mind v. hatırına getirmek
bring to fruition v. gerçekleşmesine neden olmak
bring back to life v. hayata döndürmek
bring to grief v. felaket getirmek
bring to standstill v. felce uğratmak
bring someone up to speed v. harekete geçirmek/çalıştırmak
bring someone to his knees v. hezimete uğratmak
bring home to v. gerçekleri görmesini sağlamak
bring someone down to earth v. hayal aleminden uyandırmak
bring someone to book v. hesap sormak
bring to grief v. felaketine neden olmak
bring someone to account v. hesap sormak
bring to mind v. hatırlamak
bring back to reality v. gerçeklere dönmek
bring something to the party v. iyi/yararlı özellikler katmak
bring home to v. kendine getirmek
bring to naught v. kösteklemek
bring to the fore v. ön plana çıkartmak
bring one to oneself v. kendine gelmek
bring someone to a boil v. küplere bindirmek
bring to the fore v. öne çıkartmak
bring to blows v. kavga ettirmek
bring to naught v. mahvetmek
bring to the table v. masaya getirmek
bring something to light v. meydana çıkarmak
write things that bring tears to the eyes v. kaleminden kan damlamak
bring something to the fore v. öne çıkartmak
bring something to the fore v. ön plana çıkartmak
bring back to life v. moralini düzeltmek
bring one to oneself v. kendini toplamak
bring somebody to the bargaining table v. pazarlık masasına getirmek
bring to an end v. sona erdirmek
bring back to life v. renklendirmek
bring to an end v. son vermek
bring to account v. suçlayarak hesap sormak
bring someone to his knees v. pes ettirmek
bring to bear v. tatbik etmek
bring someone to his knees v. yola getirmek
bring to a pretty pass v. üzücü bir noktaya gelmesine neden olmak
bring back to life v. yaşama sevinci vermek
bring something to its feet v. (seyircileri) ayağa kaldırmak
bring to bear v. uygulamak
bring back to life v. (birini) canlandırmak
bring to such a pass v. üzücü bir noktaya gelmesine neden olmak
bring the roses to somebody's cheeks v. yanaklarına renk getirmek
bring home to v. uyandırmak
bring one to one's feet v. (seyircileri) ayağa kaldırmak
bring something to the ground v. yerle bir etmek
bring to bear v. uygulamaya dökmek
bring something to someone's aid v. yardımına götürmek
bring something to the ground v. yok etmek
bring (someone) to a boil v. (birinin) sabrını taşırmak
bring (someone) to a boil v. (birinin) sinirlerini tepesine çıkartmak
bring something to a boil v. bir şeyi kaynatmak
bring something to a boil v. bir şeyi kaynama noktasına getirmek
bring one to oneself v. birini kendine getirmek
bring one to oneself v. birini normale döndürmek
bring/call to mind v. hatırlamak
bring/call to mind v. anımsamak
bring/call to mind v. aklına getirmek
bring/call to mind v. hatırlatmak
bring/call to mind v. anımsatmak
bring (one) back (down) to earth v. (birini) gerçeklerle tekrar yüzleştirmek
bring (one) back (down) to earth v. (birinin) ayaklarını tekrar yere bastırmak
bring (one) back (down) to earth v. (birini) hayal aleminden uyandırmak
bring (one) back (down) to earth v. (birini) gerçek dünyaya döndürmek
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) v. gerçeklerle tekrar yüzleşmek (birini gerçeklerle tekrar yüzleştirmek)
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) v. ayakları tekrar yere basmak (birinin ayaklarını tekrar yere bastırmak)
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) v. hayal aleminden uyanmak (birini hayal aleminden uyandırmak)
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) v. gerçek dünyaya dönmek (birini gerçek dünyaya döndürmek)
bring (one) back to reality v. (birini) gerçeğe döndürmek
bring (one) back to reality v. (birini) hayal aleminden uyandırmak
bring (one) down to earth v. (birini) gerçeklerle yüzleştirmek
bring (one) down to earth v. (birinin) ayaklarını yere bastırmak
bring (one) down to earth v. (birini) hayal aleminden uyandırmak
bring (one) down to earth v. (birini) gerçek dünyaya döndürmek
bring (one) to one's feet v. ayakta alkışlatmak
bring (one) to account v. (birine/birinden) hesap sormak
bring (one) to account v. (birinin) üstüne gitmek
bring (one) to account v. (birini) sorgulamak/sorguya çekmek
bring (one) to book v. (birine/birinden) hesap sormak
bring (one) to book v. (birinin) üstüne gitmek
bring (one) to book v. (birini) sorgulamak/sorguya çekmek
bring somebody to book (for something) [uk] v. birine/birinden (bir şey için) hesap sormak
bring somebody to book (for something) [uk] v. birinin (bir şey için) üstüne gitmek
bring somebody to book (for something) [uk] v. birini (bir şey için) sorgulamak/sorguya çekmek
bring somebody to book (for something) [uk] v. birinden (bir şeyin) hesabını sormak
bring (one) to justice v. (birini) adalete/yargıya teslim etmek
bring (one) to justice v. yargılanmak üzere (birini) mahkemeye çıkarmak
bring (one) to justice v. (birini) mahkemenin önüne çıkarmak
bring (one) to task v. (birini) azarlamak
bring (one) to task v. (birini) paylamak
bring (one) to task v. (birini) fırçalamak
bring (one) to task v. (birine) ders vermek
bring (one) to task v. (birine) nutuk çekmek
bring (one) to task v. (birine) fırça atmak
bring (one) to task v. (birini) haşlamak
bring something back to life v. bir şeyi canlandırmak
bring something back to life v. bir şeye hareket katmak
bring something back to life v. bir şeye canlılık katmak
bring something back to life v. bir şeyi diriltmek
bring something back to life v. bir şeyi hareketlendirmek
bring (someone or something) to (someone's or something's) knees v. (birine/bir şeye) boyun eğdirmek
bring (someone or something) to (someone's or something's) knees v. (birini/bir şeyi) yola getirmek
bring (someone or something) to (someone's or something's) knees v. (birine/bir şeye) diz çöktürmek
bring (someone or something) to (someone's or something's) knees v. (birini/bir şeyi) dize getirmek
bring (someone or something) to (someone's or something's) knees v. (birini/bir şeyi) hezimete uğratmak