mutlak - Turkish English Dictionary
History

mutlak



Meanings of "mutlak" in English Turkish Dictionary : 74 result(s)

Turkish English
Common Usage
mutlak absolute adj.
General
mutlak essential n.
mutlak unconditioned adj.
mutlak plenipotentiary adj.
mutlak unconditional adj.
mutlak infinite adj.
mutlak very adj.
mutlak unqualified adj.
mutlak sovereign adj.
mutlak extreme adj.
mutlak positive adj.
mutlak plenary adj.
mutlak infallible adj.
mutlak strict adj.
mutlak sov'ran adj.
mutlak certain adj.
mutlak peremptory adj.
mutlak utter adj.
mutlak absolute adj.
mutlak unmistakeable adj.
mutlak mere adj.
mutlak unmistakable adj.
mutlak categorical adj.
mutlak categoric adj.
mutlak teetotal adj.
mutlak unmitigated adj.
mutlak uttermore [obsolete] adj.
mutlak black adj.
mutlak blank adj.
mutlak wis [obsolete] adj.
mutlak hardcore adj.
mutlak hardened adj.
mutlak hard-core adj.
mutlak grand adj.
mutlak gross adj.
mutlak imperious adj.
mutlak imprescriptible adj.
mutlak ingrained adj.
mutlak inconditionate [obsolete] adj.
mutlak irredeemable adj.
mutlak clear adj.
mutlak constant [obsolete] adj.
mutlak invincible adj.
mutlak dead adj.
mutlak deadly adj.
mutlak dead-on adj.
mutlak finative [obsolete] adj.
mutlak plene adj.
mutlak plenipotent adj.
mutlak shunless adj.
mutlak simple adj.
mutlak implicit adj.
mutlak positively adv.
mutlak absolutely adv.
mutlak sure adv.
Colloquial
mutlak goddam adj.
mutlak precious adj.
Idioms
mutlak cut and dried adj.
Law
mutlak absolute adj.
mutlak unqualified adj.
mutlak unerring adj.
mutlak arbitrary adj.
Politics
mutlak autocratorical adj.
Technical
mutlak absolute adj.
mutlak sure adj.
Computer
mutlak abs abrev.
Construction
mutlak absolute n.
Math
mutlak numeric adj.
mutlak numerical adj.
mutlak mathematic adj.
Chemistry
mutlak absolute adj.
Religious
mutlak infallible adj.
Philosophy
mutlak real adj.
Meteorology
mutlak absolute adj.

Meanings of "mutlak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
mutlak surette absolutely adv.
General
mutlak çoğunluk absolute majority n.
mutlak sorumluluk absolute liability n.
mutlak butlan absolute nullity n.
mutlak büyüklük absolute magnitude n.
mutlak koruma bölgesi sınırı integral protection zone n.
mutlak gerçeklik absolute reality n.
mutlak kesinlik absolute precision n.
mutlak fiyat absolute price n.
kadiri mutlak the almighty n.
mutlak memnuniyet absolute satisfaction n.
mutlak memnuniyet complete satisfaction n.
mutlak bilgi absolute knowledge n.
mutlak olmama nonabsoluteness n.
mutlak otorite absolute authority n.
mutlak nem absolute humidity n.
mutlak koruma alanı strict wilderness area n.
mutlak koruma alanı sanctuary preservation area n.
mutlak koruma alanı nature sanctuary n.
mutlak koruma alanı ecological reserve n.
mutlak koruma alanı strict nature reserve n.
mutlak koruma alanı strict protected area n.
mutlak koruma alanı preservation area n.
mutlak koruma alanı strict preservation zone n.
mutlak komut immediate instruction n.
mutlak hükümdar monarch n.
mutlak bağlılık absolute dependence n.
evrenin mutlak hakimi absolute ruler of the universe n.
mutlak hakim absolute ruler n.
mutlak ihtimal definite possibility n.
mutlak nesnellik absolute objectivity n.
mutlak tarafsızlık absolute objectivity n.
mutlak dakiklik absolute punctuality n.
mutlak/tam dakiklik absolute punctuality n.
mutlak zafer decisive victory n.
mutlak tehlike imminent danger n.
mutlak terim absolute term n.
mutlak şey absolute n.
mutlak gizem utter mystery n.
mutlak mağlubiyet thraiping [dialect] n.
mutlak zaman absolute time n.
mutlak kudret omnipotence n.
mutlak olma utterness n.
mutlak yenilgi wipe-out n.
mutlak yenilgi wipeout n.
mutlak kontrol hold n.
mutlak yaratıcı kudret olarak kabul edilen şey demiurge n.
mutlak güç olarak kabul edilen varlık demiurge n.
mutlak yetki impatronization n.
mutlak mülkiyet impatronization n.
mutlak yetki impatronisation n.
mutlak mülkiyet impatronisation n.
kadir-i mutlak kimse omnipotent n.
mutlak şey inevitable n.
(roma katolik kilisesinde) papanın mutlak lider olduğu yönetim sistemi papacy n.
mutlak otorite the say n.
mutlak kuvvet firepower n.
mutlak hakimiyet throttlehold n.
mutlak hakimiyet chokehold n.
mutlak hakimiyet choke hold n.
mutlak hakimiyet stranglehold n.
mutlak yenilgi slaughter n.
tam ve mutlak hakimiyet beck n.
kraliyetin mutlak yetkisi ile atanan şerif pocket sheriff n.
mutlak yetkili sovran n.
mutlak hakimiyet strangle n.
mutlak güç sahibi kimse subjugator n.
mutlak hükümdarın makamı sultanship n.
mutlak tanrı supreme being n.
mutlak şey sure thing [us] n.
mutlak monarşi monarchy n.
mutlak hale getirmek absolutize v.
mutlak olarak kabul etmek absolutize v.
(spor müsabakasında) mutlak galibiyet almak rip v.
mutlak yenilgiye uğratmak shell v.
mutlak güce sahip all powerful adj.
mutlak olmayan nonabsolute adj.
mutlak ve nispi absolute and relative adj.
mutlak ve koşulsuz absolute and unconditional adj.
kadir-i mutlak omnipotent adj.
mutlak devletçi dirigiste adj.
en mutlak utterest adj.
mutlak güce sahip olan monarchical adj.
mutlak güç sahibi olan demiurgic adj.
mutlak güç sahibi olan demiurgical adj.
açık sözlü ve mutlak direct adj.
mutlak kudret sahibi olan omnipotent adj.
mutlak değeri olan good adj.
mutlak surette in an absolute manner adv.
mutlak surette vitally adv.
mutlak surette definitely adv.
mutlak takdir hakkımızla at our absolute discretion adv.
mutlak yetkimizle at our absolute discretion adv.
mutlak veriler ışığında in absolute terms adv.
mutlak verilere göre in absolute terms adv.
mutlak suretle absolutely adv.
mutlak biçimde abstractly adv.
mutlak surette agreed adv.
resmi olarak kabul edilip mutlak olmayan bir şekilde officially adv.
mutlak surette implicitly adv.
mutlak bir şekilde imprescriptibly adv.
mutlak güçle omnipotently adv.
mutlak kudretle omnipotently adv.
mutlak galibiyet kazanmış bir şekilde in adv.
mutlak güven vererek cocksure adv.
mutlak kesinlikle cocksure adv.
mutlak suretle slap adv.
Phrases
mutlak surette by all odds [us] adv.
mutlak gizlilik esastır absolute discretion is essential expr.
Proverb
mutlak güç muhakkak yozlaşır power corrupts absolute power corrupts absolutely
mutlak güç yolsuzluk getirir absolute power corrupts absolutely
mutlak güç muhakkak yozlaşır absolute power corrupts absolutely
mutlak güç yolsuzluk getirir power corrupts absolute power corrupts absolutely
mutlak güç önünde sonunda insanı bozar absolute power corrupts absolutely
mutlak güç mutlaka insanı bozar absolute power corrupts absolutely
mutlak güç yolsuzluk getirir power corrupts, and absolute power corrupts absolutely
mutlak güç muhakkak yozlaşır power corrupts, and absolute power corrupts absolutely
mutlak güç önünde sonunda insanı bozar power corrupts, and absolute power corrupts absolutely
mutlak güç mutlaka insanı bozar power corrupts, and absolute power corrupts absolutely
Colloquial
mutlak zafer elde etmek massacre v.
mutlak surette sure as shooting adv.
Idioms
mutlak doğru olarak kabul etmek take as gospel v.
mutlak doğru olarak kabul etmek take something as truth v.
mutlak doğru olarak kabul etmek accept something truth v.
mutlak doğru olarak kabul etmek take something as gospel v.
mutlak doğru olarak kabul etmek accept something as gospel v.
(bir şeyi) mutlak/tereddütsüz doğru olarak kabul etmek take (something) for gospel v.
Speaking
mutlak surette uymak zorundasın you cannot fail to obey it expr.
Trade/Economic
mutlak likidite absolute liquidity n.
mutlak getirili fon absolute-return fund n.
mutlak maliyet farkı absolute cost difference n.
mutlak artık değer absolute surplus value n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak haklar absolute rights n.
mutlak fiyat absolute price n.
mutlak pay absolute share n.
mutlak maliyet avantajı subadditivity n.
mutlak çoğunluk absolute majority n.
mutlak ürün başarısızlığı absolute product failure n.
mutlak üstünlükler teorisi theory of absolute advantages n.
mutlak hak absolute interest n.
mutlak müşteri memnuniyeti absolute customer satisfaction n.
mutlak üstünlük absolute advantage n.
mutlak sorumluluk primary liability n.
mutlak çoğunluk working majority n.
mutlak mülkiyet absolute ownership n.
mutlak sıklık absolute frequency n.
mutlak üstünlük absolute advantage n.
mutlak getiri absolute return n.
mutlak mülkiyet hakkı absolute title n.
mutlak hata absolute measuring error n.
mutlak üstünlükler teorisi theory of absolute advantage n.
mutlak ayni hak fee simple n.
mutlak atıf (standartlara) exclusive reference (to standards) n.
mutlak artı değer absolute surplus value n.
mutlak satınalma gücü paritesi absolute purchasing power parity n.
mutlak hak absolute right n.
mutlak tekel absolute monopoly n.
mutlak öncelik kuralı absolute priority rule n.
mutlak gelir hipotezi absolute income hypothesis n.
mutlak yoksulluk absolute poverty n.
mutlak müşteri memnuniyeti complete customer satisfaction n.
mutlak faydanın ölçülebilirliliği cardinal utility n.
mutlak avantaj absolute advantage n.
reel ulusal gelirin mutlak olarak düştüğü veya uzun dönemli eğilimine göre yavaş arttığı dönem contraction n.
mutlak getirili absolute-return adj.
Law
evlenmede mutlak geçersizlik sebepler impediments to marriage n.
evlenmede mutlak geçersizlik sebepler diriment impediment n.
kanunun mutlak gücü rigor juris n.
kişiler üzerindeki mutlak haklar absolute rights on persons n.
mutlak ihzar kararı (davalı için) peremptory writ n.
mutlak hak perfect right n.
mutlak sorumluluk absolute liability n.
mutlak hak absolute right n.
mutlak ret nedenleri absolute grounds for refusal n.
mutlak çoğunluk absolute majority n.
mutlak ihzar kararı (davalı için) peremptory writ of mandate n.
mutlak kaçak absolute contraband n.
mutlak mesuliyet absolute liability n.
mutlak tam ziyan absolute total loss n.
mutlak boşanma absolute divorce n.
mutlak süre peremptory term n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak butlan sebepleri grounds for absolute nullity n.
mutlak idare rejimi absolutism n.
mutlak savunma peremptory defence n.
mutlak butlan absolute nullity n.
mutlak savunma peremptory defense n.
mutlak sahiplik absolute ownership n.
mutlak mülkiyet unconditional ownership n.
mutlak mülkiyet domain n.
mutlak haklar absolute rights n.
mutlak haklar non-derogable rights n.
mutlak hak non-derogable right n.
mutlak red hakkı peremptory challenge n.
mutlak ekseriyet absolute majority n.
mutlak geçerli yararlanma hakkı legal estate n.
şartsız veya mutlak temlik absolute conveyance n.
hukukta kullanılan kelime ve ifadelerin yalnızca mutlak anlamlarını kabul etme constructionism n.
mirasçının mutlak hakka ve işlem yetkisine sahip olduğu arazi mülkiyeti fee simple n.
mutlak yasal mülkiyet in fee expr.
Politics
mutlak hükümet cesarism n.
mutlak baskı totality n.
hiçbir partinin mutlak çoğunluk sağlayamadığı parlamento hung parliament n.
mutlak yoksulluk absolute poverty n.
mutlak hükümdar potentate n.
mutlak devletçi rejim dirigisme n.
mutlak monarşi absolute monarchy n.
mutlak çoğunluk absolute majority n.
mutlak yönetim absolute government n.
mutlak azınlık absolute minority n.
mutlak devletçi rejim dirigism n.
mutlak idare shogunate n.
mutlak monarşim absolute monarchy n.
mutlak veto absolute veto n.
mutlak idare monocracy n.
mutlak idare totalitarianism n.
mutlak monarşi autocracy n.
mutlak idare authoritarianism n.
mutlak hükümet caesarism n.
mutlak hürriyet absolute freedom n.
mutlak hakimiyet autarchy n.
mutlak hürriyet uncontrolled freedom n.
mutlak hükümet absolute government n.
mutlak savaş kaçağı absolute contraband n.
mutlak idare one-man rule n.
mutlak hürriyet uncontrolled liberty n.
mutlak otorite autarchic n.
bağımsız ve mutlak güç sahibi bir kadın hükümdar autocratrix n.
Insurance
azami mutlak zarar absolute maximum loss n.
Technical
barometrik ve manifold mutlak basıncı barometric and manifold absolute pressure n.
bir dizgenin mutlak kararlılığı absolute stability of a system n.
elektrik birimlerinin mutlak sistemi absolute system of electrical units n.
hidroforların mutlak kalibrasyonu absolute calibration of hydrophones n.
manifold mutlak basıncı manifold absolute pressure n.
mutlak irtifa absolute altitude n.
mutlak sıfır noktası absolute zero n.
mutlak kod absolute code n.
mutlak kodlama absolute coding n.
mutlak sıcaklık ölçeği absolute temperature scale n.
mutlak genişleme absolute expansion n.
mutlak boşluk absolute vacuum n.
mutlak abluka absolute blockade n.
mutlak sıcaklık absolute temperature n.
mutlak ölçüm hatası absolute error of measurement n.
mutlak değer bilgisayarı absolute value computer n.
mutlak basınç absolute pressure n.
mutlak elektrometre absolute electrometer n.
mutlak geçirgenlik absolute permittivity n.
mutlak değerli döner sensör absolute rotary encoder n.
mutlak titreşim absolute vibration n.
mutlak yörünge absolute paths n.
mutlak alkol absolute alcohol n.
mutlak geçirgenlik absolute permeability n.
mutlak atmosferik basınç absolute atmosphere n.
mutlak tıkanıklık başlangıcı absolute congestion threshold n.
mutlak yükseklik absolute altitude n.
mutlak ölçü aleti absolute instrument n.
mutlak yakınsak absolutely convergent n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak filtre absolute filter n.
mutlak ölçü absolute scale n.
mutlak pürüzlülük absolute roughness n.
mutlak komut absolute instruction n.
mutlak kararlı sistem absolutely stable system n.
mutlak gecikme absolute delay n.
mutlak nem absolute humidity n.
mutlak viskozite birimi poise n.
mutlak sıfır noktası zero n.
mutlak akışkanlık birimi poise n.
mutlak altimetre absolute altimeter n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak buhar basıncı absolute vapour pressure n.
mutlak çevirici absolute assembler n.
mutlak kararlı dizge absolutely stable system n.
mutlak sıcaklığın simgesi t n.
mutlak basınç gross pressure n.
mutlak değer aygıtı absolute-value device n.
mutlak sapma absolute deviation n.
mutlak viskozite absolute viscosity n.
mutlak güç çıktısı absolute power output n.
mutlak manometre absolute pressure gauge n.
mutlak sıfır absolute zero n.
mutlak permitivite absolute permittivity n.
mutlak frekans absolute frequency n.
mutlak yoğunluk absolute density n.
mutlak artezyen kuyusu absolute artesian well n.
mutlak toplanır absolutely summable n.
ortalama mutlak sapma mean absolute deviation n.
psi türünden mutlak basınç psia n.
Computer
doğrusal bir dizgenin mutlak kararlılığı absolute stability of a linear system n.
mutlak kararlı dizge absolutely stable system n.
mutlak yükleyici absolute loader n.
mutlak komut immediate instruction n.
mutlak konumlu paragraf absolute positioned paragraph n.
mutlak adres absolute address n.
mutlak referans absolute reference n.
mutlak yol isimleri absolute path names n.
mutlak bağlantılar absolute links n.
mutlak aygıt absolute device n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak değer işareti absolute value sign n.
mutlak çevirici absolute assembler n.
mutlak öncelik absolute priority n.
mutlak değer aygıtı absolute value device n.
mutlak bağlaçlar absolute links n.
mutlak konumlama absolute positioning n.
mutlak değer bilgisayarı absolute value computer n.
mutlak kodlama absolute coding n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak konumlu nesne absolute positioned object n.
mutlak konumlu nesneler absolute positioned objects n.
tümlenik mutlak hata ölçütü integral absolute error criterion n.
sadece pozitif mutlak değeri olan unsigned adj.
göreceli/mutlak olmasını gözardı et ignore relative/absolute expr.
mutlak kaydet absolute record expr.
Informatics
mutlak adres absolute address n.
mutlak konum absolute position n.
mutlak konumlama absolute localization n.
mutlak komut absolute instruction n.
mutlak adres immediate address n.
mutlak sapma absolute deviation n.
mutlak hız absolute velocity n.
mutlak kodlama absolute coding n.
mutlak yükleyici absolute loader n.
mutlak veri immediate data n.
mutlak adresli ağ noktası absolute url n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak adres explicit address n.
mutlak vektör absolute vector n.
Telecom
mutlak veri absolute data n.
mutlak gecikme absolute delay n.
mutlak kazanç absolute gain n.
mutlak sektör adresi absolute sector address n.
mutlak adres immediate address n.
mutlak ortam ötesi bağ absolute hyperlink n.
sesi yeniden üreten kafanın mutlak etkinliği reproducing head absolute efficiency n.
Electric
mutlak elektrometre absolute electrometer n.
Mechanic
kristal katılarda reaksiyonların, entropide değişiklikleri de beraberinde getirdiği ve sıcaklık mutlak sıfıra yaklaşırken entropinin sıfırlanmaya meyilli olduğunu ortaya atan prensip nernst heat theorem n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç thermic weight n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç heat weight n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç thermodynamic function n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç entropy n.
Textile
havanın mutlak nemi absolute humidity n.
mutlak rutubet absolute humidity n.
mutlak nem oranı absolute humidity n.
Construction
mutlak hacim absolute volume n.
Automotive
barometrik mutlak basınç sensörü barometric absolute pressure sensor n.
manifolt mutlak basınç sensörü manifold absolute pressure sensor n.
mutlak basınç absolute pressure n.
mutlak basınç ölçeğinde sıfır değer zero absolute pressure n.
mutlak kütle absolute weight n.
mutlak sıfır absolute zero n.
mutlak basınç turbocharging pressure n.
mutlak karter havalandırması positive crankcase ventilstion n.
mutlak entropi absolute entropy n.
Railway
mutlak fren mesafesi absolute braking distance n.
Aeronautic
mutlak olcu aleti absolute instrument n.
mutlak basınç sensoru absolute pressure sensor n.
mutlak girdap absolute vorticity n.
mutlak tavan absolute ceiling n.
mutlak frekans absolute frequency n.
mutlak irtifa absolute altitude n.
mutlak yükseklik absolute height n.
Medical
mutlak nötrofil sayısı absolute neutrophil count n.
mutlak hassaslık absolute sensitivity n.
mutlak monosit sayısı absolute monocyte count n.
mutlak inversiyon absolute inversion n.
mutlak lenfosit sayısı absolute lymphocyte count n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak mutluluk absolute bliss n.
Psychology
kültürel mutlak cultural absolute n.
mutlak duyarlılık absolute sensitivity n.
mutlak şefaat absolute bliss n.
mutlak eşik absolute threshold n.
mutlak parlaklık absolute luminosity n.
mutlak sıfır absolute zero n.
mutlak uyum absolute accommodation n.
mutlak risk indirimi absolute risk reduction n.
mutlak yaş absolute age n.
mutlak sapma absolute inversion n.
mutlak risk absolute risk n.
mutlak bilgi absolute knowledge n.
mutlak ölçüm absolute measurement n.
mutlak ölçek absolute scale n.
mutlak yoksunluk absolute deprivation n.
mutlak tepkisizlik dönemi absolute refractory period n.
Physiology
mutlak kulak absolute pitch n.
mutlak işitme absolute pitch n.
mutlak perde yeteneği absolute pitch n.
mutlak kulak perfect pitch n.
mutlak işitme perfect pitch n.
mutlak perde yeteneği perfect pitch n.
Optics
kontakt lensin mutlak kalınlığı absolute thickness of a contact lenses n.
mutlak füzyonel verjans amplitüdü absolute fusional vergence amplitude n.
mutlak kırılma indisi absolute refractive index n.
Food Engineering
mutlak nem absolute humidity n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak basınç absolute pressure n.
mutlak sıfır absolute zero n.
mutlak sıcaklık absolute temperature n.
Math
mutlak değer numerical value n.
mutlak maksimum absolute maximum n.
mutlak maksimum değeri absolute maximum n.
mutlak değer absolute value n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak sayı absolute number n.
mutlak minimum değeri absolute minimum n.
mutlak minimum absolute minimum n.
mutlak değer denklemleri absolute value equations n.
mutlak yakınsaklık absolute convergence n.
mutlak sabit (değer) absolute constant n.
mutlak yakınsama absolute convergence n.
mutlak yakınsak seri absolutely convergent séries n.
dikey eksen boyunca ölçülen periyodik eğrinin azami mutlak değeri amplitude n.
maria agnesi tarafından tanımlanan üçüncü dereceden mutlak bir eğri witch n.
mutlak değer distance n.
(seri, vektör) mutlak değeri daha büyük bileşene sahip olmak dominate v.
daha büyük mutlak değerde olmak dominate v.
Geometry
mutlak eğrilik absolute curvature n.
maria agnesi tarafından tanımlanan üçüncü dereceden mutlak eğri witch n.
Logic
mutlak kanıt apodixis n.
Statistics
mutlak ölçü absolute measure n.
mutlak frekans absolute frequency n.
mutlak inhiraf absolute deviation n.
mutlak sıklık absolute frequency n.
mutlak hata absolute error n.
mutlak sapma absolute deviation n.
mutlak fark absolute difference n.
mutlak moment absolute moments n.
mutlak yanılgı absolute error n.
mutlak yansız tahmin edici absolutely unbiased estimator n.
ortalama mutlak hata mean absolute error n.
studentleştirilmiş en büyük mutlak sapma studentized maximum absolute deviate n.
medyan mutlak sapma mean deviation from the median n.
ortalama mutlak sapma mean deviation from the mean n.
mutlak sıklık frequency n.
mutlak veya bağıl frekansların toplanmasıyla elde edilen cumulative adj.
Physics
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi theory of relativity n.
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi einstein's theory of relativity n.
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi relativity n.
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi relativity theory n.
mutlak ivme absolute acceleration n.
mutlak birim absolute unit n.
mutlak hareket absolute motion n.
mutlak uzay absolute space n.
mutlak skala absolute scale n.
mutlak sıcaklık skalası absolute temperature scale n.
mutlak sıcaklık kelvin scale n.
periyodik olarak değişen miktarın maksimum mutlak değeri amplitude n.
sıcaklıkta mutlak sıfır noktası ile ilişkili zero point adj.
Chemistry
mutlak alkol absolute alcohol n.
mutlak konfigürasyon absolute configuration n.
mutlak tartı absolute weight n.
mutlak potansiyel absolute potential n.
mutlak etil alkol absolute ethyl alcohol n.
Marine Biology
mutlak bolluk absolute abundance n.
mutlak besin çevirme oranı absolute conversion rate of food n.
mutlak içgöç absolute recruitment n.
mutlak sıcaklık kelvin temperature n.
mutlak büyüme oranı absolute growth rate n.
mutlak doğurganlık absolute fecundity n.
Astronomy
mutlak denklem absolute equation n.
mutlak kadir absolute magnitude n.
mutlak parlaklık absolute magnitude n.
Literature
(gnostisizmde) mutlak tanrı tezahürlerinden oluşan çift syzygy n.
History
atina demokrasisinin mutlak kuralı theatrocracy n.
1770'lerden 1920'lere kadar irlanda'da mutlak özerk yönetim için yapılan ayaklanma home rule [ireland] n.
mutlak egemen tarafından verilip yetkisi üzerinde sınırlama görevi gören imtiyaz octroi n.
acil durumlarda atanıp antik roma senatosu'ndan mutlak yetki alan bir eyalet yöneticisi dictator n.
Religious
tanrı/tanrıça biçiminde vücut bulan mutlak gerçeklik truth n.
katoliklerde mutlak af plenary indulgence n.
papazların mutlak hakimiyeti archpresbytery n.
dini ve siyasi meselelerde papanın mutlak otoritesini destekleyen kimse ultramontane n.
dini ve siyasi meselelerde papanın mutlak otoritesini destekleyen düşünce ultramontanism n.
mutlak'ın bilgisinin insanın mantıksal süreçlerden ziyade yüksek bir dini bilinç ile erişilebileceği doktrini metagnosticism n.
mutlak olan şey one n.
mutlak kudret sahibi omnipotent n.
(roma katolik kilisesinde) papanın mutlak lider olduğu yönetim sistemi papality [obsolete] n.
kutsal bir biçimde mutlak olan thearchic adj.
dini ve siyasi meselelerde papanın mutlak otoritesini destekleyen ultramontane adj.
Philosophy
mutlak olan şey reality n.
(platon felsefesinde) olaylardan ayrı var olan mutlak gerçeklik time n.
her durumun birbirinden farklı olduğuna ve mutlak bir değer yargısı olamayacağına inanan görüş situationalism n.
mutlak bilgi absolute knowledge n.
mutlak yaratıcı kuvvet inancı demiurgism n.
(neoplatonizmde) varlığın ana kaynağı olarak görülen mutlak gerçeklik one n.
ussal yasa veya gerekçenin mutlak gerçekliği beslediğini öne süren hegel öğretisi panlogism n.
dünyadaki mutlak gerçekliğin irade olduğunu öne süren öğreti panthelism n.
mutlak öz self n.
mutlak bilinç self n.
Geography
mutlak nüfus total population n.
Meteorology
kelvın sıcaklığı mutlak sıcaklık kelvin temperature n.
mutlak nem absolute humidity n.
mutlak sıcaklık absolute temperature n.
mutlak sıfır absolute zero n.
mutlak sıcaklık skalası absolute temperature scale n.
mutlak kararsızlık absolute instability n.
Geology
mutlak kronoloji absolute chronology n.