güneş - Turco Inglés Diccionario
Historia

güneş



Significados de "güneş" en diccionario inglés turco : 15 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
güneş sun n.
güneş solar adj.
General
güneş sunshine n.
güneş brightness n.
güneş daystar n.
güneş sol n.
güneş sun n.
güneş eclipse n.
Idioms
güneş spanish faggot [obsolete] [us] n.
Technical
güneş planetary gear n.
güneş sun n.
Astronomy
güneş day-star n.
Literature
güneş eye of day n.
Meteorology
güneş sun n.
British Slang
güneş currant bun n.

Significados de "güneş" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
güneş gözlüğü sunglasses n.
tutulma (ay/güneş) eclipse n.
güneş doğuşu sunrise n.
güneş batışı sunset n.
güneş doğmak (the sun) rise v.
(güneş/ay) tutulmak eclipse v.
General
güneş banyosu sunbathing n.
mimarlık ve güneş radyasyonu architecture and solar radiation n.
güneş banyosu sun bath n.
güneş koruma faktörü sun protector factor n.
güneş sistemi the solar system n.
güneş şemsiyesi sunshade n.
güneş ile ay yılı arasındaki 11 günlük fark epact n.
güneş çarpması heatstroke n.
güneş gözlüğü shade n.
güneş kaskı pith helmet n.
ortalama güneş mean sun n.
kuvvetli güneş ışığı sunburst n.
batış (güneş) setting n.
güneş vadisi valley of the sun n.
güneş tutulması eclipse n.
güneş gözlüğü shades n.
güneş gözlüğü blinkers n.
güneş ışığı kıyısı sunshine coast n.
güneş çarpması heat prostration n.
güneş enerjili binalar solar buildings n.
güneş yılı the solar year n.
güneş çiçeği heliotrope n.
güneş çekiminden ötürü ayın hareketinde meydana gelen düzensizlik evection n.
güneş yağları ve kremlerinin etkinliği göstergesi sun protector factor n.
güneş enerjili konutlar solar houses n.
güneş kollektörleri solar collectors n.
çok özel hava koşullarında güneş veya ay etrafında ışık çemberi halo n.
güneş yanığı (ciltteki) sunburn n.
cildi güneş ışınlarından koruma amaçlı krem veya yağ sunblock n.
tam gölge (güneş tutulması) umbra n.
güneş kıyısı, güney ispanya'nın akdeniz kıyısında uzanan tatil yöresi costa del sol n.
güneş ışını sun ray n.
ortalamadan daha fazla güneş ışığı alan bölge sunbelt n.
güneş tutulması eclipse of the sun n.
güneş şeklinde mücevher sunburst n.
güneş doğduğu zaman sunup n.
güneş taşı sunstone n.
ortalama güneş zamanı mean solar time n.
güneş yanığı sun tan n.
yalancı güneş parhelion n.
güneş takvimi solar calendar n.
güneş şapkası sunbonnet n.
güneş şemsiyesi parasol n.
doğuş (güneş) rise n.
doğrudan güneş ışığı direct sunlight n.
güneş sistemi modeli orrery n.
güneş saati gnomon n.
güneş enerjisi solar power n.
ışık veren cisim (güneş vb) luminary n.
güneş battığı zaman sundown n.
güneş yağı sunblock n.
rüzgardan vs korunup özellikle güneş ışınlarını yakalamak üzere tasarlanmış yer suntrap n.
yalancı güneş mock sun n.
güneş doğduğu zaman sunrise n.
güneş yanığı tan n.
güneş tutulması solar eclipse n.
güneş sistemi solar system n.
güneş fırtınaları sonucu ortaya çıkan görsel olgu aurora borealis n.
güneş batışı sunset n.
güneş radyasyonu solar radiation n.
güneş batması sundown n.
güneş ışınlarının yeryüzünden yansıması ile ayın bir bölümünü aydınlatması earthshine n.
güneş hayvancıkları heliozoa n.
güneş çarpması touch of the sun n.
güneş ışını sun beam n.
güneş tutulması total eclipse of the sun n.
güneş kuşağı sunbelt n.
güneş güvertesi sun deck n.
ortalama güneş günü mean solar day n.
güneş mabudu phoebus n.
güneş kremi sunscreen n.
güneş tacı solar corona n.
güneş balığı sunfish n.
güneş doğuşu sunrise n.
ışık saçan yüzeyin her santimetrekaresi üzerindeki bir kaloriye eşit güneş radyasyonu bölümü langley n.
güneş banyosu sunbath n.
güneş veya ayın bulutla örtülmesi go in n.
güneş lekesi sunspot n.
güneş ışığı sun n.
sisli havada süzülen güneş ışığı seafog n.
yalancı güneş sundog n.
güneş ışığı sunlight n.
güneş ışığı sunshine n.
güneş batımı sunset n.
güneş ışınlarının buz yüzeyinden yansıması iceblink n.
güneş ışınlarını maksimum oranda alacak şekilde tasarlanmış oda sunroom n.
güneş gözlüğü polaroids n.
güneş siperi blind n.
güneş saçağı awning blind n.
güneş ışınımı sun radiation n.
tam güneş ışığı full sunlight n.
güneş radyasyonu insolation n.
güneş saati dial n.
güneş ışığı light n.
güneş kırıcı sunshade n.
güneş ağartması sun bleaching n.
güneş dişlisi sun gear n.
güneş yanığı sunburn n.
güneş doğması sunrise n.
güneş etkisi sun effect n.
güneş beyazlatması sun bleaching n.
güneş gözlüğü sun glasses n.
güneş etkisi sun exposure n.
güneş batması sunset n.
güneş kırıcı awning n.
güneş ışını sunbeam n.
güneş yanığı suntan n.
güneş çarpması sunstroke n.
güneş etkisiyle sarı olmuş saç sun-bleached blonde hair n.
güneş ışını sunray n.
güneş kırıcı sunblind n.
güneş salonu sun parior n.
güneş çatlağı sun cracking n.
güneş şemsiyesi sunblind n.
güneş şemsiyesi awning n.
dünyanın güneş etrafındaki dönüşü the rotation of the earth around the sun n.
güneş enerjisi üretme solar energy production n.
güneş enerjisi üretimi solar energy production n.
güneş ve dünya sun and earth n.
güneş kursu sun disk n.
güneş losyonu suntan lotion n.
güneş kremi suntan lotion n.
güneş losyonu suncream n.
güneş kremi sunblock n.
güneş losyonu sunscreen n.
güneş kremi suncream n.
güneş losyonu sunblock n.
güneş burcu sun sign n.
güneş tanrıçası sun goddess n.
güneş ayı solar month n.
güneş yanması sun-tanning n.
güneş saati shadow clock n.
zararlı güneş ışınları harmful solar rays n.
güneş batması descent of the sun below the western horizon n.
güneş batması setting of the sun n.
yakıcı güneş burning sun n.
batan güneş the setting sun n.
güneş ışınlarından koruyucu geniş kenarlı şapka sunbonnet n.
güneş ışınlarından koruyucu geniş kenarlı şapka sunhat n.
güneş kremi suntan cream n.
güneş losyonu suntan cream n.
güneş dansı sun dance n.
koyu renk camlı güneş gözlüğü cheaters n.
doğan güneş rising sun n.
güneş kremi suntan oil n.
güneş yağı tanning oil n.
güneş kremi tanning oil n.
güneş yağı suntan oil n.
güneş kremi tanning cream n.
güneş losyonu sun lotion n.
güneş miktarı sunlight n.
güneş sonrası losyon after sun lotion n.
güneş kremi sun cream n.
güneş tanrısı solar deity n.
güneş tanrısı sun god n.
güneş tanrısı sun goddess n.
siyah güneş gözlüğü dark sun-glasses n.
koyu güneş gözlüğü dark sun-glasses n.
siyah güneş gözlüğü black sunglasses n.
koyu güneş gözlüğü black sunglasses n.
güneş şapkası sun hat n.
güneş arabası solar car n.
güneş arabası solar vehicle n.
güneş enerjisi teknolojisi solar technology n.
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz raccoon eyes n.
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz raccoon eye n.
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz panda eyes (uk) n.
bir tür güneş balığı crappie n.
güneş diski sun disk n.
güneş diski disk of the sun n.
çift kapaklı güneş gözlüğü flip-up sunglasses n.
güçlü güneş ışığı strong sunlight n.
güneş batmayan krallık the empire on which the sun never sets n.
güneş varken yağan yağmur sunshower n.
güneş varken yağan yağmur sun shower n.
güneş kapanı sun catcher n.
güneş ışını sunshaft n.
güneş enerjisi santrali solar power plant n.
güneş kremi tanner n.
güneş banyosu yapan kimse tanner n.
güneş enerjisi santrali (ges) solar energy power plant n.
güneş kremi aftersun n.
güneş sonrası losyon aftersun lotion n.
güneş lekesinin en koyu bölgesi umbra n.
güneş lekesinin karanlık ortası umbra n.
güneş saati sundial n.
zamanı güneş'in konumuna göre ölçen alet sundial n.
güneş enerjisi ile çalışan bisiklet solar bike n.
güneş ışıltısı sun sparkle n.
çin menşeli kağıttan yapılmış güneş şemsiyesi kittysol n.
güneş siperi eyeshade n.
güneş ışınlarının yengeç dönencesine dik açıyla geldiği güne verilen ad june 21 n.
güneş ışınlarının yengeç dönencesine dik açıyla geldiği güne verilen ad midsummer n.
güneş ışınlarının yengeç dönencesine dik açıyla geldiği güne verilen ad summer solstice n.
güneş kırıcı brise-soleil n.
güneş banyosu heliolatry n.
güneş ışığının uyaran olduğu fototaksis heliotaxis n.
aynadan yansıyan güneş ışınlarıyla uzun mesafeli gözlemler yapmak için jeodezik ölçümde kullanılan bir alet heliotrope n.
güneş kaskı helmet n.
içbükey çeyrek küre şeklindeki bir güneş saati hemicycle n.
güneş yanığı brown n.
(güneş saati veya eski bir pandüllü saat gibi) ilk veya ilkel zaman ölçüm cihazı horologe n.
(saat veya güneş saati gibi) zaman ölçüm aleti horologium n.
temel ifade aracı olarak ampul, güneş ve lazer ışınından yararlanan bir heykel formu light sculpture n.
göz kamaştırıcı güneş ışığı glare n.
güneş saatçisi gnomonist n.
koyu güneş gözlüğü dark glasses n.
siyah güneş gözlüğü dark glasses n.
(güneş) batma decline n.
günün hangi saatinde olduğunu göstermesi için güneş saati ile teçhiz edilmiş küçük cep pusulası compass dial n.
güneş saati yapma sanatı dialing n.
zamanın güneş saatiyle belirlenmesi dialing n.
güneş saati yapan kimse dialist n.
(gezegen tarafından) alınan güneş ışıması insolation n.
(gezegen tarafından) alınan güneş radyasyonu insolation n.
yatay yüzey birimi başına düşen tüm doğrudan güneş enerjisi oranı insolation n.
(yüzeye) düşen radyasyonun toplam güneş radyasyonuna oranı insolation n.
güneş saati ibresi index n.
küçük güneş şemsiyesi parasolette n.
güneş gözlüğü curtain n.
güneş lekesinin koyu olan orta kısmını çevreleyen gölgeli bölge penumbra n.
güneş tapınağı sun temple n.
gölgenin birinci düşey düzlem üzerine yansıtıldığı güneş saati prime-vertical dial n.
gölgenin birinci düşey düzlem üzerine yansıtıldığı güneş saati prime vertical dial n.
üzerinde güneş batmayan imparatorluk the empire on which the sun never sets n.
boğa güreşi arenasında güneş alan bölüm sol n.
güneş alan bölge sollar [obsolete] n.
termal güneş enerjisi istemi solar thermal system n.
güneş ışığını ısıya dönüştüren sistem solar thermal system n.
güneş alan bahçe solar trap n.
güneş gören teras solar trap n.
roma dönemine ait güneş saati solarium n.
güneş alan yer sollar [obsolete] n.
güneş gören alan sollar [obsolete] n.
polaroid plastikten lensleri olan güneş gözlükleri polaroid n.
polaroid güneş gözlükleri polaroid n.
güneş koruyucu protective n.
güneş şemsiyesi sombrero [obsolete] n.
güneş lekesi spot n.
güneş şapkası squam n.
güneş saati göstergesinin üzerinde yer aldığı düz hat substyle n.
güneş-tanrı sun n.
güneş benzeri nesne sun n.
güneş biçimli hanedan tasviri sun n.
güneş şemsiyesi sun umbrella n.
anlık güneş parlaması sunblink n.
güneş ışığı patlamasına benzeyen şey sunburst n.
güneş ışınlarının yayılışından esinlenen tasarım sunburst n.
güneş ışını sundart n.
güneş-tanrı inancında ilah sun-god n.
güneş alan taraf sunny side n.
ısı, nem ve güneş nedeniyle bitki dokularında yaralanma sunscald n.
güneş koruyucu ürünlerin kullanımı sunscreening n.
güneş gibi parlayan şey sunshine n.
kuvvetli güneş ışığı yayılması sunshine [obsolete] n.
güneş aktivite yoğunluğunda meydana gelen hafif artış surge n.
güneş yağmur vb nedenlerle solmak/aşınmak weather v.
gün doğmak (güneş/sabah) rise v.
güneş çarpmak have sunstroke v.
uzakta kurutmak (bir giysiyi güneş vb'den) dry away v.
güneş banyosu yapmak sunbathe v.
güneş çarpmak get sunstroke v.
batmak (güneş) lower v.
güneş vurmak have a sunstroke v.
doğmuş olmak (güneş/ay) be up v.
güneş yağmur vb soldurmak/aşındırmak weather v.
batmak (güneş) set v.
başına güneş geçmek get sunstroke v.
güneş görmek be light and sunny v.
doğmak (güneş/ay) rise v.
yakmak (kaynar sıvı/buhar/güneş vb ile) scald v.
güneş açmak become sunny v.
çok alçalmak (güneş/ay) sink low v.
çıkmak (ay/güneş) be out v.
batmak (güneş/gemi) go down v.
bulutla örtülmek (güneş/ay) go in v.
yükselmek (güneş) come up v.
(güneş) batmak (sun) to descend v.
güneş yükselmek (the sun) come up v.
güneş batmak (the sun) go down v.
güneş doğmak (the sun) climb v.
güneş doğmak (the sun) come up v.
güneş yükselmek (the sun) climb v.
güneş batmak (the sun) set v.
güneş yükselmek (the sun) rise v.
güneş ışığına maruz kalmak be exposed to sunlight v.
güneş batmak (the sun) drop v.
güneş batmak (the sun) sink v.
(güneş) batmak set v.
güneş almak receive sunlight v.
güneş görmek receive sunlight v.
başına güneş geçmek get a sunstroke v.
güneş çarpmak get a sunstroke v.
güneş ışığına maruz kalmak solarize v.
güneş ışığına maruz kalmak sun v.
güneş ışığına maruz kalmak insolate v.
güneş ışığına maruz kalmak solarise v.
güneş görmek see the sun v.
güneş almak get the sun v.
güneş almak see the sun v.
güneş görmek get sunlight v.
güneş görmek get the sun v.
güneş almak get sunlight v.
harika ışık/güneş almak get great light v.
güneş almak (ev) catch the sun v.
güneş kremi sürmek put on sunscreen v.
(güneş) ufka doğru alçalmak verge v.
(güneş) batmak verge v.
güneş enerjisi üretmek produce solar energy v.
(kimyasal maddeler veya güneş ışığı ile) rengini almak bleach v.
(güneş, ay) tutulmak obumbrate v.
(güneş/ay) tutulmak dark [obsolete] v.
(keten veya kenevir) yağmur, çiy, güneş gibi etkenlere maruz kalarak çürümek dewret v.
güneş yanığı olmak parch v.
(kaynar sıvı/buhar/güneş ile) yakmak scalder [dialect] [uk] v.
yakmak (kaynar sıvı/buhar/güneş ile) scaud [scotland] v.
doğmak (güneş, ay) rise v.
güneş gibi aydınlatmak sun v.
güneş gibi ışımak sun v.
güneş ışığından etkilenmek sun v.
güneş ışığına maruz kalmış gibi olmak sun v.
güneş ve rüzgara maruz bırakmak sunder [dated] v.
(güneş) batmak set v.
güneş merkezine bağlı olan heliocentric adj.
güneş yanığı olmuş sunburnt adj.
güneş gibi sunny adj.
güneş yanığı olmuş sunburned adj.
güneş görmeyen sunless adj.
güneş gören sunroom adj.
bol güneş gören sun-drenched adj.
bol güneş alan sun-drenched adj.
güneş alan/vuran sun-soaked adj.
güneş batarken olan acronycal adj.
güneş batarken olan acronical adj.
güneş gibi sunlike adj.
tutulmamış (güneş/ay) uneclipsed adj.
güneş ışığına maruz kalmamış unsunned adj.
güneş ışığından etkilenmemiş unsunned adj.
güneş ışığı vurmayan unsunned adj.
güneş ışığıyla aydınlatılmamış unsunned adj.
güneş'in öğlenki konumuna ait meridional [obsolete] adj.
güneş'in öğlenki konumu ile ilişkili meridional [obsolete] adj.
güneş saati kadranına ait gnomonical adj.
güneş saati kadranıyla ilgili gnomonical adj.
batan güneş ile ilgili occasive adj.
güneş lekesinin koyu olan orta kısmını çevreleyen gölgeli bölgeyle ilgili penumbral adj.
güneş lekesinin koyu olan orta kısmını çevreleyen gölgeli bölge olan penumbral adj.
yalancı güneş ile ilişkili parheliacal adj.
yalancı güneş ile ilişkili parhelic adj.
güneş saatine ait sciatheric adj.
güneş saatinden sciotheric adj.
güneş saati ile ilgili sciotheric adj.
güneş ışığı ile çalışan solar adj.
güneş ısısı ile çalışan solar adj.
güneş ışığında üretilen solar adj.
güneş ısısı ile elde edilen solar adj.
(tanrı/tanrısal sembol olarak) güneş ile bağlantılı solar adj.
güneş üzerinden zamanı gösteren solar adj.
güneş üzerinden saati gösteren solar adj.
güneş ile ilgili solary [obsolete] adj.
güneş gibi soliform adj.
güneş şeklinde soliform adj.
güneş benzeri sun-like adj.
güneş gibi olan soliform adj.
güneş gibi sonnish adj.
güneş gibi parlak sunbright adj.
güneş ışığı ile dolu sunbright adj.
güneş ışığıyla işlenmiş sun-cured adj.
güneş ışığı altında muhafaza edilmiş sun-cured adj.
güneş gözlüklerine ait veya ilgili sunglass adj.
güneş ışınlarının yayılışından esinlenerek tasarlanmış sunray adj.
güneş yönünde sunward adj.
güneş yönünde sunwise adj.
güneş üzerinde yer alan supersolar adj.
güneş üzerinde bulunan supersolar adj.
güneş doğmadan önce before day adv.
güneş karşısında olarak against the sun adv.
güneş enerjisi ile with solar energy adv.
güneş yönünde sunward adv.
güneş altında abask adv.
güneş yönünde deiseal adv.
güneş anlamı veren ön ek heli- pref.
güneş ışığı anlamı veren ön ek heli- pref.
güneş enerjisi anlamı veren ön ek heli- pref.
yılın güneş'in belirtilen burçta olduğu döneminde under the sign of expr.
Phrasals
(güneş) çıkmak clear off v.
(güneş) yüzünü göstermek come out v.
(ay/güneş) batmak go down v.
(güneş vb.) üzerine/üzerilerine vurmak beat down on v.
yoğun güneş veya ışığın altında kalmak blaze down on (someone or something) v.
yoğun güneş veya ışığa maruz kalmak blaze down on (someone or something) v.
(birinin veya bir şeyin) üzerine vurup yakmak (güneş veya ışık) blaze down (on someone or something) v.
her yerine güneş kremi sürmek lather up v.
-in üzerine vurup/gelip yakmak (güneş/ışık) blaze down v.
Phrases
güneş gökyüzünü kızıla boyarsa, yarın hava güzel olacak demektir red sky at night, shepherd's delight expr.
Proverb
güneş balçıkla sıvanmaz you can't hide the truth
güneş balçıkla sıvanmaz the truth cannot be hidden
güneş tepedeyken dışarı çıkılmaz only mad dogs and englishmen go out in the midday sun
her fırtınanın ardından bir güneş doğar after a storm comes a calm
her fırtınanın ardından bir güneş doğar after the storm comes a calm
her fırtınanın ardından bir güneş doğar after a storm comes a calm
her fırtınanın ardından bir güneş doğar after the storm comes a calm
fırtınanın ardından bir güneş doğar april showers bring may flowers
Colloquial
güneş varken yağan yağmur monkey's wedding n.
çıkar o güneş gözlüğünü take off the shades n.
aşırı süslü giyinmiş güneş gözlüklü kimse hollywood n.
güneş şapkası çiçeğinin ortasındaki koyu kahverengi kısım eye n.
kuzey kutup dairesi'nin kuzeyinde yaz boyunca günün her saati güneş ışığı alan ülke land of the midnight sun n.
güneş gözlüğü sunshades n.
güneş ışığının ulaşmadığı yer where the sun doesn't shine n.
güneş ışığı almayan yer where the sun doesn't shine n.
güneş gözlüklü tip sunglasses n.
güneş gözlüğü sunspecs n.
çok fazla güneş almak get lots of sun v.
ay, güneş, yıldızlar çıkmak be out v.
doğmak (güneş, ay) be out v.
belirmek (güneş, ay) be out v.
ortaya çıkmak (güneş, ay) be out v.
açmak (güneş) be out v.
güneş gözlüklerini çıkar take your sunglasses off expr.
güneş ışığından uzak tutunuz keep away from direct sunlight expr.
Idioms
güneş kadar sıcak as hot as the sun n.
güneş ışığının ulaşmadığı yer where the sun don't shine n.
güneş ışığı almayan yer where the sun don't shine n.
birinin hayatına güneş gibi doğan kimse a ray of sunshine n.
hafif güneş yanığı a touch of the sun n.
hafif güneş çarpması a touch of the sun n.
başına hafif güneş geçme a touch of the sun n.
(güneş veya ışık için) yukarından yoğun bir şekilde üstüne vurmak blaze down on (someone or something) v.
(güneş) çıkmak/yüzünü göstermek brighten up v.
güneş banyosu yapmak catch some rays v.
güneş banyosu yapmak bag some rays v.
güneş banyosu yapmak catch a few rays v.
(güneş) yakıp kavurmak glare down on something v.
güneş gözüne girmek have the sun in (one's) eyes v.
güneş gözünü almak have the sun in (one's) eyes v.
güneş ışığı direkt gözüne geldiği için görememek have the sun in (one's) eyes v.
güneş ışığından dolayı görüşü engellenmek have the sun in (one's) eyes v.
güneş yanığı olmak go red v.
(birini) ciddi şekilde yakmak (güneş) burn (someone) to a crisp v.
(birini) güneş yanığı yapmak burn (someone) to a crisp v.
(birinde) ciddi güneş yanığı oluşturmak burn (someone) to a crisp v.
ıstakoz gibi yakmak (güneş) burn (someone) to a cinder v.
güneş yanığı yapmak burn (someone) to a cinder v.
ıstakoz gibi yakmak (güneş) burn (someone) to a crisp v.
güneş yanığı yapmak burn (someone) to a crisp v.
güneş yanığı olmak catch the sun v.
güneş görmek catch the sun v.
güneş gören bir konumda olmak catch the sun v.
güneş/gün doğarken uyanmak rise with the sun v.
güneş yanığı olmuş burnt to a cinder adj.
güneş yanığı olmuş burnt to a crisp adj.
gözünü güneş alıyor the sun is in someone's eyes expr.
sanki güneş bir tek (birisi/kendisi) için doğuyormuş gibi as if the sun shines out (someone's) backside expr.
güneş gibi sıcacık as warm as the sun expr.
güneş varken yağmur yağıyor the devil is beating his wife expr.
güneş varken yağmur yağıyor the devil is meeting his wife expr.
kızıl gün batımı, güneş ısıtır sırtımı red sky at night, shepherd's delight expr.
Speaking
güneş doğmadan before sunrise adv.
güneş doğar doğmaz the moment the sun comes up expr.
güneş batıdan batar the sun sets in the west expr.
güneş üç saat içinde doğacak the sun comes up in three hours expr.
güneş batıyor the sun is going down expr.
güneş gözlüklerinizi takın put on your sunglasses expr.
güneş doğuyor the sun is rising expr.
güneş doğdu sun has risen expr.
güneş battıktan sonra after the sun goes down expr.
güneş enerjisiyle çalışır it runs on solar power expr.
güneş doğdu sun is up expr.
güneş gözlüklerini tak put on your sunglasses expr.
güneş ışığından uzak tutunuz keep it out of the sunlight expr.
güneş doğudan doğar, batıdan batar the sun rises in the east, sets in the west expr.
üç saate kadar güneş doğacak the sun comes up in three hours expr.
yarın güneş batmadan before sundown tomorrow expr.
güneş doğudan doğar the sun rises in the east expr.
Trade/Economic
güneş gözlüğü markası raybans n.
güneş enerjisi endüstrisi solar industry n.
iktisadi dalgalanmaları güneş lekeleri ile açıklayan teori sunspot theory of business cycle n.
güneş ışığından uzak tutunuz keep away from sunlight expr.
Tourism
deniz güneş kum sea sand sun n.
Technical
çok kristalli silikon güneş hücresi multicrystal silicon solar cell n.
camsız sıvı ısıtma güneş kollektörü unglazed liquid heating solar collector n.
camlı sıvı ısıtma güneş kollektörü glazed liquid heating solar collector n.
dış güneş sistemi outer solar system n.
doğal güneş camı natural daylight glass n.
dünya ile güneş arasındaki herhangi bir gezegen interior planet n.
doğrudan güneş enerjisi kazanımı direct solar energy gain n.
doğrudan güneş ışını etkisi the effect of direct sunlight n.
direkt güneş ışını geçirgenliği direct solar energy transmittance n.
direkt güneş radyasyonu direct solar radiation n.
dünya tarafından aya yansıtılan güneş ışığı earth light n.
güneş ışınımı verileri solar radiation data n.
güneş siperliği sunshade n.
güneş enerjili imbik solar still n.