gelme - Turco Inglés Diccionario
Historia

gelme



Significados de "gelme" en diccionario inglés turco : 7 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
gelme arrival n.
General
gelme coming n.
gelme arriving n.
gelme arrival n.
gelme advent n.
gelme concourse n.
Slang
gelme spurt n.

Significados de "gelme" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
karşı gelme objection n.
birbiri ardından gelme sequence n.
elinden her iş gelme versatility n.
General
yeniden bir araya gelme reunion n.
kullanılmaz duruma gelme lapse n.
elinden her iş gelme versatility n.
geri gelme emri recall n.
yakarak toz haline getirme veya gelme calcination n.
arkası gelme subsequence n.
üstesinden gelme accomplishment n.
patlayacak hale gelme simmer n.
bir araya gelme aggregation n.
galip gelme upper hand n.
karşılık gelme correspondence n.
önde gelme lead n.
meydana gelme origination n.
galip gelme winning n.
arka arkaya gelme evolution n.
karşı gelme eğilimi negativism n.
önce gelme primacy n.
aynı soydan gelme cognation n.
karşı gelme resistance n.
dışarıdan gelme exotica n.
dışarıdan gelme exotism n.
davetsiz gelme intrusion n.
bir araya gelme concourse n.
karşı gelme contravention n.
yüz yüze gelme confrontation n.
babadan gelme predecessor n.
üstün gelme overcoming n.
geri gelme rebound n.
geri gelme return n.
karşı gelme infringement n.
meydana gelme accruing n.
üstün gelme outgoing n.
sonradan gelme posteriority n.
içten gelme spontaneity n.
içinden gelme spontaneity n.
gaz haline gelme gasifying n.
önce gelme preceding n.
geri gelme işareti recall n.
normal haline gelme restoration n.
birbiri ardından gelme sequence n.
yerine gelme effectuation n.
koloni haline gelme colonization n.
karşı gelme noncompliance n.
sonradan gelme subsequence n.
birdenbire meydana gelme outburst n.
ekip haline gelme teaming n.
içinden gelme willingness n.
kulağa hoş gelme euphony n.
küme haline gelme conglomeration n.
art arda gelme successiveness n.
arka arkaya gelme durumu consecutiveness n.
karşı gelme kick n.
önde gelme precedence n.
karşı gelme disobedience n.
meydana gelme occurrence n.
içten gelme spontaneousness n.
meydana gelme eventuating n.
vecde gelme ectasis n.
birden fazla anlama gelme ambiguity n.
denk gelme coincidence n.
önceki durumuna gelme reinstatment n.
üstesinden gelme overcoming n.
meydana gelme emergence n.
geri gelme coming back n.
yerine gelme countercoil n.
gidip gelme shuttling n.
kanuna karşı gelme outlawry n.
göreve gelme accession n.
aşka gelme exaltation n.
verimli hale gelme fertilization n.
sıvı haline gelme liquefaction n.
toz haline gelme kabiliyeti triturability n.
meydana gelme geniture n.
arasında meydana gelme intercurrence n.
toz haline gelme efflorescence n.
karşı karşıya gelme confrontation n.
rast gelme encounter n.
görmezden gelme connivance n.
önde gelme primacy n.
yeniden meydana gelme reoccurrence n.
gibi gelme feeling n.
uygun gelme fit n.
ingiliz soyundan gelme anglo-saxon n.
tekrar meydana gelme re-emergence n.
iş yapmaya hazır hale gelme getting ready to do business n.
ince levha haline gelme lamination n.
art arta gelme succession n.
bir araya gelme coming together n.
karşı gelme obstruction n.
kendi ihtiyaçlarını görmezden gelme self-negation n.
itirazın üstesinden gelme objection handling n.
uyumlu hale gelme attunement n.
üstün gelme high ground n.
üstesinden gelme becerisi coping skill n.
karı koca olarak bir araya gelme durumu conjugality n.
kendine gelme recovering n.
aynı soydan gelme filiation n.
ödeme zamanı gelme dueness n.
şişkin hale gelme blowing up n.
şişirilmiş hale gelme blowing up n.
iktidara gelme accession to power n.
karşı gelme incompliancy n.
meydana gelme taking place n.
tekrar meydana gelme reemergence n.
koloni haline gelme colonisation n.
karşı gelme non-compliance n.
verimli hale gelme fertilisation n.
önde gelme lead n.
başta gelme lead n.
birinci gelme lead n.
iş başına gelme accedence n.
iktidara gelme accedence n.
üstesinden gelme obviation n.
meydana gelme advent n.
bir araya gelme adunation n.
(bir amaç için) bir araya gelme rally n.
bir araya gelme rallying n.
dans gibi amaçlar için bir araya gelme canticoy [obsolete] n.
yeniden bağlı hale gelme reattachment n.
tekrar dünyaya gelme rebirth n.
kendine gelme recollectedness n.
çözülemez hale gelme tangling n.
yeniden bir araya gelme reengagement n.
yeniden bir araya gelme re-engagement n.
uygun zamanda meydana gelme tempestivity n.
(ses) genizden gelme twanginess n.
çift hale gelme twinning n.
çeşitli manalara gelme elasticity n.
tek birim haline gelme uniting n.
bir araya gelme unition n.
karşı gelme/çıkma kick n.
karşı gelme unobedience [obsolete] n.
kullanılamaz hale gelme lapse n.
dışarıdan gelme extraneousness n.
birinci gelme win n.
meydana gelme événement n.
bir uzvu kullanamaz hale gelme maim [obsolete] n.
bir şeyin bileşenlerinin bir araya gelme şekli makeup n.
sıvı haline gelme liquescency n.
yönetme, kontrol etme veya üstesinden gelme bilimi management n.
galip gelme winningness n.
yorgan yapmak için bir araya gelme quilting n.
yorgan yapmak için bir araya gelme quilting bee n.
karşı gelme repugnance n.
karşı gelme repugnancy n.
karşı gelme repugnance n.
karşı gelme repugnancy n.
bir araya gelme hant [obsolete] n.
kendine gelme revival n.
bir araya gelme haunt [obsolete] n.
problemin üstesinden gelme healing n.
işin sonuna gelme home stretch n.
bir araya gelme hosting n.
iki yer arasında sürekli gidip gelme motion [obsolete] n.
yeniden meydana gelme repeat performance n.
(kemik) doğru pozisyonuna geri gelme reposition n.
ikinci kez bir araya gelme reunition n.
hatıra gelme revival n.
(sıvı) kalınlaşıp yumru haline gelme livering n.
hareketsizken hareketli hale gelme move n.
durağanken aktif hale gelme move n.
değiştirilemez hale gelme lock-in n.
etkilenemez hale gelme lock-in n.
eğilmez hale gelme lock-in n.
anlaşılmaz hale gelme obscuration n.
ferah duruma gelme riddance n.
hareketsiz hale gelme rigidifying n.
görmezden gelme go-by n.
suyun gidip gelme hareketi chop n.
karşı karşıya gelme clash n.
ulu hale gelme deification n.
tanrı haline gelme deification n.
karşı cinse cazibeli gelme desirableness n.
zamklı hale gelme gumming n.
bir araya gelme hobnob n.
görmezden gelme ignoration n.
galip gelme overhand n.
görmezlikten gelme overlook n.
baskın gelme override n.
baskın gelme overruling n.
baskın gelme overthrow n.
sık meydana gelme community [obsolete] n.
ev ile iş arasında gidip gelme commutation n.
ev ile iş arasında gidip gelme commute n.
evden işe gidip gelme commute n.
karşı karşıya gelme confront [obsolete] n.
yüz yüze gelme confrontal n.
karşı karşıya gelme confrontal n.
yüz yüze gelme confrontment n.
karşı karşıya gelme confrontment n.
hareketsiz hale gelme congealedness n.
buz haline gelme conglaciation n.
bir araya gelme congression n.
bir araya gelme conjugation n.
görmezden gelme connivancy [obsolete] n.
görmezden gelme connivency n.
görmezden gelme connivery n.
kötü bir duruma gelme disimprovement n.
karşı gelme disobediency n.
karşı gelme disobeisance [obsolete] n.
meydana gelme incidence n.
bir araya gelme ingathering n.
meydana gelme ingeneration n.
tedavisi zor olduğundan gitgide zararlı hale gelme insidiousness n.
meydana gelme sıklığı distribution n.
meydana gelme come-out n.
işbirliği için bir araya gelme concurrency n.
bir araya gelme concurrency n.
denk gelme concurrentness n.
işe gidip gelme saati drive time n.
düzenli aralıklarla meydana gelme cyclicity n.
karşı gelme difficulty n.
baskın gelme dominance n.
oyuna gelme dupery n.
fanatik hale gelme fanaticization n.
fanatik hale gelme fanaticization n.
fanatik hale gelme fanaticisation n.
fanatik hale gelme fanaticisation n.
ileri geri gidip gelme pacing n.
birbiri ardından gelme consequence [obsolete] n.
üst üste denk gelme conspiracy n.
karşı gelme counterstand n.
karşı gelme inobedience [obsolete] n.
emre karşı gelme inobservation n.
aşina hale gelme inoculation n.
kurallara karşı gelme inordination [obsolete] n.
arkadaş çevresinin gazına gelme peer pressure n.
sona gelme postposition n.
bir araya gelme amassing n.
bir araya gelme coition [obsolete] n.
denk gelme co-occurrence n.
mısır ayıklamak için bir araya gelme cornhusking n.
karşılık gelme correspondency n.
bir araya gelme corroboree [australia] n.
bir araya gelme corrobory n.
arkasından gelme follow-on n.
gidip gelme oscillancy n.
önce gelme precession n.
üstün gelme precession n.
(bebek) erken gelme prematurity n.
bir duruma hazırlıklı hale gelme preparation n.
deneyimli hale gelme seasoning n.
kendine gelme shake-off n.
göze hoş gelme shapeliness [rare] n.
görmezden gelme short shrift n.
nota kitabı şarkıları okumak için bir araya gelme singing [us] n.
basınçlı hale gelme pressurization n.
basınçlı hale gelme pressurisation n.
üstün gelme gücü prevailment [obsolete] n.
sık meydana gelme prevalency n.
önce gelme prevenance n.
önce gelme prevenience n.
görmezlikten gelme skip n.
meydana gelme solidification n.
değerli hale gelme solidification n.
görmezden gelme suffrance n.
yerine gelme superinducement n.
yerine gelme superinduction n.
münasip hale gelme superlation [obsolete] n.
yerine gelme supersession n.
fazladan gelme supervention n.
aniden gelme surreption n.
aniden gelme survenue n.
bir araya gelme grouping n.
işe gelme saatini kaydetmek clock in v.
gitme/gelme emri vermek order v.
anne soyundan gelme matrilineal adj.
dıştan gelme foreign adj.
dıştan gelme exotic adj.
Phrases
(birine/bir şeye) üstün gelme the better of (someone or something) n.
(birine/bir şeye) galip gelme the better of (someone or something) n.
(birine/bir şeye) üstün gelme better of someone n.
(birine/bir şeye) galip gelme better of someone n.
bir yerini kırarsan bana gelme don't come running to me if you break your leg expr.
görmezden gelme do not ignore expr.
(bir şeye/yere) gidip gelme in and out (of something) expr.
Proverb
başkalarının dedikleriyle gaza gelme a fool may give a wise man counsel
Colloquial
bir an için tanıdık gelme sparkle of familiarity n.
bir an tanıdık gelme sparkle of familiarity n.
karşı karşıya gelme face-off n.
(birinin) tahammül düzeyine gelme (one's) fill (of something) n.
(birinin) baş etme sınırına gelme (one's) fill (of something) n.
birinden/bir şeyden bay gelme one's fill of someone or something n.
birinden/bir şeyden gına gelme one's fill of someone or something n.
görmezden gelme freeze n.
kendine gelme glow up n.
iş göremez hale gelme knacker's yard n.
midesi ağzına gelme urge to purge n.
midesi ağzına gelme the urge to purge n.
görmezden gelme ghosting n.
(yoksulluktan gelme nedeniyle) aşırı hırslı hungry adj.
fazla üstüme gelme cut me some slack expr.
fazla üstüme gelme bear with me here expr.
fazla üstüme gelme give me some rope expr.
üstüme gelme! cut me some slack! expr.
üstüme gelme! gimme a break expr.
üstüme gelme! cut me a break! expr.
üstüme gelme! give me a break expr.
kendine gelme (oneself) again expr.
ruhsal dengesi yerine gelme (oneself) again expr.
üstüme gelme don't push expr.
Idioms
uzak yerlerde çalışıp eve sadece yatıp uyumak için gelme bedroom community n.
sonradan aklına gelme staircase wit n.
üçkağıda gelme cat in the sack n.
aileden gelme özellik run in the family n.
kendi çabasıyla sıfırdan iyi bir duruma gelme, sivrilme, yükselme thug life n.
sadede gelme coming straight to the point n.
sadede gelme not backward at coming forward n.
dönüp dolaşıp aynı yere gelme revolving door syndrome n.
aklına sonradan gelme l'esprit de l'escalier (the wit of staircase) n.
sonradan aklına gelme l'esprit de l'escalier (the wit of staircase) n.
çok yoğun bir şekilde gelme fire hose n.
yolun sonuna gelme end of the line n.
zorlukların üstesinden gelme isteğine sahip olmama a faint heart n.
galeyana gelme a rush of blood n.
gaza gelme a rush of blood n.
galeyana gelme a rush of blood to the head n.
gaza gelme a rush of blood to the head n.
tekrar enerjisi yerine gelme a second wind n.
(birinin) hakkından gelme denemesi/şansı a shot at (someone) n.
(birinin) hakkından gelme denemesi/şansı a stab at (someone) n.
(bir şeyle) kısa bir yüz yüze gelme a brush with (something) n.
(bir şeyle) kısa bir yüz yüze gelme one's brush with (something) n.
ölümle burun buruna gelme brush with death n.
duvarlar üstüne üstüne gelme cabin fever n.
ateş almaya gelme flying visit n.
vücuda (gelme) into being n.
meydana (gelme) into being n.
enerjik/aktif hale gelme lead in (one's) pencil n.
gücü/kuvveti yerine gelme lead in (one's) pencil n.
(birinden/bir şeyden) önde gelme precedence over (someone or something) n.
birbiriyle alakasız görevler arasında gidip gelme switch tasking n.
(birine/bir şeye) galip gelme the best of (someone or something) n.
(birine/bir şeye) üstün gelme the best of (someone or something) n.
evli olmayan ana babadan dünyaya gelme wrong side of the blanket n.
evlilik dışı dünyaya gelme wrong side of the blanket n.
başarma/galip gelme şansı olmak be set fair [uk] v.
gaza gelme have a rush of blood to the head [humorous] v.
artık vız gelme beyond caring adv.
dönüp dolaşıp aynı yere gelme the wheel has come full circle expr.
dönüp dolaşıp aynı yere gelme the wheel has turned full circle expr.
benim üzerime gelme stop giving me hard time expr.
karşı karşıya gelme (durumu) them and us expr.
karşı karşıya gelme (durumu) them and us situation expr.
üst zümreden gelme out of the top drawer expr.
-den gelme connected with expr.
üst zümreden gelme from the top drawer expr.
karşı karşıya (gelme) on opposite sides of the barricade expr.
karşı karşıya (gelme) on opposite sides of the barricades expr.
üstün gelme better of expr.
galip gelme better of expr.
(bir daha) kapıma gelme don't darken my door (again) expr.
(bir daha) asla kapıma gelme never darken my door (again) expr.
bir göreve/yarışmaya/toplantıya/hazırlanmadan gelme don't bring a knife to a gunfight expr.
yapası/edesi gelme half a mind expr.
öbür tarafa gidip gelme to hell and back expr.
Formal
yeniden bir araya gelme reassemblage n.
Speaking
asla geri gelme never come back n.
bilmezden gelme don't play coy expr.
bilmezden gelme stop playing coy expr.
benim üzerime gelme don't start on me expr.
buraya gelme don't come here expr.
benim üstüme gelme don't push me expr.
derse/sınıfa geç gelme don't come to class late expr.
elin boş gelme don't show up empty-handed expr.
gelmezsen gelme I don't care if you come or not expr.
geri gelme don't come back expr.
okula geç gelme don't come to school late expr.
sarhoş bir şekilde gelme bir daha buraya never come in here loaded again expr.
sisteme karşı gelme don't upset the apple-cart expr.
üstüme gelme don't get on me expr.
Trade/Economic
yeniden şirket haline gelme reincorporation n.
art arda gelme sequence n.
önce gelme precedence n.
tahsili şüpheli duruma gelme uncollectability n.
trampa ekonomisinden pazar ekonomisi durumuna gelme monetisation n.
trampa ekonomisinden pazar ekonomisi durumuna gelme monetization n.
yasalara karşı gelme contravention of the law n.
yönetim makamlarına kıdem esasına göre gelme line of succession n.
indekssiz hale gelme deindexation n.
olayların sırası, meydana gelme hızı ve değişkenlerin farklı zamanlardaki fonksiyonel ilişkileri üzerinde duran ekonomik analiz dynamism n.
olayların sırası ve meydana gelme sıklığı ile farklı zamanlardaki mevcut değişkenlerin aralarındaki işlevsel ilişkiye önem veren ekonomik analiz dynamics n.
işe gidip gelme süresi commuting time n.
Law
görevini yapmakta olan memura karşı gelme deforcement n.
kanuna karşı gelme outlawry n.
kanunlara karşı gelme outlawry n.
karşı gelme non-compliance n.
kanuna karşı gelme deforcement n.
karşı gelme noncompliance n.
karşı karşıya gelme confrontation n.
memura karşı gelme resisting an officer n.
meydana gelme occurrence n.
memura karşı gelme obstructing an officer n.
kanuna karşı gelme utlary [obsolete] n.
karşı gelme denier [obsolete] n.
emre karşı gelme inobservance n.
önce gelme prevention [obsolete] n.
Politics
iş başına gelme accedence n.
millet haline gelme nationalisation n.
millet haline gelme nationalization n.
hükümet otoritesine karşı gelme rebellion n.
tarafsız hale gelme neutralization n.
tarafsız hale gelme neutralisation n.
komünist hale gelme communization n.
komünist hale gelme communisation n.
federal birlik haline gelme federation n.
Technical
akkor haline gelme candescent n.
alına gelme butt joint n.
aynı anda meydana gelme veya oluşma concurrence n.
boyca eski haline gelme longitudinal reversion n.
çamur durumuna gelme slough n.
eski haline gelme katsayısı coefficient of restitution n.
gelme açısı angle of incidence n.
gaz haline gelme vaporization n.
gaz haline gelme vaporisation n.
gidip gelme hareketli içten yanmalı motorlar reciprocating internal combustion engines n.
gidip-gelme hareketli testere saw with reciprocating action n.
gidip gelme hareketli içten yanmalı motorla tahrik edilen alternatif akım jeneratör grupları reciprocating internal combustion engine driven alternating current generating sets n.
gidip gelme hareketli içten yanmalı motor tahrikli jeneratör grupları reciprocating internal combustion engine driven generating sets n.
kok haline gelme değeri coking value n.
oluk haline gelme troughability n.
önceki durumuna gelme restitution n.
ölü duruma gelme drop-dead halt n.
toz haline gelme pulverisation n.
tekrar meydana gelme recurrent n.
toz haline gelme durumu veya niteliği pulverulence n.
toz haline gelme pulverization n.
üst üste gelme ilkesi principle of superposition n.
uzunlamasına sıkıştırıldığında iç çapında genleşme ve daha sonra sıkıştırma kuvveti serbest bırakıldığında ilk çapına geri gelme özelliği property of expanding its bore diameter when compressed longitudinally and thereafter returning to its initial diameter n.
yavaş yavaş meydana gelme gradual n.
sıvı haline gelme liquefaction n.
gidip gelme hareketli reciprocating adj.
Informatics
görevler arası gidip gelme task switching n.
Television
İngiliz Kanalı üzerinden İngiltere'ye sık sık gidip gelme channel-hopping n.
Textile
(örgüde) sonra gelme foll (follow) n.
Automotive
geri gelme spring back n.
geri gelme backup n.
gidip-gelme hareketi reciprocal motion n.
gidip gelme hareketli içten yanmalı motorlar reciprocating internal combustion engines n.
içten yanmalı gidip gelme hareketli motorlar reciprocating internal combustion engines n.
işe gidip gelme commuting n.
içten yanmalı gidip gelme hareketli motor reciprocating internal combustion engine n.
gidip-gelme hareketi yapan reciprocating adj.
Aeronautic
gaz haline gelme vaporisation n.
gaz haline gelme vaporization n.
içten gelme inset n.
Medical
kendine gelme recovery n.
erken kendine gelme early recovery n.
kendine gelme recovery of consciousness n.
meydana gelme sıklığı incidence frequency n.
meydana gelme yoğunluğu incidence density n.
kendine gelme emergence n.
kendine gelme revival n.
Psychology
karşı gelme bozukluğu oppositional defiant disorder (odd) n.
karşı gelme bozukluğu odd (oppositional defiant disorder) abrev.
Dentistry
devital hale gelme devitalization n.
devital hale gelme devitalisation n.
Optics
gözünden yaş gelme lachrymosity n.
Food Engineering
(özellikle nişastalı karışımlar) pelte haline gelme retrogradation n.
Math
(zar atıldığında aynı sayının denk gelme olasılığında olduğu gibi) belirli olayların oluşma olasılığını ele alan matematik dalı theory of chances n.
Geometry
iki çizginin denk gelme noktası point of concurrence n.
Statistics
bir olayın orantılı olarak meydana gelme sıklığı quotiety n.
Physics
sıvı hale gelme liquification n.
manyetik alana sokulduğunda kalıcı olarak manyetik hale gelme ferromagnetism n.
Chemistry
çözünmez hale gelme insolubilization n.
çözünmez hale gelme insolubilisation n.
(metal) kimyasal olarak yeniden aktif hale gelme, (kömür) aktif hale gelme revivification n.
buz haline gelme glaciation n.
(havadaki nemi emerek) sıvı hale gelme deliquium n.
Biology
laboratuvar koşullarında zararsız veya daha az virülan hale gelme süreci attenuation n.
mutasyon sebebiyle büyüme faktörlerini sentezleyemez hale gelme auxotrophy n.
bitkisel maddeyle dolu hale gelme working n.
bitkisel maddeyle kaplı hale gelme working n.
ortak atalara bakılarak yapılan sınıflandırmada tek bir hayvan veya bitki soyundan gelme monophyly n.
dıştan gelme adventive adj.
tek bir hayvan veya bitki soyundan gelme ile ilişkili monophyletic adj.
tek bir hayvan veya bitki soyundan gelme ile nitelenen monophyletic adj.
Biochemistry
bir araya gelme association n.
Marine Biology
sıvı haline gelme liquefaction n.
Agriculture
(çim veya ekin biçerken) tarla boyunca gidip gelme bout n.
Apiculture
pupa durumuna gelme pupation n.
Linguistics
klitik haline gelme clisis n.
(kelime) aynı kökten gelme cognation n.
başka dildeki bir kelimeden meydana gelme paronymy n.
aynı kökten gelme paronymy n.
Philosophy
kendiliğinden meydana gelme/oluşma aseity n.
Geology
atom haline gelme atomization n.
atom haline gelme atomisation n.
üst üste gelme kuralı law of superposition n.
engebeli duruma gelme diastrophism n.
fosil hale gelme fossilification n.
üst üste gelme kuralı superposition n.
Military
vaktinden önce etkisiz hale gelme premature dud n.
yerine gelme counterrecoil n.
askeri olarak karşı karşıya gelme military confrontation n.
Sport
iskoçya, ingiltere, galler veya irlanda'nın kendi yaptığı müsabakalardan üçünde galip gelme triple crown n.
Music
şarkı söylemek için bir araya gelme sing-song n.