in and in - Turco Inglés Diccionario
Historia

in and in



Significados de "in and in" en diccionario turco inglés : 1 resultado(s)

Inglés Turco
General
in and in adv. aynı soydan gelen ana-babadan

Significados de "in and in" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
in dribs and drabs adv. azar azar
General
mothers and daughters in literature n. edebiyatta anneler ve kızlar
capitalists and financiers in literature n. edebiyatta sermayedarlar ve finansörler
rites and ceremonies in literature n. edebiyatta törenler ve seremoniler
signs and symbols in architecture n. mimaride işaret ve semboller
dancers and musicians in ottoman empire n. çengiler
city and town life in literature n. edebiyatta şehir ve kasaba hayatı
frontier and pioneer life in art n. sanatta sınır ve akıncı yaşamı
eulogy show in ottoman culture and entertainment life n. tuluat
east and west in literature n. edebiyatta doğu ve batı
conference on security and cooperation in europe n. agik
drink made from sahlep root in hot milk and cinnamon n. salep
first aid in illness and injury n. hastalık ve yaralanmada ilkyardım
eulogy show in ottoman culture and entertainment life n. ortaoyunu
city and town life in motion pictures n. sinemada kent ve kasaba yaşamı
eulogy show in ottoman culture and entertainment life n. meddahlık
senses and sensation in children n. çocuklarda duyular ve duygu
decision on the future marriage of a boy and a girl in the cradle n. beşik kertmesi
in and out n. giriş çıkış
slavery and slaves in literature n. edebiyatta kölelik ve köleler
people born in 1980 and afterwards n. 1980 ve daha sonra doğumlu olanlar
prominent names in sports and art n. spor sanat camiasından öne çıkan isimler
prominent figures in sports and art n. spor sanat camiasından öne çıkan isimler
one skilled in the art of marking and protection of security documents n. güvenlik dokümanlarının işaretlenmesi ve korunması konusunda uzman biri
trends in international mathematics and science study n. uluslararası matematik ve fen eğilimleri
people born in 1980 and afterwards n. 1980 ve sonrasında doğanlar
in-and-out n. (atçılık) iki çitten oluşan bir tür engel
be hand in and glove with v. ile yakın ilişki içinde olmak
stick in (one's) mind and bother v. akla takılmak
whale in and v. gayretle bir işe başlamak
search in every nook and cranny v. didik didik etmek
put one's heart and soul in doing something v. canla başla çalışmak
put one's life and affairs in order (again) v. kendini toplamak
put one's life and affairs in order (again) v. kendini toparlamak
pay in cash and in advance v. nakden ve peşinen ödemek
go in and out v. girip-çıkmak
be enclosed in a coffin and buried in the ground v. bir tabuta konup toprağa gömülmek
have all sizes and colors in stock v. stokunda tüm ebatlarından/boylarından ve renklerinden bulunmak
want to sit and talk in person v. oturup yüz yüze konuşmak istemek
shape in flesh and bones v. ete kemiğe bürünmek
weave in and out of traffic v. trafikte araçların arasından geçerek ilerlemek
weave in and out of traffic v. trafikte makas yaparak gitmek
breed in and in v. aynı sürü içerisinde üremek
breed in and in v. yakından ilişkili olan hayvanlardan üremek
in and out of season adj. vakitli vakitsiz
born and raised in adj. doğma büyüme
in-and-in adj. aynı soydan gelen ana-babadan doğan
in dust and ashes adj. aşağılanmış
in dust and ashes adj. rezil halde olan
in dust and ashes adj. kepaze olmuş
in dust and ashes adj. karalar bağlamış
in dust and ashes adj. yaslı
in-and-out adj. bir iyi bir kötü
in-and-out adj. al-sat
in-and-out adj. bir iyi bir kötü
in-and-out adj. al-sat
in and out adv. kah içerde kah dışarda
in its being written and seen adv. yazılmasında ve görülmesinde
in sunshine and in storm adv. iyi veya kötü günlerde
in sack and ashes adv. keder ve nedamet içinde
in and of itself adv. özünde
in summer and winter adv. yaz kış
in this day and age adv. bu zamanda
in black and white adv. yazılı olarak
in great quantities and continuously adv. sapır sapır
in length and breadth adv. enine boyuna
in and out of season adv. olur olmaz zamanda
in season and out of season adv. daimi
in season and out of season adv. vakitli vakitsiz
in season and out of season adv. yerli yersiz
in season and out of season adv. her zaman
in this day and age adv. bugünkü günde
in and out adv. kah içeride
in sack and ashes adv. acı ve pişmanlık içinde
in and out adv. kah dışarıda
in this day and age adv. bugün
day in and day out adv. her gün
in good times and in bad times in sickness and in health adv. iyi günde kötü günde hastalıkta ve sağlıkta
in theory and in practice adv. teoride ve pratikte
in threes and fives adv. üçerli beşerli
twice daily once in the morning and once in the evening adv. sabah bir akşam bir olmak üzere günde iki kere
twice daily once in the morning and once in the evening adv. sabah 1 akşam 1 olmak üzere günde 2 kere
in dust and dirt adv. toz toprak içinde
in word and deed adv. sözde ve özde
in terms of quality and quantity adv. nitelik ve nicelik bakımından
year in and year out adv. yıllarca
year in and year out adv. yıllar boyu
between four in the afternoon and midnight adv. öğleden sonra dört ile gece yarısı arasında
year in and year out adv. yıldan yıla
in and out adv. kah içerde kah dışarda
in black and white adv. sadece grinin tonlarını kullanarak
in high and low adv. tamamen
in high and low adv. her bakımdan
in high and low adv. her yönden
in high and low adv. her taraftan
in and around prep. içinde ve çevresinde
in and of itself pron. bizatihi
in and of itself pron. kendisi
Phrasals
and pull someone in v. bir yere (müşteri vb) çekmek
and drill something in v. zorla kafasına sokmak
and drill something in v. zorla öğretmek
and drill something in v. kafasına sokmak
and drill something in v. iyice öğretmek/belletmek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin bir yere girmesine izin vermek
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi bir yere almak
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi içeri almak
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi bir yere kabul etmek
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi içeri kabul etmek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin bir yere girmesine müsaade etmek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin içeri geçmesine izin vermek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin bir yere girmesine izin vermek
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi bir yere almak
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi içeri almak
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi bir yere kabul etmek
and allow someone or something in v. birini/bir şeyi içeri kabul etmek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin bir yere girmesine müsaade etmek
and allow someone or something in v. birinin/bir şeyin içeri geçmesine izin vermek
weave in and out v. arasından geçerek ilerlemek
weave in and out v. makas yaparak gitmek
Phrases
dry and hot in summers warm and rainy in winters n. yazları kurak ve sıcak kışları ılık ve yağışlı
dry and hot in summers cold and snowy in winters n. yazları kurak ve sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı
in season and out of season n. her zaman
in sickness and health n. hastalıkta ve sağlıkta
in body and mind adv. bedensel ve ruhsal olarak
in dust and ashes adv. (yas veya utanma işareti olarak) başına toz ve kül dökülerek
in dust and ashes adv. pişmanlık ve üzüntüyle
in the name of the father and of the son and of the holy spirit expr. baba oğul ve kutsal ruh adına
in the name of the father son and holy spirit expr. baba oğul ve kutsal ruh adına
in season and out of season expr. daimi
in the name of god the merciful and the compassionate expr. esirgeyen ve bağışlayan allah'ın adıyla
in season and out of season expr. hep
week in and week out expr. haftalarca
in witness whereof i set my hand and affix my seal expr. imzam ve mührüm buna tanıktır
(in) every nook and cranny expr. köşe bucak
in season and out of season expr. olur olmadık
keep in a cool and dry place expr. soğuk ve kuru bir yerde muhafaza edin
in season and out of season expr. sabah akşam
in season and out of season expr. sürekli
i baptize you in the name of the father, and of the son and of the holy spirit expr. seni baba, oğul ve kutsal ruh adına vaftiz ediyorum
in season and out of season expr. zamanlı zamansız
in season and out of season expr. yaz kış
in season and out of season expr. zırt pırt
listen again and fiil in the blanks expr. yeniden dinleyin ve boşlukları doldurun
in season and out of season expr. vakitli vakitsiz
in season and out of season expr. uygun veya uygunsuz
in and out expr. tamamen
in and out expr. en ince ayrıntısına kadar
in and out expr. etraflıca
in and out expr. derinlemesine
in and out expr. ayrıntılarıyla
in and out expr. baştan sona
in and out expr. son detayına kadar
in and out expr. bir içeri bir dışarı
in and out (of something) expr. (bir şeye/yere) düzenli olarak gitme
in and out (of something) expr. (bir şeye/yere) girip çıkma
in and out (of something) expr. (bir şeye/yere) gidip gelme
Proverb
March comes in like lion and goes out like a lamb mart aslan gibi gelir kuzu gibi gider
all's fair in love and war aşkta ve savaşta her şey mubahtır
march comes in like a lion and goes out like a lamb mart soğuk başlar ama sıcak biter
march comes in like a lion and goes out like a lamb mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır
put your trust in god and keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
marry in haste and repent at leisure iyice düşünmeden evlenirsen düşünmeye vakit bulunca pişman olursun
all is fair in love and war aşkta ve savaşta her şey mubahtır
fools build houses and wise men live in them usta, yaptığı evde oturacak kadar zengin değildir
only mad dogs and englishmen go out in the midday sun öğlen güneşinin altında dışarı çıkılmaz
only mad dogs and englishmen go out in the midday sun güneş tepedeyken dışarı çıkılmaz
only mad dogs and englishmen go out in the midday sun bu sıcakta dışarı çıkılmaz
fools build houses and wise men live in them ustanın, inşa ettiği evde oturmaya gücü yetmez
fools build houses and wise men live in them usta, inşa ettiği evde oturamazmış
(one) has made (one's) bed and (one) will have to lie in it kendi düşen ağlamaz
(one) made (one's) bed and (one) has to lie in it kendi düşen ağlamaz
(one) made (one's) bed and (one) must lie in it kendi düşen ağlamaz
a place for everything, and everything in its place her şeyin bir yeri var ve her şey yerli yerine konmalı
a place for everything, and everything in its place her şeyin bir yeri var ve her şey yerli yerinde olmalı
a place for everything, and everything in its place her şeyin bir yeri olmalı ve her şey kullanıldıktan sonra yerli yerine konmalı
a place for everything, and everything in its place aldığın şeyi yerine koy
put your faith in god, and keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
trust in god and keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
you have made your bed and must lie in it kendi düşen ağlamaz
Colloquial
boys and girls in blue n. polis
boys and girls in blue n. polis memurları
boys and girls in blue n. polis gücü
men (and women) in blue n. polis
men (and women) in blue n. polis memurları
men (and women) in blue n. polis gücü
boys and girls in blue n. aynasızlar
boys and girls in blue n. polisler
boys and girls in blue n. polis memurları
a place for everything and everything in its place n. her şey yerli yerinde olması ve o şekilde bırakılması
go in one ear and out the other v. bir kulağından girip öteki kulağından çıkmak
dart in and out v. görünüp kaybolmak
dart in and out v. (ok gibi fırlayarak) süratle girmek/çıkmak
go in and out v. girip girip çıkmak
go in and out v. çıkıp çıkıp girmek
go in and out v. bir girip bir çıkmak
go in and out v. gidip gelmek
go in and out v. gidip gidip gelmek
go in and out v. gelip gelip gitmek
go in and out v. bir çalışıp bir çalışmamak
go in and out v. kesik kesik çalışmak
zone in and out v. yer yer dikkatini kaybetmek
zone in and out v. bazı yerleri kaçırmak
zone in and out v. bazı kısımlara odaklanamamak
in this day and time expr. bu çağda
in leaps and bounds expr. bir solukta
come in and have a seat expr. buyrun gelin oturun
in and out expr. bir içinde bir dışında
a bushel and a peck and some in a gourd expr. çok
in leaps and bounds expr. çok çabuk
go in and win expr. gir ve kazan
in this day and time expr. günümüzde
in leaps and bounds expr. göz açıp kapatıncaya kadar
in this day and time expr. günümüz modern zamanlarında
speak of the devil (and in he walks) expr. iyi insan lafı üzerine gelirmiş
and who walks in? expr. içeri kim girdi dersiniz?
speak of the devil (and in he walks) expr. iti an çomağı hazırla
speak of the devil and in he walks expr. iti an çomağı hazırla
put that in your pipe and smoke it expr. ister inan ister inanma
stick that in your pipe and smoke it expr. ister inan ister inanma
in the interim between her/his morning and afternoon classes expr. sabah ve öğleden sonraki dersleri arasında
in about an hour and a half expr. yaklaşık 1.5 saat sonra
stick that in your pipe and smoke it expr. üzerinde düşün ve kabul edersen et
put that in your pipe and smoke it expr. üzerinde düşün ve kabul edersen et
in dribs and drabs expr. ufak ufak
in the here and now expr. tam burada ve şu anda
in the here and now expr. tam şimdi ve burada
in the here and now expr. anda ve burada
go (and) jump in the lake expr. defol git ve beni rahatsız etme
go (and) jump in the lake expr. defol git
go (and) jump in the lake expr. git başımdan
in bits and pieces expr. paramparça
in bits and pieces expr. tuzla buz
in bits and pieces expr. küçük parçalar halinde
in bits and pieces expr. ufak tefek
Idioms
red in tooth and claw n. bir çatışma ya da rekabet sırasında acımasız ve zalim taktiklere başvurma
red in tooth and claw n. kurt kanunu
red in tooth and claw n. kurtlar sofrası
red in tooth and claw n. göze göz dişe diş mücadele
red in tooth and claw n. dişe diş kana kan mücadele
in and out n. şipşak seks
in and out n. git-gel
come in all shapes and sizes v. her çeşidi mevcut olmak
come in all shapes and sizes v. çeşit çeşit/türlü türlü olmak
come in all shapes and sizes v. farklı şekil ve boyutları bulunmak
come in all shapes and sizes v. farklı tipleri olmak
carry fire in one hand and water in the other v. iki yüzlü olmak
carry fire in one hand and water in the other v. iki yüzlü davranmak
stop seeing things in black and white v. at gözlüğünü çıkarmak
pitch in and help with something v. bir şeye katkıda bulunmak
go in at one ear and out at the other v. bir kulağından girip öbüründen çıkmak
go in at one ear and out at the other v. bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
go in one ear and out the other v. bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
be in fear and trembling v. çok korkmuş olmak
be in fear and trembling v. çok büyük korku ve endişe içinde olmak
be in fear and trembling v. ödü bokuna karışmak
be in sackcloth and ashes v. karalar bağlamak
close only counts in horseshoes and hand grenades v. sonuna kadar gelip de başaramamak
be in sackcloth and ashes v. yas tutmak
put something down in black and white v. yazılı hale getirmek
put something down in black and white v. yazıya dökmek
set something down in black and white v. yazılı hale getirmek
come in on a wing and a prayer v. (uçak veya araç için) düştü düşecek/her an parçalarına ayrılacakmış gibi gelmek
set something down in black and white v. yazıya dökmek
get (something) down in black and white v. (bir şeyi) yazıya dökmek
get (something) down in black and white v. (bir şeyi) yazılı hale getirmek
get (something) down in black and white v. (bir şeyi) yazarak resmileştirmek
get (something) in black and white v. (bir şeyi) yazılı olarak almak
get (something) in black and white v. (bir şeyi) yazıyla resmiyete dökmek
get (something) in black and white v. (bir şeyi) yazıyla teyit etmek
get (something) in black and white v. (bir şeyle) ilgili yazılı belge almak
ring out the old and ring in the new v. geçen yıla güle güle yeni yıla hoş geldin demek
ring out the old and ring in the new v. geçen yılı uğurlayıp yeni yılı karşılamak/kutlamak
ring out the old and ring in the new v. eskiyi geride bırakıp yeninin başlangıcı olmak
ring out the old and ring in the new v. eskiden yeniye geçiş olmak
ring out the old and ring in the new v. iki evre/aşama arasında geçiş olmak
ring out the old (year) and ring in the new v. geçen yılın bitişini yeni yılın gelişini/başlangıcını kutlamak
have one foot in the grave and the other on a banana peel v. bir ayağı çukurda olmak
have one foot in the grave and the other on a banana peel v. hayatının sonuna yaklaşmış olmak
have one foot in the grave and the other on a banana peel v. ölmek üzere olmak
have one foot in the grave and the other on a banana peel v. bir gözü torağa bakmak
have one foot in the grave and the other on a banana peel v. gidici olmak
have one foot in the grave and the other on a banana peel v. belirsiz bir durumda olmak
have one foot in the grave and the other on a banana peel v. her an değişebilecek bir durumda olmak
have one foot in the grave and the other on a banana peel v. problemli bir durumda olmak
have one foot in the grave and the other on a banana peel v. bir anda felakete dönüşebilecek bir durumda olmak
have one foot in the grave and the other on a banana peel v. pamuk ipliğine bağlı olmak
draw in horns and pull in horns v. kemerleri sıkmak
draw in horns and pull in horns v. geri adım atmak
draw in horns and pull in horns v. tutumlu olmak
draw in horns and pull in horns v. yelkenleri suya indirmek
draw in horns and pull in horns v. kuyruğunu kıstırmak
draw in horns and pull in horns v. talebinden vazgeçmek
go in and out (of something) v. (bir şeye) girip girip çıkmak
go in and out (of something) v. (bir şeye) girip çıkmak
go in and out (of something) v. (bir şeye) çıkıp çıkıp girmek
hold in reserve and keep in reserve v. ihtiyat olarak saklamak
hold in reserve and keep in reserve v. elde tutmak
hold in reserve and keep in reserve v. yedekte bekletmek
make one's bed and lie in it v. ektiğini biçmek
make one's bed and lie in it v. ettiğini bulmak
make one's bed and lie in it v. yaptıklarının cezasını çekmek/sonuçlarına katlanmak
pitch in and help v. yardıma soyunmak
pitch in and help v. yardıma girişmek
pitch in and help v. katkıda bulunmak
pitch in and help v. el atmak
put down in black and white v. yazıya dökmek
put down in black and white v. yazılı hale getirmek
in fits and starts expr. arada sırada
stick that in your pipe and smoke it expr. bunu sineye çekmek zorundasın
come in and set a spell expr. buyrun (gelin oturun)
in black and white expr. basılı biçimde
come in and sit a spell expr. buyrun (gelin oturun)
put that in your pipe and smoke it expr. bunu kabul edip çeneni kapasan iyi olur
in this day and age expr. bu çağda
put that in your pipe and smoke it expr. bunu sineye çekmek zorundasın
come in and take a load off your feet expr. buyrun (gelin oturun)
stick that in your pipe and smoke it expr. bunu kabul edip çeneni kapasan iyi olur
in black and white expr. basit ve yalın
come in and sit down expr. buyrun (gelin oturun)
in fits and starts expr. düzensiz
in fits and starts expr. düzensiz surette
in fits and starts expr. düzensiz bir şekilde
in black and white expr. dosdoğru
in fits and starts expr. düşe kalka
in fits and starts expr. dura kalka
in dribs and drabs expr. gıdım gıdım
in leaps and bounds expr. hızla
in fits and starts expr. gelişigüzel
in this day and age expr. günümüzde
in this day and age expr. günümüz modern zamanlarında
in rags and tatters expr. hurdahaş
put that in your pipe and smoke it expr. ister işine gelsin ister gelmesin
put that in your pipe and smoke it expr. ister inan ister inanma
have made one's bed and have to lie in it expr. ne ekersen onu biçersin
in rags and tatters expr. lime lime
in black and white expr. sade
in black and white expr. yazılı biçimde
in rags and tatters expr. yırtık pırtık
who died and left you in charge? expr. sen kim oluyorsun?
who died and left you in charge? expr. bu ne cüret?
who died and left you in charge? expr. sana bu yetkiyi kim verdi?
who died and left you in charge? expr. sen bu yetkiyi nereden aldın?
who died and left you in charge? expr. sem kimsin de böyle emirler yağdırıyorsun?
and a partridge in a pear tree expr. uzun bir liste saydıktan sonra sonuna kafiyeli/eğlenceli bir bitiriş yapmak için eklenen ifade (the twelve days of christmas şarkısından bir alıntı)
in weal and woe expr. hastalıkta ve sağlıkta
in weal and woe expr. iyi günde ve kötü günde
six in one, (and) half a dozen in the other expr. al birini vur ötekine
six in one, (and) half a dozen in the other expr. ha bu ha o
six in one, (and) half a dozen in the other expr. ikisi de aynı
six in one, (and) half a dozen in the other expr. bir fark yok
six in one, (and) half a dozen in the other expr. aynısının laciverti
six in one, (and) half a dozen in the other expr. aynı bokun laciverti
in all shapes and sizes expr. her çeşitten
in all shapes and sizes expr. her türden
in all shapes and sizes expr. boy boy
in all shapes and sizes expr. çeşit çeşit
sell in may and stay away expr. mayıs'ta sat ve uzaklaş
sell in may and stay away expr. (mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması
weighed (in the balance) and found wanting expr. test edildi ve onaylanmadı
weighed (in the balance) and found wanting expr. test edildi ve kusurlu/hatalı bulundu
weighed (in the balance) and found wanting expr. test edildi ve eksik bulundu
in fits and starts expr. kesik kesik
in fits and starts expr. ara ara
by/in leaps and bounds expr. büyük bir hızla
by/in leaps and bounds expr. şaşırtıcı bir süratle
by/in leaps and bounds expr. çabucak
by/in leaps and bounds expr. hızla
by/in leaps and bounds expr. bir solukta
by/in leaps and bounds expr. çok çabuk
by/in leaps and bounds expr. göz açıp kapayıncaya kadar
by/in leaps and bounds expr. şipşak
by/in leaps and bounds expr. büyük/yüksek miktarlarda
by/in leaps and bounds expr. büyük ölçüde
in fear and trembling expr. çok korkmuş
in fear and trembling expr. çok büyük korku ve endişe içinde
in fear and trembling expr. ödü bokuna karışmış
in fear and trembling expr. korkudan tir tir titreyen
in fear and trembling expr. korku ve dehşet içinde
in fear and trembling of (someone or something) expr. (birinden/bir şeyden) çok korkmuş
in fear and trembling of (someone or something) expr. (biri/bir şey yüzünden) çok büyük korku ve endişe içinde
in fear and trembling of (someone or something) expr. (biri/bir şey yüzünden) ödü bokuna karışmış
in fear and trembling of (someone or something) expr. (biri/bir şey yüzünden) korku ve dehşet içinde
in one ear and out the other expr. bir kulaktan girip öbüründen çıkan
in one ear and out the other expr. bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkan
in sackcloth and ashes expr. karalar bağlamış
in sackcloth and ashes expr. yasta
in sackcloth and ashes expr. pişman ve perişan halde
in sackcloth and ashes expr. vicdan azabı içerisinde
in sackcloth and ashes expr. kahrolmuş durumda
snitches get stitches (and end up in ditches) expr. ispiyoncular yaptıklarının cezasını öder
snitches get stitches (and end up in ditches) expr. ispiyonculuk ispiyoncuların yanına kar kalmaz
snitches get stitches (and end up in ditches) expr. ispiyonlayan kişi ispiyonlamanın cezasını çeker/sonuçlarına katlanır
snitches get stitches (and end up in ditches) expr. ispiyonculuk cezasız kalmaz
snitches get stitches (and end up in ditches) expr. ispiyoncu er ya da geç cezalandırılır
snitches get stitches and wind up in ditches expr. ispiyoncular yaptıklarının cezasını öder
snitches get stitches and wind up in ditches expr. ispiyonculuk ispiyoncuların yanına kar kalmaz
snitches get stitches and wind up in ditches expr. ispiyonlayan kişi ispiyonlamanın cezasını çeker/sonuçlarına katlanır
snitches get stitches and wind up in ditches expr. ispiyonculuk cezasız kalmaz
snitches get stitches and wind up in ditches expr. ispiyoncu er ya da geç cezalandırılır
who died and left you in charge exclam. sen kimsin bana emir veriyorsun
who died and left you in charge exclam. kim oluyorsun da bana böyle emirler yağdırıyorsun
who died and left you in charge exclam. sen kimsin ki bana böyle emirler yağdırıyorsun
who died and left you in charge exclam. seni kim patron yaptı buraya
who died and left you in charge exclam. burada patron sen misin ki bana bunları yapmamı söylüyorsun
who died and left you in charge exclam. patron işbaşında!
who died and left you in charge exclam. işte, evin patronu da geldi!
Speaking
I met someone and I fell in love expr. birisiyle tanıştım ve aşık oldum
I'll just check if my friend is in and leave expr. bir arkadaşa bakıp çıkacaktım
I'll just check if my friend is in and leave expr. bir arkadaşa bakıp çıkacağım
there are two cats and a dog in the garden expr. bahçede iki kedi ve bir köpek var
there are two cats and a dog in the garden expr. bahçede iki kedi ve bir köpek bulunuyor
there are two cats and one dog in the garden expr. bahçede iki kedi ve bir köpek var
there are two cats and one dog in the garden expr. bahçede iki kedi ve bir köpek bulunuyor
I would like to express my gratitude to everyone and in particular to xxx expr. başta xxx olmak üzere herkese teşekkür ederim
work in pairs and play the vocabulary game. expr. çiftler halinde kelime oyunu oynayın
come in and make yourself at home expr. içeri gel ve kendini evindeymiş gibi hisset
come in and take a pew expr. içeri gel otur
I slipped and fell in the dark expr. karanlıkta kayıp düştüm
have made one's bed and have to lie in it expr. mademki yatağını yaptın içinde yatacaksın
why don't you come in and get dry? expr. neden içeri girip kurulanmıyorsun?
you've made your bed and you'll have to lie in it expr. kendi düşen ağlamaz
have made one's bed and have to lie in it expr. mademki yaptın sonuçlarına katlanacaksın
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir
just look me in the eye and say you're sorry expr. sadece gözlerimin içine bak ve benden özür dile
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsiniz, söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir
I get up in the morning and wash my hands and face expr. sabah kalkar elimi yüzümü yıkarım
I study and I work in my country expr. ülkemde okurum ve çalışırım
Trade/Economic
increase or decrease occurred depreciation expenses of the period because of changes in depreciation methods and depreciation calculating techniques n. amortisman hesaplama yöntemleri ile bu yöntemlerde yapılan değişikliklerin dönemin amortisman giderlerinde meydana getirdiği artış veya azalış
in-kind and in-cash n. ayni ve nakdi
impartiality in certification and testing n. belgelendirme ve testte tarafsızlık
rights and commitments not reflected in the balance sheet n. bilançoya yansıtılmayan haklar ve taahhütler
current investments and cash at bank and in hand n. cari yatırımlar ve bankada ya da elde bulunan nakit
total amount of each type of advance and loan granted in the current period n. cari dönemde verilen her çeşit avans veya borcun toplam tutarı
stocks and contracts in progress n. devam eden stoklar ve sözleşmeler
amount of financial expenses paid to parent company, main establishment, subsidiaries and participations in total financial expenses n. dönemin finansman giderlerinden ana kuruluş ana ortaklık, müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerle ilgili kısmın tutarı
revenue collected in advance and accrued expenses payable n. gelecek yıllara ait gelir ve gider toplamları
excess of income tax payments and withholding taxes paid included in assets n. gelir vergisi ödemelerinin fazlalıkları ve varlıklara dahil ödenen stopaj vergileri
value adjustments in respect of financial assets and of investments held as current assets n. finansal varlıklar ve dönen varlıklar olarak elde tutulan menkul kıymetlere ilişkin değer düzeltmeleri
revenue collected in advance and accrued expenses payable in next months n. gelecek aylara ait gelir-gider toplamları
information about changes in accounting estimates and their monetary effects, those which have materially effect to gross profit ratios n. işletmenin gayrisafi kar oranları üzerinde önemli ölçüde etkide bulunan muhasebe tahminlerinde değişikliklere ilişkin bilgi ve bunların parasal etkileri
free in and out n. içeride ve dışarıda teslim
creditors in respect of rents and instalments n. kiralar ve taksitlere ilişkin alacaklılar
foreign currencies in cash and banks n. kasa ve bankalardaki döviz mevcutları
consolidated financial statements and accounting for investments in subsidiaries n. konsolide finansal tablolar ve bağlı ortaklıklardaki yatırımların muhasebeleştirilmesi
sell in may and go away n. mayısta sat ve git
increase in stocks of finished goods and in work in progress n. mamul ve yarı mamul stoklarındaki artışlar
variation in stocks of finished goods and in work in progress n. mamul ve yarı mamul stoklarındaki değişme
reduction in stocks of finished goods and in work in progress n. mamul ve yarı mamul stoklarındaki azalış
equipment and protective systems intended for use in potentially explosive atmospheres n. muhtemel patlayıcı ortamda kullanılan teçhizat ve koruyucu sistemler
amount of obligations granted such as guarantees, commitments, bailments, endorsements in favour of the shareholders, participations and subsidiaries n. ortaklar, iştirakler ve bağlı ortaklıklar lehine verilen garanti, taahhüt, kefalet, aval, ciro gibi yükümlülüklerin tutarı
cash shorts discrepancies in the result of taking physical inventory and deliveries n. sayım ve tesellüm noksanları
cash over discrepancies in the result of taking physical inventory and deliveries n. sayım ve tesellüm fazlaları
model for quality in final inspection and test n. son muayene ve deneylerde kalite güvencesi modeli
model for quality assurance in final inspection and test n. son muayene ve deneylerde kalite güvencesi modeli
increase-decrease in stocks and work in progress n. stoklardaki artış ve azalmalar ile devam eden işler
fundamental errors and changes in accounting policies n. temel hatalar ve muhasebe politikalarındaki değişiklikler
modules for the various phases of the conformity assessment procedures and the rules for the affixing and use of the ce conformity marking, which shall be intended to be used in the technical harmonisation directives n. teknik uyumlaştırma direktiflerinde kullanılacak ce uygunluk işaretinin iliştirilmesi ve uygunluk değerlendirmesi prosedürlerinin değişik fazları için modüller
amounts of bank guaranteed bonds and commercial papers in circulation n. tedavüldeki tahvil ve finansman bonolarından banka garantili olanların tutarları
procedure for the provision of information in the field of technical standards and regulations n. teknik mevzuatın ve standartların türkiye ile avrupa birliği arasında bildirimi
model for quality assurance in design, development, production, installation, and servicing n. tasarım, geliştirme, üretim, tesis ve serviste kalite güvence modeli
goods and values held by third parties in their name but at risk to and for the benefit of the enterprise n. üçüncü şahıslar tarafından elinde bulunan ancak risk ve menfaatleri şirkete ait olan mallar ve kıymetler
creditors in respect of goods and values held on behalf of, or at risk to and for the benefit of third parties n. üçüncü şahısların adına ve menfaatine elde tutulan mallar ve kıymetlere ilişkin alacaklılar
amounts overdue and in the process of collection n. vadesi geçen ve tahsilat sürecinde olan miktarlar
payments on account and tangible assets in course of construction n. verilen avanslar ve yapılmakta olan yatırımlar
model for quality assurance in production, installation and servicing n. üretim, tesis ve serviste kalite güvencesi modeli
free in and out n. yükleme ve boşaltma giderleri ödenmiş teslim
sell in may and go away n. (mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması
intervenes in and contests the bankruptcy v. iflas davasına müdahale ve itiraz etmek
in cash and at once adv. nakden ve defaten
in cash and kind expr. ayni ve nakdi
in amount and scope expr. miktar ve kapsam açısından
in figures and words expr. rakam ve yazı ile
free in and out expr. yükleme ve boşaltma giderleri hariç
Law
conference on security and cooperation in the mediterranean n. akdenizde güvenlik ve işbirliği konferansı
signs and instruments used in public services n. ammenin hizmetine taalluk eden işaretler
misdemeanors related to signs and instruments used in public services n. ammenin hizmetine taalluk eden işaretler ve aletlere dair kabahatler
negligence in the management and guarding of vehicles and animals n. araba ve hayvanların idare ve muhafazasında kusur
follow up all transactions at the public and private bodies and agencies in connection therewith n. bu işlemlerden dolayı bilcümle resmi ve hususi daireler ve kamu kurum ve kuruluşları nezdindeki işlemleri takip ve tedvire
independent and permanent right in immovable n. gayrimenkul üzerinde müesses müstakil ve daimi hak
felonies violating freedom to engage in business and freedom of labour n. iş ve çalışma hürriyeti aleyhinde cürümler
the equipment and protective systems intended for use in potentially explosive atmospheres regulations n. muhtemel patlayıcı ortamda kullanılan teçhizat ve koruyucu sistemlerle i̇lgili yönetmelik
discretionary and expediency in turkish administrative jurisdiction n. türk idari yargısında yerindelik ve takdir yetkisi
errors and omissions in the minutes n. tutanaklara yansıyan hatalar
in full force and effect n. tam olarak yürürlükte
wipo performances and phonograms treaty (wppt) (adopted in geneva on december 20, 1996) n. wipo icralar ve fonogramlar andlaşması (1996)
plea in confession and avoidance n. davacının iddiasının doğru olmakla birlikte sonradan geçersiz hale geldiğini öne süren savunma
in reliance on the truth of these representations and warranties expr. bu beyan ve taahhütlerin doğruluğunu esas alarak
anything you say can and will be used against you in a court of law expr. söylediğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir
Politics
committee on coordination in justice and home affairs n. adalet ve içişlerinde koordinasyon komitesi
organization on security and cooperation in europe n. avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı
organization for security and co-operation in europe n. avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı
parliamentary assembly of the organization for security and co-operation in europe n. avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı parlamenterler asamblesi
organization for security and cooperation in europe n. avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı
organization for security and co-operation in europe n. avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı
conference on interaction and confidence building measures in asia n. asya'da işbirliği ve güven arttırıcı önlemler konferansı
conference for security and cooperation in europe n. avrupa güvenlik ve işbirliği konferansı
conference on security and cooperation in europe n. avrupa güvenlik ve işbirliği konferansı
organisation for security and cooperation in europe n. avrupa güvenlik ve işbirliği örgütü
citizens and governance in a knowledge-based society n. bilgiye dayalı bir toplumda yurtttaşlık ve yönetişim
european cooperation in the fields of scientific and technical research n. bilimsel ve teknik araştırma alanlarında avrupa eşgüdümü