known - Turco Inglés Diccionario
Historia

known

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "known" en diccionario turco inglés : 13 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
known adj. bilinen
General
known n. bilindik
known n. bilinen miktar
known adj. muayyen
known adj. bildik
known adj. belli
known adj. malum
known adj. tanınmış
known adj. sayılı
known adj. ünlü
known adj. bilinilen
Technical
known adj. beklenen
known adj. bilinen

Significados de "known" con otros términos en diccionario inglés turco: 291 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
being known n. bilinme
be known v. tanınmak
well-known adj. tanınmış
General
known volume n. belirli hacim
formerly known as n. önceden ..olarak bilenen
known company n. tanıdık firma
known firm n. tanıdık firma
known firm n. tanıdık şirket
known company n. tanıdık şirket
first known study n. bilinen ilk çalışma
a known fact n. bilinen bir gerçek
a well-known member n. tanınmış bir üye
a well-known member n. ünlü bir üye
well-known figure n. meşhur kişi
a well-known businesswoman n. tanınmış bir iş kadını
known error n. bilinen hata
making known n. bilgiyi aktaran veya yayan konuşma eylemi
being known n. bilinme
make known v. sızdırmak
become known v. aksetmek
be known v. bilinmek
make known v. bilinir hale getirmek
make known v. ilan etmek
become known v. bilinir hale gelmek
become known v. açığa çıkmak
be known v. tanınmak
be known by the public v. kamuoyunca bilinmek
be known by different names v. farklı isimlerle anılmak
be well-known v. tanınmak
make oneself known v. kendini tanıtmak
be best known for one’s v. bir şeyiyle anılmak
be well-known with its v. ile meşhur olmak
be well-known with its v. ile bilinmek
make widely known v. tanıtmak
make widely known v. sergilemek
make widely known v. yayınlamak
come to be known v. bilinmeye/tanınmaya başlamak
come to be known v. bilinmek
come to be known v. tanınmak
come to be known v. tanınagelmek
come to be known v. bilinegelmek
become known as v. olarak tanınmak
become known as v. olarak bilinmeye başlamak
be used to be known as v. eskiden -e olarak tanınmak/bilinmek
be known for one's something v. ...ile meşhur/tanınmış/meşhur olmak
make known publicly v. kamuoyuna bildirmek/ilan etmek/beyan etmek
make known publicly v. halka/millete duyurmak
be known all over the world v. bütün dünyada bilinmek
become known v. tanınır hale gelmek
well known adj. ünlü
worldwide known adj. dünyaca ünlü
known throughout the nation adj. tüm ülkede tanınan
known as adj. gibi bilinen
globally known adj. tüm dünyaca tanınan
globally known adj. dünyaca tanınan
globally known adj. dünyaca bilinen
world wide known adj. dünyaca tanınan
globally known adj. dünyaca ünlü
globally known adj. tüm dünyaca bilinen
worldwide known adj. tüm dünyanın bildiği
world wide known adj. dünya çapında bilinen
worldwide known adj. tüm dünyaca bilinen
world wide known adj. dünyaca bilinen
world wide known adj. tüm dünyaca bilinen
worldwide known adj. dünyaca bilinen
globally known adj. tüm dünyanın bildiği
worldwide known adj. dünyaca tanınan
worldwide known adj. tüm dünyaca tanınan
world wide known adj. tüm dünyaca tanınan
world wide known adj. tüm dünyanın bildiği
worldwide known adj. dünya çapında bilinen
world wide known adj. dünyaca ünlü
globally known adj. dünya çapında bilinen
most known adj. en çok bilinen
best-known adj. en bilindik
not well-known adj. adı belirsiz
well-known adj. tanınmış
well-known adj. herkesçe malum
well-known adj. iyi bilinen
well-known adj. meşhur
well-known adj. sanlı
well-known adj. maruf
well-known adj. ünlü
as yet little known adj. az tanınan adı pek duyulmamış
best known as adj. daha çok bilinen adıyla
well-known adj. ünü yayılmış
easily known adj. kolayca tanınan/bilinen
last known adj. son bilinen
long-known adj. uzun süredir bilinen
known as adj. olarak bilinen
as yet little known adj. adı pek duyulmamış
as yet little known adj. az tanınan
well known adj. iyi bilinen
known for adj. ile tanınan
most known adj. en bilindik
lesser-known adj. az bilinen
better-known adj. daha fazla tanınan
better-known adj. daha meşhur olan
little-known adj. ünlü olmayan
little-known adj. fazla bilinmeyen
by one's well-known ownname adv. adıyla şanıyla
better known as prep. daha çok bilinen adıyla
wk (well-known) abrev. iyi bilinen
wk (well-known) abrev. tanınmış
wk (well-known) abrev. meşhur
f/k/a (formerly known as) abrev. daha önce ... olarak bilinen
Phrases
let it be known that… v. -i bildirmek
let it be known that… v. '-i iletmek
let it be known that… v. '-i duyurmak
let it be known that… v. '-i biri aracılığıyla bildirmek/duyurmak
let it be known that… v. '-in duyulmasını/bilinmesini sağlamak
let it be known that… v. '-in duyulduğundan/bilindiğinden emin olmak
make it known that… v. -i bildirmek
make it known that… v. '-i iletmek
make it known that… v. '-i duyurmak
make it known that… v. '-i biri aracılığıyla bildirmek/duyurmak
make it known that… v. '-in duyulmasını/bilinmesini sağlamak
make it known that… v. '-in duyulduğundan/bilindiğinden emin olmak
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. kendince nedenleri olsa gerek
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. kendince nedenleri vardır herhalde
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. bir nedenle
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. neden bilmem
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. nedenini anlamadım ama
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. nedenini bir tek kendi bilir
for reasons best known to himself (or herself) expr. kendince nedenleri olsa gerek
for reasons best known to himself (or herself) expr. kendince nedenleri vardır herhalde
for reasons best known to himself (or herself) expr. bir nedenle
for reasons best known to himself (or herself) expr. neden bilmem
for reasons best known to himself (or herself) expr. nedenini anlamadım ama
for reasons best known to himself (or herself) expr. nedenini bir tek kendi bilir
if truth be known expr. aslına bakılırsa
also known as expr. ayrıca şöyle bilinir
as is known expr. bilindiği gibi
as is known expr. bilindiği üzere
it must be known that expr. bilinmelidir ki
be it known that expr. bilinmelidir ki
it's known for expr. bilinir
as far as is known expr. bilindiği kadarıyla
if the truth were known expr. doğruyu/gerçeği söylemek gerekirse
more widely known as expr. daha çok bilinen adıyla
fka (formerly known as) expr. eski adıyla
not yet known expr. henüz bilinmiyor
as is known to all expr. herkesçe bilindiği üzere
as is known to all expr. herkesçe bilindiği gibi
as it is well known expr. iyi bilindiği gibi
as it is well known expr. iyi bilindiği üzere
known all men by these presents that expr. işbu belgeyle herkes bilmelidir ki
also known as expr. nam-ı diğer
for as long as I've known expr. oldum olası
it has been long known expr. öteden beri bilinmektedir
I would have known you know that expr. şunu bilmiş ol ki
I would have known you know that expr. şunu bilmelisin ki
the cause of the fire is not known at this stage expr. yangının nedeni bu aşamada bilinmiyor
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. kendine göre/kendince bir sebepten dolayı
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. bilinmeyen/bilmediğim bir sebepten dolayı
for reasons best known to himself (or herself) expr. anlaşılmayan bir sebepten dolayı
for reasons best known to himself (or herself) expr. allah bilir neden
for reasons best known to himself (or herself) expr. nedenini ancak kendi bilir
for reasons best known to himself (or herself) expr. nedendir bilinmez
for some reasons best known to himself/herself expr. allah bilir neden
for some reasons best known to himself/herself expr. nedendir bilinmez
for some reasons best known to himself/herself expr. kim bilir niye
for a reason best known to himself/herself expr. allah bilir neden
for a reason best known to himself/herself expr. nedendir bilinmez
for a reason best known to himself/herself expr. kim bilir niye
for some reason best known to himself/herself expr. allah bilir neden
for some reason best known to himself/herself expr. nedendir bilinmez
for some reason best known to himself/herself expr. kim bilir niye
nka (now known as) expr. şu anda … ismiyle bilinen
nka (now known as) expr. şu anda … olarak bilinen
nka (now known as) expr. şu anda … olarak tanınan
Proverb
tree is known by its fruit ayinesi iştir adamın lafa bakılmaz
man is known by the company he keeps bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim
tree is known by its fruit ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
a tree is known by its fruit ağaç meyvesinden bellidir
a tree is known by its fruit ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
a tree is known by its fruit dene altını mihenk taşında, dene insanı iş başında
a tree is known by its fruit, a man by his deeds ağaç meyvesinden bellidir
a tree is known by its fruit, a man by his deeds ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
a tree is known by its fruit, a man by his deeds dene altını mihenk taşında, dene insanı iş başında
Colloquial
known fact n. bilinen gerçek
known fact n. herkesin bildiği şey/gerçek
not match any known creatures v. bilinen hiçbir canlıyla uymamak
formerly known as v. eskiden -e olarak tanınmak/bilinmek
let their presence be known v. kendilerini göstermek
let it be known expr. bilinmesi gerekir ki
let it be known expr. bilinmelidir ki
(if the) truth be known expr. itiraf etmek gerekirse
(if the) truth be known expr. dürüst olmak gerekirse
(if the) truth be known expr. aslında
(if the) truth be known expr. açıkça söylemek gerekirse
lkg (last known good) expr. son iyi (kod)
lkg (last known good) expr. en son çalışan (kod)
Idioms
known quantity n. (özellikle davranışları/kişiliği diğerlerince) bildik/bilindik
have known better days v. daha iyi günler görmüş olmak
have known better days v. (artık) eskimiş olmak
have known better days v. (şimdi) eski püskü/kötü durumda/külüstür olmak
have known better days v. (artık) külüstüre çıkıyor olmak
have known better days v. eskiden daha iyi/daha varlıklı olmak
have known better days v. eskisi kadar/gibi iyi durumda/varlıklı olmamak
make one’s presence known v. kendini göstermek
make (oneself) known (to someone) v. (kendini birine) tanıtmak
make (oneself) known (to someone) v. (birine) varlığını duyurmak/bildirmek
make (oneself) known (to someone) v. (birini) varlığından haberdar etmek
make it known v. -i bildirmek
make it known v. '-i duyurmak
make it known v. '-in duyulmasını/bilinmesini sağlamak
make yourself known to somebody v. birine kendini tanıtmak
truth be known expr. doğrusunu söylemek gerekirse
tree is known by its fruit expr. ağaç meyvesinden bellidir
man is known by the company he keeps expr. arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim
a man is known by the company he keeps expr. arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim
if the truth be known expr. doğrusu
if the truth be known expr. doğrusunu söylemek gerekirse
if truth be known expr. doğrusu
if truth be known expr. doğrusunu söylemek gerekirse
Speaking
if the truth were known expr. aslına bakılırsa
I've always known it expr. bunu hep biliyordum
had known it was coming expr. bunun/böyle olacağı belliydi
we've known each other for a long time expr. birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz
I've known this man for 5 years expr. bu adamı beş yıldır tanırım
had I known expr. bilseydim
we've have known each other for 10 years expr. birbirimizi on senedir tanıyoruz
we've have known each other for 10 years expr. birbirimizi 10 senedir tanıyoruz
we've have known each other for 10 years expr. birbirimizi on yıldır tanıyoruz
we've have known each other for 10 years expr. birbirimizi 10 yıldır tanıyoruz
he's known us since we were kids expr. bizi çocukluğumuzdan beri tanır
I've known this man for five years expr. bu adamı beş yıldır tanırım
had known it was coming expr. eninde sonunda olacağını biliyordu
I have known him for three years expr. onu üç yıldan beri tanıyorum
I have known him for three years expr. onu 3 yıldan beri tanıyorum
I've known him for three years expr. onu üç senedir tanıyorum
I've known him for three years expr. onu 3 yıldan beri tanıyorum
I've known him for 3 years expr. onu üç yıldır tanıyorum
how long have you known? expr. ne zamandır biliyorsun?
I've known him for three years expr. onu üç yıldan beri tanıyorum
I have known him for 3 years expr. onu üç yıldan beri tanıyorum
I should've known he was in trouble expr. onun başının belada olduğunu bilmeliydim
how long have you known him? expr. onu ne kadardır tanıyorsun?
he should have known better than to do it expr. o işi yapmayacak kadar aklı olmalıydı
I have known him for three years expr. onu üç yıldır tanıyorum
how long have you known her/him? expr. onu ne kadardır tanıyorsun?
I've known him for 3 years expr. onu üç senedir tanıyorum
I have known him since he was little expr. onu küçüklüğünden beri tanırım
I have known him for 3 years expr. onu üç yıldır tanıyorum
I have known him for three years expr. onu üç senedir tanıyorum
I've known him for 3 years expr. onu 3 yıldan beri tanıyorum
I have known him for 3 years expr. onu üç senedir tanıyorum
I've known him for three years expr. onu üç yıldır tanıyorum
we've have known each other for 10 years expr. on yıldır tanışıyoruz
for as long as I've known myself expr. kendimi bildim bileli
I have known him for 3 years expr. onu 3 yıldan beri tanıyorum
I've known him for 3 years expr. onu üç yıldan beri tanıyorum
we've have known each other for 10 years expr. on senedir tanışıyoruz
I've known you a long time expr. seni uzun zamandır tanıyorum
I've known you a long time expr. seni uzun zamandır tanırım
I've known you for 20 years expr. seni 20 yıldır tanırım
we've have known each other for 10 years expr. 10 senedir tanışıyoruz
we've have known each other for 10 years expr. 10 yıldır tanışıyoruz
I have known them for years expr. yıllardır tanırım onları
Chat Usage
oka (otherwise known as) abrev. diğer bir deyişle
Trade/Economic
provisions for known liabilities n. borç ve gider karşılıkları
provisions for known liabilities and unrealized estimated expenses n. borçlar ve gider karşılıkları
other provisions for known but undetermined liabilities and unrealized expenses n. diğer borç ve gider karşılıkları
other provisions for known but undetermined liabilities and unrealized expenses n. diğer borç ve gider karşılıklar
well-known mark n. tanınmış marka
well-known brand n. tanınmış marka
all to whom these presents may come be seen or known expr. bu belgeleri tebellüğ eden herkesin dikkatine
all to whom these presents may come be seen or known expr. işbu belgelerin ibraz edileceği tüm kişi ve/veya kuruluşların dikkatine
Law
defects known by buyer n. alıcının bildiği ayıplar
fail to inform the known crime to competent authority v. öğrenilen suçu salahiyettar makama bildirmemek
Politics
known reserve n. bilinen rezerv
stating the known facts n. malumun ilamı
Insurance
known loss n. taraflardan her ikisi tarafından bilinen hasar
Technical
known effective sound pressure level n. bilinen etkin ses basınç seviyesi
known element n. bilinen element
last known good configuration n. son iyi yapılandırma
Informatics
known-plaintext attack n. açık belgeyle şifre kırma
Aeronautic
known traffic n. tanımlı trafik
Medical
nka (no known allergies) expr. bilinen bir alerjisi yok
nkda (no known drug allergies) expr. bilinen bir ilaç alerjisi yok
Math
known quantity n. bilinen çokluk
the known n. bilinen
known quantities n. değeri verilen çokluklar
Education
from the known to the unknown expr. bilinenden bilinmeyene
Military
known distance firing n. belli mesafe atışı
known datum point n. bilinen başlangıç noktası
known distance range n. mesafeleri belli atış sahası
Abbreviation
aka (also known as) expr. namıdiğer
Ottoman Turkish
also known as expr. nam-ı müstear
Slang
a.k.a (also known as) expr. bu isim altında da tanınan