sore - Turco Inglés Diccionario
Historia

sore

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "sore" en diccionario turco inglés : 59 resultado(s)

Inglés Turco
General
sore n. yara
sore n. hastalık
sore n. zarar
sore n. rahatsızlık
sore n. ızdırap kaynağı
sore n. ağrı sebebi
sore n. dert
sore n. bela
sore n. keder
sore adj. ağrılı
sore adj. ıstıraplı
sore adj. yaralı
sore adj. müteessir
sore adj. hassas
sore adj. hassas (konu)
sore adj. kırgın
sore adj. şiddetli
sore adj. iltihaplı
sore adj. feci şekilde
sore adj. kederli
sore adj. ağrıyan
sore adj. kızgın
sore adj. sinirli
sore adj. mustarip
sore adj. vahim
sore adj. küskün
sore adj. öfkeli
sore adj. aşırı
sore adj. acıyan
sore adj. alıngan
sore adj. can sıkan
sore adj. zihni yoran
sore adj. üzüntü veren
sore adj. baş ağrıtan
sore adj. zor
sore adj. çaba gerektiren
sore adj. güç
sore adj. yorucu
sore adj. sinirlendiren
sore adj. irrite eden
sore adj. sıkıntı veren
sore adj. kızdıran
sore adv. çok
sore adv. fena halde
sore adv. şiddetle
Trade/Economic
sore n. yara
Medical
sore n. sore
sore n. enfekte yara
sore n. enfekte sıyrık
sore n. iltihaplı ülser
sore n. lezyon
Veterinary
sore v. (belirli bir yürüyüş yaptırmak için) atın ayağını sakatlamak
Zoology
sore n. (hayvan vücudunda) yırtık bölüm
sore n. (hayvan vücudunda) ülserli bölüm
sore n. dört yaşındaki yavru geyik
Ornithology
sore n. ördek sürüsü
sore n. bir yaşındaki yavru atmaca
sore n. bir yaşındaki yavru şahin
sore n. bir yaşındaki yavru doğan

Significados de "sore" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
Medical
sore sore n.

Significados de "sore" con otros términos en diccionario inglés turco: 168 resultado(s)

Inglés Turco
General
an open sore n. açık yara
sore of anthrax n. aslanpençesi
eye sore n. çirkin
sore spot n. bamteli
sore point n. hassas nokta
cold sore n. uçuk
pressure sore n. dekübitus ülseri
sore issue n. hassas durum
sore spot n. bam teli
canker sore n. ağızda çıkan küçük yara
saddle-sore n. at sürmekten gerilmiş ve hassaslaşmış olan
festering sore n. kapanmayan yara
sore loser n. kaybetmeyi hazmedemeyen kimse
sore loser n. kaybedince kızan kimse
sore tooth n. diş ağrısı
sore jaw n. çene ağrısı
have a sore throat v. anjin olmak
get sore v. sinirlenmek
have a sore throat v. boğazı yanmak
touch a sore spot v. hassas bir konuya temas etmek
touch a sore spot v. bamteline basmak
feel sore about something v. kuyruk acısı olmak
have a sore throat v. boğazı şişmek
be sore v. et kesmek (hamlamak vb)
touch a sore point v. bam teline basmak
touch a sore spot v. bam teline basmak
have a sore back v. beli tutulmak
have a sore throat v. boğazı ağrımak
have a sore neck v. boynu tutulmak
have a sore shoulder v. omzu tutulmak
have a cold sore on one's lip v. dudağında uçuk çıkmak
travel-sore adj. yol yorgunu
Proverb
store is no sore fazla mal göz çıkarmaz
a word of praise is equal to ointment on a sore övgünün iyileştirici/yatıştırıcı bir etkisi vardır
a word of praise is equal to ointment on a sore bir övgü sözcüğü yaraya sürülmüş bir merhem gibidir
a word of praise is equal to ointment on a sore tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
Colloquial
a sore point n. duyarlı nokta
a sight for sore eyes n. görülmesinden hoşlanılan yer
a sore point n. hassas nokta
festering sore n. kapanmayan yara
a sore point n. zayıf nokta
a sore point n. zaaf noktası
sore loser n. mızıkçı
sore loser n. oyunbozan
like a bear with a sore head expr. aksi
like a bear with a sore head expr. huzursuz
like a bear with a sore head expr. huysuz
like a bear with a sore head expr. sol tarafından kalkmış
like a bear with a sore head expr. sinirli
Idioms
a sight for sore eyes n. yüzünü gören cennetlik
sight for sore eyes n. yüzünü gören cennetlik
a sight for sore eyes n. göz banyosu yaptıran kişi/şey
a sore head n. (özellikle akşamdan kalmalık yüzünden hissedilen) baş ağrısı
a sight for sore eyes n. gözleri bayram ettiren şey
sight for sore eyes n. gözleri bayram ettiren şey
a sight for sore eyes n. gözlerin alınamadığı şey
a sore head n. kafası nal gibi olma
sight for sore eyes n. gözlerine ziyafet çektiren şey
a sight for sore eyes n. gözleri bayram ettiren şey
a sore head n. başının içinde fillerin tepişmesi
sight for sore eyes n. gözünü gönlünü doyuran şey
a sore head n. humar
sight for sore eyes n. bir içim su
a sore point/spot n. hassas nokta
a sore point/spot n. zayıf nokta
a sore loser n. kaybedince/yenilince sinirlenen kimse
a sore loser n. kaybetmeyi/yenilmeyi hazmedemeyen kimse
a sore loser n. mızıkçı
a sore loser n. oyunbozan
a sore point (with somebody) n. (birinin) duyarlı noktası
a sore point (with somebody) n. (birinin) hassas noktası
a sore point (with somebody) n. (birinin) zaafı
a sore point (with somebody) n. (birinin) bam teli
stick out like a sore thumb v. apaçık olmak
stand/stick out like a sore thumb v. ayan beyan ortada olmak
stick out like a sore thumb v. bariz/belirgin olmak
touch someone on his sore spot v. bam teline basmak
be sore at someone v. birine kızmak/sinirlenmek
get sore at someone v. birine kızmak/sinirlenmek
touch one's sore spot v. damarına basmak
stand out like a sore thumb v. göze batmak
stick out like a sore thumb v. göze batmak
touch a sore point v. hassas bir noktaya temas etmek
touch a sore spot v. hassas bir noktaya temas etmek
touch a sore spot v. kanayan yaraya parmak basmak
be like a bear with a sore head v. küplere binmek
stand/stick out like a sore thumb v. kabak gibi ortada olmak
stick out like a sore thumb v. rahatsız edecek kadar dikkat çekmek
be like a bear with a sore head v. sinirlenmek
stand out like a sore thumb v. rahatsız edecek kadar dikkat çekmek
touch someone on his sore spot v. zülfü yare dokunmak
stick out like a sore thumb v. yırtık dondan çıkmış gibi durmak
stick out like a sore thumb v. yama gibi durmak
stand/stick out like a sore thumb v. yırtık dondan çıkmış gibi durmak
stand out like a sore thumb v. yırtık dondan çıkmış gibi durmak
be a sight for sore eyes v. yüzünü gören cennetlik olmak
be a sight for sore eyes v. gözleri bayram ettiren kimse/şey olmak
be a sight for sore eyes v. gözü gönlü açan kimse/şey olmak
be a sight for sore eyes v. görmek için heyecan duyulan/heyecanlanılan kimse/şey olmak
be a sight for sore eyes v. görmekten mutlu olunan kimse/şey olmak
be a sight for sore eyes v. memnuniyetle karşılanan kimse/şey olmak
touch (on) a sore point v. bam teline basmak
touch (on) a sore point v. hassas bir noktaya temas etmek
touch (on) a sore point v. damarına basmak
touch (on) a sore spot v. bam teline basmak
touch (on) a sore spot v. hassas bir noktaya temas etmek
touch (on) a sore spot v. damarına basmak
cross as a bear with a sore head expr. aşırı huysuz
as cross as a bear with a sore head expr. aşırı huysuz
cross as a bear with a sore head expr. aşırı somurtkan
as cross as a bear with a sore head expr. aşırı somurtkan
as cross as a bear with a sore head expr. aşırı ters/huysuz
cross as a bear with a sore head expr. aşırı ters/huysuz
stick out like a sore thumb expr. üstü kalay altı kaval
Speaking
I've got a sore throat expr. boğazım acıyor
I've got a sore throat expr. boğazım ağrıyor
you're a sight for sore eyes expr. yüzünü gören cennetlik
Medical
mouth sore n. ağız yarası
alep sore n. alep çıbanı
canker sore n. aftöz ülser
pressure sore n. bası yarası
pressure sore n. basınç yarası
biskran sore n. biskra çıbanı
sore throat and hoarseness n. boğaz ağrısı ve ses kısıklığı
sore throat n. boğaz ağrısı
inflamed sore n. çıban
decubitus sore n. dekübitus ülseri
delhi sore n. delhi çıbanı
bed sore n. dekübitus ülseri
oriental sore n. doğu delhi butonu
diabetic sore n. diyabetik yara
postoperative sore throat due to intubation n. entübasyona bağlı postoperatif boğaz ağrısı
sore throat n. farenjit
gafsa sore n. gafsa çıbanı
sore throat n. gırtlak iltihabı
halep sore n. halep çıbanı
sore tongue n. hastanın hiç bir dental veya tıbbi neden olmamaksızın ağzında yanma hissetmesi
sore mouth n. hastanın hiç bir dental veya tıbbi neden olmamaksızın ağzında yanma hissetmesi
inflamed sore n. kan çıbanı
a kind of eye sore n. kuşkanadı
nil sore n. nil çıbanı
postoperative sore throat n. postoperatif boğaz ağrısı
tropical sore n. şark çıbanı
streptococcal sore throat n. streptokok boğaz ağrısı
oriental sore n. şark çıbanı
streptococcal sore throat n. streptokokal boğaz ağrısı
cold sore n. uçuklama
pressure sore n. yatak yarası
weak sore n. soluk, sarkık ve cansız granülasyonlarla kaplı yara
putrid sore throat n. gırtlak ve yutakta kangrenli iltihaplanma
suppurating sore n. iltihaplı yara
sore-eyed adj. kızarmış gözlü
sore-eyed adj. göz nezlesi olmuş
sore-eyed adj. göz iltihabı bulunan
sore-eyed adj. konjonktivitli
Pathology
streptococcal sore throat n. boğaz ağrısına neden olan bir boğaz enfeksiyonu
septic sore throat n. boğaz ağrısına neden olan bir boğaz enfeksiyonu
oriental sore n. şark çıbanı
veldt sore n. genellikle ellerde ve ayaklarda görülen bulaşıcı bir yara
fever sore n. uçuk
Dermatology
cold sore n. uçuk
(cold sore) grow v. uçuk çıkmak
Veterinary
saddle sore n. eyer yarası
saddle sore n. eyer yüzünden atın derisinde meydana gelen tahriş
Ornithology
sore falcon n. ördek sürüsü
sore falcon n. bir yaşındaki yavru atmaca
sore falcon n. bir yaşındaki yavru şahin
sore falcon n. bir yaşındaki yavru doğan