|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
use n.
|
kullanım |
|
The current regulations can hardly be said to achieve better use of the single European airspace or greater safety.
Mevcut düzenlemelerin tek Avrupa hava sahasının daha iyi kullanımını ya da daha fazla güvenliği sağladığı söylenemez.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
use v.
|
kullanmak |
|
Is it that the Commission wants to use the old tactic of divide and rule by attacking the solidarity of the ACP Group?
Yoksa Komisyon ACP Grubunun dayanışmasına saldırarak eski böl ve yönet taktiğini mi kullanmak istiyor?
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
use n.
|
yarar |
|
Our protection of data has therefore been of more use to the terrorists than it has to their victims.
Bu nedenle verileri korumamız, teröristlerin kurbanlarından daha çok işine yaramıştır.
More Sentences
|
4 |
General |
use n.
|
fayda |
|
Experience shows that it is no use trying to dry out a flooded room without turning off the taps.
Tecrübeler, su basmış bir odayı muslukları kapatmadan kurutmaya çalışmanın faydası olmadığını göstermektedir.
More Sentences
|
5 |
General |
use n.
|
ihtiyaç |
|
Tom could use some cheering up.
Tom'un biraz neşelenmeye ihtiyacı var.
More Sentences
|
6 |
General |
use v.
|
yararlanmak |
|
You can use my help.
Yardımımdan yararlanabilirsin.
More Sentences
|
7 |
General |
use v.
|
sarf etmek |
|
In parallel, major efforts must be made to ensure that our energy is used more efficiently.
Buna paralel olarak enerjimizin daha verimli kullanılmasını sağlamak için büyük çaba sarf edilmelidir.
More Sentences
|
8 |
General |
use v.
|
harcamak |
|
It is wholly unnecessary to use EUR 173 million each year in order to respect historical treaties.
Tarihi anlaşmalara saygı göstermek için her yıl 173 milyon Euro harcamak tamamen gereksizdir.
More Sentences
|
9 |
General |
use v.
|
tüketmek |
|
He devised a new engine to use less gas.
Daha az yakıt tüketecek yeni bir motor geliştirdi.
More Sentences
|
10 |
General |
use v.
|
davranmak |
|
I suggest we organise things in the most practical order and, where the Treaty is silent, that we use common sense.
İşleri en pratik düzene göre organize etmemizi ve Antlaşmanın sessiz kaldığı yerlerde sağduyulu davranmamızı öneriyorum.
More Sentences
|
11 |
General |
use v.
|
faydalanmak |
|
If such an opportunity occurs, it will certainly be used.
Böyle bir fırsat ortaya çıkarsa kesinlikle bundan faydalanılacaktır.
More Sentences
|
12 |
General |
use v.
|
kullanmak |
|
What mechanisms could the Commission use to encourage the Member States to make fresh contributions to the WFP?
Komisyon, Üye Devletleri WFP'ye yeni katkılarda bulunmaya teşvik etmek için hangi mekanizmaları kullanabilir?
More Sentences
|
13 |
General |
use v.
|
değerlendirmek |
|
If such an opportunity occurs, it will certainly be used.
Böyle bir imkan oluşursa kesinlikle değerlendirilecektir.
More Sentences
|
14 |
General |
use v.
|
yaramak |
|
I could use some extra money.
Fazladan biraz para işime yarayabilirdi.
More Sentences
|
Technical |
|
15 |
Technical |
use n.
|
kullanım |
|
The use of the Kurdish language, too, is still subject to considerable restrictions.
Kürtçe dilinin kullanımı da hala önemli kısıtlamalara tabidir.
More Sentences
|
16 |
Technical |
use v.
|
kullanmak |
|
That is why the word I used may have appeared rather strong.
Bu nedenle kullandığım kelime oldukça sert görünmüş olabilir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
17 |
Common Usage |
use n.
|
kullanma |
|
General |
|
18 |
General |
use n.
|
tasarruf |
|
19 |
General |
use n.
|
adet |
|
20 |
General |
use n.
|
yoğaltım |
|
|
21 |
General |
use n.
|
kullanma hakkı |
|
22 |
General |
use n.
|
amaç |
|
23 |
General |
use n.
|
kulanım hakkı |
|
24 |
General |
use n.
|
menfaat |
|
25 |
General |
use n.
|
alışkanlık |
|
26 |
General |
use n.
|
alışkı |
|
27 |
General |
use n.
|
hayır |
|
28 |
General |
use n.
|
faydalanma |
|
29 |
General |
use n.
|
istifade |
|
30 |
General |
use n.
|
kullanma biçimi |
|
31 |
General |
use n.
|
kullanım şekli |
|
32 |
General |
use n.
|
lüzum |
|
33 |
General |
use n.
|
alışıklık |
|
34 |
General |
use v.
|
adet edinmek |
|
35 |
General |
use v.
|
muamele etmek |
|
36 |
General |
use v.
|
sömürmek |
|
37 |
General |
use v.
|
içmek (sigara içki vb'ni) |
|
38 |
General |
use v.
|
istismar etmek |
|
39 |
General |
use v.
|
kullanmak (sigara/içki vb'ni) |
|
40 |
General |
use v.
|
alıştırmak |
|
|
41 |
General |
use v.
|
hizmete sunmak |
|
42 |
General |
use v.
|
bir amaç için çalıştırmak |
|
Trade/Economic |
|
43 |
Trade/Economic |
use n.
|
intifa hakkı |
|
Law |
|
44 |
Law |
use n.
|
istimal |
|
45 |
Law |
use v.
|
istimal etmek |
|
Technical |
|
46 |
Technical |
use n.
|
kullanma |
|
Computer |
|
47 |
Computer |
use expr.
|
kullan |
|
Religious |
|
48 |
Religious |
use n.
|
belirli bir kilisede veya cemaatte yapılan dini etkinlik |
|
|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
make use of v.
|
faydalanmak |
|
We must make use of the Community institutions and work together in them!
Topluluk kurumlarından faydalanmalı ve bu kurumlarda birlikte çalışmalıyız!
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
use up v.
|
tüketmek |
|
Tom used up all his money.
Tom bütün parasını tüketti.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
instructions for use n.
|
kullanma kılavuzu |
|
The product should be used according to the instructions for use.
Ürün kullanma kılavuzuna göre kullanılmalı.
More Sentences
|
4 |
General |
general use n.
|
genel kullanım |
|
It concerns not accepting the general use of a chemical flavouring in jams and marmalades, that is vanillin.
Reçel ve marmelatlarda kimyasal bir tatlandırıcı olan vanilinin genel kullanımının kabul edilmemesiyle ilgilidir.
More Sentences
|
5 |
General |
limited use n.
|
sınırlı kullanım |
|
The reduction in Regional Funds is justified by the limited use made of them in the past.
Bölgesel Fonlardaki azalma, geçmişte bu fonların sınırlı kullanımı ile gerekçelendirilmektedir.
More Sentences
|
6 |
General |
land use n.
|
arazi kullanımı |
|
First of all, it shows the limitations of local democracy and, in particular, of land use planning policies.
Her şeyden önce yerel demokrasinin ve özellikle de arazi kullanımı planlama politikalarının sınırlarını göstermektedir.
More Sentences
|
7 |
General |
safe use n.
|
güvenli kullanım |
|
They also want to know whether the level of protection, safe use and biological diversity can be guaranteed.
Ayrıca koruma düzeyi, güvenli kullanım ve biyolojik çeşitliliğin garanti edilip edilemeyeceğini de bilmek istiyorlar.
More Sentences
|
8 |
General |
use of force n.
|
güç kullanma |
|
The national police force's monopoly on the use of force is a basic rule in a democratic society.
Ulusal polis gücünün güç kullanma tekeli demokratik bir toplumda temel bir kuraldır.
More Sentences
|
9 |
General |
use of force n.
|
güç kullanımı |
|
The use of force can only be justified if all other means fail.
Güç kullanımı ancak diğer tüm yolların başarısız olması halinde haklı görülebilir.
More Sentences
|
10 |
General |
common use n.
|
yaygın kullanım |
|
This word is not in common use.
Bu kelime yaygın kullanımda değil.
More Sentences
|
11 |
General |
efficient use n.
|
etkin kullanım |
|
On the one hand, it is about the efficient use of the surveillance which technology and geography make possible.
Bir yandan teknoloji ve coğrafyanın mümkün kıldığı gözetimin etkin kullanımı ile ilgilidir.
More Sentences
|
12 |
General |
effective use n.
|
etkin kullanım |
|
Consequently, another question arises regarding the effective use of financial resources.
Sonuç olarak, mali kaynakların etkin kullanımına ilişkin bir başka soru ortaya çıkmaktadır.
More Sentences
|
13 |
General |
commercial use n.
|
ticari kullanım |
|
His aim is to give scope for rapid commercial use wherever possible.
Amacı, mümkün olan her yerde hızlı ticari kullanım için kapsam sağlamaktır.
More Sentences
|
14 |
General |
drug use n.
|
uyuşturucu kullanımı |
|
Drug use is increasing along with the other problems facing modern society.
Modern toplumun karşı karşıya olduğu diğer sorunlarla birlikte uyuşturucu kullanımı da artmaktadır.
More Sentences
|
15 |
General |
uncontrolled use n.
|
kontrolsüz kullanım |
|
We see a danger, for example, in the uncontrolled use of DNA testing.
Örneğin DNA testlerinin kontrolsüz kullanımında bir tehlike görüyoruz.
More Sentences
|
16 |
General |
proper use n.
|
doğru kullanım |
|
Nuclear power research and the issue of safety associated with its proper use are largely one and the same thing.
Nükleer enerji araştırmaları ve bunun doğru kullanımıyla ilgili güvenlik konusu büyük ölçüde bir ve aynı şeydir.
More Sentences
|
17 |
General |
growing use n.
|
artan kullanım |
|
The EU is concerned about the growing use of flags of convenience.
AB, kolaylık bayraklarının artan kullanımından endişe duymaktadır.
More Sentences
|
18 |
General |
individual use n.
|
bireysel kullanım |
|
This room is for individual use.
Bu oda bireysel kullanım içindir.
More Sentences
|
19 |
General |
over-use n.
|
aşırı kullanım |
|
We have however been aware of a potentially harmful consequence of the over-use of antibiotics since the 1950s.
Ancak 1950'lerden bu yana antibiyotiklerin aşırı kullanımının potansiyel olarak zararlı sonuçlarının farkındayız.
More Sentences
|
20 |
General |
make use of v.
|
kullanmak |
|
In what way has the Commission made use of the information provided by the Israeli Government?
Komisyon, İsrail Hükümeti tarafından sağlanan bilgileri ne şekilde kullanmıştır?
More Sentences
|
21 |
General |
be in use v.
|
kullanılmak |
|
That pronunciation hasn't been in use for a long time.
Bu telaffuz uzun süredir kullanılmıyor.
More Sentences
|
22 |
General |
make use of v.
|
faydalanmak |
|
In allocating its control efforts, the Commission makes use of risk analysis.
Komisyon, kontrol çabalarını tahsis ederken risk analizinden faydalanmaktadır.
More Sentences
|
23 |
General |
make use of v.
|
istifade etmek |
|
We are just making use of the opportunity.
Fırsattan istifade ediyoruz.
More Sentences
|
24 |
General |
be of use v.
|
yaramak |
|
Dividing resources is of no use whatsoever, except to weaken the women’s movement.
Kaynakları bölmenin kadın hareketini zayıflatmaktan başka bir yararı yoktur.
More Sentences
|
25 |
General |
make use of v.
|
yararlanmak |
|
However, no non-member country has made use of this facility to date.
Ancak bugüne kadar üye olmayan hiçbir ülke bu imkandan yararlanmamıştır.
More Sentences
|
26 |
General |
use up v.
|
harcamak |
|
Why did you use up all the money?
Niçin bütün parayı harcadın?
More Sentences
|
27 |
General |
come into use v.
|
kullanılmaya başlamak |
|
As more paper money came into use, the value fell.
Daha fazla kağıt para kullanılmaya başlandıkça değeri düştü.
More Sentences
|
28 |
General |
use drugs v.
|
uyuşturucu kullanmak |
|
Sami used drugs.
Sami uyuşturucu kullanıyordu.
More Sentences
|
29 |
General |
use the internet v.
|
internet kullanmak |
|
We need more secure systems if we are to boost consumer confidence in using the Internet.
Tüketicilerin interneti kullanma konusundaki güvenini artırmak için daha güvenli sistemlere ihtiyacımız var.
More Sentences
|
30 |
General |
abolish the use v.
|
kullanımdan kaldırmak |
|
TDK has decided to abolish the use of apostrophe in names of institutions.
TDK kurum isimlerinde kesme işareti kullanımını kaldırma kararı aldı.
More Sentences
|
31 |
General |
use cash v.
|
nakit kullanmak |
|
Using cash makes you think money is truly substantial.
Nakit kullanmak sana paranın gerçekten önemli olduğunu düşündürür.
More Sentences
|
32 |
General |
make use of v.
|
değerlendirmek |
|
Let us make use of this opportunity without delay!
Gecikmeden bu fırsatı değerlendirelim!
More Sentences
|
|
33 |
General |
use alcohol v.
|
alkol kullanmak |
|
Sami was not supposed to use alcohol.
Sami'nin alkol kullanmaması gerekiyordu.
More Sentences
|
34 |
General |
use the stairs v.
|
merdivenleri kullanmak |
|
In case of a fire, use the stairs.
Yangın durumunda merdivenleri kullanın.
More Sentences
|
35 |
General |
use public transportation v.
|
toplu taşıma kullanmak |
|
Tom uses public transportation.
Tom toplu taşıma kullanıyor.
More Sentences
|
36 |
General |
use condom v.
|
prezervatif kullanmak |
|
They don't use condoms because they are no longer worried about pregnancy.
Onlar prezervatif kullanmıyorlar çünkü artık hamilelik konusunda endişeli değiller.
More Sentences
|
37 |
General |
use heroin v.
|
eroin kullanmak |
|
Layla started using heroin.
Layla eroin kullanmaya başladı.
More Sentences
|
38 |
General |
use plastic bag v.
|
plastik poşet kullanmak |
|
I rarely use plastic bags.
Nadiren plastik poşet kullanırım.
More Sentences
|
39 |
General |
use the phone v.
|
telefonu kullanmak |
|
She wanted my permission to use the phone.
Telefonu kullanmak için benden izin istedi.
More Sentences
|
40 |
General |
use the telephone v.
|
telefonu kullanmak |
|
I am going to use the telephone in the phone booth at the street corner.
Ben sokağın köşesinde bulunan telefon kulübesindeki telefonu kullanacağım.
More Sentences
|
41 |
General |
use disproportionate force v.
|
orantısız güç kullanmak |
|
He has once again used disproportionate force.
Bir kez daha orantısız güç kullanmıştır.
More Sentences
|
42 |
General |
use the toilet v.
|
tuvaleti kullanmak |
|
Are you sure you don't want to use the toilet before you go?
Gitmeden önce tuvaleti kullanmak istemediğine emin misin?
More Sentences
|
43 |
General |
use the bathroom v.
|
banyoyu kullanmak |
|
Please use the bathroom downstairs.
Lütfen alt kattaki banyoyu kullan.
More Sentences
|
44 |
General |
use the bathroom v.
|
lavaboyu kullanmak |
|
Please wash your hands after using the bathroom.
Lavaboyu kullandıktan sonra lütfen ellerinizi yıkayın.
More Sentences
|
45 |
General |
use the bathroom v.
|
tuvaleti kullanmak |
|
Please use the bathroom downstairs.
Lütfen alt kattaki tuvaleti kullanın.
More Sentences
|
46 |
General |
use a deodorant v.
|
deodorant kullanmak |
|
You should use a deodorant.
Deodorant kullanmalısın.
More Sentences
|
47 |
General |
use the computer v.
|
bilgisayarı kullanmak |
|
We used the computer in order to save time.
Zaman kazanmak için bilgisayar kullandık.
More Sentences
|
48 |
General |
be of use v.
|
yaramak |
|
Why is it, then, that it is sometimes said that we pensioners are no longer any use?
Öyleyse neden bazen biz emeklilerin artık işe yaramadığımız söyleniyor?
More Sentences
|
49 |
General |
of no use adj.
|
faydasız |
|
His advice is of no use.
Onun tavsiyesi faydasız.
More Sentences
|
50 |
General |
easy to use adj.
|
kullanımı kolay |
|
Tatoeba is easy to use.
Tatoeba'nın kullanımı kolay.
More Sentences
|
51 |
General |
of no use adj.
|
işe yaramaz |
|
Even the best early detection is of no use however if subsequent treatment is inadequate, or downright wrong.
En iyi erken teşhis bile, sonraki tedavi yetersiz ya da düpedüz yanlışsa hiçbir işe yaramaz.
More Sentences
|
52 |
General |
of use adj.
|
faydalı |
|
This may be of use to you.
Bu sana faydalı olabilir.
More Sentences
|
53 |
General |
of great use adj.
|
çok faydalı |
|
I thought that this very comprehensive document would be of great use.
Bu çok kapsamlı belgenin çok faydalı olacağını düşündüm.
More Sentences
|
54 |
General |
suitable for use adj.
|
kullanıma uygun |
|
The systems are suitable for use with acids and alkaline solutions.
Sistemler asitler ve alkali çözeltilerle kullanıma uygundur.
More Sentences
|
55 |
General |
of little use adj.
|
pek işe yaramayan |
|
If you do not do so, the firmness you demonstrate there will be of little use when decisions are made here.
Eğer bunu yapmazsanız, orada gösterdiğiniz kararlılık burada kararlar alınırken pek işe yaramayacaktır.
More Sentences
|
56 |
General |
wise use n.
|
akılcı kullanım |
|
57 |
General |
rural land use n.
|
kırsal arazi kullanımı |
|
58 |
General |
investigation of alleged use n.
|
isnat edilen kullanımın delil araştırması |
|
59 |
General |
land use n.
|
toprak kullanımı |
|
60 |
General |
urban land use n.
|
kent toprak kullanımı |
|
61 |
General |
outdoor use n.
|
dışarıda kullanım |
|
62 |
General |
therapeutic use hot water n.
|
tedavi edici sıcak su |
|
63 |
General |
outdoor use n.
|
dış mekanlarda kullanım |
|
64 |
General |
effective use n.
|
etkin kullanma |
|
65 |
General |
licence to use n.
|
kullanma ruhsatı |
|
66 |
General |
accessory use n.
|
ortaklaşa kullanım |
|
67 |
General |
loans for use n.
|
ariyet |
|
68 |
General |
exclusive use n.
|
münhasır kullanım |
|
69 |
General |
lack of use n.
|
kal olmuş |
|
70 |
General |
drug use n.
|
ilaç kullanımı |
|
71 |
General |
limited use n.
|
kısıtlı kullanım |
|
72 |
General |
recreation use areas n.
|
rekreasyon kullanım sahası |
|
73 |
General |
place of use n.
|
kullanım yeri |
|
74 |
General |
illegal use of electricity n.
|
kaçak elektrik kullanımı |
|
75 |
General |
urban land use n.
|
şehir toprak kullanımı |
|
76 |
General |
outfit use n.
|
malzeme kullanımı |
|
77 |
General |
license to use n.
|
kullanma ruhsatı |
|
78 |
General |
land use survey n.
|
arazi kullanım etüdü |
|
79 |
General |
fair use n.
|
doğru kullanım |
|
80 |
General |
intended use n.
|
kullanım amacı |
|
81 |
General |
land use plan n.
|
çevre düzenleme planı |
|
82 |
General |
unauthorized use n.
|
ruhsatsız kullanım |
|
83 |
General |
beneficial use n.
|
yararlı kullanım |
|
84 |
General |
use tax n.
|
kullanım vergisi |
|
85 |
General |
the use of quotations n.
|
alıntılama |
|
86 |
General |
use age n.
|
kullanma süresi |
|
87 |
General |
common use areas n.
|
müşterek kullanım alanları |
|
88 |
General |
common use areas n.
|
ortak kullanım mekanları |
|
89 |
General |
common use areas n.
|
ortak kullanım alanları |
|
90 |
General |
conversion to one's own use n.
|
kendi malı gibi kullanma |
|
91 |
General |
terms of use n.
|
kullanım koşullar |
|
92 |
General |
use of nicknames n.
|
takma isim kullanma |
|
93 |
General |
productive use n.
|
verimli kullanım |
|
94 |
General |
secure use n.
|
güvenli kullanım |
|
95 |
General |
ease of use n.
|
kullanım kolaylığı |
|
96 |
General |
use of sources n.
|
kaynakların kullanımı |
|
97 |
General |
practical use n.
|
pratik kullanım |
|
98 |
General |
practical use n.
|
kullanışlı kullanım |
|
99 |
General |
use of powers n.
|
yetkilerin kullanılması |
|
100 |
General |
economy in use n.
|
kullanımda tutumluluk |
|
101 |
General |
improper use n.
|
kötü kullanım |
|
102 |
General |
responsible use n.
|
sorumlu kullanım |
|
103 |
General |
declaration of use n.
|
kullanım beyanı |
|
104 |
General |
conditions of use n.
|
kullanım şartları |
|
105 |
General |
unrestricted use n.
|
sınırsız kullanım |
|
106 |
General |
suitability for use n.
|
kullanıma uygunluk |
|
107 |
General |
conditions of use n.
|
kullanım koşulları |
|
108 |
General |
terms of use n.
|
kullanım şartları |
|
109 |
General |
terms of use n.
|
kullanım koşulları |
|
110 |
General |
monthly use charge n.
|
aylık kullanım ücreti |
|
111 |
General |
monthly use charge n.
|
aylık kullanım bedeli |
|
112 |
General |
tobacco use disorder n.
|
tütün kullanım bozukluğu |
|
113 |
General |
flexible use n.
|
esnek kullanım |
|
114 |
General |
use instructions n.
|
kullanım talimatları |
|
115 |
General |
public use n.
|
kamu kullanımı |
|
116 |
General |
dual-use n.
|
ikili kullanım |
|
117 |
General |
non-use n.
|
kullanılmama |
|
118 |
General |
non-use n.
|
kullanmama |
|
119 |
General |
daily use n.
|
günlük kullanım |
|
120 |
General |
need to use the bathroom n.
|
tuvalet ihtiyacı |
|
121 |
General |
need to use the toilet n.
|
tuvalet ihtiyacı |
|
122 |
General |
need to use the loo n.
|
tuvalet ihtiyacı |
|
123 |
General |
wrong use n.
|
yanlış uygulama |
|
124 |
General |
wrong use n.
|
haksız kullanma |
|
125 |
General |
wrong use n.
|
yanlış kullanma |
|
126 |
General |
industrial use n.
|
endüstriyel kullanım |
|
127 |
General |
area of use n.
|
kullanım alanı |
|
128 |
General |
single use n.
|
tek kullanım |
|
129 |
General |
single use n.
|
tek sefer |
|
130 |
General |
unauthorised use n.
|
izinsiz kullanım |
|
131 |
General |
unauthorised use n.
|
yetkisiz kullanım |
|
132 |
General |
unauthorized use n.
|
izinsiz kullanım |
|
133 |
General |
unauthorized use n.
|
yetkisiz kullanım |
|
134 |
General |
internal use only n.
|
sadece kurum içi kullanım için |
|
135 |
General |
difficulty of use n.
|
kullanım zorluğu |
|
136 |
General |
use by date n.
|
son kullanma tarihi |
|
137 |
General |
comfort of use n.
|
kullanım rahatlığı |
|
138 |
General |
ease of use n.
|
kullanım rahatlığı |
|
139 |
General |
logic of use n.
|
kullanım mantığı |
|
140 |
General |
water use right agreements n.
|
su kullanım hakkı anlaşmaları |
|
141 |
General |
correct use n.
|
doğru kullanım |
|
142 |
General |
trouble-free use n.
|
sorunsuz kullanım |
|
143 |
General |
the place of use n.
|
kullanıldığı yer |
|
144 |
General |
use of natural sources n.
|
doğal kaynakların kullanımı |
|
145 |
General |
use of natural sources n.
|
doğal kaynakların kullanılması |
|
146 |
General |
child use and care articles n.
|
çocuk kullanım ve bakım eşyaları |
|
147 |
General |
off-duty use n.
|
iş/görev dışında kullanma |
|
148 |
General |
advise to use n.
|
kullanım tavsiyesi |
|
149 |
General |
advise to use n.
|
kullanma talimatı |
|
150 |
General |
exclusive use n.
|
özel kullanım |
|
151 |
General |
use of the wheel n.
|
tekerleğin kullanılması |
|
152 |
General |
single-use camera n.
|
tek kullanımlık fotoğraf makinesi |
|
153 |
General |
previous use n.
|
önceki kullanım |
|
154 |
General |
prior use n.
|
önceki kullanım |
|
155 |
General |
miss-use n.
|
yanlış kullanım |
|
156 |
General |
miss-use n.
|
hatalı kullanım |
|
157 |
General |
false use n.
|
hatalı kullanım |
|
158 |
General |
wrong use n.
|
hatalı kullanım |
|
159 |
General |
extended use n.
|
uzun süreli kullanım |
|
160 |
General |
long term use n.
|
uzun süreli kullanım |
|
161 |
General |
amount of use n.
|
kullanım miktarı |
|
162 |
General |
internet use n.
|
internet kullanımı |
|
163 |
General |
excessive use of alcohol n.
|
aşırı alkol kullanımı |
|
164 |
General |
habit of use n.
|
kullanım alışkanlığı |
|
165 |
General |
practical hints for use n.
|
pratik kullanım ipuçları |
|
166 |
General |
point of use n.
|
kullanım noktası |
|
167 |
General |
use of knowledge n.
|
bilgiyi kullanma |
|
168 |
General |
false use n.
|
yanlış kullanım |
|
169 |
General |
increasing use n.
|
artan kullanım |
|
170 |
General |
use of english n.
|
ingilizcenin kullanılışı |
|
171 |
General |
actual use n.
|
fiili kullanım |
|
172 |
General |
urban land use n.
|
kentsel arazi kullanımı |
|
173 |
General |
use reason n.
|
kullanım nedeni |
|
174 |
General |
educational use n.
|
eğitimsel kullanım |
|
175 |
General |
civilian use n.
|
sivil alanda kullanımı |
|
176 |
General |
natural gas use n.
|
doğalgaz kullanımı |
|
177 |
General |
opportunity to use n.
|
kullanım olanağı |
|
178 |
General |
opportunity to use n.
|
kullanım imkanı |
|
179 |
General |
chance to use n.
|
kullanım olanağı |
|
180 |
General |
opportunity to use n.
|
kullanım şansı |
|
181 |
General |
chance to use n.
|
kullanım imkanı |
|
182 |
General |
chance to use n.
|
kullanım şansı |
|
183 |
General |
product use n.
|
ürün kullanımı |
|
184 |
General |
industrial and commercial use n.
|
sanayi ve ticari kullanım |
|
185 |
General |
licence to use n.
|
kullanma ruhsatı |
|
186 |
General |
individual use n.
|
kişisel kullanım |
|
187 |
General |
fair use n.
|
adil ve makul kullanım şartıyla telifli eserlerin belirli kısımlarının telif izni alınmaksızın kullanılabileceğini öngören yasal doktrin |
|
188 |
General |
joint use n.
|
ortak kullanım |
|
189 |
General |
over-use n.
|
tüketme |
|
190 |
General |
over-use n.
|
sömürü |
|
191 |
General |
ill-use n.
|
kötüye kullanma |
|
192 |
General |
ill-use n.
|
kötü kullanım |
|
193 |
General |
secondary use n.
|
gerekli hallerde amaç dışı kullanım |
|
194 |
General |
secondary use n.
|
koşullara göre değişebilen kullanım biçimi |
|
195 |
General |
use one's life v.
|
kafasını kullanmak |
|
196 |
General |
have no use for v.
|
hoşlanmamak |
|
197 |
General |
put to good use v.
|
değerlendirmek |
|
198 |
General |
make good use of v.
|
iyi kullanmak |
|
199 |
General |
have no use for v.
|
gereksememek |
|
200 |
General |
put to use v.
|
kullanmak |
|
201 |
General |
be of use for something v.
|
bir şeye yaramak |
|
202 |
General |
kept for future use v.
|
ileride kullanmak üzere tutmak |
|
203 |
General |
use a pompous language v.
|
lügat paralamak |
|
204 |
General |
use up v.
|
dibine darı ekmek |
|
205 |
General |
use bad language v.
|
ağzını bozmak |
|
206 |
General |
use one's advantage v.
|
avantaj kullanmak |
|
207 |
General |
be of no more use v.
|
hayır kalmamak |
|
208 |
General |
use against v.
|
aleyhine kullanmak |
|
209 |
General |
make use of an opportunity v.
|
değerlendirmek (bir fırsatı vb) |
|
210 |
General |
use up v.
|
yoğaltmak |
|
211 |
General |
use force v.
|
zor kullanmak |
|
212 |
General |
use a pompous language v.
|
edebiyat yapmak |
|
213 |
General |
use epilating wax v.
|
ağda yapmak |
|
214 |
General |
use violence v.
|
şiddet kullanmak |
|
215 |
General |
use an advantage v.
|
avantajdan faydalanmak |
|
216 |
General |
use as a shield v.
|
siper etmek |
|
217 |
General |
use hard words v.
|
ağır söylemek |
|
218 |
General |
use electricity illegally v.
|
kaçak elektrik kullanmak |
|
219 |
General |
keep for future use v.
|
ileride kullanmak üzere tutmak |
|
220 |
General |
use one's influence v.
|
ağırlığını koymak |
|
221 |
General |
use one's life v.
|
saksıyı çalıştırmak |
|
222 |
General |
use one's mind v.
|
aklını kullanmak |
|
223 |
General |
use as a screen v.
|
paravan olarak kullanmak |
|
224 |
General |
be of use v.
|
yardım etmek |
|
225 |
General |
use up v.
|
dibini bulmak |
|
226 |
General |
use one's life v.
|
kafayı çalıştırmak |
|
227 |
General |
begin to use v.
|
kullanıma başlamak |
|
228 |
General |
forbid somebody the use of v.
|
haram etmek |
|
229 |
General |
use violence v.
|
şiddet uygulamak |
|
230 |
General |
use forcible means v.
|
kuvvet kullanmak |
|
231 |
General |
use force v.
|
baskı yapmak |
|
232 |
General |
use a trick v.
|
düzen kurmak |
|
233 |
General |
use excessively v.
|
aşırı kullanmak |
|
234 |
General |
use somebody as a tool v.
|
maşa gibi kullanmak |
|
235 |
General |
get into use v.
|
kullanıma almak |
|
236 |
General |
use force v.
|
cebir kullanmak |
|
237 |
General |
make use of an advantage v.
|
avantajdan faydalanmak |
|
238 |
General |
use bad language v.
|
küfür etmek |
|
239 |
General |
put to use v.
|
uygulamak |
|
240 |
General |
make use v.
|
istifade etmek |
|
241 |
General |
make use v.
|
kullanmak |
|
242 |
General |
provide something for the use of somebody v.
|
yararına sunmak |
|
243 |
General |
make use of the time well v.
|
zamanı iyi değerlendirmek |
|
244 |
General |
make use of someone's knowledge v.
|
deneyiminden yararlanmak |
|
245 |
General |
make use of someone's knowledge v.
|
tecrübesinden faydalanmak |
|
246 |
General |
make use of someone's knowledge v.
|
deneyiminden faydalanmak |
|
247 |
General |
make use of someone's experience v.
|
tecrübesinden faydalanmak |
|
248 |
General |
make use of someone's experience v.
|
deneyiminden yararlanmak |
|
249 |
General |
make use of someone's experience v.
|
deneyiminden faydalanmak |
|
250 |
General |
make use of someone's knowledge v.
|
tecrübesinden yararlanmak |
|
251 |
General |
make use of someone's experience v.
|
tecrübesinden yararlanmak |
|
252 |
General |
use force v.
|
güç kullanmak |
|
253 |
General |
no longer to be in use v.
|
devre dışı kalmak |
|
254 |
General |
put into use v.
|
devreye almak |
|
255 |
General |
put (something) to good use v.
|
değerlendirmek |
|
256 |
General |
be put into use v.
|
devreye alınmak |
|
257 |
General |
use something suitably v.
|
doğru kullanmak |
|
258 |
General |
use something suitably v.
|
doğru şekilde kullanmak |
|
259 |
General |
use something properly v.
|
doğru kullanmak |
|
260 |
General |
use something properly v.
|
doğru şekilde kullanmak |
|
261 |
General |
use the opportunities v.
|
fırsatları değerlendirmek |
|
262 |
General |
not in use v.
|
atıl durmak |
|
263 |
General |
make use of the advantages provided by v.
|
sunduğu avantajlardan istifade etmek |
|
264 |
General |
make use of the advantages provided by v.
|
sunduğu avantajlardan yararlanmak |
|
265 |
General |
make somebody use something v.
|
kullandırmak |
|
266 |
General |
let somebody use something v.
|
kullandırmak |
|
267 |
General |
use something as base v.
|
temel almak |
|
268 |
General |
use as a base v.
|
baz olarak almak |
|
269 |
General |
use something as starting v.
|
başlangıç almak |
|
270 |
General |
use something as base v.
|
baz almak |
|
271 |
General |
use something as base v.
|
temel olarak kullanmak |
|
272 |
General |
use force v.
|
güç uygulamak |
|
273 |
General |
use something as starting v.
|
başlangıç olarak almak |
|
274 |
General |
use baton v.
|
cop kullanmak |
|
275 |
General |
use as a means of v.
|
araç olarak kullanmak |
|
276 |
General |
use something as bait v.
|
yem olarak kullanmak |
|
277 |
General |
use for the wrong purposes v.
|
amacı dışında kullanmak |
|
278 |
General |
use capacity v.
|
kapasite kullanmak |
|
279 |
General |
make use of someone v.
|
birisinden faydalanmak |
|
280 |
General |
use one's influence v.
|
nüfuzunu kullanmak |
|
281 |
General |
use battery v.
|
pille çalışmak |
|
282 |
General |
use the internet v.
|
internete girmek |
|
283 |
General |
use a trump v.
|
koz olarak kullanmak |
|
284 |
General |
use physical force v.
|
fiziksel güç kullanmak |
|
285 |
General |
use the train v.
|
tren sürmek |
|
286 |
General |
use violence v.
|
şiddet göstermek |
|
287 |
General |
use a service v.
|
hizmetten yararlanmak |
|
288 |
General |
use power v.
|
yetki kullanmak |
|
289 |
General |
use the opportunity v.
|
fırsatı değerlendirmek |
|
290 |
General |
use computer v.
|
bilgisayar kullanmak |
|
291 |
General |
come into use v.
|
kullanıma girmek |
|
292 |
General |
be brought into use v.
|
kullanıma sunulmak |
|
293 |
General |
go out of use v.
|
kullanımdan kalkmak |
|
294 |
General |
bring something into use v.
|
kullanıma açtırmak |
|
295 |
General |
come into use v.
|
kullanıma sunulmak |
|
296 |
General |
bring something into use v.
|
kullanıma sunmak |
|
297 |
General |
use as a trump card v.
|
koz olarak kullanmak |
|
298 |
General |
drop something out of use (word etc.) v.
|
kullanımdan kaldırmak |
|
299 |
General |
use budget v.
|
bütçe kullanmak |
|
300 |
General |
be opened for use v.
|
kullanıma açılmak |
|
301 |
General |
use force v.
|
kuvvet uygulamak |
|
302 |
General |
point a reed (for use as a pen) v.
|
kalem açmak |
|
303 |
General |
use something as base v.
|
dayanak almak |
|
304 |
General |
be opened to use v.
|
kullanıma açılmak |
|
305 |
General |
use initiative v.
|
inisiyatif kullanmak |
|
306 |
General |
come into use v.
|
kullanılmaya başlanmak |
|
307 |
General |
be in use v.
|
kullanımda olmak |
|
308 |
General |
use one's imagination v.
|
hayal gücünü kullanmak |
|
309 |
General |
use brute force v.
|
kaba kuvvet kullanmak |
|
310 |
General |
use one's head v.
|
kafayı kullanmak |
|
311 |
General |
use someone as a cat's paw v.
|
birini maşa olarak kullanmak |
|
312 |
General |
use shank's pony v.
|
tabanvayla gitmek |
|
313 |
General |
use as a reference v.
|
kaynak olarak kullanmak |
|
314 |
General |
use as a source v.
|
kaynak olarak kullanmak |
|
315 |
General |
use as a source v.
|
kaynak almak |
|
316 |
General |
use as a reference v.
|
kaynak almak |
|
317 |
General |
ill-use v.
|
hor kullanmak |
|
318 |
General |
have no use for v.
|
-e ihtiyacı olmamak |
|
319 |
General |
ill-use v.
|
hırpalamak |
|
320 |
General |
use the time v.
|
zamanı kullanmak |
|
321 |
General |
make good use of something v.
|
bir şeyi heba etmemek |
|
322 |
General |
make good use of something v.
|
bir şeyi iyi kullanmak |
|
323 |
General |
put money to good use v.
|
parayı değerlendirmek |
|
324 |
General |
use the money v.
|
parayı değerlendirmek |
|
325 |
General |
make good use of money v.
|
parayı değerlendirmek |
|
326 |
General |
use other people's personal information v.
|
(birinin) özeline girmek |
|
327 |
General |
use other people's personal information v.
|
özele girmek |
|
328 |
General |
go into use v.
|
kullanıma girmek |
|
329 |
General |
make use of v.
|
nimetlerinden faydalanmak |
|
330 |
General |
use an opportunity v.
|
fırsat değerlendirmek |
|
331 |
General |
use an opportunity v.
|
fırsatı değerlendirmek |
|
332 |
General |
make use of an opportunity v.
|
fırsat değerlendirmek |
|
333 |
General |
make use of an opportunity v.
|
fırsatı değerlendirmek |
|
334 |
General |
bring into use v.
|
kullanımına izin vermek |
|
335 |
General |
bring into use v.
|
halkın hizmetine açmak |
|
336 |
General |
bring into use v.
|
kullanıma açmak |
|
337 |
General |
come into use v.
|
hizmete girmek |
|
338 |
General |
be of no use v.
|
bir şeye yaramamak |
|
339 |
General |
be of use v.
|
bir şeye yaramak |
|
340 |
General |
make use of the situation v.
|
durumdan faydalanmak |
|
341 |
General |
make use of the situation v.
|
durumdan istifade etmek |
|
342 |
General |
use the right to remain in silence v.
|
susma hakkını kullanmak |
|
343 |
General |
use the right to remain silent v.
|
susma hakkını kullanmak |
|
344 |
General |
use the right to remain silent v.
|
konuşmama hakkını kullanmak |
|
345 |
General |
use the right to remain in silence v.
|
konuşmama hakkını kullanmak |
|
346 |
General |
make use of the law v.
|
yasadan yararlanmak |
|
347 |
General |
use on someone v.
|
üstünde kullanmak |
|
348 |
General |
use on something v.
|
üstünde kullanmak |
|
349 |
General |
use on something v.
|
üzerinde kullanmak |
|
350 |
General |
use on someone v.
|
üzerinde kullanmak |
|
351 |
General |
use cautiously v.
|
sakınarak kullanmak |
|
352 |
General |
make use v.
|
faydalanmak |
|
353 |
General |
make use of an offer v.
|
tekliften yararlanmak |
|
354 |
General |
make use of examples v.
|
örneklerden yararlanmak |
|
355 |
General |
make use of examples v.
|
örneklerden faydalanmak |
|
356 |
General |
use cautiously v.
|
dikkatli kullanmak |
|
357 |
General |
restrict the use v.
|
kullanımı sınırlamak |
|
358 |
General |
limit the use v.
|
kullanımı sınırlamak |
|
359 |
General |
use an opportunity v.
|
fırsattan yararlanmak |
|
360 |
General |
use annual leave v.
|
senelik izin kullanmak |
|
361 |
General |
use annual leave v.
|
yıllık izin kullanmak |
|
362 |
General |
use something consciously v.
|
bilinçli kullanmak |
|
363 |
General |
use something consciously v.
|
bilinçli olarak kullanmak |
|
364 |
General |
use one's best endeavor v.
|
elinden geleni çabayı göstermek |
|
365 |
General |
use a system v.
|
sistem kullanmak |
|
366 |
General |
use every means possible v.
|
mümkün olan her çareye başvurmak |
|
367 |
General |
use every means possible v.
|
tüm yolları denemek |
|
368 |
General |
use every means possible v.
|
mümkün olan her yola başvurmak |
|
369 |
General |
use every means possible v.
|
mümkün olan her aracı kullanmak |
|
370 |
General |
be ready for use v.
|
kullanıma amade olmak |
|
371 |
General |
be ready for use v.
|
kullanıma hazır olmak |
|
372 |
General |
use something economically v.
|
tasarruflu kullanmak |
|
373 |
General |
use insulin v.
|
insülin kullanmak |
|
374 |
General |
use pepper gas on protesters v.
|
göstericilere biber gazı sıkmak |
|
375 |
General |
use tear gas on protesters v.
|
göstericilere göz yaşartıcı gaz sıkmak |
|
376 |
General |
use public transportation v.
|
toplu taşıt kullanmak |
|
377 |
General |
use illegal means v.
|
yasal olmayan yollara başvurmak |
|
378 |
General |
use vulgarities v.
|
küfürlü konuşmak |
|
379 |
General |
use vulgarities v.
|
terbiyesiz kelimeler kullanmak |
|
380 |
General |
order the secretary of defence to use military force v.
|
savunma bakanına askeri güç kullanma emri vermek |
|
381 |
General |
use a glove v.
|
eldiven kullanmak |
|
382 |
General |
use long sentences v.
|
uzun cümleler kullanmak |
|
383 |
General |
use every means available to help someone v.
|
birine yardım etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmak |
|
384 |
General |
use something as a model v.
|
bir şeyi model olarak kullanmak |
|
385 |
General |
make use of one's spare time v.
|
boş zamanını değerlendirmek |
|
386 |
General |
use as an alternative to v.
|
alternatif olarak kullanmak |
|
387 |
General |
be of no use v.
|
fonksiyonu olmamak |
|
388 |
General |
be of no use v.
|
kullanılamamak |
|
389 |
General |
be of no use v.
|
amaçsız olmak |
|
390 |
General |
be of no use v.
|
kullanışsız olmak |
|
391 |
General |
be of no use v.
|
işe yaramamak |
|
392 |
General |
be of no use v.
|
işlevsiz olmak |
|
393 |
General |
be of no use v.
|
bir işe yaramamak |
|
394 |
General |
use a wireless headset v.
|
kablosuz kulaklık kullanmak |
|
395 |
General |
find a use for something v.
|
bir yerde kullanmak |
|
396 |
General |
find a use for something v.
|
kullanma imkanı bulmak |
|
397 |
General |
use the toilet v.
|
lavaboyu kullanmak |
|
398 |
General |
use the toilet v.
|
banyoyu kullanmak |
|
399 |
General |
use one's time well v.
|
zamanını iyi kullanmak |
|
400 |
General |
use a break v.
|
ara vermek |
|
401 |
General |
use the time well v.
|
zamanı iyi kullanmak |
|
402 |
General |
use every means available v.
|
tüm imkanları seferber etmek |
|
403 |
General |
use every means available v.
|
tüm olanakları seferber etmek |
|
404 |
General |
use productively v.
|
verimli kullanmak |
|
405 |
General |
use efficiently v.
|
verimli kullanmak |
|
406 |
General |
use its reasonable efforts v.
|
elinden gelen çabayı göstermek |
|
407 |
General |
use aspirin v.
|
aspirin kullanmak |
|
408 |
General |
use one's abilities v.
|
yeteneklerini kullanmak |
|
409 |
General |
use one's skills v.
|
yeteneklerini kullanmak |
|
410 |
General |
move into proper position for use v.
|
kullanım için uygun konuma getirmek |
|
411 |
General |
use a program v.
|
program kullanmak |
|
412 |
General |
use bad language v.
|
kötü söz söylemek |
|
413 |
General |
use bad words v.
|
kötü söz söylemek |
|
414 |
General |
use to great effect v.
|
doğru biçimde kullanmak |
|
415 |
General |
use to great effect v.
|
fayda doğuracak biçimde kullanmak |
|
416 |
General |
use to great effect v.
|
yararlanmak |
|
417 |
General |
use separately v.
|
ayrı ayrı kullanmak |
|
418 |
General |
use internet v.
|
i̇nternet kullanmak |
|
419 |
General |
use a credit card v.
|
kredi kartı kullanmak |
|
420 |
General |
use with v.
|
beraber kullanmak |
|
421 |
General |
use one's self v.
|
davranmak |
|
422 |
General |
use one's self v.
|
hareket etmek |
|
423 |
General |
over-use v.
|
aşırı kullanmak |
|
424 |
General |
over-use v.
|
tüketmek |
|
425 |
General |
over-use v.
|
sömürmek |
|
426 |
General |
over-use v.
|
fazla kullanmak |
|
427 |
General |
ill-use v.
|
(birine) kötü davranmak |
|
428 |
General |
ill-use v.
|
(birine) kaba davranmak |
|
429 |
General |
out of use adj.
|
geçersiz |
|
430 |
General |
in current use adj.
|
genel kullanımda |
|
431 |
General |
of no earthly use adj.
|
hiçbir faydası olmayan |
|
432 |
General |
out of use adj.
|
kullanılmayan |
|
433 |
General |
in current use adj.
|
genellikle kullanılan |
|
434 |
General |
ready for immediate use adj.
|
hemen kullanıma uygun |
|
435 |
General |
in use adj.
|
geçerli |
|
436 |
General |
out of use adj.
|
kullanım dışı |
|
437 |
General |
out of use adj.
|
hizmet dışı |
|
438 |
General |
ready for use adj.
|
kullanıma hazır |
|
439 |
General |
single use only adj.
|
tek kullanımlık |
|
440 |
General |
recently opened up for use adj.
|
kısa bir süre önce kullanıma açılan |
|
441 |
General |
ready-to-use adj.
|
kullanıma hazır |
|
442 |
General |
in use adj.
|
kullanılmakta |
|
443 |
General |
out of use adj.
|
işlemez |
|
444 |
General |
of little use adj.
|
yararsız |
|
445 |
General |
of little use adj.
|
faydasız |
|
446 |
General |
of little use adj.
|
tedavide vs. pek başvurulmayan |
|
447 |
General |
of little use adj.
|
az kullanılan |
|
448 |
General |
suitable for use in an oven adj.
|
fırında kullanılabilen |
|
449 |
General |
in use adj.
|
(oda/cihaz) meşgul |
|
450 |
General |
wrong use does not preclude proper use adj.
|
kötüye kullanma hiç kullanılmamasını gerektirmez |
|
451 |
General |
easy-to-use adj.
|
kullanımı kolay |
|
452 |
General |
easy-to-use adj.
|
kullanımı basit |
|
453 |
General |
available for use adj.
|
görüşmeye açık (telefon) |
|
454 |
General |
mixed-use adj.
|
birçok farklı işlevle kullanılan |
|
455 |
General |
mixed-use adj.
|
birçok farklı kullanıma uygun olan |
|
456 |
General |
multi-use adj.
|
çok kullanımlı |
|
457 |
General |
multi-use adj.
|
birden fazla kullanımı olan |
|
458 |
General |
multi-use adj.
|
birden fazla kullanım ile ilişkili |
|
459 |
General |
multi-use adj.
|
birden fazla kullanım içeren |
|
460 |
General |
available for use adj.
|
kullanıma açık |
|
461 |
General |
available for use adj.
|
kullanıma uygun |
|
462 |
General |
available for use adj.
|
kullanıma hazır |
|
463 |
General |
available for use adj.
|
kullanılabilir |
|
464 |
General |
in use adj.
|
(telefon) meşgul |
|
465 |
General |
in use adj.
|
(tuvalet) dolu |
|
466 |
General |
fit-for-use adj.
|
kullanıma uygun |
|
467 |
General |
single-use adj.
|
tek kullanımlık |
|
468 |
General |
for temporary use adv.
|
ariyeten |
|
469 |
General |
for use by adv.
|
tarafından kullanım için |
|
470 |
General |
to prevent tobacco use adv.
|
sigara tüketimini önlemek için |
|
471 |
General |
for the use of prep.
|
için |
|
472 |
General |
for the use of prep.
|
-in kullanılışına özgü olarak |
|
Phrasals |
|
473 |
Phrasals |
use up v.
|
geriye hiçbir şey bırakmamak |
|
474 |
Phrasals |
use up v.
|
yormak |
|
475 |
Phrasals |
use up v.
|
canını çıkarmak |
|
476 |
Phrasals |
use something by something v.
|
(bir şeyi belli bir tarihe) kadar kullanmak/kullanıp bitirmek |
|
477 |
Phrasals |
use something over (again) v.
|
bir şeyi tekrar kullanmak |
|
478 |
Phrasals |
be in use v.
|
kullanılmakta olmak |
|
479 |
Phrasals |
use before v.
|
...önce kullanmak |
|
480 |
Phrasals |
set something aside for future use v.
|
ileride kullanmak üzere bir kenara koymak/kaldırmak |
|
481 |
Phrasals |
use (someone or something) as (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şey) olarak kullanmak |
|
482 |
Phrasals |
use (someone or something) as (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şey) yerine kullanmak |
|
483 |
Phrasals |
use (someone or something) for (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şey) için kullanmak |
|
484 |
Phrasals |
use (something) before (some date) v.
|
(bir şeyi son kullanma tarihinden) önce kullanmak/tüketmek |
|
485 |
Phrasals |
use (something) before (some date) v.
|
(bir şeyi son kullanma tarihine) kadar tüketmek |
|
486 |
Phrasals |
use (something) before (some date) v.
|
(bir şeyi bir tarihten) önce kullanmak |
|
487 |
Phrasals |
use (something) before (some date) v.
|
(bir şeyi bir tarihe) kadar kullanmak |
|
488 |
Phrasals |
use (something) by (some date) v.
|
(bir şeyi bir tarihe) kadar tüketmek/pişirmek |
|
489 |
Phrasals |
use (something) by (some date) v.
|
(bir şeyi bir tarihten) önce tüketmek/pişirmek |
|
490 |
Phrasals |
use (something) by (some date) v.
|
(bir şeyi bir tarihe) kadar kullanmak |
|
491 |
Phrasals |
use (something) by (some date) v.
|
(bir şeyi bir tarihten) önce kullanmak |
|
492 |
Phrasals |
use (something) over v.
|
(bir şeyi) tekrar kullanmak |
|
493 |
Phrasals |
use (something) over v.
|
(bir şeyi) kullanmayı başka bir şeye tercih etmek |
|
494 |
Phrasals |
use (something) over v.
|
bir şey yerine/varken (başka bir şey) kullanmak |
|
495 |
Phrasals |
use (something) with (something) v.
|
(bir şeyi bir şeyle) bağlantılı olarak kullanmak |
|
496 |
Phrasals |
use (something) with (something) v.
|
(bir şeyi bir şeyle) beraber kullanmak |
|
497 |
Phrasals |
use (something) with (something) v.
|
(bir şeyi bir şekilde) kullanmak |
|
498 |
Phrasals |
use (something) with (something) v.
|
(bir şeyi bir tavırla, yöntemle) kullanmak |
|
499 |
Phrasals |
use as v.
|
gibi kullanmak |
|
500 |
Phrasals |
use as v.
|
olarak kullanmak |
|