|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
ihtiyaç duymak |
need v.
|
|
General |
|
2 |
General |
ihtiyaç için üretim |
production on demand n.
|
|
3 |
General |
malzeme ihtiyaç planlaması |
material requirements planning n.
|
|
4 |
General |
ihtiyaç giderici |
caterer n.
|
|
5 |
General |
ihtiyaç fazlası işçi |
supernumerary n.
|
|
6 |
General |
ihtiyaç fazlası kimse |
super n.
|
|
|
7 |
General |
acil ihtiyaç |
urgent need n.
|
|
8 |
General |
acil ihtiyaç tespiti |
rapid needs assessment n.
|
|
9 |
General |
zorunlu ihtiyaç |
vital need n.
|
|
10 |
General |
ihtiyaç fazlası oluş |
redundancy n.
|
|
11 |
General |
ihtiyaç fazlası oluş |
redundance n.
|
|
12 |
General |
ihtiyaç hali |
neediness n.
|
|
13 |
General |
ihtiyaç listesi |
list of requirements n.
|
|
14 |
General |
ihtiyaç listesi |
requirement list n.
|
|
15 |
General |
ihtiyaç fazlası stok |
surplus stock n.
|
|
16 |
General |
ihtiyaç fazlası |
surplus n.
|
|
17 |
General |
ihtiyaç sahibi |
needer n.
|
|
18 |
General |
temel ihtiyaç |
basic need n.
|
|
19 |
General |
tamire ihtiyaç |
disrepair n.
|
|
20 |
General |
ihtiyaç içinde olan |
needer n.
|
|
21 |
General |
ihtiyaç duyan |
needer n.
|
|
22 |
General |
cinsel ihtiyaç |
sexual need n.
|
|
23 |
General |
ihtiyaç duyma |
requiring n.
|
|
24 |
General |
ihtiyaç duyma |
needing n.
|
|
25 |
General |
ihtiyaç duyma |
need n.
|
|
26 |
General |
temel ihtiyaç malları |
daily needs n.
|
|
27 |
General |
temel ihtiyaç malları |
convenience goods n.
|
|
28 |
General |
temel ihtiyaç malları |
basic necessities n.
|
|
29 |
General |
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) yakın ilgi |
tlc (tender loving care) n.
|
|
30 |
General |
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) sıcak ilgi |
tlc (tender loving care) n.
|
|
31 |
General |
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) yakın ilgi |
tender loving care n.
|
|
32 |
General |
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) sıcak ilgi |
tender loving care n.
|
|
33 |
General |
temel ihtiyaç malları |
staple products n.
|
|
34 |
General |
tamire ihtiyaç duyma |
disrepair n.
|
|
35 |
General |
acil ihtiyaç |
emergency n.
|
|
36 |
General |
ihtiyaç gidermeye yönelik ürünler |
need satisfying products n.
|
|
37 |
General |
zati ihtiyaç |
personal need n.
|
|
38 |
General |
kişisel ihtiyaç |
personal need n.
|
|
39 |
General |
ön ihtiyaç |
prerequirement n.
|
|
40 |
General |
karşılanmamış ihtiyaç |
an unmet need n.
|
|
41 |
General |
ihtiyaç duyulandan fazla |
superfluity n.
|
|
42 |
General |
ihtiyaç maddeleri |
necessaries n.
|
|
43 |
General |
sosyal ihtiyaç |
social need n.
|
|
44 |
General |
öncelikli ihtiyaç |
primary need n.
|
|
45 |
General |
büyük ihtiyaç |
great need n.
|
|
46 |
General |
tarihsel ihtiyaç |
historic need n.
|
|
|
47 |
General |
iç ihtiyaç |
internal need n.
|
|
48 |
General |
iç ihtiyaç |
domestic need n.
|
|
49 |
General |
ihtiyaç molası |
bathroom break n.
|
|
50 |
General |
uzun süredir duyulan ihtiyaç |
long-felt need n.
|
|
51 |
General |
uzun süredir ihtiyaç duyulan şey |
long-felt need n.
|
|
52 |
General |
parasal ihtiyaç |
financial need n.
|
|
53 |
General |
mali ihtiyaç |
financial need n.
|
|
54 |
General |
finansal ihtiyaç |
financial need n.
|
|
55 |
General |
kritik ihtiyaç |
critical need n.
|
|
56 |
General |
insani ihtiyaç |
humanitarian needs n.
|
|
57 |
General |
insani ihtiyaç |
human needs n.
|
|
58 |
General |
(eski rusya'da) kırsal alanlarda gıda gibi yerel ihtiyaç için gönüllü alınan vergi |
self-taxation n.
|
|
59 |
General |
grup evi (bakıma ihtiyaç duyan kişilere hizmet veren bakım evi) |
group home n.
|
|
60 |
General |
ihtiyaç belirleme |
need recognition n.
|
|
61 |
General |
bebek ihtiyaç listesi |
baby registry n.
|
|
62 |
General |
ihtiyaç duyulmayan şey |
nonnecessity n.
|
|
63 |
General |
kişisel ihtiyaç |
needful n.
|
|
64 |
General |
acil ihtiyaç |
pressing need n.
|
|
65 |
General |
temel ihtiyaç |
aliment n.
|
|
66 |
General |
ihtiyaç sahipleri |
almsfolk n.
|
|
67 |
General |
ihtiyaç sahipleri |
almsmen n.
|
|
68 |
General |
ihtiyaç hali |
egence n.
|
|
69 |
General |
ihtiyaç duyulandan fazla miktar |
embarrassment n.
|
|
70 |
General |
ihtiyaç duyulan miktar |
enough n.
|
|
71 |
General |
konukların ihtiyaç ve taleplerine göre tedarik edilen şey |
entertainment n.
|
|
72 |
General |
lojistik planlamanın ihtiyaç tespiti, dağıtım, kaynak bulma ve belgeleme adımlarından oluşan alt kümesi |
materiel planning n.
|
|
73 |
General |
ihtiyaç sahiplerine verilen şey |
handout n.
|
|
74 |
General |
kurumsal bakıma ihtiyaç duyan mültecilerin oluşturduğu grup |
hard core n.
|
|
75 |
General |
kurumsal bakıma ihtiyaç duyan mültecilerin oluşturduğu grup |
hardcore [uk] n.
|
|
76 |
General |
tatillerde de açık olup geç saatlere kadar kapanmayan, acil ihtiyaç maddeleri bulunduran ve görece yüksek fiyattan satış yapan bir tür perakendeci |
mini-mart n.
|
|
77 |
General |
ihtiyaç sahiplerine yerel bir yönetim merkezinin sosyal hizmetler departmanınca sağlanan yardım hizmeti |
home help [uk] [new zealand] n.
|
|
78 |
General |
bir ilçedeki ihtiyaç sahibi kimselere yardım amaçlı kurulmuş sosyal yardımlaşma veya eğitim kurumu |
mission n.
|
|
79 |
General |
ihtiyaç durumu |
mister [scotland] n.
|
|
80 |
General |
belirli bir durumun yarattığı ihtiyaç |
occasion n.
|
|
81 |
General |
özel ihtiyaç |
special need n.
|
|
82 |
General |
acil ihtiyaç |
immediacy n.
|
|
83 |
General |
temel ihtiyaç malları |
commodity n.
|
|
84 |
General |
selamet ordusunun ihtiyaç sahiplerine yardım sağlamak için kurduğu pansiyon |
metropole n.
|
|
85 |
General |
tatmini baskılayan temel veya içgüdüsel ihtiyaç |
drive n.
|
|
86 |
General |
yoksunluk veya ihtiyaç nedeniyle hareket etme |
drive n.
|
|
87 |
General |
(genellikle özel fiyata sunulan) hizmet ve ihtiyaç kombinasyonu |
package n.
|
|
88 |
General |
ihtiyaç sahiplerinin barındığı devlet destekli yapı |
poor farm n.
|
|
89 |
General |
ispata ihtiyaç duymaksızın bazı hastalıklarının bulaşıcı olduğuna inanan kimse |
contagionist n.
|
|
90 |
General |
ihtiyaç sahiplerine gıda ürünlerinin temin edildiği barınak |
pantry n.
|
|
91 |
General |
(dürtü, ihtiyaç) salıverilme |
outlet n.
|
|
92 |
General |
(birleşik krallık) yerel eğitim idaresi tarafından sosyal yardım kapsamında ihtiyaç sahibi öğrencilere verilen süt |
school milk n.
|
|
93 |
General |
eksiğin giderilmesi için ihtiyaç duyulan ürünler |
shorts n.
|
|
94 |
General |
ihtiyaç duyulan kadro |
staffing n.
|
|
95 |
General |
ihtiyaç duyulan personel |
staffing n.
|
|
96 |
General |
ihtiyaç fazlası personel |
supe n.
|
|
97 |
General |
ihtiyaç duymak |
stand v.
|
|
98 |
General |
daha fazla kaynağa ihtiyaç duymak |
need more sources v.
|
|
99 |
General |
ihtiyaç karşılamak |
meet one's need v.
|
|
100 |
General |
tanıklığına ihtiyaç duymak |
need one's testimony v.
|
|
101 |
General |
ihtiyaç karşılamak |
fulfil the need v.
|
|
102 |
General |
ihtiyaç karşılamak |
address the need v.
|
|
103 |
General |
ihtiyaç olmak |
be needed v.
|
|
104 |
General |
ihtiyaç oluşturmak |
create a need v.
|
|
105 |
General |
ihtiyaç olmak |
be required v.
|
|
106 |
General |
ihtiyaç karşılamak |
meet the need v.
|
|
107 |
General |
ihtiyaç karşılamak |
satisfy the need v.
|
|
108 |
General |
ihtiyaç doğurmak |
create need v.
|
|
109 |
General |
ihtiyaç halinde kullanmak için hazırda tutmak |
put somebody on stand-by v.
|
|
110 |
General |
-e ihtiyaç duymak |
need v.
|
|
111 |
General |
-e ihtiyaç duymak |
want for v.
|
|
112 |
General |
ihtiyaç hissetmek |
need v.
|
|
113 |
General |
ihtiyaç hissetmek |
feel the need of v.
|
|
114 |
General |
tıbbi bakıma ihtiyaç duymak |
require medical care v.
|
|
115 |
General |
(tuvalet) ihtiyaç gidermek |
take a leak v.
|
|
116 |
General |
(tuvalet) ihtiyaç gidermek |
relieve oneself v.
|
|
117 |
General |
(tuvalet) ihtiyaç gidermek |
spend a penny v.
|
|
118 |
General |
ihtiyaç gidermek |
satisfy a need v.
|
|
119 |
General |
ihtiyaç gidermek |
meet a need v.
|
|
120 |
General |
acilen ihtiyaç duymak |
need immediately v.
|
|
121 |
General |
taze kana ihtiyaç duymak |
need new blood v.
|
|
122 |
General |
ihtiyaç doğmak |
need to arise v.
|
|
123 |
General |
ihtiyaç duyulmak |
be needed v.
|
|
124 |
General |
ihtiyaç duymak |
be in need of v.
|
|
125 |
General |
sözlüğe ihtiyaç duymak |
need a dictionary v.
|
|
126 |
General |
az ihtiyaç duymak |
need little v.
|
|
127 |
General |
az ihtiyaç duymak |
have little need of something v.
|
|
128 |
General |
acil ihtiyaç duymak |
be in urgent need of v.
|
|
129 |
General |
ihtiyaç karşılamak |
supply the needs of v.
|
|
130 |
General |
ihtiyaç karşılamak |
provide for v.
|
|
131 |
General |
hayatının geri kalan kısmında profesyonel bakıma ihtiyaç duymak |
need professional care for the rest of one's life v.
|
|
132 |
General |
anne bakımına ihtiyaç duymak |
need a mother care v.
|
|
133 |
General |
sırtını dayayacağı bir kariyere ihtiyaç duymak |
need a career to fall back on v.
|
|
134 |
General |
ihtiyaç belirlemek |
determine a need v.
|
|
135 |
General |
ihtiyaç belirlemek |
determine a requirement v.
|
|
136 |
General |
sekretere ihtiyaç duymak |
need a secretary v.
|
|
137 |
General |
ihtiyaç karşılamak |
fulfill the need v.
|
|
138 |
General |
seyahat sırasında verilen ihtiyaç ve dinlenme molası |
bait v.
|
|
139 |
General |
(ekolojik etkenleri) ihtiyaç doğrultusunda düzenlemek |
manage v.
|
|
140 |
General |
ihtiyaç akçesini depozito olarak vermek |
margin v.
|
|
141 |
General |
ihtiyaç akçesi yatırarak tahvil almak |
margin v.
|
|
142 |
General |
ihtiyaç duymak |
love v.
|
|
143 |
General |
bir şeye ihtiyaç duymadan halletmek |
dispense (with) v.
|
|
144 |
General |
özel ihtiyaç doğrultusunda değiştirmek |
custom-tailor v.
|
|
145 |
General |
acil çözüme ihtiyaç duymak |
cry v.
|
|
146 |
General |
sosyal ihtiyaç veya kullanımlara uyarlamak |
socialise v.
|
|
147 |
General |
sosyal ihtiyaç veya kullanımlara uyarlamak |
socialize v.
|
|
148 |
General |
ihtiyaç fazlasını oluşturmak |
supe v.
|
|
149 |
General |
özel ilgiye ihtiyaç duymak |
statement v.
|
|
150 |
General |
ihtiyaç dolayısıyla resmi kuruluştan yardım alan |
on welfare adj.
|
|
151 |
General |
ihtiyaç olarak alıkonulmuş |
in reserve adj.
|
|
152 |
General |
ihtiyaç fazlası |
redundant adj.
|
|
153 |
General |
ihtiyaç fazlası seçenekleri ve pahalı olan |
luxurious adj.
|
|
154 |
General |
ihtiyaç olarak saklanmış |
in reserve adj.
|
|
155 |
General |
ihtiyaç duyulan |
needed adj.
|
|
156 |
General |
kendine güvenen ve başkalarına pek ihtiyaç duymayan |
self-contained adj.
|
|
157 |
General |
ihtiyaç var |
wanted adj.
|
|
158 |
General |
ihtiyaç duyulmuş |
required adj.
|
|
159 |
General |
ihtiyaç duyulandan fazla |
superflux adj.
|
|
160 |
General |
ihtiyaç duyulandan fazla |
more than needed adj.
|
|
161 |
General |
ihtiyaç dışı |
redundant adj.
|
|
162 |
General |
aşırı ihtiyaç duyulan |
much-needed adj.
|
|
163 |
General |
çok ihtiyaç duyulan |
much-needed adj.
|
|
164 |
General |
ihtiyaç duyulan |
required adj.
|
|
165 |
General |
ihtiyaç sahibi |
needy adj.
|
|
166 |
General |
bir proje tamamlandıktan sonra ihtiyaç duyulan |
back-end adj.
|
|
167 |
General |
ihtiyaç durumunda |
necessitied adj.
|
|
168 |
General |
ihtiyaç içinde |
necessitous adj.
|
|
169 |
General |
ihtiyaç duyulan faydayı sağlayan |
utility adj.
|
|
170 |
General |
ihtiyaç duyulmayan |
escapable adj.
|
|
171 |
General |
üst düzey sağlık hizmetine ihtiyaç duyan |
high-dependency adj.
|
|
172 |
General |
dinleyiciye, izleyiciye veya okuyucuya ihtiyaç duymayan |
hot adj.
|
|
173 |
General |
sürekli ilaç kullanımına ihtiyaç duyan |
dependant adj.
|
|
174 |
General |
madde kullanımına ihtiyaç duyan |
dependant adj.
|
|
175 |
General |
sürekli ilaç kullanımına ihtiyaç duyan |
dependent adj.
|
|
176 |
General |
madde kullanımına ihtiyaç duyan |
dependent adj.
|
|
177 |
General |
belirli bir ihtiyaç veya işlev için yapay olarak hazırlanmış |
designer adj.
|
|
178 |
General |
büyük ihtiyaç içerisinde olan |
desperate adj.
|
|
179 |
General |
(başkasının) ihtiyaç ve isteklerini aşırı dikkatle yerine getiren |
overattentive adj.
|
|
180 |
General |
(başkasının) ihtiyaç ve isteklerine aşırı duyarlı |
overattentive adj.
|
|
181 |
General |
tüketim malzemesi olmaksızın ihtiyaç gideren |
inconsumable adj.
|
|
182 |
General |
süre uzatmaya ihtiyaç duymayan |
continuing adj.
|
|
183 |
General |
ihtiyaç duyulan |
feather-bed adj.
|
|
184 |
General |
ihtiyaç duyulan |
featherbed adj.
|
|
185 |
General |
tedaviye ihtiyaç duyan |
physical [obsolete] adj.
|
|
186 |
General |
ihtiyaç öncesi ayarlanan |
preneed adj.
|
|
187 |
General |
ihtiyaç duyulmadan evvel düzenlenen |
preneed adj.
|
|
188 |
General |
harici unsurlara ihtiyaç duymayan |
self-centered adj.
|
|
189 |
General |
ihtiyaç anında kullanıma hazır |
shadow adj.
|
|
190 |
General |
ihtiyaç sahibi olan |
short adj.
|
|
191 |
General |
şefkate ihtiyaç duyan |
silly adj.
|
|
192 |
General |
ihtiyaç karşısında |
on a pinch adv.
|
|
193 |
General |
ihtiyaç olursa |
at a push adv.
|
|
194 |
General |
ihtiyaç olduğu kadar |
as needed adv.
|
|
195 |
General |
ihtiyaç doğrultusunda |
in line with the requirements adv.
|
|
196 |
General |
ihtiyaç duyulduğunda |
when there is a need adv.
|
|
197 |
General |
ihtiyaç olduğunda |
when there is a need adv.
|
|
198 |
General |
ihtiyaç oldukça |
as needed adv.
|
|
199 |
General |
ihtiyaç halinde |
when there is a need adv.
|
|
200 |
General |
ihtiyaç gereği |
needly adv.
|
|
201 |
General |
ihtiyaç duymadan |
without needing adv.
|
|
202 |
General |
ihtiyaç duymadan |
without feeling a need (to) adv.
|
|
203 |
General |
ihtiyaç halinde |
as may be required adv.
|
|
204 |
General |
ihtiyaç halinde |
if required adv.
|
|
205 |
General |
ihtiyaç duyulması halinde |
if required adv.
|
|
206 |
General |
ihtiyaç duyulduğu zaman |
when required adv.
|
|
207 |
General |
ihtiyaç duyulduğu zaman |
when needed adv.
|
|
208 |
General |
ihtiyaç anında |
in the time of need adv.
|
|
209 |
General |
ihtiyaç halinde |
at a push adv.
|
|
210 |
General |
ihtiyaç halinde |
prn adv.
|
|
211 |
General |
ihtiyaç anında |
in times of need adv.
|
|
212 |
General |
ihtiyaç halinde |
at need adv.
|
|
213 |
General |
ihtiyaç duyarak |
dependingly adv.
|
|
214 |
General |
ihtiyaç oldukça |
p.r.n. (pro re nata) abrev.
|
|
Phrasals |
|
215 |
Phrasals |
varlığına ihtiyaç duymak |
seek after v.
|
|
216 |
Phrasals |
birine/bir şeye ihtiyaç duymak |
call for someone or something v.
|
|
217 |
Phrasals |
birine/bir şeye ihtiyaç duymak |
call someone or something in v.
|
|
218 |
Phrasals |
bir şeye ihtiyaç duymak |
call something out v.
|
|
Phrases |
|
219 |
Phrases |
ihtiyaç halinde |
in case of need adv.
|
|
220 |
Phrases |
ihtiyaç duyulması halinde |
in case of need adv.
|
|
221 |
Phrases |
başka ihtiyaç yok |
no further requirement expr.
|
|
222 |
Phrases |
ihtiyaç olduğunda |
when the need arises expr.
|
|
223 |
Phrases |
ihtiyaç olduğunda |
when necessary expr.
|
|
224 |
Phrases |
ihtiyaç olursa |
if needs be expr.
|
|
225 |
Phrases |
ihtiyaç duyulduğunda |
when the need arises expr.
|
|
226 |
Phrases |
ihtiyaç olduğunda |
should the need arise expr.
|
|
227 |
Phrases |
ihtiyaç duyulduğunda |
on an as-needed basis expr.
|
|
228 |
Phrases |
ihtiyaç olursa |
if the need arises expr.
|
|
229 |
Phrases |
ihtiyaç duyulduğunda |
should the need arise expr.
|
|
230 |
Phrases |
ihtiyaç halinde |
when the need arises expr.
|
|
231 |
Phrases |
ihtiyaç halinde |
when needs be expr.
|
|
232 |
Phrases |
ihtiyaç halinde |
should the need arise expr.
|
|
233 |
Phrases |
ihtiyaç olduğunda |
when needs be expr.
|
|
234 |
Phrases |
ihtiyaç doğrultusunda |
in line with the requirement expr.
|
|
235 |
Phrases |
ihtiyaç oldukça |
as the need arises expr.
|
|
236 |
Phrases |
ihtiyaç duymadan |
without any need (to) expr.
|
|
237 |
Phrases |
ihtiyaç olursa |
should the need arise expr.
|
|
238 |
Phrases |
ihtiyaç olmadan |
without any necessity expr.
|
|
239 |
Phrases |
ihtiyaç olursa |
if need be expr.
|
|
240 |
Phrases |
yardıma ihtiyaç duymadan |
without needing any help expr.
|
|
241 |
Phrases |
bir şeye ihtiyaç duyan |
in want of something expr.
|
|
Proverb |
|
242 |
Proverb |
bir şeye duyulan ihtiyaç yaratıcılığı/yenilikleri/icatları tetikler |
necessity is the mother of innovation
|
|
243 |
Proverb |
geride kalıp bekleyenlere de ön saflarda olanlar kadar ihtiyaç vardır |
they also serve who (only) stand and wait
|
|
244 |
Proverb |
insanlar ayakta kalmak için birbirine ihtiyaç duyar |
no man is an island
|
|
245 |
Proverb |
insanlar birbirinin/başkalarının desteğine ihtiyaç duyar |
no man is an island
|
|
246 |
Proverb |
insanlar ayakta kalmak için birbirine ihtiyaç duyar |
no man is an island (entire of itself)
|
|
247 |
Proverb |
insanlar birbirinin/başkalarının desteğine ihtiyaç duyar |
no man is an island (entire of itself)
|
|
248 |
Proverb |
elinde fırsat varken bir şeyden yararlan, sonra ihtiyaç duyduğunda fırsat kaçabilir |
he that will not when he may, when he will he may have nay
|
|
249 |
Proverb |
ihtiyaç fazlası aşırı demektir |
more than enough is too much
|
|
250 |
Proverb |
ihtiyaç fazlasıysa gereksizdir |
more than enough is too much
|
|
Colloquial |
|
251 |
Colloquial |
ihtiyaç ve lüzum duyulan şey |
needcessity [usa] n.
|
|
252 |
Colloquial |
tam ihtiyaç olan şey |
a shot in the arm n.
|
|
253 |
Colloquial |
ihtiyaç molası |
bio break n.
|
|
254 |
Colloquial |
acil ihtiyaç durumları için ayrılan az miktarda para |
mad money n.
|
|
255 |
Colloquial |
ne ihtiyaç ne de lüks olarak görülen ürünlerin vergisi |
sin tax n.
|
|
256 |
Colloquial |
ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olmak |
have everything one needs v.
|
|
257 |
Colloquial |
konuşacak birine ihtiyaç duymak |
need someone to talk to v.
|
|
258 |
Colloquial |
zamana ihtiyaç duymak |
be pushed v.
|
|
259 |
Colloquial |
tam ihtiyaç duyulan şey olmak |
be just the thing v.
|
|
260 |
Colloquial |
bir durumda ihtiyaç duyulan/istenen tek şey olmak |
be just the thing v.
|
|
261 |
Colloquial |
ihtiyaç çekmek |
hurt v.
|
|
262 |
Colloquial |
(özellikle mali açıdan) ihtiyaç içinde olmak |
hurt v.
|
|
263 |
Colloquial |
(bir şeyden) gerekli/ihtiyaç duyduğu dozu almak |
get (one's) fix (of something) v.
|
|
264 |
Colloquial |
ihtiyaç anında başkasının yerine geçmek |
pinch-hit v.
|
|
265 |
Colloquial |
herkes yardıma ihtiyaç duyar |
everybody needs help expr.
|
|
266 |
Colloquial |
ihtiyaç halinde |
in case of need expr.
|
|
267 |
Colloquial |
ihtiyaç durumunda |
in case of need expr.
|
|
268 |
Colloquial |
ihtiyaç duyulan şey |
where it’s at expr.
|
|
269 |
Colloquial |
işte ihtiyaç duyulan bu |
there we go expr.
|
|
270 |
Colloquial |
ihtiyaç duyulan şey |
where it's at expr.
|
|
271 |
Colloquial |
tam ihtiyaç duyulan şey |
just the thing expr.
|
|
272 |
Colloquial |
bir durumda ihtiyaç duyulan/istenen tek şey |
just the thing expr.
|
|
273 |
Colloquial |
ihtiyaç yok |
no call for expr.
|
|
Idioms |
|
274 |
Idioms |
ihtiyaç/tuvalet molası |
bio break n.
|
|
275 |
Idioms |
büyük ihtiyaç/gereksinim |
crying need (for someone or something) n.
|
|
276 |
Idioms |
büyük ihtiyaç |
a crying need n.
|
|
277 |
Idioms |
ivedi ihtiyaç |
a crying need n.
|
|
278 |
Idioms |
acil ihtiyaç |
a crying need n.
|
|
279 |
Idioms |
(birisine ya bir şeye) büyük ihtiyaç |
crying need (for someone or something) n.
|
|
280 |
Idioms |
ivedi ihtiyaç |
crying need (for someone or something) n.
|
|
281 |
Idioms |
acil ihtiyaç |
crying need (for someone or something) n.
|
|
282 |
Idioms |
sürekli sevgiye ihtiyaç duyma |
love-tooth in the head n.
|
|
283 |
Idioms |
(birinin) ihtiyaç duyduğundan fazlası |
(one's) cup runneth over n.
|
|
284 |
Idioms |
bir erkeğin yardımına ihtiyaç duyan kadın |
a damsel in distress n.
|
|
285 |
Idioms |
büyük paralar harcanarak yapılmış ama artık ihtiyaç duyulmayan/işe yaramayan şey |
a white elephant n.
|
|
286 |
Idioms |
ihtiyaç paketi |
care package n.
|
|
287 |
Idioms |
fiziksel ihtiyaç |
creature comfort n.
|
|
288 |
Idioms |
büyük ihtiyaç |
crying need n.
|
|
289 |
Idioms |
ivedi ihtiyaç |
crying need n.
|
|
290 |
Idioms |
acil ihtiyaç |
crying need n.
|
|
291 |
Idioms |
temel ihtiyaç |
staff of life n.
|
|
292 |
Idioms |
(bir şey) için ihtiyaç duyulan finansal kaynak |
the wherewithal for (something) n.
|
|
293 |
Idioms |
(bir şey) için ihtiyaç duyulan motivasyon |
the wherewithal for (something) n.
|
|
294 |
Idioms |
(bir şey) için ihtiyaç duyulan girişkenlik |
the wherewithal for (something) n.
|
|
295 |
Idioms |
(bir şey) için ihtiyaç duyulan kafa/idrak |
the wherewithal for (something) n.
|
|
296 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan finansal kaynak |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
297 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan motivasyon |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
298 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan girişkenlik |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
299 |
Idioms |
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan kafa/idrak |
the wherewithal to (do something) n.
|
|
300 |
Idioms |
hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak |
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v.
|
|
301 |
Idioms |
hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak |
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head v.
|
|
302 |
Idioms |
(birine) istediğini/ihtiyaç duyduğunu vermek |
ring (one's) bell v.
|
|
303 |
Idioms |
(birine) istediğini/ihtiyaç duyduğunu vermek |
ring someone's bell [us] v.
|
|
304 |
Idioms |
hiçbir şekilde ihtiyaç duymamak |
need like a hole in the head v.
|
|
305 |
Idioms |
ihtiyaç anında yardım etmeye ve harekete geçmeye hazır olmak |
be standing by v.
|
|
306 |
Idioms |
istediği/ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olmak |
want for nothing v.
|
|
307 |
Idioms |
(bir şeye) çok ihtiyaç duymak |
need (something) so bad (that) (one) can taste it v.
|
|
308 |
Idioms |
(bir şeye) rüyalarına girecek kadar çok ihtiyaç duymak |
need (something) so bad (that) (one) can taste it v.
|
|
309 |
Idioms |
(bir şeye) hayalinde dokunabilecek kadar çok ihtiyaç duymak |
need (something) so bad (that) (one) can taste it v.
|
|
310 |
Idioms |
bir kurumdan ihtiyaç yardımı almak |
go on relief v.
|
|
311 |
Idioms |
bir kurumdan ihtiyaç yardımı almak |
go on welfare v.
|
|
312 |
Idioms |
herhangi bir düzenlemeye ihtiyaç duymamak |
have no strings attached v.
|
|
313 |
Idioms |
(bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/istek/lüzum duymamak |
want (something) like (one wants) a hole in the head v.
|
|
314 |
Idioms |
(bir şey) istediği/ihtiyaç duyduğu en son şey olmak |
want (something) like (one wants) a hole in the head v.
|
|
315 |
Idioms |
ihtiyaç duyduğu şeyi elde etmek |
get a gift of (something) v.
|
|
316 |
Idioms |
ihtiyaç duyduğu dozu almak |
get a gift of (something) v.
|
|
317 |
Idioms |
(birine bir şeyden) ihtiyaç duyduğu miktarda vermek |
give (one) a fix of (something) v.
|
|
318 |
Idioms |
(araba seyahatinde) ihtiyaç molası vermek |
make a pit stop [us] v.
|
|
319 |
Idioms |
(ihtiyaç veya fakirlikten dolayı) kamu yardımı almak |
be on relief v.
|
|
320 |
Idioms |
(ihtiyaç veya fakirlikten dolayı) maddi yardım almak |
be on relief v.
|
|
321 |
Idioms |
tam ihtiyaç duyulan şey olmak |
be just what the doctor ordered v.
|
|
322 |
Idioms |
bir durumda ihtiyaç duyulan/istenen tek şey olmak |
be just what the doctor ordered v.
|
|
323 |
Idioms |
ihtiyaç dolayısıyla resmi kuruluştan yardım almak |
be on welfare v.
|
|
324 |
Idioms |
bir kurumdan ihtiyaç yardımı almak |
be on welfare v.
|
|
325 |
Idioms |
(bir şeyden) gerekli/ihtiyaç duyduğu dozu almak |
get a fix (of something) v.
|
|
326 |
Idioms |
(birine) ihtiyaç duyduğu miktarı vermek |
give (one) a fix v.
|
|
327 |
Idioms |
(bir şeyden) ihtiyaç duyduğu miktarda almak |
have a fix of (something) v.
|
|
328 |
Idioms |
bir düzenlemeye ihtiyaç duymak |
have strings attached v.
|
|
329 |
Idioms |
(bir şeyi) ihtiyaç olarak/ilerisi için saklamak/tutmak |
keep (something) by v.
|
|
330 |
Idioms |
(bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak |
need (something) like (one) needs a hole in the head v.
|
|
331 |
Idioms |
(bir şeye) ihtiyaç/gereksinim duymak |
need a fix v.
|
|
332 |
Idioms |
(bir şeye) ihtiyaç/gereksinim duymak |
need a fix of (something) v.
|
|
333 |
Idioms |
bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak |
need something like a hole in the head v.
|
|
334 |
Idioms |
bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak |
need something like you need a hole in the head v.
|
|
335 |
Idioms |
dayanılmaz şekilde istemek/ihtiyaç duymak |
want so bad (that) (one) can taste it v.
|
|
336 |
Idioms |
(bir şeye) dayanılmaz şekilde ihtiyaç duymak |
want (something) so bad (that) (one) can taste it v.
|
|
337 |
Idioms |
(ihtiyaç veya fakirlikten dolayı) kamu yardımı alan |
on relief adj.
|
|
338 |
Idioms |
temel ihtiyaç veya sorunlarla ilgili |
blood-and-guts adj.
|
|
339 |
Idioms |
ihtiyaç karşısında |
in a pinch expr.
|
|
340 |
Idioms |
ihtiyaç durumunda devreye sokulacak plan |
up (one's) sleeve expr.
|
|
341 |
Idioms |
ihtiyaç durumunda devreye sokulacak plan |
up your sleeve expr.
|
|
342 |
Idioms |
ihtiyaç durumunda devreye sokulacak plan |
up (one's) sleeve expr.
|
|
343 |
Idioms |
(birinin) asıl ihtiyaç duyduğu şey |
(one's) heart's desire expr.
|
|
344 |
Idioms |
ihtiyaç olursa |
at a pinch expr.
|
|
345 |
Idioms |
ihtiyaç halinde |
at a pinch expr.
|
|
346 |
Idioms |
ihtiyaç olursa |
at a push expr.
|
|
347 |
Idioms |
ihtiyaç halinde |
at a push expr.
|
|
348 |
Idioms |
ihtiyaç olursa |
in a pinch expr.
|
|
349 |
Idioms |
ihtiyaç halinde |
in a pinch expr.
|
|
350 |
Idioms |
gerçekten yardıma ihtiyacın olduğu/ihtiyaç duyduğun zaman |
in your hour of need expr.
|
|
351 |
Idioms |
onun (ihtiyaç duyduğum şey) için her şeyimi veririm |
my kingdom for a horse expr.
|
|
352 |
Idioms |
onun (ihtiyaç duyduğum şey) için varımı yoğumu veririm |
my kingdom for a horse expr.
|
|
353 |
Idioms |
çok fazla (istemek, ihtiyaç duymak) |
so bad one can taste it expr.
|
|
354 |
Idioms |
aşırı derecede (istemek, ihtiyaç duymak) |
so bad one can taste it expr.
|
|
355 |
Idioms |
dayanılmaz şekilde (istemek, ihtiyaç duymak) |
so bad one can taste it expr.
|
|
Speaking |
|
356 |
Speaking |
bize ihtiyaç duyarsanız aramanız yeterli |
call us if you need us expr.
|
|
357 |
Speaking |
eğer ihtiyaç duyarsan |
if you need expr.
|
|
358 |
Speaking |
ihtiyaç anında |
if necessary expr.
|
|
359 |
Speaking |
ihtiyaç duyduğundan fazlası |
my cup runneth over expr.
|
|
360 |
Speaking |
ihtiyaç halinde |
if necessary expr.
|
|
361 |
Speaking |
insanlar yaşamak için paraya ihtiyaç duyarlar |
people need money in order to live expr.
|
|
362 |
Speaking |
ne zaman ihtiyaç duyacağın belli olmuyor |
you never know when you might need it expr.
|
|
363 |
Speaking |
ne zaman ihtiyaç duyacağını asla bilemezsin |
you never know when you might need it expr.
|
|
364 |
Speaking |
paraya niçin ihtiyaç duyarız |
why do we need money expr.
|
|
Trade/Economic |
|
365 |
Trade/Economic |
acil ihtiyaç |
urgent need n.
|
|
366 |
Trade/Economic |
artan ihtiyaç |
rising need n.
|
|
367 |
Trade/Economic |
çıkarılmış sermaye ve ihtiyaç akçeleri |
issued capital and reserves n.
|
|
368 |
Trade/Economic |
eğitim ihtiyaç analizi |
training needs analysis n.
|
|
369 |
Trade/Economic |
günlük ihtiyaç stoku |
unobligated stocks n.
|
|
370 |
Trade/Economic |
günlük ihtiyaç |
daily want n.
|
|
371 |
Trade/Economic |
ihtiyaç kadar sipariş miktarı |
lot-for-lot order quantity n.
|
|
372 |
Trade/Economic |
ihtiyaç ve inançlar |
motive n.
|
|
373 |
Trade/Economic |
ihtiyaç kredisi |
personal finance credit n.
|
|
374 |
Trade/Economic |
ihtiyaç fazlası mal |
surplus property n.
|
|
375 |
Trade/Economic |
ihtiyaç fazlası şeker |
sugar excess internal needs n.
|
|
376 |
Trade/Economic |
ihtiyaç belgesi |
certificate of necessity n.
|
|
377 |
Trade/Economic |
ihtiyaç kredisi şirketi |
personal loan company n.
|
|
378 |
Trade/Economic |
ihtiyaç fazlası üretim |
surplus production n.
|
|
379 |
Trade/Economic |
ihtiyaç fazlası |
surplus n.
|
|
380 |
Trade/Economic |
ihtiyaç fazlası |
surplus to requirement n.
|
|
381 |
Trade/Economic |
ihtiyaç maddeleri |
supply of provisions n.
|
|
382 |
Trade/Economic |
ihtiyaç fazlası stok |
surplus stock n.
|
|
383 |
Trade/Economic |
ihtiyaç belgesi |
necessity certificate n.
|
|
384 |
Trade/Economic |
ihtiyaç belirleme |
need recognition n.
|
|
385 |
Trade/Economic |
ihtiyaç kredisi |
consumer loan n.
|
|
386 |
Trade/Economic |
kapasite ihtiyaç planlama |
capacity requirements planning n.
|
|
387 |
Trade/Economic |
kapasite ihtiyaç planlaması |
capacity requirement planning n.
|
|
388 |
Trade/Economic |
kişi başına gelirin ancak temel ihtiyaç maddelerinin karşılanmasına yetecek bir düzeyin bile altına düşmesi durumu |
absolute poverty n.
|
|
389 |
Trade/Economic |
malzeme ihtiyaç planlaması |
material requirements planning n.
|
|
390 |
Trade/Economic |
müşterek ihtiyaç |
common requirements n.
|
|
391 |
Trade/Economic |
tüketici ihtiyaç kredisi |
consumer credit n.
|
|
392 |
Trade/Economic |
tatillerde de açık olan ve geç saatlere kadar açık bulunan, acil ihtiyaç maddeleri bulunduran, göreceli olarak yüksek fiyattan satış yapan bir tür perakendeci |
convenience store n.
|
|
393 |
Trade/Economic |
ayakta kalmak için kurtarma paketine ihtiyaç duyan şirket |
zombie company n.
|
|
394 |
Trade/Economic |
ihtiyaç fazlası stok |
overstock n.
|
|
395 |
Trade/Economic |
ihtiyaç olandan daha az almak |
underbuy v.
|
|
396 |
Trade/Economic |
ihtiyaç akçesi yatırarak tahvil almak |
margent v.
|
|
397 |
Trade/Economic |
ihtiyaç akçesi yatırarak tahvil almak |
margin v.
|
|
398 |
Trade/Economic |
savaş, kriz gibi ihtiyaç durumlarında basılan ve alternatif materyallerden üretilen (para) |
necessity adj.
|
|
399 |
Trade/Economic |
ihtiyaç veya maliyet açısından gerekçelendirilmiş (harcama kalemi) |
zero-base adj.
|
|
400 |
Trade/Economic |
ihtiyaç vukuunda |
in case of necessity expr.
|
|
Law |
|
401 |
Law |
hükmün yerine getirilmeme sebebini göstermek için bir tarafın ihtiyaç duyduğu hukuki belge |
scire facias n.
|
|
402 |
Law |
ihtiyaç göstermek |
require v.
|
|
403 |
Law |
ihtiyaç durumunda |
in case of necessity expr.
|
|
Politics |
|
404 |
Politics |
acil ihtiyaç |
flagrant necessity n.
|
|
405 |
Politics |
ihtiyaç tespiti |
needs assessment n.
|
|
406 |
Politics |
(abd) ihtiyaç halindeki aileler için geçici yardım |
temporary assistance for needy families (tanf) n.
|
|
407 |
Politics |
ihtiyaç sahiplerinin sorumluluğunu büyük devlet kurumlarından alıp akrabalarına ve yerel yardım kurumlarına verme politikası |
community care n.
|
|
Institutes |
|
408 |
Institutes |
ulaştırma altyapısı ihtiyaç analizi |
transport infrastructure needs assessment n.
|
|
Industry |
|
409 |
Industry |
hizmet vermek için şirket binasına veya tesise ihtiyaç duymayan |
detached adj.
|
|
Insurance |
|
410 |
Insurance |
yardıma ihtiyaç duyan |
confused adj.
|
|
Tourism |
|
411 |
Tourism |
deniz seyahatlerinde yolcunun ihtiyaç duymadığı bagajın bir kasaya konması |
hold baggage n.
|
|
412 |
Tourism |
özel ihtiyaç konaklaması |
special-needs accommodation n.
|
|
Technical |
|
413 |
Technical |
ani ihtiyaç dizel odası |
emergency diesel room n.
|
|
414 |
Technical |
ani ihtiyaç |
emergency n.
|
|
415 |
Technical |
elektrik gücü ihtiyaç aralığı |
electric power demand interval n.
|
|
416 |
Technical |
malzeme ihtiyaç planlaması |
materials requirement planning n.
|
|
417 |
Technical |
sulama suyu ihtiyaç cetveli |
irrigation water requirement schedule n.
|
|
Computer |
|
418 |
Computer |
yerinde sıralama (başka hafızaya alanına ihtiyaç duymadan diziyi kendi yerinde sıralama) |
in-place sorting n.
|
|
419 |
Computer |
komutu gerçekleştirmeden önce cihazın ihtiyaç duyduğu işlem süresi |
command overhead n.
|
|
420 |
Computer |
komutu gerçekleştirmeden önce cihazın ihtiyaç duyduğu işlem süresi |
command processing overhead n.
|
|
421 |
Computer |
komutu gerçekleştirmeden önce cihazın ihtiyaç duyduğu işlem süresi |
command processing overhead time n.
|
|
Telecom |
|
422 |
Telecom |
ek bir aparata ihtiyaç duymadan kablolu yayınları direkt alabilen ve çözebilen |
cable-ready adj.
|
|
Electric |
|
423 |
Electric |
elektrik gücü ihtiyaç aralığı |
electric power demand interval n.
|
|
424 |
Electric |
ünite iç ihtiyaç trafosu |
unit auxiliary transformer n.
|
|
425 |
Electric |
ünite iç ihtiyaç trafosu |
unit service transformer n.
|
|
Construction |
|
426 |
Construction |
ulaştırma altyapı ihtiyaç analizi/değerlendirmesi |
transport infrastructure needs assessment n.
|
|
Aeronautic |
|
427 |
Aeronautic |
yapısal mukavemeti içinde olup dış desteğe ihtiyaç duymayan kanat tasarımı |
cantilever n.
|
|
Medical |
|
428 |
Medical |
ihtiyaç tedavisi |
demand therapy n.
|
|
429 |
Medical |
temel fizyolojik ihtiyaç |
basic physiological necessity n.
|
|
430 |
Medical |
ihtiyaç oldukça |
pro re nata adv.
|
|
Psychology |
|
431 |
Psychology |
ihtiyaç-korku ikilemi |
need-fear dilemma n.
|
|
432 |
Psychology |
ihtiyaç uyandırma |
need arousal n.
|
|
433 |
Psychology |
pres-ihtiyaç yapısı |
press-need pattern n.
|
|
434 |
Psychology |
amacı katılımcıların belirli ihtiyaç ve hedeflerine ilişkin farkındalıklarını artırmak olan bir grup terapisi yöntemi |
consciousness-raising n.
|
|
Physics |
|
435 |
Physics |
mikrofizikte bir fenomenin eksiksiz tanımının yapılması için birbirini tamamlayan iki farklı teoriye ihtiyaç duyulduğu ilkesi |
complementarity n.
|
|
Biology |
|
436 |
Biology |
büyümek için oksijene ihtiyaç duyan ve havayla temas halinde olan mikroorganizmalar |
aerobies n.
|
|
437 |
Biology |
çok az miktarda serbest oksijene ihtiyaç duyan organizma |
microaerophile n.
|
|
438 |
Biology |
yoğun ışığa ihtiyaç duyan organizma |
photophil n.
|
|
439 |
Biology |
büyümek için parental organizmanın sentezleyebildiği maddelere ihtiyaç duyan (organizma) |
auxotrophic adj.
|
|
440 |
Biology |
çok az miktarda serbest oksijene ihtiyaç duyan |
microaerophile adj.
|
|
441 |
Biology |
çok az miktarda serbest oksijene ihtiyaç duyan |
microaerophilous adj.
|
|
Biochemistry |
|
442 |
Biochemistry |
karaciğerde depolanarak ihtiyaç halinde glikoza dönüştürülen organik bileşik |
animal starch n.
|
|
443 |
Biochemistry |
karaciğerde depolanarak ihtiyaç halinde glikoza dönüştürülen organik bileşik |
glycogen n.
|
|
Botanic |
|
444 |
Botanic |
büyümek için aşırı miktarda suya ihtiyaç duyan bitki |
hydrophyte n.
|
|
445 |
Botanic |
yoğun ışığa ihtiyaç duyan organizma |
photophilia n.
|
|
446 |
Botanic |
silisli toprağa ihtiyaç duyan (bitki) |
siliceous adj.
|
|
447 |
Botanic |
silisli toprağa ihtiyaç duyan (bitki) |
silicious adj.
|
|
Social Sciences |
|
448 |
Social Sciences |
ihtiyaç temelli bütünsellik |
needs-based holism n.
|
|
449 |
Social Sciences |
ekonomik ihtiyaç nedeniyle beraber yaşayan üç nesil |
extended financial family n.
|
|
Education |
|
450 |
Education |
eğitim ihtiyaç analizi |
training needs analysis n.
|
|
451 |
Education |
ihtiyaç analizi |
needs analysis n.
|
|
452 |
Education |
eğitimde özel ilgiye ihtiyaç duyan zihinsel veya fiziksel engelleri olan çocuk |
statemented children n.
|
|
453 |
Education |
özel eğitime ihtiyaç duyan |
statemented adj.
|
|
Literature |
|
454 |
Literature |
yardıma ihtiyaç duyan kadın |
damsel in distress n.
|
|
Geography |
|
455 |
Geography |
bireyin günlük tüketim alışkanlıklarına bağlı olarak ihtiyaç duyulan coğrafi alan |
ecological footprint n.
|
|
Military |
|
456 |
Military |
acil ihtiyaç projesi |
urgent requirement project n.
|
|
457 |
Military |
acil ihtiyaç |
emergency n.
|
|
458 |
Military |
asgari askeri ihtiyaç |
minimum military requirement n.
|
|
459 |
Military |
askeri ihtiyaç |
military requirement n.
|
|
460 |
Military |
görev ihtiyaç dokümanı |
mission need document n.
|
|
461 |
Military |
genel ihtiyaç yedek parçaları |
initial concurrent spare parts n.
|
|
462 |
Military |
harekat ihtiyaç dokümanı |
operational requirement document n.
|
|
463 |
Military |
ihtiyaç hedefi |
requirements objective n.
|
|
464 |
Military |
ihtiyaç fazlası malzemenin gönderilmesi |
removal of surplus property n.
|
|
465 |
Military |
ihtiyaç fazlası personel |
supernumerary n.
|
|
466 |
Military |
ihtiyaç fazlası ana malzeme |
major item material excess n.
|
|
467 |
Military |
ihtiyaç fazlası savunma malzemesi |
excess defence articles n.
|
|
468 |
Military |
ihtiyaç fazlası sivil personel |
supernumerary civilian personnel n.
|
|
469 |
Military |
ihtiyaç belirticisinin ivediliği |
urgency of need designator n.
|
|
470 |
Military |
ihtiyaç bildirim formu |
requirement notice form n.
|
|
471 |
Military |
ihtiyaç fazlası tesis |
surplus installation n.
|
|
472 |
Military |
ihtiyaç fazlası savunma malzemesi |
excess defence article n.
|
|
473 |
Military |
ihtiyaç sorumluluğu |
requirements responsibility n.
|
|
474 |
Military |
muhtemel ihtiyaç karşılığı alıkonmuş stok |
contingency retaining n.
|
|
475 |
Military |
savunma ihtiyaç ikmal merkezi |
defence subsistence supply centre n.
|
|
476 |
Military |
psikolojik ihtiyaç |
psychological requirement n.
|
|
477 |
Military |
rasyon ihtiyaç çizelgesi |
ration scale n.
|
|
478 |
Military |
standart ihtiyaç kodu |
standard requirement code n.
|
|
479 |
Military |
test ihtiyaç özelliği |
test requirement specification n.
|
|
480 |
Military |
uzun dönemli ihtiyaç |
long-term requirement n.
|
|
481 |
Military |
uzun dönemli ihtiyaç |
long term requirement n.
|
|
482 |
Military |
yabancı topluluklara ait rasyon ihtiyaç çizelgeleri |
ration scales for national groups n.
|
|
483 |
Military |
yedek ihtiyaç maddeleri |
reserve requirements n.
|
|
484 |
Military |
ihtiyaç fazlası ordu malı |
excess property n.
|
|
485 |
Military |
ihtiyaç sınıfları |
classes of supply n.
|
|
486 |
Military |
askeri birlik tarafından verilen ve helikopterin sökülmesi için en çok ihtiyaç duyulan yedek parça ve sarf malzemelerini içine alan bir bakım donanımı |
packup kit n.
|
|
487 |
Military |
askeri birlik tarafından verilen ve helikopterin sökülmesi için en çok ihtiyaç duyulan yedek parça ve sarf malzemelerini içine alan bir bakım donanımı |
puk n.
|
|
488 |
Military |
yüksek mühendislik imkanlarına ihtiyaç duymayan geçici mevzilenme veya siperlik |
field fortifications n.
|
|
489 |
Military |
atış verilerinin hazırlanmasında ihtiyaç duyulan bilgileri veren harita |
firing chart n.
|
|
490 |
Military |
abd ihtiyaç ikmal dairesi |
subsistence department n.
|
|
Basketball |
|
491 |
Basketball |
ihtiyaç duyulmayan oyuncunun takımdan elenmesi |
weeding out n.
|
|
Card |
|
492 |
Card |
(sıra halindeki dört kart) kent yapmak için iki kart sınıfından birine ihtiyaç duyan |
bobtail adj.
|
|
493 |
Card |
(aynı renkte dört kart) renk yapmak için aynı renkte bir veya daha fazla karta ihtiyaç duyan |
bobtail adj.
|
|
Librarianship |
|
494 |
Librarianship |
artık kullanılamadığı veya ihtiyaç duyulmadığı için koleksiyondan çıkarılan yayın |
discard n.
|
|
Archaic |
|
495 |
Archaic |
kişisel ihtiyaç |
occasion n.
|
|
Entomology |
|
496 |
Entomology |
yumurtlamak için kan emmeye ihtiyaç duymayan (böcek) |
autogenous adj.
|
|
Slang |
|
497 |
Slang |
ceza evinde ruhsal tedaviye ihtiyaç duyan hükümlü |
j-cat n.
|
|
498 |
Slang |
ceza evinde ruhsal tedaviye ihtiyaç duyan hükümlü |
cat-j n.
|
|
499 |
Slang |
kilisede fakir ve ihtiyaç sahipleriyle ilgilenen alaylı görevli |
autem diver [obsolete] n.
|
|
500 |
Slang |
yüksek dozlara ihtiyaç duyan uyuşturucu bağımlısı |
hog n.
|
|