ihtiyaç - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

ihtiyaç



Sens de "ihtiyaç" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 34 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
ihtiyaç requirement n.
ihtiyaç need n.
ihtiyaç necessity n.
General
ihtiyaç exigence n.
ihtiyaç necessity n.
ihtiyaç exigency n.
ihtiyaç push n.
ihtiyaç call n.
ihtiyaç desideratum n.
ihtiyaç pinch n.
ihtiyaç lack n.
ihtiyaç human want n.
ihtiyaç poverty n.
ihtiyaç penury n.
ihtiyaç deprivation n.
ihtiyaç want n.
ihtiyaç privation n.
ihtiyaç need n.
ihtiyaç requisite n.
ihtiyaç demand n.
ihtiyaç use n.
ihtiyaç besoin n.
ihtiyaç muscle n.
ihtiyaç must n.
ihtiyaç desideration n.
ihtiyaç imperative n.
ihtiyaç pressure n.
Trade/Economic
ihtiyaç requirement n.
ihtiyaç wants n.
ihtiyaç need n.
Law
ihtiyaç demand n.
ihtiyaç exigency n.
Technical
ihtiyaç demand n.
Latin
ihtiyaç necessitas n.

Sens de "ihtiyaç" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
ihtiyaç duymak need v.
General
ihtiyaç için üretim production on demand n.
malzeme ihtiyaç planlaması material requirements planning n.
ihtiyaç giderici caterer n.
ihtiyaç fazlası işçi supernumerary n.
ihtiyaç fazlası kimse super n.
acil ihtiyaç urgent need n.
acil ihtiyaç tespiti rapid needs assessment n.
zorunlu ihtiyaç vital need n.
ihtiyaç fazlası oluş redundancy n.
ihtiyaç fazlası oluş redundance n.
ihtiyaç hali neediness n.
ihtiyaç listesi list of requirements n.
ihtiyaç listesi requirement list n.
ihtiyaç fazlası stok surplus stock n.
ihtiyaç fazlası surplus n.
ihtiyaç sahibi needer n.
temel ihtiyaç basic need n.
tamire ihtiyaç disrepair n.
ihtiyaç içinde olan needer n.
ihtiyaç duyan needer n.
cinsel ihtiyaç sexual need n.
ihtiyaç duyma requiring n.
ihtiyaç duyma needing n.
ihtiyaç duyma need n.
temel ihtiyaç malları daily needs n.
temel ihtiyaç malları convenience goods n.
temel ihtiyaç malları basic necessities n.
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) yakın ilgi tlc (tender loving care) n.
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) sıcak ilgi tlc (tender loving care) n.
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) yakın ilgi tender loving care n.
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) sıcak ilgi tender loving care n.
temel ihtiyaç malları staple products n.
tamire ihtiyaç duyma disrepair n.
acil ihtiyaç emergency n.
ihtiyaç gidermeye yönelik ürünler need satisfying products n.
zati ihtiyaç personal need n.
kişisel ihtiyaç personal need n.
ön ihtiyaç prerequirement n.
karşılanmamış ihtiyaç an unmet need n.
ihtiyaç duyulandan fazla superfluity n.
ihtiyaç maddeleri necessaries n.
sosyal ihtiyaç social need n.
öncelikli ihtiyaç primary need n.
büyük ihtiyaç great need n.
tarihsel ihtiyaç historic need n.
iç ihtiyaç internal need n.
iç ihtiyaç domestic need n.
ihtiyaç molası bathroom break n.
uzun süredir duyulan ihtiyaç long-felt need n.
uzun süredir ihtiyaç duyulan şey long-felt need n.
parasal ihtiyaç financial need n.
mali ihtiyaç financial need n.
finansal ihtiyaç financial need n.
kritik ihtiyaç critical need n.
insani ihtiyaç humanitarian needs n.
insani ihtiyaç human needs n.
(eski rusya'da) kırsal alanlarda gıda gibi yerel ihtiyaç için gönüllü alınan vergi self-taxation n.
grup evi (bakıma ihtiyaç duyan kişilere hizmet veren bakım evi) group home n.
ihtiyaç belirleme need recognition n.
bebek ihtiyaç listesi baby registry n.
ihtiyaç duyulmayan şey nonnecessity n.
kişisel ihtiyaç needful n.
acil ihtiyaç pressing need n.
temel ihtiyaç aliment n.
ihtiyaç sahipleri almsfolk n.
ihtiyaç sahipleri almsmen n.
ihtiyaç hali egence n.
ihtiyaç duyulandan fazla miktar embarrassment n.
ihtiyaç duyulan miktar enough n.
konukların ihtiyaç ve taleplerine göre tedarik edilen şey entertainment n.
lojistik planlamanın ihtiyaç tespiti, dağıtım, kaynak bulma ve belgeleme adımlarından oluşan alt kümesi materiel planning n.
ihtiyaç sahiplerine verilen şey handout n.
kurumsal bakıma ihtiyaç duyan mültecilerin oluşturduğu grup hard core n.
kurumsal bakıma ihtiyaç duyan mültecilerin oluşturduğu grup hardcore [uk] n.
tatillerde de açık olup geç saatlere kadar kapanmayan, acil ihtiyaç maddeleri bulunduran ve görece yüksek fiyattan satış yapan bir tür perakendeci mini-mart n.
ihtiyaç sahiplerine yerel bir yönetim merkezinin sosyal hizmetler departmanınca sağlanan yardım hizmeti home help [uk] [new zealand] n.
bir ilçedeki ihtiyaç sahibi kimselere yardım amaçlı kurulmuş sosyal yardımlaşma veya eğitim kurumu mission n.
ihtiyaç durumu mister [scotland] n.
belirli bir durumun yarattığı ihtiyaç occasion n.
özel ihtiyaç special need n.
acil ihtiyaç immediacy n.
temel ihtiyaç malları commodity n.
selamet ordusunun ihtiyaç sahiplerine yardım sağlamak için kurduğu pansiyon metropole n.
tatmini baskılayan temel veya içgüdüsel ihtiyaç drive n.
yoksunluk veya ihtiyaç nedeniyle hareket etme drive n.
(genellikle özel fiyata sunulan) hizmet ve ihtiyaç kombinasyonu package n.
ihtiyaç sahiplerinin barındığı devlet destekli yapı poor farm n.
ispata ihtiyaç duymaksızın bazı hastalıklarının bulaşıcı olduğuna inanan kimse contagionist n.
ihtiyaç sahiplerine gıda ürünlerinin temin edildiği barınak pantry n.
(dürtü, ihtiyaç) salıverilme outlet n.
(birleşik krallık) yerel eğitim idaresi tarafından sosyal yardım kapsamında ihtiyaç sahibi öğrencilere verilen süt school milk n.
eksiğin giderilmesi için ihtiyaç duyulan ürünler shorts n.
ihtiyaç duyulan kadro staffing n.
ihtiyaç duyulan personel staffing n.
ihtiyaç fazlası personel supe n.
ihtiyaç duymak stand v.
daha fazla kaynağa ihtiyaç duymak need more sources v.
ihtiyaç karşılamak meet one's need v.
tanıklığına ihtiyaç duymak need one's testimony v.
ihtiyaç karşılamak fulfil the need v.
ihtiyaç karşılamak address the need v.
ihtiyaç olmak be needed v.
ihtiyaç oluşturmak create a need v.
ihtiyaç olmak be required v.
ihtiyaç karşılamak meet the need v.
ihtiyaç karşılamak satisfy the need v.
ihtiyaç doğurmak create need v.
ihtiyaç halinde kullanmak için hazırda tutmak put somebody on stand-by v.
-e ihtiyaç duymak need v.
-e ihtiyaç duymak want for v.
ihtiyaç hissetmek need v.
ihtiyaç hissetmek feel the need of v.
tıbbi bakıma ihtiyaç duymak require medical care v.
(tuvalet) ihtiyaç gidermek take a leak v.
(tuvalet) ihtiyaç gidermek relieve oneself v.
(tuvalet) ihtiyaç gidermek spend a penny v.
ihtiyaç gidermek satisfy a need v.
ihtiyaç gidermek meet a need v.
acilen ihtiyaç duymak need immediately v.
taze kana ihtiyaç duymak need new blood v.
ihtiyaç doğmak need to arise v.
ihtiyaç duyulmak be needed v.
ihtiyaç duymak be in need of v.
sözlüğe ihtiyaç duymak need a dictionary v.
az ihtiyaç duymak need little v.
az ihtiyaç duymak have little need of something v.
acil ihtiyaç duymak be in urgent need of v.
ihtiyaç karşılamak supply the needs of v.
ihtiyaç karşılamak provide for v.
hayatının geri kalan kısmında profesyonel bakıma ihtiyaç duymak need professional care for the rest of one's life v.
anne bakımına ihtiyaç duymak need a mother care v.
sırtını dayayacağı bir kariyere ihtiyaç duymak need a career to fall back on v.
ihtiyaç belirlemek determine a need v.
ihtiyaç belirlemek determine a requirement v.
sekretere ihtiyaç duymak need a secretary v.
ihtiyaç karşılamak fulfill the need v.
seyahat sırasında verilen ihtiyaç ve dinlenme molası bait v.
(ekolojik etkenleri) ihtiyaç doğrultusunda düzenlemek manage v.
ihtiyaç akçesini depozito olarak vermek margin v.
ihtiyaç akçesi yatırarak tahvil almak margin v.
ihtiyaç duymak love v.
bir şeye ihtiyaç duymadan halletmek dispense (with) v.
özel ihtiyaç doğrultusunda değiştirmek custom-tailor v.
acil çözüme ihtiyaç duymak cry v.
sosyal ihtiyaç veya kullanımlara uyarlamak socialise v.
sosyal ihtiyaç veya kullanımlara uyarlamak socialize v.
ihtiyaç fazlasını oluşturmak supe v.
özel ilgiye ihtiyaç duymak statement v.
ihtiyaç dolayısıyla resmi kuruluştan yardım alan on welfare adj.
ihtiyaç olarak alıkonulmuş in reserve adj.
ihtiyaç fazlası redundant adj.
ihtiyaç fazlası seçenekleri ve pahalı olan luxurious adj.
ihtiyaç olarak saklanmış in reserve adj.
ihtiyaç duyulan needed adj.
kendine güvenen ve başkalarına pek ihtiyaç duymayan self-contained adj.
ihtiyaç var wanted adj.
ihtiyaç duyulmuş required adj.
ihtiyaç duyulandan fazla superflux adj.
ihtiyaç duyulandan fazla more than needed adj.
ihtiyaç dışı redundant adj.
aşırı ihtiyaç duyulan much-needed adj.
çok ihtiyaç duyulan much-needed adj.
ihtiyaç duyulan required adj.
ihtiyaç sahibi needy adj.
bir proje tamamlandıktan sonra ihtiyaç duyulan back-end adj.
ihtiyaç durumunda necessitied adj.
ihtiyaç içinde necessitous adj.
ihtiyaç duyulan faydayı sağlayan utility adj.
ihtiyaç duyulmayan escapable adj.
üst düzey sağlık hizmetine ihtiyaç duyan high-dependency adj.
dinleyiciye, izleyiciye veya okuyucuya ihtiyaç duymayan hot adj.
sürekli ilaç kullanımına ihtiyaç duyan dependant adj.
madde kullanımına ihtiyaç duyan dependant adj.
sürekli ilaç kullanımına ihtiyaç duyan dependent adj.
madde kullanımına ihtiyaç duyan dependent adj.
belirli bir ihtiyaç veya işlev için yapay olarak hazırlanmış designer adj.
büyük ihtiyaç içerisinde olan desperate adj.
(başkasının) ihtiyaç ve isteklerini aşırı dikkatle yerine getiren overattentive adj.
(başkasının) ihtiyaç ve isteklerine aşırı duyarlı overattentive adj.
tüketim malzemesi olmaksızın ihtiyaç gideren inconsumable adj.
süre uzatmaya ihtiyaç duymayan continuing adj.
ihtiyaç duyulan feather-bed adj.
ihtiyaç duyulan featherbed adj.
tedaviye ihtiyaç duyan physical [obsolete] adj.
ihtiyaç öncesi ayarlanan preneed adj.
ihtiyaç duyulmadan evvel düzenlenen preneed adj.
harici unsurlara ihtiyaç duymayan self-centered adj.
ihtiyaç anında kullanıma hazır shadow adj.
ihtiyaç sahibi olan short adj.
şefkate ihtiyaç duyan silly adj.
ihtiyaç karşısında on a pinch adv.
ihtiyaç olursa at a push adv.
ihtiyaç olduğu kadar as needed adv.
ihtiyaç doğrultusunda in line with the requirements adv.
ihtiyaç duyulduğunda when there is a need adv.
ihtiyaç olduğunda when there is a need adv.
ihtiyaç oldukça as needed adv.
ihtiyaç halinde when there is a need adv.
ihtiyaç gereği needly adv.
ihtiyaç duymadan without needing adv.
ihtiyaç duymadan without feeling a need (to) adv.
ihtiyaç halinde as may be required adv.
ihtiyaç halinde if required adv.
ihtiyaç duyulması halinde if required adv.
ihtiyaç duyulduğu zaman when required adv.
ihtiyaç duyulduğu zaman when needed adv.
ihtiyaç anında in the time of need adv.
ihtiyaç halinde at a push adv.
ihtiyaç halinde prn adv.
ihtiyaç anında in times of need adv.
ihtiyaç halinde at need adv.
ihtiyaç duyarak dependingly adv.
ihtiyaç oldukça p.r.n. (pro re nata) abrev.
Phrasals
varlığına ihtiyaç duymak seek after v.
birine/bir şeye ihtiyaç duymak call for someone or something v.
birine/bir şeye ihtiyaç duymak call someone or something in v.
bir şeye ihtiyaç duymak call something out v.
Phrases
ihtiyaç halinde in case of need adv.
ihtiyaç duyulması halinde in case of need adv.
başka ihtiyaç yok no further requirement expr.
ihtiyaç olduğunda when the need arises expr.
ihtiyaç olduğunda when necessary expr.
ihtiyaç olursa if needs be expr.
ihtiyaç duyulduğunda when the need arises expr.
ihtiyaç olduğunda should the need arise expr.
ihtiyaç duyulduğunda on an as-needed basis expr.
ihtiyaç olursa if the need arises expr.
ihtiyaç duyulduğunda should the need arise expr.
ihtiyaç halinde when the need arises expr.
ihtiyaç halinde when needs be expr.
ihtiyaç halinde should the need arise expr.
ihtiyaç olduğunda when needs be expr.
ihtiyaç doğrultusunda in line with the requirement expr.
ihtiyaç oldukça as the need arises expr.
ihtiyaç duymadan without any need (to) expr.
ihtiyaç olursa should the need arise expr.
ihtiyaç olmadan without any necessity expr.
ihtiyaç olursa if need be expr.
yardıma ihtiyaç duymadan without needing any help expr.
bir şeye ihtiyaç duyan in want of something expr.
Proverb
bir şeye duyulan ihtiyaç yaratıcılığı/yenilikleri/icatları tetikler necessity is the mother of innovation
geride kalıp bekleyenlere de ön saflarda olanlar kadar ihtiyaç vardır they also serve who (only) stand and wait
insanlar ayakta kalmak için birbirine ihtiyaç duyar no man is an island
insanlar birbirinin/başkalarının desteğine ihtiyaç duyar no man is an island
insanlar ayakta kalmak için birbirine ihtiyaç duyar no man is an island (entire of itself)
insanlar birbirinin/başkalarının desteğine ihtiyaç duyar no man is an island (entire of itself)
elinde fırsat varken bir şeyden yararlan, sonra ihtiyaç duyduğunda fırsat kaçabilir he that will not when he may, when he will he may have nay
ihtiyaç fazlası aşırı demektir more than enough is too much
ihtiyaç fazlasıysa gereksizdir more than enough is too much
Colloquial
ihtiyaç ve lüzum duyulan şey needcessity [usa] n.
tam ihtiyaç olan şey a shot in the arm n.
ihtiyaç molası bio break n.
acil ihtiyaç durumları için ayrılan az miktarda para mad money n.
ne ihtiyaç ne de lüks olarak görülen ürünlerin vergisi sin tax n.
ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olmak have everything one needs v.
konuşacak birine ihtiyaç duymak need someone to talk to v.
zamana ihtiyaç duymak be pushed v.
tam ihtiyaç duyulan şey olmak be just the thing v.
bir durumda ihtiyaç duyulan/istenen tek şey olmak be just the thing v.
ihtiyaç çekmek hurt v.
(özellikle mali açıdan) ihtiyaç içinde olmak hurt v.
(bir şeyden) gerekli/ihtiyaç duyduğu dozu almak get (one's) fix (of something) v.
ihtiyaç anında başkasının yerine geçmek pinch-hit v.
herkes yardıma ihtiyaç duyar everybody needs help expr.
ihtiyaç halinde in case of need expr.
ihtiyaç durumunda in case of need expr.
ihtiyaç duyulan şey where it’s at expr.
işte ihtiyaç duyulan bu there we go expr.
ihtiyaç duyulan şey where it's at expr.
tam ihtiyaç duyulan şey just the thing expr.
bir durumda ihtiyaç duyulan/istenen tek şey just the thing expr.
ihtiyaç yok no call for expr.
Idioms
ihtiyaç/tuvalet molası bio break n.
büyük ihtiyaç/gereksinim crying need (for someone or something) n.
büyük ihtiyaç a crying need n.
ivedi ihtiyaç a crying need n.
acil ihtiyaç a crying need n.
(birisine ya bir şeye) büyük ihtiyaç crying need (for someone or something) n.
ivedi ihtiyaç crying need (for someone or something) n.
acil ihtiyaç crying need (for someone or something) n.
sürekli sevgiye ihtiyaç duyma love-tooth in the head n.
(birinin) ihtiyaç duyduğundan fazlası (one's) cup runneth over n.
bir erkeğin yardımına ihtiyaç duyan kadın a damsel in distress n.
büyük paralar harcanarak yapılmış ama artık ihtiyaç duyulmayan/işe yaramayan şey a white elephant n.
ihtiyaç paketi care package n.
fiziksel ihtiyaç creature comfort n.
büyük ihtiyaç crying need n.
ivedi ihtiyaç crying need n.
acil ihtiyaç crying need n.
temel ihtiyaç staff of life n.
(bir şey) için ihtiyaç duyulan finansal kaynak the wherewithal for (something) n.
(bir şey) için ihtiyaç duyulan motivasyon the wherewithal for (something) n.
(bir şey) için ihtiyaç duyulan girişkenlik the wherewithal for (something) n.
(bir şey) için ihtiyaç duyulan kafa/idrak the wherewithal for (something) n.
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan finansal kaynak the wherewithal to (do something) n.
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan motivasyon the wherewithal to (do something) n.
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan girişkenlik the wherewithal to (do something) n.
(bir şey yapmak) için ihtiyaç duyulan kafa/idrak the wherewithal to (do something) n.
hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v.
hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head v.
(birine) istediğini/ihtiyaç duyduğunu vermek ring (one's) bell v.
(birine) istediğini/ihtiyaç duyduğunu vermek ring someone's bell [us] v.
hiçbir şekilde ihtiyaç duymamak need like a hole in the head v.
ihtiyaç anında yardım etmeye ve harekete geçmeye hazır olmak be standing by v.
istediği/ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olmak want for nothing v.
(bir şeye) çok ihtiyaç duymak need (something) so bad (that) (one) can taste it v.
(bir şeye) rüyalarına girecek kadar çok ihtiyaç duymak need (something) so bad (that) (one) can taste it v.
(bir şeye) hayalinde dokunabilecek kadar çok ihtiyaç duymak need (something) so bad (that) (one) can taste it v.
bir kurumdan ihtiyaç yardımı almak go on relief v.
bir kurumdan ihtiyaç yardımı almak go on welfare v.
herhangi bir düzenlemeye ihtiyaç duymamak have no strings attached v.
(bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/istek/lüzum duymamak want (something) like (one wants) a hole in the head v.
(bir şey) istediği/ihtiyaç duyduğu en son şey olmak want (something) like (one wants) a hole in the head v.
ihtiyaç duyduğu şeyi elde etmek get a gift of (something) v.
ihtiyaç duyduğu dozu almak get a gift of (something) v.
(birine bir şeyden) ihtiyaç duyduğu miktarda vermek give (one) a fix of (something) v.
(araba seyahatinde) ihtiyaç molası vermek make a pit stop [us] v.
(ihtiyaç veya fakirlikten dolayı) kamu yardımı almak be on relief v.
(ihtiyaç veya fakirlikten dolayı) maddi yardım almak be on relief v.
tam ihtiyaç duyulan şey olmak be just what the doctor ordered v.
bir durumda ihtiyaç duyulan/istenen tek şey olmak be just what the doctor ordered v.
ihtiyaç dolayısıyla resmi kuruluştan yardım almak be on welfare v.
bir kurumdan ihtiyaç yardımı almak be on welfare v.
(bir şeyden) gerekli/ihtiyaç duyduğu dozu almak get a fix (of something) v.
(birine) ihtiyaç duyduğu miktarı vermek give (one) a fix v.
(bir şeyden) ihtiyaç duyduğu miktarda almak have a fix of (something) v.
bir düzenlemeye ihtiyaç duymak have strings attached v.
(bir şeyi) ihtiyaç olarak/ilerisi için saklamak/tutmak keep (something) by v.
(bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak need (something) like (one) needs a hole in the head v.
(bir şeye) ihtiyaç/gereksinim duymak need a fix v.
(bir şeye) ihtiyaç/gereksinim duymak need a fix of (something) v.
bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak need something like a hole in the head v.
bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak need something like you need a hole in the head v.
dayanılmaz şekilde istemek/ihtiyaç duymak want so bad (that) (one) can taste it v.
(bir şeye) dayanılmaz şekilde ihtiyaç duymak want (something) so bad (that) (one) can taste it v.
(ihtiyaç veya fakirlikten dolayı) kamu yardımı alan on relief adj.
temel ihtiyaç veya sorunlarla ilgili blood-and-guts adj.
ihtiyaç karşısında in a pinch expr.
ihtiyaç durumunda devreye sokulacak plan up (one's) sleeve expr.
ihtiyaç durumunda devreye sokulacak plan up your sleeve expr.
ihtiyaç durumunda devreye sokulacak plan up (one's) sleeve expr.
(birinin) asıl ihtiyaç duyduğu şey (one's) heart's desire expr.
ihtiyaç olursa at a pinch expr.
ihtiyaç halinde at a pinch expr.
ihtiyaç olursa at a push expr.
ihtiyaç halinde at a push expr.
ihtiyaç olursa in a pinch expr.
ihtiyaç halinde in a pinch expr.
gerçekten yardıma ihtiyacın olduğu/ihtiyaç duyduğun zaman in your hour of need expr.
onun (ihtiyaç duyduğum şey) için her şeyimi veririm my kingdom for a horse expr.
onun (ihtiyaç duyduğum şey) için varımı yoğumu veririm my kingdom for a horse expr.
çok fazla (istemek, ihtiyaç duymak) so bad one can taste it expr.
aşırı derecede (istemek, ihtiyaç duymak) so bad one can taste it expr.
dayanılmaz şekilde (istemek, ihtiyaç duymak) so bad one can taste it expr.
Speaking
bize ihtiyaç duyarsanız aramanız yeterli call us if you need us expr.
eğer ihtiyaç duyarsan if you need expr.
ihtiyaç anında if necessary expr.
ihtiyaç duyduğundan fazlası my cup runneth over expr.
ihtiyaç halinde if necessary expr.
insanlar yaşamak için paraya ihtiyaç duyarlar people need money in order to live expr.
ne zaman ihtiyaç duyacağın belli olmuyor you never know when you might need it expr.
ne zaman ihtiyaç duyacağını asla bilemezsin you never know when you might need it expr.
paraya niçin ihtiyaç duyarız why do we need money expr.
Trade/Economic
acil ihtiyaç urgent need n.
artan ihtiyaç rising need n.
çıkarılmış sermaye ve ihtiyaç akçeleri issued capital and reserves n.
eğitim ihtiyaç analizi training needs analysis n.
günlük ihtiyaç stoku unobligated stocks n.
günlük ihtiyaç daily want n.
ihtiyaç kadar sipariş miktarı lot-for-lot order quantity n.
ihtiyaç ve inançlar motive n.
ihtiyaç kredisi personal finance credit n.
ihtiyaç fazlası mal surplus property n.
ihtiyaç fazlası şeker sugar excess internal needs n.
ihtiyaç belgesi certificate of necessity n.
ihtiyaç kredisi şirketi personal loan company n.
ihtiyaç fazlası üretim surplus production n.
ihtiyaç fazlası surplus n.
ihtiyaç fazlası surplus to requirement n.
ihtiyaç maddeleri supply of provisions n.
ihtiyaç fazlası stok surplus stock n.
ihtiyaç belgesi necessity certificate n.
ihtiyaç belirleme need recognition n.
ihtiyaç kredisi consumer loan n.
kapasite ihtiyaç planlama capacity requirements planning n.
kapasite ihtiyaç planlaması capacity requirement planning n.
kişi başına gelirin ancak temel ihtiyaç maddelerinin karşılanmasına yetecek bir düzeyin bile altına düşmesi durumu absolute poverty n.
malzeme ihtiyaç planlaması material requirements planning n.
müşterek ihtiyaç common requirements n.
tüketici ihtiyaç kredisi consumer credit n.
tatillerde de açık olan ve geç saatlere kadar açık bulunan, acil ihtiyaç maddeleri bulunduran, göreceli olarak yüksek fiyattan satış yapan bir tür perakendeci convenience store n.
ayakta kalmak için kurtarma paketine ihtiyaç duyan şirket zombie company n.
ihtiyaç fazlası stok overstock n.
ihtiyaç olandan daha az almak underbuy v.
ihtiyaç akçesi yatırarak tahvil almak margent v.
ihtiyaç akçesi yatırarak tahvil almak margin v.
savaş, kriz gibi ihtiyaç durumlarında basılan ve alternatif materyallerden üretilen (para) necessity adj.
ihtiyaç veya maliyet açısından gerekçelendirilmiş (harcama kalemi) zero-base adj.
ihtiyaç vukuunda in case of necessity expr.
Law
hükmün yerine getirilmeme sebebini göstermek için bir tarafın ihtiyaç duyduğu hukuki belge scire facias n.
ihtiyaç göstermek require v.
ihtiyaç durumunda in case of necessity expr.
Politics
acil ihtiyaç flagrant necessity n.
ihtiyaç tespiti needs assessment n.
(abd) ihtiyaç halindeki aileler için geçici yardım temporary assistance for needy families (tanf) n.
ihtiyaç sahiplerinin sorumluluğunu büyük devlet kurumlarından alıp akrabalarına ve yerel yardım kurumlarına verme politikası community care n.
Institutes
ulaştırma altyapısı ihtiyaç analizi transport infrastructure needs assessment n.
Industry
hizmet vermek için şirket binasına veya tesise ihtiyaç duymayan detached adj.
Insurance
yardıma ihtiyaç duyan confused adj.
Tourism
deniz seyahatlerinde yolcunun ihtiyaç duymadığı bagajın bir kasaya konması hold baggage n.
özel ihtiyaç konaklaması special-needs accommodation n.
Technical
ani ihtiyaç dizel odası emergency diesel room n.
ani ihtiyaç emergency n.
elektrik gücü ihtiyaç aralığı electric power demand interval n.
malzeme ihtiyaç planlaması materials requirement planning n.
sulama suyu ihtiyaç cetveli irrigation water requirement schedule n.
Computer
yerinde sıralama (başka hafızaya alanına ihtiyaç duymadan diziyi kendi yerinde sıralama) in-place sorting n.
komutu gerçekleştirmeden önce cihazın ihtiyaç duyduğu işlem süresi command overhead n.
komutu gerçekleştirmeden önce cihazın ihtiyaç duyduğu işlem süresi command processing overhead n.
komutu gerçekleştirmeden önce cihazın ihtiyaç duyduğu işlem süresi command processing overhead time n.
Telecom
ek bir aparata ihtiyaç duymadan kablolu yayınları direkt alabilen ve çözebilen cable-ready adj.
Electric
elektrik gücü ihtiyaç aralığı electric power demand interval n.
ünite iç ihtiyaç trafosu unit auxiliary transformer n.
ünite iç ihtiyaç trafosu unit service transformer n.
Construction
ulaştırma altyapı ihtiyaç analizi/değerlendirmesi transport infrastructure needs assessment n.
Aeronautic
yapısal mukavemeti içinde olup dış desteğe ihtiyaç duymayan kanat tasarımı cantilever n.
Medical
ihtiyaç tedavisi demand therapy n.
temel fizyolojik ihtiyaç basic physiological necessity n.
ihtiyaç oldukça pro re nata adv.
Psychology
ihtiyaç-korku ikilemi need-fear dilemma n.
ihtiyaç uyandırma need arousal n.
pres-ihtiyaç yapısı press-need pattern n.
amacı katılımcıların belirli ihtiyaç ve hedeflerine ilişkin farkındalıklarını artırmak olan bir grup terapisi yöntemi consciousness-raising n.
Physics
mikrofizikte bir fenomenin eksiksiz tanımının yapılması için birbirini tamamlayan iki farklı teoriye ihtiyaç duyulduğu ilkesi complementarity n.
Biology
büyümek için oksijene ihtiyaç duyan ve havayla temas halinde olan mikroorganizmalar aerobies n.
çok az miktarda serbest oksijene ihtiyaç duyan organizma microaerophile n.
yoğun ışığa ihtiyaç duyan organizma photophil n.
büyümek için parental organizmanın sentezleyebildiği maddelere ihtiyaç duyan (organizma) auxotrophic adj.
çok az miktarda serbest oksijene ihtiyaç duyan microaerophile adj.
çok az miktarda serbest oksijene ihtiyaç duyan microaerophilous adj.
Biochemistry
karaciğerde depolanarak ihtiyaç halinde glikoza dönüştürülen organik bileşik animal starch n.
karaciğerde depolanarak ihtiyaç halinde glikoza dönüştürülen organik bileşik glycogen n.
Botanic
büyümek için aşırı miktarda suya ihtiyaç duyan bitki hydrophyte n.
yoğun ışığa ihtiyaç duyan organizma photophilia n.
silisli toprağa ihtiyaç duyan (bitki) siliceous adj.
silisli toprağa ihtiyaç duyan (bitki) silicious adj.
Social Sciences
ihtiyaç temelli bütünsellik needs-based holism n.
ekonomik ihtiyaç nedeniyle beraber yaşayan üç nesil extended financial family n.
Education
eğitim ihtiyaç analizi training needs analysis n.
ihtiyaç analizi needs analysis n.
eğitimde özel ilgiye ihtiyaç duyan zihinsel veya fiziksel engelleri olan çocuk statemented children n.
özel eğitime ihtiyaç duyan statemented adj.
Literature
yardıma ihtiyaç duyan kadın damsel in distress n.
Geography
bireyin günlük tüketim alışkanlıklarına bağlı olarak ihtiyaç duyulan coğrafi alan ecological footprint n.
Military
acil ihtiyaç projesi urgent requirement project n.
acil ihtiyaç emergency n.
asgari askeri ihtiyaç minimum military requirement n.
askeri ihtiyaç military requirement n.
görev ihtiyaç dokümanı mission need document n.
genel ihtiyaç yedek parçaları initial concurrent spare parts n.
harekat ihtiyaç dokümanı operational requirement document n.
ihtiyaç hedefi requirements objective n.
ihtiyaç fazlası malzemenin gönderilmesi removal of surplus property n.
ihtiyaç fazlası personel supernumerary n.
ihtiyaç fazlası ana malzeme major item material excess n.
ihtiyaç fazlası savunma malzemesi excess defence articles n.
ihtiyaç fazlası sivil personel supernumerary civilian personnel n.
ihtiyaç belirticisinin ivediliği urgency of need designator n.
ihtiyaç bildirim formu requirement notice form n.
ihtiyaç fazlası tesis surplus installation n.
ihtiyaç fazlası savunma malzemesi excess defence article n.
ihtiyaç sorumluluğu requirements responsibility n.
muhtemel ihtiyaç karşılığı alıkonmuş stok contingency retaining n.
savunma ihtiyaç ikmal merkezi defence subsistence supply centre n.
psikolojik ihtiyaç psychological requirement n.
rasyon ihtiyaç çizelgesi ration scale n.
standart ihtiyaç kodu standard requirement code n.
test ihtiyaç özelliği test requirement specification n.
uzun dönemli ihtiyaç long-term requirement n.
uzun dönemli ihtiyaç long term requirement n.
yabancı topluluklara ait rasyon ihtiyaç çizelgeleri ration scales for national groups n.
yedek ihtiyaç maddeleri reserve requirements n.
ihtiyaç fazlası ordu malı excess property n.
ihtiyaç sınıfları classes of supply n.
askeri birlik tarafından verilen ve helikopterin sökülmesi için en çok ihtiyaç duyulan yedek parça ve sarf malzemelerini içine alan bir bakım donanımı packup kit n.
askeri birlik tarafından verilen ve helikopterin sökülmesi için en çok ihtiyaç duyulan yedek parça ve sarf malzemelerini içine alan bir bakım donanımı puk n.
yüksek mühendislik imkanlarına ihtiyaç duymayan geçici mevzilenme veya siperlik field fortifications n.
atış verilerinin hazırlanmasında ihtiyaç duyulan bilgileri veren harita firing chart n.
abd ihtiyaç ikmal dairesi subsistence department n.
Basketball
ihtiyaç duyulmayan oyuncunun takımdan elenmesi weeding out n.
Card
(sıra halindeki dört kart) kent yapmak için iki kart sınıfından birine ihtiyaç duyan bobtail adj.
(aynı renkte dört kart) renk yapmak için aynı renkte bir veya daha fazla karta ihtiyaç duyan bobtail adj.
Librarianship
artık kullanılamadığı veya ihtiyaç duyulmadığı için koleksiyondan çıkarılan yayın discard n.
Archaic
kişisel ihtiyaç occasion n.
Entomology
yumurtlamak için kan emmeye ihtiyaç duymayan (böcek) autogenous adj.
Slang
ceza evinde ruhsal tedaviye ihtiyaç duyan hükümlü j-cat n.
ceza evinde ruhsal tedaviye ihtiyaç duyan hükümlü cat-j n.
kilisede fakir ve ihtiyaç sahipleriyle ilgilenen alaylı görevli autem diver [obsolete] n.
yüksek dozlara ihtiyaç duyan uyuşturucu bağımlısı hog n.