above - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

above

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "above" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 84 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
above adv. üzerine
above adv. yukarısında
above adv. yukarıda
above adv. üstünde
above adv. üzerinde
General
above adj. önceden anılan
above adj. ilahi
above adj. yukarıda geçen
above adj. gökteki
above adj. yukarıdaki
above adj. adı geçen
above adj. anılan
above adj. önceki
above adj. adı geçen
above adj. önceden zikredilen
above adj. daha önce sözü edilen
above adj. üst makam/merci
above adv. daha çok
above adv. daha önce (bir yazıda)
above adv. daha fazla
above adv. üstte
above adv. sözü geçen
above adv. yukarıda olan şey
above adv. sıfırın üstünde (sıcaklık)
above adv. daha üst
above adv. hilesiz
above adv. cennette
above adv. dışında
above adv. üstün
above adv. yukarı
above adv. yukarıya
above adv. üstteki
above adv. üzerinde
above adv. yüksek
above adv. yukarısına
above adv. kuzeyinde
above adv. önce
above adv. öte
above adv. daha üst makamdaki biri
above adv. yukarıda (bir sayfada)
above adv. içinden (sesler/gürültü)
above adv. üstünde
above adv. daha yukarı
above adv. daha çok yukarıda
above adv. tepede
above adv. yukarısında
above adv. yukarı taraflarında
above adv. üstüne
above adv. üzerine
above adv. üst
above adv. yukarıda
above adv. üstten
above adv. üstündeki
above adv. -den fazla
above adv. -e bakan
above adv. -den üstün
above adv. -den daha fazla
above adv. -den çok
above adv. -den yüksek
above adv. -den yukarı (sayılarla beraber)
above adv. -e tenezzül etmeyen
above adv. -e hakim olan
above adv. rütbe/yetki açısından üstün
above adv. öbür dünya
above adv. ahiret
above adv. (şüpheden/sorundan) uzak/uzakta
above adv. azade
above adv. arınıdırılmış
above adv. içinde
above adv. seviye
above adv. yukarıdaki
above adv. den daha fazla
above prep. üst
above prep. aşkın
Trade/Economic
above n. bir metnin daha önceki bir kısmı
above n. daha önce bir metinde atıfta bulunulan kişi veya kişiler
above n. üst makam
above n. üst merci
above n. üst
above adv. yukarıya
above adv. yukarıda
above prep. yukarısında
Literature
above n. cennet
above n. obür dünya

Sens de "above" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
child above 7 but not of full age n. mümeyyiz
above sea level n. deniz seviyesi üstünde
above seasonal normals n. mevsim normallerinin üstünde
above limit n. sınır üstü
above the surface of the ground n. yerüstünde
above-ground n. yerüstünde
altitude above sea level n. deniz seviyesinden yükseklik
above seasonal normals n. mevsim normallerinin üzerinde
above sea level n. deniz seviyesi üzerinde
above-mentioned person n. adı geçen kişi
the above-named firm n. yukarıda zikredilen firma
the above named firm n. mezkur firma
the above mentioned firm n. mezkur firma
the above mentioned firm n. yukarıda zikredilen firma
above the rest n. diğerlerinden üstün
information mentioned above n. yukarıda bahsedilen bilgiler
above-the-line publications n. çizgi üstü neşriyat
above analysis n. yukarıdaki analiz
rise above v. üstünden yükselmek
arch above v. üzerinde kemer gibi uzanmak
tower above v. geçmek
tower above v. üstün olmak
rise above v. üstünden doğmak
consider above blame v. üstüne toz kondurmamak
be above reproach v. eleştirilemez olmak
rise above v. üstesinden gelmek
tower above v. üstünden yükselmek
get above oneself v. kendini bir şey sanmak
arch above v. üzerinde kemer oluşturmak
be a cut above v. bir gömlek üstün olmak
be above seasonal normals v. mevsim normallerinin üstünde seyretmek
indicate above v. yukarıda belirtmek
point out above v. yukarıda belirtmek
keep something high above v. yüksekte tutmak
hold something high above v. yüksekte tutmak
be head and shoulders above v. -den çok üstün olmak
rank above v. -den daha yüksek rütbede olmak
rank above v. rütbece -den üstün olmak
get above oneself v. kendiri olduğundan çok daha üstün görmek
get above oneself v. kendini fazlasıyla önemsemek
get above oneself v. kendini aşırı beğenmek
get above oneself v. kendini dev aynasında görmek
value above v. herkesten üstün tutmak
value someone or something above someone or something v. herkesten üstün tutmak
put the mirror above the fireplace v. aynayı şöminenin üzerine koymak
place the mirror above the fireplace v. aynayı şöminenin üzerine koymak
value someone or something above someone or something v. her şeyin üstünde tutmak
value above v. her şeyin üstünde tutmak
above-mentioned adj. daha önce adı geçen
above-mentioned adj. üstte gösterilen
above-mentioned adj. yukarıda sözü edilen
above the ordinary adj. olağanüstü
above-mentioned adj. yukarıdaki
a cut above adj. bir gömlek üstün
above ground level adj. yeryüzünden yukarıda
above ground level adj. yer seviyesinin üstünde
above-named adj. evvelce söylenmiş
above-named adj. yukarıda sözü edilen
above-named adj. adı geçen
above written adj. yukarıda yazılı olan
above written adj. yukarıda yazılmış olan
above-board adj. hilesiz
above-stated adj. yukarıda belirtilen
a cut above adj. -den bir gömlek üstün
above-stated adj. yukarıda sözü edilen
above-stated adj. yukarıda bahsedilen
above-referred adj. yukarıda bahsedilen
above-mentioned adj. adı geçen
above-mentioned adj. daha önce sözü edilen
above-named adj. adı geçen
above-board adj. dürüst
above-cited adj. yukarıda bahis konusu edilen
above-cited adj. zikri geçen
above-cited adj. mezkur
all of the above adj. yukarıdakilerin tamamı
above-mentioned adj. yukarıda adı geçen
above-the-line adj. çizgi üstü
above board adj. hilesiz
above-mentioned adj. yukarıda adı geçen
from above adv. yukardan
above all adv. herşeyden fazla
from above adv. gökten
above all adv. hele hele
above all adv. hepsinden önce
above all adv. bilhassa
over and above adv. -den fazla olarak
above all adv. hele
above all adv. özellikle her şeyden önce
above and beyond adv. fazlasıyla
above board adv. açıkça
above all adv. her şeyden çok
above all adv. özellikle
above all adv. en önemlisi
above all adv. her şeyden önce
from above adv. üstten
above and beyond adv. yeter de artar
way above adv. çok yukarıda
above board adv. dürüstçe
from above adv. yukarıdan
over and above this adv. bundan başka
above normal adv. normalin üstünde
above all adv. her şeyden önemlisi
above all adv. hepsinden önemlisi
above-board adv. dürüstçe
above-board adv. açıkça
due to the above stated reasons adv. yukarda açıklanan nedenlerle
because of the above stated reasons adv. yukarda açıklanan nedenlerle
due to the reasons explained above adv. yukarda açıklanan nedenlerle
above all adv. esas olarak
from all reasons above adv. yukarıdaki tüm bu nedenlerden dolayı
well above adv. epeyce üzerinde
far above adv. çok üzerinde
above average adv. iyi düzeyde
over and above prep. yanında
over and above prep. üstelik
over and above prep. ilaveten
over and above prep. ayrıca
Phrasals
place someone above someone v. birini başkalarının üzerinde tutmak
be above v. daha yüksek durumda olmak
be above v. daha yüksek bir konumda olmak
be above v. daha yüksek bir rütbede olmak
be above v. daha yüksek bir düzeyde olmak
be above v. daha yüksek bir standarda sahip olmak
be above v. daha yüksek bir pozisyonda olmak
be above v. daha yüksek bir mevkide olmak
live above something v. (bir şeyin/bakkal vs) üst katında/üzerinde yaşamak
rate something above something else v. (bir şeyi başka bir şeyin) üzerinde değerlendirmek
tower above someone v. (boyca) daha uzun olmak
set someone or something above someone or something v. birini/bir şeyi birinin veya bir şeyin tam yukarısına koymak
set someone or something above someone or something v. birini/bir şeyi birinin veya bir şeyin tam yukarısına yerleştirmek
set someone or something above someone or something v. birine veya bir şeye birinden veya bir şeyden daha çok değer/önem vermek
set someone or something above someone or something v. birini veya bir şeyi birinden veya bir şeyden daha üstün/yukarıda tutmak
set someone or something above someone or something v. birini veya bir şeyi birinin veya bir şeyin üstünde tutmak
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstün tutmak
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstüne çıkarmak
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden) daha değer vermek
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birini ya da bir şeyi) kayırmak
prize someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak
prize someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstüne çıkarmak
prize someone or something above someone or something v. birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek
prize someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi kayırmak
put (someone or something) above (someone or something) v. (birini ya da bir şeyi başka birinin ya da bir şeyin) üstüne yerleştirmek
put (someone or something) above (someone or something) v. birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak
put (someone or something) above (someone or something) v. birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstüne çıkarmak
put (someone or something) above (someone or something) v. birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek
put (someone or something) above (someone or something) v. birini ya da bir şeyi kayırmak
put someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi başka birinin ya da bir şeyin üstüne yerleştirmek
put someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak
put someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstüne çıkarmak
put someone or something above someone or something v. birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek
put someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi kayırmak
rank above (someone or something) v. (birisinden ya da bir şeyden) mevkice üstte olmak
rank above (someone or something) v. (birisinden ya da bir şeyden) rütbece üstün olmak
rank above (someone or something) v. (birisinden, bir gruptan ya da bir şeyden) daha değerli ya da önemli kabul edilmek
rank above (someone or something) v. (birisine ya da bir şeye kıyasla) daha önemli görülmek
rank above (someone or something) v. (birisini, bir grubu ya da bir şeyi) daha değerli görmek
rank above (someone or something) v. (birisini, bir grubu ya da bir şeyi) daha önemli saymak
rank above someone v. birisinden mevkice üstte olmak
rank above someone v. birisinde rütbece üstün olmak
rank above someone v. birinin üstü olmak
rank above someone v. birisinden daha üst makamda olmak
brood above v. ortalığı kaplamak
brood above v. belirmek
brood above v. ortama yayılmak
rise above v. önemsiz sorunları görmezden gelerek yapılması gerekeni yapmak
rise above v. uygunsuz bir durumda iyi davranmak
rise above v. travmatik bir şey karşısında güçlü durmak
rise above v. şanssızlığa rağmen güçlü durmak
get above v. üstüne çıkmak
get above v. aşmak
go above v. üstünden geçmek
go above v. üstünden aşırmak
go above v. üst merciye başvurmak
live above v. üst katında/üzerinde yaşamak
live above v. üst katında/üzerinde oturmak
live above (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üst katında/üzerinde yaşamak
live above (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üst katında/üzerinde oturmak
place (someone or something) above (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üzerinde konumlandırmak
place (someone or something) above (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne/yükseğine koymak
place (someone or something) above (someone or something) v. (birine/bir şeye birinden/bir şeyden) daha fazla önem vermek
place (someone or something) above (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) önce getirmek
place (someone or something) above (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak
place (someone or something) above (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) öncelikli tutmak
place above v. üzerine koymak
place above v. üzerinde tutmak
place above v. üst kısmında konumlandırmak
place above v. tepesine koymak
prize above v. -den üstün tutmak
prize above v. -den daha çok değer vermek
prize above v. -i kayırmak
punch above (something) v. kendi sıkletinin üzerindekilerle dövüşebilmek
punch above (something) v. kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak
punch above (something) v. gücünün/kapasitesinin üzerinde başarı sağlamak
punch above (something) v. beklenenin üzerinde performans göstermek
punch above (something) v. kendisinden beklenenin üstüne çıkmak
put above v. -in üstüne yerleştirmek
put above v. -den üstün tutmak
put above v. -den daha çok değer vermek
put above v. -i kayırmak
rate above v. üzerinde değerlendirmek
rate above v. üzerinde değerlendirilmek
rate above v. daha önemli/değerli sayılmak
rate above v. daha önemli/değerli saymak
rate above (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerinde değerlendirilmek
rate above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha önemli/değerli sayılmak/görülmek
rate above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha önemli/değerli olarak değerlendirilmek
rate above (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerinde değerlendirmek
rate above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha önemli/değerli saymak/görmek
rate above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha önemli/değerli olarak değerlendirmek
set above v. -in tam yukarısına koymak
set above v. -in tam yukarısına yerleştirmek
set above v. -den daha çok değer/önem vermek
set above v. '-den daha üstün/yukarıda tutmak
set above v. '-in üstünde tutmak
tower above (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çok daha uzun olmak
value (someone or something) above (someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak
value (someone or something) above (someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak
Phrases
the above n. yukarıda yazılanlar (bir sayfada)
the above-stated n. yukarıda yazılı olan
the above mentioned firm n. adı geçen firma
the above named firm n. adı geçen firma
trade name of which is written above (entity) n. yukarıda ticaret unvanı yazılı
the above adj. yukarıki
the above adj. yukarıdaki
the above-mentioned adj. adı geçen
the above-mentioned adj. yukarıda söz edilen
in the light of the above findings adv. yukarıdaki bulgular ışığında
as mentioned (above) expr. belirtildiği şekilde
first and above all expr. her şeyden önce
none of the above expr. yukarıdakilerin hiçbiri
as per above expr. yukarıda belirtildiği gibi
as per above expr. yukarıdaki gibi
as per above expr. yukarıda belirtilen
as said above expr. yukarıda dendiği gibi
as stated above expr. yukarıda belirtildiği gibi
aside from the circumstances described above expr. yukarıda tarif edilen şartlar dışında hariç
see above expr. yukarıya bakınız
upon review of the above information expr. yukarıdaki bilgilerin gözden geçirilmesi üzerine
in the light of all the facts mentioned above expr. yukarıda bahsedilen tüm bu gerçeklerin ışığında
as said above expr. yukarıda belirtildiği üzere
as stated above expr. yukarıda işaret edildiği gibi
in addition to what is mentioned above expr. yukarıda belirtilene ek olarak
in the light of the findings above expr. yukarıdaki bulgular ışığında
aside from the circumstances described above expr. yukarıda tarif edilen şartlar dışında
as noted above expr. yukarıda belirtildiği gibi
according to above mentioned principles expr. yukarıdaki esaslara göre
as can be seen in the figure below/above expr. (aşağıdaki/yukarıdaki) şekilde görüldüğü gibi/görüleceği üzere
as mentioned above expr. yukarıda bahsedildiği gibi
except as provided above expr. yukarıda belirtilen durumlar haricinde
as above, so below expr. aşağıdaki yukarıdakine, yukarıdaki aşağıdakine benzer
as above, so below expr. aşağıda ne olursa yukarıya, yukarıda ne olursa aşağıya yansır
as above, so below expr. bütün parçaya, parça bütüne benzer
as above, so below expr. ne varsa alemde o vardır ademde
Proverb
caesar's wife must be above suspicion sezar'ın karısı her türlü şüphenin üstünde olmalıdır
caesar's wife must be above suspicion. önde gelen birinin eşi güven vermelidir/kuşku yaratmamalıdır
Colloquial
above all n. asıl önemlisi
be above one's head v. anlaması güç olmak
be above one's head v. anlaşılması zor olmak
marry above v. kendi düzeyinden yüksekte birisiyle evlenmek
be above one's head v. üstü kapalı olmak
above board adj. açık
above board adj. yasal
above one's head expr. anlaşılması zor
above one's head expr. birisinin anlamayacağı kadar zor
above and beyond expr. beklenenin üzerinde
notch above expr. çok az/bir kademe/bir gömlek daha iyi
above board expr. doğru
above board expr. dürüst
over and above expr. dahası
above all things expr. her şeyden önce
above and beyond expr. gerekenden fazla
above board expr. gizlisi saklısı olmayan
above all expr. hepsinden ötesi
above all else expr. hepsinin ötesinde
above all expr. hepsinden öte
over and above expr. ilaveten
above board expr. kanunlara uygun
above one's head expr. kafası alamayacak kadar zor
above and beyond expr. ötesinde
over and above expr. üstelik
over and above (something) expr. (bir şeyin) yanında
over and above (something) expr. (bir şeyin) üzerine
over and above (something) expr. (bir şeye) ilaveten
over and above (something) expr. (bir şeyden) başka
over and above (something) expr. (bir şeyin) ötesinde
Idioms
above and beyond the call of duty n. görevin gerektirdikleri
above and beyond the call of duty n. görev icabı yapılması gerekenler
a cut above average n. ortalamanın üzerinde
a cut above average n. ortalamadan daha iyi
huckleberry above (one's) persimmon [dated] [us] n. (birini) aşan
huckleberry above (one's) persimmon [dated] [us] n. yapabileceklerinin ötesinde
huckleberry above (one's) persimmon [dated] [us] n. elinden gelenden fazla
huckleberry above (one's) persimmon [dated] [us] n. (birinin) yeteneklerini aşan
huckleberry above (one's) persimmon [dated] [us] n. (birinin) becerilerini aşan
cut above something n. bir şeyden üstün
cut above something n. bir şeyden bir gömlek daha iyi
cut above something n. bir şeyden bir tık daha iyi
cut above something n. bir şeyden biraz daha iyi
a cut above somebody/something n. birinden/bir şeyden üstün
a cut above somebody/something n. birinden/bir şeyden bir gömlek daha iyi
a cut above somebody/something n. birinden/bir şeyden bir tık daha iyi
a cut above somebody/something n. birinden/bir şeyden biraz daha iyi
keep one's head above water v. başarısızlıktan kaçınmak
be not above (doing something) v. bir şeyi yapacak kadar alçalmak
be not above (doing something) v. bir şeyi yapacak seviyeye inmek
be not above (doing something) v. bir şeyi yapmaya tenezzül etmek
be not above (doing something) v. bir şeyi yapmayacak kadar ahlaklı/dürüst/iyi biri olmamak
be not above (doing something) v. bir şeyi yapmaktan utanmamak
be not above (doing something) v. bir şeyi yaptığı vaki olmak
not be above v. bir şeyi yapacak kadar alçalmak
not be above v. bir şeyi yapacak seviyeye inmek
not be above v. bir şeyi yapmaya tenezzül etmek
not be above v. bir şeyi yapmayacak kadar ahlaklı/dürüst/iyi biri olmamak
not be above v. bir şeyi yapmaktan utanmamak
not be above v. bir şeyi yaptığı vaki olmak
marry above oneself v. sosyal statüsü kendinden yüksek biriyle evlenmek
marry above oneself v. kendinden üstün biriyle evlenmek
marry above oneself v. sınıf farkı yüksek biriyle evlenmek
above someone or something v. (birinin veya bir şeyin) yukarısında/üstünde olmak
be above (one's) pay grade v. bir şeye mevkisi/rütbesi/yetkisi yetmemek
be above (one's) pay grade v. (bir konunun birini) aşmak
be above (one's) pay grade v. (bir konunun birinin) alanı dışında olmak
be above (one's) pay grade v. (bir konuyu) anlamamak
be above (one's) pay grade v. bir şeye bilgisi/uzmanlığı/ihtisası yetmemek
be above (one's) pay grade v. (konu, alan) (birini) aşmak
be above (one's) paycheck v. bir şeye mevkisi/rütbesi/yetkisi yetmemek
be above (one's) paycheck v. (bir konunun birini) aşmak
be above (one's) paycheck v. (bir konunun birinin) alanı dışında olmak
be above (one's) paycheck v. (bir konuyu) anlamamak
be above (one's) paycheck v. bir şeye bilgisi/uzmanlığı/ihtisası yetmemek
be above (one's) paycheck v. (konu, alan) (birini) aşmak
be above (someone's) head v. kafası basmamak
be above (someone's) head v. anlayamamak
be above (someone's) head v. idrak edememek
be above (someone's) head v. aklı ermemek
be above water v. kara geçmek
be above water v. ayakta tutmak
be above water v. batmamasını sağlamak
be above water v. nefes aldırmak
be above water v. refaha ermek
be above water v. refah düzeyi yükselmek
be above water v. geliri artmak
tower head and shoulders above v. birinden/bir şeyden çok daha üstün olmak
head and shoulders above someone v. birinden kat kat üstün olmak
can't have one's head above water v. başını kaşıyacak vakti olmamak
keep one's head above water v. borca girmemek
stay above the fray v. bir olayın/tartışmanın dışında kalmak
set someone above someone v. birini başkalarının üstünde tutmak
can't get one's head above water v. başını kaşıyacak vakti olmamak
stand head and shoulders above someone v. birinden çok daha iyi olmak
stand head and shoulders above someone v. birinden kat be kat daha iyi olmak
stand head and shoulders above someone v. birinden kat be kat iyi olmak
stand head and shoulders above someone v. birinden çok daha üstün olmak
stand head and shoulders above someone v. birinden kat be kat daha üstün olmak
stand head and shoulders above someone v. birinden kat be kat üstün olmak
remain above the fray v. bir olayın/tartışmanın dışında kalmak
stick one's head above the parapet v. cesaret edip düşüncülerini söylemek
stand head and shoulders above v. daha büyük olmak
be head and shoulders above v. daha büyük olmak
stand head and shoulders above v. daha iyi olmak
be head and shoulders above v. daha önemli olmak
put one's head above the parapet v. cesaret edip düşüncülerini söylemek
keep one's head above water v. düze çıkmak
go above and beyond the call of duty v. görev alanını aşmak
be head and shoulders above v. fersah fersah önde olmak
go above and beyond the call of duty v. görev sınırını aşmak
be above suspicion v. her türlü şüpheden uzak olmak
go above and beyond one's duty v. görev alanını aşmak
go above and beyond one's duty v. görev sınırını aşmak
stand head and shoulders above v. fersah fersah önde olmak
stick one's head above the parapet v. ileri çıkmak
put one's head above the parapet v. ileri çıkmak
raise oneself above the crowd v. kendini herkesten farklı göstermek
punch above one's weight v. kendinden üstün biriyle aşık atmak
be above the law v. kanunun üzerinde olmak
be above the law v. kanunun üstünde olmak
get above oneself v. kendini beğenmek
get above oneself v. kendini üstün görmek
put one's head above the parapet v. kendini öne atmak
punch above one's weight v. kendi sıkletinin üzerindekilerle dövüşebilmek
get above oneself v. kendini başkalarından üstün görmek
stick one's head above the parapet v. kendini öne atmak
marry above oneself v. kendi düzeyinden yüksekte birisiyle evlenmek
rise oneself up above the crowd v. kendini herkesten farklı göstermek
stand head and shoulders above v. kat kat önde olmak
be head and shoulders above v. kat kat önde olmak
keep one's head above water v. sıkıntıdan uzak durmak
keep one's head above water v. sıkıntıya düşmemek
be above suspicion v. şüphe edilemez olmak
keep one's head above water v. sorunlardan uzak durmak
stand head and shoulders above v. üstün gelmek
stand head and shoulders above v. -den çok üstün olmak
be above the law v. yasanın üzerinde olmak
keep one's head above water v. (zor da olsa) hayatını idame ettirmek
be above one's bend v. (yeteneklerini) aşmak
be above one's huckleberry v. (kapasitesini/gücü vb.) aşmak
be above one's bend v. (birisini) aşmak
be above one's bend v. (kapasitesini/gücü vb.) aşmak
tower head and shoulders above someone v. (boyca) daha uzun olmak
be above the law v. yasaların üzerinde olmak
stand head and shoulders above v. -den çok daha iyi olmak
be above one's huckleberry v. (yeteneklerini) aşmak
be above one's huckleberry v. (birisini) aşmak
be above (oneself) v. burnu kafdağı'nda olmak
be above (oneself) v. burnu kafdağı'na çıkmak
be above (oneself) v. kendini bir şey sanmak
be above (oneself) v. kendini dev aynasında görmek
be above (oneself) v. burun şişirmek
be above (oneself) v. burun yapmak
be above (oneself) v. üstünlük taslamak
be above (oneself) v. kendini diğerlerinden üstün görmek
be above (oneself) v. burnu havada olmak
be above (oneself) v. burnu büyük olmak
be above (oneself) v. havalara girmek
be above (oneself) v. kibirlenmek
be above (oneself) v. büyüklenmek
get above yourself v. burnu kafdağı'nda olmak
get above yourself v. burnu kafdağı'na çıkmak
get above yourself v. kendini bir şey sanmak
get above yourself v. kendini dev aynasında görmek
get above yourself v. burun şişirmek
get above yourself v. burun yapmak
get above yourself v. üstünlük taslamak
get above yourself v. kendini diğerlerinden üstün görmek
get above yourself v. burnu havada olmak
get above yourself v. burnu büyük olmak
get above yourself v. havalara girmek
get above yourself v. kibirlenmek
get above yourself v. büyüklenmek
be above yourself v. burnu kafdağı'nda olmak
be above yourself v. burnu kafdağı'na çıkmak
be above yourself v. kendini bir şey sanmak
be above yourself v. kendini dev aynasında görmek
be above yourself v. burun şişirmek
be above yourself v. burun yapmak
be above yourself v. üstünlük taslamak
be above yourself v. kendini diğerlerinden üstün görmek
be above yourself v. burnu havada olmak
be above yourself v. burnu büyük olmak
be above yourself v. havalara girmek
be above yourself v. kibirlenmek
be above yourself v. büyüklenmek
be a huckleberry above (one's) persimmon [dated] v. (birini) aşmak
be a huckleberry above (one's) persimmon [dated] v. yapabileceklerinin ötesinde olmak
be a huckleberry above (one's) persimmon [dated] v. elinden geleden fazla olmak
be a huckleberry above (one's) persimmon [dated] v. (birinin) yeteneklerini aşmak
be a huckleberry above (one's) persimmon [dated] v. (birinin) becerilerini aşmak
be a huckleberry above a persimmon v. bir tık daha iyi olmak
be a huckleberry above a persimmon v. bir gömlek daha üstün olmak
be a huckleberry above a persimmon v. benzerlerinden daha iyi olmak
be above suspicion v. hiç şüphe duyulmamak
be above suspicion v. şüphe/kuşku götürmemek
be above suspicion v. şüpheden/kuşkudan uzak olmak
be above suspicion v. çok güvenilir olmak
be above suspicion v. hiçbir zan altında bulunmamak
be above suspicion v. kuşkuya mahal bırakmamak
be above suspicion v. hiç şüphelenilmemek
be not above (doing something) v. (bir şey yaparken) sınır tanımamak
be not above (doing something) v. (bir şeyi) bokunu çıkarmak
be not above (doing something) v. (bir şey yapmaktan) sıkıntı duymamak
be not above (doing something) v. (bir şey yapmak bana, ona) uyar
not be above doing something v. bir şey yaparken sınır tanımamak
not be above doing something v. bir şeyi bokunu çıkarmak
not be above doing something v. bir şey yapmaktan sıkıntı duymamak
not be above doing something v. bir şey yapmak bana uyar
not be above v. kötü bir eyleme mani olabilmek
not be above v. adice bir hareketi durdurabilecek durumda olmak
not be above v. elinden bir şeyler gelebilir durumda olmak
get (one's) head above water v. boğulmaktan kaçınmak için (birinin) kafasını su üstünde tutmak
get (one's) head above water v. stresli ya da nahoş bir durumdan kaçınmaya çalışmak
get (one's) head above water v. güç bela kötü bir durumdan yakayı sıyırmaya çalışmak
get (one's) head above water v. maddi sorunları zar zor aşmaya çalışmak
get (one's) head above water v. maddi sıkıntıları bertaraf etmeye çalışmak
get one's head above water and have one's head above water v. boğulmaktan kaçınmak için kafayı su üstünde tutmak
get one's head above water and have one's head above water v. stresli ya da nahoş bir durumdan kaçınmaya çalışmak
get one's head above water and have one's head above water v. güç bela kötü bir durumdan yakayı sıyırmaya çalışmak
get one's head above water and have one's head above water v. maddi sorunları zar zor aşmaya çalışmak
get one's head above water and have one's head above water v. maddi sıkıntıları bertaraf etmeye çalışmak
have (one's) head above water v. boğulmaktan kaçınmak için kafayı su üstünde tutmak
have (one's) head above water v. stresli ya da nahoş bir durumdan kaçınmaya çalışmak
have (one's) head above water v. güç bela kötü bir durumdan yakayı sıyırmaya çalışmak
have (one's) head above water v. maddi sorunları zar zor aşmaya çalışmak
have (one's) head above water v. maddi sıkıntıları bertaraf etmeye çalışmak
go above (someone or something) v. (birinin ya da bir şeyin) üstünden geçmek
go above (someone or something) v. (birinin ya da bir şeyin) üstünden aşırmak
go above (someone or something) v. doğrudan (birisi ya da bir şey) ile uğraşmak yerine üslerine yönelmek
go above (someone or something) v. üs merciye başvurmak
go above someone or something v. birinin ya da bir şeyin üstünden geçmek
go above someone or something v. birinin ya da bir şeyin üstünden aşırmak
go above and beyond v. (görev, sorumluluk) sınırları dışına çıkmak
go above and beyond v. (görev, sorumluluk) sınırlarını aşmak
hit above (one's) weight v. becerilerinin ötesinde davranmak
hit above (one's) weight v. sınırlarını aşarak hareket etmek
hit above (one's) weight v. (birini) aşan biriyle birlikte olmak
hit above (one's) weight v. kendinden daha başarılı, zeki ve güzel olduğu düşünülen biriyle
keep (one's) head above water v. stresli ya da nahoş bir durumdan kaçınmaya çalışmak
keep (one's) head above water v. güç bela kötü bir durumdan yakayı sıyırmaya çalışmak
keep (one's) head above water v. maddi sorunları zar zor aşmaya çalışmak
keep (one's) head above water v. maddi sıkıntıları bertaraf etmeye çalışmak
keep one's head above water v. kıt kanaat geçinmek