Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | control n. | kontrol | ||
It is only likely to stop, however, when Palestinians regain control in their areas. Ancak Filistinliler kendi bölgelerinde kontrolü yeniden ele geçirdiklerinde durması muhtemeldir. More Sentences |
||||
Common Usage | control v. | denetlemek | ||
As I see it, controlling the enforcers should be a job for the Commission. Gördüğüm kadarıyla, uygulayıcıları denetlemek Komisyon'un görevi olmalıdır. More Sentences |
||||
Common Usage | control v. | kontrol etmek | ||
Recital A accuses the UK government of failure to control the outbreak of foot-and-mouth disease. Recital A, Birleşik Krallık hükûmetini şap hastalığı salgınını kontrol edememekle suçluyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | control n. | hakimiyet | ||
She has good control over her class. Sınıfı üzerindeki hakimiyeti iyi. More Sentences |
||||
General | control n. | denetim | ||
It is evidence that there is effective control by the national parliaments. Ulusal parlamentolar tarafından etkin bir denetim yapıldığına dair kanıtlar bulunmaktadır. More Sentences |
||||
General | control n. | kontrol | ||
We must be able to exercise better control over flag states. Bayrak devletleri üzerinde daha iyi kontrol uygulayabilmeliyiz. More Sentences |
||||
General | control n. | düzenleme | ||
We discussed gun control in social studies class. Sosyal bilgiler dersinde silah satışını kısıtlayan düzenlemeyi tartıştık. More Sentences |
||||
General | control v. | hakim olmak | ||
Please control yourself. Lütfen kendinize hakim olun. More Sentences |
||||
General | control v. | kontrol etmek | ||
What we need is better control on the part of the authorities. İhtiyacımız olan şey yetkililer tarafından daha iyi kontrol edilmesidir. More Sentences |
||||
General | control v. | kontrolü sağlamak | ||
We have achieved significant control of taxes that will still give us some room for manoeuvre during the slowdown. Yavaşlama sırasında bize manevra alanı sağlayacak olan vergiler üzerinde önemli bir kontrol sağladık. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | control n. | kontrol | ||
We do not want financial control to be abolished. Mali kontrolün kaldırılmasını istemiyoruz. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | control v. | kontrol etmek | ||
Because I am sure that it will be the Commission that rectifies and controls itself. Çünkü eminim ki kendini düzelten ve kontrol eden Komisyon olacaktır. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | control n. | kontrol | ||
Finally, Europe lags well behind when it comes to energy control. Son olarak, enerji kontrolü söz konusu olduğunda Avrupa oldukça geride kalmaktadır. More Sentences |
||||
Medical | ||||
Medical | control n. | kontrol | ||
This directive will force consumers to purchase these products on the Internet, where there are no controls. Bu yönerge, tüketicileri bu ürünleri hiçbir kontrolün olmadığı internet üzerinden satın almaya zorlayacaktır. More Sentences |
||||
Statistics | ||||
Statistics | control n. | kontrol | ||
They will of course have won control of the Iraqi oil wells, but Afghanistan is ignored. Elbette Irak petrol kuyularının kontrolünü ele geçirmiş olacaklar ama Afganistan göz ardı ediliyor. More Sentences |
||||
Linguistics | ||||
Linguistics | control n. | denetim | ||
In fact here, in the European Union, the parliamentary control is totally inadequate. Aslında burada Avrupa Birliği'nde, parlamento denetimi tamamen yetersizdir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | control n. | güç | ||
General | control n. | teftiş | ||
General | control n. | sorumluluk | ||
General | control n. | yönetim | ||
General | control n. | egemenlik | ||
General | control n. | komuta | ||
General | control n. | murakabe | ||
General | control n. | idare | ||
General | control n. | otorite | ||
General | control n. | kumanda | ||
General | control n. | etkili ve güvenilir kullanım becerisi | ||
General | control n. | karşılaştırma standardı | ||
General | control n. | doğrulama aracı | ||
General | control n. | kontrol deneyi | ||
General | control n. | spiritüalist bir medyumun söz veya performanslarını harekete geçirdiğine inanılan güç | ||
General | control n. | kontrol eden kimse | ||
General | control n. | kontrolör | ||
General | control n. | sahadaki istihbarat ajanlarının rapor verdiği süpervizör | ||
General | control v. | işletmek | ||
General | control v. | idare etmek | ||
General | control v. | denetlemek | ||
General | control v. | kontrol yapmak | ||
General | control v. | kontrolünü yapmak | ||
General | control v. | düzenlemek | ||
General | control v. | kumanda etmek | ||
General | control v. | kontrol altında tutmak | ||
General | control v. | denetleme yapmak | ||
General | control v. | yoklamak | ||
General | control v. | dizginlemek | ||
General | control v. | etkisini veya şiddetini (zararsız seviyelere) düşürmek | ||
General | control v. | (bilimsel deneyi) paralel deneyle kontrol etmek | ||
General | control v. | (bilimsel deneyi) başka standartla karşılaştırarak doğrulamak | ||
General | control v. | (makineyi) çalıştırmak | ||
General | control v. | (makineyi) kontrol etmek | ||
General | control v. | sağlam anlayışa/bilgiye sahip olmak | ||
General | control v. | tamamen hakim olmak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | control n. | murakabe | ||
Trade/Economic | control n. | teftiş | ||
Trade/Economic | control n. | varlıktan ekonomik yarar sağlama gücü | ||
Trade/Economic | control v. | yönetmek | ||
Law | ||||
Law | control n. | denetleme | ||
Law | control n. | düzenleme | ||
Law | control n. | idare | ||
Law | control n. | murakabe | ||
Law | control n. | nizam altına alma | ||
Law | control n. | teftiş | ||
Law | control n. | yönetim | ||
Law | control v. | tanzim etmek | ||
Law | control v. | zapt altına almak | ||
Industry | ||||
Industry | control n. | (proje yönetiminde) plana göre gitmeyen faaliyetleri izleyip müdahale etmeye yarayan araç | ||
Technical | ||||
Technical | control n. | kumanda | ||
Computer | ||||
Computer | control n. | kontrol tuşu | ||
Computer | control n. | bilgisayar kullanıcısının etkileşimde bulunduğu arayüz öğesi | ||
Computer | control expr. | denetle | ||
Automotive | ||||
Automotive | control n. | kontrol düzeneği | ||
Statistics | ||||
Statistics | control n. | kontrol değişkeni | ||
Chemistry | ||||
Chemistry | control n. | denetleme | ||
History | ||||
History | control n. | 1887-1948 yılları arasında basılan ingiliz pul sayfalarının kenarlarında yer alan rakam-harf kombinasyonları | ||
History | control n. | (damgada, kaşede) kontrol işareti | ||
Environment | ||||
Environment | control n. | bir bölgede yaban hayatı popülasyonunun öldürme yoluyla azaltılması veya düzenlenmesi | ||
Geography | ||||
Geography | control n. | bir yerin iklimini belirleyen fiziksel faktörler | ||
Geology | ||||
Geology | control n. | belirli bir yerdeki jeolojik oluşumların doğasını belirleyen faktörler | ||
Sport | ||||
Sport | control n. | (araba yarışı, atletizm) yarışmacıların check-in yaptığı kontrol noktası | ||
Baseball | ||||
Baseball | control n. | atıcının vuruş bölgesi içinde bir atışın yerini kontrol etme yeteneği | ||