idare - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

idare



Sens de "idare" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 73 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
idare administration n.
idare management n.
General
idare direction n.
idare board n.
idare guidance n.
idare conn n.
idare control n.
idare sway n.
idare charge n.
idare rudder n.
idare oversight n.
idare rein n.
idare chancellery n.
idare retrench n.
idare steerage n.
idare frugality n.
idare administration n.
idare dominion n.
idare regimen n.
idare steering n.
idare economy n.
idare grip n.
idare handling n.
idare manipulation n.
idare sparing n.
idare disposal n.
idare dispensation n.
idare policy n.
idare conduct n.
idare stewardship n.
idare wire n.
idare regime n.
idare dominium n.
idare supervision n.
idare admin n.
idare austerity n.
idare ruling n.
idare government n.
idare mastery n.
idare helm n.
idare discipline n.
idare thrift n.
idare running n.
idare management n.
idare service n.
idare disposition n.
idare chancellory n.
idare officer n.
idare dispense [obsolete] n.
idare disple [obsolete] n.
idare orchestration n.
idare ex (executive) abrev.
idare mgmt (management) abrev.
idare mgmt. (management) abrev.
idare mgt (management) abrev.
idare mgt. (management) abrev.
Trade/Economic
idare rule n.
idare governance n.
idare directorship n.
idare management n.
idare supervision n.
idare administration n.
idare managery n.
Law
idare administration n.
idare control n.
idare government n.
Politics
idare governance n.
idare lap n.
Technical
idare handling n.
idare direction n.
Marine
idare steerage n.
Sport
idare administration n.
Archaic
idare compendium n.

Sens de "idare" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
idare etmek handle v.
idare etmek make out v.
idare etmek conduct v.
idare etmek manage v.
idare etmek administer v.
idare edilebilir manageable adj.
General
il idare kurulu board of governors n.
av köpeklerini idare eden kimse whip n.
bölgesel idare territorial dominion n.
idare memuru steward n.
idare edici handler n.
ustalıkla durumu idare etme finessing n.
özellikle rahipler veya rahibeler tarafından idare edilen misafirhane/yurt hospice n.
idare etme controlling n.
idare etme managing n.
idare etme running n.
at yarışlarını idare eden klüp jockey club n.
idare binası administration building n.
özerk olarak idare edilen ilçe county borough n.
idare lambası night light n.
yerel idare bölümü department of local government n.
iktisat yaparak idare etme economising n.
idare etme husbandry n.
sovyet rusya idare meclisi soviet n.
başpiskoposun idare bölgesi archdiocese n.
piskoposlarla idare usulü piskoposluk episcopalianism n.
gözetip denetleyerek idare etme supervision n.
idare edilebilirlik manageability n.
idare amiri chief n.
dümenle idare steerage n.
örfi idare martial law n.
mahalli idare local administration n.
idare etme guidance n.
kendi kendini idare etme self government n.
kötü idare mismanagement n.
idare merkezi home office n.
mülki idare civilian administration n.
evi idare eden kadın lady of the house n.
idare amiri administrator n.
şirketin idare merkezi home office n.
ingiltere'de kontluk idare bölgesi shire n.
amerikan futbolu oyunu idare eden oyuncu quarterback n.
sevk ve idare management n.
idare meclisi board of governors n.
büyük mağazalarda işi idare eden ve müşterilere yardımcı olmak üzere dolaşan görevli floorwalker n.
üretme ve idare production and direction n.
piskoposlarla idare usulü episcopalism n.
genel idare kurulu general administrative board n.
sevk ve idare conduct n.
kötü idare misconduct n.
kötü idare mishandling n.
idare heyeti administrative committee n.
mahalli idare bölümü local administration body n.
idare etme government n.
av köpeklerini idare eden kimse whipper-in n.
idare etme manipulation n.
bir işi idare etme handling n.
hayvan sürüsü idare eden kişi drover n.
hayvan sürüsü idare eden kişi herdsman n.
hayvan sürüsü idare eden kişi herder n.
idare etme directing n.
sevk ve idare administration n.
özel idare special administration n.
idare etme supervising n.
iktisat yaparak idare etme economizing n.
iyi planlanmış ve idare edilmiş askeri operasyon set piece n.
yerel idare commune n.
kontun bağımsız idare bölgesi county palatine n.
idare edilebilen balon aeronat n.
yük beygirini idare eden kimse lademan [obsolete] n.
idare edilebilirlik tractability n.
iktisadi idare economy n.
taşıtı süren/idare eden jockey n.
iyi idare eutaxy n.
kötü idare maleadministration [obsolete] n.
tazı sürüsünü idare eden erkek master n.
bir atı terbiye veya idare etme tekniği manage n.
sanat ve ustalıkla yapılan idare management n.
idare konusundaki beceri management n.
işletme ve idare m and a (management and administration) n.
becerikli idare manipulation n.
ustalıklı idare manipulation n.
becerikli operasyon ve uzman fiziki idare içeren yöntem manoeuver n.
mahkeme süreçlerini yürütmesi ve şerifinkine benzer çeşitli görevleri yerine getirmesi için abd'nin her bir daire kazasına atanan idare memuru marshall n.
yönlendirme, etkileme ve idare etme konusunda yetenekli kimse whisperer n.
elde idare edilecek kadar küçük olan şey hand-held n.
(özellikle elle) idare eden kimse handler n.
bir kimsenin evi idare ettiği yer menage n.
kötü idare eden kimse mismanager n.
işleri idare ederken gösterilen incelik diplomacy n.
işleri idare ederken sergilenen maharet diplomacy n.
idare edilme rule n.
evi idare eden kadın goodwife n.
ev idare etme sanatı domiculture n.
sınıf, laboratuvar ve idare merkezi yerine sahaya inilerek yapılan araştırma field work n.
ön idare preadministration n.
ihtiyatlı idare etme pourveyance n.
ihtiyatlı idare etme purveyance n.
(fransa) yerel idare bölgesinden sorumlu yetkili subprefect n.
(fransa) yerel idare bölgesinden sorumlu yetkililik subprefecture n.
sadece içgüdülerine dayanarak idare etmek (tecrübesizlik veya birtakım eksiklikler yüzünden) fly blind v.
var olanla idare etmek make shift v.
ile idare etmek make shift with v.
idare etmek skimp v.
iki tarafı da idare etmek straddle v.
iyi kötü idare etmek muddle on v.
idare etmek boss v.
idare etmek quarterback v.
kıtı kıtına idare etmek live from hand to mouth v.
idare etmek run v.
idare etmek rub along v.
kötü bir durum karşısında idare etmeye çalışmak make the best of a bad situation v.
ile idare etmek make do with v.
idare etmek hide v.
kötü idare etmek mismanage v.
kötü idare etmek mishandle v.
tecrübesizlik veya birtakım eksiklikler yüzünden sadece içgüdülerine dayanarak idare etmek fly by the seat of one's pants v.
idare etmek content oneself v.
idare etmek husband v.
idare etmek make both ends meet v.
idare etmek operate v.
bir meseleyi haksız olarak kendi menfaatine idare etmek gerrymander v.
idare edilememek get out of hand v.
idare etmek scrape along v.
idare etmek see one through v.
ev idare etmek keep house v.
olmadan idare etmek do without v.
idare etmek tolerate v.
idare etmek conceal v.
idare etmek rub v.
idare etmek subsist v.
idare etmek direct v.
idare etmek make do v.
idare etmek conn v.
idare etmek rein in v.
idare etmek get by v.
iki tarafı da idare etmek play a double game v.
idare etmek steer v.
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak be thrown back on one's own resources v.
ustalıkla durumu idare etmek finesse v.
parayı idare etmek manage money v.
idare etmek get along v.
olmadan idare etmek go without v.
idare etmek make shift v.
idare etmek cover up v.
bir işyerini başarılı bir şekilde idare etmek make a go of v.
idare etmek (geçim) get by v.
idare etmek to be sufficient v.
idare etmek be enough v.
idare etmek economize v.
idare etmek scrape v.
idare etmek administrate v.
kötü idare etmek misgovern v.
iktisat yaparak idare etmek economise v.
idare etmek lead v.
idare etmek mastermind v.
idare etmek supervise v.
idare etmek look after v.
idare etmek control v.
kıtı kıtına idare etmek eke out a living v.
idare etmek officer v.
gözetip denetleyerek idare etmek supervise v.
idare etmek spin out v.
idare etmek bestride v.
idare etmek be sufficient v.
iyi kötü idare etmek muddle along v.
idare etmek make it do v.
idare etmek get on v.
ile idare etmek make do with something v.
sevk ve idare etmek conduct v.
kötü idare etmek misconduct v.
ustalıkla idare etmek manipulate v.
tatlılıkla idare etmek handle with kid gloves v.
iyi idare etmek manage well v.
şirketi idare etmek manage a company v.
birini idare etmek take someone in hand v.
gözetip denetleyerek idare etmek take someone in hand v.
idare etmek take in hand v.
gözetip denetleyerek idare etmek ride herd on v.
idare etmek govern v.
-siz idare etmek do without v.
-i idare etmek deal with v.
-sız idare etmek do without v.
-sız idare etmek go without v.
-i idare etmek quarterback v.
birşeyle idare etmek get by on v.
birşeyle idare etmek get by upon v.
idare etmek manage v.
idare etmek manipulate v.
dümenle idare etmek steer v.
idare etmek superintend v.
idare etmek tide over v.
işleri idare etmek manage business v.
durumu idare etmek handle the situation v.
yönünü idare/kontrol etmek control the direction of v.
(birisi) olmadan yapamamak/idare edememek can't manage without someone v.
(ile) idare etmek manage with someone v.
ülkeyi idare etmek/yönetmek run the country v.
ülkeyi idare etmek/yönetmek govern the country v.
ülkeyi idare etmek/yönetmek rule the country v.
ev idare etmek contrive v.
gelişmeyi/ilerlemeyi/yenilenmeyi konrol/idare etmek drive an improvement v.
iktisat yaparak idare etmek economize v.
idare etmek economise v.
(belirli bir ücret vb) ile geçinmek/idare etmek manage on v.
dünyayı yönetmek/idare etmek run the world v.
var olanla idare etmek make do v.
idare-i maslahat etmek go through the motions v.
idare etmek steward v.
sevk ve idare etmek lead v.
idare etmek imperate v.
idare etmek administrate v.
yeniden idare etmek reconduct v.
idare etmek regle [obsolete] v.
beraber idare etmek colead v.
idare etmek edituate [obsolete] v.
iyi idare etmek jockey v.
maharetli bir şekilde idare etmek engineer v.
(aynı anda birden çok işi, sorumluluğu) idare etmek juggle v.
idare etmek maneuver v.
ustalıklı bir idare ile elde etmek manoeuver v.
elle idare etmek hand [obsolete] v.
idare etmek hand out v.
dikkatsizce veya cahilce idare etmek meddle v.
memeden süt sağar gibi idare etmek milk v.
kötü şekilde idare etmek miscook [scotland] v.
beceriksizce idare etmek misguggle [scotland] v.
tatlı sözle idare etmek mooch v.
kötü idare etmek mousle v.
idare etmek demean [obsolete] v.
idare etmek deport v.
(birini) idare etmek graith [dialect] [uk] v.
(bölüm, grup, kurum) idare etmek officer v.
idare etmek rudder v.
idare etmek dispense v.
sivil idare altına almak civilise [obsolete] v.
sivil idare altına almak civilize [obsolete] v.
idare etmek come v.
(geminin) dümenini idare etmek cond v.
(geminin) dümenini idare etmek cund v.
idare edebilmek cut v.
idare etmek conserve v.
idare etmek feal [dialect] v.
tek başına idare etmek fend v.
idare etmek convey [obsolete] v.
ustalıkla idare etmek convey [obsolete] v.
olmadan idare etmek forego v.
'-siz/-sız idare etmek forego v.
(birini veya bir şeyi) uygunsuz veya lakayt şekilde idare etmek gaum v.
idare etmek ordain v.
daha iyi idare etmek outhandle v.
daha iyi idare etmek outmanipulate v.
daha iyi idare etmek outsteer v.
önden idare etmek prehandle v.
idare etmek shift v.
zar zor idare etmek squeak v.
çok yakından idare etmek micromanage v.
idare etmek stretch v.
durumu idare eden saving adj.
idare edilebilir guidable adj.
idare edilebilir governable adj.
el ile idare edilen hand operated adj.
idare edilemez unmanageable adj.
kendi kendini idare eden autonomous adj.
idare edilebilir dirigible adj.
kendi kendini idare eden self directed adj.
kendi kendini idare eden self sufficient adj.
idare etmekte in charge adj.
bir rehber ya da lider tarafından idare edilen conducted adj.
idare edilebilir controllable adj.
idare edilebilen balon dirigible adj.
idare edilmiş managed adj.
idare edilemez uncontrollable adj.
idare eden gubernative adj.
kendi kendini idare eden self-sufficient adj.
idare eder tolerable adj.
idare edilmiş administered adj.
kolay idare edillir easily led adj.
bağımsız idare edilen independently managed adj.
bağımsız idare edilen independently owned adj.
idare edilmiş controlled adj.
idare edilmesi güç bristly adj.
idare edilebilir manipulable adj.
idare edilebilir administrable adj.
idare edilebilir regible [obsolete] adj.
idare eden regnative [obsolete] adj.
belli kural veya yasalara göre idare edilen regulated adj.
idare eden tractitious adj.
kolayca idare edilen easygoing adj.
kolayca idare edilen easy-going adj.
belli kural veya yasalara göre idare edilmeyen unstructured adj.
idare edilebilir maniable [obsolete] adj.
kendi kendine idare edilemeyen helpless adj.
dini hiyerarşi ile idare edilen hierarchal adj.
dini hiyerarşi ile idare edilen hierarchic adj.
dini hiyerarşi ile idare edilen hierarchical adj.
idare eden o.k. adj.
idare etmesi zor heavy adj.
idare edilemez impotent [obsolete] adj.
idare edemeyen fed-up adj.
kendini idare eden self-sufficing adj.
kendi kendini idare ederek autonomously adv.
piskoposlarla idare usulüyle episcopally adv.
idare edilebilir şekilde manageably adv.
idare etmekte at the wheel adv.
idare etmek üzere rulingly adv.
idare ederek stewardly adv.
idare eder okay interj.
idare anlamında kullanılan son ek -ric suf.
Phrasals
güçlükle de olsa idare etmek stumble through n.
idare etmek tide through v.
idare etmek hold up v.
bir şeyi zar zor yapmak/idare etmek muddle around v.
belli bir tutumla yönetmek/idare etmek lead by v.
(birini/bir grubu) belli bir tutumla yönetmek/idare etmek lead by v.
(birini/bir şeyi/bir hayvanı) bir yerinden tutarak/çekerek idare etmek lead by v.
bir şey ile idare etmek/idareli olmak scrape along with something v.
bir şey ile idare etmek/idareli olmak scrape along on something v.
elde olanla yetinmek/idare etmek struggle on with something v.
idare etmek hold someone over v.
idare etmek work with v.
zar zor idare etmek squeak by v.
(idare edecek şekilde) paylaştırmak/bölüştürmek ration something out among someone v.
ucu ucuna idare etmek squeak by v.
(birisini) idare etmek cover for (someone or something) v.
(birisini) idare etmek cover (up) for someone v.
birisini idare etmek cover for someone v.
birisini idare etmek cover for v.
iyi idare etmek get something on someone v.
istediği gibi idare etmek pull along v.
titizlikle yönetmek/idare etmek stand over v.
zor/çaba gerektiren (bir şeyi) idare etmek struggle on with (something) v.
(bir şeyle) idare etmek struggle on with (something) v.
idare etmek plug along v.
idare etmek brave out v.
(birini/bir şeyi) idare etmek deal with (someone or something) v.
-i idare etmek front for v.
(birini/bir şeyi) idare etmek front for (someone or something) v.
(biri/bir şey olmadan) idare etmek get on (without someone or something) v.
ile idare etmek get along on v.
(bir şeyle) idare etmek get along on (something) v.
olmadan idare etmek get along without v.
(biri/bir şey olmadan) idare etmek get along without (someone or something) v.
(biri/bir şey olmadan) idare etmek get by (without someone or something) v.
(bir şeyle) idare etmek get by with (something) v.
(biri/bir şey) olmadan idare etmek get on (without someone or something) v.
(bir şeyle) baş etmek, (bir şeyi) idare etmek get on with (something) v.
(biri/bir şey) olmadan idare edebilmek go without (someone or something) v.
(birini bir şeye) kadar idare etmek last (one) (up) until (something) v.
(birini bir şeye) kadar bozulmadan idare etmek last (one) (up) until (something) v.
(bir şeye) kadar bozulmadan idare etmek last (up) until (something) v.
(bir şeye) kadar idare etmek last (up) until (something) v.
(bir süre) idare etmek last for v.
(belli bir süre) idare etmek last for (some period of time) v.
(bir işi) idare etmek look after (something) v.
(birinin) yerine idare etmek make up for (one) v.
ile idare etmek manage with v.
(biriyle/bir şeyle) idare etmek manage with (someone or something) v.
olmadan yapmak/idare etmek manage without v.
'-sız idare etmek manage without v.
(biri/bir şey) olmadan yapmak/idare etmek manage without (someone or something) v.
(biri olmadan/bir şeysiz) idare etmek manage without (someone or something) v.
(bir şeyi) idare etmek roll with (something) v.
kendi kendini idare etmek scratch for (oneself) v.
(bir süre) idare etmek see out v.
(birini bir süre) idare etmek/götürmek (tok tutmak) set (someone) up for (something) v.
(birini) idare etmek (tok tutmak) set (someone) up v.
(birini belirli bir süre) idare etmek stand (one) for (something) v.
idare etmek struggle along v.
(bir şeyle/bir şeyi) idare etmek struggle along (with something) v.
(bir şey) altında/içinde idare etmek struggle along under (something) v.
(bir şeyi) güçlükle de olsa idare etmek stumble through (something) v.
(birini) idare etmek tide (one) over v.
idare etmek tie over v.
bir şeyi idare etmek tough something out v.
Phrases
idare eder fairly well expr.
idare eder less than ideal expr.
idare eder enough to be going on with [uk] expr.
idare eder enough/something to be going on with [uk] expr.
Colloquial
evi idare eden kadın the madam [south africa] n.
idare etmesi zor a handful n.
bir şekilde idare etmek carry on somehow v.
ev idare etmek keep house v.
eldeki imkanlarla idare etmek make shift v.
idare etmek make do and mend v.
insanları/durumları nasıl idare edeceğini bilmek know one's way around v.
insanları/durumları nasıl idare edeceğini bilmek know one's way about v.
idare etmek be doing ok v.
idare eder olmak be ok v.
-i idare edememek can't do anything with v.
idare etmek cut it v.
biriyle/bir şeyle idare etmek do with someone or something v.
(bir şeyle) idare etmek do with (something) v.
(biri olmadan/bir şeysiz) idare etmek do without (someone or something) v.
(biri/bir şey) olmaksızın idare etmek do without (someone or something) v.
(biri/bir şey) olmadan idare etmek do without (someone or something) v.
idare etmek git along v.
(kendini) idare etmek handle (oneself) v.
idare etmek been keeping busy v.
idare eden doing ok adj.
idare eder okayish adj.
idare eder good enough adj.
idare eder good for adj.
(bir süre) idare eder good for (something) adj.
idare eden five-by-five adj.
(bir şey) olmadan da idare edebilirsin you can dispense with (something) expr.
idare ediyorum no more than I have to expr.
idare ediyorum (I'm) (just) plugging along expr.
idare ediyorum (I've) been keeping myself busy expr.
idare eder (I've) been keeping myself busy expr.
idare ediyorum (I've been) keeping myself busy expr.
idare eder (I've been) keeping myself busy expr.
idare eder been keeping out of trouble expr.
idare eder been okay expr.
idare eder (it's) better than nothing expr.
idare eder could be worse expr.
Idioms
kadının sahip olduğu fakat o yaşadığı sürece kocası tarafından idare edilen mal mülk apron-string hold n.
kadının sahip olduğu fakat o yaşadığı sürece kocası tarafından idare edilen mal mülk apron-string tenure n.
iç güveyisi tarafından idare edilen mal mülk apron-string hold n.
iç güveyisi tarafından idare edilen mal mülk apron-string tenure n.
idare eder özellik the acceptable face of n.
birbirinin yalanlarını yanlışlarını idare etme a polite fiction n.
tadı kaçmasın diye her şeyi idare etme/bir şey yokmuş gibi davranma a polite fiction n.
her şeyi/birçok şeyi idare eden kişi lord high everything else n.
direksiyonu tek elle de idare edebilmek için direksiyona takılan topuz necker's knob [dated] n.
direksiyonu tek elle de idare edebilmek için direksiyona takılan topuz necking knob [dated] n.
aynı anda idare edebileceğinden fazla iş/proje lots of irons in the fire n.
aynı anda idare edebileceğinden fazla iş/proje too many irons in the fire n.
bir kadının her şeyini tek başına idare ettiği iş one-woman show n.
bir şeyi/operasyonu asıl idare eden kişi the brains of the operation n.
bir şeyi/operasyonu asıl idare eden kişi the brains of this operation n.
bir şeyi/operasyonu asıl idare eden kişi the brains of that operation n.
iki tarafı birden idare etme a foot in both camps n.
iki tarafı birden idare etme foot in both camps n.
kuru ekmekle idare etmek eat the seed corn v.
iki tarafı birden idare etmek work both sides of the street v.
iki tarafı birden idare etmek work both sides of the street v.
idare etmemek can't be doing with something v.
kıtı kıtına idare etmek get along (on a shoestring) v.
kıtı kıtına idare etmek get by (on a shoestring) v.
ailesini idare eden olmak wear the britches in the family v.
ailesini idare eden olmak wear the pants in the family v.
artık kontrol/idare edememek lose one's touch with someone v.
birini idare etmeyi bilmek have a way with someone v.
birinin yerine idare etmek stand in for someone v.
birisini idare etmek cover up for someone v.
birinin yerine idare etmek cover for someone v.
durumu idare etmek keep up appearance v.
iki tarafı birden idare etmek have a foot in both camps v.
iki tarafı birden idare etmek play both sides v.
iki tarafı birden idare etmek keep a foot in both camps v.
idare edememek can't cut it v.
idare etmesi zor olmak be a handful v.
iki tarafı da idare etmek play both sides v.
idare etmesi zorlaşmak be a handful v.
idare etmek make out v.
idare etmesi zor olmak become a handful v.
iki tarafı da idare etmek play a double game v.
iki tarafı birden idare etmek play a double game v.
idare edebilmek be able to cut something v.
iki tarafı da idare etmek have a foot in both camps v.
idare etmesi zorlaşmak become a handful v.
iki tarafı da idare etmek keep a foot in both camps v.
idare edememek can't cut the mustard v.
kazandığıyla geçinmek/idare etmek get along on what one earn v.
kalanla idare etmek be scraping the barrel v.
kalanla idare etmek scrape the barrel v.
sıkı bir idare sergilemek use a firm hand v.
para işlerini idare etmek control the purse strings v.
para işlerini idare etmek hold the purse strings v.
sıkı bir idare sergilemek exercise a firm hand v.
(bir işte/alanda) idare edememek not hack it v.
geçici olarak idare etmek stop a gap v.
tatlılıkla idare etmek handle with gloves v.
(birini) idare etmek have (someone) going v.
parası çok olup onu idare edecek akla sahip olmamak have more money than sense v.
kendini idare edebilmek stand on one's own v.
kendini idare edebilmek stand on its own v.
maddi olarak zar zor idare etmek keep one's head above water v.
(bir şeyi kendisi) yönetmek/idare etmek take (something) into (one's) own hands v.
(bir şeyi kendisi) yönetmeye/idare etmeye başlamak take (something) into (one's) own hands v.
ucu ucuna idare etmek live on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
kıt/kısıtlı kaynaklarla idare etmek live on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
bir çok şeyi aynı anda idare etmeye çalışmak run off in all directions v.
idare eder be better than a kick in the pants v.
yokluk içinde idare etmek live off smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
ucu ucuna idare etmek live off smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
yokluk içinde idare etmek live on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
ucu ucuna idare etmek live on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
yokluk içinde idare etmek survive on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
iki tarafı da idare etmek be speaking out of both sides of (one's) mouth v.
iki tarafı birden idare etmek be speaking out of both sides of (one's) mouth v.
zar zor idare etmek/geçinmek been getting by v.
(birini/bir şeyi) idare edememek can't do anything with (someone or something) v.
'-i idare edebilmek have a way with v.
'-i nasıl idare edeceğini bilmek have a way with v.
birini/bir şeyi idare edebilmek have a way with someone or something v.
birini/bir şeyi nasıl idare edeceğini bilmek have a way with someone or something v.
(bir şeye) kadar birini idare etmek keep somebody going v.
maddi olarak zar zor idare etmek keep your head above water v.