|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
eşlik çevirmenliği |
liaison interpreting n.
|
|
2 |
Common Usage |
eşlik etmek |
accompany v.
|
|
General |
|
3 |
General |
sesi kaydedilen bir şarkıcıya eşlik eden kayıt stüdyosunda görevli çalgıcı |
session man n.
|
|
4 |
General |
genç kıza eşlik eden yaşlı kadın |
chaperon n.
|
|
5 |
General |
basit ve notasız eşlik |
vamp n.
|
|
6 |
General |
eşlik edenler |
escort n.
|
|
7 |
General |
indirimli fiyattan eşlik eden kişiye çıkarılan özel tarife |
partner fare n.
|
|
8 |
General |
eşlik edenler |
retinue n.
|
|
9 |
General |
boylamasına eşlik |
longitudinal parity n.
|
|
10 |
General |
eşlik etme |
escorting n.
|
|
11 |
General |
eşlik eden kimse |
attendant n.
|
|
12 |
General |
eşlik etme |
concomitance n.
|
|
13 |
General |
eşlik etme |
escort n.
|
|
14 |
General |
eşlik eden (koruma/gözetim için) |
escort n.
|
|
15 |
General |
bir olaya eşlik eden başka olaylar |
concomitant n.
|
|
16 |
General |
eşlik eden kimse |
attender n.
|
|
17 |
General |
eşlik eden |
accompanier n.
|
|
18 |
General |
eşlik eden şey |
accompaniment n.
|
|
19 |
General |
eşlik denetimi |
parity check n.
|
|
20 |
General |
eşlik ayarı |
parity setting n.
|
|
|
21 |
General |
geline eşlik eden kız |
bridesmaid n.
|
|
22 |
General |
eşlik eden kimse |
accompanist n.
|
|
23 |
General |
genç kıza eşlik eden kadın |
duenna n.
|
|
24 |
General |
gerginliğin eşlik ettiği enerjik olma hali |
nervous energy n.
|
|
25 |
General |
eşlik tercümanlığı |
escort interpreting n.
|
|
26 |
General |
eşlik çevirmenliği |
elbow interpreting n.
|
|
27 |
General |
eşlik çevirmenliği |
escort interpreting n.
|
|
28 |
General |
eşlik tercümanlığı |
elbow interpreting n.
|
|
29 |
General |
eşlik etme |
accompaniment n.
|
|
30 |
General |
eşlik etme |
chaperon n.
|
|
31 |
General |
eşlik etme |
chaperone n.
|
|
32 |
General |
bir kişinin doğumu veya buna eşlik eden koşullar |
natals n.
|
|
33 |
General |
bant kaydına eşlik eden tamamlayıcı/açıklayıcı metin |
liner n.
|
|
34 |
General |
eşlik eden durum |
attendant n.
|
|
35 |
General |
para karşılığı müşterilere etkinliklerde partneri gibi eşlik eden kimse |
escort n.
|
|
36 |
General |
eşlik etme |
escortage n.
|
|
37 |
General |
eşlik etme |
usherance n.
|
|
38 |
General |
eşlik eden uygun şey |
besort [obsolete] n.
|
|
39 |
General |
eşlik eden uygun kimse |
besort [obsolete] n.
|
|
40 |
General |
kraliçe veya prensese eşlik eden evlenmemiş kadın |
maid in waiting n.
|
|
41 |
General |
kraliçe veya prensese eşlik eden evlenmemiş kadın |
maid-in-waiting n.
|
|
42 |
General |
wicca inancına ait tasvirlerde yaşlı kadın ve anne figürlerine eşlik eden, kız veya genç kadını simgeleyen tanrıça |
maiden n.
|
|
43 |
General |
eşlik eden kimse |
make [dialect] [uk] n.
|
|
44 |
General |
mambo dansına eşlik eden müzik |
mambo n.
|
|
45 |
General |
düğünde geline esas olarak eşlik eden evli veya dul kadın |
matron-of-honour n.
|
|
46 |
General |
eşlik edenler |
many [obsolete] n.
|
|
47 |
General |
kraliçeye veya prensese eşlik eden evlenmemiş asil kadın |
marie [scotland] n.
|
|
48 |
General |
bir takıma müsabakalarda eşlik etmek için seçilmiş, su getirme ve ekipmana bakım yapma gibi görevleri olan küçük erkek çocuğu |
mascot n.
|
|
49 |
General |
two step dansına benzer brezilya menşeli bir salon dansına eşlik eden müzik |
maxixe n.
|
|
50 |
General |
eşlik edenler |
meiny n.
|
|
51 |
General |
eşlik edenler |
meinie n.
|
|
52 |
General |
eskiden londra belediye başkanına eşlik eden uzun kıyafetli bir grup erkekten biri |
budge bachelor n.
|
|
53 |
General |
doğum sonrası kadınlara eşlik eden hemşire |
monthly nurse n.
|
|
54 |
General |
eşlik eden şey |
obligato n.
|
|
55 |
General |
eşlik eden ses |
obligato n.
|
|
56 |
General |
kraliçe veya prensese eşlik eden evlenmemiş kadın |
damsel [obsolete] n.
|
|
57 |
General |
one-step dansına eşlik eden müzik |
one-step n.
|
|
58 |
General |
fahişeleri koruyup onlara eşlik eden kimse |
ruffian [obsolete] n.
|
|
59 |
General |
eşlik eden durum |
incident n.
|
|
60 |
General |
sanat eserine eşlik eden açıklayıcı materyal |
didactics n.
|
|
|
61 |
General |
akıl ve maddenin birbirine eşlik etmesine karşın birbiri ile ilişkili olmadığını öne süren felsefi teori |
parallelism n.
|
|
62 |
General |
geline eşlik eden kadın |
paranymph n.
|
|
63 |
General |
şişkinliğin eşlik ettiği rahatsızlık |
pooch n.
|
|
64 |
General |
eşlik eden şey |
corollary n.
|
|
65 |
General |
eşlik etme |
corollary n.
|
|
66 |
General |
at arabasına eşlik eden atlı görevli |
outrider n.
|
|
67 |
General |
yarış atlarına başlangıç çizgisine kadar eşlik eden atlı görevli |
outrider n.
|
|
68 |
General |
şövalyeye savaş alanında eşlik eden yaver |
sergeant [obsolete] n.
|
|
69 |
General |
büyük bir olaya eşlik eden yan içerik |
sideband n.
|
|
70 |
General |
eşlik eden olaylar dizisi |
point n.
|
|
71 |
General |
eşlik eden müzik |
support n.
|
|
72 |
General |
müziğe eşlik etmek |
vamp v.
|
|
73 |
General |
eşlik etmek |
go with v.
|
|
74 |
General |
genç kıza eşlik etmek |
chaperon v.
|
|
75 |
General |
eşlik etmek |
consort v.
|
|
76 |
General |
eşlik etmek |
go along v.
|
|
77 |
General |
eşlik etmek (korumak/gözetmek amacıyla) |
escort v.
|
|
78 |
General |
eşlik etmek |
herd v.
|
|
79 |
General |
eşlik etmek |
walk v.
|
|
80 |
General |
eşlik etmek |
come along v.
|
|
81 |
General |
eşlik etmek |
wait on v.
|
|
82 |
General |
eşlik etmek |
companion v.
|
|
83 |
General |
eşlik etmek |
attend v.
|
|
84 |
General |
eşlik etmek |
convoy v.
|
|
85 |
General |
eşlik etmek |
escort v.
|
|
86 |
General |
eşlik etmek |
keep company v.
|
|
87 |
General |
eşlik etmek |
keep somebody company v.
|
|
88 |
General |
eşlik etmek |
take out v.
|
|
89 |
General |
eşlik edilmek |
be accompanied v.
|
|
90 |
General |
eşlik etmek |
wait upon v.
|
|
91 |
General |
birine eşlik etmek |
escort someone v.
|
|
92 |
General |
birine eşlik etmek |
accompany someone v.
|
|
93 |
General |
eşlik etmek |
accompany v.
|
|
94 |
General |
eşlik etmek |
usher v.
|
|
95 |
General |
evine kadar eşlik etmek |
accompany someone to his/her house v.
|
|
96 |
General |
eşlik etmek |
see v.
|
|
97 |
General |
her iki yanında olacak şekilde iki koldan eşlik etmek |
flank v.
|
|
98 |
General |
şarkıcıya gitarla eşlik etmek |
accompany the singer on the guitar v.
|
|
99 |
General |
şarkıcıya piyanosuyla eşlik etmek |
accompany the singer on the piano v.
|
|
100 |
General |
şarkıcıya gitarıyla eşlik etmek |
accompany the singer on the guitar v.
|
|
101 |
General |
şarkıcıya piyanoyla eşlik etmek |
accompany the singer on the piano v.
|
|
102 |
General |
birine evine kadar eşlik etmek |
accompany someone home v.
|
|
103 |
General |
birine evine kadar eşlik etmek |
see someone home v.
|
|
104 |
General |
birbirine eşlik etmek |
accompany each other v.
|
|
105 |
General |
eşlik etmek |
chaperone v.
|
|
106 |
General |
eşlik etmek |
chaperon v.
|
|
107 |
General |
eşlik/refakat etmek (müzisyene) |
back v.
|
|
108 |
General |
eşlik etmek |
carry v.
|
|
109 |
General |
eşlik etmek |
bring one on one's way v.
|
|
110 |
General |
eşlik etmeyi engellemek |
unfellow v.
|
|
111 |
General |
eşlik etmek |
mate v.
|
|
112 |
General |
denetlemek veya eşlik etmek |
matronize v.
|
|
113 |
General |
denetlemek veya eşlik etmek |
matronise v.
|
|
114 |
General |
(birine) eşlik etmek |
accompany (one) v.
|
|
115 |
General |
(birine) bir müzik enstrümanıyla eşlik etmek |
accompany (one) v.
|
|
116 |
General |
bir kadına eşlik etmek |
woman v.
|
|
117 |
General |
eşlik eden olaylarla ilgili olmak |
have v.
|
|
118 |
General |
saygıyla eşlik etmek |
bow v.
|
|
119 |
General |
eşlik etmek |
bring [dialect] v.
|
|
120 |
General |
eşlik etmek |
huisher v.
|
|
121 |
General |
askeri bir operasyonda güvenliği sağlamak için eşlik etmek |
mother v.
|
|
122 |
General |
(bir kadına) eşlik etmek |
gallant v.
|
|
123 |
General |
dansla eşlik etmek |
dance v.
|
|
124 |
General |
eşlik etmek |
run v.
|
|
125 |
General |
eşlik etmek |
chum [scotland] v.
|
|
126 |
General |
eşlik etmek |
company v.
|
|
127 |
General |
birine eşlik etmek |
company v.
|
|
128 |
General |
birine eşlik etmek |
bear company v.
|
|
129 |
General |
(birine) eşlik etmek |
drag v.
|
|
130 |
General |
kaval sesini (savaşa) eşlik ettirmek |
pipe v.
|
|
131 |
General |
eşlik etmek |
convey [obsolete] v.
|
|
132 |
General |
eşlik etmek |
follow v.
|
|
133 |
General |
birbirine eşlik etmeyi bırakmak |
part v.
|
|
134 |
General |
eşlik etmek |
show v.
|
|
135 |
General |
yavaş alkışlarla eşlik etmek |
slow-handclap v.
|
|
136 |
General |
centilmence eşlik etmek |
beau v.
|
|
137 |
General |
(yardım amacıyla) bir kimseye eşlik etmek |
support v.
|
|
138 |
General |
müzik ile eşlik etmek |
support v.
|
|
139 |
General |
(bir durum diğerine) eşlik etmek |
accompany v.
|
|
140 |
General |
(konvoy halinde) eşlik etmek |
convoy v.
|
|
141 |
General |
eşlik eden |
in waiting adj.
|
|
142 |
General |
eşlik eden |
accompanying adj.
|
|
143 |
General |
eşlik eden |
attendant adj.
|
|
144 |
General |
eşlik eden |
concomitant adj.
|
|
145 |
General |
eşlik edilmeyen |
unaccompanied adj.
|
|
146 |
General |
eşlik edilmemiş |
unchaperoned adj.
|
|
147 |
General |
eşlik edilen |
accompanied adj.
|
|
148 |
General |
eşlik eden |
backup adj.
|
|
149 |
General |
eşlik edilmeyen |
unconvoyed adj.
|
|
150 |
General |
eşlik edeni olmayan |
unfellowed adj.
|
|
151 |
General |
eşlik edecek birini aramayan |
ungregarious adj.
|
|
152 |
General |
eşlik edilmemiş |
unushered adj.
|
|
153 |
General |
koku ile eşlik edilen |
overscented adj.
|
|
154 |
General |
konuşma veya sesin eşlik etmediği |
dumb adj.
|
|
155 |
General |
eşlik eden |
parallel adj.
|
|
156 |
General |
eşlik eden |
fellow adj.
|
|
157 |
General |
eşlik eden |
satellite adj.
|
|
158 |
General |
eşlik eden |
satellitic adj.
|
|
159 |
General |
miskinliğin eşlik ettiği |
slumberous adj.
|
|
160 |
General |
miskinliğin eşlik ettiği |
slumbrous adj.
|
|
161 |
General |
(genellikle tasma ile) eşlik eden |
in hand adv.
|
|
162 |
General |
eşlik ederek |
to prep.
|
|
Phrasals |
|
163 |
Phrasals |
eşlik etmek |
meet with v.
|
|
164 |
Phrasals |
benzer bir davranışla eşlik etmek |
follow up v.
|
|
165 |
Phrasals |
dışarıya kadar eşlik etmek |
conduct someone out of something v.
|
|
166 |
Phrasals |
alkışla eşlik etmek |
clap along v.
|
|
167 |
Phrasals |
alkışlayarak eşlik etmek |
clap along v.
|
|
168 |
Phrasals |
birine bir yere kadar eşlik etmek |
see someone into something v.
|
|
169 |
Phrasals |
birine (bir yerden çıkarken) eşlik etmek |
usher someone or something out v.
|
|
170 |
Phrasals |
biri şarkı söylerken (ona) enstrüman vb ile eşlik etmek |
sing along with someone v.
|
|
171 |
Phrasals |
birine bir yere kadar eşlik etmek |
usher someone into some place v.
|
|
172 |
Phrasals |
bir kimseye bir yere/bir kimsenin yanına kadar eşlik etmek |
walk someone over to someone or something v.
|
|
173 |
Phrasals |
birine bir yere kadar eşlik etmek |
usher someone or something in v.
|
|
174 |
Phrasals |
birine bir yere kadar eşlik etmek |
carry someone somewhere v.
|
|
175 |
Phrasals |
birine aşağıya kadar eşlik etmek |
see someone down to something v.
|
|
176 |
Phrasals |
birine (bir yerden çıkarken) eşlik etmek |
usher someone or something out of some place v.
|
|
177 |
Phrasals |
birine bir yere kadar eşlik etmek |
see someone in v.
|
|
178 |
Phrasals |
birine dışarıya kadar eşlik etmek |
walk someone out v.
|
|
179 |
Phrasals |
eşlik etmek |
take about v.
|
|
180 |
Phrasals |
eşlik etmek |
guide away from v.
|
|
181 |
Phrasals |
eşlik etmek |
guide someone away v.
|
|
182 |
Phrasals |
eşlik etmek |
guide someone away from something v.
|
|
183 |
Phrasals |
eşlik etmek |
play along v.
|
|
184 |
Phrasals |
eşlik ederek dışarı çıkarmak |
bustle someone off v.
|
|
185 |
Phrasals |
içeriye kadar eşlik etmek |
show someone in v.
|
|
186 |
Phrasals |
içeriye kadar eşlik etmek |
accompany someone in v.
|
|
187 |
Phrasals |
içeriye kadar eşlik etmek |
show someone into somewhere v.
|
|
188 |
Phrasals |
şarkısında eşlik etmek |
sing along with someone v.
|
|
189 |
Phrasals |
(şarkıyı söylerken) eşlik etmek |
sing along v.
|
|
190 |
Phrasals |
(bir müzik aletiyle) birine eşlik etmek |
play along with someone v.
|
|
191 |
Phrasals |
aşağıya kadar eşlik etmek |
see (one) down (to something or some place) v.
|
|
192 |
Phrasals |
(birine bir yerden) çıkarken eşlik etmek |
escort (one) from (something) v.
|
|
193 |
Phrasals |
(birine) çıkışa kadar eşlik etmek |
escort (one) from (something) v.
|
|
194 |
Phrasals |
birine/bir şeye bir yerden çıkarken eşlik etmek |
escort someone or something from something v.
|
|
195 |
Phrasals |
birine/bir şeye çıkışa kadar eşlik etmek |
escort someone or something from something v.
|
|
196 |
Phrasals |
birini bir şeye/birine eşlik etmesi için görevlendirmek |
get someone on(to) someone or something v.
|
|
197 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin etkinliğine eşlik etmek/katılmak |
run with v.
|
|
198 |
Phrasals |
(bir şeye, müziğe) eşlik etmek |
rock to (something) v.
|
|
199 |
Phrasals |
(bir şeye, müziğe) sallanarak eşlik etmek |
rock to (something) v.
|
|
200 |
Phrasals |
(birine bir şeye/yere) kadar eşlik etmek |
show (one) to (something or some place) v.
|
|
201 |
Phrasals |
(bir şeye/ritme) hareketle eşlik etmek |
sway to (something) v.
|
|
202 |
Phrasals |
(bir şeye/ritme) salınarak eşlik etmek |
sway to (something) v.
|
|
203 |
Phrasals |
(birine bir şeyde/yerde) eşlik etmek |
take (one) through (something or some place) v.
|
|
204 |
Phrasals |
birine (bir şeyde) eşlik etmek |
take someone through (something) v.
|
|
205 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir şeyde eşlik etmek |
take (someone or something) for v.
|
|
206 |
Phrasals |
birine bir şeyde eşlik etmek |
take someone for something v.
|
|
207 |
Phrasals |
birine yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) kadar eşlik etmek |
take up to (someone, something, or some place) v.
|
|
208 |
Phrasals |
bir yere vurarak ritmine eşlik etmek |
tap something out v.
|
|
209 |
Phrasals |
-e eşlik etmek |
see in v.
|
|
210 |
Phrasals |
içeri kadar eşlik etmek |
see in v.
|
|
211 |
Phrasals |
(birine bir müzik aletiyle/enstrümanla) eşlik etmek |
accompany (one) with (some instrument) v.
|
|
212 |
Phrasals |
içeri kadar eşlik etmek |
see into v.
|
|
213 |
Phrasals |
(birine bir yerden bir yere) geçerken eşlik etmek |
see (one) across (something or some place) v.
|
|
214 |
Phrasals |
birine tehlikeli bir yerden geçerken eşlik etmek |
see someone across something v.
|
|
215 |
Phrasals |
birine bir şeyle eşlik etmek |
accompany someone with something v.
|
|
216 |
Phrasals |
birine bir müzik enstrümanıyla eşlik etmek |
accompany someone with something v.
|
|
217 |
Phrasals |
işe eşlik etmek |
accompany with v.
|
|
218 |
Phrasals |
ahenkle katılmak/eşlik etmek |
chime in v.
|
|
219 |
Phrasals |
uyumlu bir şekilde katılmak/eşlik etmek |
chime in v.
|
|
220 |
Phrasals |
saygıyla eşlik etmek |
bow (in) v.
|
|
221 |
Phrasals |
saygıyla eşlik etmek |
bow (out) v.
|
|
222 |
Phrasals |
saygıyla eşlik etmek |
bow (to) v.
|
|
223 |
Phrasals |
alkışla eşlik etmek |
clap out v.
|
|
224 |
Phrasals |
'-e eşlik etmek |
come with v.
|
|
225 |
Phrasals |
eşlik etmek |
come with v.
|
|
226 |
Phrasals |
(birine) eşlik etmek |
come with (someone) v.
|
|
227 |
Phrasals |
birine/bir şeye bir şeye kadar eşlik etmek |
escort someone or something to something v.
|
|
228 |
Phrasals |
(birine bir şeye) kadar eşlik etmek |
escort (one) to (something) v.
|
|
229 |
Phrasals |
-den çıkarken eşlik etmek |
escort from v.
|
|
230 |
Phrasals |
-e kadar eşlik etmek |
escort to v.
|
|
231 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) eşlik etmek |
go along with (someone or something) v.
|
|
232 |
Phrasals |
birine birinden/bir şeyden uzağa doğru eşlik etmek |
guide someone away from someone or something v.
|
|
233 |
Phrasals |
birine/bir şeye (bir şey/yer) boyunca eşlik etmek |
guide someone or something across (something) v.
|
|
234 |
Phrasals |
birine/bir şeye (bir şeyden) geçene kadar eşlik etmek/yol göstermek |
guide someone or something across (something) v.
|
|
235 |
Phrasals |
birine/bir şeye (bir şeyden) karşıya kadar eşlik etmek |
guide someone or something across (something) v.
|
|
236 |
Phrasals |
birine/bir şeye (bir şeyin) karşısına kadar eşlik etmek |
guide someone or something across (something) v.
|
|
237 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) (bir şeyden) geçene kadar eşlik etmek/yol göstermek |
guide (someone or something) across v.
|
|
238 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) (bir şeyden) karşıya kadar eşlik etmek |
guide (someone or something) across v.
|
|
239 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) (bir şeyin) karşısına kadar eşlik etmek |
guide (someone or something) across v.
|
|
240 |
Phrasals |
eşlik etmek |
guide away v.
|
|
241 |
Phrasals |
hareketli bir şarkıya/rock and roll müziğine eşlik edip dans etmek |
rock along v.
|
|
242 |
Phrasals |
müziğe eşlik etmek |
rock out v.
|
|
243 |
Phrasals |
-e eşlik etmek |
rock to v.
|
|
244 |
Phrasals |
-e sallanarak eşlik etmek |
rock to v.
|
|
245 |
Phrasals |
(birine bir şeye/bir yere) dönerken eşlik etmek |
see (one) back (to something or some place) v.
|
|
246 |
Phrasals |
(birine bir yere) kadar eşlik/refakat etmek |
see (one) to (some place) v.
|
|
247 |
Phrasals |
(birine bir şeye) kadar eşlik/refakat etmek |
see (one) to (something) v.
|
|
248 |
Phrasals |
tehlikeli bir yerden geçerken eşlik etmek |
see across v.
|
|
249 |
Phrasals |
bir yerden bir yere) geçerken eşlik etmek |
see across v.
|
|
250 |
Phrasals |
aşağıya kadar eşlik etmek |
see down to v.
|
|
251 |
Phrasals |
çıkışa kadar eşlik etmek |
see out v.
|
|
252 |
Phrasals |
kapıya kadar geçirmek/eşlik etmek |
see out v.
|
|
253 |
Phrasals |
yukarıya kadar eşlik etmek |
see up to v.
|
|
254 |
Phrasals |
içeriye kadar eşlik etmek |
show into v.
|
|
255 |
Phrasals |
bir yerin içerisine kadar eşlik/refakat etmek |
show into somewhere v.
|
|
256 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şeyden/bir yerden) dışarı eşlik etmek |
usher (someone or something) from (something or some place) v.
|
|
257 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şeyden/bir yerden) içeri eşlik etmek |
usher (someone or something) into (something or some place) v.
|
|
258 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şeyden/bir yerden) dışarı eşlik etmek |
usher (someone or something) out of (something or some place) v.
|
|
259 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şeye/bir yere) doğru eşlik etmek |
usher (someone or something) to (something or some place) v.
|
|
260 |
Phrasals |
bir yere kadar eşlik etmek |
usher into some place v.
|
|
261 |
Phrasals |
bir yerden içeri eşlik etmek |
usher into some place v.
|
|
262 |
Phrasals |
bir yerden dışarı eşlik etmek |
usher out of some place v.
|
|
263 |
Phrasals |
bir yere doğru eşlik etmek |
usher to v.
|
|
264 |
Phrasals |
(birine) dışarı kadar eşlik ettirmek |
walk out with (someone) v.
|
|
265 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) kadar eşlik etmek |
walk over to (someone or something) v.
|
|
Colloquial |
|
266 |
Colloquial |
dam (bir randevuda/dansta erkeğe eşlik eden kadın) |
drag [dated] n.
|
|
267 |
Colloquial |
odasına kadar eşlik etmek |
escort someone to his room v.
|
|
268 |
Colloquial |
bir yere kadar eşlik etmek |
carry somewhere v.
|
|
269 |
Colloquial |
-e kadar eşlik etmek |
see to some place v.
|
|
270 |
Colloquial |
eşlik edilmeyen |
uncompanioned adj.
|
|
Idioms |
|
271 |
Idioms |
birisine bir müzik aletiyle eşlik etmek |
accompany someone on a musical instrument v.
|
|
272 |
Idioms |
birine kapıya kadar eşlik etmek |
show someone to the door v.
|
|
273 |
Idioms |
birine kapıya kadar eşlik etmek |
see someone to the door v.
|
|
274 |
Idioms |
birine eşlik etmek |
keep someone company v.
|
|
275 |
Idioms |
geline damadın yanına kadar eşlik etmek |
give the bride away v.
|
|
276 |
Idioms |
kapıya kadar eşlik etmek |
see someone to the door v.
|
|
277 |
Idioms |
kapıya kadar eşlik etmek |
see someone out v.
|
|
278 |
Idioms |
seyahatte eşlik etmek |
accompany someone on a journey v.
|
|
279 |
Idioms |
biri/bir şey tarafından eşlik edilmek |
have someone or something in tow v.
|
|
280 |
Idioms |
yalnız kalmaları uygunsuz olarak görülen genç çifte eşlik eden üçüncü kişi olmak |
pick gooseberry [obsolete] v.
|
|
281 |
Idioms |
seyahatte eşlik etmek |
accompany (one) on a journey v.
|
|
282 |
Idioms |
seyahatte eşlik etmek |
accompany (one) on one's journey v.
|
|
283 |
Idioms |
eşlik etmek |
accompany on a journey v.
|
|
284 |
Idioms |
bir müzik aletiyle eşlik etmek |
accompany on a musical instrument v.
|
|
285 |
Idioms |
bir enstrümanla eşlik etmek |
accompany on a musical instrument v.
|
|
286 |
Idioms |
sadece yola/yolda eşlik etmek |
go along for the ride v.
|
|
287 |
Idioms |
sadece yola/yolda eşlik etmek |
come along for the ride v.
|
|
288 |
Idioms |
sadece yola/yolda eşlik etmek |
go along for the ride v.
|
|
289 |
Idioms |
sadece yola/yolda eşlik etmek |
come along for the ride v.
|
|
290 |
Idioms |
sadece yola/yolda eşlik etmek |
be along for the ride v.
|
|
291 |
Idioms |
sadece yola/yolda eşlik etmek |
go along for the ride v.
|
|
292 |
Idioms |
(birine bir yere) kadar eşlik etmek |
carry (one) (somewhere) v.
|
|
293 |
Idioms |
evine kadar eşlik etmek |
see home v.
|
|
294 |
Idioms |
(birine bir yerin) içerisine kadar eşlik etmek |
show (one) into (some place) v.
|
|
295 |
Idioms |
yola/yolda eşlik etme |
along for the ride expr.
|
|
296 |
Idioms |
sadece yola/yolda eşlik etme |
(just) along for the ride expr.
|
|
297 |
Idioms |
yola/yolda eşlik etme |
along for the ride expr.
|
|
298 |
Idioms |
sadece yola/yolda eşlik etme |
(just) along for the ride expr.
|
|
Speaking |
|
299 |
Speaking |
sana/size eşlik edebilir miyim? |
can I join you? expr.
|
|
300 |
Speaking |
size eşlik edebilir miyim? |
could I join you? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
301 |
Trade/Economic |
yük sevkiyatında üst düzey güvenlik gerektiren malzemelere eşlik etmek üzere teknik olarak uygun şekilde donatılmış kimse |
technical escort n.
|
|
Law |
|
302 |
Law |
eşlik eden koşulların varlığından ötürü doğru olduğu varsayılan durum |
violent presumption n.
|
|
303 |
Law |
şahitlik için (birine) mahkemede eşlik etmek |
sue v.
|
|
Politics |
|
304 |
Politics |
ingiliz kraliyet ailesinin hizmetinde kraliçenin kıyafetlerinin bakımından sorumlu olan ve tüm devlet törenlerinde kraliçeye eşlik etmekle görevli düşes |
mistress of the robes n.
|
|
Tourism |
|
305 |
Tourism |
seyahat boyunca yolcu grubuna eşlik eden eskort |
courier n.
|
|
Technical |
|
306 |
Technical |
bellek eşlik tarayıcısı |
memory parity scanner n.
|
|
307 |
Technical |
dikey eşlik denetimi |
transverse parity check n.
|
|
308 |
Technical |
dikey eşlik denetimi |
vertical parity check n.
|
|
309 |
Technical |
eşlik şeritleri |
parity stripes n.
|
|
310 |
Technical |
eşlik yanılgısı |
parity error n.
|
|
311 |
Technical |
eşlik kesilmesi |
parity interrupt n.
|
|
312 |
Technical |
eşlik karakteri |
parity character n.
|
|
313 |
Technical |
satır boyu eşlik denetimi |
row parity check n.
|
|
314 |
Technical |
sütun eşlik denetimi |
column check n.
|
|
315 |
Technical |
tek-çift eşlik denetimi |
odd-even check n.
|
|
316 |
Technical |
yatay eşlik denetimi |
horizontal parity check n.
|
|
317 |
Technical |
eşlik ve benzerlik |
congruence and similarity n.
|
|
Computer |
|
318 |
Computer |
ayarlanabilir eşlik |
settable parity n.
|
|
319 |
Computer |
bellek eşlik tarayıcısı |
memory parity scanner n.
|
|
320 |
Computer |
boylamasına eşlik denetimi |
longitudinal parity check n.
|
|
321 |
Computer |
boylamasına eşlik |
longitudinal parity n.
|
|
322 |
Computer |
çift eşlik denetimi |
even parity check n.
|
|
323 |
Computer |
çift eşlik |
even parity n.
|
|
324 |
Computer |
dikey eşlik denetimi |
column check n.
|
|
325 |
Computer |
dikey eşlik |
vertical parity n.
|
|
326 |
Computer |
eşlik ayarı |
parity setting n.
|
|
327 |
Computer |
eşlik ikili |
parity bit n.
|
|
328 |
Computer |
eşlik yanılgısı |
parity error n.
|
|
329 |
Computer |
eşlik sağlaması |
parity check n.
|
|
330 |
Computer |
eşlik biti |
parity bit n.
|
|
331 |
Computer |
eşlik kesilmesi |
parity interrupt n.
|
|
332 |
Computer |
eşlik denetimi |
parity checking n.
|
|
333 |
Computer |
eşlik hatası |
parity error n.
|
|
334 |
Computer |
eşlik eden ileti |
accompanying message n.
|
|
335 |
Computer |
eşlik kontrolü |
parity checking n.
|
|
336 |
Computer |
eşlik hataları |
parity errors n.
|
|
337 |
Computer |
eşlik karakteri |
parity character n.
|
|
338 |
Computer |
tek eşlik denetimi |
odd parity check n.
|
|
339 |
Computer |
tek eşlik |
odd parity n.
|
|
340 |
Computer |
yatay eşlik denetimi |
longitudinal parity check n.
|
|
341 |
Computer |
yatay eşlik denetimi |
horizontal parity check n.
|
|
342 |
Computer |
bellek eşlik hatası algılandı |
memory parity error detected expr.
|
|
343 |
Computer |
eşlik yok |
no parity expr.
|
|
Informatics |
|
344 |
Informatics |
boylamasına eşlik denetimi |
longitudinal parity check n.
|
|
345 |
Informatics |
çift eşlik denetimi |
even parity check n.
|
|
346 |
Informatics |
dikey eşlik |
vertical parity n.
|
|
347 |
Informatics |
dikey eşlik denetimi |
transversal parity check n.
|
|
348 |
Informatics |
eşlik damgası |
parity character n.
|
|
349 |
Informatics |
eşlik hatası |
parity error n.
|
|
350 |
Informatics |
eşlik ayarı |
parity setting n.
|
|
351 |
Informatics |
eşlik uyuşmazlığı |
parity error n.
|
|
352 |
Informatics |
eşlik teoremi |
parity theorem n.
|
|
353 |
Informatics |
eşlik denetimi |
parity check n.
|
|
354 |
Informatics |
eşlik biti |
parity bit n.
|
|
355 |
Informatics |
tek eşlik |
odd parity n.
|
|
356 |
Informatics |
tek eşlik denetimi |
odd parity check n.
|
|
357 |
Informatics |
yatay eşlik denetimi |
horizontal parity check n.
|
|
Telecom |
|
358 |
Telecom |
arama eşlik biti |
dialing parity n.
|
|
359 |
Telecom |
blok eşlik biti |
block parity n.
|
|
360 |
Telecom |
çapraz eşlik denetimi |
transverse parity check n.
|
|
361 |
Telecom |
çift eşlik |
even parity n.
|
|
Aeronautic |
|
362 |
Aeronautic |
uçuş sırasında gözlem yapmak için pilota eşlik eden kimse |
observer n.
|
|
Marine |
|
363 |
Marine |
nakliye veya yolcu gemisine eşlik eden bir savaş gemisi |
wafter n.
|
|
364 |
Marine |
donanma gemisinin kalkışına kumanda düdüğüyle eşlik etmek |
pipe v.
|
|
Medical |
|
365 |
Medical |
ailevi akdeniz ateşine eşlik eden ankilozan spondilit |
familial mediterranean fever accompanied by ankylosing spondylitis n.
|
|
366 |
Medical |
aminoasidürinin eşlik ettiği netherton sendromu |
netherton syndrome associated with aminoaciduria n.
|
|
367 |
Medical |
arter ya da sinirin yanında seyreden ven, özellikle arter’e eşlik eden ven |
accompanying vein n.
|
|
368 |
Medical |
bronşiyal astıma eşlik eden nazal polip |
nasal polyposis accompanying bronchial asthma n.
|
|
369 |
Medical |
dermatofibroma eşlik eden perforan dermatoz |
dermatofibroma accompanied by perforating dermatosis n.
|
|
370 |
Medical |
eşlik eden sistemik hastalıklar |
accompanying systemic diseases n.
|
|
371 |
Medical |
eozinofili ve sistemik semptomların eşlik ettiği ilaç reaksiyonu |
drug reaction with eosinophilia and systemic symptoms (dress) n.
|
|
372 |
Medical |
eşlik eden hastalıklar |
co-morbid illnesses n.
|
|
373 |
Medical |
eşlik eden hastalık |
accompanying disease n.
|
|
374 |
Medical |
eşlik eden hastalık |
coexisting disease n.
|
|
375 |
Medical |
eşlik eden hastalıklar |
coexisting diseases n.
|
|
376 |
Medical |
eşlik eden riskler |
attendant risks n.
|
|
377 |
Medical |
eşlik eden materyal |
accompanying material n.
|
|
378 |
Medical |
eşlik eden hastalık |
coexistent disease n.
|
|
379 |
Medical |
eşlik eden tıbbi rahatsızlıklar |
coexisting medical conditions n.
|
|
380 |
Medical |
eşlik eden enerji alımı |
concomitant energy intake n.
|
|
381 |
Medical |
eşlik etme |
comorbidity n.
|
|
382 |
Medical |
eşlik eden psikiyatrik rahatsızlıklar |
co-existing psychiatric disorders n.
|
|
383 |
Medical |
eşlik eden hastalık |
comorbid disease n.
|
|
384 |
Medical |
eşlik eden riskler |
accompanying risks n.
|
|
385 |
Medical |
eşlik eden bakteriyel sepsis |
concomitant bacterial sepsis n.
|
|
386 |
Medical |
hipertiroidiye eşlik eden tiroid kanseri |
thyroid cancer accompanying hyperthyroidism n.
|
|
387 |
Medical |
interstisyel akciğer hastalığına eşlik eden respiratuar bronşiyolit |
respiratory bronchiolitis-associated interstitial lung disease n.
|
|
388 |
Medical |
multipl myelomaya eşlik eden adenokarsinom |
adenocarcinoma coexisting with multiple myeloma n.
|
|
389 |
Medical |
nevus pilozis ve kapiller hemanjiomun eşlik ettiği spinal disrafizm |
spinal dysraphism associated with nevus pilosisand capillary hemangioma n.
|
|
390 |
Medical |
pnömoni veya sepsisin eşlik ettiği kalp yetmezliği |
heart failure with accompanying pneumonia or sepsis n.
|
|
391 |
Medical |
pilorik atreziye eşlik eden epidermolisis büllosa |
pyloric atresia with epidermolysis bullosa n.
|
|
392 |
Medical |
romatioid artritin eşlik ettiği piyoderma ganfrenozum |
pyoderma gangrenosum associated with rheumatoid arthritis n.
|
|
393 |
Medical |
reflünün eşlik ettiği respiratuar semptomlar |
reflux-associated respiratory symptoms n.
|
|
394 |
Medical |
uterin anomalinin eşlik ettiği primer infertilite |
primary infertility with uterine anomaly n.
|
|
395 |
Medical |
meninjiyal arterlere eşlik eden toplardamarlar |
venae meningeae n.
|
|
396 |
Medical |
meninjiyal arterlere eşlik eden toplardamarlar |
meningeal veins n.
|
|
397 |
Medical |
sendelemeye eşlik eden baş dönmesi |
blind staggers n.
|
|
398 |
Medical |
çeşitli anomalilerin eşlik ettiği bir tür ani bilinç kaybı |
complex absence n.
|
|
399 |
Medical |
eşlik eden başka patolojileri bulunmak |
have coexisting diseases v.
|
|
400 |
Medical |
eşlik eden |
concomitant adj.
|
|
401 |
Medical |
ayrışmanın eşlik ettiği |
pythocenic [obsolete] adj.
|
|
Anatomy |
|
402 |
Anatomy |
delici arterlere eşlik eden toplardamarlar |
perforating vein n.
|
|
403 |
Anatomy |
delici arterlere eşlik eden toplardamarlar |
vena perforantis n.
|
|
404 |
Anatomy |
artere eşlik eden otonom sinir ağı |
periarterial plexus n.
|
|
405 |
Anatomy |
artere eşlik eden otonom sinir ağı |
plexus periarterialis n.
|
|
406 |
Anatomy |
internal karotid artere eşlik eden bir damar |
vena cerebri anterior n.
|
|
407 |
Anatomy |
yükselen boyun arterine eşlik eden ve omurga venine açılan bir damar |
anterior vertebral vein n.
|
|
408 |
Anatomy |
yükselen boyun arterine eşlik eden ve omurga venine açılan bir damar |
vena vertebralis anterior n.
|
|
409 |
Anatomy |
her iki kolda da brakiyal artere eşlik eden ve aksiller toplardamara boşalan iki toplardamar |
vena brachialis n.
|
|
410 |
Anatomy |
her iki kolda da brakiyal artere eşlik eden ve aksiller toplardamara boşalan iki toplardamar |
brachial vein n.
|
|
411 |
Anatomy |
aynı adı taşıyan artere eşlik eden bir toplardamar |
vena cervicalis profunda n.
|
|
412 |
Anatomy |
aynı adı taşıyan artere eşlik eden bir toplardamar |
deep cervical vein n.
|
|
413 |
Anatomy |
aynı adı taşıyan arterlere eşlik eden birçok kıvrık paralel toplardamardan biri |
vena circumflexa n.
|
|
414 |
Anatomy |
aynı adı taşıyan arterlere eşlik eden birçok kıvrık paralel toplardamardan biri |
circumflex vein n.
|
|
415 |
Anatomy |
aynı adı taşıyan artere eşlik eden bir damar |
vena circumflexa ilium n.
|
|
416 |
Anatomy |
aynı adı taşıyan artere eşlik eden bir damar |
circumflex iliac vein n.
|
|
417 |
Anatomy |
kalça ve uyluğa kan taşıyan aynı isimdeki arterlere eşlik eden iki damardan her biri |
vena circumflexus femoris n.
|
|
418 |
Anatomy |
kalça ve uyluğa kan taşıyan aynı isimdeki arterlere eşlik eden iki damardan her biri |
circumflex femoral vein n.
|
|
419 |
Anatomy |
mesane ven ağına eşlik eden damar |
vena dorsalis clitoridis profunda n.
|
|
420 |
Anatomy |
femoral artere eşlik eden bir toplardamar |
vena femoralis n.
|
|
421 |
Anatomy |
femoral artere eşlik eden bir toplardamar |
femoral vein n.
|
|
422 |
Anatomy |
omurilik sinirlerine eşlik eden toplardamarlardan her biri |
vena intervertebralis n.
|
|
423 |
Anatomy |
omurilik sinirlerine eşlik eden toplardamarlardan her biri |
intervertebral vein n.
|
|
424 |
Anatomy |
peroneal arterlere eşlik eden topuktan çıkan ve bacağın arkasına doğru devam eden bir damar |
vena peroneus n.
|
|
425 |
Anatomy |
peroneal arterlere eşlik eden topuktan çıkan ve bacağın arkasına doğru devam eden bir damar |
fibular vein n.
|
|
426 |
Anatomy |
peroneal arterlere eşlik eden topuktan çıkan ve bacağın arkasına doğru devam eden bir damar |
peroneal vein n.
|
|
427 |
Anatomy |
böbrek arterlerine eşlik eden toplardamarlar |
vena renalis n.
|
|
428 |
Anatomy |
vertebral toplardamara eşlik edip yedinci bel omurunun forameninden geçerek brakiyosefalik toplardamara boşalan bir toplardamar |
vena vertebralis accessoria n.
|
|
429 |
Anatomy |
yüzeysel epigastrik artere eşlik eden toplardamarlar |
venae epigastricae superiores n.
|
|
430 |
Anatomy |
yüzeysel epigastrik artere eşlik eden toplardamarlar |
superior epigastric veins n.
|
|
431 |
Anatomy |
artere eşlik eden toplardamar |
comes n.
|
|
432 |
Anatomy |
artere eşlik eden damar |
vena comes n.
|
|
Psychology |
|
433 |
Psychology |
belirlenemeyen hastalık semptomlarının eşlik ettiği depresyon ve hayali hastalık evhamı ile karakterize bir rahatsızlık |
hypochondriacism n.
|
|
434 |
Psychology |
işitsel uyaranlara renklerin eşlik ettiği bir kromestezi |
colored audition n.
|
|
435 |
Psychology |
işitsel uyaranlara renklerin eşlik ettiği bir kromestezi türü |
coloured audition n.
|
|
436 |
Psychology |
işitsel uyaranlara renklerin eşlik ettiği bir kromestezi |
colored hearing n.
|
|
437 |
Psychology |
işitsel uyaranlara renklerin eşlik ettiği bir kromestezi türü |
coloured hearing n.
|
|
Physiology |
|
438 |
Physiology |
bilinçli yapılan hareketlere eşlik eden bilinçsiz hareketler |
associated movements n.
|
|
439 |
Physiology |
meninin atılmasının eşlik ettiği orgazm |
male orgasm n.
|
|
Pathology |
|
440 |
Pathology |
tifüs veya tifo ateşine eşlik eden sayıklama |
typhomania n.
|
|
441 |
Pathology |
anormal bacak hareketlerinin eşlik ettiği bir abazi |
choreic abasia n.
|
|
442 |
Pathology |
kusmanı. eşlik ettiği şiddetli kalın bağırsak sancısı |
ileac passion n.
|
|
443 |
Pathology |
kusmanın eşlik ettiği şiddetli kalın bağırsak sancısı |
iliac passion n.
|
|
444 |
Pathology |
pis kokulu burun akıntısının eşlik ettiği kronik bir hastalık |
ozaena n.
|
|
445 |
Pathology |
pis kokulu burun akıntısının eşlik ettiği kronik bir hastalık |
ozoena n.
|
|
446 |
Pathology |
kırmızı kan hücrelerinin normalden daha küçük ve küresel formda olduğu ve genellikle konjenital hemolitik sarılığa eşlik eden ırsi bir anemi |
spherocytosis n.
|
|
447 |
Pathology |
nabızda yavaşlamanın eşlik ettiği bilinç kaybına yol açan bir bozukluk |
stokes-adams syndrome n.
|
|
448 |
Pathology |
paralizinin eşlik ettiği |
paralytical adj.
|
|
Veterinary |
|
449 |
Veterinary |
evcil hayvanlarda görülen, ateş ve solunum semptomlarının eşlik ettiği viral bir hastalık |
influenza n.
|
|
Printing |
|
450 |
Printing |
illüstrasyona eşlik eden yazı |
cutline [canada/us] n.
|
|
Statistics |
|
451 |
Statistics |
eşlik değişkeni |
concomitant variable n.
|
|
Physics |
|
452 |
Physics |
(dalda mekaniği teorisinde) hareket eden elektron ve proton gibi bir temel parçacığa eşlik eden ve ona dalga özelliği kazandıran varsayımsal dalgalar dizisi |
matter waves n.
|
|
Chemistry |
|
453 |
Chemistry |
çeşitli karacaotu türlerinde hellborine eşlik eden acı tatlı beyaz kristalli bir madde olarak çıkarılan zehirli bir glikozit |
helleborein n.
|
|
454 |
Chemistry |
çeşitli karacaotu türlerinde hellborine eşlik eden acı tatlı beyaz kristalli bir madde olarak çıkarılan zehirli bir glikozit |
helleborin n.
|
|
Marine Biology |
|
455 |
Marine Biology |
genellikle köpek balıklarına veya tropik balıklara eşlik eden, sıcak denizlerde yaşayan bir balık |
pilotfish (naucrates ductor) n.
|
|
456 |
Marine Biology |
genellikle köpek balıklarına veya tropik balıklara eşlik eden ve sıcak denizlerde yaşayan bir balık |
rudder fish n.
|
|
457 |
Marine Biology |
genellikle köpek balıklarına veya tropik balıklara eşlik eden ve sıcak denizlerde yaşayan bir balık |
rudderfish n.
|
|
Zoology |
|
458 |
Zoology |
eşlik edenler |
court n.
|
|
Education |
|
459 |
Education |
(eskiden) bir asilzadenin oğluna eşlik eden, sosyal statü bakımından bir altta olan üniversite öğrencisi |
seconder n.
|
|
460 |
Education |
(eskiden) bir asilzadenin oğluna eşlik eden, sosyal statü bakımından bir altta olan üniversite öğrencisi |
secondar n.
|
|
Linguistics |
|
461 |
Linguistics |
eşlik durumu |
comitative n.
|
|
462 |
Linguistics |
(fince gibi dillerde) eşlik etme bildiren |
comitative adj.
|
|
History |
|
463 |
History |
(1950'lerde ingiltere'de) VII. edward dönemi kıyafetleriyle dolaşan külhanbeyine eşlik eden kız |
teddy girl n.
|
|
464 |
History |
eşlerin erkeğe halk etkinliklerinde eşlik etmesini yasaklayan antik yunan geleneği |
hetaerism n.
|
|
465 |
History |
(eski roma'da) özel baltasıyla konsüle veya yüksek rütbeli görevlilere eşlik eden, suçluları cezalandırmakla görevli kimse |
lictor n.
|
|
466 |
History |
(eski roma'da) özel baltasıyla konsüle veya yüksek rütbeli görevlilere eşlik eden, suçluları cezalandırmakla görevli kimseye ait veya ilişkin |
lictorian adj.
|
|
Religious |
|
467 |
Religious |
papaz ve koronun tören sonunda çekilmesine eşlik eden ilahi |
recessional n.
|
|
468 |
Religious |
papaz ve koronun dini tören sonunda çekilmesine eşlik eden ilahi |
recessional hymn n.
|
|
469 |
Religious |
(yahudilikte) kefaret günü arifesinde okunan açılış duasına eşlik eden melodi |
kol nidre n.
|
|
470 |
Religious |
katolik kilisesi'nin merkezi ayininin başında okunan duaya eşlik eden müzik |
kyrie n.
|
|
471 |
Religious |
katolik kilisesi'nin merkezi ayini başta olmak üzere bazı kilise ayinlerinde okunan duaya eşlik eden müzik |
kyrie eleison n.
|
|
472 |
Religious |
kutsal metinlere giriş niteliğinde bir pasajın eşlik ettiği bir duayı içeren dini metin |
devotion n.
|
|
Philosophy |
|
473 |
Philosophy |
vücudu fonksiyonlarına bilincin eşlik ettiği ancak bilinç tarafından kontrol edilmeyen bir makine olarak ele alan bir teori |
automatism n.
|
|
Meteorology |
|
474 |
Meteorology |
gökkuşağına eşlik eden silik ikincil gökkuşağı |
water gall n.
|
|
475 |
Meteorology |
dağın tepesinde kümelenmiş yoğun buluta eşlik eden rüzgar |
helm [dialect] [uk] n.
|
|
476 |
Meteorology |
orajlara eşlik eden kırmızı parlak ışık |
sprite n.
|
|
Military |
|
477 |
Military |
uçak gemisine eşlik eden gemi ve denizaltıların oluşturduğu savaş görev grubu |
carrier battle group n.
|
|
478 |
Military |
uçak gemileri ve onlara eşlik eden savaş gemilerinden oluşan deniz gücü |
carrier striking force n.
|
|
479 |
Military |
ziyaretçilere eşlik |
escort of visitors n.
|
|
480 |
Military |
prense veya üst kademedeki görevliye eşlik eden seçilmiş tabur |
life guard n.
|
|
481 |
Military |
devlet seremonilerinde ingiliz kraliyetine eşlik eden kırk erkekten oluşan askeri birlik |
gentleman-pensioner n.
|
|
482 |
Military |
filoya eşlik etmek için tasarlanmış, muhripten daha küçük olan hafif zırhlı savaş gemisi |
destroyer escort n.
|
|
483 |
Military |
konvoya eşlik edip onun korunmasından sorumlu askeri gemi veya uçak |
convoy escort n.
|
|
Hunting |
|
484 |
Hunting |
balina avına eşlik eden yakalayıcı bot |
catcher n.
|
|
Sport |
|
485 |
Sport |
(yarışta) kural ihlaline karşı üstü açık bir arabada bisikletçilere eşlik eden hakem |
commissaire n.
|
|
Football |
|
486 |
Football |
top sürene eşlik eden birkaç hücum oyuncusunun da yer aldığı güçlü atak |
power play n.
|
|
Art |
|
487 |
Art |
guaracha dansına eşlik eden müzik |
guaracha n.
|
|
Music |
|
488 |
Music |
eşlik eden kimse |
accompanyist n.
|
|
489 |
Music |
(genelde) piyano ile eşlik eden kişi |
accompanyist n.
|
|
490 |
Music |
eşlik eden kişi |
accompanyist n.
|
|
491 |
Music |
bir caz yapıtında eşlik |
background n.
|
|
492 |
Music |
eşlik eden kişi |
accompanist n.
|
|
493 |
Music |
eşlik çalma |
accompaniment playing n.
|
|
494 |
Music |
eşlik edilmeyen |
unaccompanied n.
|
|
495 |
Music |
eşlik ezgisi |
counterpart n.
|
|
496 |
Music |
eşlik eden |
accompanist n.
|
|
497 |
Music |
eşlik eden kimse |
accompanist n.
|
|
498 |
Music |
(operada) enstrümanın eşlik ettiği tek kişilik vokal parça |
aria n.
|
|
499 |
Music |
(operada) enstrümanın eşlik ettiği tek kişilik kısa vokal parça |
arietta n.
|
|
500 |
Music |
(operada) enstrümanın eşlik ettiği tek kişilik kısa vokal parça |
ariette n.
|
|