eksik

Sens de "eksik" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 89 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	eksik	missing adj.
A crucial step missing from the checklist caused the plane crash. Kontrol listesinde eksik olan önemli bir adım uçağın düşmesine neden oldu. More Sentences
2	Common Usage	eksik	deficient adj.
Vitamin deficient patients almost always have allergies. Vitamin eksikliği olan hastaların neredeyse her zaman alerjileri vardır. More Sentences
3	Common Usage	eksik	lacking adj.
That is why an EU-wide and effective approach is lacking. Bu nedenle AB çapında ve etkili bir yaklaşım eksiktir. More Sentences
General
4	General	eksik	shortfall n.
The shortfall is made up from plasma from the US, for which the donors have received payment. Eksiklik, bağışçıların ödeme aldığı ABD'den gelen plazmadan karşılanmaktadır. More Sentences
5	General	eksik	deficiency n.
Another drawback is that the premium is based on deficiency payments. Diğer bir dezavantaj ise primin eksik ödemelere dayanmasıdır. More Sentences
6	General	eksik	incomplete n.
Penny had a hard time defending her incomplete grade. Penny eksik notunu savunmakta zorlandı. More Sentences
7	General	eksik	inadequate adj.
Insufficient and inadequate information was also the most common cause of the complaint. Yetersiz ve eksik bilgilendirme de en yaygın şikayet nedeni olmuştur. More Sentences
8	General	eksik	absent adj.
Something I found quite absent from Johannesburg was the issue of population growth and that of reproductive health. Johannesburg'da oldukça eksik bulduğum bir konu da nüfus artışı ve üreme sağlığı meselesiydi. More Sentences
9	General	eksik	wanting adj.
However, we are all to be found wanting in this respect. Ancak, hepimiz bu konuda eksik kalacağız. More Sentences
10	General	eksik	deficient adj.
Entrepreneurship and adaptability are still judged to be deficient. Girişimcilik ve uyum yeteneğinin hala eksik olduğu düşünülmektedir. More Sentences
11	General	eksik	lacking adj.
Technical assistance is lacking for people trying to implement equality measures. Eşitlik önlemlerini uygulamaya çalışan insanlar için teknik yardım eksiktir. More Sentences
12	General	eksik	imperfect adj.
Partly because he could not receive enough information, Harper's description remains imperfect. Harper'ın tasviri, biraz da yeterli bilgi alamadığı için, eksik kalmıştı. More Sentences
Trade/Economic
13	Trade/Economic	eksik	short adj.
The company is short of funds for new projects. Şirketin yeni projeler için fon eksikliği söz konusu. More Sentences
14	Trade/Economic	eksik	deficient adj.
Wrong and deficient definitions are affecting the fight against terror negatively. Yanlış ve eksik tanımlar terörle mücadeleyi olumsuz etkiliyor. More Sentences
General
15	General	eksik	deficit n.
16	General	eksik	halfness n.
17	General	eksik	lack n.
18	General	eksik	short-coming n.
19	General	eksik	underage n.
20	General	eksik	out adj.
21	General	eksik	broken adj.
22	General	eksik	scrimpy adj.
23	General	eksik	skimp adj.
24	General	eksik	ragged adj.
25	General	eksik	scarce adj.
26	General	eksik	gappy adj.
27	General	eksik	minus adj.
28	General	eksik	amiss adj.
29	General	eksik	sketchy adj.
30	General	eksik	partial adj.
31	General	eksik	lame adj.
32	General	eksik	less adj.
33	General	eksik	abortive adj.
34	General	eksik	shy adj.
35	General	eksik	insufficient adj.
36	General	eksik	incompetent adj.
37	General	eksik	meager adj.
38	General	eksik	scrimp adj.
39	General	eksik	weak adj.
40	General	eksik	scanty adj.
41	General	eksik	skimpy adj.
42	General	eksik	incommensurate adj.
43	General	eksik	thin adj.
44	General	eksik	light adj.
45	General	eksik	imperfective adj.
46	General	eksik	defective adj.
47	General	eksik	fragmentary adj.
48	General	eksik	crude adj.
49	General	eksik	devoid adj.
50	General	eksik	dumb adj.
51	General	eksik	incomplete adj.
52	General	eksik	faulty adj.
53	General	eksik	meagre adj.
54	General	eksik	uncomplete (incomplete) adj.
55	General	eksik	destituent adj.
56	General	eksik	aborsive adj.
57	General	eksik	absentaneous adj.
58	General	eksik	challenged adj.
59	General	eksik	underproportioned adj.
60	General	eksik	slack-baked adj.
61	General	eksik	bobtail adj.
62	General	eksik	wraithlike adj.
63	General	eksik	mingy adj.
64	General	eksik	broadbrush adj.
65	General	eksik	oversimple adj.
66	General	eksik	infirm adj.
67	General	eksik	durative adj.
68	General	eksik	skrimp [scotland] adj.
69	General	eksik	stickit [scotland] adj.
70	General	eksik	synsemantic adj.
71	General	eksik	sparse adj.
72	General	eksik	out adj.
73	General	eksik	sparing adj.
74	General	eksik	strait [obsolete] adj.
75	General	eksik	less (than) prep.
76	General	eksik	minus prep.
77	General	eksik	under- pref.
78	General	eksik	imperf (imperfect) abrev.
79	General	eksik	imperf. (imperfect) abrev.
80	General	eksik	impf (imperfect) abrev.
Trade/Economic
81	Trade/Economic	eksik	imperfect adj.
82	Trade/Economic	eksik	defective adj.
Law
83	Law	eksik	imperfect adj.
84	Law	eksik	less adj.
Technical
85	Technical	eksik	faulty adj.
86	Technical	eksik	defective adj.
Sport
87	Sport	eksik	incomplete adj.
Archaic
88	Archaic	eksik	scantling adj.
89	Archaic	eksik	indigent adj.

Sens de "eksik" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	eksik incelenmiş	underinvestigated adj.
2	Common Usage	tonu eksik	achromatic adj.
3	Common Usage	eksik olma	thanks expr.
General
4	General	eksik istihdam	underemployment n.
We have allocated funds to address one of the European Union's major problems, namely under-employment. Avrupa Birliği'nin en önemli sorunlarından biri olan eksik istihdamın giderilmesi için fon ayırdık. More Sentences
5	General	eksik parça	missing part n.
You are the missing part of me. Sen benim eksik parçamsın. More Sentences
6	General	eksik veri	missing data n.
For example, we can use statistics to model noise and missing data values. Örneğin, gürültüyü ve eksik veri değerlerini modellemek için istatistikleri kullanabiliriz. More Sentences
7	General	eksik parçalar	missing pieces n.
Are you seeking that missing piece in your life? Hayatınızdaki eksik parçayı mı arıyorsunuz? More Sentences
8	General	eksik olmak	lack v.
What it lacks is clarity and legal certainty. Eksik olan şey açıklık ve yasal kesinliktir. More Sentences
9	General	eksik olmak	miss v.
It is almost even stranger that another important aspect is missing. Bir başka önemli hususun eksik olması neredeyse daha da garip. More Sentences
10	General	eksik vermek	short-change v.
They short-changed me at that store. O mağazada bana paranın üstünü eksik verdiler. More Sentences
11	General	eksik beyanda bulunmak	underreport v.
Falsely underreporting income can result in severe penalties. Gelirin eksik beyan edilmesi ağır cezalarla neticelenebilir. More Sentences
12	General	eksik kalan	incomplete adj.
The EU has for a long time been incomplete, with members only from Western Europe. AB uzun bir süre boyunca sadece Batı Avrupa'dan üyelerle eksik kalmıştır. More Sentences
13	General	eksik kalan	missing adj.
I think that the Commission will be missing the boat. Komisyon'un bu konuda eksik kalacağını düşünüyorum. More Sentences
14	General	eksik kalan	lacking adj.
This aspect is too often lacking in the European strategy. Bu husus Avrupa stratejisinde çoğu zaman eksik kalmaktadır. More Sentences
15	General	eksik kalan	deficient adj.
This act aims to make some improvements to our most deficient services. Bu kanun, en eksik kalan hizmetlerimiz üzerinde bazı iyileştirmeler yapmayı amaçlamaktadır. More Sentences
Trade/Economic
16	Trade/Economic	eksik bildirmek	underreport v.
The accountant underreported the company's profit. Muhasebeci, şirketin kârını eksik bildirmiştir. More Sentences
General
17	General	eksik organ	rudiment n.
18	General	eksik uyarım	understimulation n.
19	General	eksik düzenleme	incomplete arrangement n.
20	General	eksik ölçü	short measure n.
21	General	eksik olma	lack n.
22	General	eksik gedik	small necessities n.
23	General	eksik kalmışlık	fragmentariness n.
24	General	eksik olarak sağlama	skimping n.
25	General	paranın üstünü eksik verme	shortchanging n.
26	General	eksik tahmin	underestimation n.
27	General	eksik tahmin	lowball n.
28	General	eksik teslimat	defective delivery n.
29	General	eksik ölçüm	mismeasurement n.
30	General	eksik başarı	underachievement n.
31	General	eksik iş gücü	underemployment n.
32	General	eksik işgücü	underemployment n.
33	General	eksik bilgilendirme	misinformation n.
34	General	eksik tedavi	incomplete treatment n.
35	General	eksik insan	imperfect-incomplete person n.
36	General	eksik temsil	under-representation n.
37	General	eksik bilgi	imperfect knowledge n.
38	General	karşılaştırmada birşeyin başka bir şeyden eksik yönünün olması	pale in comparison n.
39	General	karşılaştırmada eksik yön	pale in comparison n.
40	General	eksik yönleri	shortcomings n.
41	General	eksik yönler	gaps n.
42	General	eksik yönler	missing points n.
43	General	eksik yönleri	gaps n.
44	General	eksik yönler	shortcomings n.
45	General	eksik yönleri	inadequacies n.
46	General	eksik yönler	inadequacies n.
47	General	eksik noktalar	missing points n.
48	General	eksik yönleri	imperfections n.
49	General	eksik yönler	imperfections n.
50	General	eksik malzeme	the missing ingredient n.
51	General	eksik malzeme	missing material n.
52	General	eksik belirtme	underspecification n.
53	General	eksik teşebbüs	incomplete attempt n.
54	General	eksik teşebbüs	partial attempt n.
55	General	eksik veri	incomplete data n.
56	General	bireyin kendi eksik yönlerinin farkında olması ve kendini küçük görmesi	self-deprecation n.
57	General	eksik inceleme	incomplete/inadequate /insufficient examination/inspection n.
58	General	eksik tutar	shortfall amount n.
59	General	eksik ölçü	anacrusis n.
60	General	eksik objeler	missing objects n.
61	General	eksik nesneler	missing objects n.
62	General	eksik gün	missing day n.
63	General	eksik rakam	missing number n.
64	General	eksik rakam	missing figure n.
65	General	eksik bir şeyi tamamlama	fullfilment n.
66	General	eksik özdeşleştirme	underidentification n.
67	General	eksik olan şey	lacune n.
68	General	bulutlu veya eksik tanımlanmış boya izi	nebulation n.
69	General	eksik sayı	undercount n.
70	General	eksik elbise	undress n.
71	General	eksik olan şey	wind egg n.
72	General	eksik tarif	misdescription n.
73	General	eksik tanımlanmış şey	hinterland n.
74	General	eksik olana duyulan açlık	hunger n.
75	General	açıklığın eksik olması	obliquity n.
76	General	eksik bilinme	obscurity n.
77	General	eksik sete ait eşya	oddment n.
78	General	eksik şey	incompletion n.
79	General	eksik ağırlığı tamamlamak için tartıya eklenen miktar	puttock [obsolete] n.
80	General	eksik olmak	be lacking v.
81	General	eksik olmak	require v.
82	General	eksik olmak	be wanting v.
83	General	eksik gelmek	fail v.
84	General	eksik vermek	give somebody short measure v.
85	General	eksik gelmek	fall short of v.
86	General	eksik hesaplamak	calculate below the real value v.
87	General	misafiri eksik olmamak	do a lot of entertaining v.
88	General	eksik olmak	be lacking in something v.
89	General	eksik olmak	be short of v.
90	General	gerekenden eksik para istemek	undercharge v.
91	General	bir tahtası eksik olmak	have a screw loose v.
92	General	eksik olmak	want v.
93	General	eksik etmemek	have always in stock v.
94	General	eksik gelmek	not to be enough v.
95	General	paranın üstünü eksik olarak vermek	shortchange v.
96	General	eksik olmak	not to be enough v.
97	General	olduğundan eksik göstermek	understate v.
98	General	eksik hesaplamak	undercalculate v.
99	General	eksik çıkmak	be lacking v.
100	General	birinde bir şey belirli bir miktarda eksik olmak	be short v.
101	General	eksik olmamak	turn up v.
102	General	olduğundan eksik/hafif göstermek	understate v.
103	General	paranın üstünü eksik vermek	shortchange v.
104	General	eksik gelmek	fall short v.
105	General	eksik ölçmek	mismeasure v.
106	General	eksik çıkmak	fall short v.
107	General	eksik ödeme yapmak	not pay the full amount v.
108	General	eksik ödemek	not pay the full amount v.
109	General	eksik ödemek	short-change someone v.
110	General	eksik ödemek	short-change v.
111	General	eksik ödeme yapmak	short-change someone v.
112	General	eksik para üzeri vermek	short-change v.
113	General	eksik ödeme yapmak	short-change v.
114	General	eksik para üstü vermek	short-change v.
115	General	duasını eksik etmemek	keep one's finger crossed for v.
116	General	eksik gidermek	make up the deficiencies v.
117	General	eksik gidermek	remedy the deficiencies v.
118	General	eksik gidermek	overcome the deficiencies v.
119	General	eksik belirtmek	underspecify v.
120	General	eksik nokta bırakmamak	set out in full v.
121	General	eksik sigortalanmak	underinsure v.
122	General	eksik etmemek	make available v.
123	General	eksik etmemek	always to have v.
124	General	kendini eksik hissetmek	feel incompetent v.
125	General	kendini eksik hissetmek	feel inadequate v.
126	General	kendini eksik hissetmek	feel incomplete v.
127	General	olması gerekenden eksik saymak	undercount v.
128	General	eksik yüklemek	underload v.
129	General	yetersiz/eksik değer vermek	underappreciate v.
130	General	- de eksik olmak	be deficient in v.
131	General	eksik teşhis etmek	underdiagnose v.
132	General	eksik kaydetmek	under-record v.
133	General	eksik bilgiyi tamamlamak	provide missing information v.
134	General	eksik olan bilgiyi vermek	provide missing information v.
135	General	eksik gelmek	lack v.
136	General	eksik olmak	laik [scottish] v.
137	General	eksik olmak	lakke [obsolete] v.
138	General	eksik kalmak	fall short v.
139	General	eksik değerlemek	underprize v.
140	General	eksik yazmak	miswrite v.
141	General	(rolü) eksik bir şekilde oynamak	underact v.
142	General	eksik başarı göstermek	underachieve v.
143	General	eksik finanse etme	underfunding v.
144	General	eksik hesap vermek	under-report v.
145	General	eksik rapor vermek	under-report v.
146	General	eksik değerlemek	underprise [obsolete] v.
147	General	(eksik bir şeyi) telafi etmek	upmake [obsolete] v.
148	General	eksik bırakmak	drop v.
149	General	dikkatini eksik vermek	scant v.
150	General	eksik bırakmak	short v.
151	General	eksik parçalarını tamamlamak	fulfill v.
152	General	eksik parçalarını tamamlamak	fulfil v.
153	General	eksik parçaya sahip olma	lacunal adj.
154	General	son hecesi eksik olan	catalectic adj.
155	General	tahtası eksik	having a screw loose adj.
156	General	eksik kalmış	unconsummate adj.
157	General	tahtası eksik	screwy adj.
158	General	oldukça eksik	sketchy adj.
159	General	eksik olmaz	unfailing adj.
160	General	eksik olarak dağıtmış	skimped adj.
161	General	ayak parmaklarından biri ya da birkaçının eksik olması	toeless adj.
162	General	eksik beslenmiş	malnourished adj.
163	General	eksik tanımlanmış	nebulated adj.
164	General	eksik sosyalleşmiş	undersocialized adj.
165	General	eksik tanımlanmış	ill-defined adj.
166	General	eksik planlanmış	ill-conceived adj.
167	General	-den eksik	under adj.
168	General	eksik beslenmiş	undernourished adj.
169	General	eksik belirtilmiş	underdetermined adj.
170	General	eksik beslenmiş	ill-fed adj.
171	General	eksik beslenmiş	underfed adj.
172	General	eksik belirtilmiş	underspecified adj.
173	General	eksik tasarlanmış	underdesigned adj.
174	General	eksik kuramlaştırılmış	under-theorized adj.
175	General	eksik kuramlaştırılmış	undertheorized adj.
176	General	eksik bilgilendirilmiş	ill-informed adj.
177	General	eksik/az ışıklandırılmış	underlit adj.
178	General	eksik tedavi edilmiş	undertreated adj.
179	General	-si eksik	bare of adj.
180	General	boşlukları veya eksik parçaları bulunan	lacunal adj.
181	General	personel yönünden eksik veya yetersiz	understrength adj.
182	General	kültürel açıdan eksik kalmış	culturally deficient adj.
183	General	eksik aydınlatılmış	scantily lit adj.
184	General	eksik aydınlatılmış	insufficiently lighted adj.
185	General	eksik aydınlatılmış	insufficiently lit adj.
186	General	eksik aydınlatılmış	underlit adj.
187	General	eksik satılmış	undersold adj.
188	General	ruhsal yönü eksik kalmış	earthbound adj.
189	General	eksik finanse edilmiş	underfinanced adj.
190	General	eksik şekillendirilmiş	undershapen adj.
191	General	bir tahtası eksik	maddish adj.
192	General	yarısı eksik	halfen adj.
193	General	eksik adresli	blind adj.
194	General	eksik performanslı	mushy adj.
195	General	kart dizisindeki aralık nedeniyle kesintiye uğrayan veya eksik	open adj.
196	General	başından dert eksik olmayan	overtroubled adj.
197	General	resmi belgeleri eksik olan	paperless adj.
198	General	kimliğini eksik ibraz eden	paperless adj.
199	General	eksik bir şekilde	absently adv.
200	General	eksik olarak	abortively adv.
201	General	ne fazla ne eksik	neither more nor less adv.
202	General	eksik bir şekilde	incompetently adv.
203	General	eksik olarak	scantily adv.
204	General	eksik şekilde	deficiently adv.
205	General	ne fazla ne eksik	neither more or less adv.
206	General	eksik bir biçimde	sketchily adv.
207	General	eksik bir biçimde	faultily adv.
208	General	eksik olarak	incompletely adv.
209	General	eksik olarak	skimpily adv.
210	General	eksik olarak	deficiently adv.
211	General	eksik olarak	unperfectly [obsolete] adv.
212	General	eksik olarak	smally [obsolete] adv.
213	General	eksik bir şekilde	subtotally adv.
214	General	biraz az/eksik/noksan/kısa	shy of prep.
215	General	eksik veya kısmi anlamı veren ön ek	hypo- pref.
216	General	eksik anlamı veren ön ek	hypo- pref.
217	General	eksik anlamı veren bir ön ek	lyo- pref.
218	General	eksik anlamı veren son ek	-less suf.
Phrasals
219	Phrasals	eksik bırakmak	drop out v.
220	Phrasals	eksik bırakmak	drop out v.
221	Phrasals	(yazıya, filme, videoya) eksik kalan/gerekli şeyleri eklemek	edit in v.
222	Phrasals	eksik bırakmak	take away from v.
223	Phrasals	eksik bırakmak	take away v.
224	Phrasals	gelen siparişte eksik var mı diye kontrol etmek	check something in v.
225	Phrasals	eksik/sorunlu yönleriyle yüzleşmek	confront one's demons v.
226	Phrasals	eksik/sorunlu yönleriyle yüzleşmek	confront the demons v.
227	Phrasals	(bir şeyi) eksik olmak	want for (something) v.
228	Phrasals	eksik kalan son kısımları tamamlamak	finish up v.
Phrases
229	Phrases	bahsedilen şeyin tam tersinin olması veya eksik olması durumu	lack thereof expr.
230	Phrases	ne fazla ne eksik	not more, not less expr.
231	Phrases	bir de o eksik kalsın	could/can do without something expr.
232	Phrases	(bir de o) eksik kalsın	could do without (something) expr.
233	Phrases	ne eksik ne fazla	no more no less expr.
234	Phrases	eksik dilek dileme	(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
Proverb
235	Proverb	içerisinde bulunulan zaman hep geçmişten ve gelecekten eksik görünür/gelir	the golden age was never the present age
Colloquial
236	Colloquial	kuş sütü eksik sofra	flowing with milk and honey n.
237	Colloquial	internet kullanıcılarının, internet bağlantısındaki yavaşlık, meşgul sunucular veya eksik linklerden dolayı içinde bulundukları sinirlilik hali	web rage n.
238	Colloquial	eksik yemek	lenten fare n.
239	Colloquial	ağzından küfür eksik olmayan kişi	foul mouth n.
240	Colloquial	sorunun yanlış/eksik olduğunu iddia ederek notunu değiştirtmeye çalışan öğrenci	grade-grubber n.
241	Colloquial	golfte par sayısından 3 eksik olan skor	double eagle n.
242	Colloquial	bir şey eksik olmak	be light on something v.
243	Colloquial	eksik olmak	be light on v.
244	Colloquial	bir tahtası eksik olmak	be a little off v.
245	Colloquial	bir tahtası eksik olmak	be a bit off v.
246	Colloquial	bir tahtası eksik olmak	be off v.
247	Colloquial	golfte par sayısından 3 eksik olan skoru yapmak	double eagle v.
248	Colloquial	birkaç tahtası eksik	touched in the head adj.
249	Colloquial	tahtaları eksik	bonzo adj.
250	Colloquial	bir tahtası eksik	dingy adj.
251	Colloquial	paranın veya başka bir kaynağın eksik	in the hole adj.
252	Colloquial	hesaplarında eksik olan	in the hole adj.
253	Colloquial	eksik planlanmış	hokey adj.
254	Colloquial	(bir şeyi) eksik	badly off for (something) [uk] adj.
255	Colloquial	eksik olma	bless you interj.
256	Colloquial	eksik olma	bless you interj.
257	Colloquial	ne eksik ne fazla	neither more nor less expr.
258	Colloquial	ne fazla ne eksik	neither more nor less expr.
259	Colloquial	onda bir şeyler eksik	something's missing from her expr.
260	Colloquial	bir şey eksik	something is off expr.
261	Colloquial	beni mutlu ettin (eksik olma)	you've made my day expr.
262	Colloquial	tek eksik (bir şeydi)	(something) is just what (one) needs expr.
263	Colloquial	tek eksik (bir şeydi)	(something) is all (one) needs expr.
264	Colloquial	eksik dilek dileme	be careful what you wish for(, it might (just) come true expr.
265	Colloquial	eksik kalsın	can/could do without expr.
266	Colloquial	eksik olma	may the gods bless you expr.
267	Colloquial	(bir şey) eksik değil	no shortage of expr.
268	Colloquial	birkaç tahtası eksik	several bricks short of a (full) load expr.
269	Colloquial	eksik dilek dileme	watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
270	Colloquial	eksik olsun	thank you, but no thank you expr.
271	Colloquial	dualarını eksik etme	don't neglect your prayers expr.
Idioms
272	Idioms	eksik kalmış/tamamlanmamış kısım	loose end n.
273	Idioms	bir tahtası eksik	a sandwich shy of a picnic n.
274	Idioms	düzineden bir eksik	a banker's dozen n.
275	Idioms	tahtası eksik	one brick short of a load n.
276	Idioms	yetersiz/eksik bilgi	a bum steer n.
277	Idioms	bir tahtası eksik	one brick short of a load n.
278	Idioms	bir tahtası eksik	a brick short of a load n.
279	Idioms	tahtası eksik	a brick short of a load n.
280	Idioms	tahtası eksik/noksan	a few eggs short of a dozen n.
281	Idioms	tahtası eksik/noksan	a few bricks short of a (full) load [pejorative] n.
282	Idioms	tahtası eksik/noksan	a few bananas short of a bunch n.
283	Idioms	tahtası eksik/noksan	a few bricks shy/short of a load [pejorative] n.
284	Idioms	tahtası eksik/noksan	a few sandwiches short of a picnic n.
285	Idioms	bir tahtası eksik	a kangaroo loose in the top paddock [australia] n.
286	Idioms	bir tahtası eksik	two sandwiches short of a picnic n.
287	Idioms	bir tahtası eksik	a sandwich short of a picnic n.
288	Idioms	bir tahtası eksik	a couple (of) fries short of a happy meal n.
289	Idioms	ne eksik ne fazla	even stevens n.
290	Idioms	ne eksik ne fazla	even stephens n.
291	Idioms	eksik ölçü	short measure n.
292	Idioms	bazı eksik kalmış işler	some loose ends n.
293	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have a screw loose v.
294	Idioms	eksik para üstü vermek	short-change v.
295	Idioms	eksik bulmak	find wanting v.
296	Idioms	eksik veya yarım bırakmak	go off half-cocked v.
297	Idioms	eksik veya yarım bırakmak	go off at half cocked v.
298	Idioms	eksik kalmak	go off at half cocked v.
299	Idioms	eksik kalmak	go off half-cocked v.
300	Idioms	birkaç tahtası eksik olmak	have a screw missing v.
301	Idioms	birkaç tahtası eksik olmak	have a screw loose v.
302	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have bats in one's belfry v.
303	Idioms	bir tahtası eksik olmak	be off one's chump v.
304	Idioms	karşılaştırmada bir şeyin başka bir şeyden eksik yönünün olması	pale by comparison v.
305	Idioms	karşılaştırmada eksik yön	pale by comparison v.
306	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have a loose screw v.
307	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have got a screw loose v.
308	Idioms	(bir konu hakkında) kendini hep ezik/eksik hissetmek	have a chip on one's shoulder about v.
309	Idioms	bir tahtası eksik olmak	be missing a wing nut v.
310	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have rocks in one's head v.
311	Idioms	az/eksik ödeyerek kazıklamak	short-change somebody v.
312	Idioms	eksik olmak/kalmak	come short of something v.
313	Idioms	eksik kalmak	hang by the eyelids v.
314	Idioms	kafasının bir tahtası eksik olmamak	have all (one's) buttons v.
315	Idioms	kafasının bir tahtası eksik olmamak	have all one's buttons v.
316	Idioms	birkaç tahtası eksik olmak	not have all (one's) buttons v.
317	Idioms	birkaç tahtası eksik olmak	be missing some of (one's) buttons v.
318	Idioms	tahtaları eksik olmak	slip a cog v.
319	Idioms	eksik parçaları yerine oturtmak	join up the dots v.
320	Idioms	eksik parçaları yerine oturtmak	join (up) the dots v.
321	Idioms	bir konuda zayıf/eksik/kötü olmak	have a tin ear v.
322	Idioms	bazı eksik kalmış işleri halletmek	tie up (some/a few) loose ends v.
323	Idioms	(bazı) eksik kalmış şeyleri tamamlamak	send (one) to glory v.
324	Idioms	(birkaç) eksik kalmış şeyi tamamlamak	send (one) to glory v.
325	Idioms	oldukça eksik kalmak	leave lots to be desired v.
326	Idioms	eksik cevap almak	get the runaround v.
327	Idioms	kafasının bir tahtası eksik olmak	have toys in the attic v.
328	Idioms	birkaç tahtası eksik olmak	have a few kangaroos loose in the top paddock v.
329	Idioms	eksik olmak	be out of square v.
330	Idioms	(birinin/bir şeyin) yanında eksik kalmak	pale next to (someone or something) v.
331	Idioms	yüzünden gülücük eksik olmamak	be wearing a smile v.
332	Idioms	yüzünden gülücük eksik olmamak	wear nothing but a smile v.
333	Idioms	birkaç tahtası eksik olmak	be missing some of (one's) marbles v.
334	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have bats in one's belfry v.
335	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have bats in one's belfry v.
336	Idioms	eksik kadro olmak	be below full strength v.
337	Idioms	eksik sayıda olmak	be below full strength v.
338	Idioms	eksik desteyle oynamak	be not playing with a full deck [us] v.
339	Idioms	tahtası eksik olmak	be not playing with a full deck v.
340	Idioms	bir tahtası eksik olmak	be one card short of a full deck v.
341	Idioms	bir tahtası eksik olmak	be one brick short of a (full) load v.
342	Idioms	bir tahtası eksik olmak	be one card shy of a (full) deck v.
343	Idioms	birkaç tahtası eksik olmak	be several bricks short of a (full) load v.
344	Idioms	birkaç tahtası eksik olmak	be several cards short of a full deck v.
345	Idioms	birkaç tahtası eksik olmak	be several cards short of a (full) deck v.
346	Idioms	eksik kalmak	come up short v.
347	Idioms	(bir şeye) eksik gelmek	fall short of (something) v.
348	Idioms	(bir şeyi) eksik bulmak	find (something) wanting v.
349	Idioms	(birine) eksik/açık olmayan bilgiler vermek	give (one) the runaround v.
350	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have got bats in (one's) belfry v.
351	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have got a loose screw v.
352	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have got rocks in (one's) head v.
353	Idioms	bir tahtası eksik olmak	have rocks in head v.
354	Idioms	tahtası eksik olmak	have kangaroos in the top paddock [australia] v.
355	Idioms	tahtası eksik olmak	have kangaroos one's the top paddock [australia] v.
356	Idioms	bir/birkaç tahtası eksik olmak	not have all marbles v.
357	Idioms	bir tahtası eksik	balmy adj.
358	Idioms	-e nazaran eksik/yetersiz	pale in comparison adj.
359	Idioms	-e nazaran eksik/yetersiz	pale by comparison adj.
360	Idioms	tahtaları eksik	a little off go to a bit adj.
361	Idioms	tahtaları eksik	bit off adj.
362	Idioms	tahtaları eksik	a bit off adj.
363	Idioms	tahtası eksik	crazy as a coot adj.
364	Idioms	tahtası eksik	crazy as a loon adj.
365	Idioms	bir tahtası eksik	with a screw loose adj.
366	Idioms	bir tahtası eksik	with a loose screw adj.
367	Idioms	eksik planlanmış	all over the place adj.
368	Idioms	eksik planlanmış	all over the place adj.
369	Idioms	birkaç tahtası eksik/noksan	bricks shy of a load adj.
370	Idioms	(bir şey) konusunda/yönünden eksik kalmış	long on one thing and short on another adj.
371	Idioms	(bir şey) yönünden eksik/yetersiz	short on (something) (and long on something else) adj.
372	Idioms	hiçbir şey eksik olmadan	to the teeth adv.
373	Idioms	tahtası eksik	few cards shy of a full deck expr.
374	Idioms	tahtası eksik	two bricks shy of a load expr.
375	Idioms	tahtası eksik	not playing with a full deck expr.
376	Idioms	tahtası eksik	few cards short of a deck expr.
377	Idioms	tahtası eksik	few bricks short of a load expr.
378	Idioms	bir tahtası eksik	be little off expr.
379	Idioms	bir tahtası eksik	one brick shy of a load expr.
380	Idioms	bir tahtası eksik	half a bubble off plumb expr.
381	Idioms	bir tahtası eksik	several cards short of a full deck expr.
382	Idioms	bir tahtası eksik	one card short of a full deck expr.
383	Idioms	her şeyi tam, bir tek ismi eksik	in all but name expr.
384	Idioms	bir tahtası eksik	little off expr.
385	Idioms	bir tahtası eksik	bit off expr.
386	Idioms	bir tahtası eksik	as nutty as a fruitcake expr.
387	Idioms	bir tahtası eksik	nutty as a fruitcake expr.
388	Idioms	bir tahtası eksik	nuttier than a fruitcake expr.
389	Idioms	birkaç tahtası eksik	got wiring loose inside one's head expr.
390	Idioms	bir tahtası eksik	no more than ninepence in the shilling [obsolete] [uk] expr.
391	Idioms	bir şey eksik değil	no shortage of something lots of something expr.
392	Idioms	test edildi ve eksik bulundu	weighed (in the balance) and found wanting expr.
393	Idioms	(birinin) tahtası eksik	(one) is not playing with a full deck expr.
394	Idioms	(birinin) bir tahtası eksik	(one's) elevator doesn't go all the way to the top expr.
395	Idioms	hem geç hem eksik	day late and a dollar short expr.
396	Idioms	beni mutlu ettin, eksik olma	you've made my day expr.
397	Idioms	(krikette atıcının vurucuya yaptığı) kısa/eksik (atış)	short of a length expr.
Speaking
398	Speaking	eksik olma	thank you expr.
399	Speaking	eksik olma	may god bless you expr.
400	Speaking	eksik olmayın	thank you expr.
401	Speaking	kayıp olan ne? eksik olan ne?	what's missing? expr.
402	Speaking	allah seni başımızdan eksik etmesin	god bless you expr.
403	Speaking	allah sizi başımızdan eksik etmesin	god bless you expr.
404	Speaking	hayatımda bir şeyler eksik	something is lacking in my life expr.
405	Speaking	benim için dualarını eksik etme	pray for me expr.
Trade/Economic
406	Trade/Economic	eksik çalışma	underemployment n.
407	Trade/Economic	eksik bilgi	imperfect data n.
408	Trade/Economic	eksik değerleme	undervaluation n.
409	Trade/Economic	eksik değerleme	underestimate n.
410	Trade/Economic	eksik rekabet	incomplete competition n.
411	Trade/Economic	eksik değerlenmiş para	under valued currency n.
412	Trade/Economic	eksik değer koyma	undervaluation n.
413	Trade/Economic	eksik kapasite kullanımı	subnormal capacity usage n.
414	Trade/Economic	eksik uzmanlaşma	incomplete specialization n.
415	Trade/Economic	eksik değerlendirilmiş para	undervalued currency n.
416	Trade/Economic	eksik çalışma dengesi	underemployment equilibrium n.
417	Trade/Economic	emeğin eksik kullanımı	underutilization of labor n.
418	Trade/Economic	eksik pozisyon	short position n.
419	Trade/Economic	eksik rekabet piyasası	imperfect market n.
420	Trade/Economic	eksik kapasite	undercapacity n.
421	Trade/Economic	sözleşmede yanlış ya da eksik bilgi verme	concealment of fact n.
422	Trade/Economic	eksik değerleme	underevaluation n.
423	Trade/Economic	eksik değerlendirme	undervaluation n.
424	Trade/Economic	fazla veya eksik hesabı	over and short n.
425	Trade/Economic	eksik rapor etme	underreport n.
426	Trade/Economic	eksik sevkiyat yapma	undershipment n.
427	Trade/Economic	eksik tüketim teorileri	deficient demand theories n.
428	Trade/Economic	eksik rekabet	imperfect competition n.
429	Trade/Economic	eksik teslim tutanağı	shortlanded certificate n.
430	Trade/Economic	eksik enformasyon	imperfect information n.
431	Trade/Economic	eksik sipariş	incomplete order n.
432	Trade/Economic	eksik sipariş	short shipment n.
433	Trade/Economic	eksik sipariş	short supply n.
434	Trade/Economic	eksik borç	imperfect obligation n.
435	Trade/Economic	eksik talep işsizliği	demand-deficient unemployment n.
436	Trade/Economic	eksik bilgi modeli	imperfect-information model n.
437	Trade/Economic	eksik tahakkuk ettirme	under-assessment n.
438	Trade/Economic	eksik sigorta	under-insurance n.
439	Trade/Economic	eksik değerlenmiş döviz kuru	under-valued exchange rate n.
440	Trade/Economic	eksik gönderme	short delivery n.
441	Trade/Economic	eksik emtia	overdue goods n.
442	Trade/Economic	eksik istihdam	underemployment n.
443	Trade/Economic	eksik tahmin etme	underestimation n.
444	Trade/Economic	eksik ağırlık	underweight n.
445	Trade/Economic	eksik tahmin etme	underestimate n.
446	Trade/Economic	eksik istihdam dengesi	underemployment equilibrium n.
447	Trade/Economic	araba yükünden daha eksik kısım	less than car load lot n.
448	Trade/Economic	ayarı eksik madeni para	light coin n.
449	Trade/Economic	eksik dara	underweight n.
450	Trade/Economic	eksik teslim	short delivery n.
451	Trade/Economic	1 lottan eksik hisse senedi alım satım işlemleri yapan komisyoncu	odd lot dealer n.
452	Trade/Economic	eksik yatırım	underinvestment n.
453	Trade/Economic	eksik veya geçersiz kayıt	missing or invalid registry n.
454	Trade/Economic	eksik bir sözleşmeyi noksansız sayma	adoption of contract n.
455	Trade/Economic	eksik yönleri	weaknesses n.
456	Trade/Economic	eksik yönler	weaknesses n.
457	Trade/Economic	eksik yükleme	short shipment n.
458	Trade/Economic	eksik gönderme	short shipment n.
459	Trade/Economic	eksik teslimat	short delivery n.
460	Trade/Economic	eksik teminat	inadequate collateral n.
461	Trade/Economic	eksik teminat	insufficient collateral n.
462	Trade/Economic	eksik belge	outstanding document n.
463	Trade/Economic	eksik-değer	short-value n.
464	Trade/Economic	eksik temin	underprovision n.
465	Trade/Economic	eksik tedarik	underprovision n.
466	Trade/Economic	eksik ödenen maaş	underpaid salary n.
467	Trade/Economic	eksik ödenen maaş	underpaid wage n.
468	Trade/Economic	eksik garanti	insufficient guarantee n.
469	Trade/Economic	eksik bütçe	shoe-string budget n.
470	Trade/Economic	eksik bütçe	shoestring budget n.
471	Trade/Economic	eksik ikame	imperfect substitute n.
472	Trade/Economic	eksik tüketim	underconsumption n.
473	Trade/Economic	eksik evrak	missing document n.
474	Trade/Economic	eksik evrak	missing paper n.
475	Trade/Economic	eksik evrak	missing documents n.
476	Trade/Economic	eksik listesi	list of deficiencies n.
477	Trade/Economic	eksik listesi	punch list n.
478	Trade/Economic	eksik beyan	understatement n.
479	Trade/Economic	eksik rekabet	imperfect competition n.
480	Trade/Economic	eksik istihdam	underemployment n.
481	Trade/Economic	eksik ödeme	short payment n.
482	Trade/Economic	eksik ödeme	short pay n.
483	Trade/Economic	eksik vagon yükü partisi	lcl (less than carload lot) n.
484	Trade/Economic	eksik yön	soft spot n.
485	Trade/Economic	eksik pozisyon almak	go short v.
486	Trade/Economic	eksik gelmek	be short v.
487	Trade/Economic	eksik mesai yapmak	work short time v.
488	Trade/Economic	olduğundan eksik göstermek	understate v.
489	Trade/Economic	eksik değerlendirmek	underestimate v.
490	Trade/Economic	eksik finanse etmek	underfund v.
491	Trade/Economic	eksik beyan etmek	underdeclare v.
492	Trade/Economic	eksik beyan etmek	under-declare v.
493	Trade/Economic	eksik beyan etmek	underreport v.
494	Trade/Economic	eksik sermaye yatırmak	undercapitalize v.
495	Trade/Economic	eksik sermaye yatırmak	undercapitalise v.
496	Trade/Economic	yetersiz/eksik tedarik etmek	undersupply v.
497	Trade/Economic	eksik beyan	underreporting adj.
498	Trade/Economic	parası eksik	short of money adj.
499	Trade/Economic	eksik değerlenmiş	under-priced adj.
500	Trade/Economic	eksik değerlendirilmiş	underestimated adj.