görülmemiş

Sens de "görülmemiş" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 23 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	görülmemiş	unseen adj.
We learn to trust in unseen outcomes. Görünmeyen sonuçlara güvenmeyi öğreniriz. More Sentences
General
2	General	görülmemiş	unusual adj.
The symmetrical arch looks quite unusual and original, thanks to special niches and openings. Simetrik kemer, özel nişler ve açıklıklar sayesinde oldukça sıradışı ve orijinal görünüyor. More Sentences
3	General	görülmemiş	strange adj.
To begin with that decision was strange. O kararla başlamak görülmemiş bir şeydi. More Sentences
4	General	görülmemiş	unprecedented adj.
5	General	görülmemiş	singular adj.
6	General	görülmemiş	new adj.
7	General	görülmemiş	curious adj.
8	General	görülmemiş	extraordinary adj.
9	General	görülmemiş	unobserved adj.
10	General	görülmemiş	unheeded adj.
11	General	görülmemiş	unnoticed adj.
12	General	görülmemiş	record adj.
13	General	görülmemiş	unespied adj.
14	General	görülmemiş	uneyed adj.
15	General	görülmemiş	unnoticed adj.
16	General	görülmemiş	unseeyn adj.
17	General	görülmemiş	unspied adj.
18	General	görülmemiş	unviewed adj.
19	General	görülmemiş	unwitnessed adj.
20	General	görülmemiş	sightless adj.
Law
21	Law	görülmemiş	pendent adj.
Archaic
22	Archaic	görülmemiş	untraded adj.
Slang
23	Slang	görülmemiş	out of sight adj.

Sens de "görülmemiş" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 46 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	eşi benzeri görülmemiş	unprecedented adj.
Furthermore, this is an unprecedented decision. Dahası, bu eşi benzeri görülmemiş bir karardır. More Sentences
2	General	eşi görülmemiş	unprecedented adj.
We live in an unprecedented age of entertainment. Eşi görülmemiş bir eğlence çağında yaşıyoruz. More Sentences
3	General	benzeri görülmemiş	unprecedented adj.
This is an exceptional and unprecedented level of engagement. Bu, istisnai ve benzeri görülmemiş düzeyde bir angajman. More Sentences
4	General	görülmemiş (daha önce)	unprecedented adj.
Greek islands are under pressure from an unprecedented influx of refugees and asylum seekers, mainly from Afghanistan. Yunan adaları, başta Afganistan'dan olmak üzere daha önce görülmemiş bir mülteci ve sığınmacı akınının baskısı altında. More Sentences
5	General	daha önce görülmemiş	unprecedented adj.
The campaign resulted in an unprecedented number of volunteers. Kampanya daha önce görülmemiş sayıda gönüllünün katılımıyla sonuçlandı. More Sentences
Phrases
6	Phrases	benzeri görülmemiş miktarda	unprecedented amount of expr.
This winter began with an unprecedented amount of snow. Bu kış eşi benzeri görülmemiş miktarda karla başladı. More Sentences
General
7	General	emsali görülmemiş direniş hareketi	extraordinary resistance movement n.
8	General	emsali görülmemiş direniş hareketi	unprecedented resistance n.
9	General	görülmemiş başarı	unprecedented success n.
10	General	görülmemiş şey	unusuality n.
11	General	daha önce görülmemiş olup var olduğu varsayılan yaratık	hypothetical creature n.
12	General	daha önce görülmemiş olup kuş gözlemcisinin tür listesine eklenen kuş türü	life bird n.
13	General	daha önce görülmemiş olup kuş gözlemcisinin tür listesine eklenen kuş türü	lifer n.
14	General	daha önce görülmemiş bir kuş türünün görülmesi	lifer n.
15	General	önceden görülmemiş çizim	stairwork n.
16	General	eşi görülmemiş	unexampled adj.
17	General	eşi görülmemiş	without example adj.
18	General	uzaktan görülmemiş	unespied adj.
19	General	mazur görülmemiş	unpardoned adj.
20	General	hoş görülmemiş	unpardoned adj.
21	General	eşi benzeri görülmemiş	unparagoned adj.
22	General	eşi benzeri görülmemiş bir şekilde	unprecedentedly adv.
23	General	eşi görülmemiş bir şekilde	unprecedentedly adv.
24	General	hiç görülmemiş bir şekilde	unprecedentedly adv.
25	General	eşi benzeri görülmemiş derecede	sky-high adv.
Phrases
26	Phrases	henüz görülmemiş	as-yet-unseen adj.
27	Phrases	daha önce görülmemiş	never-before-seen expr.
28	Phrases	görülmemiş bir şey/biri	he/she/it is something else expr.
29	Phrases	daha önce görülmemiş türde	with a difference expr.
Colloquial
30	Colloquial	görülmemiş bir şey/biri	he/she/it is something else expr.
Idioms
31	Idioms	görülmemiş/duyulmamış şey	a rum go [dated] [uk] n.
32	Idioms	görülmemiş şey olmak	be out of this world v.
33	Idioms	görülmemiş bir hesabı görmek	pay the score v.
34	Idioms	görülmemiş bir hesabı görmek	pay a score v.
35	Idioms	görülmemiş bir hesabı görmek	settle a score v.
36	Idioms	görülmemiş bir hesabı görmek	settle the score v.
37	Idioms	(biriyle) görülmemiş bir hesabı görmek	settle an old score (with someone) v.
38	Idioms	(biriyle) görülmemiş hesapları görmek/kapatmak	settle old scores (with someone) v.
39	Idioms	pek görülmemiş	too few and far between adj.
Politics
40	Politics	daha önce görülmemiş boyutta	unprecedented scale n.
41	Politics	istiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler	the enemies conspiring against your independence and your republic, may have behind them a victory unprecedented in the annals of the world n.
Zoology
42	Zoology	henüz hiç görülmemiş bilinen en büyük yumuşakça	architeuthis n.
Education
43	Education	önceden görülmemiş (metin parçası)	unseen adj.
Environment
44	Environment	görülmemiş hava durumu	unusual weather n.
45	Environment	görülmemiş sıcaklar	unusual high temperature n.
Meteorology
46	Meteorology	görülmemiş hava	anamalous weather n.