güçlük - Turc Anglais Dictionnaire

güçlük

Sens de "güçlük" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 43 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
güçlük hassle n.
We do not need to create even more paperwork and administrative hassle for already beleaguered farmers.
Zaten zor durumda olan çiftçiler için daha fazla evrak işi ve idari güçlük yaratmamıza gerek yok.

More Sentences
güçlük difficulty n.
After the head trauma, Tristan had some difficulties recognizing people.
Kafa travmasının sonrasında Tristan insanları tanımakta güçlük çekiyordu.

More Sentences
güçlük hardship n.
General
güçlük trouble n.
You have trouble understanding the person at the other end of the phone.
Telefonun diğer ucundaki kişiyi anlamakta güçlük çekiyorsunuz.

More Sentences
güçlük complexity n.
The case will take years to solve due to the legal complexities.
Yasal güçlükler nedeniyle davanın çözülmesi yıllar alacaktır.

More Sentences
güçlük difficulty n.
We have had great difficulty bringing this directive to a successful conclusion.
Bu yönergeyi başarılı bir sonuca ulaştırmakta büyük güçlükler yaşadık.

More Sentences
güçlük inconvenience n.
Don't you feel any inconvenience living abroad?
Yurt dışında yaşamakta hiç güçlük çekmiyor musun?

More Sentences
Linguistics
güçlük difficulty n.
There has been considerable difficulty in reconciling national traditions and exceptions.
Ulusal geleneklerin ve istisnaların uzlaştırılmasında önemli güçlükler yaşanmıştır.

More Sentences
General
güçlük asperity n.
güçlük knot n.
güçlük severity n.
güçlük morass n.
güçlük arduousness n.
güçlük complicacy n.
güçlük adversity n.
güçlük hangup n.
güçlük tieup n.
güçlük hardness n.
güçlük complex n.
güçlük oppression n.
güçlük hurdle n.
güçlük complication n.
güçlük rub n.
güçlük austerity n.
güçlük rigour n.
güçlük drawback n.
güçlük fix n.
güçlük pitfall n.
güçlük suffering n.
güçlük rigor n.
güçlük uneasiness [obsolete] n.
güçlük logjam n.
güçlük fashiousness n.
güçlük disbenefit n.
Idioms
güçlük a bed of nails n.
güçlük a bed of thorns n.
güçlük a catch to (something) n.
güçlük a closed door n.
güçlük closed door n.
güçlük a closed door n.
güçlük closed door n.
Trade/Economic
güçlük inconvenience n.
British Slang
güçlük sticky wicket n.

Sens de "güçlük" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 57 résultat(s)

Turc Anglais
General
güçlük çekmek have difficulty v.
But I have difficulty with the rapporteur's frequent insistence on a greater role for the European Union.
Ancak raportörün sık sık Avrupa Birliği'nin daha büyük bir rol oynaması konusundaki ısrarını anlamakta güçlük çekiyorum.

More Sentences
güçlük çekmek have difficulty in v.
They also have difficulties in reading some of the official documents which we regularly present.
Ayrıca düzenli olarak sunduğumuz bazı resmi belgeleri okumakta da güçlük çekmektedirler.

More Sentences
güçlük çekmek have difficulty v.
I am sure none of you will have difficulty understanding it.
Eminim hiçbiriniz bunu anlamakta güçlük çekmeyeceksiniz.

More Sentences
güçlük ve eksiklere çare bulan kimse expediter n.
güçlük ve eksiklere çare bulan kimse expeditor n.
anlaşılmada güçlük depth n.
güçlük çıkarmak make difficulties v.
güçlük vermek inconvenience v.
güçlük çekmek have difficulty (in) v.
güçlük çıkarmak cause difficulties v.
güçlük çıkarmak cause problems v.
güçlük çıkarmak make barriers v.
güçlük çıkarmak raise difficulties v.
güçlük yaşamak have a difficulty v.
güçlük çıkartmak incumber v.
güçlük oluşturmak pose a challenge v.
ekonomik güçlük yaşamak have financial difficulties v.
ekonomik güçlük yaşamak have economic difficulties v.
hatırlamakta güçlük çekmek disremember v.
güçlük çekmeden without difficulty adv.
güçlük çekmeden readily adv.
güçlük çıkarmadan unfazedly adv.
Phrases
güçlük çekmeden without ever being fully extended expr.
bir güçlük karşısında kimi zorlanır kimi hemen ayağa kalkar the same fire that melts the butter hardens the egg expr.
Colloquial
zorluk/güçlük blow n.
güçlük çekmemek/yaşamamak have it easy v.
hiç güçlük çekmeden hands down expr.
Idioms
güçlük içinde olmak be in a jam v.
güçlük içinde olmak be in deep water v.
birine sert davranmak ve güçlük çıkarmak give someone a hard time v.
zorluk/güçlük çekmek hit a sticky patch v.
zorluk/güçlük çekmek go through/hit a sticky patch v.
birçok güçlük/zorluk yaşamak go through hell and high water [uk] v.
önüne aşılamaz bir güçlük/engel çıkmak hit a stone wall v.
(duygu yoğunluğu sebebiyle) konuşmakta zorluk/güçlük çekmek be (all) choked up v.
anlamakta güçlük çekmek be scratching your head v.
(biri) anlamakta güçlük çekmek be scratching (one's) head v.
güçlük içerisinde batting on a sticky wicket adj.
hiç güçlük çekmeden as a duck takes to water expr.
rahatsızlık vermeyecek/güçlük çıkarmayacak şekilde out of (one's) road expr.
Trade/Economic
ekonomik güçlük dönemlerinde bazı nakit akımlarının giriş olasılığını artırmak düşüncesi ile çok uluslu şirketin yabancı ülke şubelerinden ana merkeze yapılan nakit akımlarını lisans ücretleri farklı bölümlere ayırmak unbundle v.
Technical
teşhis güçlük kodu diagnostic trouble code n.
Medical
ayağa kalkmada güçlük difficulty in standing n.
yürümede güçlük gait difficulty n.
subaraknoid alana ulaşmada güçlük difficult access to subarachnoid space n.
yürümede güçlük difficulty in walking n.
yutkunmada güçlük dyscataposia n.
Psychology
sözcükleri söylemede güçlük dysarthria n.
ses tonunu ayarlamakta güçlük dysprosody n.
ses tonunu ayarlamakta güçlük pseudo-foreign dialect syndrome n.
Mental Health
matematik becerilerinin kazanılmasında güçlük dyscalculia n.
Pathology
yenidoğanın meme emmesinde güçlük neonatal difficulty in feeding at breast n.
Linguistics
güçlük belirtkesi difficulty index n.
güçlük endeksi difficulty index n.
Slang
(zorluk, güçlük) kaşkaval booger [us] n.
(birine) güçlük çıkarmak break (one's) balls v.
(birine) güçlük çıkarmak break (someone's) balls v.