| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | issue n. | (dergi/gazete) nüsha | ||
|
I collect stamps for a hobby so I always check if the postal office has a new issue of stamps. Hobi olarak pul koleksiyonu yapıyorum, bu yüzden posta idaresi yeni pul nüshaları çıkarmış mı diye hep bakarım. More Sentences |
||||
| Common Usage | issue n. | konu | ||
|
Issues such as climate change, hazardous chemicals and biodiversity affect us all. İklim değişikliği, tehlikeli kimyasallar ve biyoçeşitlilik gibi konular hepimizi etkilemektedir. More Sentences |
||||
| Common Usage | issue n. | mesele | ||
|
I am extremely disappointed by the Czech Government's stance of declining even to talk about the issues. Çek Hükümeti'nin meseleler hakkında konuşmayı dahi reddeden tutumu beni son derece hayal kırıklığına uğrattı. More Sentences |
||||
| Common Usage | issue n. | sayı | ||
|
I have commented on a number of central issues, although there are a great many other important issues. Çok sayıda başka önemli konu olmasına rağmen, birkaç temel konu hakkında yorumda bulundum. More Sentences |
||||
| Common Usage | issue n. | sorun | ||
|
Politicians often discuss the healthcare system issue in America. Siyasetçiler sık sık Amerika'daki sağlık sistemi sorununu tartışırlar. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | issue n. | sonuç | ||
|
Again we will issue emergency appeals for the consequences of our inaction today. Bugünkü eylemsizliğimizin sonuçları için yine acil durum çağrısında bulunacağız. More Sentences |
||||
| General | issue n. | piyasaya sürme | ||
|
The second issue is the Lisbon reforms, which have now become intertwined with the launch of the euro. İkinci konu ise artık Avro'nun piyasaya sürülmesiyle iç içe geçmiş olan Lizbon reformlarıdır. More Sentences |
||||
| General | issue n. | (dergi, mecmua) sayı | ||
|
I read the December issue of Cosmopolitan. Cosmopolitan'ın Aralık sayısını okuyorum. More Sentences |
||||
| General | issue n. | teslim etmek | ||
|
Go to the office of the Department of Motor Vehicles, they will issue your driver's license there. Motorlu Taşıtlar Dairesi'nin bürosuna giderseniz ehliyetinizi oradan teslim edeceklerdir. More Sentences |
||||
| General | issue v. | çıkmak | ||
|
The magazine is issued twice a month. Dergi, ayda iki kez çıkıyor. More Sentences |
||||
| General | issue v. | ihraç etmek | ||
|
A common way to finance a budget deficit is to issue bonds. Bütçe açığını finanse etmenin yaygın bir yolu tahvil ihraç etmektir. More Sentences |
||||
| General | issue v. | bildirmek | ||
|
It issued a favourable opinion. Olumlu bir görüş bildirmiştir. More Sentences |
||||
| General | issue v. | yayınlanmak | ||
|
We are of course awaiting the letter of amendment, which is due to be issued shortly. Elbette kısa süre içerisinde yayınlanacak olan değişiklik mektubunu bekliyoruz. More Sentences |
||||
| General | issue v. | vermek | ||
|
We run too many risks when we start issuing them with legal tasks. Onlara yasal görevler vermeye başladığımızda çok fazla risk alıyoruz. More Sentences |
||||
| General | issue v. | dağıtmak | ||
|
The coach was asked to issue the uniforms no later than 5 o'clock today. Antrenörden formaları bugün en geç saat 5'e kadar dağıtması istendi. More Sentences |
||||
| General | issue v. | göndermek | ||
|
The lawyers will issue a subpoena to the defendants in the next couple of days. Avukatlar, önümüzdeki birkaç gün içinde sanıklara mahkeme celbi göndereceklerdir. More Sentences |
||||
| General | issue v. | piyasaya sürmek | ||
|
The Rock Group of companies will issue 50% of its stocks to the market. Rock Şirketler Grubu, hisse senetlerinin %50'sini piyasaya sürecektir. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | issue n. | basım | ||
|
The latest issue of the magazine will come out next Monday. Derginin son basımı, gelecek Pazartesi yayınlanacak. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | issue v. | düzenlemek | ||
|
Could you please issue me a visa again? Lütfen bana tekrar bir vize düzenler misiniz? More Sentences |
||||
| Trade/Economic | issue | konu | ||
|
That is for our Bureau to decide and we would like to have clarity on that issue. Buna Büromuz karar verecek ve bu konuya açıklık getirmek istiyoruz. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | issue | ihraç | ||
|
The single European market in new issues of shares and bonds is set to become a reality. Yeni hisse senedi ve tahvil ihraçlarında tek Avrupa pazarı gerçeğe dönüşmeye hazırlanıyor. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | issue | yayınlamak | ||
|
The Court of Auditors has, for the seventh time in succession, refused to issue a statement of assurance. Sayıştay, art arda yedinci kez bir güvence beyanı yayınlamayı reddetti. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Technical | issue | yayınlamak | ||
|
The firm sits over there in Luxembourg and laughs at us, while the Commission issues another fatuous communication. Firma Lüksemburg'da oturup bize gülüyor, Komisyon ise bir başka saçma tebliğ yayınlıyor. More Sentences |
||||
| Computer | ||||
| Computer | issue | sorun | ||
|
Second, the issue of lifelong learning and the problem of early retirement. İkinci olarak, yaşam boyu öğrenme ve erken emeklilik sorunu. More Sentences |
||||
| Common Usage | ||||
| Common Usage | issue n. | (dergi/gazete) sayı | ||
| General | ||||
| General | issue n. | gazete sayısı | ||
| General | issue n. | son | ||
| General | issue n. | çıkış | ||
| General | issue n. | nesil | ||
| General | issue n. | boşalma | ||
| General | issue n. | netice | ||
| General | issue n. | dergi sayısı | ||
| General | issue n. | donatma | ||
| General | issue n. | çocuklar | ||
| General | issue n. | emisyon | ||
| General | issue n. | akıntı | ||
| General | issue n. | tevzi | ||
| General | issue n. | iltihap | ||
| General | issue n. | yayımlama | ||
| General | issue n. | yayınlama | ||
| General | issue n. | dağıtım | ||
| General | issue n. | boşalma yeri | ||
| General | issue n. | yayım | ||
| General | issue n. | çıkarma | ||
| General | issue n. | piyasaya çıkarma | ||
| General | issue n. | baskı | ||
| General | issue n. | akma | ||
| General | issue n. | mülkten elde edilen gelir | ||
| General | issue n. | çıkış kuvveti | ||
| General | issue n. | dışarı akma kuvveti | ||
| General | issue n. | boşaltım amacıyla açılan kesi | ||
| General | issue n. | eylem | ||
| General | issue n. | menkul kıymet ihracı | ||
| General | issue n. | ödünç verme | ||
| General | issue n. | kütüphaneden ödünç alınan toplam kitap sayısı | ||
| General | issue n. | ciro edilebilir evrakın eksiksiz halde hamiline ilk teslimi | ||
| General | issue n. | dışarı çıkan şey | ||
| General | issue n. | dışarı akan şey | ||
| General | issue n. | yayma | ||
| General | issue n. | gönderme | ||
| General | issue v. | tedavüle çıkarmak | ||
| General | issue v. | sadır olmak | ||
| General | issue v. | neşet etmek | ||
| General | issue v. | tevzi etmek | ||
| General | issue v. | akmak | ||
| General | issue v. | sonuçlanmak | ||
| General | issue v. | dışarı çıkmak | ||
| General | issue v. | doğmak | ||
| General | issue v. | piyasaya çıkarmak | ||
| General | issue v. | neşretmek | ||
| General | issue v. | tebliğ etmek | ||
| General | issue v. | donatmak | ||
| General | issue v. | yayımlamak | ||
| General | issue v. | tahakkuk etmek | ||
| General | issue v. | soyundan gelmek | ||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | issue n. | çıkış yeri | ||
| Trade/Economic | issue n. | çıkarma | ||
| Trade/Economic | issue n. | dağıtım | ||
| Trade/Economic | issue n. | belirli bir zamanda kullanılabilen birbirine eş finansal ürün sayısı | ||
| Trade/Economic | issue n. | finansal araç | ||
| Trade/Economic | issue n. | finansal aracın piyasaya çıkarılması | ||
| Trade/Economic | issue v. | çıkarmak | ||
| Trade/Economic | issue v. | dışarı çıkartmak | ||
| Trade/Economic | issue v. | dağıtmak | ||
| Trade/Economic | issue | tahvil veya hisse senedi ihraç etmek | ||
| Trade/Economic | issue | hazırlamak | ||
| Trade/Economic | issue | emisyon | ||
| Trade/Economic | issue | ihraç etmek | ||
| Trade/Economic | issue | piyasaya çıkarmak | ||
| Trade/Economic | issue | zürriyet | ||
| Trade/Economic | issue | füru | ||
| Trade/Economic | issue | ihtilaflı nokta | ||
| Trade/Economic | issue | nüsha | ||
| Trade/Economic | issue | yayınlama | ||
| Trade/Economic | issue | tevzi etmek | ||
| Trade/Economic | issue | tevzi | ||
| Trade/Economic | issue | neşretme | ||
| Trade/Economic | issue | neşretmek | ||
| Trade/Economic | issue | tanzim etmek | ||
| Trade/Economic | issue | hisse senedi ve tahvil ihracı | ||
| Law | ||||
| Law | issue n. | düzenlemek (belge) | ||
| Law | issue n. | savunma sonrası davanın tarafları arasında ihtilafta kalan husus | ||
| Law | issue n. | (savunmada) bir taraf kabul edip diğeri reddettiği için karara sunulan madde | ||
| Law | issue v. | düzenlemek | ||
| Law | issue v. | mülk geliri olarak gelmek | ||
| Law | issue v. | (savunmada) tarafların anlaştığı bir karara varmak | ||
| Law | issue | mal | ||
| Law | issue | sayı (dergi, gazete) | ||
| Law | issue | füru | ||
| Law | issue | ihraç etmek | ||
| Law | issue | tedavüle çıkarmak | ||
| Technical | ||||
| Technical | issue v. | çıkarmak | ||
| Technical | issue | emisyon | ||
| Computer | ||||
| Computer | issue n. | basım sayısı | ||
| Computer | issue | ver | ||
| Computer | issue | yayın | ||
| Medical | ||||
| Medical | issue n. | irin/iltihap gibi yaradan çıkan sıvı | ||
| Pathology | ||||
| Pathology | issue n. | kol veya bacağın etli kısmında görülen bir tür ülser | ||
| Biology | ||||
| Biology | issue | soy | ||
| Social Sciences | ||||
| Social Sciences | issue n. | monaka kızılderilisi | ||
| Military | ||||
| Military | issue n. | gıda, giyim ve mühimmat gibi malzemelerin tahsisi | ||
| Military | issue v. | (birine) resmen tahsis etmek | ||
| Librarianship | ||||
| Librarianship | issue n. | ödünç verilen kitapların girildiği sistem | ||
| Archaic | ||||
| Archaic | issue v. | (belirli bir) netice vermek | ||
