grasp - Türkçe İngilizce Sözlük

grasp

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"grasp" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 45 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
grasp f. kavramak
It took us a while to grasp the extent of the tragedy.
Yaşanan trajedinin boyutlarını kavramamız biraz zaman aldı.

More Sentences
General
grasp i. pençe
The country is in the grasp of the enemy.
Ülke düşmanın pençesinde.

More Sentences
grasp i. kavrayış
He had a sound grasp of the issue.
Konuya dair çok iyi bir kavrayışı vardı.

More Sentences
grasp i. el
I managed to wrest the phone from her grasp.
Telefonu onun elinden almayı başardım.

More Sentences
grasp i. elde edilebilir
Victory seemed within their grasp.
Zafer elde edilebilir gibi görünüyordu.

More Sentences
grasp f. anlamak
I have to confess that I do not fully grasp why requests for a reduction in these amounts were made.
İtiraf etmeliyim ki bu miktarlarda indirim taleplerinin neden yapıldığını tam olarak anlayabilmiş değilim.

More Sentences
grasp f. yakalamak
The drowning man grasped at the rope.
Boğulan adam ipi yakaladı.

More Sentences
grasp f. kavramak
However, I grasped the main points.
Ancak, ana noktaları kavradım.

More Sentences
grasp f. tutmak
She grasped my hand and whispered in my ear.
Elimi tuttu ve kulağıma fısıldadı.

More Sentences
Technical
grasp f. kavramak
We should grasp this opportunity with both hands, well aware that this is not a simple task.
Bunun basit bir görev olmadığının bilincinde olarak bu fırsatı iki elimizle kavramalıyız.

More Sentences
grasp f. tutmak
Lastly, others, myself included, think and say that we must grasp the nettle.
Son olarak, ben de dahil olmak üzere başkaları da bu işin ucundan tutmamız gerektiğini düşünüyor ve söylüyor.

More Sentences
Common Usage
grasp i. kavrama
grasp f. sıkı sıkı tutmak
General
grasp i. anlayış
grasp i. kabza
grasp i. tutma
grasp i. idrak
grasp i. sımsıkı tutma
grasp i. anlama
grasp i. kapma
grasp i. yakalama
grasp i. kürek sapı
grasp i. elle kavrama
grasp i. el sıkma
grasp i. sarılma
grasp i. kucaklama
grasp i. zorla tutma
grasp i. sahip olma
grasp i. zapt etme
grasp i. hakimiyet
grasp i. kol mesafesi
grasp i. zorla alma ve elde tutma gücü
grasp i. erişilebilen şey
grasp i. ulaşılabilir olan şey
grasp i. imkan dahilinde olan şey
grasp i. kavrayan el ve kollar
grasp f. avuçlamak
grasp f. kapmak
grasp f. sıkı tutmak
grasp f. -in usulünü öğrenmek
grasp f. -i kavramak
grasp f. -in esasını kavramak
grasp f. -i anlamak
grasp f. bir konuyu kavramak
grasp f. idrak etmek

"grasp" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 207 sonuç

İngilizce Türkçe
General
grasp the nettle f. zor bir probleme çözüm yolu bulmak
be within someone's grasp f. birinin elde edebileceği bir şey gibi olmak
get a grasp on oneself f. kendine gelmek
have a grasp of f. vakıf olmak
be beyond someone's grasp f. birinin elinden kurtulmuş olmak
be in someone's grasp f. birinin pençesine düşmüş olmak
be within someone's grasp f. birinin kavrayışı içinde olmak
grasp at f. atlamak
escape from someone's grasp f. birinin pençesinden kurtulmak
have a good grasp of f. iyice vakıf olmak
be beyond someone's grasp f. birinin kavrayışının dışında olmak
grasp at f. kapmaya çalışmak
be beyond someone's grasp f. birinin elde edemeyeceği bir şey olmak
get a grasp on oneself f. kendine hakim olmak
grasp at f. uzanmak
have a grasp of f. hakim olmak (konuya vb)
grasp a chance f. şans yakalamak
grasp at f. tutmaya çalışmak
grasp at f. seve seve kabul etmek
grasp at f. ümit bağlamak
have a good grasp of f. -i iyi kavramak
grasp at f. -e uzanmak
grasp the meaning of something f. mana çıkarmak
grasp someone by f. bileğinden tutmak/yakalamak
not understand/comprehend/grasp the lesson f. dersi anlamamak
Phrasals
grasp at f. havada kapmak
grasp at f. yakalamaya çalışmak
grasp at f. elde etmeye uğraşmak
grasp (someone or something) by (something) f. (birini/bir şeyi bir yerinden) yakalamak
grasp (someone or something) by (something) f. (birini/bir şeyi bir yerinden) tutmak
grasp (someone or something) by (something) f. (birini/bir şeyi bir yerinden) sıkıca tutmak
grasp at (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne atlamak
grasp at (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yakalamaya çalışmak
grasp at (someone or something) f. (birini/bir şeyi) tutmaya çalışmak
grasp at (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak/kavramak
grasp by f. -'den tutmak/yakalamak
grasp by f. -'den sıkıca tutmak
grasp of f. vakıf olmak
grasp of f. hakim olmak
grasp of f. iyice kavramak
Proverb
a drowning man will grasp at a straw denize düşen yılana sarılır
a drowning man will grasp at a straw çaresiz kalan her yolu dener
Idioms
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) f. iyice kavramak
have (solid) grasp of something f. iyice kavramak
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) f. tam olarak kapmak
have (solid) grasp of something f. tam olarak kapmak
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) f. tam olarak idrak etmek
have (solid) grasp of something f. tam olarak idrak etmek
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) f. iyice anlamak
have (solid) grasp of something f. iyice anlamak
have a good grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
get a good grasp of something f. bir konuyu iyice kavramak
get a solid grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
get a sound grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
get a sound grasp of something f. bir konuyu iyice kavramak
have a solid grasp of something f. bir konuyu iyice kavramak
have a good grasp of something f. bir konuyu iyice kavramak
have a sound grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
have a sound grasp of something f. bir konuyu iyice kavramak
get a solid grasp of something f. bir konuyu iyice kavramak
get a good grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
have a solid grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
get within one's grasp f. elde edilebilir olmak
within someone's grasp f. elde edilebilir olmak
be within one's grasp f. elde edilebilir olmak
grasp at straws f. her yola başvurmak
lose one's grasp on f. elinden kayıp gitmek
grasp at straws f. her yolu denemek
grasp at straws f. her çareye başvurmak
grasp at a straw f. kendini kurtarmak için her şeyi yapmak
lose one's grasp on f. kontrolü kaybetmeye başlamak
grasp the nettle f. soruna müdahale etmek
grasp the nettle f. sorunlarla yüzleşmek
grasp the nettle f. zorluklara göğüs germek
grasp at straws f. uçan kuştan medet ummak
grasp in the dark f. belirsizlik içinde savrulmak
grasp in the dark f. körebe oynar gibi karanlıkta tutunmaya çalışmak
grasp in the dark f. önünü görmeden ilerlemek
grasp in the dark f. ne yapacağını bilmemek
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek
have/get a (solid) grasp of something f. bir şeyi kavramak
have/get a (solid) grasp of something f. bir şeyi iyi anlamak
have/get a (solid) grasp of something f. bir şeyi kapmak (anlamak)
have/get a (solid) grasp of something f. bir şeyi iyi idrak etmek
have/get a (sound) grasp of something f. bir şeyi kavramak
have/get a (sound) grasp of something f. bir şeyi iyi anlamak
have/get a (sound) grasp of something f. bir şeyi kapmak (anlamak)
have/get a (sound) grasp of something f. bir şeyi iyi idrak etmek
have/get a (good) grasp of something f. bir şeyi kavramak
have/get a (good) grasp of something f. bir şeyi iyi anlamak
have/get a (good) grasp of something f. bir şeyi kapmak (anlamak)
have/get a (good) grasp of something f. bir şeyi iyi idrak etmek
clutch/grasp at straws f. kendini çaresizce bir durumdan kurtarmaya çalışmak
clutch/grasp at straws f. denize düşüp yılana sarılmak
clutch/grasp at straws f. çaresizce çırpınmak
clutch/grasp at straws f. uçan kuştan medet ummak
clutch/grasp at straws f. boşa çabalamak
clutch/grasp at straws f. olmayacak duaya amin demek
get a good grasp of (something) f. (bir konuyu iyice) kavramak
get a good grasp of (something) f. (bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak
get a good grasp of (something) f. (bir şeyi iyi) anlamak
get a good grasp of (something) f. (bir şeyi) kapmak (anlamak)
get a good grasp of (something) f. (bir şeyi iyi) idrak etmek
get a solid grasp of (something) f. (bir konuyu iyice) kavramak
get a solid grasp of (something) f. (bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak
get a solid grasp of (something) f. (bir şeyi iyi) anlamak
get a solid grasp of (something) f. (bir şeyi) kapmak (anlamak)
get a solid grasp of (something) f. (bir şeyi iyi) idrak etmek
get a sound grasp of (something) f. (bir konuyu iyice) kavramak
get a sound grasp of (something) f. (bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak
get a sound grasp of (something) f. (bir şeyi iyi) anlamak
get a sound grasp of (something) f. (bir şeyi) kapmak (anlamak)
get a sound grasp of (something) f. (bir şeyi iyi) idrak etmek
get a good grasp on (something) f. (bir konuyu iyice) kavramak
get a good grasp on (something) f. (bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak
get a good grasp on (something) f. (bir şeyi iyi) anlamak
get a good grasp on (something) f. (bir şeyi) kapmak (anlamak)
get a good grasp on (something) f. (bir şeyi iyi) idrak etmek
get a solid grasp on (something) f. (bir konuyu iyice) kavramak
get a solid grasp on (something) f. (bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak
get a solid grasp on (something) f. (bir şeyi iyi) anlamak
get a solid grasp on (something) f. (bir şeyi) kapmak (anlamak)
get a solid grasp on (something) f. (bir şeyi iyi) idrak etmek
get a sound grasp on (something) f. (bir konuyu iyice) kavramak
get a sound grasp on (something) f. (bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak
get a sound grasp on (something) f. (bir şeyi iyi) anlamak
get a sound grasp on (something) f. (bir şeyi) kapmak (anlamak)
get a sound grasp on (something) f. (bir şeyi iyi) idrak etmek
grasp the bull by its/the horns f. elini taşın altına koymak
grasp the bull by its/the horns f. pabuç bırakmamak
have a (solid) grasp of something f. bir şeyi iyice kavramak
have a (solid) grasp of something f. bir şeyi tam olarak kapmak
have a (solid) grasp of something f. bir şeyi tam olarak idrak etmek
have a (solid) grasp of something f. bir şeyi iyice anlamak
have a (solid) grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
have a (sound) grasp of something f. bir şeyi iyice kavramak
have a (sound) grasp of something f. bir şeyi tam olarak kapmak
have a (sound) grasp of something f. bir şeyi tam olarak idrak etmek
have a (sound) grasp of something f. bir şeyi iyice anlamak
have a (sound) grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
have a (good) grasp of something f. bir şeyi iyice kavramak
have a (good) grasp of something f. bir şeyi tam olarak kapmak
have a (good) grasp of something f. bir şeyi tam olarak idrak etmek
have a (good) grasp of something f. bir şeyi iyice anlamak
have a (good) grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
get a (solid) grasp of something f. bir şeyi iyice kavramak
get a (solid) grasp of something f. bir şeyi tam olarak kapmak
get a (solid) grasp of something f. bir şeyi tam olarak idrak etmek
get a (solid) grasp of something f. bir şeyi iyice anlamak
get a (solid) grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
get a (sound) grasp of something f. bir şeyi iyice kavramak
get a (sound) grasp of something f. bir şeyi tam olarak kapmak
get a (sound) grasp of something f. bir şeyi tam olarak idrak etmek
get a (sound) grasp of something f. bir şeyi iyice anlamak
get a (sound) grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
get a (good) grasp of something f. bir şeyi iyice kavramak
get a (good) grasp of something f. bir şeyi tam olarak kapmak
get a (good) grasp of something f. bir şeyi tam olarak idrak etmek
get a (good) grasp of something f. bir şeyi iyice anlamak
get a (good) grasp of something f. bir konuya tam anlamıyla hakim olmak
let something slip through your grasp f. bir şeyin elinden kayıp gitmesine izin vermek/engel olamamak
let something slip through your grasp f. bir şeyi elinden kaçırmak
let something slip through your grasp f. bir şeyin parmaklarının ucundan kayıp gitmesine izin vermek/engel olamamak
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek
beyond the grasp expr. anlaşılması zor/güç
be within one's grasp expr. başarılabilir/ulaşılabilir
within someone's grasp expr. başarılabilir/ulaşılabilir
get within one's grasp expr. başarılabilir/ulaşılabilir
grasp at a straw expr. denize düşen yılana sarılır
within someone's grasp expr. erişebileceği mesafede
grasp all, lose all expr. tamah zarar getirir
within one's grasp expr. birinin erişebileceği uzaklıkta/mesafede
within one's grasp expr. birinin ulaşabileceği uzaklıkta/mesafede
within one's grasp expr. birinin elinin altında
within one's grasp expr. elde edilebilir
within one's grasp expr. çok yakında
within one's grasp expr. elde etmeye ramak kalmış
within one's grasp expr. başarılabilir/ulaşılabilir
within grasp expr. erişilebilir mesafede
within grasp expr. uzanma mesafesinde
within grasp expr. erişilebilir uzaklıkta
within grasp expr. elinin altında
within grasp expr. yakında
within grasp expr. elde etmeye ramak kalmış
within grasp expr. başarılabilir/ulaşılabilir uzaklıkta
within grasp expr. kazanılabilir
within grasp expr. elde edilebilir
within grasp expr. yakalanmaya çok yakın
within grasp expr. yakalanmak/ele geçirilmek üzere
Speaking
he slipped out of our grasp expr. elimizden kaydı gitti
Technical
object handling with grasp-type grippers i. nesnelerin kavrayıcı tipte pençelerle idaresi
Medical
palmar grasp i. avuçlama refleksi
palmar grasp reflex i. avuçlama refleksi
raking grasp i. bebeklerin bir nesneyi pençe şeklinde tutması
palmar grasp reflex i. yeni doğanın kendisine bir şey uzatıldığında onu kavrama için gösterdiği refleks
palmar grasp i. yeni doğanın kendisine bir şey uzatıldığında onu kavrama için gösterdiği refleks
Pathology
grasp reflex i. yetişkinlerde beynin ön lobunun hasar görmesi ile ilişkilendirilen, avuç içindeki dokunsal uyarıya yanıt olarak parmakların istemsizce bükülmesi