çıkıntı yapan - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

çıkıntı yapan



"çıkıntı yapan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 7 sonuç

Türkçe İngilizce
General
çıkıntı yapan beetle s.
çıkıntı yapan jutting s.
çıkıntı yapan imminent [obsolete] s.
çıkıntı yapan popping s.
çıkıntı yapan snaggy s.
çıkıntı yapan protrudable s.
çıkıntı yapan sticking s.

"çıkıntı yapan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 54 sonuç

Türkçe İngilizce
General
iskoçça'da denize çıkıntı yapan kara burnu anlamında sözcük mull i.
denize çıkıntı yapan toprak parçası nook [obsolete] i.
çıkıntı yapan engel hub [us] i.
çıkıntı yapan kısım huckle i.
çıkıntı yapan şey bulger i.
aşağı doğru çıkıntı yapan su altındaki bir buz kütlesi bummock i.
amerika'nın erken koloni dönemine ait evlerde öne doğru çıkıntı yapan ikinci katın altındaki dikey kalasın ucu drop i.
yarımada gibi çıkıntı yapan şey peninsula i.
çıkıntı yapan kısım pop-up i.
çıkıntı yapan şey outshoot i.
çıkıntı yapan kısım protrusion i.
çıkıntı yapan kısım protuberancy i.
çıkıntı yapan kısım protuberation i.
çıkıntı yapan şey stickup i.
belden sarkan bluz gibi çıkıntı yapan bloused s.
küremsi biçimde çıkıntı yapan convexed s.
yukarı doğru çıkıntı yapan outstanding s.
Industry
çarkla ayakkabılara girinti çıkıntı yapan kimse wheeler i.
Technical
duvarda çıkıntı yapan ve ucunda kaldırma ekipmanı bulunan sabit kol veya destek derrick i.
kolları janttan çıkıntı yapan tekerlek pilot wheel i.
çıkıntı yapan eleman beard i.
Architecture
duvarla bağlantılı ve çıkıntı yapan sütun attached column i.
üçgen çatıdan çıkıntı yapan kiremit kenarı verge i.
kemer tepesinde çıkıntı yapan bir silme hood molding i.
çatının çıkıntı yapan kısmını, cumbayı veya balkonu destekleyen kısa ahşap dirsek veya konsol lookout i.
çatının çıkıntı yapan kısmını, cumbayı veya balkonu destekleyen kısa ahşap dirsek veya konsol look-out i.
yapının çıkıntı yapan kısmı overhang i.
Construction
bir yapının çıkıntı yapan açık bölmesi loggia i.
bir yapının çıkıntı yapan kısmı jetty i.
duvarın dışarı doğru çıkıntı yapan kısmı breast i.
(istihkam duvarı) dışa doğru çıkıntı yapan salient s.
Automotive
(pnömatik lastikte) çıkıntı yapan jant veya kenar bead i.
Aeronautic
uçak veya başka bir taşıtın çıkıntı yapan ön kısmı nose i.
Marine
gemi veya tekneye denge sağlamak üzere yanlardan çıkıntı yapan kiriş outrigger i.
suyun üzerine doğru çıkıntı yapan bir düzeneğe sahip, direği geminin ıskaçasına oturtmak veya ıskaçadan çıkarmak için kullanılan büyük bir yapı masting house i.
Medical
organın yüzeyinde çıkıntı yapan ufak doku kitlesi granulation i.
Anatomy
kalp kulakçıklarının üst kısmından çıkıntı yapan küçük bir konik kese atrial auricle i.
bazı memelilerde skapulanın akromiyonundan geriye aşağı doğru çıkıntı yapan bir uzantı metacromion i.
bel bölgesindeki omurun ön eklem uzantısından çıkıntı yapan tüberkül metapophysis i.
göğüs kemiğinin ön kısmında bulunup köprücük kemiklerinin arasından öne doğru çıkıntı yapan ve genellikle ucunda kıkırdak bulunan yapı omosternum i.
Botanic
bataklıkta yetişen ağaçların köklerinden yukarı doğru çıkıntı yapan dikey ve genelde konik olan odunsu yapı knee i.
bataklık servisinin köklerinden yukarı doğru çıkıntı yapan içi boş yuvarlak yumrular knee i.
bazı tatlısu yosunlarının anteridyumunun duvarını oluşturan sekiz kılıftan her birinin iç duvarının orta kısmında yer alan ve dışa doğru çıkıntı yapan silindirik hücreler manubrium i.
Geography
denize çıkıntı yapan yükseklik noup [scottish] i.
denize çıkıntı yapan yükseklik promontory i.
arap yarımadası'ndan kuzeydeki basra körfezi'ne doğru çıkıntı yapan bir yarımada katar peninsula i.
arap yarımadası'ndan kuzeydeki basra körfezi'ne doğru çıkıntı yapan bir yarımada qatar peninsula i.
çıkıntı yapan kaya kütlesi snout i.
denize çıkıntı yapan yükseklik snout i.
Geology
buzul veya kar alanından çıkıntı yapan kaya sırtı cleaver i.
batolitten çıkıntı yapan kubbe şeklinde yapı cupola i.
Archaic
kayalıklardan çıkıntı yapan, çoğunlukla kararmış haldeki mercan topağı negrohead [aus] i.
binadan çıkıntı yapan küçük yapı bulk i.
denize çıkıntı yapan yükseklik scaw i.