all but

"all but" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 11 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Genel
1	Genel	all but zf.	dışında hepsi
All but three of the cars in the parking lot were white. Otoparktaki arabaların üçü dışında hepsi beyazdı. More Sentences
2	Genel	all but zf.	gibi
The main streets of many small towns have been all but abandoned thanks, in large part, to behemoths like Wal-Mart. Birçok küçük kasabanın ana caddeleri, büyük ölçüde Wal-Mart gibi devler sayesinde terk edilmiş durumda. More Sentences
3	Genel	all but zf.	neredeyse
Well, today the President-in-Office all but admitted that this is the case. Bugün Görevdeki Başkan bunun böyle olduğunu neredeyse itiraf etti. More Sentences
4	Genel	all but zf.	hemen hemen
He has all but finished the work. Hemen hemen işi bitirdi. More Sentences
Deyim
5	Deyim	all but zf.	neredeyse
Sometimes, the Chamber is all but empty, in spite of the fact that interesting issues are being debated. Bazen ilginç konular tartışılıyor olmasına rağmen Meclis neredeyse bomboş oluyor. More Sentences
Genel
6	Genel	all but zf.	az kalsın
7	Genel	all but zf.	az daha
8	Genel	all but zf.	-den başka
9	Genel	all but zf.	-den gayri hepsi
10	Genel	all but zf.	adeta
11	Genel	all but zf.	yaklaşık olarak

"all but" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 86 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Genel
1	Genel	all but one zf.	biri hariç hepsi
I have cut up all but one of my credit cards. Kredi kartlarımın biri hariç hepsini kestim. More Sentences
Deyim
2	Deyim	all but impossible expr.	neredeyse imkansız
Today, this is all but impossible. Bugün için bu neredeyse imkânsız. More Sentences
Genel
3	Genel	all but certain f.	hemen hemen emin olmak
İfadeler
4	İfadeler	all very well but expr.	iyi ama
5	İfadeler	all well and good but expr.	iyi ancak
6	İfadeler	all very well but expr.	iyi ancak
Konuşma Dili
7	Konuşma Dili	but it doesn't matter at all expr.	ama artık bir önemi kalmadı
8	Konuşma Dili	all but certain expr.	kaçınılmaz
9	Konuşma Dili	(but) still and all expr.	her şeye rağmen
10	Konuşma Dili	(but) still and all expr.	(ama) yine de
11	Konuşma Dili	(but) still and all expr.	(fakat) ne var ki
12	Konuşma Dili	(but) still and all expr.	(fakat) gel gör ki
13	Konuşma Dili	(but) still and all expr.	(fakat) buna rağmen
14	Konuşma Dili	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
15	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	aslında hoş da/ama…
16	Konuşma Dili	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
17	Konuşma Dili	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
18	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	iyi hoş da…
19	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	aslında güzel de/ama…
20	Konuşma Dili	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
21	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	iyi güzel de…
22	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	iyi güzel ama…
23	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	aslında iyi de/ama…
24	Konuşma Dili	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
25	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	iyi hoş ama…
26	Konuşma Dili	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
27	Konuşma Dili	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
28	Konuşma Dili	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
29	Konuşma Dili	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
30	Konuşma Dili	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
31	Konuşma Dili	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
32	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	iyi hoş da…
33	Konuşma Dili	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
34	Konuşma Dili	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
35	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	iyi güzel de…
36	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	iyi güzel ama…
37	Konuşma Dili	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
38	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	aslında iyi de/ama…
39	Konuşma Dili	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
40	Konuşma Dili	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
41	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	iyi hoş ama…
42	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	aslında hoş da/ama…
43	Konuşma Dili	all very well/fine but... expr.	aslında güzel de/ama…
Deyim
44	Deyim	all over but the shouting expr.	hemen hemen sona ermiş
45	Deyim	all over but the shouting expr.	kesin sonuç
46	Deyim	all over but the shouting expr.	sonuç kesin
47	Deyim	all over but the shouting expr.	sonucu artık belli olacak biçimde neredeyse bitmiş
48	Deyim	all over but the shouting expr.	artık sonuç değişmez
49	Deyim	jack of all trades but master of none expr.	elinden her iş gelen fakat hiç birinde uzman olamayan kimse
50	Deyim	in all but name expr.	her şeyi var, bir tek ismi yok
51	Deyim	in all but name expr.	her şeyi tam, bir tek ismi eksik
52	Deyim	all but certain to expr.	hemen hemen kesin
53	Deyim	all but certain to expr.	çok büyük ihtimalle
54	Deyim	it's all over but the shouting expr.	ne yapılsa boşuna
55	Deyim	it's all over but the shouting expr.	artık her şey bitti
56	Deyim	it's all over but the shouting expr.	ağzınla kuş tutsan nafile
57	Deyim	it's all over but the shouting expr.	ne yapılsa sonuç değişmez
58	Deyim	it's all over but the shouting expr.	sonuç belli
59	Deyim	it's all over but the shouting expr.	ne yapılsa sonuç değişmez
60	Deyim	it's all over but the shouting expr.	artık her şey bitti
61	Deyim	it's all over but the shouting expr.	ne yapılsa boşuna
62	Deyim	it's all over but the shouting expr.	sonuç kesinleşti
63	Deyim	it's all over but the shouting expr.	ağzınla kuş tutsan nafile
64	Deyim	it's all over but the shouting expr.	sonuç belli
65	Deyim	it's all over but the shouting expr.	ne yapılsa sonuç değişmez
66	Deyim	it's all over but the shouting expr.	artık her şey bitti
67	Deyim	it's all over but the shouting expr.	ağzınla kuş tutsan nafile
68	Deyim	it's all over but the shouting expr.	ne yapılsa boşuna
69	Deyim	it's all over but the shouting expr.	sonuç kesinleşti
Konuşma
70	Konuşma	he all but died i.	az kaldı ölüyordu
71	Konuşma	that's all very well but expr.	hepsi iyi hoş ama
72	Konuşma	it's all very well but expr.	iyi hoş da
73	Konuşma	it's all very well but expr.	hepsi iyi hoş ama
74	Konuşma	it's all but done expr.	bitti sayılır
75	Konuşma	it's all very well but expr.	her şey iyi güzel de
76	Konuşma	that's all very well and good but expr.	hepsi iyi hoş ama
77	Konuşma	it's all but done expr.	yapıldı bitti sayılır
78	Konuşma	that's all very good but expr.	iyi hoş ama
79	Konuşma	all well and good but expr.	iyi ama
80	Konuşma	all fine and well but expr.	bunların hepsi iyi güzel de
81	Konuşma	but that's not all expr.	fakat hepsi bu kadar değil
Eğitim
82	Eğitim	abd (all but dissertation) i.	doktora tezi haricinde, dersler ve sınavlar gibi gerekli tüm şartları yerine getirmiş olan doktora adayı
Argo
83	Argo	all in the kool-aid but don't know the flavor s.	bilmediği işe karışmak/burnunu sokma
Modern Argo
84	Modern Argo	abd (all but dissertation) i.	doktora eğitiminin tez yazmak dışında tüm yükümlülüklerini tamamlamış kimse
85	Modern Argo	abf (all but face) i.	yüzü dışında vücudu güzel kadın
86	Modern Argo	abf (all but face) i.	vücudu çok güzel olup yüzü çirkin olan kadın