Geçmiş

bir tutmak

"bir tutmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	bir tutmak	identify f.
2	Genel	bir tutmak	consider equal f.
3	Genel	bir tutmak	bracket f.
4	Genel	bir tutmak	coequate f.

"bir tutmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	(elinde) (bir şey) tutmak	hold f.
General
2	Genel	çit kazıklarını bir arada tutmak için kazıkların tepesine geçirilen esnek tahta	edder [obsolete] i.
3	Genel	bir yığındaki malzemeleri bir arada tutmak için kullanılan malzeme	matrix i.
4	Genel	kötü kimseleri uzaklaştırmak veya baskı altında tutmak için linç kanunu yöntemlerini kullanan kanun dışı bir teşkilat	white cap i.
5	Genel	bir şeyi tutmak için kullanılan cihaz	holding device i.
6	Genel	içindekileri sabit bir nemde tutmak için tasarlanmış kutu	humidor i.
7	Genel	nesneleri bir arada tutmak için kullanılan, esnek yapılı doğal veya sentetik kauçuk halka	gum band [pennsylvania] i.
8	Genel	aklının bir köşesinde tutmak	keep something in a corner of one's mind f.
9	Genel	birşeyi belirli bir şekilde tutmak	poise f.
10	Genel	bir başkasını sorumlu tutmak	pass the buck f.
11	Genel	tutmak (belirli bir vaziyette)	prop f.
12	Genel	bir şeyi kilit altında tutmak	lock something up f.
13	Genel	bir şeyi gizli tutmak	keep something under one's hat f.
14	Genel	bir şeyi kilit altında tutmak	lock something away f.
15	Genel	kapalı bir yerde tutmak	coop up f.
16	Genel	bir arada tutmak	hold together f.
17	Genel	ayakta tutmak (bir kimseyi manen)	support f.
18	Genel	birini bir şeyi yapmaktan muaf tutmak	excuse from f.
19	Genel	gözetim altında tutmak (bir yeri)	cover f.
20	Genel	sıkı bir gözetim altında tutmak	keep a close watch on f.
21	Genel	bir şey birini ayakta tutmak	carry one through f.
22	Genel	tutmak (bir yekun)	add up to f.
23	Genel	yerine getirmekten muaf tutmak (bir sorumluluğu/yükümlülüğü)	absolve from f.
24	Genel	pansiyon otel vb'nde kaydını yaptırıp bir oda tutmak	check into f.
25	Genel	bir şeyi gizli tutmak	keep (something) close to one's chest f.
26	Genel	bir şeyi sır olarak tutmak	keep (something) close to one's chest f.
27	Genel	bir yekun tutmak	add up to f.
28	Genel	tutmak (bir başka şeyi)	agree f.
29	Genel	belli bir sınırda tutmak	keep within bounds f.
30	Genel	birisini (uyuşturucu vb gibi) kötü bir alışkanlıktan uzak tutmak	wean someone away f.
31	Genel	birisini (uyuşturucu vb gibi) kötü bir alışkanlıktan uzak tutmak	wean someone off f.
32	Genel	birisini bir şeyden sorumlu tutmak	hold somebody responsible for something f.
33	Genel	belli bir seviyede tutmak	keep at a certain level f.
34	Genel	birini bir yerde tutsak tutmak	entomb someone in something f.
35	Genel	(bir şeyler) yapacağı tutmak	happen to do f.
36	Genel	hafızasında önemli bir yer tutmak	still linger strongly in one's memory f.
37	Genel	bir kimseyi iktidarda tutmak	keep someone in power f.
38	Genel	bir şeyi gündemde tutmak	keep something on the agenda f.
39	Genel	sağlama bir yekun tutmak	add up fast f.
40	Genel	belirli bir düzeyde tutmak	maintain f.
41	Genel	belirli bir seviyede tutmak	maintain f.
42	Genel	(bir yöne/kişiye doğru) meşale tutmak	shine a torch f.
43	Genel	sabit bir durumda tutmak	embalm f.
44	Genel	bir yerde tutmak	keep f.
45	Genel	bir seviyede/durumda tutmak	keep f.
46	Genel	(bir şeyi) kaldırıp tutmak	uphold f.
47	Genel	(bir şeyin) bombardımanına tutmak	besiege f.
48	Genel	(sadakat) bir arada tutmak	bind f.
49	Genel	(bir şeyi) elinde tutmak	handhold f.
50	Genel	bir şeyi tutmak	wrangle f.
51	Genel	çekiçleme kuvvetine direnmek için bir aleti perçine karşı tutmak	buck (up) f.
52	Genel	(sığır sürüsünü) bir arada tutmak	hold f.
53	Genel	belirli bir koşulda (sıcaklık, basınç, nem) tutmak	hold f.
54	Genel	belirli bir işleme aşamasında tutmak	hold f.
55	Genel	(bir yerden çıkması gereken şeyi) kontrol altında tutmak	hush f.
56	Genel	düzensizce bir arada tutmak	lumber f.
57	Genel	bir kenarda tutmak	depose [obsolete] f.
58	Genel	(birini) belirli bir faaliyetten men etmeden gözetim altında tutmak	graylist f.
59	Genel	katı bir şekilde tutmak	overkeep f.
60	Genel	(belirli bir miktar) tutmak	run f.
61	Genel	güvende tutmak için bir yere koymak	commit f.
62	Genel	bir şeyin yerini tutmak	commute f.
63	Genel	(bir yerde veya durumda) tutmak	continue f.
64	Genel	(bir şeyle) sıkıca tutmak	fasten f.
65	Genel	belirli bir durumda tutmak	possess f.
66	Genel	kapalı vana sayesinde bir şeyi içeride tutmak	gate f.
67	Genel	(belirli bir vaziyette) tutmak	scoat f.
68	Genel	bir yerde uzak tutmak	seclude [obsolete] f.
69	Genel	düzenli bir yol tutmak	stair-step f.
70	Genel	(bir seviyede/durumda) tutmak	keep f.
Phrasals
71	Öbek Fiiller	sözleşmeyle (hakim karşısına çıkmak, sulhu bozmamak gibi) bir işi yapmaya mecbur tutmak	bind over f.
72	Öbek Fiiller	bir arada tutmak	whip in f.
73	Öbek Fiiller	bir arada tutmak	circle in f.
74	Öbek Fiiller	iyi bir halde tutmak	keep up f.
75	Öbek Fiiller	bir şeyle bir/eşit tutmak/görmek	value someone or something as something f.
76	Öbek Fiiller	bir kenarda bekletmek/tutmak/saklamak	place aside f.
77	Öbek Fiiller	bir kenarda tutmak/saklamak	place aside f.
78	Öbek Fiiller	bir işleme tabi tutmak	submit to f.
79	Öbek Fiiller	bir işleme tabi tutmak	submit someone or something to something f.
80	Öbek Fiiller	(birini veya bir şeyi) yakınında tutmak	have (someone or something) about f.
81	Öbek Fiiller	(birini veya bir şeyi) yanında tutmak	have (someone or something) about f.
82	Öbek Fiiller	(birini veya bir şeyi) yakınında tutmak	have (someone or something) around f.
83	Öbek Fiiller	(birini veya bir şeyi) yanında tutmak	have (someone or something) around f.
84	Öbek Fiiller	bir şeye hortum tutmak	hose something down f.
85	Öbek Fiiller	bir şey ile (kol vb) birini tutmak/yakalamak	grab someone with something f.
86	Öbek Fiiller	bir şeyi birinden uzak tutmak	get something away from someone f.
87	Öbek Fiiller	bir şeyi birinden uzak tutmak	get away from f.
88	Öbek Fiiller	bir şey ile (kol vb) birini tutmak/yakalamak	seize someone with something f.
89	Öbek Fiiller	bir şeyi birisi için tutmak/saklamak/emanet almak	hold something for someone f.
90	Öbek Fiiller	birisini bir durum/vaziyet içerisinde tutmak	maintain someone in something f.
91	Öbek Fiiller	bir şeyi tutmak/beğenmek	swing with something f.
92	Öbek Fiiller	görebileceği bir yerde tutmak	keep in sight f.
93	Öbek Fiiller	ile bir tutmak	rate (someone or something) with (someone or something else) f.
94	Öbek Fiiller	(önem açısından) bir şeyden üstün tutmak	put ahead f.
95	Öbek Fiiller	(birini bir şeyle) bir tutmak	equate someone with something f.
96	Öbek Fiiller	(bir görev için) birini tutmak	hire someone out f.
97	Öbek Fiiller	(bir şeyin üzerinde) ritim tutmak	drum on (something) f.
98	Öbek Fiiller	(bir şeye) vurarak ritim tutmak	drum on (something) f.
99	Öbek Fiiller	bir şeye vurarak ritim tutmak/yapmak	drum on something f.
100	Öbek Fiiller	bir şeyin üzerinde ritim tutmak	drum on something f.
101	Öbek Fiiller	birinin/bir şeyin yerini tutmak	sub for someone or something f.
102	Öbek Fiiller	bir şeyi havada tutmak	stick something up f.
103	Öbek Fiiller	bir durumu/sorunu tekrar gözden geçirerek bir şeyi hariç tutmak	factor out f.
104	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) uzak tutmak için (bir şeyi) çitle çevirmek	fence (someone or something) off from (something) f.
105	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir yerden uzak tutmak	force back f.
106	Öbek Fiiller	(bir şeyi) birbirine atıp tutmak	throw (something) back and forth f.
107	Öbek Fiiller	(bir şeyi) karşılıklı atıp tutmak	throw (something) back and forth f.
108	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) uzak tutmak	keep away (from someone or something) f.
109	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi konu dışında tutmak	get around someone or something f.
110	Öbek Fiiller	(bir şeyi) korunaklı bir şeyin/alanın içinde tutmak	enclose (something) (with)in (something) f.
111	Öbek Fiiller	birini veya bir şeyi belli bir uzaklıkta tutmak	hold someone or something at something f.
112	Öbek Fiiller	(birini veya bir şeyi) kaba bir şekilde tutmak	paw at (someone or something) f.
113	Öbek Fiiller	(birinden veya bir şeyden) uzakta tutmak	get away f.
114	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) el üstünde tutmak	handle (someone or something) with gloves f.
115	Öbek Fiiller	(birini bir şey hakkında) soru yağmuruna tutmak	grill (someone) (about something) f.
116	Öbek Fiiller	(birini bir konuda) soru bombardımanına tutmak	grill (someone) (about something) f.
117	Öbek Fiiller	(bir kişiyi) diğerlerinden ayrı tutmak	shut away f.
118	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında tutmak	hold (someone or something) out of (something) f.
119	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şeyden) uzak tutmak	hold (someone or something) out of (something) f.
120	Öbek Fiiller	bir şeyi bir şeye/yere tutmak	hold something against someone or something f.
121	Öbek Fiiller	bir şeyi bir şeyin üstüne bastırmak/tutmak	hold something against someone or something f.
122	Öbek Fiiller	birine/bir şeye karşı kin tutmak	hold something against someone or something f.
123	Öbek Fiiller	bir şeye ışık tutmak	bring out f.
124	Öbek Fiiller	bir bilgi bombardımanına tutmak	immerse someone or something in something f.
125	Öbek Fiiller	bir şey bombardımanına tutmak	immerse in f.
126	Öbek Fiiller	bir şeyi aşağıda tutmak	keep something down f.
127	Öbek Fiiller	bir şeyi alçak tutmak	keep something down f.
128	Öbek Fiiller	bir şeyi inik/kapalı tutmak	keep something down f.
129	Öbek Fiiller	bir şeyi yerinde tutmak	keep something down f.
130	Öbek Fiiller	bir şeyi ağırlık uygulayarak yerinde/sabit tutmak	keep something down f.
131	Öbek Fiiller	bir şeyi düşük tutmak	keep something down f.
132	Öbek Fiiller	bir şeyi alçak tutmak	keep something down f.
133	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı tutmak	lump (someone or something) (in) with (someone or something) f.
134	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) bir tutmak/değerlendirmek	lump (someone or something) (in) with (someone or something) f.
135	Öbek Fiiller	aynı/bir tutmak	lump with f.
136	Öbek Fiiller	(birini bir şeyden) sorumlu tutmak	pull (one) up on (something) f.
137	Öbek Fiiller	(birini bir şeyden) mesul tutmak	pull (one) up on (something) f.
138	Öbek Fiiller	birini veya bir şeyi birinden veya bir şeyden daha üstün/yukarıda tutmak	set someone or something above someone or something f.
139	Öbek Fiiller	birini veya bir şeyi birinin veya bir şeyin üstünde tutmak	set someone or something above someone or something f.
140	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şey yağmuruna tutmak	shower someone or something with something f.
141	Öbek Fiiller	bir şey yağmuruna tutmak	shower with f.
142	Öbek Fiiller	bir yerde tutmak	stick in f.
143	Öbek Fiiller	(bir şeyde/yerde) tutmak	stick into (something) f.
144	Öbek Fiiller	(birini bir dönemde) ekonomik olarak ayakta tutmak	sustain (one) in (something) f.
145	Öbek Fiiller	(bir şeyden birini) sorumlu tutmak	tax (one) with (something) f.
146	Öbek Fiiller	(birini bir şeyden) mesul tutmak	tax (one) with (something) f.
147	Öbek Fiiller	(biriyle) birlikte bir yerde tutmak	keep in with (someone) f.
148	Öbek Fiiller	(birinin) yanında bir yerde tutmak	keep in with (someone) f.
149	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle tutmak	keep someone or something in with someone or something f.
150	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle beraber tutmak	keep someone or something in with someone or something f.
151	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanında tutmak	keep someone or something in with someone or something f.
152	Öbek Fiiller	toplamda (belli bir miktar) tutmak	run to f.
153	Öbek Fiiller	toplamda belli bir miktar tutmak	run to something f.
154	Öbek Fiiller	belli bir miktar tutmak	run to f.
155	Öbek Fiiller	(birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstün tutmak	prize (someone or something) above (someone or something else) f.
156	Öbek Fiiller	birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak	prize someone or something above someone or something f.
157	Öbek Fiiller	birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak	put (someone or something) above (someone or something) f.
158	Öbek Fiiller	birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak	put someone or something above someone or something f.
159	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi biri/bir şey) için tutmak	keep (someone or something) for (someone or something) f.
160	Öbek Fiiller	(biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak	keep (something) for (someone or something) f.
161	Öbek Fiiller	biri için birini/bir şeyi tutmak	keep someone or something for someone f.
162	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi biri için elinde tutmak	keep someone or something for someone f.
163	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi birinin yanında tutmak	keep someone or something by someone f.
164	Öbek Fiiller	birini bir konu, plan, proje hakkında güncel tutmak	keep in f.
165	Öbek Fiiller	birini bir planın, projenin içine almak/içinde tutmak	keep in f.
166	Öbek Fiiller	(bir şeyin) altında tutmak	keep under (something) f.
167	Öbek Fiiller	(bir şey) altında tutmak	keep under (something) f.
168	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şeyin altında tutmak	keep someone or something under something f.
169	Öbek Fiiller	(belli bir zamana) kadar tutmak	keep until (some point in time) f.
170	Öbek Fiiller	(bir şeyin/yerin) içinde tutmak	keep within (something or some place) f.
171	Öbek Fiiller	(bir şeyin/yerin) sınırları içerisinde tutmak	keep within (something or some place) f.
172	Öbek Fiiller	(bir şeyin) sınırları içerisinde tutmak	keep within (something) f.
173	Öbek Fiiller	(bir şeyin) kapsamı içerisinde tutmak	keep within (something) f.
174	Öbek Fiiller	(bir şey) kapsamında tutmak	keep within (something) f.
175	Öbek Fiiller	(bir şey) sınırında tutmak	keep within (something) f.
176	Öbek Fiiller	bir kenarda tutmak	lay aside f.
177	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak	lock on (to) (someone or something) f.
178	Öbek Fiiller	(kendini birinden/bir şeyden) uzak tutmak	absent (oneself) from (someone or something) f.
179	Öbek Fiiller	(birini bir şeyden) sorumlu tutmak	accuse (one) of (something) f.
180	Öbek Fiiller	(bir şey) kadar tutmak	add up to (something) f.
181	Öbek Fiiller	(bir şeyle) tutmak	add up to (something) f.
182	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi tutmak	approve of someone or something f.
183	Öbek Fiiller	bir şeyden birini sorumlu tutmak	assign something to someone f.
184	Öbek Fiiller	bir şey hakkında atıp tutmak	bandy something about f.
185	Öbek Fiiller	(gemiyi, tekneyi) bir tehlikeden/engelden uzak tutmak	bear off from (something) f.
186	Öbek Fiiller	(bir şeyi/duyguyu) içinde tutmak	bite down on (something) f.
187	Öbek Fiiller	(bir şeyi/duyguyu) içinde tutmak	bite in (something) f.
188	Öbek Fiiller	(bir şeyden) sorumlu tutmak	blame for (something) f.
189	Öbek Fiiller	bir şeyden birini sorumlu tutmak	blame something on someone f.
190	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şey bombardımanına tutmak	bombard someone or something with something f.
191	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şey yağmuruna tutmak	bombard someone or something with something f.
192	Öbek Fiiller	(birini bir şey) ateşine tutmak	bombard (one) with (something) f.
193	Öbek Fiiller	(birini bir şey) bombardımanına tutmak	bombard (one) with (something) f.
194	Öbek Fiiller	(birini bir şey) yağmuruna tutmak	bombard (one) with (something) f.
195	Öbek Fiiller	bir şeyi içinde tutmak	bottle something up f.
196	Öbek Fiiller	bir şeyi içinde tutmak	bottle something up inside (someone) f.
197	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi suyun üstünde tutmak	buoy someone or something up f.
198	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi yukarıda tutmak	buoy someone or something up f.
199	Öbek Fiiller	elektronik bir aleti deneme sürecine tabi tutmak	burn in f.
200	Öbek Fiiller	(bir şeyi) aklının bir köşesinde tutmak	carry (something) with (one) f.
201	Öbek Fiiller	birini (bir şey) boyunca ayakta tutmak	carry someone through (something) f.
202	Öbek Fiiller	(bir şeyi) sıkıca tutmak	catch at (something) f.
203	Öbek Fiiller	(bir şeyi) tutmak	champ down on (something) f.
204	Öbek Fiiller	birini bir şeyden sorumlu tutmak	charge someone with something f.
205	Öbek Fiiller	(bir şey yapmamak için) kendini tutmak	chomp down on (something) f.
206	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak	cling on (to someone or something) f.
207	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak	cling to (someone or something) f.
208	Öbek Fiiller	(birini bir şeyin) dışında tutmak	close (one) out of (something) f.
209	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) tutmak	clutch at (someone or something) f.
210	Öbek Fiiller	bir şeyi biriyle/bir şeyle sınırlı tutmak	confine something to someone or something f.
211	Öbek Fiiller	bir şeyi biri/bir şey çerçevesinde tutmak	confine something to someone or something f.
212	Öbek Fiiller	bir şeyin kapsamını biriyle/bir şeyle sınırlı tutmak	confine something to someone or something f.
213	Öbek Fiiller	(bir şeyi biriyle/bir şeyle) sınırlı tutmak	confine (something) to (someone or something) f.
214	Öbek Fiiller	(bir şeyi biri/bir şey) çerçevesinde tutmak	confine (something) to (someone or something) f.
215	Öbek Fiiller	(bir şeyin kapsamını biriyle/bir şeyle) sınırlı tutmak	confine (something) to (someone or something) f.
216	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi kapalı bir yerde tutmak	coop someone or something up f.
217	Öbek Fiiller	(birini bir şeyin) dışında bırakmak/tutmak	deal (one) out of (something) f.
218	Öbek Fiiller	(bir şeyi birinden/bir şeyden) uzaklaştırmak/uzak tutmak	deflect (something) away from (someone or something) f.
219	Öbek Fiiller	korunaklı bir şeyin/alanın içinde tutmak	enclose in f.
220	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) denk tutmak	equate (someone or something) with (someone or something) f.
221	Öbek Fiiller	birinin/bir şeyin yerini tutmak	substitute for someone or something f.
222	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şeyden) hariç tutmak	exclude (someone or something) from (something) f.
223	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında tutmak	exclude (someone or something) from (something) f.
224	Öbek Fiiller	birini bir şeyden muaf tutmak	excuse someone from something f.
225	Öbek Fiiller	birini bir şeyden muaf tutmak	exempt someone from something f.
226	Öbek Fiiller	(bir şeyden) muaf tutmak	exempt from (something) f.
227	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi sıkıca tutmak	fasten upon someone or something f.
228	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi sıkıca tutmak	fasten on someone or something f.
229	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi uzak tutmak	fend someone or something off f.
230	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye bir şeyle) ışık tutmak	flash (something) at (someone or something) f.
231	Öbek Fiiller	birine/bir şeye ışık tutmak	flash on someone or something f.
232	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) tutmak/yakalamak için hamle yapmak	grab at (someone or something) f.
233	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) tutmak/yakalamak için hamle yapmak	grab for (someone or something) f.
234	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) sıkı tutmak	grab on to (someone or something) f.
235	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak	grab on to (someone or something) f.
236	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi kapsamında bırakmak/tutmak	grandfather (someone or something) f.
237	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) önceden kazanılmış haklar kapsamında tutmak/bırakmak	grandfather (someone or something) f.
238	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) yeni kısıtlamalardan, uygulamalardan muaf tutmak	grandfather (someone or something) f.
239	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir yerinden) tutmak	grasp (someone or something) by (something) f.
240	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir yerinden) sıkıca tutmak	grasp (someone or something) by (something) f.
241	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak/kavramak	grasp at (someone or something) f.
242	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için yas tutmak	grieve for (someone or something) f.
243	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) yasını tutmak	grieve over (someone or something) f.
244	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) yakalamak/tutmak	grope after (someone or something) f.
245	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) sıkıca tutmak	hang on to (someone or something) f.
246	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) sımsıkı tutmak	hang on to (someone or something) f.
247	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) elde tutmak	hang onto (someone or something) f.
248	Öbek Fiiller	birilerini/bir şeyleri bir arada tutmak	hold someone or something together f.
249	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi ayakta tutmak	hold someone or something together f.
250	Öbek Fiiller	bir şeyi bir arada tutmak	hold something together f.
251	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir yerinden tutmak	hold someone or something by something f.
252	Öbek Fiiller	(bir yerinden) tutmak/yakalamak	hold by (something) f.
253	Öbek Fiiller	(bir şeyi) sıkı sıkı tutmak	hold onto (something) f.
254	Öbek Fiiller	(bir şeyi) tutmak/saklamak	hold onto (something) f.
255	Öbek Fiiller	bir şeyi (birine/bir şeye) çengelle tutmak	hook something on (to someone or something) f.
256	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) hortumla su tutmak	hose (someone or something) down f.
257	Öbek Fiiller	(kendini) biriyle/bir şeyle bir tutmak	identify (oneself) with someone or something f.
258	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) uzak tutmak	isolate (someone or something) from (someone or something) f.
259	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayrı tutmak	isolate (someone or something) from (someone or something) f.
260	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) önünde tutmak	keep ahead (of someone or something) f.
261	Öbek Fiiller	(bir şeyin) içinde tutmak/saklamak	keep inside f.
262	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) uzak tutmak	keep out (of something) f.
263	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) dışarıda tutmak	keep out (of something) f.
264	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) konunun dışında tutmak	keep out (of something) f.
265	Öbek Fiiller	(bir düzeyde) tutmak	keep to (something) f.
266	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için yas tutmak	lament (for) (someone or something) f.
267	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için matem tutmak	lament (for) (someone or something) f.
268	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için yas tutmak	lament over (someone or something) f.
269	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için matem tutmak	lament over (someone or something) f.
270	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) arkasından matem tutmak	lament over (someone or something) f.
271	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) yasını tutmak	languish over (someone or something) f.
272	Öbek Fiiller	(birini bir şeye) kadar tutmak	last (one) (up) until (something) f.
273	Öbek Fiiller	(birini bir şeye) kadar tok tutmak	last (one) (up) until (something) f.
274	Öbek Fiiller	(birinin) midesini (bir şeye) kadar tutmak	last (one) (up) until (something) f.
275	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak	latch on to (someone or something) f.
276	Öbek Fiiller	(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak	lay aside (something) for (someone or something) f.
277	Öbek Fiiller	(bir şeyi bir seviyede) tutmak	maintain (something) at (something) f.
278	Öbek Fiiller	(bir şeyi bir ayarda) tutmak	maintain (something) at (something) f.
279	Öbek Fiiller	hızla (birinin/bir şeyin) yolunu tutmak	make for (somewhere or something) f.
280	Öbek Fiiller	acilen bir yerin yolunu tutmak	make for somewhere f.
281	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için yas tutmak	moon over (someone or something) f.
282	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) yasını tutmak	moon over (someone or something) f.
283	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için yas tutmak	mourn over (someone or something) f.
284	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için matem tutmak	mourn over (someone or something) f.
285	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) yasını tutmak	mourn over (someone or something) f.
286	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) arkasından yas tutmak	mourn over (someone or something) f.
287	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şeyden) hariç tutmak	omit (someone or something) from (something) f.
288	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak/tutmak	omit (someone or something) from (something) f.
289	Öbek Fiiller	kaba bir şekilde tutmak	paw at f.
290	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) yasını tutmak	pine after (someone or something) f.
291	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) arkasından üzülmek/yas tutmak	pine after (someone or something) f.
292	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) yasını tutmak	pine for (someone or something) f.
293	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) arkasından üzülmek/yas tutmak	pine for (someone or something) f.
294	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) yasını tutmak	pine over (someone or something) f.
295	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) arkasından üzülmek/yas tutmak	pine over (someone or something) f.
296	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak	place (someone or something) above (someone or something) f.
297	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) öncelikli tutmak	place (someone or something) above (someone or something) f.
298	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) önünde tutmak	place (someone or something) before (someone or something) f.
299	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) öncelikli tutmak	place (someone or something) before (someone or something) f.
300	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) önde tutmak	place (someone or something) before (someone or something) f.
301	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şeyden) hariç tutmak	preclude (someone or something) from (something) f.
302	Öbek Fiiller	(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak	preserve (something) for (someone or something) f.
303	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak	put (someone or something) ahead of (someone or something) f.
304	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak	put (someone or something) ahead of (someone or something) f.
305	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak	put (someone or something) before (someone or something) f.
306	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak	put (someone or something) before (someone or something) f.
307	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak	put (someone or something) in front of (someone or something) f.
308	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak	put (someone or something) in front of (someone or something) f.
309	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şeye) tabi tutmak	put (someone or something) through (something) f.
310	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir teste) tabi tutmak	put (someone or something) through (something) f.
311	Öbek Fiiller	ile bir tutmak	rate with f.
312	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) kafa tutmak	rebel against (someone or something) f.
313	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) kafa tutmak	rebel at (someone or something) f.
314	Öbek Fiiller	(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak/saklamak	reserve (something) for (someone or something) f.
315	Öbek Fiiller	(bir şey) yapmamak için kendini tutmak	restrain from (something) f.
316	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) kafa tutmak	rise against (someone or something) f.
317	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) kafa tutmak	rise up against (someone or something) f.
318	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için tutmak	save for (someone or something) f.
319	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şeyle) sıkıca yakalamak/tutmak/kavramak	seize (someone or something) with (something) f.
320	Öbek Fiiller	(bir şeyi) sıkıca yakalamak/tutmak/kavramak	seize onto (something) f.
321	Öbek Fiiller	(bir şeyi) sıkıca yakalamak/tutmak/kavramak	seize on (something) f.
322	Öbek Fiiller	(bir şeyi) sıkıca yakalamak/tutmak/kavramak	seize upon (something) f.
323	Öbek Fiiller	(birini bir süre) idare etmek/götürmek (tok tutmak)	set (someone) up for (something) f.
324	Öbek Fiiller	(birini bir süre) için tok tutmak	set (someone) up for (something) f.
325	Öbek Fiiller	(birine bir süre) yetmek (tok tutmak)	set (someone) up for (something) f.
326	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) geride tutmak	set (someone or something) back f.
327	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) belli bir mesafede tutmak/konumlandırmak	set (someone or something) back f.
328	Öbek Fiiller	(bir şeyi) gizli tutmak	shut up about (something) f.
329	Öbek Fiiller	(bir konuda) çenesini tutmak	shut up about (something) f.
330	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) tarafını tutmak	side with (someone or something) f.
331	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için yas tutmak	sorrow over (someone or something) f.
332	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) kafa tutmak	stand up against (someone or something) f.
333	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) kafa tutmak	stand up to (someone or something) f.
334	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) yerini tutmak	sub in (for someone or something) f.
335	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) bir yerinden tutmak/yakalamak	take (someone or something) by (something) f.
336	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) tarafını tutmak	take up for (someone or something) f.
337	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak	value (someone or something) above (someone or something else) f.
338	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak	value (someone or something) above (someone or something else) f.
339	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak görmek/tutmak	value (someone or something) as (someone or something else) f.
340	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) ardından yas tutmak	weep about (someone or something) f.
341	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) ardından yas tutmak	weep over (someone or something) f.
342	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) üzerinden bir dilek tutmak	wish on (someone or something) f.
343	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) üzerinden bir dilek tutmak	wish upon f.
344	Öbek Fiiller	(bir şeyi) kavrayıp sıkıca tutmak	fasten onto f.
345	Öbek Fiiller	bir bölgeyi veya araziyi diğerinden ayrı tutmak	divide off f.
346	Öbek Fiiller	birisine/bir şeye karşı saf tutmak	range against f.
Phrases
347	İfadeler	(birinin/bir şeyin) tarafını tutmak	slant in favor of (someone or something) f.
348	İfadeler	(birinin/bir şeyin) tarafını tutmak	slant toward (someone or something) f.
Colloquial
349	Konuşma Dili	(fenerle vb.) bir yere biraz ışık tutmak	give some light somewhere f.
350	Konuşma Dili	(bir şeyi) tutmak	dig (something) f.
351	Konuşma Dili	birini bir yerinden tutmak	have someone by something f.
352	Konuşma Dili	bir şeyi yapması için birini tutmak	have something made f.
353	Konuşma Dili	(bir şeyi) kaldırıp tutmak	hold aloft f.
354	Konuşma Dili	(birini/bir şeyi) elinin altında tutmak	have (someone or something) around f.
355	Konuşma Dili	(birini/bir şeyi) etrafında tutmak	have (someone or something) around f.
356	Konuşma Dili	(bir bilgiyi, tavsiyeyi, talimatı) aklında tutmak	take home f.
357	Konuşma Dili	kendini bir arada tutmak	keep it together f.
358	Konuşma Dili	(birini/bir şeyi) tutmak	be a fan of (someone or something) f.
Idioms
359	Deyim	kendi sorumluluğunda olmadığı halde bir şeyin kontrolünü alttan alta elinde tutmak isteyen/tutmaya çalışan kimse	a back-seat driver i.
360	Deyim	bir işin kontrolünü arka planda elinde tutmak isteyen/tutmaya çalışan kimse	a back-seat driver i.
361	Deyim	(bir şey yapmaya) yüzü tutmak	have the brass face to (do something) f.
362	Deyim	(bir şey yapmaya) yüzü tutmak	have the face to (do something) f.
363	Deyim	(bir şeyi ya da birini) gizli tutmak	cloak (someone or something) in secrecy f.
364	Deyim	(birini veya bir şeyi) sürekli gözlem altında tutmak	keep close tabs on (someone or something) f.
365	Deyim	güvenli bir mesafede tutmak	hold (one) at a comfortable distance f.
366	Deyim	acayip bir rakam tutmak	cost the earth f.
367	Deyim	acayip bir rakam tutmak	charge the earth f.
368	Deyim	acayip bir rakam tutmak	pay the earth f.
369	Deyim	bir servet tutmak	charge top dollar f.
370	Deyim	bir şeyi sıkıca tutmak	hold on like grim death (brit) f.
371	Deyim	bir şeyi minimumda tutmak	keep something to a minimum f.
372	Deyim	bir yeri ayakta tutmak	survive a place f.
373	Deyim	bir şeyin nabzını tutmak	finger on the pulse f.
374	Deyim	bir şeyi sımsıkı tutmak	hold on like grim death (brit) f.
375	Deyim	bir şeyi sımsıkı tutmak	hang on like grim death (brit) f.
376	Deyim	bir şeyi bir süre için elde tutmak	sit on f.
377	Deyim	birini bir yerde tutmak	keep someone in some place f.
378	Deyim	bir şeyi kontrolü altında tutmak	have a grip on something f.
379	Deyim	bir şeyi sıkıca tutmak	hang on like grim death (brit) f.
380	Deyim	birinin dikkatini bir şeyin üzerinde sabit tutmak	rivet someone's attention f.
381	Deyim	bir yöne doğru ışık/fener tutmak	flash something up (some place) f.
382	Deyim	birinin dikkatini bir şeyin üzerinde sabit tutmak	keep someone's attention fixed on something f.
383	Deyim	bir şeyi dengede tutmak	keep something on an even keel f.
384	Deyim	bir konuya ışık tutmak	shed light on something f.
385	Deyim	birini bir konudan) habersiz bırakmak/tutmak	keep someone in ignorance about something f.
386	Deyim	bir şeyi gizli tutmak	keep something quiet f.
387	Deyim	bir şeyi asgaride tutmak	keep something to a minimum f.
388	Deyim	önemli bir yer tutmak	have a place in f.
389	Deyim	sıkı bir gözetim altında tutmak	keep a close eye on f.
390	Deyim	(bir şeyden) birini sorumlu tutmak	hold someone responsible for something f.
391	Deyim	(bir şeyden) birini sorumlu tutmak	put something at someone's feet f.
392	Deyim	(bir şeyin yapılacağı) tehdidi altında tutmak	hold somebody to ransom f.
393	Deyim	(güçlü bir duyguyu) kontrol altında tutmak	keep something bottled up f.
394	Deyim	(özellikle bir müsabakada) karşı takıma kafa tutmak/kök söktürmek	give somebody a run for their money f.
395	Deyim	(bir şeyden) birini sorumlu tutmak	lay something at someone's feet f.
396	Deyim	(ileride kullanmak amacıyla) bir kenarda kayıtlı tutmak	have something on file f.
397	Deyim	(bir şeyden) birini sorumlu tutmak	hold someone accountable for something f.
398	Deyim	(bir şey yapmamak) için kendini zor tutmak	as much as (one) could do (not) (to do something) f.
399	Deyim	(bir yapmamak) için kendini zor tutmak	be all (one) could do (not) to (do something) f.
400	Deyim	(bir yapmamak) için kendini zor tutmak	be all somebody can/could do (not) to do something f.
401	Deyim	bir motordaki tüm silindirleri çalışır halde tutmak	work on all cylinders f.
402	Deyim	(birini) belirsiz bir durumda tutmak	keep (one) dangling f.
403	Deyim	bir şeyi emniyette tutmak	swing for the fences f.
404	Deyim	(birinin/bir şeyin) ensesinden sıkıca tutmak	have a firm grip on (someone or something) f.
405	Deyim	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak	have a firm grip on (someone or something) f.
406	Deyim	(birini) güvenli bir mesafede tutmak	hold (one) at a comfortable distance f.
407	Deyim	(birini) saygı sınırlarını aşmayacak bir mesafede tutmak	hold (one) at a respectful distance f.
408	Deyim	(birini) uygun bir mesafede tutmak	hold (one) at a respectful distance f.
409	Deyim	(birini/bir şeyi) tutmak için uçmak	make a dive (for someone or something) f.
410	Deyim	(bir şeyi tutmak için) dalış yapmak	make a dive (for something) f.
411	Deyim	(bir şeyi tutmak için) atlamak	make a dive (for something) f.
412	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	catch ahold of somebody/something f.
413	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	get ahold of somebody/something f.
414	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	grab ahold of somebody/something f.
415	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	take ahold of somebody/something f.
416	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	catch hold of somebody/something f.
417	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	get hold of somebody/something f.
418	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	grab hold of somebody/something f.
419	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	take hold of somebody/something f.
420	Deyim	(birinin/bir şeyin) kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak	grab (someone or something) by the throat f.
421	Deyim	bir kaybın matemini tutmak	wear the green willow f.
422	Deyim	(birinin/bir şeyin) iplerini eline almak/elinde tutmak	have (someone or something) by the tail f.
423	Deyim	(birini/bir şeyi) kontrol altında tutmak	have a tight rein on (someone or something) f.
424	Deyim	birini/bir şeyi elinde tutmak	have someone or something in one's hands f.
425	Deyim	birinin/bir şeyin kontrolünü elinde tutmak	have someone or something in one's hands f.
426	Deyim	birinin/bir şeyin sorumluluğunu elinde tutmak	have someone or something in one's hands f.
427	Deyim	(bir şeyi) koz olarak saklamak/tutmak	keep (something) up (one's) sleeve f.
428	Deyim	bir şeyi koz olarak saklamak/tutmak	have/keep something up your sleeve f.
429	Deyim	gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinde tutmak	keep sight of (someone or something) f.
430	Deyim	gözünü birinin/bir şeyin üzerinde tutmak	keep somebody/something in sight f.
431	Deyim	(birini/bir şeyi/bir hayvanı) tutmak	put one's hands on (someone, something, or an animal) f.
432	Deyim	(birini/bir şeyi/bir hayvanı) tutmak	lay one's hands on (someone, something, or an animal) f.
433	Deyim	(birini/bir şeyi) topa tutmak	tear (someone or something) to pieces f.
434	Deyim	birini/bir şeyi topa tutmak	tear somebody/something to pieces/shreds f.
435	Deyim	(birini/bir şeyi) topa tutmak	tear (someone or something) to ribbons f.
436	Deyim	(birini/bir şeyi) topa tutmak	tear (someone or something) to shreds f.
437	Deyim	birini/bir şeyi topa tutmak	tear someone or something to shreds f.
438	Deyim	birini/bir şeyi topa tutmak	tear someone or something to pieces f.
439	Deyim	(bir şeyi) dozunda tutmak	keep (something) in proportion f.
440	Deyim	(bir şeyi) ayarında tutmak	keep (something) in proportion f.
441	Deyim	(birini/bir şeyi) doğru sırada tutmak	keep (someone or something) in order f.
442	Deyim	(bir şeyi/yeri) düzgün tutmak	keep (something) in order f.
443	Deyim	birini/bir şeyi sırada tutmak	keep someone or something in order f.
444	Deyim	birini/bir şeyi düzenli tutmak	keep someone or something in order f.
445	Deyim	birini/bir şeyi sıralı tutmak	keep someone or something in order f.
446	Deyim	birini/bir şeyi hizada tutmak	keep someone or something in order f.
447	Deyim	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak	keep a firm grip on (someone or something) f.
448	Deyim	(birini/bir şeyi) sıkı sıkı tutmak	keep a firm grip on (someone or something) f.
449	Deyim	bir şeyi gizli tutmak/saklamak	put a lid on something f.
450	Deyim	(bir şeye/konuya) bir nebze ışık tutmak	throw a little light on (something) f.
451	Deyim	(bir şeye/konuya) büyük ölçüde ışık tutmak	throw a lot of light on (something) f.
452	Deyim	(biri/bir şey) hakkında atıp tutmak	put the mouth on (someone or something) f.
453	Deyim	bir şeyi ayakta tutmak	keep the show on the road f.
454	Deyim	bir şeyi ayakta tutmak	keep this show on the road f.
455	Deyim	(birine/bir şeye) ışık tutmak	shine a spotlight on (someone or something) f.
456	Deyim	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak	lay hold of (someone or something) f.
457	Deyim	(birini/bir şeyi) sıkı sıkı tutmak	lay hold of (someone or something) f.
458	Deyim	bir şey yapmamak için kendini zor tutmak	be bursting to do something f.
459	Deyim	(biriyle/bir şeyle) zamanlaması tutmak	be in time (with someone or something) f.
460	Deyim	(birine/bir şeye) karşı gözünü açık tutmak	be on the watch (for someone or something) f.
461	Deyim	(birini/bir şeyi) aklında tutmak	bear (someone or something) in mind f.
462	Deyim	birini/bir şeyi aklında tutmak	keep somebody/something in mind f.
463	Deyim	birini/bir şeyi aklında tutmak	bear somebody/something in mind f.
464	Deyim	birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında tutmak	keep someone or something in mind (for someone or something) f.
465	Deyim	bir şeyi kontrol altına almak/kontrol altında tutmak	bring/get/keep something under control f.
466	Deyim	bir konuya ışık tutmak	cast/shed/throw light on something f.
467	Deyim	(birini/bir şeyi) tutmak	catch ahold of (someone or something) f.
468	Deyim	(birini/bir şeyi) tutmak	catch hold of (someone or something) f.
469	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	catch/get/grab/take hold of somebody/something f.
470	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	catch/get/grab/take a hold of somebody/something f.
471	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	catch/get/grab/take hold of somebody/something f.
472	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	catch/get/grab/take a hold of somebody/something f.
473	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	catch/get/grab/take hold of somebody/something f.
474	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	catch hold of someone or something f.
475	Deyim	birini/bir şeyi tutmak	catch ahold of someone or something f.
476	Deyim	(bir) servet tutmak	cost/pay/charge the earth [uk] f.
477	Deyim	(birine/bir şeye) isteksizce alkış tutmak	damn (someone or something) with faint praise f.
478	Deyim	birine/bir şeye isteksizce alkış tutmak	damn somebody/something with faint praise f.
479	Deyim	birine/bir şeye isteksizce alkış tutmak	damn someone or something with faint praise f.
480	Deyim	birine/bir şeye isteksizce alkış tutmak	damn someone/something with faint praise f.
481	Deyim	(bir şeyin) nabzını tutmak	feel the pulse of (something) f.
482	Deyim	(birine/bir şeye) karşı antenlerini açık tutmak	put out (some) feelers (on someone or something) f.
483	Deyim	tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye yer vermek	jump the shark f.
484	Deyim	tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye baş vurmak	jump the shark f.
485	Deyim	bir şeyi kontrolü altında tutmak	get a grip on something f.
486	Deyim	birinin/bir şeyin kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak	take someone/something by the throat f.
487	Deyim	(birinin/bir şeyin) sıkıca elinden tutmak	hang on to (someone or something) like grim death f.
488	Deyim	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak	hang on to (someone or something) like grim death f.
489	Deyim	(birinin/bir şeyin) sıkıca elinden tutmak	hold on (someone or something) like grim death f.
490	Deyim	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak	hold on (someone or something) like grim death f.
491	Deyim	bir şeyi kontrol altında tutmak	have one's hand in something f.
492	Deyim	birini/bir şeyi kontrolü altında tutmak	have someone or something (well) in hand f.
493	Deyim	(bir şeyi) kontrolü altında tutmak	have (something) well in hand f.
494	Deyim	(bir şeyi) tekelinde tutmak	have a monopoly on (something) f.
495	Deyim	bir şeyi kontrolü altında tutmak	have one's hand in something f.
496	Deyim	(ileride kullanmak amacıyla) bir kenarda kayıtlı tutmak	have on file f.
497	Deyim	(bir şeyin) nabzını tutmak	have your finger on the pulse f.
498	Deyim	(bir şeyin) nabzını tutmak	have/keep your finger on the pulse f.
499	Deyim	(birini) belli bir mesafede tutmak	hold (one) at a distance f.
500	Deyim	(birini) uygun bir mesafede tutmak	hold (one) at a distance f.