Geçmiş

breathe

"breathe" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 49 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	breathe f.	soluk almak
2	Yaygın Kullanım	breathe f.	nefes almak
3	Yaygın Kullanım	breathe f.	solumak
General
4	Genel	breathe f.	fısıldamak
5	Genel	breathe f.	soluk alıp vermek
6	Genel	breathe f.	soluk almak
7	Genel	breathe f.	belirtmek
8	Genel	breathe f.	canlandırmak
9	Genel	breathe f.	ifade etmek
10	Genel	breathe f.	esmek
11	Genel	breathe f.	teneffüs etmek
12	Genel	breathe f.	yaşamak
13	Genel	breathe f.	nefes alıp vermek
14	Genel	breathe f.	hohlamak
15	Genel	breathe f.	solumak
16	Genel	breathe f.	nefes almak
17	Genel	breathe f.	üfürmek
18	Genel	breathe f.	soluklanmak
19	Genel	breathe f.	hava geçirmek
20	Genel	breathe f.	(koku) salınmak
21	Genel	breathe f.	(fikir, duygu) yayılmak
22	Genel	breathe f.	(koku) içine çekmek
23	Genel	breathe f.	üflemek
24	Genel	breathe f.	vermek
25	Genel	breathe f.	katmak
26	Genel	breathe f.	fısıltıyla söylemek
27	Genel	breathe f.	söylemek
28	Genel	breathe f.	(birini) anımsatmak
29	Genel	breathe f.	yaşamak
30	Genel	breathe f.	etkisini sürdürmek
31	Genel	breathe f.	haykırmak
32	Genel	breathe f.	göstermek
33	Genel	breathe f.	açığa vurmak
34	Genel	breathe f.	tempolu egzersiz yapmak
35	Genel	breathe f.	yoğun egzersiz yaparak nefessiz kalmak
36	Genel	breathe f.	(bir şeye) tamamen kendini adamak
37	Genel	breathe f.	(bir şeye) tüm dikkatini vermek
38	Genel	breathe f.	(hareket nedeniyle) nefessiz kalmak
39	Genel	breathe f.	yaymak
40	Genel	breathe f.	izlenimini vermek
41	Genel	breathe f.	(cilt) nefes almak
Colloquial
42	Konuşma Dili	breathe expr.	nefes al
Technical
43	Teknik	breathe f.	nefes almak
44	Teknik	breathe f.	solumak
45	Teknik	breathe f.	hazne içindeki basıncı atmosfer basıncına eşitlemek
46	Teknik	breathe f.	(özellikle motor) çalışırken oksijen yakmak
Gastronomy
47	Mutfak	breathe f.	(şarap) hava ile birlikte tat kazanmak
Biology
48	Biyoloji	breathe f.	solunmak
Linguistics
49	Dilbilim	breathe f.	ötümsüz şekilde telaffuz etmek

"breathe" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 237 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	breathe in f.	soluk almak
2	Genel	breathe one's last f.	ölmek
3	Genel	breathe out f.	soluk vermek
4	Genel	breathe down somebody's neck f.	başına dikilmek
5	Genel	breathe upon f.	lekelemek
6	Genel	breathe hard on f.	uhlamak
7	Genel	breathe hard f.	sık ve kesik soluklar alıp vermek
8	Genel	breathe out f.	nefes vermek
9	Genel	breathe hard f.	zor nefes almak
10	Genel	breathe excessively f.	sık nefes almak
11	Genel	breathe a sigh f.	oflamak
12	Genel	breathe hard f.	solumak
13	Genel	breathe upon f.	karalamak
14	Genel	breathe spasmodically f.	ara sıra nefes almak
15	Genel	breathe upon f.	hohlamak
16	Genel	breathe one's last f.	son nefesini vermek
17	Genel	breathe in f.	nefes almak
18	Genel	breathe noisily f.	fosurdamak
19	Genel	breathe in f.	can kulağı ile dinlemek
20	Genel	breathe noisily f.	hırıltılı nefes almak
21	Genel	breathe in f.	can kulağıyla dinlemek
22	Genel	hardly to have time to breathe f.	çok meşgul olmak
23	Genel	hardly to have time to breathe f.	nefes bile alacak zamanı olmamak
24	Genel	hardly to have time to breathe f.	hiç zamanı olmamak
25	Genel	breathe a word f.	sır vermek
26	Genel	breathe fresh air f.	hava almak
27	Genel	breathe through one's nose f.	burnundan nefes almak
28	Genel	breathe through one's mouth f.	ağzından nefes almak
29	Genel	breathe in f.	solumak
30	Genel	breathe a sigh of relief f.	rahat bir nefes almak
31	Genel	breathe a sigh of relief f.	derin bir oh çekmek
32	Genel	breathe again f.	derin bir nefes olmak
33	Genel	breathe again f.	tehlikeli bir durumdan kurtulmak
34	Genel	be unable to breathe f.	nefes alamamak
35	Genel	be unable to breathe f.	darlanmak
36	Genel	breathe through the nose f.	burundan nefes almak
37	Genel	breathe through the mouth f.	ağızdan nefes almak
38	Genel	breathe in through the mouth f.	ağzından nefes almak
39	Genel	breathe in through the nose f.	burnundan nefes almak
40	Genel	breathe in through the mouth f.	ağızdan nefes almak
41	Genel	breathe in through the nose f.	burundan nefes almak
42	Genel	can't breathe under water f.	su altında nefes alamamak
43	Genel	breathe again f.	yeniden nefes almak
44	Genel	breathe again f.	tekrar nefes almak
45	Genel	breathe through lungs f.	akciğer solunumu yapmak
46	Genel	breathe heavily f.	güçlükle nefes almak
Phrasals
47	Öbek Fiiller	breathe (something) to (someone) f.	(gizli bir şeyden birine) bahsetmek
48	Öbek Fiiller	breathe (something) to (someone) f.	(biriyle gizli bir şey hakkında) bilgi paylaşmak(birine bir şeyi) ötmek
49	Öbek Fiiller	breathe (something) to (someone) f.	(birine bir şeyi) açık etmek
50	Öbek Fiiller	breathe upon (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstüne hohlamak
51	Öbek Fiiller	breathe upon (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstünde nefes alıp vermek
52	Öbek Fiiller	breathe upon (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstüne nefesini vermek
53	Öbek Fiiller	breathe on (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstüne hohlamak
54	Öbek Fiiller	breathe on (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstünde nefes alıp vermek
55	Öbek Fiiller	breathe on (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstüne nefesini vermek
56	Öbek Fiiller	breathe something in f.	bir şeyi solumak
57	Öbek Fiiller	breathe something in f.	bir şeyi içine/ciğerlerine çekmek
58	Öbek Fiiller	breathe into f.	içine üflemek
59	Öbek Fiiller	breathe into f.	içine nefes/soluk alıp vermek
60	Öbek Fiiller	breathe into f.	yapay solunum yapmak
61	Öbek Fiiller	breathe into f.	hayat öpücüğü vermek
62	Öbek Fiiller	breathe into f.	yeni bir nefes/soluk getirmek
63	Öbek Fiiller	breathe into f.	canlandırmak
64	Öbek Fiiller	breathe into f.	hayat/canlılık/hareket getirmek
65	Öbek Fiiller	breathe into f.	ruh kazandırmak/vermek
66	Öbek Fiiller	breathe on f.	üstüne hohlamak
67	Öbek Fiiller	breathe on f.	üstünde nefes alıp vermek
68	Öbek Fiiller	breathe on f.	üstüne nefesini vermek
69	Öbek Fiiller	breathe something out f.	nefesini vermek
70	Öbek Fiiller	breathe something out f.	bir şey hohlamak
71	Öbek Fiiller	breathe something out f.	soluğunu dışarı vermek
72	Öbek Fiiller	breathe something out f.	soluk vermek
Colloquial
73	Konuşma Dili	as i live and breathe! expr.	gözlerime inanamıyorum!
Idioms
74	Deyim	breathe again f.	rahatlamak
75	Deyim	breathe again f.	endişeden kurtulmak
76	Deyim	breathe something (of something) (to someone) f.	(bir şeyden birine) bahsetmek/söz etmek
77	Deyim	breathe something (of something) (to someone) f.	(bir şey) hakkında başkasına bir şey söylemek
78	Deyim	breathe something (of something) (to someone) f.	başkasına (bir şeyin) sözünü/lafını etmek
79	Deyim	breathe something (of something) (to someone) f.	(bir şeyi) başkasına söylemek
80	Deyim	breathe into (something) f.	(bir şeye/bir şeyin içine) üflemek
81	Deyim	breathe into (something) f.	(bir şeyin içine) nefes/soluk alıp vermek
82	Deyim	breathe into (something) f.	yapay solunum yapmak
83	Deyim	breathe into (something) f.	hayat öpücüğü vermek
84	Deyim	breathe into (something) f.	yeni bir nefes/soluk getirmek
85	Deyim	breathe into (something) f.	canlandırmak
86	Deyim	breathe into (something) f.	hayat/canlılık/hareket getirmek
87	Deyim	breathe into (something) f.	ruh kazandırmak/vermek
88	Deyim	breathe something into something f.	yeni bir nefes/soluk getirmek
89	Deyim	breathe something into something f.	canlandırmak
90	Deyim	breathe something into something f.	hayat/canlılık/hareket getirmek
91	Deyim	breathe something into something f.	ruh kazandırmak/vermek
92	Deyim	breathe into something f.	(bir şeye/bir şeyin içine) üflemek
93	Deyim	breathe into something f.	(bir şeyin içine) nefes/soluk alıp vermek
94	Deyim	breathe into something f.	yapay solunum yapmak
95	Deyim	breathe into something f.	hayat öpücüğü vermek
96	Deyim	breathe down someone's neck f.	adım adım izlemek
97	Deyim	hardly have time to breathe f.	aşırı meşgul olmak
98	Deyim	scarcely have time to breathe f.	aşırı meşgul olmak
99	Deyim	breathe fire f.	ateş püskürmek
100	Deyim	hardly have time to breathe f.	başını kaşıyacak vakti olmamak
101	Deyim	breathe down one's neck f.	birinin tepesine binmek
102	Deyim	breathe fire f.	burnundan solumak
103	Deyim	breathe down someone's neck f.	birinin tepesine dikilmek
104	Deyim	live and breathe something f.	bir şeyle yatıp kalkmak
105	Deyim	scarcely have time to breathe f.	başını kaşıyacak vakti olmamak
106	Deyim	breathe easy f.	derin bir nefes almak
107	Deyim	hardly have time to breathe f.	çok yoğun olmak
108	Deyim	breathe life into f.	canlandırmak
109	Deyim	breathe life into f.	can katmak
110	Deyim	breathe easy f.	düzlüğe çıkmak
111	Deyim	breathe new life into something f.	canlılık katmak
112	Deyim	breathe down someone's neck f.	çöküntü olmak
113	Deyim	scarcely have time to breathe f.	çok yoğun olmak
114	Deyim	breathe easy f.	düze çıkmak
115	Deyim	breathe down someone's neck f.	ensesinde olmak
116	Deyim	live and breathe something f.	gecesi gündüzü bir şeyle geçmek
117	Deyim	breathe down someone's neck f.	ensesinde bitmek
118	Deyim	breathe down someone's neck f.	ensesine binmek
119	Deyim	breathe one's last f.	hakkın rahmetine kavuşmak
120	Deyim	breathe one's last breath f.	kandilin yağı tükenmek
121	Deyim	breathe one's last f.	ölmek
122	Deyim	breathe easy f.	rahatlamak
123	Deyim	not to breathe a syllable f.	soluksuz durmak
124	Deyim	breathe life into f.	renk katmak
125	Deyim	breathe down someone's neck f.	soluğunu ensesinden ayırmamak
126	Deyim	breathe down someone's neck f.	soluğunu hissettirmek
127	Deyim	not to breathe a syllable f.	soluk bile almamak
128	Deyim	breathe new life into something f.	renk katmak
129	Deyim	be able to breathe again f.	rahat bir nefes almak
130	Deyim	be able to breathe freely again f.	rahat bir nefes almak
131	Deyim	breathe one's last f.	son nefesini vermek
132	Deyim	not breathe a word about f.	ser verip sır vermemek
133	Deyim	be able to breathe easily again f.	rahat bir nefes almak
134	Deyim	breathe down someone's neck f.	soluğunu ensesinde hissettirmek
135	Deyim	breathe down someone's neck f.	tepesinden ayrılmamak
136	Deyim	breathe down someone's neck f.	tepesine dikilmek
137	Deyim	breathe down someone's neck f.	(birinin) ensesinde boza pişirmek
138	Deyim	not breathe a word about something f.	(bir sır ile ilgili) tek kelime etmemek
139	Deyim	not breathe a word of it f.	(bir sır ile ilgili) tek kelime etmemek
140	Deyim	breathe new life into something f.	yeni bir soluk getirmek
141	Deyim	breathe easy f.	(zor günlerden sonra) rahat etmek
142	Deyim	breathe fire f.	öfke saçmak
143	Deyim	breathe fire f.	çileden çıkmak
144	Deyim	breathe (new) life into (someone) f.	(birine) hayat öpücüğü vermek
145	Deyim	breathe (new) life into (someone) f.	(birine) suni teneffüs yapmak
146	Deyim	breathe (new) life into (something) f.	(bir şeyi) canlandırmak
147	Deyim	breathe (new) life into (something) f.	(bir şeyi) teşvik etmek
148	Deyim	breathe (new) life into (something) f.	(bir şeye) can vermek
149	Deyim	able to breathe easy again f.	rahatça nefes almak/alabilmek
150	Deyim	able to breathe easy again f.	tekrar/yeniden rahat bir nefes almak
151	Deyim	able to breathe easily again f.	rahatça nefes almak/alabilmek
152	Deyim	able to breathe easily again f.	tekrar/yeniden rahat bir nefes almak
153	Deyim	able to breathe freely again f.	rahatça nefes almak/alabilmek
154	Deyim	able to breathe freely again f.	tekrar/yeniden rahat bir nefes almak
155	Deyim	able to breathe again f.	rahatça nefes almak/alabilmek
156	Deyim	able to breathe again f.	tekrar/yeniden rahat bir nefes almak
157	Deyim	breathe (freely) again f.	tekrar/yeniden rahat bir nefes almak
158	Deyim	breathe easily again f.	tekrar/yeniden rahat bir nefes almak
159	Deyim	breathe freely again f.	tekrar/yeniden rahat bir nefes almak
160	Deyim	breathe (new) life into (someone) f.	(birini) hayata döndürmek
161	Deyim	breathe (new) life into (someone) f.	(birinin) hayatını kurtarmak
162	Deyim	breathe (new) life into (someone) f.	(birinin) tekrar nefes almasını sağlamak
163	Deyim	breathe (new) life into (someone) f.	(birine) hayat öpücüğü vermek
164	Deyim	breathe (new) life into (someone) f.	(birine) suni teneffüs/solunum yapmak
165	Deyim	breathe (new) life into (something) f.	(bir şeye) yeni/taze bir soluk getirmek
166	Deyim	breathe (one's) last (breath) f.	son nefesini vermek
167	Deyim	breathe (one's) last (breath) f.	hakkın rahmetine kavuşmak
168	Deyim	breathe (one's) last (breath) f.	ölmek
169	Deyim	(not) breathe a word (about/of something) (to somebody) f.	(birine biri/bir şey hakkında) tek bir söz söylememek
170	Deyim	(not) breathe a word (about/of something) (to somebody) f.	(birine biri/bir şey hakkında) ser verip sır vermemek
171	Deyim	(not) breathe a word (about/of something) (to somebody) f.	(birine biri/bir şey hakkında) tek kelime etmemek
172	Deyim	breathe (easily/freely) again f.	tekrar (rahat) bir nefes almak
173	Deyim	breathe (easily/freely) again f.	tekrar (özgürce) nefes almak
174	Deyim	breathe (easily/freely) again f.	tekrar (rahatça) nefes almak
175	Deyim	breathe down (one's) neck f.	(birinin) tepesine binmek
176	Deyim	breathe down (one's) neck f.	(birini) adım adım izlemek
177	Deyim	breathe down (one's) neck f.	(birinin) ensesine binmek
178	Deyim	breathe down (one's) neck f.	soluğunu (birinin) ensesinden ayırmamak
179	Deyim	breathe down (one's) neck f.	(birinin) tepesinden ayrılmamak
180	Deyim	breathe down (one's) neck f.	(birinin) ensesinde boza pişirmek
181	Deyim	breathe down (one's) neck f.	(birinin) ensesinde dikilmek
182	Deyim	breathe down (one's) neck f.	(birinin) tepesinde dikilmek
183	Deyim	breathe down (one's) neck f.	(birinin) başında dikilmek
184	Deyim	breathe down neck f.	tepesine binmek
185	Deyim	breathe down neck f.	tepesinde/başında dikilmek
186	Deyim	breathe down neck f.	ensesinde boza pişirmek
187	Deyim	breathe down somebody's neck f.	birinin ensesinde dikilmek
188	Deyim	breathe down somebody's neck f.	birinin tepesinde dikilmek
189	Deyim	breathe down somebody's neck f.	birinin başında dikilmek
190	Deyim	breathe easily f.	rahatlamak
191	Deyim	breathe easily f.	rahat nefes almak
192	Deyim	breathe easily f.	rahat bir nefes almak
193	Deyim	breathe easily f.	rahatça nefes almak
194	Deyim	breathe freely f.	rahatlamak
195	Deyim	breathe freely f.	rahat nefes almak
196	Deyim	breathe freely f.	rahat bir nefes almak
197	Deyim	breathe freely f.	rahatça nefes almak
198	Deyim	breathe last f.	ölmek
199	Deyim	breathe last f.	son nefesini vermek
200	Deyim	breathe life into something f.	bir şeye can katmak
201	Deyim	breathe life into something f.	bir şeyi canlandırmak
202	Deyim	breathe life into something f.	bir şeye renk katmak
203	Deyim	breathe your last f.	son nefesini vermek
204	Deyim	breathe your last f.	hakkın rahmetine kavuşmak
205	Deyim	breathe your last f.	ölmek
206	Deyim	eat, breathe, and sleep (something) f.	(bir şeyle) yatıp kalmak
207	Deyim	eat, breathe, and sleep (something) f.	gecesi gündüzü (bir şey) olmak
208	Deyim	eat, breathe, and sleep (something) f.	kendini/tüm zamanını (bir şeye) adamak
209	Deyim	breathe easily f.	rahat bir nefes almak
210	Deyim	breathe freely f.	rahat bir nefes almak
211	Deyim	not breathe a syllable f.	tek kelime etmemek
212	Deyim	not breathe a word f.	ser verip sır vermemek
213	Deyim	not breathe a word f.	tek kelime etmemek
214	Deyim	not breathe a word f.	tek bir söz söylememek
215	Deyim	not breathe a word (of something) f.	(bir şey hakkında) ser verip sır vermemek
216	Deyim	not breathe a word (of something) f.	(bir şeyle ilgili) tek kelime etmemek
217	Deyim	not breathe a word (of something) f.	(bir şey hakkında) tek bir söz söylememek
218	Deyim	eat, sleep, and breathe f.	vazgeçilmezi olmak
219	Deyim	I won't breathe a word of it expr.	kimseye söylemem!
220	Deyim	I won't breathe a word of it! expr.	kimseye anlatmam!
221	Deyim	I don't have time to breathe expr.	kafamı kaşıyacak vaktim yok
222	Deyim	as i live and breathe! expr.	kesinlikle!
223	Deyim	as i live and breathe! expr.	şüphen olması!
224	Deyim	as I live and breathe! expr.	vay canına!
225	Deyim	won't breathe a word expr.	kimseye söylemem
226	Deyim	won't breathe a word expr.	kimseye anlatmam
Speaking
227	Konuşma	don't breathe a word of this to anyone expr.	bunu kimseye söyleme
228	Konuşma	I don't have time to breathe expr.	başımı kaşıyacak vaktim yok
229	Konuşma	I don't have time to breathe expr.	çok yoğunum
230	Konuşma	I don't have time to breathe expr.	çok meşgulüm
231	Konuşma	I don't have time to breathe expr.	nefes alacak vaktim yok
232	Konuşma	I can't breathe expr.	nefes alamıyorum
233	Konuşma	breathe in breathe out expr.	nefes al nefes ver
234	Konuşma	the air I breathe expr.	soluduğum hava
235	Konuşma	it only hurts when I breathe expr.	sadece nefes aldığımda acıyor
Medical
236	Medikal	breathe a vein f.	damar açmak
237	Medikal	breathe a vein f.	kan akışını sağlamak için damar yolu açmak