evde - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

evde



"evde" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 12 sonuç

Türkçe İngilizce
General
evde homewards s.
evde home zf.
evde indoors zf.
evde in doors zf.
evde at home zf.
evde by zf.
evde within doors zf.
evde in zf.
evde withindoors zf.
Colloquial
evde in the comfort of one's own home expr.
Speaking
evde in the house expr.
Sport
evde domestically zf.

"evde" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 375 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
evde beslenen hayvan pet i.
General
evde oturmayı seven kimse homebody i.
başkası ile aynı evde oturan kimse inmate i.
evde bakım nursing at home i.
salon (evde) lounge i.
evde oyun salonu rumpus room i.
erkeklerin evde giydiği rahat ve zarif ceket smoking jacket i.
evde yaşlı bakım kursu course for nursing at home i.
evde çıkarılan içki home brew i.
evde yaşlı bakım nursing of old persons at home i.
evde oturma odası lounge i.
evde kalmış (kız) spinster i.
hindistan'da evde imal edilen pamuklu kumaş khaddar i.
evde kalmışlık spinsterhood i.
evde oturmayı tercih eden kimse homebody i.
evde çamaşırlık laundry room i.
ufak evde oturan cottager i.
oturma odası (evde) lounge i.
çocuğa evde ders veren kadın governess i.
evde çalışan homeworker i.
evde eğitim domestic education i.
evde çalışma teleworking i.
evde bakım yaşlı aged-home care i.
evde göz hapsi house arrest i.
evde tatil stacation i.
evde bakım home care i.
evde bakım domiciliary care i.
evde tatil stay-cation i.
evde geçirilen tatil staycation i.
evde geçirilen tatil stacation i.
evde sağlık bakımı home health care i.
adreste/evde refakat companion at home i.
evde kalmış spinster i.
evde kullanılan yüksek kaliteli ses cihazları ve sistemleri household high-fidelity audio equipment and systems i.
evde tele-bakım home telecare i.
evde pişirilen kek bannock i.
evde pişirilmiş ekmek bannock i.
(özellikle bira gibi) evde yapılan içki home brew i.
(özellikle bira gibi) evde yapılan içki homebrew i.
evde-tatil homecation i.
evde hazırlanan ilaçlarla yapılan tedavi home remedy i.
evde kalma spinsterhood i.
evde hazırlanıp getirilmiş öğle yemeği bag lunch i.
evde hazırlanıp getirilmiş yemek bag lunch i.
evde olma/bulunma at-homeness i.
evde pişirilen kek/kurabiyenin para toplamak amacıyla dışarıda satılması bake sale i.
aynı evde yaşayan kimse cohabitant i.
evde sağlık hizmeti medical home i.
evde sağlık hizmeti veren kuruluş medical home i.
evde kalmışlık tabbyhood i.
özel bir evde yüksek kesimin toplantısı racquette i.
evde kalmış kız tabby i.
evde hazırlanandan farklı özellikte, satın alınan yiyecek cate [obsolete] i.
işveren tarafından dadı, bahçıvan veya bir evde çalışan başka bir işçi için ödenen sosyal güvenlik ve tıbbi bakım sigortası vergilerinin bir kısmı nanny tax i.
evde oturan kimse inmate i.
aynı evde oturan kimse inmate i.
evde bakım home care i.
evde giymeye uygun gündelik, rahat kıyafetler loungewear i.
malt üretimi yapılan evde çalışan kimse maltman i.
bir evde oturma mansionry [obsolete] i.
evde konserve yapımında kullanılan geniş ağızlı ve vidalı kapaklı çeşitli kavanozlara verilen ad mason jar i.
evde kullanılan ahşap kap-kacak wooden ware i.
birbirleriyle ilişki yaşayan üç kişinin aynı evde yaşaması ménageàtrois i.
(evde) kahvaltı yeri breakfast area i.
evde yardım home aid [new zealand] i.
amatörlerce evde üretilen ürünler home brew i.
yolculuğun evde biten kısmı home run i.
evde çekilmiş amatör film home video i.
filmlerin kaydedilip evde izlenmek üzere dağıtıldığı ortam home video i.
evde izlemek için önceden kaydedilmiş video kasetleri kiralama veya satma işi home video i.
evde formüle edilmiş şey homebrew i.
amatör kimselerce evde üretilen ürünler home-brew i.
evde yapılan el işi ürünler homecraft i.
evde tutma home-dwelling i.
evde saklama home-dwelling i.
evde durma home-keeping i.
evde olmaktan keyif alan ve ailesine düşkün kimse home-lover i.
evde sadeliğine özgü nitelik homespun i.
evde sadeliğine özgü ifade homespun i.
evde bira yapan kimse hophead i.
evde ıslak ve çamurlu kıyafetlerin veya ayakkabıların çıkarıldığı bir bölüm mud room i.
(çamaşır odası, mutfak) evde hizmetçilerin ev işlerini yaptığı bölümler office [uk] i.
evde keyif yapma cocooning i.
evde kullanılan çöp kovası slop pail i.
evde kalmak stop in f.
evde/ofiste bulunmak be in f.
evde kalmak stay home f.
evde kalmak remain a spinster f.
evde okutmak homeschool f.
evde kalmak not to be able to get married f.
evde kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle) be laid up with f.
evde okumak homeschool f.
evde kalmak (evlenmemiş) not to be able to get married f.
evde kalmak stay in f.
evde yemek eat in f.
evde durmak stay at home f.
evde durmak remain at home f.
aynı evde hep beraber yaşamak cohabitate f.
ana babaları evde olmadığı zaman çocuğa bakmak baby-sit f.
evde olmak be at home f.
evde hazır bulunmak be at home f.
birisiyle evde olmak be at home with someone f.
biriyle aynı evde yaşamaya başlamak move in with someone f.
telefona sahip olmak (evde veya işyerinde) be on the phone f.
evde oturmayı/kalmayı tercih etmek prefer staying at home f.
evde kalmak become an old maid f.
evde kalmış olmak (kadın) become an old maid f.
bütün gün evde oturmak sit at home all day f.
evde şemsiye açmak open an umbrella in the house f.
evde şemsiye açmak open an umbrella indoors f.
pazar günü evde takılmak hang around at home on sunday f.
evde film izlemek watch a movie at home f.
evde yalnız olmak be home alone f.
evde yalnız olmak be alone at home f.
evde olmak be at home f.
(evde/kapalı bir yerde) barındırmak tabernacle f.
evde içki mayalamak home brew f.
evde içki üretmek home brew f.
evde içki mayalamak home-brew f.
evde içki üretmek home-brew f.
(köpek) evde kağıt üzerinde tuvalet eğitimi vermek paper-train f.
evde vakit geçirmek cocoon f.
evde dokunmuş homespun s.
evde yapılmış homemade s.
evde kalmış (kız) on the shelf s.
evde hapis olan (hastalık vb nedeniyle) housebound s.
evde yapılan home s.
evde tedavi edilen home-cured s.
evde yetişen home-grown s.
yandaki evde oturan next-door s.
evde yapılmış home made s.
evde büyüyen home-grown s.
evde büyüyen homegrown s.
evde yetiştirilen home-grown s.
evde yetiştirilen homegrown s.
evde yetiştirilen/büyütülen home-raised s.
evde eğitim gören home-schooled s.
evde eğitilen home-schooled s.
evde öğrenim gören home-schooled s.
evde yetişen homegrown s.
evde pişmiş home-cooked s.
evde pişirilmiş home-cooked s.
evde hazırlanmış (yemek) home-cooked s.
evde yapılan at-home s.
aynı evde yaşayan live-in s.
evde üretilmiş homeborn s.
evde yapılmış homeborn s.
evde doğmuş homebred s.
evde büyümüş homebred s.
evde yapılmış home-bred s.
evde inşa edilmiş home-built s.
evde bakıma ait home-care s.
evde bakımla ilgili home-care s.
evde bakım veren home-care s.
evde duran home-keeping s.
evde yapılmışçasına basit homemade s.
evde yapılmışçasına sade homemade s.
evde hazırlanan homestyle s.
evde servis edilen homestyle s.
evde sağlanan domiciliary s.
evde hizmet veren in-home s.
evde sağlanan in-home s.
aynı evde birlikte yaşayan coresident s.
evde olan subtegulaneous s.
evde yetiştirilmiş homegrown s.
yandaki evde next door zf.
yan evde nextdoor zf.
yan evde in the adjacent apartment zf.
yan evde in the adjacent house zf.
Phrasals
birini evde/işte bulmak find someone in f.
evde yemek dine in f.
birini evde bulamamak find (someone or something) out f.
birinin evde olmadığını öğrenmek find (someone or something) out f.
birini evde bulamamak find someone out f.
birinin evde olmadığını öğrenmek find someone out f.
çalıştığı evde yatılı çalışan olmamak live out f.
evde bulamamak find out f.
bir yerde/evde kalmak keep inside f.
evde, odada tutmak keep inside f.
(biriyle) aynı evde yaşamak live with (someone) f.
ile aynı evde yaşamaya başlamak move in with f.
Phrases
evde yalnız alone at home s.
evde kal stay at home ünl.
evde yalnız başına alone at home expr.
Proverb
ev içinizde kendinizi evde hissettiğiniz yerdir home is where the heart is
usta, yaptığı evde oturacak kadar zengin değildir fools build houses and wise men live in them
ustanın, inşa ettiği evde oturmaya gücü yetmez fools build houses and wise men live in them
usta, inşa ettiği evde oturamazmış fools build houses and wise men live in them
şefkat evde başlar charity begins at home
şefkat evde başlar charity starts at home
Colloquial
evde kalma korkusu fear of being a spinster i.
amatörlerin evde ya da uygunsuz koşullarda ürettikleri amfetamin bathtub crank i.
evde yapılan alkollü içki bathtub gin i.
evde yapılan amfetamin bathtub crank i.
evde yaşlı anne baba için ayrılan daire granny pad i.
evde yaşlı anne baba için ayrılan daire granny pod i.
evde yetiştirilmiş esrar/marihuana homegrown i.
arkadaşları evde ağırlamak have friends over f.
arkadaşları evde ağırlamak (birlikte vakit geçirmek için) have friends over f.
yediye çeyrek kala evde olmak be home by a quarter to seven f.
evde olmamak be out f.
arkadaş toplantısına gitmeden önce evde alkol almak preload f.
evde yalnız bırakılmış (çocuk) home-alone s.
çocukken yaşadığım evde in my childhood home expr.
hemen yan odada/evde right next door expr.
evde kalmış an old maid expr.
ile evde at home with expr.
biriyle/bir şeyle evde at home with someone or something expr.
bunu evde denemeyin do not try this at home [cliché] expr.
bunu evde denemeyiniz do not try this at home [cliché] expr.
evde olan/yaşanan evde kalır what happens at home stays at home expr.
evde yaşanan istismar gizli kalır what happens at home stays at home expr.
Idioms
annesi ve babası çalıştığından dolayı sürekli evde yalnız kalan çocuk a latchkey child i.
annesi ve babası çalıştığından dolayı sürekli evde yalnız kalan çocuk a latchkey kid i.
çocukları yuvadan uçup evde yalnız kalmış aile/ebeveyn an empty nester i.
çocukları yuvadan uçup evde yalnız kalmış aile/ebeveyn an empty nester i.
evde hazırlanıp getirilmiş öğlen yemeği brown-bag i.
çocukları yuvadan uçup evde yalnız kalmış aile/ebeveynler empty-nesters i.
evde büyük ebeveynlerin yaşaması için ayrılmış daire granny flat i.
evde yaşlı anne baba için ayrılan daire granny flat i.
alacaklılardan kaçmak için evde saklanmak keep house f.
evde temizlenmedik/silinmedik yer bırakmamak bottom the house [antiquated] f.
erkek/kız arkadaşıyla aynı evde yaşamak live over the brush f.
(hastalık yüzünden) evde yatmak down with f.
aynı evde oturmak live under the same roof f.
evde/evin içinde durmak keep inside of the house f.
evde kalmak be on the shelf f.
evde kalmak be left on the shelf f.
evde ne varsa beraberce yemek be pot luck f.
evde/iş yerinde telefonu olmak be on the telephone f.
evde/iş yerinde telefonu olmak be on the phone f.
(evde) sözü geçen kişi olmak wear the pants (in the house) f.
(hastalık yüzünden) evde yatan down with (an illness) s.
(hastalık yüzünden) evde yatan down with a disease s.
sen ayrıldıktan sonra evde çok şey değişmiştir, aynı eve dönemezsin you can't go home again expr.
şefkat evde başlar charity begins at home expr.
bu arada evde meanwhile, back at the ranch expr.
Speaking
akşam yemeğinde evde olmayacağım I won't be home for dinner expr.
annen evde mi? is your mother at home? expr.
aynı evde yaşıyoruz we live in the same apartment expr.
aynı evde yaşıyoruz we live in the same flat [uk] expr.
bizimle evde kal stay at home with us expr.
bunu evde yapmayın don't do this at home expr.
bu evde birbirimizle bu şekilde konuşmayız that is not how we talk to each other in this house expr.
dün evde kaldım I stayed at home yesterday expr.
evde çalışabiliriz we can work at home expr.
evde yalnız mısın? are you home alone? expr.
evde yalnız mısınız? are you home alone? expr.
evde bizimle kal stay at home with us expr.
evde denemeyin don't try at home expr.
evde mi sinemada mı film izlemeyi tercih ediyorsun? do you prefer to watch movies at home or at a theater? expr.
evde yokum I am not home expr.
evde fazla kalmadım I didn't stay home for long expr.
evde değilim I am not home expr.
evde bir cinayet işlendi there's been a murder in the house expr.
geçen gece evde miydin? were you at home last night? expr.
evde kimse var mı? is there anybody home? expr.
evde değilim I'm not at home expr.
evde ne giyer? what does she wear at home? expr.
evde olmak çok güzel it's good to be home expr.
evde ne giyersin? what do you wear at home? expr.
evde misin? are you at home? expr.
evde kimsecikler yok not a living soul in the house expr.
evde değildim I wasn't home expr.
herkes partiye gitti bense/ben ise evde kalmayı tercih ettim everyone went the party and/but I prefered staying at home expr.
evde ne giyer? what does he wear at home? expr.
evde kimse yok mu? anybody home? expr.
evde değilim I'm not home expr.
evde olması harika it's great having him home expr.
evde görüşürüz see you at home expr.
evde sorunların olduğu için üzgünüm I'm sorry you're having problems at home expr.
evde durumlar nasıl? how are things at home? expr.
evde seninle birlikte kimler var? who's at home with you? expr.
evde her şey yolunda mı? how are things at home? expr.
nasıl bir evde yaşıyorsunuz? what kind of house do you live in? expr.
nasıl bir evde yaşıyorsun? what kind of house do you live in? expr.
ne zaman evde olacağını biliyor musun? do you know when you'll be home? expr.
onu evde bıraktığınıza inanamıyorum I can't believe you left her/him at home expr.
şimdi evde misin? are you at home now? expr.
şu anda evde misin? are you home now? expr.
şimdi evde misin? are you home now? expr.
senin evde olman gerekmiyor mu? shouldn't you be home? expr.
saat 7'de evde ol be home by 7:00 expr.
Trade/Economic
evde çalışan personel indoor staff i.
evde çalışma homework i.
evde bakım ürünlerini home care products i.
evde perakende satış in-home retailing i.
evde yapılan parça başı iş outwork i.
evde pazarlama yöntemi in-home retailing i.
evde bakım ürünlerini domiciliary care products i.
evde istihdam home-based employment i.
evde teslim edilmek be delivered at the residence f.
Law
evde gözaltı domiciliary arrest i.
evde göz hapsi house arrest i.
evde hırsızlık yapan housebreaker i.
evde yapılan arama domiciliary visit i.
evde hasta muayenesi domiciliary visit i.
evde yapılan hırsızlık suçu compound larceny i.
(derebeyine kira ödeyerek) bir başkasının arazisine dikilmiş evde yaşayan kimse superficiary i.
Institutes
yaşlılık, maluliyet ve evde sağlık bakımı bakanlığı department of ageing, disability and home care i.
Industry
evde ve kısa süreler için profesyonel veya teknik hizmet veren visiting s.
Insurance
tedavi şansı olmayan hastalar için evde bakım sağlayan bakım ve destek programı hospice i.
Tourism
gezginin bir evde kalması homestay [us] i.
Technical
evde çalışma telecommuting i.
evde çekilen video kaydı hv (home video) kısalt.
Textile
beyazla karışık siyah yünden evde dokunmuş şayak giysi kelt i.
evde eğirilmiş iplikten yapılan düz ve kaba yün kumaş homespun i.
evde giyilen bir kadın elbisesi morning dress i.
evde giyilen ve yumuşak kumaştan dikilmiş kemerli erkek ceketi lounging jacket i.
evde dokunmuş kumaştan yapılan homespun s.
Medical
evde çocuk bakımı home-based child care i.
evde yapılan hasta muayenesi domiciliary visit i.
evde hasta bakımı için solunum destek cihazları home-care ventilatory support devices i.
evde hasta bakımına yönelik vantilatör home care ventilator i.
evde doğum home birth i.
evde bakım hizmetleri home care services i.
evde yapılan sağlık personeli yardımsız doğum home birth i.
evde uzun süreli oksijen tedavisi long term oxygen therapy at home i.
yaşlının evde bakımı elderly home care i.
burkulma, zorlanma gibi hafif yaralanmalarda evde tedavi için verilen tavsiyeler price (protection, rest, ice, compression, and elevation) i.
evde sağlık yardımcısı home health aide i.
evde doğum homebirth i.
evde doğum yapma homebirth i.
evde sağlık bakımı ile ilgili nosohusial s.
evde sağlık bakımı ile edinilen nosohusial s.
Psychology
evde tek başına kalma korkusu domatophobia i.
evde tek başına kalma korkusu oikophobia i.
evde tek başına kalma korkusu eicophobia i.
evde oturma isteği inhabitiveness i.
Gastronomy
evde yapılan ekmek home-made bread i.
şeftali ve hint incirinden yapılan, evde damıtılmış bir güney afrika konyağı mampoer i.
evde pişirilmiş home-baked s.
Zoology
genellikle evde beslenen açık renkli küçük bir hamster mesocricetus auratus i.
genellikle evde beslenen açık renkli küçük bir hamster syrian hamster i.
kısa kulakları olan ve evde beslenebilen tavşana benzer küçük bir hayvan guinea-pig i.
Social Sciences
evde eğitim home education i.
evde eğitim homeschooling i.
evde öğretim homeschool i.
evde öğretim homeschooling i.
evde yardım home help i.
evde sosyalleşme sofalizing i.
evde takip hizmeti home attendant care i.
evde öğretim home schooling i.
evde öğretim home learning i.
evde eğitim home school i.
evde öğretim home education i.
evde eğitim home learning i.
evde eğitim home schooling i.
Education
soruları evde cevaplanan sınav türü take-home exam i.
evde eğitim veren kimse home teacher i.
evde eğitim görevi verilen kimse home teacher i.
(ailesi tarafından) evde eğitim alan çocuk home-schooler i.
çocuğuna evde eğitim veren ebeveyn home-schooler i.
öğrencilerin evde okumaları tamamlamasını ve ders saati boyunca canlı problem çözme üzerinde çalışmasını sağlayarak öğrenci katılımını ve öğrenmesini artırmayı amaçlayan bir öğretim stratejisi flipped classroom i.
(çocuğa) evde öğretmek homeschool f.
(çocuğa) evde eğitim vermek homeschool f.
(çocuğa) evde öğretmek home-school f.
(çocuğa) evde eğitim vermek home-school f.
evde okuyan home-school s.
evde eğitim alan home-school s.
History
bir tapınak veya özel evde kutsal nesnelerin bulunduğu roma mihrabı veya tapınma yeri sacrarium i.
Cinema
evde çekilmiş amatör film home movie i.
Abbreviation
birleşik krallık hemşirelik, ebelik ve evde sağlık hizmetleri merkez kurulu ukcc (united kingdom central council for nursing, midwifery, and health visiting) i.
Archaic
aynı evde yaşamak domesticate f.
evde kalmış stale s.
Slang
evde yetiştirilmiş esrar hydro (rap slang) i.
evde yetiştirilmiş esrar/marihuana mudbud i.
(birleşik devletler'in batısında) miras kalmış evde oturan kimse sooner i.
evde pineklemek noin f.
evde kalma cezası almış grounded s.
British Slang
bir misafir geldiğinde ve evde ikram edilecek herhangi bir şey yoksa aile bireylerinin birbirlerine söylediği bir söz family hold back (f.h.b) i.
evde televizyon kumandasının tek hakimi olan kimse couch commander i.
evde televizyon kumandasının tek hakimi olan kimse couch commando i.
evde büyütülen devasa bir bitki triffid i.
Modern Slang
evde ve yatakta vakit geçirmeyi seven kimse a dog i.