hızlandırmak - Türkçe İngilizce Sözlük

hızlandırmak

"hızlandırmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 50 sonuç

Türkçe İngilizce
Yaygın Kullanım
hızlandırmak expedite f.
We need a professional to expedite the process.
Süreci hızlandırmak için bir profesyonele ihtiyacımız var.

More Sentences
hızlandırmak speed up f.
Secondly, we really must speed up the application of the Erika I and Erika II packages.
İkinci olarak, Erika I ve Erika II paketlerinin uygulanmasını gerçekten hızlandırmalıyız.

More Sentences
hızlandırmak accelerate f.
Mr Paasilinna asked how we could accelerate access for the Member States.
Sayın Paasilinna Üye Devletler için erişimi nasıl hızlandırabileceğimizi sordu.

More Sentences
Genel
hızlandırmak step up f.
It will step up the attack on employment, insurance and pension rights.
İstihdam, sigorta ve emeklilik haklarına yönelik saldırıları hızlandıracaktır.

More Sentences
hızlandırmak speed f.
Some of you have referred to the possibility of speeding it up.
Bazılarınız bunu hızlandırma olasılığından söz etti.

More Sentences
hızlandırmak hasten f.
The government's action was hastened by the protests.
Protestolar hükümetin eylemini hızlandırdı.

More Sentences
hızlandırmak rev f.
Tom repeatedly revved his engine.
Tom sürekli olarak motorunu hızlandırdı.

More Sentences
hızlandırmak accelerate f.
Secondly, also by way of example, we need to accelerate economic reforms.
İkinci olarak, yine örnek olarak, ekonomik reformları hızlandırmamız gerekiyor.

More Sentences
hızlandırmak stimulate f.
A high protein diet stimulates the production of blood cells.
Yüksek proteinli bir diyet kan hücrelerinin üretimini hızlandırır.

More Sentences
Öbek Fiiller
hızlandırmak crank up f.
The programme is not, after all, intended to crank up the brain drain.
Programın amacı beyin göçünü hızlandırmak değildir.

More Sentences
Ticaret/Ekonomi
hızlandırmak expedite f.
A genuine decision in favour of a marketing ban would expedite technical developments leading to alternatives.
Pazarlama yasağı lehinde alınacak gerçek bir karar, alternatiflere yol açacak teknik gelişmeleri hızlandıracaktır.

More Sentences
Teknik
hızlandırmak accelerate f.
Mr Paasilinna asked how we could accelerate access for the Member States.
Sayın Paasilinna, Üye Devletler için erişimi nasıl hızlandırabileceğimizi sordu.

More Sentences
Spor
hızlandırmak accelerate f.
Our social media advertising services have been proven to accelerate growth.
Sosyal medya reklam hizmetlerimizin büyümeyi hızlandırdığı kanıtlanmıştır.

More Sentences
Genel
hızlandırmak pour on the speed f.
hızlandırmak speed something up f.
hızlandırmak ginger f.
hızlandırmak force the pace f.
hızlandırmak whip up f.
hızlandırmak hurry f.
hızlandırmak precipitate f.
hızlandırmak quicken f.
hızlandırmak ginger up f.
hızlandırmak rev up f.
hızlandırmak wing f.
hızlandırmak hurry something up f.
hızlandırmak make fast f.
hızlandırmak jazz f.
hızlandırmak jazz up f.
hızlandırmak press f.
hızlandırmak step on the juice f.
hızlandırmak push on f.
hızlandırmak appromt [obsolete] f.
hızlandırmak zap f.
hızlandırmak make [dialect] f.
hızlandırmak quetch f.
hızlandırmak mend f.
hızlandırmak grease f.
hızlandırmak goose f.
hızlandırmak pep (up) f.
hızlandırmak shut [obsolete] f.
hızlandırmak hot up f.
Öbek Fiiller
hızlandırmak set off f.
hızlandırmak hurry on f.
Konuşma Dili
hızlandırmak turbo-charge f.
hızlandırmak fast-track f.
Medikal
hızlandırmak hypo f.
Edebiyat
hızlandırmak festinate f.
Eski Kullanım
hızlandırmak haste f.
hızlandırmak dispatch [us] f.
hızlandırmak despatch [uk] f.

"hızlandırmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 65 sonuç

Türkçe İngilizce
Genel
süreci hızlandırmak accelerate the process f.
Analgesic effects help accelerate the process of normalizing the motor function of the limbs.
Analjezik etkiler, uzuvların motor fonksiyonunu normalleştirme sürecini hızlandırmaya yardımcı olur.

More Sentences
sıvının buharlaşmasını hızlandırmak için geniş yüzeye maruz bırakılması graduation i.
(süreci) hızlandırmak step up f.
süreci hızlandırmak speed up the process f.
hızlandırmak (bir hayvanı) urge on f.
işleri hızlandırmak expedite matters f.
işleri hızlandırmak speed up matters f.
üretimi hızlandırmak speed up the production f.
kimyasal reaksiyonu hızlandırmak activate f.
(imalatı, inşaatı, süreci) hedefe zamanında ulaşabilmek için hızlandırmak fast-track f.
(özellikle sinir hastalıklarında adımlarını istemsiz olarak) hızlandırmak festinate f.
(bir olayın) gelişini hızlandırmak prevent [obsolete] f.
(mahmuz kullanarak) atını hızlandırmak spur f.
ayakla vurarak hızlandırmak funk [scotland] f.
Öbek Fiiller
gaz kelebeğini ayarlayarak hızlandırmak throttle up f.
koşum takarak hızlandırmak hitch up f.
acele ettirmek/hızlandırmak put a bomb under something f.
(animasyonda kareler arasındaki boşluğu artırarak) hızlandırmak ease out f.
(birini/bir şeyi) çabuklaştırmak/hızlandırmak hurry (someone or something) along f.
çabuklaştırmak/hızlandırmak hurry along f.
(bir şeyi) hızlandırmak rev something up f.
(animasyonda kareler arasındaki boşluğu artırarak) hızlandırmak slow out f.
Konuşma Dili
motoru hızlandırmak gun f.
Deyim
acele ettirmek/hızlandırmak put a rocket under somebody f.
gelişmesini hızlandırmak bring on f.
gelişmesini hızlandırmak bring along f.
süreci hızlandırmak/kolaylaştırmak grease the skids f.
(bir süreci vb.) hızlandırmak put something on the fast track f.
(birinin) kalp atışlarını hızlandırmak get (someone's) pulse racing f.
temposunu birine göre hızlandırmak mend (one's) pace [old-fashioned] f.
işleri hızlandırmak swing into full gear f.
işleri hızlandırmak swing into gear f.
(birini) hızlandırmak give (one) a buzz f.
harekete geçirmek/hızlandırmak put a bomb under f.
(birini/bir şeyi) harekete geçirmek/hızlandırmak put a bomb under (someone or something) [uk] f.
(birini/bir şeyi) harekete geçirmek/hızlandırmak put a rocket under (someone or something) [uk] f.
işleri hızlandırmak step things up f.
Resmi
yeniden hızlandırmak reaccelerate f.
Ticaret/Ekonomi
işleri hızlandırmak amacıyla yapılan ödeme facilitation payment i.
bir projeyi hızlandırmak fast track a project f.
satışları hızlandırmak speed up sales f.
süreci hızlandırmak expedite the process f.
Sanayi
daha fazla kaynak ayırarak işi hızlandırmak crash f.
Medya
akışı hızlandırmak (olay örgüsü) fast forward f.
Teknik
(cüruf yüzeyine) bakırın ateşte arıtma işlemi sırasında çubukla vurup eriyik metalin havayla temasını sağlayarak oksidasyonu hızlandırmak flap f.
Bilgisayar
bilgisayarı hızlandırmak için bios hafızasındaki içeriği ram'e kopyalama shadowing i.
Tekstil
akrilik tipi bileşenlere çapraz bağlanma sürecini hızlandırmak amacıyla eklenen madde catalyst i.
Denizcilik
(tekne) aniden hızlandırmak shoot f.
Medikal
doğumu başlatmak veya hızlandırmak için cenin zarının yapay olarak yırtılması amniotomy i.
göz sıvısının drenajını hızlandırmak için bir alanda çok sayıda küçük lazer yanıkları meydana getirerek yapılan bir göz ameliyatı laser trabecular surgery i.
aterosklerozu hızlandırmak accelerate atherosclerosis f.
hücre ölümünü hızlandırmak accelerate cell death f.
iyileşme sürecini hızlandırmak speed up the healing process f.
iyileşmeyi hızlandırmak için dokuyu almak (yara, kist gibi lezyondan) deroof f.
(doğumu) ilaçla hızlandırmak induce f.
Kimya
kimyasal reaksiyonları hızlandırmak activate f.
(katalizörün) aktivitesini başka maddeden küçük oranda ekleyerek arttırmak: (reaksiyonu) madde ilavesiyle hızlandırmak promote f.
Tarım
otların kurumasını hızlandırmak için karıştırarak seyrelten alet tedder i.
çiçeklenmeyi başlatmak veya hızlandırmak için tohumların ve bitkilerin düşük sıcaklıklara maruz bırakılması vernalization i.
çiçeklenmeyi başlatmak veya hızlandırmak için tohumların ve bitkilerin düşük sıcaklıklara maruz bırakılması vernalisation i.
yeni biçilmiş otların kurumasını hızlandırmak için karıştırarak seyrelten alet hay tedder i.
bitkinin tohumunu soğukta tutarak büyümesini hızlandırmak jarovise f.
bitkinin tohumunu soğukta tutarak büyümesini hızlandırmak jarovize f.
su emilimini artırmak veya çimlenmeyi hızlandırmak için (tohumların) dış yüzeyini kazımak scarify f.
Argo
işleri hızlandırmak için devlet çalışanlarına verilen para/hediye (yasak olmayan ülkelerde) lubrication payment i.