Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
ho, ho, ho
"ho, ho, ho"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Colloquial
1
Konuşma Dili
ho, ho, ho
expr.
derinden bir gülme sesi taklidi yaparken kullanılan ifade
2
Konuşma Dili
ho, ho, ho
expr.
genellikle noel babayla özdeşleşen bir gülme şekli
"ho, ho, ho"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 197 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
heave-ho
i.
işten atılma
2
Genel
tally-ho
i.
avcıların avı görünce bağırması
3
Genel
ho
i.
holmiyumun simgesi
4
Genel
billy-ho
i.
inanılmaz boyut
5
Genel
billy-ho
i.
çok fazla miktar
6
Genel
heave ho
i.
kovma
7
Genel
heave ho
i.
reddetme
8
Genel
heave-ho
i.
kovma narası
9
Genel
ho
i.
ho halkı
10
Genel
ho
i.
ho halkından olan kimse
11
Genel
ho
i.
azılı suçlu
12
Genel
ho
i.
mükerrer suçlu
13
Genel
ho-chunk
i.
hoçank
14
Genel
ho
i.
kaltak
15
Genel
tally-ho
f.
tallyho diyerek tazılara komut vermek
16
Genel
heigh-ho
f.
senkron tutturmak için "heigh-ho" demek
17
Genel
ho [dialect] [uk]
f.
homurdanıp sızlanmak
18
Genel
ho [dialect] [uk]
f.
yanıp tutuşmak
19
Genel
ho [dialect] [uk]
f.
burnunda tütmek
20
Genel
gee ho
f.
dehlemek
21
Genel
gee ho
f.
sağa veya sola dönmek
22
Genel
gee ho
f.
(koşum hayvanı) sahibin verdiği yön talimatlarına uymak
23
Genel
gung ho
s.
fazlasıyla istekli
24
Genel
gung ho
s.
hevesli
25
Genel
gung ho
s.
dünden hazır
26
Genel
ho hum
s.
yavan
27
Genel
ho hum
s.
çekici olmayan
28
Genel
heave ho!
ünl.
heyamola!
29
Genel
heigh-ho!
ünl.
uff!
30
Genel
tally-ho
ünl.
haydi!
31
Genel
yo-ho-ho
ünl.
tamamen saçma
32
Genel
hey-ho
ünl.
bıkkınlık, hayal kırıklığı, şaşkınlık veya mutluluk belirten bir ünlem
33
Genel
ho-ho
ünl.
haha
34
Genel
ho-ho
ünl.
kahkaha sesi ifade eden bir ünlem
35
Genel
ho-hum
ünl.
öff
36
Genel
ho-hum
ünl.
aman ya
37
Genel
ho-hum
ünl.
yav he he
38
Genel
yo-ho-ho
ünl.
dikkat çekmek için kullanılan bir ünlem
39
Genel
right-ho
ünl.
pekala
40
Genel
right-ho
ünl.
tamam
41
Genel
right-ho
ünl.
tamam bakalım
42
Genel
heigh-ho
ünl.
oley
43
Genel
heigh-ho
ünl.
hayda
44
Genel
heigh-ho
ünl.
yehu
45
Genel
heigh-ho
ünl.
aman
46
Genel
ho
ünl.
şaşkınlık veya keyif ifade etmek, dikkat çekmek veya harekete geçirmek için kullanılan bir ifade
47
Genel
ho hum
ünl.
bıkkınlık, bezginlik veya küçümseme belirten bir ifade
48
Genel
ho
exclam.
dur
49
Genel
ho
exclam.
kes
50
Genel
gee ho
exclam.
deh!
51
Genel
gee ho
exclam.
yürü!
52
Genel
gee ho
exclam.
(kare dansta) sağa dön!
Colloquial
53
Konuşma Dili
the heave-ho
i.
kovma
54
Konuşma Dili
the heave-ho
i.
atma
55
Konuşma Dili
the heave-ho
i.
kapı önüne koyma
56
Konuşma Dili
the old heave-ho
i.
kovma
57
Konuşma Dili
the old heave-ho
i.
atma
58
Konuşma Dili
the old heave-ho
i.
kapı önüne koyma
59
Konuşma Dili
ho-jo
i.
howard jonson's restoranı veya oteli
60
Konuşma Dili
ho-jo
i.
howard johnson restoranı veya oteli
61
Konuşma Dili
ho-jo’s
i.
howard jonson's restoranı veya oteli
62
Konuşma Dili
ho-jo’s
i.
howard johnson restoranı veya oteli
63
Konuşma Dili
heave ho
i.
kovma narası
64
Konuşma Dili
heave ho
f.
zorla çekmek
65
Konuşma Dili
heave-ho
f.
zorla çekmek
66
Konuşma Dili
ho-hum
s.
sıkıcı ve sıradan
67
Konuşma Dili
ho-hum
s.
ilgisiz
68
Konuşma Dili
ho-hum
s.
ilginç olmayan
69
Konuşma Dili
ho-hum
s.
sıkılmış
70
Konuşma Dili
ho-hum
s.
kayıtsız
71
Konuşma Dili
ho-hum
s.
umursamaz
72
Konuşma Dili
gung-ho
s.
içten bir şekilde coşkulu ve sadık
73
Konuşma Dili
gung-ho
s.
istekli
74
Konuşma Dili
gung-ho
s.
hevesli
75
Konuşma Dili
gung-ho
s.
dünden hazır
76
Konuşma Dili
gung-ho
s.
hevesli
77
Konuşma Dili
gung-ho
s.
fazlasıyla istekli
78
Konuşma Dili
what-ho [old-fashioned]
ünl.
selamlama ifadesi
79
Konuşma Dili
what-ho [old-fashioned]
ünl.
dikkat çekme ifadesi
80
Konuşma Dili
tally-ho
expr.
hadi yallah
81
Konuşma Dili
righty-ho
expr.
pekala
82
Konuşma Dili
righty-ho
expr.
tamam
83
Konuşma Dili
righty-ho
expr.
tamam bakalım
84
Konuşma Dili
ho there [obsolete]
expr.
hey, sen
85
Konuşma Dili
ho there [obsolete]
expr.
baksana
86
Konuşma Dili
ho there [obsolete]
expr.
hu hu
87
Konuşma Dili
ho there [obsolete]
expr.
selam
Idioms
88
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(arkadaşlık teklifini) burun kıvırarak reddetmek/geri çevirmek
89
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(arkadaşlık teklifini) hor görerek reddetmek
90
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(arkadaşlık teklifini) elinin tersiyle itmek
91
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(arkadaşlık teklifini) hakir görerek geri çevirmek
92
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
ilişkiyi/arkadaşlığı kesmek/bitirmek
93
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
evlenmekten vazgeçmek
94
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
nişanı atmak/bozmak
95
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(çalışanını) işten çıkarmak
96
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(çalışanını) kapı dışarı etmek
97
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(çalışanını) kapı önüne koymak
98
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(çalışanına) tekmeyi basmak
99
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(çalışanına) kapıyı göstermek
100
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(çalışanıyla) ilişkiyi kesmek/bitirmek
101
Deyim
give someone the old heave-ho
f.
(çalışanının) işine son vermek
102
Deyim
get the old heave-ho
f.
reddedilmek
103
Deyim
get the old heave-ho
f.
kapı önüne konulmak
104
Deyim
give the (old) heave-ho
f.
birini işten çıkarmak
105
Deyim
give somebody the old heave ho
f.
birini işten çıkarmak
106
Deyim
give (one) the heave-ho
f.
(birini) işten çıkarmak/kovmak
107
Deyim
give (one) the heave-ho
f.
(birini) reddetmek
108
Deyim
give (one) the heave-ho
f.
(birini) geri çevirmek
109
Deyim
give (one) the heave-ho
f.
(birini) kapı dışarı etmek
110
Deyim
give (one) the heave-ho
f.
(birine) tekmeyi basmak
111
Deyim
give (one) the heave-ho
f.
(birini) yollamak
112
Deyim
give (one) the old heave-ho
f.
(birini) işten çıkarmak/kovmak
113
Deyim
give (one) the old heave-ho
f.
(birini) reddetmek
114
Deyim
give (one) the old heave-ho
f.
(birini) geri çevirmek
115
Deyim
give (one) the old heave-ho
f.
(birini) kapı dışarı etmek
116
Deyim
give (one) the old heave-ho
f.
(birine) tekmeyi basmak
117
Deyim
give (one) the old heave-ho
f.
(birini) yollamak
118
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birinden/bir şeyden kurtulmak
119
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birine/bir şeye tekmeyi basmak
120
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birini/bir şeyi başından atmak
121
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birini/bir şeyi başından savmak
122
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birini/bir şeyi kovmak
123
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birini/bir şeyi defetmek
124
Deyim
give somebody the (old) heave-ho
f.
birini işten çıkarmak/kovmak
125
Deyim
give somebody the (old) heave-ho
f.
birini kapı dışarı etmek
126
Deyim
give somebody the (old) heave-ho
f.
birine tekmeyi basmak
127
Deyim
give somebody the (old) heave-ho
f.
birini yollamak
128
Deyim
give somebody the (old) heave-ho
f.
biriyle ilişkisini bitirmek
129
Deyim
give somebody the (old) heave-ho
f.
birini bırakmak
130
Deyim
give somebody the heave-ho
f.
birini işten çıkarmak/kovmak
131
Deyim
give somebody the heave-ho
f.
birini kapı dışarı etmek
132
Deyim
give somebody the heave-ho
f.
birine tekmeyi basmak
133
Deyim
give somebody the heave-ho
f.
birini yollamak
134
Deyim
give somebody the heave-ho
f.
birini bırakmak
135
Deyim
give something/someone the heave-ho
f.
birinden/bir şeyden kurtulmak
136
Deyim
give something/someone the heave-ho
f.
birine/bir şeye tekmeyi basmak
137
Deyim
give something/someone the heave-ho
f.
birini/bir şeyi başından atmak
138
Deyim
give something/someone the heave-ho
f.
birini/bir şeyi başından savmak
139
Deyim
give something/someone the heave-ho
f.
birini/bir şeyi kovmak
140
Deyim
give something/someone the heave-ho
f.
birini/bir şeyi defetmek
141
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birinden/bir şeyden kurtulmak
142
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birine/bir şeye tekmeyi basmak
143
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birini/bir şeyi başından atmak
144
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birini/bir şeyi başından savmak
145
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birini/bir şeyi kovmak
146
Deyim
give something/someone the old heave-ho
f.
birini/bir şeyi defetmek
147
Deyim
give the heave-ho
f.
tekmeyi basmak
148
Deyim
give the heave-ho
f.
başından atmak
149
Deyim
give the heave-ho
f.
başından savmak
150
Deyim
give the heave-ho
f.
kovmak
151
Deyim
give the heave-ho
f.
defetmek
152
Deyim
give the heave-ho
f.
işten çıkarmak
153
Deyim
give the heave-ho
f.
kapıyı göstermek
154
Deyim
give the heave-ho
f.
kapı dışarı etmek
155
Deyim
give the heave-ho
f.
işine son vermek
156
Deyim
ho-hum
expr.
sıkıcı
Trade/Economic
157
Ticaret/Ekonomi
ho
i.
vietnam dongu'nun onda birine eşit olan para birimi
Aeronautic
158
Havacılık
tally-ho
i.
uçak göründü
Marine
159
Denizcilik
heave ho
i.
vira salpa
160
Denizcilik
heave ho
i.
yisa salpa
161
Denizcilik
yo-heave-ho
ünl.
(eskiden) gemicilerin kürek veya yelken çekerken birlikte söylediği bir nida
162
Denizcilik
yo-ho-ho
ünl.
(eskiden) gemicilerin kürek veya yelken çekerken birlikte söylediği bir nida
163
Denizcilik
heave-ho
ünl.
heyamola!
164
Denizcilik
heave-ho
ünl.
yisa!
165
Denizcilik
land, ho!
expr.
kara göründü!
Gastronomy
166
Mutfak
tong ho (chrysanthemum coronarium spatiosum)
i.
dağlama
167
Mutfak
tong ho (chrysanthemum coronarium spatiosum)
i.
asya yemeklerinde kullanılan, etli yaprakları yenebilen bir bitki
Marine Biology
168
Deniz Biyolojisi
ho lighting
i.
yüksek verimli floresan lamba
Linguistics
169
Dilbilim
yo-he-ho theory
i.
zorlamacı dil kökeni kuramı
170
Dilbilim
ho
i.
ho halkının konuştuğu munda dili
171
Dilbilim
ho-chunk
i.
hoçankça
Geography
172
Coğrafya
lake ka-ho
i.
illinois eyaletinde yerleşim yeri
173
Coğrafya
ho-ho-kus
i.
new jersey eyaletinde yerleşim yeri
174
Coğrafya
hwang ho
i.
sarı ırmak
175
Coğrafya
hwang ho
i.
çin'de bir nehir
176
Coğrafya
hwang ho
i.
çin'den akan bir nehir
177
Coğrafya
ta yün ho
i.
çin'de bir kanal sistemi
178
Coğrafya
ho chi minh
i.
ho chi minh kenti
179
Coğrafya
ho chi minh city
i.
ho chi minh kenti
180
Coğrafya
ho chi minh trail
i.
ho chi minh ikmal yolu
Military
181
Askeri
gung ho
s.
askeri savaşa katılmaya hevesli
Ornithology
182
Kuşbilim
heigh-ho
i.
altın ağaçkakan
Slang
183
Argo
ho
i.
fahişe
184
Argo
ho
i.
orospu
185
Argo
slut ho
i.
yosma
186
Argo
ho stro
i.
fahişelerin uğrak caddesi/sokağı
187
Argo
ho stro
i.
fahişelerin mekan edindiği cadde/sokak
188
Argo
ho stro
i.
fahişelerin iş tuttuğu cadde/sokak
189
Argo
ho stro
i.
fahişelerin müşteri beklediği cadde/sokak
190
Argo
heave-ho
i.
kovma
191
Argo
heave-ho
i.
atma
192
Argo
heave-ho
i.
kapı dışarı etme
193
Argo
skanky-ho [new zealand]
i.
uçkuruna düşkün kadın
194
Argo
skanky-ho [new zealand]
i.
edepsiz kadın
195
Argo
skanky-ho [new zealand]
i.
hafifmeşrep kadın
196
Argo
tally ho
f.
saldır
197
Argo
tally ho
expr.
hücum
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of ho, ho, ho
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy