long- - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

long-

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"long-" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
General
long- ök. uzun süreli anlamı veren kombinasyon
long- ök. uzayan anlamı veren kombinasyon

"long-" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
long-suffering i. cefa
long s. uzun
General
horse with long hairs i. kılbarak
long leaf pine i. katrançamı
long shot i. zor iş
long dozen i. on üç
long headed i. önsezi sahibi
long shot i. riskli girişim
a long shot i. ufak bir ihtimal
long distance runner i. uzun mesafe koşucusu
long iron i. golf sopası
long vocal i. uzun vokal
long range forecast i. uzun süreli hava tahmini
long playing record i. uzunçalar
long distance i. uzun mesafeli
long green pepper i. sivribiber
long horse i. atlama beygiri
long windedness i. nefesini uzun tutabilme
long ton i. 1016 kilo
long distance communications i. uzun mesafeler arası iletişim
long stand off i. uzaktan algılama
long vacation i. ingiltere üniversitelerinin yaz tatili
long and thin eggplant i. kemerpatlıcanı
long sufferance i. sabırlı olma
a face as long as a fiddle i. suratı iki karış
long boat i. şalupa
long cloak i. harmani
a long way to hoe i. zahmetli iş
long tail pair i. uzun kuyruklu çift
a good long time i. hayli uzun zaman
long distance flight i. uzun mesafe uçuşu
long play i. longpley
a long haul i. uzun taşıma mesafesi
long jump i. uzun atlama
a long haul i. uzun süren zor bir iş
long time i. uzun zaman
long distance call i. şehirlerarası konuşma
a long time i. uzun müddet
long underpants i. tuman
long time i. uzun süre
long play i. uzunçalar
long vehicle i. uzun araç
long hours i. uzun çalışma saatleri
long focus lens i. uzun odaklı mercek
long saw i. dilme testeresi
long hand i. el yazısı
long story i. uzun hikaye
long clawed prawn i. nehir karidesi
long ton i. büyük ton
long wire i. uzun kablo
a long shot i. başarı ihtimali az olup gerçekleşince kazancı çok olan bir iş
long wave i. uzun dalga
long stroke engine i. uzun stroklu motor
long range radar i. uzun menzilli radar
a long face i. ekşi yüz
long last i. en nihayet
long shot i. geniş plan
long nose i. nanik
long bone i. uzun kemik
long purse i. cimri
long cloak i. harmaniye
long distance call i. şehirlerarası görüşme
a long time i. uzun süre
long i. uzun ses
long i. uzunluk
long run i. uzun dönem
long conversation i. uzun muhabbet
long list i. uzun liste
long discussion i. uzun görüşme
long interview i. uzun görüşme
long period of time i. uzun süre
long-distance call i. şehirlerarası konuşma
long-time customer i. uzun süreli müşteri
long-term care facilities i. uzun dönemli bakım hizmetleri
long-playing record i. albüm
long-standing customer i. uzun süreli müşteri
long-stay patient i. uzun süredir hastanede yatan hasta
long-distance call i. şehirlerarası telefon konuşması
decade-long imprisonment i. on yıllık mahkumiyet
long-form report i. uzun rapor
long-eared owl i. kulaklı orman baykuşu
long-time sufferer i. çilekeş
long-tailed skua i. uzun kuyruklu korsanmartı
long-distance driver i. uzun yol sürücüsü
long-shore current i. kıyı akıntısı
long-time pal i. kadim dost
long-distance i. şehirlerarası konuşma
long-windedness i. nefesini uzun tutabilme
long-playing record i. longpley
long-range plan i. uzun vadeli plan
long-horned beetle i. tekeböceği
long-tailed duck i. telkuyruk
long-headed poppy i. gelincik
long-tailed shrike i. uzun kuyruklu örümcekkuşu
life-long sport i. yaşam boyu spor
long-distance i. uluslararası (telefon konuşması)
long-standing rival i. ezeli rakip
long-distance call i. milletlerarası konuşma
long-legged buzzard i. kızıl şahin
long-tailed tit i. uzun kuyruklu baştankara
long-playing record i. uzunçalar
long distance dialling i. şehirlerarası arama
long distance communication i. şehirlerarası iletişim
long distance signal i. şehirlerarası sinyal
long-distance communications i. uzun mesafeler arası iletişim
a long wait i. uzun bir bekleme süresi
a long shot i. uzak ihtimal
long duration i. uzun süre
long duration i. uzun süreli
the night of the long knives i. katliam gecesi
long distance i. uzun mesafe
long-distance call i. şehirlerarası telefon görüşmesi
long-distance i. şehirlerarası telefon görüşmesi
long hair i. uzun saç
long jump tray i. uzun atlama tepsisi
the secret of long life i. uzun yaşamın sırrı
long beard i. üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi
long-established tradition i. öteden beri süregelen gelenek
long title i. uzun isim
long weekend i. uzun haftasonu
long sightedness i. uzağı görebilme
long sightedness i. uzağı görebilirlik
long beard i. uzun sakal
long time i. uzunca süre
long-term practice i. uzun süreli alıştırma/pratik
long-term practice i. uzun süreli çalışma
long-term effects i. uzun dönemdeki etkiler
long stairs i. uzun merdiven
long ladders i. uzun merdiven
long stairway i. uzun merdiven
long-term effects i. uzun vadeli etkiler
long sleeve t-shirt i. uzun kollu tişört
long term outcome i. uzun vadeli sonuç
long term outcome i. uzun vadedeki getiri
long term outcome i. uzun vadede sonuç
a month-long recess i. bir aylık ara
long walks i. uzun yürüyüşler
a long list i. uzun bir liste
long branch i. uzun dal
long coat i. uzun palto
long lost i. uzun süredir kayıp/ortalıkta görünmeyen
long haul i. uzun mesafe
long-held fears i. uzun süreli korkular
long-term fears i. uzun süreli korkular
long distance relationship i. birbirinden uzakta ilişki yaşama
long distance relationship i. uzak mesafe ilişkisi
long summary i. uzun özet
a long-lost relative i. uzun süredir görülmeyen akraba
long road trip i. uzun yol seyahati
long step i. uzun adım
long steps i. uzun adımlar
long process i. uzun süreç
long-banned visit i. uzun zaman yasaklanmış ziyaret
long negotiations i. uzun görüşmeler/müzakereler
man with long mustache i. uzun bıyıklı adam
long-windedness i. laf kalabalığı
long house i. nispeten dar ve tek odalı uzun yerleşim birimi
long term use i. uzun süreli kullanım
long sentence i. uzun hapis cezası
long imprisonment i. uzun hapis cezası
long term of imprisonment i. uzun hapis cezası
long raincoat i. uzun yağmurluk
long-felt need i. uzun süredir ihtiyaç duyulan şey
long-felt need i. uzun süredir duyulan ihtiyaç
long-range impact i. uzun vadeli etki
the long goodbye i. uzun veda
long-playing i. uzunçalar
long history i. köklü tarih
long distance i. uzak mesafe
long-lost son i. uzun süredir kayıp oğul
long-term treatment i. uzun süreli tedavi
long sightedness i. uzak görüşlülük
tai long i. tay dillerinin bir kolu
tai long i. tai dillerinin bir kolu
long handled brush i. uzun saplı fırça
a long-term goal i. uzun vadeli hedef
long-windedness i. fazla uzunluk
long-windedness i. bıktırıcılık
ldr (long distance relationship) i. uzak mesafe ilişkisi
life-long learning i. yaşam boyu öğrenme
long i. uzun süre
long i. uzun pantolon
long i. satın alım
long ago i. uzak geçmiş
long ago i. çok eski
long ago i. çok önce
long face i. üzgün surat
long face i. asık yüz
long face i. umutsuz yüz ifadesi
long face i. ciddi yüz ifadesi
long finger i. orta parmak
long fly i. atlama egzersizi
long fly i. atlama beygirinden atlayarak yapılan bir jimnastik egzersizi
long haul i. uzun süre
long haul i. uzun zaman dilimi
long home i. mezar
long home i. kabir
long hundred i. yüz yirmi
long pillow i. uzun yastık
long view i. ileriyi düşünme
long view i. ileriyi gelecek çerçevesinde ele alma
long view i. ileri vadeli etkenleri göz önüne alarak bir sorunu inceleme
long view i. bir sorunun gelecek gözetilerek incelenmesi
long view i. bir duruma yönelik uzun vadeli yaklaşım
long view i. uzun vadede değerlendirme
long-beard i. uzun sakallı erkek
long-beard i. (erkek) kıdemli vatandaş
long-handled spade i. uzun saplı kürek
long-haul i. uzun süre
long-haul i. uzun zaman dilimi
long-legs [africa] i. etki
long-legs [africa] i. ulaşma gücü
long-legs [africa] i. güçlü nüfuz
long-legs [africa] i. tesir
long-legs [africa] i. etkileme gücü
long-legs [africa] i. kapsamlı güç
long-sufferance i. dayanıklılık
long-sufferance i. metanet
long-sufferance i. sabır
long-sufferance i. sabır ile göğüs germe
long-sufferance i. metanet ile dayanma
long-spouted jug i. uzun ağızlı sürahi
long lifespan i. uzun ömür
long lifespan i. uzun yaşam süresi
walk a long way f. taban tepmek
stand and wait a long time f. ağaç olmak
long for f. tütmek
make somebody long for f. aratmak
long for f. hasret çekmek
long to see again f. hasretini çekmek
long for f. gözünde tütmek
have a long run f. afişte kalmak
pull a long face f. surat asmak
long f. gözlemek
draw the long bow f. atıp tutmak
draw the long bow f. dozunu kaçırmak
tell a long rigmarole f. saçma sapan konuşmak
long f. arzulamak
long for f. arzulamak
live a long life f. gömlek eskitmek
make long f. uzunlaştırmak
long for f. arzu etmek
long for f. burnunda tütmek
long f. susamak
long f. hasret olmak
long for f. özlem duymak
long for f. özlemek
make a long nose f. nanik yapmak
long f. çok istemek
have been waiting for a long time f. gözü yollarda kalmak
go a long way towards f. çok yararlı olmak
long to possess f. göz dikmek
walk a long way f. taban patlatmak
pull a long face f. suratından düşen bin parça olmak
take long f. uzun sürmek
long for f. canı çekmek
be too long and untidy f. papaza dönmek
long for f. içi çekmek
draw the long bow f. abartmak
long f. özlemek
long f. hasretini çekmek
long for f. aramak
go a long way towards f. bir şeye çok katkıda bulunmak
pull a long face f. suratını asmak
pull a long face f. yüzünden düşen bin parça olmak
long for f. heveslenmek
take long steps f. pergelleri açmak
long for f. can atmak
take a long deep breath f. soluklanmak
live long f. muammer olmak
long after a friend f. bir dostun özlemini çekmek
go the long way around f. dolaşmak
long (for) f. arzu etmek
long f. can atmak
long to f. can atmak
long for f. çok istemek
long to f. çok istemek
long f. arzu etmek
long f. özlemini çekmek
long f. hasret kalmak
long f. istemek
not to live long enough to f. ömrü vefa etmemek
long for peace f. barışa susamak
long for something f. canı çekmek
be long and drawn out f. fos çıkmak
take a long time f. uzun sürmek (zaman)
wait a long time f. çok beklemek
keep someone wait a long time f. çok bekletmek
not long for f. arzulamamak
make someone long for f. özletmek
live long enough (to see) f. ömrü yetmek
walk a long way f. yol tepmek
long for f. hasretle beklemek
long to see (someone) again f. hasretle beklemek
come a long way f. gelişme kaydetmek
come a long way f. gelişme göstermek
come a long way f. büyük mesafe katetmek
have a long debate f. uzunca tartışmak
have a long discussion f. uzunca tartışmak
work for a long time f. uzun zaman çalışmak
know (someone) for a long time f. uzun süredir tanımak
work for a long time f. uzun süre çalışmak
not to have been used for a long time f. örümcek bağlamak
(for one´s life) to last long enough f. ömrü yetmek
(for one´s life) to last long enough f. ömrü vefa etmek
become into a long-winded story f. yılan hikayesine dönmek
be long on f. -in fazlası olmak
turn into a long-winded story f. yılan hikayesine döndürmek
meet with life-long adversity f. feleğin sillesini yemek
turn into a long-winded story f. yılan hikayesine dönmek
turn into a long-winded story f. yılan hikayesine çevirmek
be long-drawn-out f. sürüncemede kalmak
spoil food by cooking it for too long f. yemeği yakmak
last long f. uzun sürmek
go long way back f. eskiye dayanmak
goes a long way f. geniş bir alanı kapsamak
go a long way f. etkisi uzun sürmek
last a long time f. uzun sürmek
take a long time f. uzun sürmek
go long way back f. geçmişe dayanmak
seem to take a long time f. uzun süreceğe benzemek
take a long time f. uzun zaman almak
wait for a long time f. uzun zamandır beklemek
wait for a long time f. uzun zamandır bekliyor olmak
unearth the long-buried secrets f. uzun süredir saklı kalmış sırları su yüzüne çıkarmak
have a long rap sheet f. sabıkası kabarık olmak
have a criminal record a mile long f. sabıkası kabarık olmak
go a long way toward doing something f. bir şeye çok katkıda bulunmak
go a long way in doing something f. çok yararlı olmak
go a long way toward doing something f. çok yararlı olmak
die a long time ago f. çok önceden ölmek
howl all night long f. (köpek) bütün gece ulumak
work long hours f. uzun saatler çalışmak
use long sentences f. uzun cümleler kullanmak
live long enough f. ömrü vefa etmek
come a long way f. çok fazla yol katetmek
wait in a long queue f. uzun bir kuyrukta beklemek
live long f. çok yaşamak
live long f. uzun yaşamak
pull a long face f. yüzünü asmak
undertake a long-haul flight f. uzun uçuş yapmak
think long [dialect] f. özlemek
think long [dialect] f. hasret duymak
live long f. uzun ömürlü olmak
long f. uygun olmak
set short term and long term goal f. kısa vadeli ve uzun vadeli hedef belirlemek
long for f. hasretiyle yanıp tutuşmak
of long standing s. çok eski
of long standing s. çoktan beri bulunan
long lasting s. kalıcı
long wearing s. dayanıklı
having a big and long nose s. burnaz
long s. uzun süren
long legged s. uzun bacaklı
with long and thin moustache s. kaytan bıyıklı
long eared s. uzun kulaklı
long suffering s. sabırlı
long acting s. uzun süren
long winded s. nefesini uzun süre tutan
long on s. fazlası olan
long hoped for s. beklenilen
long s. yorucu
long s. çok
long lasting s. dayanıklı
long tailed s. uzun kuyruklu
very long s. upuzun
very long s. destan gibi
long standing s. çoktandır devam eden
of long standing s. eski
long s. uzun vadeli
long s. büyük
long life s. uzun ömürlü
long forgotten s. çoktan unutulmuş
long enough s. yeterince uzun
long s. uzun
long s. boyca aşırı uzatılmış
long term s. uzun vadeli
long dated s. uzun vadeli
long dated s. uzun süreli
long winded s. uzun soluklu (yazı vb)
too long s. çok uzun
a day-long s. tüm gün süren
long-standing s. çoktandır devam eden
long-range s. uzun menzilli
long-distance s. uzun mesafeli
long-winded s. kabak tadı veren
long-awaited s. özlenen
long-distance s. şehirlerarası (telefon görüşmesi vb)
long-termed s. uzun soluklu
decade-long s. on yıl süren
long-distance s. şehirlerarası (telefon konuşması)
long-standing s. sürüncemede kalan
long-sighted s. uzağı gören
long-standing s. epeydir devam eden
long-drawn-out s. çok uzun süren
long-playing s. uzun devirli (plak)
long-distance s. şehirlerarası (telefon görüşmesi)
long-lasting s. uzun ömürlü
long-lived s. uzun ömürlü
long-suffering s. cefakeş
long-awaited s. özlem duyulan
long-winded s. sözü çok uzatan
long-running s. uzun soluklu
long-sighted s. presbit
long-range s. uzun menzilli (top)
long-winded s. lafı uzatan
long-standing s. bitmez tükenmez
century-long/old s. yüzyıllık
long-winded s. sözü bitmez
long-suffering s. çilekeş
long-termed s. uzun dönemli
long-lasting s. dayanıklı
long-haired s. entelektüel
long-suffering s. uzun süre birinin kahrını çeken
long-distance s. uzun mesafe
long-term s. uzun vadeli
long-distance s. (telefon) şehirlerarası
long-wearing s. dayanıklı
long-wearing s. sağlam
long s. boylu
long-life s. uzun ömürlü
long-familiar s. tanınmış
long-familiar s. ünlü
long standing s. uzun süreli
long-drawn out s. uzun
long-drawn out s. uzun süreli
long-drawn out s. uzun süren
long sleeved s. uzun kollu
3-mile-long s. 3 mil uzunluğunda
long standing s. uzun zamandır süren
long-known s. uzun süredir bilinen
long-necked s. uzun saplı (telli çalgılarda)
long-awaited s. uzun zamandır beklenen
long-serving s. uzun yıllar hizmet veren
long-serving s. tecrübeli
long-reaching s. uzun vadeli
long-reaching s. uzun vadede
long-suppressed s. uzun süredir bastırılan
long-established s. köklü
long-hidden s. uzun süredir saklı kalmış
long s. ileriyi gören
long s. sağduyulu
long-overdue s. vadesi çoktan geçmiş
long-banned s. uzun zaman yasaklanmış
long-suffering s. cefakar
long-sought s. çoktandır aranan
long-sought s. uzun süredir aranan
long-stemmed s. uzun saplı
long dead s. ölüp gitmiş
long-abandoned s. uzun zamandır terk edilmiş
long-abandoned s. uzun zamandır gidilmemiş
long-abandoned s. uzun zaman önce terk edilmiş
long-haired s. uzun saçlı
long-winded s. dolambaçlı
long-standing s. uzun süredir devam eden
long standing s. uzun bir geçmişi olan
a day-long s. bir günlük
a day-long s. günübirlik
long-stalked s. uzun saplı (bitki)
long-stalked s. uzun sapı olan
age-long s. yüzyıllar süren
age-long s. uzun süren
age-long s. uzun zaman süren
age-long s. çağlar boyu süren
age-long s. asırlık
long-handled s. uzun saplı
long-handled s. sapı uzun
long s. uzun
long s. ayrıntılı
long s. teferruatlı
long s. can sıkıcı
long s. kasvetli
long s. zaman alan
long-faced s. asık suratlı
long-faced s. suratı asık
long-faced s. üzgün
long-lived s. dayanıklı
long-standing s. müzmin
long-winded s. kolayca yorulmayan
long-winded s. derin derin nefes alan
month-long s. bir ay süren
long s. fazla mevcutlu
long s. birden fazla parçadan oluşan
long s. birden fazla üyesi olan
long s. sürüncemede kalan
long s. gereksiz uzun
long s. geniş kapsamlı
long s. riskli
long s. önemli ölçüde şans gerektiren
long s. düşük ihtimalli
long s. kazanması olanaksız
long s. gerçekleşmesi olanaksız
long s. başarması olanaksız
long s. doğrusal boyutlu
long s. doğrusal boyut yaratan
long s. belirli sayıda
long s. belirli birimden oluşan
long s. ağır
long s. yavaş ilerleyen
long s. uzadıkça uzayan