sin - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sin

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"sin" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 17 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
sin i. günah
sin f. günah işlemek
General
sin i. suç
sin i. büyük hata
sin i. günah
sin i. vebal
sin i. ibrani alfabesinde 21. harf
sin f. günaha girmek
sin f. suç işlemek
sin f. nefsine uymak
sin f. günahkar olmak
Computer
sin i. sin
Math
sin i. sin fonksiyonu
Cinema
sin i. çerçeve
Mythology
sin i. (babil mitolojisinde) ay tanrısı
Archaic
sin f. günaha zorlamak
sin f. günaha sokmak

"sin" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sin sepulchre i.
sin grave i.
sin sepulcher i.
sin tomb i.
Computer
sin sin i.
Medical
sin syn i.

"sin" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 129 sonuç

İngilizce Türkçe
General
committing sin i. günah işleme
original sin i. ilk günah
deadly sin i. ağır günah
sin of omission i. ihmal suçu
committing sin i. günaha girme
venial sin i. affedilebilir suç
one's besetting sin i. birinin en kötü huyu
original sin i. doğuştan olan günah
cardinal sin i. büyük günah
cardinal sin i. büyük hata
big sin i. büyük günah
great sin i. büyük günah
deadly sin i. affedilmez günah
deadly sin i. büyük günah
major sin i. büyük günah
mortal sin i. ölümcül günah
deadly sin i. ölümcül günah
capital sin i. ölümcül günah
sin city i. las vegas'ın takma adı
closet sin i. gizli günah
original sin i. büyük yanlış
original sin i. ölümcül hata
sin eater i. (eskiden ingiltere'de) küçük bir bahşiş karşılığında merhumun göğsünden ekmek parçası yiyerek o kişinin günahlarını üzerine aldığı düşünülen kimse
sin-eater i. (eskiden ingiltere'de) küçük bir bahşiş karşılığında merhumun göğsünden ekmek parçası yiyerek o kişinin günahlarını üzerine aldığı düşünülen kimse
sin offering i. kefaret amaçlı sunulan şey
sin offering i. günahlardan arınmak için kesilen kurban
commit sin f. günah işlemek
commit a sin f. günaha girmek
make somebody sin f. günaha sokmak
suffer for one's sin f. günahını çekmek
cause someone to sin f. birini günaha sokmak
live in sin f. nikahsız olarak beraber yaşamak
fall into sin f. sapmak
commit a sin f. günah işlemek
sin against f. -e karşı günah işlemek
like sin s. aşırı
sin (social insurance number) kısalt. (kanada'da) sosyal güvenlik numarası
Phrasals
sin against (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı günah işlemek
Phrases
as sin zf. günah kadar
as sin zf. günahım kadar
as sin zf. çok kötü/çirkin
Proverb
poverty is no sin fakirlik ayıp değildir
poverty is no sin fakir olmak günah değil
the wages of sin is death günahın karşılığı ölümdür
the wages of sin is death günahın kefareti ölümdür
one man's virtue is another man's sin birinin fazileti, diğerinin günahıdır
there is no sin except stupidity aptallıktan başka günah yoktur
let he that is without sin cast the first stone hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz
let he that is without sin cast the first stone ilk taşı günahsız olan atsın
let he that is without sin cast the first stone kimin suçu günahı yok ki?
let he that is without sin cast the first stone herkesin yanlışları/günahları olduğu için kimse kimseyi yargılama hakkına sahip değil
let he who is without sin cast the first stone hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz
let he who is without sin cast the first stone ilk taşı günahsız olan atsın
let he who is without sin cast the first stone kimin suçu günahı yok ki?
let he who is without sin cast the first stone herkesin yanlışları/günahları olduğu için kimse kimseyi yargılama hakkına sahip değil
let him that is without sin cast the first stone hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz
let him that is without sin cast the first stone ilk taşı günahsız olan atsın
let him that is without sin cast the first stone kimin suçu günahı yok ki?
let him that is without sin cast the first stone herkesin yanlışları/günahları olduğu için kimse kimseyi yargılama hakkına sahip değil
let him who is without sin cast the first stone hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz
let him who is without sin cast the first stone ilk taşı günahsız olan atsın
let him who is without sin cast the first stone kimin suçu günahı yok ki?
let him who is without sin cast the first stone herkesin yanlışları/günahları olduğu için kimse kimseyi yargılama hakkına sahip değil
poverty is not a sin fakirlik ayıp değildir
poverty is not a sin fakir olmak günah değil
Colloquial
sin bin i. ceza noktası
sin bin i. hokey veya lakros gibi oyunlarda kural ihlali yapan oyuncunun belli bir süreliğine gönderildiği alan
sin bin i. ceza kutusu
sin-bin i. günah teknesi
sin-bin i. günah vagonu
sin-bin i. sevişmek ya da küçük kaçamaklar yapmak için kullanılan yataklı minibüs/karavan gibi araç
murder's a sin i. cinayet günahtır
sin bin [uk] i. rahatsızlık veren öğrencilerin normal sınıflarına dönene kadar ders yaptıkları, okuldan ayrı bir yerde bulunan özel birim
sin tax i. ne ihtiyaç ne de lüks olarak görülen ürünlerin vergisi
...as sin expr. aşırı …
...as sin expr. çok fazla …
as sin expr. tamamen
as sin expr. aşırı
as sin expr. son derece
as sin expr. fazlasıyla
as sin expr. düpedüz
as sin expr. iyiden iyiye
Idioms
a sin tax i. tüketimi çok gerekli olmayan sigara ve alkol gibi ürünlerin vergisi
besetting sin i. kusur
besetting sin i. ayıp
besetting sin i. kötü huy
besetting sin i. eksiklik
besetting sin i. hata
besetting sin i. zayıflık
besetting sin i. zayıf taraf
besetting sin i. zaaf
the wages of sin i. günahın kefareti
the wages of sin i. günahın karşılığı
hate someone like sin f. aşırı nefret etmek
be as ugly as sin f. çok çirkin olmak
hate someone like sin f. çok nefret etmek
fall into sin f. günaha girmek
fall into sin f. günah işlemek
hate someone like sin f. birinden ölümüne nefret etmek
hate someone like sin f. birini günahı kadar sevmemek
hate like sin f. ölümüne nefret etmek
hate like sin f. günahı kadar sevmemek
sin one's mercies f. nankörlük etmek
as ugly as sin expr. çok çirkin
as ugly as sin expr. umacı gibi çirkin
as ugly as sin expr. yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
Speaking
it's only half a sin expr. tam günah sayılmaz
Math
sin function i. sin fonksiyonu
sin (sine) i. sinüs
Botanic
nin-sin (panax ginseng) i. kore ginsengi
nin-sin (panax ginseng) i. palmiye yaprağı şeklinde yaprakları ve küçük yeşilimsi çiçekleri olan çin'e özgü bir bitki
Religious
actual sin i. fiili günah
actual sin i. bilinçli işlenen günah
cardinal sin i. hıristiyanlık inancına göre yedi ölümcül günahtan her biri
remission of sin i. günahların affı
remission of sin i. günahların bağışlanması
remission of sin i. yarlıgama
remission of sin i. mağfiret
shirk (sin of practicing idolatry or polytheism) i. şirk
sin of flesh i. tensel günah
man of sin i. isa'nın ikinci gelişinden önce ortaya çıkacağı bildirilmiş, kötülüğün vücut bulmuş hali olan kimse
Latin
sin (sinistra) i. sol el
Slang
miserable as sin i. aşırı mutsuz
as miserable as sin i. aşırı mutsuz
as miserable as sin expr. aşırı üzgün
miserable as sin expr. aşırı üzgün
British Slang
ugly as sin s. yüzüne bakılmayack kadar çirkin
ugly as sin expr. gudubet
Star Wars
red sin chimaera nebula i. kırmızı günah kuruntu nebulası