yakalanmış - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yakalanmış



"yakalanmış" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 33 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yakalanmış smitten with s.
yakalanmış stricken s.
yakalanmış entrapped s.
yakalanmış nabbed s.
yakalanmış caught s.
yakalanmış entoiled s.
yakalanmış snatched s.
yakalanmış captured s.
yakalanmış upcaught s.
yakalanmış hooked s.
Irregular Verb
yakalanmış raught [obsolete] s.
Colloquial
yakalanmış clipped s.
yakalanmış clipped s.
yakalanmış copped s.
yakalanmış batted out s.
yakalanmış batted out s.
yakalanmış batted s.
yakalanmış batted out s.
yakalanmış caught out s.
yakalanmış snapped s.
yakalanmış snapped (up) s.
yakalanmış yanked s.
Computer
yakalanmış clouted s.
Archaic
yakalanmış trapt s.
Slang
yakalanmış knocked in s.
yakalanmış gaffled s.
yakalanmış busted s.
yakalanmış glommed s.
yakalanmış glued s.
yakalanmış guzzled s.
yakalanmış jammed s.
yakalanmış popped s.
yakalanmış collared s.

"yakalanmış" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 98 sonuç

Türkçe İngilizce
General
büyük bir ağ ile yakalanmış olan balık seined i.
yakalanmış şey taking i.
hastalığa yakalanmış kimse diseased person i.
kementle yakalanmış lassoed s.
suçüstü yakalanmış caught in the act s.
yakalanmış (hastalık) affected s.
yakalanmış (suçlu) busted s.
cürmü meşhut halinde yakalanmış caught in the act s.
yakalanmış (suçlu) apprehended s.
ağa yakalanmış ensnared s.
kancayla yakalanmış hooked s.
trafiğe yakalanmış gridlocked s.
hastalığa yakalanmış stricken s.
hastalığa yakalanmış afflicted s.
vebaya yakalanmış plague-stricken s.
kansere yakalanmış cancer-stricken s.
kuduza yakalanmış rabid s.
yeni yakalanmış freshly caught s.
yeni yakalanmış calver [old-fashioned] s.
(hastalığa) yakalanmış affected s.
suç üstü yakalanmış rapped s.
zührevi hastalığa yakalanmış venereal s.
uyuza yakalanmış mangy s.
melanoza yakalanmış melanic s.
kapanla yakalanmış lime-twigged s.
ökseotu ile yakalanmış lime-twigged s.
(özellikle koyunlar için) delibaş hastalığına yakalanmış giddy s.
zor veya tehlikeli duruma yakalanmış on the hook s.
Phrasals
(birini veya bir şeyi) tuzağa yakalanmış bulmak catch (someone or something) in (something) f.
(bir hastalığa) yakalanmış halde seyahat etmek travel with (something) f.
'-e yakalanmış tricken with s.
Colloquial
hazırlıksız yakalanmış flat-footed s.
bir şeye yakalanmış tricken with something s.
herpes virüsüne yakalanmış herped s.
trafiğe yakalanmış stuck in traffic s.
suçüstü (yakalanmış) bang dead to rights expr.
iş üstünde (yakalanmış) bang dead to rights expr.
kesin delille/kanıtla (yakalanmış) bang dead to rights expr.
iş üstünde (yakalanmış) bang to rights expr.
kesin delille (yakalanmış) bang to rights expr.
kesin kanıtla (yakalanmış) bang to rights expr.
Idioms
hazırlıksız yakalanmış caught bending s.
habersiz yakalanmış caught bending s.
(bir hastalığa) yakalanmış down with (an illness) s.
(bir hastalığa) yakalanmış down with a disease s.
hazırlıksız yakalanmış caught unaware s.
hazırlıksız yakalanmış caught unawares s.
suçüstü yakalanmış caught red-handed s.
suçüstü yakalanmış caught bang to rights s.
iş üstünde yakalanmış caught bang to rights s.
kesin kanıtla/delille yakalanmış caught bang to rights s.
hazırlıksız yakalanmış caught flat-footed s.
boş bir anında yakalanmış caught flat-footed s.
savunmasız yakalanmış caught flat-footed s.
hazırlıksız yakalanmış caught on the hop s.
umulmadık bir anda yakalanmış caught on the hop s.
habersiz yakalanmış caught on the hop s.
beklenmedik bir anda yakalanmış caught on the hop s.
boş bir anında yakalanmış caught unawares s.
savunmasız yakalanmış caught unawares s.
habersiz yakalanmış caught unawares s.
beklenmedik bir anda yakalanmış caught unawares s.
suçüstü yakalanmış caught with (one's) hand in the cookie jar s.
iş üstünde yakalanmış caught with (one's) hand in the cookie jar s.
kesin kanıtla/delille yakalanmış caught with (one's) hand in the cookie jar s.
donsuz yakalanmış caught with (one's) pants down s.
savunmasız yakalanmış caught with (one's) pants down s.
rezil bir durumda/halde yakalanmış caught with (one's) pants down s.
hazırlıksız yakalanmış caught with (one's) pants down s.
utanç verici bir halde yakalanmış caught with (one's) pants down s.
uygunsuz bir biçimde yakalanmış caught with (one's) pants down s.
kötü yakalanmış caught with (one's) pants down s.
(bir hastalığa) yakalanmış struck down with (an illness) s.
hazırlıksız yakalanmış caught short expr.
hazırlıksız (yakalanmış) off balance expr.
Medical
ölümcül hastalığa yakalanmış hasta terminally ill i.
pas hastalığına yakalanmış rusty i.
parkinson hastalığına yakalanmış kimse parkinsonian i.
pamukçuğa yakalanmış cankered s.
cüzama yakalanmış lepered s.
tüberküloza yakalanmış consumptive s.
parkinson hastalığına yakalanmış parkinsonian s.
(hastalığa) yakalanmış olarak affectedly zf.
Pathology
sıtmaya yakalanmış kimse malarial i.
tüberküloid lepra hastalığına yakalanmış tuberculoid s.
difteriye yakalanmış diphtheritic s.
silikoza yakalanmış silicotic s.
Veterinary
(sığır, koyun) karnın gazla şiştiği bir hastalığa yakalanmış hooven s.
soluğan hastalığına yakalanmış heavy s.
Agriculture
tütün mozaik hastalığına yakalanmış bitki brindle i.
Football
yakalanmış (ileri pas) completed s.
Archaic
avlanarak yakalanmış quarried s.
Slang
polis tarafından yakalanmış dropped s.
herpes virüsüne yakalanmış herped-up s.
polise yakalanmış popped s.
suçüstü yakalanmış bang to rights expr.
British Slang
yakayı ele vermiş/yakalanmış bubbled s.
iş üstünde yakalanmış done up like a kipper expr.