|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
havanın belli bir yere doğru yer değiştirmesi |
current i.
|
|
2 |
Genel |
atın ön ayaklarını yerden kaldırırarak eşit biçimde kendine toplaması ve yere değmeden ileri doğru sıçraması |
courbette i.
|
|
3 |
Genel |
yere doğru eğilme |
bending down i.
|
|
4 |
Genel |
belirli bir yere, nesneye doğru sürme |
drive-by i.
|
|
5 |
Genel |
birini kendine doğru çekerek yere düşürmek |
pull someone over f.
|
|
6 |
Genel |
bir yere doğru gidecek olmak |
be destined for f.
|
|
7 |
Genel |
bir şeyi bir yere doğru uzatmak |
poke something at f.
|
|
8 |
Genel |
birini kendine doğru çekerek yere yıkmak |
pull someone over f.
|
|
9 |
Genel |
fırlayıp bir yere doğru koşmak |
make a bolt for f.
|
|
10 |
Genel |
bir yere doğru ilerlemek |
head for f.
|
|
11 |
Genel |
(gemi) bir yere doğru ilerlemek |
float into something f.
|
|
12 |
Genel |
bir şeyin rotasını bir yere doğru yöneltmek |
head something at something f.
|
|
13 |
Genel |
(gözler) yere doğru bakan |
downcast s.
|
|
14 |
Genel |
çok doğru yere konumlandırılmış |
pinpoint s.
|
|
15 |
Genel |
herhangi bir yere doğru |
anywhither zf.
|
|
16 |
Genel |
daha özel bir yere doğru |
offline zf.
|
|
17 |
Genel |
daha özel bir yere doğru |
off-line zf.
|
|
|
18 |
Genel |
belirli bir yere doğru |
in zf.
|
|
19 |
Genel |
uzak yere doğru |
outside zf.
|
|
20 |
Genel |
sığ yere doğru |
shallow zf.
|
|
Phrasals |
|
21 |
Öbek Fiiller |
(bir yapıyı bir yere) doğru uzatmak/genişletmek/büyütmek |
build out onto (something) f.
|
|
22 |
Öbek Fiiller |
(bir yapıyı bir yere) doğru uzatmak/genişletmek/büyütmek |
build out onto something f.
|
|
23 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru ilerlemek |
steer toward something f.
|
|
24 |
Öbek Fiiller |
arabayı, tekneyi, uçağı vs. bir yere doğru yöneltmek |
steer toward something f.
|
|
25 |
Öbek Fiiller |
arabanın vs. burnunu bir yere doğru çevirmek |
steer toward something f.
|
|
26 |
Öbek Fiiller |
(bir yere veya amaca doğru) ilerlemek |
advance on (something or some place) f.
|
|
27 |
Öbek Fiiller |
(bir yere doğru) yürümek |
advance on (something or some place) f.
|
|
28 |
Öbek Fiiller |
(bir yere veya amaca doğru) ilerlemek |
advance upon (something or some place) f.
|
|
29 |
Öbek Fiiller |
(bir yere doğru) yürümek |
advance upon (something or some place) f.
|
|
30 |
Öbek Fiiller |
(bir yere veya amaca doğru) ilerlemek |
advance toward (something or some place) f.
|
|
31 |
Öbek Fiiller |
(bir yere doğru) yürümek |
advance toward (something or some place) f.
|
|
32 |
Öbek Fiiller |
belirli bir yere doğru yola çıkmak |
head over to f.
|
|
33 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru silmek |
sweep someone into something f.
|
|
34 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru hızla koşmak |
break for something f.
|
|
35 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru silmek |
sweep someone in f.
|
|
36 |
Öbek Fiiller |
yere doğru eğilmek |
bend down f.
|
|
37 |
Öbek Fiiller |
(yavaş yavaş) bir yere doğru ilerlemek |
drift in f.
|
|
|
38 |
Öbek Fiiller |
yere doğru süzülerek düşmek |
flutter down f.
|
|
39 |
Öbek Fiiller |
yavaşça yere doğru süzülmek |
flutter down f.
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
yere doğru süzülmek |
flutter down f.
|
|
41 |
Öbek Fiiller |
su/bir sıvı kullanarak bir şeyi bir yere doğru akıtmak |
rinse down f.
|
|
42 |
Öbek Fiiller |
bir aracı daha yüksek bir yere doğru sürmek |
drive up f.
|
|
43 |
Öbek Fiiller |
bir araçla daha yüksek bir yere doğru seyahat etmek |
drive up f.
|
|
44 |
Öbek Fiiller |
aracı daha yüksek bir yere doğru sürmek |
drive up f.
|
|
45 |
Öbek Fiiller |
araçla daha yüksek bir yere doğru seyahat etmek |
drive up f.
|
|
46 |
Öbek Fiiller |
arabayı, aracı geriye doğru sürerek (bir yere) girmek |
back into (someone or something) f.
|
|
47 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru sürüklenmek |
drift back f.
|
|
48 |
Öbek Fiiller |
akıntının etkisiyle bir yere doğru hareket etmek |
drift back f.
|
|
49 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) bir yere doğru ilerletmeye çalışmak |
work toward (something) f.
|
|
50 |
Öbek Fiiller |
güçlükle (bir şeyi) bir yere doğru taşımaya çalışmak |
work toward (something) f.
|
|
51 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) bir yere doğru çekmeye/itmeye çalışmak |
work toward (something) f.
|
|
52 |
Öbek Fiiller |
bir şeye/yere doğru gitmeye çalışmak |
work toward something f.
|
|
53 |
Öbek Fiiller |
bir şeye/yere doğru ilerlemeye çalışmak |
work toward something f.
|
|
54 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru ilerletmeye çalışmak |
work toward f.
|
|
55 |
Öbek Fiiller |
güçlükle bir yere doğru taşımaya çalışmak |
work toward f.
|
|
56 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru çekmeye/itmeye çalışmak |
work toward f.
|
|
57 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/yere) doğru hızla ilerlemek |
make toward (something) f.
|
|
58 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/yere) doğru hızla gitmek |
make toward (something) f.
|
|
59 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/yere) doğru hızla yol almak |
make toward (something) f.
|
|
60 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/yere) doğru kaçarcasına ilerlemek |
make toward (something) f.
|
|
61 |
Öbek Fiiller |
hızla (bir yere) doğru uzaklaşmak |
blast off for (somewhere) f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
hızla (bir yere) doğru gitmek |
blast off for (somewhere) f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
hızla (bir yere) doğru kaçmak |
blast off for (somewhere) f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
fırlayıp (bir yere) doğru uzaklaşmak/gitmek |
blast off for (somewhere) f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
çabucak (bir yere) doğru uzamak |
blast off for (somewhere) f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/yere) doğru sürmek |
ride to (something or some place) f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru sürmek |
ride to some place f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir yere) doğru yönlendirmek |
chase (someone or something) into (some place) f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir yere) doğru yönlendirmek |
chase (someone or something) in (some place) f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru yönlendirmek |
chase in some place f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
(bir yere doğru) süzülmek |
coast along f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
geri (bir yere) doğru gitmek/yönelmek |
head back (some place) f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
(bir yere) doğru yola çıkmak/koyulmak |
hit out for (some place) f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
tekrar (bir yere) doğru yöneltmek/gitmek |
lead back f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
aşağı (bir şeye/yere) doğru yönlendirmek/rehberlik etmek |
lead down to (something or some place) f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
aceleyle bir yere doğru gitmek |
make for somewhere f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
(bir yere/bir şeye) doğru hızla gitmek |
make out for (somewhere or something) f.
|
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
(bir yere/bir şeye) doğru fırlayıp gitmek |
make out for (somewhere or something) f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye bir yere/bir şeye kadar/doğru) kılavuzluk/pilotluk/kaptanlık etmek |
pilot (something) in(to something or some place) f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye bir yere/bir şeye doğru) rota vermek |
pilot (something) in(to something or some place) f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/bir yere) doğru kaymak |
scooch over to (something or some place) f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/bir yere) doğru kaymak |
scoot over to (something or some place) f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
(bir yere doğru) yola çıkmak/koyulmak |
set off (for some place) f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
(bir yere doğru) yola çıkmak/koyulmak |
set out (for some place) f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
(bir yere) doğru yola çıkmak |
start for (some place) f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
(birine, bir şeye, bir yere) doğru uzanmak |
stretch out to (someone, something, or some place) f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
(birine, bir şeye, bir yere) doğru uzatmak |
stretch out to (someone, something, or some place) f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
(birine, bir şeye, bir yere) doğru uzamasını/uzanmasını sağlamak |
stretch out to (someone, something, or some place) f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/bir yere) doğru gitmek/yola çıkmak |
strike out for (something or some place) f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şeye/bir yere) doğru eşlik etmek |
usher (someone or something) to (something or some place) f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şeye/bir yere) doğru yol göstermek |
usher (someone or something) to (something or some place) f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru eşlik etmek |
usher to f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
bir yere doğru yol göstermek |
usher to f.
|
|
Colloquial |
|
94 |
Konuşma Dili |
(bir şeye/yere) doğru gidiyor olmak |
be headed for (something) f.
|
|
95 |
Konuşma Dili |
(bir şeye/yere) doğru gitmek |
be headed for (something) f.
|
|
Idioms |
|
96 |
Deyim |
doğru bir yere/konuma/pozisyona sahip olmak |
be ideally placed f.
|
|
97 |
Deyim |
bir yere doğru ilerlemek |
go down a road f.
|
|
98 |
Deyim |
bir yere doğru ilerlemek |
go down the road f.
|
|
99 |
Deyim |
doğru yere parmak basmak |
hit the right note f.
|
|
100 |
Deyim |
doğru yere parmak basmak |
strike the right note f.
|
|
101 |
Deyim |
bir yere doğru yol almak |
wing one's way f.
|
|
102 |
Deyim |
bir yere doğru yol almak |
wing its way f.
|
|
103 |
Deyim |
bir yere doğru ilerlemek |
go down a road f.
|
|
104 |
Deyim |
bir yere doğru ilerlemek |
go down the road f.
|
|
105 |
Deyim |
(bir yere) doğru yelken açmak |
set sail for (some place) f.
|
|
106 |
Deyim |
(bir yere) doğru sefere çıkmak |
set sail for (some place) f.
|
|
107 |
Deyim |
(bir şeye/bir yere) doğru yolda |
on the way (to something or some place) expr.
|
|
108 |
Deyim |
(bir şeye/bir yere) doğru ilerleyen süreçte |
on the way (to something or some place) expr.
|
|
Speaking |
|
109 |
Konuşma |
doğru yere geldin! |
you've come to the right place! expr.
|
|
110 |
Konuşma |
doğru yere bakmıyorsun |
you're not looking in the right place expr.
|
|
Law |
|
111 |
Hukuk |
doğru yere belge vererek dava açmak |
perfect f.
|
|
Technical |
|
112 |
Teknik |
ateşin olmaması gereken bir yere doğru gerilemesi |
flashback i.
|
|
Aeronautic |
|
113 |
Havacılık |
yere doğru kontrollü uçuş |
controlled flight into terrain i.
|
|
114 |
Havacılık |
kontrolü kaybetmiş bir uçağın kendi etrafında dönerek yere doğru hızla düşmesi |
death spiral i.
|
|
Marine |
|
115 |
Denizcilik |
gitmek (belirli bir yere doğru) |
steer for f.
|
|
Breeding |
|
116 |
Hayvancılık |
(koyunları) toplayıp etrafı çevrili bir yere doğru gütmek |
wear [scotland] f.
|
|
Geography |
|
117 |
Coğrafya |
bir kıta veya adanın suyun altında yer alan ve kıyıdan başlayıp deniz tabanının dik şekilde okyanus tabanına doğru alçaldığı yere kadar uzanan bölümünün sınırı |
shelf i.
|
|
Military |
|
118 |
Askeri |
(doğru nişan almak için) atışın düştüğü yere bakmak |
spot f.
|
|
Sport |
|
119 |
Spor |
yere doğru vuruş |
chop i.
|
|
120 |
Spor |
(yerden zıplayan top) yere doğru düşürmek |
boot f.
|
|
121 |
Spor |
topu kasıtlı olarak yere doğru atmak |
ground f.
|
|
Tennis |
|
122 |
Tenis |
yere doğru vurarak karşılanan servis |
chop i.
|
|
123 |
Tenis |
yere doğru vurarak karşılanan servis |
chop shot i.
|
|
Baseball |
|
124 |
Beysbol |
(topa) yere doğru vurmak |
chop f.
|
|
Music |
|
125 |
Müzik |
(dans ederken) ayak parmak köklerinin yere doğru ittirilmesi |
dig i.
|
|
126 |
Müzik |
ayağın yere vurularak geriye doğru atıldığı bir dans adımı |
pickup i.
|
|
Slang |
|
127 |
Argo |
(bir yere doğru) uçmak |
blast off f.
|
|
128 |
Argo |
(bir yere doğru) fırlayıp gitmek |
blast off f.
|
|