mark - Turkish English Dictionary

mark

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "mark" in Turkish English Dictionary : 187 result(s)

English Turkish
Common Usage
mark n. iz
On the cat's back was a heart-shaped yellow mark.
Kedinin sırtında kalp şeklinde sarı bir iz vardı.

More Sentences
mark n. işaret
We don't need your full signature; a mark on each page will suffice.
Bize tam imzanız gerekmiyor; her sayfada birer işaret olması yeterli olacaktır.

More Sentences
mark v. işaretlemek
The pages you need to sign are marked.
İmzalamanız gereken sayfalar işaretlenmiştir.

More Sentences
General
mark n. leke
She noticed several marks on her skirt.
Eteğindeki birkaç lekeyi fark etti.

More Sentences
mark n. alman markı
The Deutsche Mark was replaced by the Euro in 2002.
Alman Markı 2002'de yerini Euro'ya bıraktı.

More Sentences
mark n. puan
He got 90 marks out of 100 in English.
İngilizcede 100 üzerinden 90 puan aldı.

More Sentences
mark n. hedef
I can tell the Ministers of Agriculture that they are way off the mark.
Tarım Bakanlarına hedeften çok uzakta olduklarını söyleyebilirim.

More Sentences
mark n. belirti
He shows no mark of progress.
Hiçbir ilerleme belirtisi göstermiyor.

More Sentences
mark n. not
In this respect the EU has passed a practical test with good marks.
Bu açıdan AB pratik bir sınavı iyi notlarla geçmiştir.

More Sentences
mark n. (okulda) not
I can't believe she received better marks than me.
Benden daha iyi not aldığına inanamıyorum.

More Sentences
mark n. hedef
The originators have, however, overshot their mark a bit.
Bununla birlikte yaratıcıları hedeflerini biraz aşmışlardır.

More Sentences
mark n. seviye
My video views reached the one million mark in a week.
Videomun izlenme sayısı bir haftada bir milyon seviyesine ulaştı.

More Sentences
mark n. sınır
Unfortunately, it did not scrape past the required 314-vote mark.
Ne yazık ki, gerekli olan 314 oy sınırını aşamadı.

More Sentences
mark v. not vermek
The teacher was very fair when she marked our exams.
Öğretmen, sınavlarımızda not verirken çok adildi.

More Sentences
mark v. yazmak
The teacher has marked his name absent.
Öğretmen, onu yoklamada "yok" yazdı.

More Sentences
mark v. belirtmek
We shall be marking our support in a resolution to be voted tomorrow.
Yarın oylanacak bir karar tasarısında desteğimizi belirteceğiz.

More Sentences
mark v. damgasını vurmak
The Danish Presidency will be marked by a number of notable international summits.
Danimarka Dönem Başkanlığına bir dizi önemli uluslararası zirve damgasını vuracaktır.

More Sentences
mark v. çizmek
The St Petersburg Declaration marked out the path to create four common spaces.
St Petersburg Deklarasyonu dört ortak alan yaratmanın yolunu çizmiştir.

More Sentences
mark v. işaretlemek
Please use only the official ballot papers and mark the boxes corresponding to the candidates you wish to vote for.
Lütfen sadece resmi oy pusulalarını kullanın ve oy vermek istediğiniz adaylara karşılık gelen kutuları işaretleyin.

More Sentences
mark v. göstermek
Red circles on the map mark schools.
Harita üzerindeki kırmızı daireler okulları gösterir.

More Sentences
mark v. (ölüm yıldönümü vb) anmak
Colleagues, it is my sad duty today to mark the deaths of innocent people in two recent attacks.
Meslektaşlarım, bugün iki yeni saldırıda masum insanların ölümünü anmak benim için üzücü bir görev.

More Sentences
mark v. kutlamak
The company's 50th anniversary was marked with a formal ball.
Şirketin 50. yıldönümü resmi bir baloyla kutlandı.

More Sentences
mark v. notlandırmak
Our teacher is marking papers.
Öğretmenimiz kağıtları notlandırıyor.

More Sentences
mark v. (bir şeye) dikkati çekmek
Mark you, this is an article that was given its current form only after the bloodbath in Peking's Tienanmen Square .
Dikkatinizi çekerim, bu makale ancak Pekin'in Tienanmen Meydanı'ndaki kan gölünden sonra bugünkü halini almıştır.

More Sentences
mark v. iz bırakmak
Please use a coaster; otherwise, your cup could mark the coffee table.
Lütfen bardak altlığı kullanın; aksi takdirde bardağınız sehpada iz bırakabilir.

More Sentences
mark v. ile işaretlemek
The booby traps on the trail are marked in red.
Patikadaki bubi tuzakları kırmızı ile işaretlenmiştir.

More Sentences
mark v. yıldönümü olmak
Today marks the 10th anniversary of our university.
Bugün üniversitemizin 10. yıldönümü.

More Sentences
mark v. (dönüm noktası) olmak
That exhibition marked a turning point in her career.
Bu sergi onun kariyerinde bir dönüm noktası olmuştur.

More Sentences
mark v. öne çıkmak
This director's films are marked by dark humor.
Bu yönetmenin filmlerinde kara mizah öne çıkıyor.

More Sentences
mark v. (sınav kağıdı, ödev) okumak
It took me 5 hours to mark all the papers.
Tüm kağıtları okumak 5 saatimi aldı.

More Sentences
mark v. markaja almak
His failure to mark his opponent disappointed the coach.
Onun rakibini markaja alamayışı antrenörü hayal kırıklığına uğrattı.

More Sentences
mark v. işaret etmek
Clearly it marks considerable and appropriate progress from the point of view of Parliament.
Açıkçası bu, Parlamento açısından kayda değer ve yerinde bir ilerlemeye işaret etmektedir.

More Sentences
Trade/Economic
mark n. işaret
Please make a mark next to the tasks that are completed.
Lütfen tamamladığınız görevlerin yanına bir işaret koyun.

More Sentences
Automotive
mark n. işaret
Like legislation, quality marks are only effective if the qualifying conditions are respected.
Mevzuatta olduğu gibi, kalite işaretleri de ancak yeterlilik koşullarına uyulduğu takdirde etkili olur.

More Sentences
Linguistics
mark n. belirti
I saw the mark of sadness that had remained on her face.
Onun yüzünde kalan üzüntü belirtisini gördüm.

More Sentences
General
mark n. nişan
mark n. bellik
mark n. emare
mark n. nişane
mark n. yer
mark n. şöhret
mark n. numara
mark n. yara yeri
mark n. mark
mark n. standart
mark n. çizik
mark n. dağ
mark n. liyakat
mark n. eser
mark n. ün
mark n. belgi
mark n. şiar
mark n. norm
mark n. spor başlama çizgisi
mark n. alamet
mark n. not (derste)
mark n. damga
mark n. kalıntı
mark n. im
mark n. marka
mark n. belirteç
mark n. çizgi
mark n. röper
mark n. belirtke
mark n. yara izi
mark n. gaye
mark n. (yarışta) başlangıç noktası
mark n. isabet
mark n. dikkat
mark n. sahiplik, üretim yeri veya kalite bildiren isim, logo veya herhangi bir işaret
mark n. sahiplik belirtmek için hayvanın kulağına atılan çentik veya postuna yapılan işaret
mark n. imza yerine geçen işaret (haç, çizgi)
mark n. önem
mark n. öne çıkma
mark n. fark etme
mark n. belirgin özellik
mark n. onaylanmış kalite standardı
mark n. kalıcı etki
mark n. 13 şilin ve 4 peniye eşdeğer bir ingiliz ve iskoç para birimi
mark n. avrupa ülkelerinde özellikle altın ve gümüşte kullanılan, 227 gram'a eşdeğer çeşitli ağırlık birimlerine verilen ad
mark n. gaz ocağının üzerinde bulunan sıcaklık ayarlarından biri
mark n. belirli bir modelin varyasyonlarından birini ifade etmekte kullanılan bir sözcük
mark n. konum bildirmesi veya rehberlik yapması için konmuş şey
mark n. gezginlere bulundukları yeri bildirmeye yarayan belirgin nesne
mark n. havaya atılan hedefi vuracak kimsenin hedefin serbest bırakılması için verdiği talimat
mark n. olayların gerçek yüzü
mark n. doğru ve gerçek olma
mark n. ağaç kütüğündeki sahiplik belirten damga
mark n. postanın üzerinde yer alan ve genellikle postanenin ismini ve postalanma saatini belirten resmi işaret
mark n. genellikle olumlu yönde olan kalıcı veya güçlü izlenim
mark n. liyakat değerlendirmesi
mark n. derecelendirme
mark n. bir oyuncunun sahnedeki veya setteki önceden belirlenmiş konumunu gösteren bant parçası veya tebeşir çizgisi
mark n. çeşitli depolama ortamına zamanlama veya sayım amaçlı basılan veya çentik olarak atılan küçük bir işaret
mark n. Alman markı
mark n. para
mark v. marke etmek
mark v. damgalamak
mark v. mimlemek
mark v. markalamak
mark v. dikkat etmek
mark v. hesaba katmak
mark v. dikkate almak
mark v. damga vurmak
mark v. puanlamak
mark v. numaralamak
mark v. etiketlemek
mark v. imlemek
mark v. not atmak
mark v. işaret koymak
mark v. yoklama defterine işaretlemek
mark v. yoklama almak
mark v. leke bırakmak
mark v. açıklamak
mark v. fark etmek
mark v. farkına varmak
mark v. dikkat etmek
mark v. göz önüne almak
mark v. göz önünde bulundurmak
mark v. doğal izler bırakmak
mark v. farklı olmasını sağlamak
mark v. sivriltmek
mark v. ayırt edici özellik olmak
mark v. belirgin bir izlenim edinmek
mark v. sınırlarını çizmek
mark v. işaretleyerek seçmek
mark v. işaretlercesine seçmek, tayin etmek veya mahkum etmek
mark v. gözlemlemek
mark v. ayakları ilerlemeden yürürcesine hareket ettirmek
mark v. mekanik ve basmakalıp şekilde davranmak
mark v. gelişmeleri beklerken ilerlemeyi geçici olarak durdurmak
mark v. avın kaçtığı ya da gizlendiği yeri görüp akılda tutmak
mark v. çizgi veya sınırla ayırmak
mark v. çizgi ile ayırıyormuş gibi sınırını çizmek
Colloquial
mark n. enayi
mark n. safdil
mark n. keriz
mark n. saf
mark n. hırsızlık veya dolandırıcılık için seçilen kurban
mark n. soyulacak/dolandırılacak kurban
mark n. soymak/dolandırmak için göze kestirilen kurban
Trade/Economic
mark n. alamet
mark n. çizgi
mark n. damga
mark n. marka
mark n. finlandiya'nın 1999'a kadar tedavülde kalan temel para birimi
mark n. danzig serbest şehri'nin 1919-1923 yıllarında kullandığı temel para birimi
mark v. fiyat etiketi koymak
Politics
mark n. bir topluluğun özgür üyelerinin ortak malı olan toprak parçası
Industry
mark n. genellikle bir serinin parçası olan ürün veya cihazın spesifik bir modeli
Technical
mark n. marka
Computer
mark n. im
mark expr. imle
mark expr. işaretle
Automotive
mark n. model numarası
Marine
mark n. şamandra
mark n. suyun derinliğini belirtmek için ölçüm kordonuna çeşitli aralıklarla yerleştirilmiş düğüm veya parça
mark n. açık denize giden yük gemilerinin yan kısımlarının tam ortasında bulunan ve yaz sezonu yük çizgisini gösteren işaret
Logic
mark n. (mantıkta) ayırt edici vasıf
Marine Biology
mark n. üreme halkası
Zoology
mark n. atın kesici dişlerinin taç yüzeyinde bulunan ve zamanla aşınması sebebiyle yaş tahmini yapılmasına imkan veren dar ve derin oyuk
Religious
mark n. dört incil yazarından biri
mark n. markos incili
mark n. dört incil'den ikincisi
Geography
mark n. illinois eyaletinde yerleşim yeri
Military
mark n. (abd ordusunda) üretimdeki bir askeri ekipmanın edinilme sırasını göstermek için bir numara ile birlikte kullanılan adlandırma
mark v. ayakları ilerlemeden yürürcesine hareket ettirmek
Sport
mark n. ulaşılan veya elde edilen nokta
mark n. rekor
mark n. (bowlingde) tek atışta bütün lobutların devrilmesi
mark n. (bowlingde) ikinci atışta bütün lobutların devrilmesi
mark n. (çim topu oyununda) sahada sabit duran, iki tarafından basık bir top
mark n. (bowlingde) bir kuka türü
mark n. (ragbide) kendi 22 m'lik sahasında duran bir oyuncunun rakip tarafından ileriye doğru atılan bir topu yakalaması ve "mark" diye bağırarak serbest vuruş yapmaya hak kazanması
mark n. (avustralya futbolunda) serbest vuruş hakkı verilmesi ile sonuçlanan, en az 10 m'lik bir mesafeden yapılan vuruşla gelen topu yakalama
mark n. (boksta) sporcunun diz altı şortunun belirlediği ve midesine denk gelen sınıra veya bu sınırın üstüne yumruk atma
mark n. (ragbide) serbest vuruşun veya penaltı vuruşunun yapılabildiği nokta
mark v. markaja almak
mark v. rekor kırmak
mark v. (rakip takımın oyuncusuna karşı) defans yapmak
mark v. (birinin golf topunu) egzersiz sahasından alıp yerine bir işaret bırakmak
Football
mark n. (avustralya futbolunda) serbest vuruş hakkı verilmesi ile sonuçlanan, en az 10 m'lik bir mesafeden yapılan vuruşla gelen topu yakalama
Card
mark v. kartın arkasına veya ucuna hile amacıyla belirsiz bir işaret koymak
Archaic
mark n. küçük bir bölge veya prenslik türü
Slang
mark n. dolandırıcının gözüne kestirdiği kurban
mark n. keriz
mark n. kolay aldanan kimse

Meanings of "mark" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
General
mark german mark n.
mark mark n.

Meanings of "mark" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
leave a mark v. iz bırakmak
The wet vase left a mark on the table.
Islak vazo, masanın üzerinde iz bıraktı.

More Sentences
General
question mark n. soru işareti
Yet there is still a huge question mark hanging over all this.
Ancak tüm bunların üzerinde hala büyük bir soru işareti var.

More Sentences
exclamation mark (i) n. ünlem işareti (i)
This sentence ends with an exclamation mark!
Bu cümle bir ünlem işareti ile bitiyor!

More Sentences
german mark n. alman markı
The German mark was a currency with a proud past.
Alman markı gururlu bir geçmişe sahip bir para birimiydi.

More Sentences
bite mark n. ısırık izi
He had bite marks on his forearms.
Kollarında ısırık izleri vardı.

More Sentences
teeth mark n. diş izi
There are teeth marks on the end of that pencil.
O kalemin ucunda diş izleri var.

More Sentences
miss the mark v. ıskalamak
The new motto 'Everything but Arms'sounds fine but misses the mark.
Yeni slogan 'Silahlar hariç her şey' kulağa hoş geliyor ama hedefi ıskalıyor.

More Sentences
hit the mark v. hedefi vurmak
He hit the mark.
Hedefi vurdu.

More Sentences
overstep the mark v. haddini aşmak
The European Commission, as I said, has overstepped the mark.
Avrupa Komisyonu, dediğim gibi, haddini aşmıştır.

More Sentences
on the mark adv. isabetli
They asked a question that was right on the mark.
Tamamen isabetli bir soru sordular.

More Sentences
Phrasals
mark with v. ile işaretlemek
All exits are marked with an exit sign.
Tüm çıkışlar bir çıkış işareti ile işaretlenmiştir.

More Sentences
mark (someone or something) with (something) v. (birini/bir şeyi bir şeyle) işaretlemek
The footnotes are marked with an asterisk.
Dipnotlar yıldızla işaretlenmiştir.

More Sentences
Idioms
overstep the mark v. haddini aşmak
Aren't you overstepping the mark there?
Burada haddini aşmıyor musun?

More Sentences
General
high water mark n. suyun en çok yükseldiği nokta
skid mark n. patinaj izi
slash mark n. taksim
bench mark n. denektaşı
bench mark n. röper noktası
low water mark n. alçak su seviyesi
high water mark n. azami kabarma esnasında suyun ulaştığı düzeyi belirten gösterge
exclamation mark n. nida işareti
d mark n. alman markı
demerit mark n. uyarı
year mark n. yıllık marka
a bad mark n. kötü not
bench mark n. röper
skid mark n. fren izi
german mark n. mark
black mark n. alınkarası
interrogation mark n. soru işareti
high water mark n. azami kabarma göstergesi
a bad mark n. zayıf not
bad mark n. zayıf
bad mark n. kırık
sea mark n. deniz işareti
cue mark n. geçme işareti
bench mark n. seviye işareti
slash mark n. taksim işareti
mark sense card n. işaret algılama kartı
hitting the mark n. isabet
mark sensing n. işaret algılama
deutsche mark n. alman markı
bench mark n. ölçüt
quotation mark n. tırnak işareti
a bad mark n. kırık not
call mark n. kütüphanelerde bir kitabın üzerindeki ait olduğu rafı gösteren damga
hall mark n. özellik
question mark n. soru imi
mark reader n. im okuyucu
identification mark n. marka
registered trade mark n. müseccel marka
bench mark n. kıstas
punctuation mark n. noktalama işareti
check mark n. puantaj
finnish mark n. finlandiya markkası
diacritical mark n. vurgu imi
exam mark n. sınav notu
strawberry mark n. yüzdeki kırmızı leke
boundary mark n. sınır işareti
assay mark n. ayar damgası
black mark n. kara leke
brush mark n. fırça izi
deletion mark n. silme imi
diacritical mark n. harf imi
diacritical mark n. ayırıcı işaret
diacritical mark n. belirtici işaret
registered trade mark n. tescilli ticari marka
finger mark n. parmak izi
black-and-blue mark n. morluk
high-water mark n. doruk
low-water mark n. alçak su seviyesi işareti
high-water mark n. suyun azami kabarma noktası
low-water mark n. bir şeyin en alçak noktası
high-water mark n. en üstün başarı düzeyi
plate-mark n. nitelik
plate-mark n. özellik
post mark n. posta pulu
manufacturer's mark n. yapımcı firma işareti
quotation mark n. tırnak imi
birth mark n. doğum lekesi
bullet mark n. kurşun izi
track mark n. iğne izi
hoof mark n. toynak izi
an identifying mark on the suspect n. şüphelinin üzerinde kimlik tespitinde yardımı dokunabilecek bir işaret (dövme/ben vb)
distinguishing mark n. ayırt edici işaret
word mark n. kelime işareti
word mark n. sözcük işareti
figurative mark n. temsili işaret
mark-up n. fiyat artışı
mark-ups n. zamlar
mark-up n. alış ve satış fiyatları arasındaki fark
passing mark n. ders geçme notu
pass mark n. ders geçme notu
speech mark n. tırnak işareti
mark I helmet n. çelik savaş başlığı
mark I helmet n. çelik savaş miğferi
order mark (school, brit) n. (okulda verilen) ufak ceza
letter with accent mark n. şapkalı harf
mark up n. düzeltme veya açıklama amacıyla bir kağıdın üzerine not düşme
oil mark n. yağ izi
thumb mark n. başparmak izi
town mark n. şehrin adını gösteren posta damgası
a man of mark n. dikkat çeken, ünlü kişi
length mark n. uzunluk işareti
witch's mark n. cadı damgası
hall-mark n. tanımlayıcı işaret
hall-mark n. tanımlayıcı nişan
question mark n. bilinmeyen şey
question mark n. gizemli şey
question mark n. muamma
question mark n. (sporcu gibi) kondisyonu, başarısı veya yeteneği şüpheli olan kimse
minute mark n. kronolojik, coğrafi veya matematiksel dakikaları ifade etmek için kullanılan işaret
ripple mark n. dalgalı yüzeydeki dairesel çıkıntı
plague mark n. veba izi
plague mark n. tedavi edilemeyen bir hastalığın izi
pug mark n. ayak izi
pug mark n. vahşi memeliye ait ayak izi
shilling mark n. şilin ile peniyi ayıran virgül
leave a mark v. yer etmek
mark up v. yükseltmek
overstep the mark v. çizgiyi aşmak
mark out v. planlamak
mark up v. zam yapmak
make a mark v. nişan koymak
mark something up v. zam yapmak
mark down v. not etmek
mark up v. fiyatını yükseltmek
mark down v. fiyatını indirmek
overstep the mark v. çizmeyi aşmak
hit the mark v. isabet ettirmek
hit the mark v. başarmak
mark time v. yerinde saymak
be wide of the mark v. hedeften uzak olmak
miss the mark v. tahmini yanlış çıkmak
leave a mark on v. üzerinde işaret bırakmak
mark a man v. adam tutmak
give a mark v. not vermek
mark up v. fiyatları yükseltmek
overstep the mark v. aşırı gitmek
be up to the mark v. istenilen derecede olmak
hit the mark v. tahmini doğru olmak
mark up v. fiyatını artırmak
mark down v. kaydetmek
make one's mark v. isim yapmak
mark an era v. çığır açmak
toe the mark v. kurallara uymak
mark down v. fiyat düşürmek
mark somebody down v. notunu kırmak
mark a new epoch v. çığır açmak
mark off v. sınırlarını çizmek
mark time v. beklemek
mark out v. sınırlarını çizmek
mark out v. seçip ayırmak
mark so as not to forget v. mim koymak
miss the mark v. hedefi tutturamamak
get a mark v. not almak
mark somebody up v. notunu yükseltmek
mark out v. planını yapmak
make one's mark v. adından söz ettirmek
hit the mark v. rast gelmek
make one's mark v. ün kazanmak
mark down v. düşürmek
overstep the mark v. su koyvermek
cause to hit the mark v. rast getirmek
overshoot the mark v. aşırılığa kaçmak
mark up v. çizmek
hit the mark v. isabet etmek
get a poor mark v. zayıf almak
overstep the mark v. çok olmak
overstep the mark v. çok ileri gitmek
mark down v. ucuzlatmak
mark out v. ayırmak
make one's mark v. damgasını vurmak
mark something up v. fiyatını artırmak
leave one's mark on v. damgasını vurmak
get low mark v. düşük not almak
mark down one's price v. fiyatını indirmek
mark down the price v. fiyatı indirmek
mark down one's price v. fiyatını düşürmek
mark down the price v. fiyatı düşürmek
overshoot the mark v. aşırı gitmek
leave a mark v. iz çıkarmak
make a mark v. iz bırakmak
make a mark v. iz çıkarmak
mark down the prices v. fiyatları aşağı çekmek
mark down the prices v. fiyatları düşürmek
mark down the price v. fiyatı aşağı çekmek
get poor mark v. zayıf not almak
get bad mark v. kırık not almak
get poor mark v. kırık not almak
get bad mark v. zayıf not almak
get low mark v. zayıf not almak
get low mark v. kırık not almak
mark up price v. fiyat yükseltmek
mark up the price v. fiyatı yükseltmek
mark up price v. fiyat arttırmak
mark up the price v. fiyatı arttırmak
mark up the price v. fiyatı artırmak
make one's mark in history v. tarihe damgasını vurmak
leave one's mark in history v. tarihe damgasını vurmak
mark down the price v. fiyatı (aşağı) çekmek
mark down v. indirmek
mark up v. (fiyat) zam yapmak
mark up v. artırmak
make speeches to mark the meaning and importance of the day v. günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapmak
leave one's mark v. belleklere kazınmak
leave one's mark v. kalıcı iz bırakmak
just enough off the mark v. ıskalamak
just enough off the mark v. ucu ucuna kaçırmak
put a question mark in the minds v. kafalarda soru işareti yaratmak
raise a question mark in minds v. kafalarda soru işareti yaratmak
leave a question mark over minds v. kafalarda soru işareti yaratmak
make one's mark v. şöhret kazanmak
get a high mark v. yüksek not almak
leave a negative mark v. olumsuz bir iz bırakmak
leave a negative mark v. olumsuz iz bırakmak
mark someone absent v. yok yazmak
mark a new period of v. yeni bir döneme işaret etmek
put a question mark in the minds v. kafalarda soru işareti bırakmak
get a bad mark v. zayıf bir not almak
get a bad mark v. kötü bir not almak
score high mark v. yüksek not/puan almak
put a check mark on v. tik atmak
get poor mark v. düşük not almak
re-mark v. yeniden işaretlemek
make one's mark v. amacına ulaşmak
make one's mark v. şöhret elde etmek
hall-mark v. alamet-i farikasını meydana getirmek
hall-mark v. belirleyici özelliklerini göstermek
hall-mark v. ayırıcı özellik olmak
date-mark v. tarih ve yer işareti eklemek
beside the mark adj. alakasız
of mark adj. ehemmiyetli
beside the mark adj. konu dışı
beside the mark adj. münasebeti olmayan
of mark adj. meşhur
up to the mark adv. en ince noktasına kadar
below the mark adv. istenilen derecede değil
good mark interj. aferin
Phrasals
mark out v. ayıklamak
mark up v. bir şeyin fiyatını yükseltmek
mark up v. fiyatını yükseltmek
mark down v. fiyatını düşürmek
mark down v. fiyatını indirmek
mark out v. sınırlarını çizmek
mark off v. sınırla ayırmak
mark off v. sınırlarını çizmek
mark up v. zam yapmak
mark something in v. (x/a vb ile) işaretlemek
mark (someone or something) off v. (birinin/bir şeyin) notunu düşürmek
mark (someone or something) off v. (birinin/bir şeyin) puanını düşürmek
mark someone or something off v. birini/bir şeyi listeden çıkarmak
mark someone or something off v. birinin/bir şeyin adını silmek
mark someone or something off v. birini/bir şeyi listeden silmek
mark someone or something off v. birini/bir şeyi listeden kaldırmak
mark someone or something off v. birini/bir şeyi işaretlemek
mark someone or something off v. birini/bir şeyi listede bir şeyin göstergesi olarak işaretlemek
mark someone or something out v. birini/bir şeyi listeden çıkarmak
mark someone or something out v. birinin/bir şeyin adını silmek
mark someone or something out v. birini/bir şeyi listeden silmek
mark someone or something out v. birini/bir şeyi listeden kaldırmak
mark someone or something out v. birini/bir şeyi işaretlemek
mark someone or something out v. birini/bir şeyi listede bir şeyin göstergesi olarak işaretlemek
mark off v. işaretlemek
mark off v. ismini listede bir şeyin göstergesi olarak işaretlemek
mark off v. isminin yanına bir işaret koymak
mark off v. listeden çıkarmak
mark off v. listeden silmek
mark off v. listeden kaldırmak
mark off v. notunu/puanını düşürmek
mark up v. işaretlemek
mark up v. işaret koymak
mark up v. işaretle belirtmek
mark off v. ölçüleri düzeltmek için işaretlemek veya çizmek
mark off v. (dökümü) makine ile işleme ve yerleştirme için işaretlemek
mark off v. (giysi boyası) koyu alanlardan açık alanlara akmak
mark out v. sınıflandırmak
mark out v. tasnif etmek
mark someone down v. birine düşük puan vermek
mark someone down v. birinden puan kırmak
mark someone down v. birinin puanını kırmak/düşürmek
mark something down v. bir şeyi kağıda yazmak
mark something down v. bir şeyin fiyatını düşürmek
mark (someone or something) as (something) v. (birini/bir şeyi bir şey) olarak etiketlemek
mark (someone or something) as (something) v. (birini/bir şeyi bir şey) olarak işaretlemek
mark (someone or something) as (something) v. (birinin/bir şeyin listedeki) isminin yanına (bir şey) işareti koymak
mark (someone or something) as (something) v. (birini/bir şeyi) listeden (bir şey) olarak işaretlemek
mark (someone or something) as (something) v. (birinin/bir şeyin bir şey) olduğunu göstermek
mark (someone or something) as (something) v. (birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun göstergesi olmak
mark (someone or something) as (something) v. (birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun kanıtı olmak
mark (someone or something) as (something) v. (birini/bir şeyi bir şey) olarak görmek
mark (someone or something) as (something) v. (birini/bir şeyi bir şey) olarak yaftalamak
mark (someone or something) down as (something) v. (birinin/bir şeyin listedeki) isminin yanına (bir şey) işareti koymak
mark (someone or something) down as (something) v. (birini/bir şeyi) listeden (bir şey) olarak işaretlemek
mark (someone or something) down as (something) v. (birinin/bir şeyin bir şey) olduğunu göstermek
mark (someone or something) down as (something) v. (birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun göstergesi olmak
mark (someone or something) down as (something) v. (birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun kanıtı olmak
mark (someone or something) down as (something) v. (birini/bir şeyi bir şey) olarak görmek
mark (someone or something) down as (something) v. (birini/bir şeyi bir şey) olarak yaftalamak
mark (someone or something) with (something) v. (birine/bir şeye bir şeyle) işaret koymak
mark (someone or something) with (something) v. (birine/bir şeye) bir işaret koymak
mark (someone or something) with (something) v. (birine/bir şeye bir şey) işareti koymak
mark (something) in (something) v. (bir şeyi bir şeyle) işaretlemek
mark as v. olarak işaretlemek
mark as v. olarak imlemek
mark in v. ile işaretlemek
Phrases
at the six-month mark expr. altıncı ayda
Colloquial
near to the mark adj. kabul sınırını aşmış
close to the mark adj. kabul sınırını aşmış
god save the mark! expr. aman tanrım!
up to the mark expr. durumu normal
on your mark-get set-go! expr. hazır ol . . . başla!
close to the mark expr. hemen hemen doğru
near to the mark expr. hemen hemen doğru
up to the mark expr. her zamanki gibi
on my mark expr. işaretimle
up to the mark expr. iyi
beside the mark expr. konuyla ilgisiz
beside the mark expr. konuyla alakasız
god save the mark! expr. ne diyeceğimi bilemiyorum!
right on mark expr. kesinlikle doğru
beside the mark expr. konu dışı
beside the mark expr. söz konusu edilemez
beside the mark expr. söz konusu değil
on your mark-get set-go expr. yerlerinize . . . hazır . . . başla!
mark you [old-fashioned] exclam. unutma ki
mark you [old-fashioned] exclam. dikkatini çekerim ki
mark you [old-fashioned] exclam. hesaba katmak gerek ki
mark you [old-fashioned] exclam. bilmek gerek ki
mark you [old-fashioned] exclam. göz ardı etmemek gerek ki
mark you [old-fashioned] exclam. göz önünde bulundurmak gerek ki
on your mark exclam. yerlerinize/yerinize
on your mark exclam. yerlerinizi/yerinizi alın
on your mark exclam. hazır olun
on your mark exclam. yerlerinize/yerinize geçin
on your mark exclam. başlama pozisyonunuzu alın
on your mark exclam. başlama pozisyonuna geçin
on your mark exclam. başlamaya hazır olun
Idioms
a black mark (against somebody) n. kara leke
there’s a question mark (hanging) over somebody/something n. bir kişi/şey hakkında soru işaretinin olması
a black mark (against somebody) n. itibarını zedeleme
there’s a question mark (hanging) over somebody/something n. akılda şüpheler olması
a black mark (against somebody) n. adını lekeleme
a black mark (against somebody) n. kötü şöhret
a black mark (against somebody) n. (birinin) adının çıkması
a black mark beside (one's) name n. mimlenme
a black mark beside (one's) name n. kara leke
beauty mark n. burnun alt kenarındaki veya dudak üstündeki ben
black mark beside someone's name n. adındaki kara leke
late off the mark n. müdahalede geç kalma
an indelible mark n. silinmez bir iz
indelible mark n. silinmez iz
easy mark n. kolayca kandırılan kimse
easy mark n. kolayca oyuna getirilen kimse
easy mark n. kolay lokma
spot on the mark n. tam isabet
spot on the mark n. tamamen doğru
spot on the mark n. kesinlikle doğru
spot on the mark n. harfiyen doğru
spot on the mark n. tam olarak doğru
spot on the mark n. nokta atışı
spot on the mark n. mükemmel şekilde isabetli
spot on the mark n. eksiksiz
spot on the mark n. kusursuz
a black mark n. kara bir leke
a black mark n. uzun süren olumsuz etki
a black mark n. bir hatanın gölgesi/olumsuz etkisi
a black mark against (one) n. (birinin) üzerinde kara bir leke
a black mark against (one) n. (birinin) itibarını zedeleyen olumsuz etki
a black mark against (one) n. (birinin) ismini lekeleyen bir hata
a black mark against someone n. birinin üzerinde kara bir leke
a black mark against someone n. birinin itibarını zedeleyen olumsuz etki
a black mark against someone n. birinin ismini lekeleyen bir hata
a black mark against someone n. kara leke
a black mark against someone n. itibarını zedeleme
a black mark against someone n. adını lekeleme
a black mark against someone n. kötü şöhret
a black mark against someone n. birinin adının çıkması
a question mark n. bir soru işareti
a question mark n. kafalardaki bir soru işareti
a question mark n. belirsizlik
a question mark n. bilinmezlik
a question mark n. bir şüphe
a question mark n. tam olarak emin olmama
a question mark hangs over somebody/something n. biri/bir şey hakkında akıllardaki şüphe
a question mark hangs over somebody/something n. biri/bir şey hakkında soru işareti
a question mark hangs over somebody/something n. biri/bir şey hakkında bir şüphe/kuşku
a question mark hanging over somebody/something n. biri/bir şey hakkında akıllardaki şüphe
a question mark hanging over somebody/something n. biri/bir şey hakkında soru işareti
a question mark hanging over somebody/something n. biri/bir şey hakkında bir şüphe/kuşku
a question mark over somebody/something n. biri/bir şey hakkında akıllardaki şüphe
a question mark over somebody/something n. biri/bir şey hakkında soru işareti
a question mark over somebody/something n. biri/bir şey hakkında bir şüphe/kuşku
beauty mark n. güzellik beni
beauty mark n. yüzde bulunan küçük, belirgin ve karakteristik ben
black mark n. mimlenme
black mark n. başarısızlık göstergesi
black mark n. kötü şöhret
black mark n. adının çıkması
black mark n. olumsuz intiba
black mark beside name n. mimlenme
black mark beside name n. kara leke
black mark beside name n. adındaki kara leke
black mark beside one's name n. mimlenme
black mark beside one's name n. kötü şöhret
black mark beside one's name n. kara leke
black mark beside one's name n. birinin adındaki kara leke
black mark beside one's name n. birinin adına düşen gölge
black mark beside one's name n. birinin adının kötüye çıkması
question mark over n. (bir şey) hakkında soru işareti
question mark over n. (bir şey) hakkında belirsizlik
question mark over n. (bir şey) hakkında kuşku
mark a point v. (bilardoda) başarılı vuruş yapmak
mark time v. oyalanmak
mark a point v. (krikette) iyi bir koşu yapmak
mark time v. ertelemek
mark time v. hiçbir yere varmamak
mark time v. (asker) olduğu yerde ilerlemeksizin uygun adım atmak
mark time v. geçici olarak iş durdurmak
toe a mark v. kurala uymak
toe a mark v. söyleneni yapmak
toe a mark v. emirlere uymak
toe a mark v. sorumluluğunu yerine getirmek
toe the mark v. yarış veya maçın başlamasına hazır olduğunu göstermek için ayak veya elle başlama çizgisine dokunmak
mark (one's) card v. tüyo vermek
mark (one's) card v. bir konuda gizli bilgi vermek
mark (one's) card v. bir konuyla ilgili uyarmak
mark (one's) card v. bir konuya dikkatini çekmek
mark someone's card v. tüyo vermek
mark someone's card v. bir konuda gizli bilgi vermek
mark someone's card v. bir konuyla ilgili uyarmak
mark someone's card v. bir konuya dikkatini çekmek
make one's mark v. adını yazdırmak
hit the mark v. büyük ikramiye kazanmak
fall wide of the mark v. beklenilenden çok uzakta olmak/kalmak
mark time v. bir şey yapmadan beklemek/oyalanmak
bring up to the mark v. belli bir düzeye getirmek
leave one's mark on someone v. birisi üzerinde iz bırakmak
bring up to the mark v. belli bir standarda getirmek
mark someone for life v. birini hayatı boyunca unutamayacağı bir şekilde etkilemek
make one's mark v. başarısını kanıtlamak
get off the mark v. bir maçta ilk sayıyı yapmak
get off the mark v. bir maçta ilk golü atmak
be wide of the mark v. beklenilenden çok uzakta olmak/kalmak
fall short of the mark v. beklentilerin altında kalmak
toe the mark v. bekleneni yapmak
fall short of the mark v. beklentilerin altında olmak
fall short of the mark v. beklentileri karşılayamamak
bring up to the mark v. doğru seviyeye getirmek
leave one's mark on v. damgasını vurmak
leave its mark on v. damgasını vurmak
toe the mark v. emirlere uymak
be wide of the mark v. hedeften/amaçtan çok uzakta olmak
fall wide of the mark v. hedeften/amaçtan çok uzakta olmak
be quick off the mark v. hemen/derhal müdahale etmek
mark down v. fiyat kırmak
overshoot the mark v. ileri gitmek
be wide of the mark v. ıskalamak
leave its mark on something v. izlerini bırakmak
mark the occasion v. kutlamak
be an easy mark v. kolay lokma olmak
leave an indelible mark v. silinmez bir iz bırakmak
toe the mark v. söyleneni yapmak
hit the mark v. turnayı gözünden vurmak
hit the something mark v. -e seviyesine gelmek/yükselmek
make one's mark v. üne kavuşmak
make one's mark v. ünlü olmak
be slow off the mark v. (müdahale etmede) ağır kalmak
walk the chalk mark v. katı bir şekilde uymak
walk the chalk mark v. katı bir şekilde yerine getirmek
be wide of the mark v. hatalı olmak
be wide of the mark v. kusurlu olmak
be wide of the mark v. doğruluktan/gerçeklikten uzak olmak
be wide of the mark v. yanlış olmak
be wide of the mark v. haksız olmak
be wide of the mark v. uzaktan yakından alakası olmamak
fall wide of the mark v. hatalı olmak
fall wide of the mark v. kusurlu olmak
fall wide of the mark v. doğruluktan/gerçeklikten (çok) uzak olmak
fall wide of the mark v. (tamamen) yanlış olmak
fall wide of the mark v. (tamamen) haksız olmak
fall wide of the mark v. uzaktan yakından alakası olmamak
mark something with a white stone v. bir şeyi şanslı saymak
mark something with a white stone v. bir şeyi mutluluk verici olarak düşünmek
mark something with a white stone v. bir şeyi olumlu olarak düşünmek/hatırlamak
mark something with a white stone v. bir şey aklında olumlu bir yer etmek
mark something with a white stone v. bir şeyi olumlu tanımlamak
mark something with a white stone v. bir şeyi şanslı olarak düşünmek/hatırlamak
mark something with a white stone v. bir şeyi şanslı/uğurlu olarak tanımlamak
mark something with a white stone v. bir şey hakkında hoş/güzel düşünceleri olmak
mark something with a white stone v. bir şeyi hoş/güzel hatırlamak
mark something with a white stone v. bir şeyi olumlu/şanslı olarak kodlamak
be off the mark v. hatalı olmak
be off the mark v. yanlış olmak
be close to the mark v. hedefe neredeyse ulaşmış olmak
be close to the mark v. hedefe yaklaşmak
be close to the mark v. hemen hemen/neredeyse doğru olmak
be close to/near the mark v. neredeyse/hemen hemen doğru olmak
be close to/near the mark v. yaklaşık olarak doğru olmak
be close to/near the mark v. hedefe neredeyse ulaşmış olmak