belli - Turkish English Dictionary
History

belli



Meanings of "belli" in English Turkish Dictionary : 78 result(s)

Turkish English
Common Usage
belli express adj.
belli apparent adj.
belli obvious adj.
belli certain adj.
belli definite adj.
belli evident adj.
General
belli patent adj.
belli noticeable adj.
belli conspicuous adj.
belli definite adj.
belli avowed adj.
belli broad adj.
belli ostensive adj.
belli certain adj.
belli notable adj.
belli stated adj.
belli particular adj.
belli pronounced adj.
belli as clear as light adj.
belli known adj.
belli self evident adj.
belli precise adj.
belli signal adj.
belli clear adj.
belli upfront adj.
belli transparent adj.
belli translucent adj.
belli apodictic adj.
belli perspicuous adj.
belli waisted adj.
belli positive adj.
belli shadowless adj.
belli prominent adj.
belli given adj.
belli determinate adj.
belli distinct adj.
belli apparent adj.
belli unmistakable adj.
belli visible adj.
belli selfevident adj.
belli palpable adj.
belli truistic adj.
belli slipt adj.
belli plain adj.
belli decided adj.
belli explicit adj.
belli manifest adj.
belli evident adj.
belli up-front adj.
belli self-evident adj.
belli obvious adj.
belli famous adj.
belli outright adj.
belli sightful adj.
belli specifical adj.
belli unmistakeable adj.
belli straightforward adj.
belli unabashed adj.
belli unambivalent adj.
belli undisguisable adj.
belli undoubtful adj.
belli up-front adj.
belli wis [obsolete] adj.
belli low-backed adj.
belli run [scotland] adj.
belli diffinitive adj.
belli superficial adj.
belli precisely adv.
belli broadly adv.
belli preciso adv.
Idioms
belli a given n.
Technical
belli specific adj.
belli obvious adj.
belli evident adj.
Chemistry
belli translucid adj.
Geology
belli phanerite adj.
Slang
belli ns (no shit) exclam.
belli nss (no shit, sherlock) exclam.

Meanings of "belli" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
belli olmak appear v.
belli olmak become clear v.
belli olmak be clear v.
General
belli olma perspicuity n.
bir şeyin belli bir bölümü party n.
yılın belli zamanı time of year n.
belli aralıklarla gerçekleşme periodicity n.
makineler (belli bir amaç için kullanılan) apparatus n.
belli bir şehre ait olmanın hissettirdiği gurur civic pride n.
belli etme manifestation n.
işlevi belli olmayan alet gizmo n.
seyahatte, talep veya etkinliklerin kesin ve tanımlanabilir düzeyde olduğu yılın belli dönemleri season n.
kim olduğu belli olmayan shadowy figure n.
aygıtlar (belli bir amaç için kullanılan) apparatus n.
suçsuzluğu belli olma exculpation n.
önceden belli foretold n.
belli belirsiz bir şey suggestion n.
kompliman olup olmadığı belli olmayan söz backhanded compliment n.
havanın belli bir yere doğru yer değiştirmesi current n.
belli bir alanda ustalaşmış teknisyen techie n.
belli belirsizlik nebulousness n.
belli bir zümre galere n.
belli şartlar karşılanıncaya kadar kontrolü altında tutan escrowee n.
belli başlı tehdit significant threat n.
belli belirsiz şey suspicion n.
oyuncuların belli özellikler taşıyan strateji seçimleri nash equilibria n.
belli bir bölgede yetişen bitki flora n.
belli olma apparentness n.
belli belirsiz olma nebulousness n.
belli etme revelation n.
az çok sınırları belli olan toprak parçası region n.
belli şartlar karşılanıncaya kadar malın üçüncü bir şahsın kontrolü altında tutulması escrowing n.
duygularını belli etmeme emotionlessness n.
belli zaman dilimlerine ayrılmış program timetable n.
belli bir ücretle ev işlerini yapmak için tutulan kadın servant n.
önceden belli olan sonuç foregone conclusion n.
belli olma manifestation n.
belli belirsiz bir şey wisp n.
müslümanların belli mevsimlerde mekke'de kabe'yi ziyaretleri hajj n.
belli bir süre etkili olan (moda vb) wave n.
belli bir hastalığın özellikleri nosology n.
duygularını belli etmeyen yüz poker face n.
belli bir temele dayanan teori grounded theory n.
iyi niyeti belli eden davranış goodwill gesture n.
belli başlı ana kalemler main items n.
belli başlı ana kalemler certain items n.
bir sanatçıyı belli bir gösteri için kiralayan kişi booker n.
belli etme express n.
hangi seçeneğin daha iyi olduğu hiç belli olmayan bir durum toss-up n.
kimin kazanacağı hiç belli olmayan bir durum toss-up n.
(belli bir kilodan) ağır overweight n.
çocuklarının belli bir yaştan sonra evi terk ettiği aile empty nester n.
belli bir yöne yönelme orientation n.
belli bir yöne yöneltme orientation n.
belli bir noktaya odaklanma attention n.
düşük belli pantolon low cut pants n.
belli bir hedefi olma sense of purpose n.
belli olmayan durum twilight zone n.
günün belli bir zamanı a time of the day n.
belli zaman periyodu a certain time period n.
belli zaman periyodu a certain time of period n.
belli bir teknolojiyi yaymaya/kabul ettirmeye çalışan kişi technology evangelist n.
belli bir objeyi/kişiyi/yeri nitelemek için kullanılır the n.
yüksek belli etek high-waisted skirt n.
iç çamaşırı hatlarının belli olması panty line n.
iç çamaşırı hatlarının belli olması visible panty line n.
belli yer certain place n.
belli şartlar certain conditions n.
belli bir yere yoğunlaşma localization n.
belli bir yere yoğunlaşma localisation n.
belli bir yerin yöneticisi local ruler n.
belli günlerde ve saatler arasında (müşterilere yönelik) ucuz/indirimli akşam yemeği early bird dinner n.
kaynakların belli bir ekonomik veya siyasi sisteme göre yönetilmesi planification n.
belli bir görevi yerine getirmek için gerekli beceriler skillset n.
belli bir sınıfa ait insanlar için ayrılan yerleşim bölgesi planned community n.
belli bir yol/biçim particular way n.
belli belirsiz ses faint voice n.
yüksek belli pantolon high-waisted pants n.
belli bir gelişim evresi a certain development stage n.
belli bir gelişim evresi a particular development stage n.
belli bir hastalığın bulaşıcı olduğuna inanan kimse infectionist n.
belli şekilleri, yeni bir alana, eski görünümlerini bozmayacak şekilde, yeniden yerleştirme işlemi layout n.
belli bir kesim için incitici, kaba veya olumsuz bulunacak söz a taboo word n.
belli olsun diye konulan işaret tab n.
belli bir durumda ya da zamanda giyilen kıyafet raiment n.
belli bir kaynağa erişimin herhangi bir günde nüfusun yarısına kısıtlanması şeklinde uygulanan tayınlama (trafiğe çıkışta tek/çift plaka uygulaması gibi) odd-even rationing n.
belli bir kaynağa erişimin tek çift uygulaması even odd rationing n.
belli bir kaynağa erişimin tek çift uygulaması odd-even rationing n.
belli bir kaynağa erişimin herhangi bir günde nüfusun yarısına kısıtlanması şeklinde uygulanan tayınlama (trafiğe çıkışta tek/çift plaka uygulaması gibi) even odd rationing n.
(bir şeyin) belli bir versiyonu reading n.
belli değerdeki plaklar için ödeme olarak kullanılabilecek hediye çeki record token n.
miktar veya oranı belli bir standarda getirmeyi amaçlayan artış catch-up n.
belli bir faaliyet veya hizmette uzmanlaşmış yer center n.
belli bir faaliyet veya hizmette uzmanlaşmış yer centre n.
belli bir grupta kırmızı başlığı ile ayırt edilen kimse redhead n.
belli bir sınıf veya tür oluşturan grup (köpekler, kuşlar, vb.) regiment [obsolete] n.
belli bir zaman aralığında kaydolmuş kişiler registration n.
belli bir oyunu oynayan kimse laiker n.
belli bir sporu yapan kimse laiker n.
(belli bir sayı üzerinden) geriye kalan kişiler remainder [obsolete] n.
belli belirsiz ilgi ifadesi nibble n.
belli belirsiz hastalık tout [scottish] n.
belli başlı sıralama train n.
belli belirsiz görünüp kaybolma twinkle n.
belli bölüm veya dizelerin alfabede birbirini takip eden harflerle başladığı yazılar abecedarian psalms n.
vücudun belli bir bölgesine yapılan estetik ameliyat job n.
ne yapacağı pek belli olmayan kimse unknown quantity n.
belli bir konuda yazılmış yazılar literature n.
bilincin şimdiki zamandaki belli belirsiz hissedilen geçici kısmı margin n.
belli belirsiz iz whisper n.
belli belirsiz ipucu whisper n.
belli belirsiz hatırlanan şey blur n.
belli belirsiz şey wraith n.
soluk, ince ve belli belirsiz şey wraith n.
önceden belli sonuç foregone conclusion n.
belli belirsiz miktar hint n.
belli belirsiz değişiklikle yeniden oluşturulan şey retread n.
belli belirsiz görünüm glimmer n.
(krikette) oyuncunun kaleye ulaşacağı belli olan bir topu durdururken sopasının durdurma noktasında aldığı dik pozisyon guard n.
yay gövdesindeki belli belirsiz yatay çizgiler pinch n.
belli belirsiz koku pouf n.
belli belirsiz koku pouffe n.
belli belirsiz koku pouff n.
belli belirsiz ışıltı scad [scotland] n.
ederi belli olan kimse selling-plater n.
kapasitesi belli olan kimse selling-plater n.
belli belirsiz ilerleme sidle n.
tarafını belli etmeyen kimse crypto n.
belli edici işaret telltale signal n.
belli edici sinyal telltale signal n.
maden yatağı içerdiğini belli eden yer prospect n.
belli belirsiz şey subtlety n.
bir şeyi belli etmek make something clear v.
belli etmek shadow forth v.
getirmek (belli bir duruma) reduce to v.
belli etmek let on v.
belli bir kullanım için adapte etmek frame v.
belli etmemek swallow v.
belli etmek telegraph v.
belli etmek evince v.
belli etmek shadow v.
belli etmek make clear v.
belli belirsiz görünmek loom v.
belli etmek express v.
belli etmemek have a poker face v.
belli bir kanaldan yollamak route v.
belli etmek proclaim v.
belli etmek vent v.
belli etmemek dissimulate v.
belli etmek shadow out v.
bir şeyin çizgileri belli olmaya başlamak take shape v.
belli olmak shine out v.
belli olmak show v.
belli olmak be understood v.
belli etmek sound v.
tuttuğu tarafı belli etmek take a stand v.
belli etmemek pocket v.
bulmak (bir matematik işlemi sonucunda belli bir sayıyı) get v.
belli etmek show v.
belli etmeden çıkmak slip out of v.
belli etmek register v.
belli etmek reveal v.
belli etmek bring out v.
belli olmak become perceptible v.
belli olmak seem obvious v.
kendini belli etmek manifest itself v.
belli olmak add up v.
belli olmak transpire v.
bir şeyi belli etmeden (bir yere) koymak slide into v.
belli ölçüde ilaç vermek dose v.
başarısız olacağı belli olmak foredoom v.
belli belirsiz görünmek loom up v.
belli etmek argue v.
belli belirsiz belirmek loom over v.
rengini belli etmemek be noncommittal v.
belli belirsiz görünmek peer v.
kendini belli etmek come through v.
başını hafifçe kaldırarak öfkesini veya beğenmediğini belli etmek bridle v.
belli etmek manifest v.
rengini belli etmemek not show one's true colors v.
rengini belli etmemek pretend to be unaware (of something) v.
belli bir seviyenin altına düşmek drop down below a certain level v.
rengini belli etmek show one's true colors v.
rengini belli etmemek not to show one' true colors v.
rengini belli etmemek keep one's true thoughts and feelings to oneself v.
belli olmak become obvious v.
belli olmak become visible v.
belli olmak become evident v.
rengi belli olmamak not to show one's true colors v.
rengini belli etmemek not to show something's true colors v.
rengini belli etmemek not to show one's true colors v.
rengi belli olmamak not to show something's true colors v.
rengini belli etmek show oneself in one's true colours v.
belli olmak show up v.
kendini belli etmemek hide one's light under a bushel v.
rengini belli etmemek hide one's light under a bushel v.
karda yürüyüp izini belli etmemek hide one's light under a bushel v.
-i belli etmek give vent to v.
havada belli bir noktada durmak hover v.
düşünce belli etmek enunciate v.
belli bir tadı olmak taste v.
kendini belli etmek out v.
sözü belli bir noktaya getirmek lead up to v.
kafasını belli bir yere vermek keep one's mind on v.
belli bir sınırda tutmak keep within bounds v.
düşüncelerini belli bir nokta üzerinde yoğunlaştırmak keep one's mind on v.
yeteneklerini belli etmemek keep quiet about one's talents v.
belli bir noktadan öteye gidememek be unable to go beyond a certain point v.
belli bir noktadan öteye gidememek can not go beyond a certain point v.
belli bir seviyede tutmak keep at a certain level v.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe gelmek reach a certain size v.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak reach a certain size v.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe gelmek reach a certain scale v.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak reach a certain scale v.
(belli bir konuyu) görüşmeye/müzakere etmeye başlamak come on to something v.
belli bir kıyafet kuralına uymak follow a certain dress code v.
duygularını belli etmemek betray no emotion v.
(genelde belli bir meblağ üzerinde anlaşarak) davayı anlaşarak çözmek settle lawsuit v.
tozutmak ( odayı/belli bir ortamı) travel the dust around v.
yaşını belli etmek date oneself v.
daha da belli etmek (göbeği vb) accentuate v.
belli bir açıyla vurmak angle v.
belli bir biçime sokmak reduce v.
(mimik, yüz ifadesi ile) belli etmek register v.
yeniden belli etmek re-express v.
dikkat çekici şekilde belli etmek: ayırt edilir kılmak remark [obsolete] v.
belli etmek tell v.
(belli bir yere) oturmak sit at (something) v.
belli bir açıda eğilmek tilt at v.
belli bir açıda eğimli olmak tilt at v.
belli bir açı yapmak tilt at v.
(bir şeyin altından) belli belirsiz görünen bir şeye bakmak underpeer v.
belli özelliklerden mahrum bırakmak undo v.
belli bir tempoda ilerlemek jog v.
belli etmek unpack v.
(duygu, fikir) belli etmek unpen v.
şikayetini belli etmek chide v.
belli bir yönde olmak lie v.
belli belirsiz konuşmak maffle [dialect] [uk] v.
(kedi) mırlayarak keyif aldığını belli etmek make vibrant sounds v.
belli belirsiz parlamak blink v.
belli belirsiz derecede bir şeyin içine karışmak veya bulanıklaşmak melt (into) v.
(renklerin, seslerin veya siluetlerin) belli belirsiz karışmasına sebep olmak melt v.
yavaş veya belli belirsiz hareketlerle belirli bir duruma gelmek work v.
belli belirsiz söylemek mouth v.
kendini belli etmek luster v.
kendini belli etmek lustre v.
belli belirsiz görünmek glimmer v.
belli belirsiz görünmek gloom v.
sabırsızlığını belli etmek chomp v.
ağlayıp bağırarak üzüntüsünü belli etmek complain [obsolete] v.
belli etmeden ayartmak drib v.
hevesini belli etmek drool v.
akıbeti belli olmak fate v.
belli olmak pear [dialect] v.
belli etmeden bir yere koymak slip v.
yaşını belli etmek date v.
belli belirsiz uygulamak fog v.
belli etmek ostend [obsolete] v.
belli belirsiz ifade etmek shadow (forth) v.
belli belirsiz ifade etmek shadow (out) v.
niyeti belli olmamak squint v.
belli etmeden göstermek subinduce v.
olduğunu belli etmek identify v.
(belli bir halde) bırakmak leave v.
(belli bir hale) getirmek leave v.
ne düşündüğü belli olmayan inscrutable adj.
belli başlı chief adj.
belli bir derecede a certain extent adj.
belli olmayacak bir şekilde dik finedraw adj.
ne yapacağı belli olmaz unpredictable adj.
uydurma olduğu belli flimsy adj.
belli belirsiz faint adj.
belli başlı principal adj.
belli belirsiz hardly visible adj.
ne anlama geldiği belli olmayan inscrutable adj.
henüz belli olmayan in doubt adj.
duygularını belli etmeyen emotionless adj.
önceden belli olan assured adj.
belli başlı ruling adj.
ince belli slender waisted adj.
belli bir sayıda a certain number of adj.
belli belirsiz insensible adj.
sınırları belli olmayan amorphous adj.
sonu henüz belli olmamış up in the air adj.
belli bir oranda a certain extent adj.
ince belli waspish adj.
belli bir devre ait periodic adj.
kendini fazlasıyla belli eden obtrusive adj.
belli değil not definite adj.
belli başlı underlying adj.
belli başlı certain adj.
belli olmayan indeterminate adj.
belli olmayan indefinable adj.
sağı solu belli olmayan temperamental adj.
belli bir alanda uzmanlaşmış specialized adj.
kim olduğunu belli etmeyen incognito adj.
ince belli slender adj.
belirli bir durumu belli eden revealing adj.
belli belirsiz indistinct adj.
belli bir iş için gerekli donanımlara sahip olmayan ill equipped adj.
ince belli wasp waisted adj.
belli bir gruba hitap eden esoteric adj.
belli bir dine ilgi göstermeyen laodicean adj.
belli belirsiz slight adj.
belli başlı cardinal adj.
belli olmayan undefined adj.
belli belirsiz dreamy adj.
belli bir evi bulunmayan vagabond adj.
belli başlı main adj.
belli dönemlerde dökülen deciduous adj.
belli belirsiz soft adj.
belli başlı central adj.
çok belli overt adj.
belli belirsiz nebulous adj.
soyu belli pedigreed adj.
ince belli slim waisted adj.
belli aralıklarla gerçekleşen periodical adj.
ince belli slim adj.
belli belirsiz shadowy adj.
belli belirsiz tentative adj.
belli belirsiz imperceptible adj.
belli bir amaç için üretilen specialized adj.
belli bir ölçüde bulanık dimmish adj.
belli başlı definite adj.
belli şartlar karşılanıncaya kadar üçüncü bir şahsın kontrolü altında tutulmuş escrowed adj.
belli belirsiz dreaming adj.
belli belirsiz tenuous adj.
belli edilmiş showed adj.
belli başlı basic adj.
rengi belli olmayan neutral adj.
adı belli olmayan nameless adj.
belli olmayan nonapparent adj.
belli bir usulü olmayan nonprocedural adj.
belli bir yöntemi olmayan nonprocedural adj.
süresi belli olmayan undeterminate adj.
belli belirsiz indistinguished adj.
belli başlı fundamental adj.
belli bir iş için gerekli donanımlara sahip olmayan ill-equipped adj.
sonucu belli olmayan touch-and-go adj.
(içki) belli bir ayarda olan proof adj.
belli eden telltale adj.
belli düzeyin altında substandard adj.
belli bir özellik taşıyan characteristic adj.
belli bir kısmının a certain part of adj.
sağı solu belli olmaz squirrelly adj.
ne yapacağı belli olmaz squirrelly adj.
ne getireceği belli olmayan dubious adj.
duygularını belli etmeyecek şekilde ifadesiz bir yüzle/suratla stony-faced adj.
duygularını belli etmeyecek şekilde ifadesiz bir yüzle/suratla stone-faced adj.
çizgileri/sınırları belli well-defined adj.
belli başlı major adj.
hatları belli eden edgy adj.
sağı solu belli olmaz squirrely adj.
ne yapacağı belli olmaz squirrely adj.
belli bir amaç için üretilen specialised adj.
belli bir alanda uzmanlaşmış specialised adj.
sonu belli olmayan unpredictable adj.
belli belirsiz half hidden adj.
belli belirsiz dim adj.
belli kalıba uymayan un-pc adj.
belli bir kişiye özel signature adj.
("birkaç" veya belli bir sayının önüne) … daha another adj.
belli belirsiz adumbral adj.
havada izi belli olan airdrawn adj.
havada izi belli olan air-drawn adj.
belli kural veya yasalara göre idare edilen regulated adj.
belli bir plana göre ayarlanmış laid adj.
(belli bir amaç için) ayrılmış laid up adj.
belli belirsiz nebulose adj.
bira içtiği belli olan alewashed adj.
duygularını belli etmeyen unblinking adj.
sınırları belli olmayan amorphose adj.
belli belirsiz umbratic [obsolete] adj.
yazarı belli olmayan authorless adj.
belli olmayan unconspicuous adj.
bitiş tarihi belli olmayan undated adj.
varış yeri belli olmayan (posta) undirected adj.
belli olmayan unensured adj.
doğruluğu belli olmayan unfathered adj.
gerçekliği belli olmayan unfathered adj.
yazarı belli olmayan unfathered adj.
kaynağı belli olmayan unfathered adj.
belli bir şeye odaklanmamış unfocussed adj.
belli bir hedefi olmayan unfocussed adj.
önceden belli olmayan unforetold adj.
belli bir sınıfta olmayan ungraded adj.
belli bir rütbede olmayan ungraded adj.
belli bir kademede olmayan ungraded adj.
(belli bir yere) koyulmamış unlaid adj.
belli bir alanla sınırlandırılmamış unlocalized adj.
belli bir alanla sınırlandırılmamış unlocalized adj.
belli belirsiz vague adj.
ne düşündüğü belli olmayan unscrutable adj.
ne anlama geldiği belli olmayan unscrutable adj.
belli kural veya yasalara göre idare edilmeyen unstructured adj.
bir durumu belli eden keyhole adj.
belli belirsiz vagarish adj.
belli belirsiz bleary adj.
destekleyenin kimliği belli olmayan blind adj.
orta belli pantolonlarla ilgili mid-rise adj.
orta belli pantolonlara ait mid-rise adj.
belli belirsiz oblite adj.
belli belirsiz hissedilen obscure adj.
belli belirsiz anlaşılan obscure adj.
belli olanın ötesine geçen obscured adj.
belli belirsiz hatırlanmış dimly-remembered adj.
devamlı belli belirsiz bir ses çıkaran murmuring adj.
belli belirsiz ve devamlı duyulan murmurous adj.
aşırı belli overobvious adj.
çok belli overobvious adj.
temiz ve sınırları belli incised adj.
belli olmayan infinitive adj.
sağı solu belli olmayan instable adj.
rakibin tasarımlarından esinlenildiği belli olan metoo adj.
dış yüzeyi belli olmayan cutaway adj.
sınırları belli clean-cut adj.
babası belli olmayan fatherless adj.
belli belirsiz finedrawn adj.
(argüman, ayrım) belli belirsiz fine-drawn adj.
homurtulu biçimde belli belirsiz konuşan flannelmouthed adj.
belli başlı primatial adj.
belli bir bölümünde sert tabakası olan semicrustaceous adj.
belli belirsiz tasvir eden shadowy [obsolete] adj.
su yüzeyinden bakınca belli olmayan sığlık veya resiflerle dolu shelvy adj.
belli belirsiz ayıp olan shoddy adj.
belli belirsiz ill-defined adj.
sağı solu belli olmayan schizophrenic adj.
sınırları belli well-defined adj.
belli belirsiz bir şekilde insensibly adv.
sahibi belli olmayarak anonymously adv.
belli bir dereceye kadar within limits adv.
belli bir duruma tabi olarak dependently adv.
belli bir süre boyunca part time adv.
belli ki apparently adv.
belli belirsiz bir şekilde tenuously adv.
belli belirsiz indistinctly adv.
belli olmaz not necessarily adv.
belli olarak conspicuously adv.
belli bir dereceye kadar to a day adv.
belli belirsiz slightly adv.
belli belirsiz vaguely adv.
belli belirsiz nebulously adv.
belli sınırlar içinde within limits adv.
belli bir halde apodictically adv.
belli belirsiz bir halde imperceptibly adv.
belli belirsiz wanly adv.
belli belirsiz bir halde slightingly adv.
belli bir süre for a length of time adv.
belli nedenlerle with specific intentions adv.
belli ki obviously adv.
belli şartlarla under certain circumstances adv.
belli şartlarla under certain conditions adv.
belli aralarla regularly adv.
belli aralıklarla at certain intervals adv.
belli şartlarda in certain circumstances adv.
belli başlı essentially adv.
belli durumlarda in certain circumstances adv.
belli bir noktada at some point adv.
belli bir yerde at some point adv.
belli noktalarda in particular/certain points adv.
belli bir yaştan sonra after a certain age adv.
belli yaştan sonra after a certain age adv.
(belli) bir bağlamda/anlamda in a certain sense adv.
belli bir mesafede at a distance adv.
belli aralıklarla at regular intervals adv.
belli sayıda in a certain amount of adv.
belli bir şekilde in a particular way adv.
belli bir biçimde in a particular way adv.
her halinden belli olarak all of a adv.
belli belirsiz undistinctly adv.
belli belirsiz bir halde unperceivably [obsolete] adv.
belli belirsiz faintly adv.
belli belirsiz darkly adv.
yarını belli olmadan only from day to day adv.
duygu belli etmeksizin flatly adv.
belli ki semblably [rare] adv.
belli belirsiz shadowily adv.
belli belirsiz shadowy adv.
belli belirsiz small adv.
belli olan staring adv.
(belli bir öğün)de for prep.
belli başlı olanları certain pron.
siyasi görüşünü belli etmeyen crypto pref.
(belli bir yerde) hapis olan bound suf.
(belli bir yerden) çıkamayan bound suf.
Phrasals
belli etmek take out v.
razı olduğunu belli etmek lay in for v.
apaçık belli olmak show up v.
belli olmak look out [obsolete] v.
kendini belli etmek let on v.
unvanına uygun/belli bir şekilde davranmak address (one) as (something) v.
unvanına uygun/belli bir şekilde davranmak address someone as v.
hep (belli bir duyguyu) hissetmek carry around v.
(bitkiler için) belli bir biçime girmek blossom into (something) v.
belli bir başlık/grup altına girmek belong under (something) v.
belli bir başlık/grup altında gruplamak belong under (something) v.
belli bir başlık/grup altına girmek belong under something v.
belli bir başlık/grup altında gruplamak belong under something v.
(bir şeyi) belli bir yere getirmek bring around v.