maruz - Turkish English Dictionary
History

maruz



Meanings of "maruz" in English Turkish Dictionary : 6 result(s)

Turkish English
Common Usage
maruz exposed adj.
General
maruz liable adj.
maruz subject adj.
maruz exposed to adj.
maruz submitted adj.
maruz open adj.

Meanings of "maruz" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
maruz bırakma exposure n.
maruz kalma exposure n.
maruz bırakmak expose v.
maruz kalmak be exposed to v.
General
maruz bırakan exposer n.
saldırı veya tenkide maruz olma vulnerability n.
maruz olma exposal n.
rüzgara maruz kalma wind exposure n.
güneşe maruz bırakma insolation n.
radyasyona maruz kalan işçiler exposed workers n.
kimyevi etkiye maruz bırakma entreating n.
toplam maruz kalma total human exposure n.
güneşe fazla maruz kalmaktan kaynaklanan hastalık ve halsizlik hissi touch of the sun n.
maruz kalma exposing n.
rüzgara maruz taraf weather side n.
güneşe fazla maruz kalmaktan kaynaklanan ani bayılma ya da halsizlik sunstroke n.
rüzgara maruz taraf weatherboard n.
et ve balığın odun dumanına maruz bırakılarak muhafaza edildiği yer smokehouse n.
yangına maruz kalan exposed to fire n.
maruz kalma (olumsuz bir olaya) incurring n.
güneşe maruz kalma sun exposure n.
şiddete maruz kalan öğrenciler students exposed to violence n.
herkesin eleştirisine maruz kalan kişi aunt Sally n.
maruz olma exposure n.
yüksek ısıya fazla maruz kalmaktan kaynaklanan ateşli hastalık heat-stroke n.
yüksek tehlikeye maruz coğrafi alan high-hazard area n.
pasif olarak maruz kalınan sigara dumanı second-hand smoke n.
bütün vucut maruz kalması whole-body exposure n.
güneşe maruz olma sun exposure n.
ısıya maruz kalan işçiler workers exposed to heat n.
ısıya maruz kalan çalışanlar workers exposed to heat n.
yoğun oranda ekrana maruz kalma heavy screen time n.
maruz kalma receving end n.
maruz kalma durumu receving end n.
tehlikeye maruz bulunma vulnerableness n.
yeniden maruz bırakma re-exposure n.
yeniden maruz kalma re-exposure n.
gelgite maruz kalan bölge tidal zone n.
atom bombalarının test veya kullanımı sırasında radyoaktiviteye maruz kalan eski silahlı kuvvetler mensubu atomic veteran n.
şiddetli bir saldırıya maruz bırakma banging n.
rüzgara maruz kalan taraf wind side n.
et ve balığın odun dumanına maruz bırakılarak muhafaza edildiği yer meat house n.
hipnotik etkiye maruz kalan kimse mesmeree [obsolete] n.
ayağın ayakkabı aşınmasına maruz kalan kısımlarına uygulanan arkası yapışkanlı keçe moleskin n.
ay ışığına maruz kalınarak uyunduğu için ortaya çıktığı düşünülen akıl hastalığı moon-madness n.
gizemli olaylara maruz kalan kimse mystic n.
iftiraya maruz kalma obloquy n.
sıvının buharlaşmasını hızlandırmak için geniş yüzeye maruz bırakılması graduation n.
(bir şeyi) çok uzun süre boyama işlemine maruz bırakan kimse overdyer n.
(bir deneyime) fazla maruz bırakma overexposure n.
maruziyet (doğrusu: maruz kalma) exposition n.
çiy, yağmur ve güneşe maruz bırakarak keten ve kenevirin yapışkan maddesini ayrıştırma dewretting n.
maruz kalmama inexposure n.
maruz bırakan kimse inflicter n.
reklam veya satış mesajlarına maruz kalan toplam kişi sayısı circulation n.
maruz kalınan deneyimin bir kısmı draft n.
kendini maruz bırakma incurrence n.
zorbalığa maruz kalan kimse floutingstock n.
ışığa aşırı maruz kalmaktan gelişen bitki hastalığı photopathy n.
soğuğa maruz kalan ağaç gibi cisimlerin üzerindeki buz tabakası silver storm n.
basınca maruz kalma pressurization n.
basınca maruz kalma pressurisation n.
güneşe maruz kalan alan sollar [obsolete] n.
(soğuk vb.) maruz kalma exposure n.
maruz kalmak impose upon v.
tehlikeye maruz kalmak hazard v.
şiddete maruz kalmak be exposed to violence v.
maruz kalmak fall into v.
maruz bırakmak expose to v.
maruz kalmak (kimyasal maddeye vb) expose to v.
saldırılara maruz kalmak be under attack v.
maruz kalmak (kimyasal maddeye vb) exposing v.
maruz bırakmak subject to v.
maruz kalmak (katlanılması zor bir şeye) undergo v.
maruz kalmak incur v.
maruz kalmak be liable to v.
maruz bırakmak subjugate v.
maruz kalmak be exposed to v.
şiddete maruz kalmak be subjected to violence v.
maruz bırakmak subject v.
maruz kalmak be exposed v.
maruz kalmak experience v.
maruz kalmak be subject of v.
maruz kalmak catch v.
zarara maruz kalmak sustain a loss v.
maruz kalmak be predisposed v.
işkenceye maruz kalmak be exposed to torture v.
işkenceye maruz kalmak be exposed to torment v.
işkenceye maruz kalmak be subjected to torture v.
dumana maruz bırakmak expose to smoke v.
dumana maruz bırakarak kurutmak dry by exposing to smoke v.
dumana maruz kalmak expose to smoke v.
dumana maruz bırakarak kurutmak infumate v.
(katlanılması zor bir şeye) maruz kalmak undergo v.
maruz kalmak imposed upon v.
güneş ışığına maruz kalmak be exposed to sunlight v.
eleştirilere maruz kalmak come in for criticism v.
eleştirilere maruz kalmak be singled out for criticism v.
eleştirilere maruz kalmak come under criticism v.
hakarete maruz kalmak be affronted v.
radyasyona maruz kalmak be exposed to radiation v.
radyasyona maruz bırakmak expose to radiation v.
maruz kalmak sustain v.
maruz kalmak come in for v.
maruz kalmak expose v.
güneşe maruz bırakmak insolate v.
darbeye maruz kalmak be exposed to military coup v.
darbeye maruz kalmak be exposed to impact v.
maruz kalmak receive v.
(kötü bir şeye) açık veya maruz olmak be vulnerable to v.
tehlikeye maruz bırakmak expose to risk v.
avaryaya maruz kalmak suffer average v.
hasara maruz kalmak suffer damage v.
ağır eleştirilere maruz kalmak draw heavy criticism v.
ağır eleştirilere maruz kalmak face heavy criticism v.
ağır eleştirilere maruz kalmak come under heavy criticism v.
güneş ışığına maruz kalmak solarise v.
güneş ışığına maruz kalmak solarize v.
güneş ışığına maruz kalmak sun v.
güneş ışığına maruz kalmak insolate v.
maruz kalmak undergo v.
masrafa maruz kalmak incur costs v.
saldırıya maruz kalmak/uğramak come under attack v.
ışına maruz bırakmak ray v.
yeniden maruz bırakmak re-expose v.
yeniden maruz kalmak re-expose v.
tekrar maruz kalmak reincur v.
işkenceye maruz bırakmak put to the rack v.
kıskançlığa maruz kalmak envy [obsolete] v.
aşırı ısıya maruz kalmak bake v.
ceza olarak kötü eylemlere maruz bırakmak hang v.
serin havaya maruz bırakmak vent v.
incelemeye maruz bırakmak ventilate v.
aynı anda iki farklı kaynaktan veya yönden saldırıya maruz kalmak whipsaw v.
aşırı sıcağa maruz bırakmak blister v.
nahoş veya zor bir deneyime maruz bırakarak üyeliğe kabul etmek blood v.
yüksek ısıya maruz bırakmak broil v.
yüksek ısıya maruz kalmak broil v.
eşek şakasına maruz kalmak horse v.
maruz bırakmak give v.
tehlikeye maruz bırakmak object [obsolete] v.
sert eleştiriye maruz kalmak rip v.
kendini maruz bırakmak go v.
maruz bırakmak deplume v.
ateşe maruz bırakmak ignite v.
bir şeye aşırı maruz kalmak overdose v.
mühendislik sürecine gereğinden fazla maruz bırakmak overengineer v.
teknik sürece gereğinden fazla maruz bırakmak overengineer v.
aşırı baskıya maruz kalmak overpressure v.
aşırı basınca maruz kalmak overpressure v.
aşırı strese maruz kalmak overstress v.
aşırı gerilime maruz bırakmak overstress v.
zorlanmaya maruz kalmak overstretch v.
aşırı sert havaya maruz kalmak overweather [obsolete] v.
basınca maruz kalmak implode v.
kompresyona maruz kalmak implode v.
(keten veya kenevir) yağmur, çiy, güneş gibi etkenlere maruz kalarak çürümek dewret v.
perkolasyona maruz bırakmak displace v.
(birini) hava hücresinde basınca maruz bırakmak compress v.
maruz bırakmak incur [obsolete] v.
bir kültürün etkisine maruz bırakmak culturalize v.
bir kültürün etkisine maruz bırakmak culturalise v.
direnç göstermeksizin maruz kalmak feel v.
(kulak) gürültüye maruz kalmak peal [obsolete] v.
(tahıl, malt ve elyaf gibi ürünleri) arazide hava ve güneşe maruz bırakmak field v.
floresana maruz kalmak fluoresce v.
ışık veya radyasyona maruz kalarak silik hale gelmek fog v.
şiddete maruz kalmak outrage v.
önceden maruz bırakmak pre-expose v.
önceden maruz bırakmak preexpose v.
(kireci) havaya maruz bırakıp en azından bir kısmını karbonata dönüştürerek değişime uğratmak slack v.
çok fazla maruz bırakılmak solarise [uk] v.
aşırı maruz tutulmak solarise [uk] v.
çok fazla maruz bırakılmak solarize [us] v.
aşırı maruz tutulmak solarize [us] v.
(ağrıya, acıya) maruz bırakmak put v.
maruz bırakmak put through v.
(özellikle tavlama sırasındaki metal) epeyce ısıl işleme maruz kalmak soak v.
(sıcaklık, ateş) ani ve keskin bir artışa maruz kalmak spike v.
maruz bırakmak starve v.
güneş ışığına maruz kalmış gibi olmak sun v.
güneş ve rüzgara maruz bırakmak sunder [dated] v.
(aşırı maruz kalınan şeyden dolayı) tiksinmek surfeit [obsolete] v.
(gıda) radyasyona maruz bırakarak korumak irradiate v.
kimyevi etkiye maruz bırakılmış entreated adj.
maruz kalmış (kimyasal maddeye vb) exposed adj.
maruz kalan exposed adj.
maruz kalınan imposed adj.
maruz kalmış imposed adj.
saldırı veya tenkide maruz olan vulnerable adj.
rüzgara maruz bleak adj.
düşman ateşine maruz under fire adj.
maruz bırakılmış inflicted adj.
hakarete maruz kalmış affronted adj.
gönüllü olarak maruz kalan self-imposed adj.
kendi kendini maruz bırakan self-imposed adj.
her türlü kötü hava şartlarına maruz kalmış weather-beaten adj.
havaya maruz kaldığından rengi atmış weathered adj.
havaya maruz kalarak eskimiş weathered adj.
havaya maruz kalarak zarar görmüş weathered adj.
maruz kalmayan nonexposed adj.
tehlikeye maruz kalmış periclitate adj.
kınamaya maruz kalan under attack adj.
maruz kalan undern adj.
maruz kalmış undern adj.
tehlikeye maruz kalmamış unhazarded adj.
strese maruz kalmamış unstressed adj.
maruz kalmamış unsubject adj.
maruz bırakılmamış unsubject adj.
maruz kalmamış unsubjected adj.
güneş ışığına maruz kalmamış unsunned adj.
kuvvetli rüzgara maruz bırakılan blasty adj.
havaya maruz kalarak tabaklanmış weatherworn adj.
havaya maruz kalarak sertleşmiş weatherworn adj.
rüzgara maruz kalan wind-swept adj.
rüzgara maruz kalan wind-swept adj.
yıldırıma maruz kalmış blitzed adj.
rüzgara maruz kalan blowy adj.
ağır saldırıya maruz bırakılan hard-pressed adj.
tehlikeye maruz kalan high-risk adj.
riske maruz kalan high-risk adj.
(bir şeye) maruz kalmış ridden adj.
(seramik) ateşe doğrudan maruz bırakılan open-fire adj.
maruz kalan opportune [obsolete] adj.
çok fazla maruz kalmış overexposed adj.
çok uzun süre maruz kalmış overexposed adj.
sivillerin maruz kaldığı civilian adj.
havaya maruz kaldığında kuruyup sertleşebilen drying adj.
(hastalık, deneyim) maruz kaldıktan sonraki döneme ait postexposure adj.
(hastalık, deneyim) maruz kaldıktan sonraki dönem ile ilgili postexposure adj.
(hastalık, deneyim) maruz kaldıktan sonraki dönemde gelişen postexposure adj.
kendi kendini maruz bırakan self-inflicted adj.
gönüllü olarak maruz kalan self-inflicted adj.
ayaza maruz kalan freezing adj.
baskı ve strese maruz kalmış (kimse) pressured adj.
uygunsuz bir baskıya maruz kalan pressurized adj.
uygunsuz bir baskıya maruz kalan pressurised adj.
-e maruz kalan bathed in adj.
maruz kaldıktan sonra postexposure adv.
maruz kalan subordinate to prep.
maruz kalan subject to prep.
(bir şeye) maruz kalmaktan of prep.
maruz bırakmak anlamı veren son ek -ise suf.
Phrasals
maruz kalmak take with [dialect] v.
maruz kalmak come in v.
maruz bırakmak submit to v.
maruz bırakmak submit someone or something to something v.
bir fotoğrafın veya negatifin alanlarını karartmak için ışığa maruz bırakmak burn in v.
bir fotoğrafın veya negatifin alanlarını karartmak için ışığa maruz bırakmak burn into v.
maruz bırakmak put somebody through something v.
yoğun güneş veya ışığa maruz kalmak blaze down on (someone or something) v.
bir bitkiyi açık havada yaşayabilsin diye açık hava şartlarına maruz bırakmak harden off v.
(kendini/birini/bir şeyi birine veya bir şeye) maruz bırakmak expose (someone, something, or oneself) to (someone or something) v.
negatif bir etkiye maruz bırakmak place under v.
maruz kalmak run into v.
(bir şeyi bir şeye) maruz bırakmak taint (something) with (something) v.
kapsamlı veya sistematik topçu ateşine, bombalamaya veya taarruz ateşine maruz kalmak work over v.
birini/bir şeyi bir şeye maruz bırakmak subject someone or something to something v.
(bir şeye) maruz kalmak come in for (something) v.
(bir şeye) maruz kalmak come under (something) v.
(birini bir şeye) maruz bırakmak impose on (someone) v.
(sele) maruz kalmak inundate with (something) v.
(bir sıvı) baskınına maruz kalmak inundate with (something) v.
(birini bir şeye) maruz bırakmak put (someone) through (something) v.
(birini birine/bir şeye) maruz bırakmak subject (one) to (someone or something) v.
Phrases
maruz kalan under the influence of expr.
Colloquial
kendini eleştiriye maruz bırakmak lay oneself open to criticism v.
kendini bir şeye maruz bırakmak lay oneself open to v.
(birinin, mahallenin, şehrin) kıskançlığına maruz kalmak be the envy of (someone or something) v.
maruz bırakmak lay open v.
maruz bırakmak leave open v.
dayatmaya maruz bırakılmak be put upon v.
erkeklerin ıslık çalmasına maruz kalmak get catcalled v.
sözlü tacize maruz kalmak get catcalled v.
maruz bırakıldığı in face expr.
Idioms
haksız muameleye maruz kalınan bir hayat a dog's life n.
hafif güneşe maruz kalma a touch of the sun n.
fiziksel veya zihinsel işkenceye maruz kalmak be on the rack v.
baskıya maruz bırakmak put under the screw v.
bir şeye maruz bırakmak subject something to v.
birini bir şeye maruz bırakmak subject someone to v.
tehlikeli/zehirli bir maddeye maruz kalmak be tainted by (something) v.
ağır eleştiriye maruz kalmak take one's licks v.
birini eleştiriye maruz bırakmak lay somebody open to criticism v.
bir olayın olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be on the receiving end v.
bir olayın olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be at the receiving end v.
maruz bulunmak lend itself to v.
kendini eleştiriye maruz bırakmak open oneself to criticism v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak get a lot of stick v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak come in for some stick v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak take some stick v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak come in for a lot of stick v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak get flak v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak get the flak v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak take the flak v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak take a lot of stick v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak take flak v.
bir olayın olumsuz sonuçlarına maruz kalan tarafta olmak be at the receiving end v.
olumsuz bir şeye maruz kalmak/bırakılmak be at the receiving end v.
bir olayın olumsuz sonuçlarına maruz kalan tarafta olmak be on the receiving end v.
olumsuz bir şeye maruz kalmak/bırakılmak be on the receiving end v.
(bir şeyin) olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be on the receiving end (of something) v.
(bir şeyin) olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be at the receiving end (of something) v.
olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be on the receiving end v.
(bir şeyin) olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be on the receiving end (of something) v.
(bir şeyin) olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be at the receiving end (of something) v.
(bir şeye) maruz bırakılmak be subject to (something) v.
düşman ateşine maruz kalmak be/come under fire v.
(bir kimseyi) yıllık maruz kalabileceği maksimum radyasyon düzeyine kadar çalıştırarak çalışamaz hale getirmek burn out v.
(birinin) yoğun eleştirilerine maruz kalmak get (a lot of) stick (from someone) v.
(bir şeyin) en ağır/olumsuz yönlerine maruz kalmak get the worst of (something) v.
en ağır/olumsuz yönlerine maruz kalmak get the worst of it v.
satıcının ürün satmak için yaptığı baskıya maruz kalmak get the hard sell v.
satıcı ısrarına maruz kalmak get the hard sell v.
satıcının ürün satmak için yaptığı baskıya maruz kalmak get a hard sell v.
satıcı ısrarına maruz kalmak get a hard sell v.
yoğun eleştirilere maruz kalmak get/take flak v.
(bir konuda) yoğun eleştirilere maruz kalmak get/take (the) flak (for something) v.
(birinin) yoğun eleştirilerine maruz kalmak get/take stick from somebody [uk] v.
birinin pis pis bakışlarına maruz kalmak get a dirty look v.
birinin ters bakışlarına maruz kalmak get a dirty look v.
birinin kötü bakışlarına maruz kalmak get a dirty look v.
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) maruz bırakmak leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) v.
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) maruz bırakmak leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) v.
'-e maruz bırakmak leave oneself wide open for v.
kendini bir şeye maruz bırakmak leave yourself wide open to something v.
kendini bir şeye maruz bırakmak leave yourself open to something v.
birinin/bir şeyin saldırısına/hakaretine maruz kalmak run the gauntlet of something/someone v.
(birinin yoğun) eleştirisine maruz kalmak take (a lot of) stick (from someone) v.
aşırı ısınmaya maruz liable to become overheated adj.
maruz kalan tarafta at the receiving end expr.
(bir olayın olumsuz sonuçlarına) maruz kalan on the receiving end expr.
(olumsuz bir şeye) maruz kalan/bırakılan on the receiving end expr.
Trade/Economic
aşınmaya maruz olan varlık depreciable asset n.
çalışanların iş yerindeki duman/gaz/hava/ses vb'ye maruz kalması workplace exposure n.
işçilerin maruz kaldıkları sağlığa zarar verici tehlikeler hazards-health n.
işyerindeki gürültüye maruz kalma ile ilgili risklerden etkilenen işçilerin korunması protection of workers from the risk related to exposure to noise at work n.
maruz kalınan zarar loss suffered n.
mesleki maruz kalma limiti occupational exposure limit n.
piyasa riskine maruz tutar value at market risk n.
riske maruz değer value at risk n.
riske maruz kalma risk exposure n.
riske maruz değer value at risk n.
temerrüt anında riske maruz kredi tutarı exposure at default n.
avaryaya maruz kalmak suffer average v.
hasara maruz kalmak suffer damage v.
uğramak, karşılaşmak veya maruz kalmak suffer, incur or sustain v.
Law
bir gerçek veya tüzel kişiyi kötü niyetli olarak yıpratmak amacıyla uzun davalara maruz bırakma predatory litigation n.
bir şahsın cismani şiddet ve ezaya maruz bırakılması battery n.
cismani şiddete maruz bırakma battery n.
görevi ihmal nedeniyle kanuni müeyyideye maruz kalan kimse cessor n.
halkı tehlikeye maruz bırakacak sair kabahatler other misdemeanors subjecting people to danger n.
suçlunun vücuduna bal sürerek böceklerin saldırısına maruz bırakarak uygulanan eski bir cezalandırma biçimi cyphonism n.
maruz kalmak incur v.
maruz kalmak expose v.
fena muameleye maruz kalmış subjected to ill treatment adj.
işkenceye maruz kalmış subjected to torture adj.
sansüre maruz kalmış subjected to censorship adj.
Politics
rastlantısal maruz kalma accidental exposure n.
kamu görevlilerini maruz kalabilecekleri teknik cezalardan muaf tutan yasa indemnity n.
etnik temizliğe maruz bırakmak cleanse v.
Industry
ısıya maruz kalan endüstri çalışanları industrial workers exposed to heat n.
Insurance
bir sigorta devresinde maruz kalınan hasarlar incurred losses n.
maruz kalınan hasar oranı incurred loss ratio n.
sigortacının sorumlu olabileceği bir zararı önlemek veya azaltmak için maruz kalinan masraflar substituted expenses n.
avaryaya maruz kalmak suffer average v.
Technical
havaya maruz kalarak sönmüş kireç air-slacked lime n.
metal plakayı aside maruz bırakarak dağlamada kullanılan çelik prob ucu needle n.
aleve maruz kalmada ısı geçişinin tayini yöntemi method of determining heat transmission on exposure to flame n.
alev kaynağına maruz kaldığında metalik olmayan katı malzemenin alevlenebilirliği flammability of solid non-metallic material when exposed to flame source n.
aleve doğrudan maruz kalma direct impingement of flame n.
art arda uniform iklim şartlarına maruz bırakılan kapı kanatlarının nem değişimleri karşısındaki davranışı behavior under humidity variations of door leaves exposed to successive uniform climates n.
art arda uniform iklim şartlarına maruz bırakılan kapı kanatlarının nem değişimlerine karşı davranışı behavior under humidity variations of door leaves placed in successive uniform climates n.
aşırı sıcak veya soğuk çevrelere maruz kalan bireyler individuals exposed to extreme hot or cold environments n.
bütün vücut titreşimine maruz kalma exposure to whole-body vibration n.
bir yüzeyin sıvılara maruz bırakılması metodu method for one side exposure to fluids n.
dış darbeye maruz kalma sonrası vana bütünlüğünün kontrolu deneyi test method for the integrity of a valve after an external blow n.
doğal hava şartlarına maruz bırakma exposure to natural weathering n.
direkt doğal iklim şartlarına maruz bırakma exposure to direct natural weathering n.
düşük enerjili bir ısı kaynağına maruz bırakılan polimerik malzeme polymeric material exposed to a low energy source of heat n.
feyezana maruz saha flood effected area n.
güneş ışınlamasına maruz kalma exposure to solar radiation n.
güneş ışınlarına maruz kalma solar exposure n.
gürültüye maruz kalma süresi duration of noise exposure n.
gürültüye maruz bırakma süresi duration of noise exposure n.
insanın elle geçen titreşime maruz kalmasının ölçülmesine ve değerlendirilmesine dair kılavuz guidelines for the measurement and the assessment of human exposure to hand-transmitted vibration n.
izin verilebilir günlük maruz kalma permissible daily exposure n.
insanın tüm vücut titreşimine maruz kalması human exposure to whole-body vibration n.
insanların elektromanyetik alanlara maruz kalması human exposure to electromagnetic fields n.
ışıma ısısına maruz kalan malzeme donanımlarının değerlendirilmesi evaluation of materials assemblies exposed to source of radiant heat n.
kaplamaların suni hava şartlarına maruz bırakılması exposure of coatings to artificial weathering n.
korozyon ortamına maruz bırakılma exposure in corrosive environment n.
mekanik titreşim ve şoka maruz kalan insanın değerlendirilmesi evaluation of human exposure to mechanical vibration and shock n.
maruz kalma verilerinin sunumu presentation of exposure data n.
mekanik titreşime ve tekrarlı şoka bütün vücudun maruz kalması exposure to whole-body mechanical vibration and repeated shock n.
maruz kalma süresi exposure time n.
laboratuvar ışın kaynaklarına maruz bırakma metotları methods of exposure to laboratory light sources n.
küçük bir aleve maruz bırakılan küçük deney numunesi small specimen subjected to a small frame n.
laboratuvar ışın kaynaklarına maruz bırakma yöntemleri methods of exposure to laboratory light sources n.
maruz kalma exposure n.
mühendislik sürecine gereğinden fazla maruz bırakma overengineering n.
metallerin ve alaşımların deniz yüzeyinde suya maruz kalması exposing metals and alloys in surface sea water n.
mühendislik sürecine gereğinden fazla maruz bırakma over-engineering n.
radyo frekans elektromanyetik alanlara maruz kalan ölçme measurement exposed to radio-frequency electromagnetic fields n.
standart şartlar altında bir silindirik mandrel etrafında bükülmeye maruz bırakılma exposure to bending round a cylindrical mandrel under standard conditions n.
suya maruz bırakma exposure to water n.
teknik sürece gereğinden fazla maruz bırakma over-engineering n.
teknik sürece gereğinden fazla maruz bırakma overengineering n.
taşıt ve yaya trafiğine maruz alanlar vehicular and pedestrian areas n.
uzun süre ısıya maruz bırakılma prolonged exposure to heat n.
uzun süre yüksek sıcaklığa maruz bırakarak ısıl yaşlandırma uygulamak suretiyle suni yaşlandırma ageing by the use of thermal ageing by long term exposure in a ventilated oven at elevated temperature n.
uv ışımayla yapay hava şartlarına maruz bırakma deney metodu test method for the determination of the artificial weathering by uv-irradiation n.
uzun süre yüksek sıcaklığa maruz bırakılarak suni yaşlandırma artificial ageing by long term exposure to elevated temperature n.
yangına maruz kalan elektroteknik mamuller electrotechnical products exposed to fire n.
yeniden basınca maruz bırakma recompression n.
yüke maruz kereste yapılar load-bearing timber structures n.
zin verilebilir maruz kalma limitleri permissible exposure limits n.
x ışınlarına maruz bırakma xraying n.
korozyona maruz kalan bir metalin pozitif yüklü bir metalle kaplanarak korunması voltaic protection of metals n.
asitle işleme plakasının asite maruz kalma süresi bite n.
beyaz kurşun üretiminde karbon diokside maruz bırakılan ince kurşun levha buckle n.
(metalurji) bileşenlerin homojen dağılımını sağlamak için metali yüksek sıcaklıklara maruz bırakma homogenisation n.
(metalurji) bileşenlerin homojen dağılımını sağlamak için metali yüksek sıcaklıklara maruz bırakma homogenisation n.
ısıya veya yanan bir maddeye maruz kalma burning n.
basınca maruz kalan kimseyi normal atmosfer basıncına geri getirme decompressing n.
günlük gürültü maruz kalma düzeyi daily noise exposure level n.
müsaade edilen maruz kalma sınırları permissible exposure limits n.
(kesona girmeden önce) hava hücresinde basınçlı havaya maruz kalma compression n.
radyoaktiviteye maruz kalmış veya radyoaktif maddenin üzerinde birikmiş kalıntılar contaminated remains n.
(doğrudan ısıya maruz kalan) kazan yüzeyi fire surface n.
aleve veya sıcak gazlara maruz kalan agregalı baca yüzeyi flue surface n.
(direğin, kalasın, krikonun) itki kuvvetine maruz kalan metal soket veya levha shoe n.
havaya maruz kalarak sönmek air-slake v.
(bir şeyi) merkezkaç kuvvetine maruz bırakmak centrifugalize v.
(bir şeyi) merkezkaç kuvvetine maruz bırakmak centrifugalise v.
belirli şartlarda darbeye maruz bırakılmak be subjected to specific impact conditions v.
birlikte donmaya maruz kalmak regelate v.
ışığa maruz kalmak be exposed to light v.
ışığa maruz bırakılmak be exposed to light v.
maruz kalmak sustain v.
maruz bırakmak expose v.
maruz bırakılmak be subjected v.
maruz kalmak subject v.
maruz kalmak be subjected v.
ultrasona maruz bırakmak insonate v.
lazer ışığına maruz bırakmak lase v.
(birini veya bir şeyi) lazere maruz bırakmak laser v.
(metali) bileşenlerinin homojen dağılmasını sağlamak için yüksek sıcaklığa maruz bırakmak homogenise v.
güçlü su akışına maruz bırakmak hydraulic v.
aşırı basınca maruz kalan birini normal atmosfer basıncına kademe kademe geri döndürmek decompress v.
aşırı basınca maruz kaldıktan sonra normal atmosferik koşullara uyum sağlamak decompress v.
(mineral, bileşik, vb.) ateşe maruz kalınca çatırdamak decrepitate v.
(hava gibi gazları) x ışınlarına maruz bırakmak rontgenize v.
(hava gibi gazları) x ışınlarına maruz bırakmak rontgenise v.
(mikroskop görüntüsünü) ağır metal buharına maruz bırakarak iyileştirmek shadowcast v.
(kireci) havaya maruz bırakıp değişime uğratmak slake v.
havaya maruz kalarak sönmek slake v.
(camı) dumana maruz bırakmak smoke v.
havaya maruz kalarak sönmüş air-slacked adj.
ışına maruz bırakılmamış nonirradiated adj.
mühendislik sürecine gereğinden fazla maruz kalmış over-engineered adj.
maruz kalmış exposed adj.
radyasyona maruz kalmış irradiated adj.
teknik sürece gereğinden fazla maruz kalmış over-engineered adj.
x-ışınlarına maruz bırakılmış xrayed adj.
nispeten yüksek voltaja maruz kalan high-tension adj.
yüksek miktarda radyoaktiviteye maruz kalan hot adj.
ateşe maruz bırakılarak hazırlanan coctile adj.
Computer
reklamlara maruz kalma karşılığında verilen ücretsiz elektronik posta gönderim hizmeti freemail n.
Telecom
elektronik etkiye maruz kalma electronic exposure n.
kısa dönemli maruz kalma short-term exposure n.
sürekli maruz kalma continuous exposure n.
Electric
düşük voltaja maruz bırakılan low-voltage adj.
alçak gerilime maruz bırakılan low-voltage adj.
Mechanic
yapının aniden serbest bırakıldığı veya dinamik uyarıma maruz kaldığındaki geçici elastik hareketi whip n.
Textile
kuru ısıya maruz kalan kumaşlar fabrics exposed to dry heat n.
kumaşların kuru ısıya maruz bırakılma işlemi dry-heat treatment of fabrics n.
kumaşların kuru ısıya maruz bırakılması dry-heat treatment of fabrics n.
dokuma veya örme sırasında iplerin dolaşmasını önlemek için (iplikleri) buhara maruz bırakmak twist-set v.
(kumaşı) mordan veya benzeri bir kimyasal maddeye maruz bırakmak mordant v.
Architecture
çatı kaplamasının hava koşullarına maruz kalan bölümü bare n.
Construction
hakim şeklinde boyuna doğrultuda yüklere maruz bileşenler components under predominantly longitudinal load n.
hava koşullrına maruz kalarak aşınma weathering n.
yangına maruz kalan yapılar structures exposed to fire n.
yapı ürünlerinin aleve doğrudan maruz kaldığında tutuşabilirliği ignitability of building products subjected to direct impingement of flame n.
havaya maruz kalarak sönmüş air-slacked adj.
Dyeing
(iyice koyultmak için) çok uzun süre boyama işlemine maruz bırakmak overdye v.
Automotive
izin verilen maruz kalma sınırı permission exposure limit n.
pasa maruz kalma attacking n.
Railway
demiryolu araçlarının ani frende maruz kaldığı şok dalgalarını kaydeden cihaz slidometer n.
Aeronautic
maruz kalmak be subjected to v.
maruz bırakılmak be subjected to v.
(uçak) çarpıntıya maruz bırakılmak buffet v.
Marine
bir dalgıcı vurgunun ardından yeniden basınca maruz bırakma recompression n.
bir geminin rüzgara maruz olan yüzeyi windage n.
kişinin maruz kaldığı aşırı sıcak sonucu oluşan vücut sıcaklığındaki yükselme hyperthermia n.
rüzgara maruz kalan taraf weatherboard n.
rüzgara maruz kalan taraf weather side n.
rüzgara maruz kalan taraf windward side n.
rüzgara maruz kalma windage n.