yeri - Turkish English Dictionary
History

yeri



Meanings of "yeri" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
yeri place of n.

Meanings of "yeri" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
birleşme yeri junction n.
kutsal bir yeri dini sebeplerle ziyaret eden kimse pilgrim n.
el tutma yeri handle n.
dikiş yeri seam n.
ek yeri joint n.
varış yeri destination n.
birleşme yeri joint n.
iş yeri workplace n.
toptan satış yeri warehouse n.
yeri doldurulamaz irreplaceable adj.
General
ek yeri scarf n.
yangın yeri fire scene n.
kereste kesme yeri lumber mill n.
geçiş yeri ferry n.
toplantı yeri venue n.
bir kuruma ait iş yeri premises n.
çatal yeri bifurcation n.
kazı yeri dig n.
panayır yeri fairground n.
demirleme yeri roads n.
bagaj yeri baggage hold n.
yara yeri mark n.
park yeri car park n.
kimi müslüman ülkelerde pazar yeri souk n.
bir yeri rüzgardan koruyan engel windbreak n.
satış yeri salesroom n.
kalafat yeri careening yard n.
gezinti yeri (deniz kenarındaki) promenade n.
kazı yeri diggings n.
olay yeri spot n.
kapalı bisiklet park yeri bicycle shed n.
dönüş yeri turning n.
ayak koyma yeri legroom n.
orkestranın yeri bandstand n.
bel yeri waistline n.
yerleşim yeri settlement n.
orkestra yeri pit n.
giriş yeri inlet n.
kapı yeri doorway n.
sikke veya madalyanın arka yüzünün alt tarafındaki yazı yeri veya yazı exergue n.
ek yeri juncture n.
ek yeri commissure n.
giriş yeri portal of entry n.
fuar yeri fairground n.
sığınma yeri asylum n.
basım yeri place of printing n.
pazar yeri marketplace n.
bitişme yeri abutment n.
eğlence yeri place of amusement n.
toplantı yeri gathering place n.
buluşma yeri trysting place n.
ırmağın geçit yeri ford n.
mahkumların gönderildiği sürgün yeri penal colony n.
büyük bir satış yerinde kasa yeri cash point n.
sürücü yeri cab n.
kitapta bakılması gereken yeri gösteren not koyma keying n.
konak yeri billet n.
gemide nöbet yeri watch n.
kozalak istif yeri cone storage shed n.
kazı yeri excavation site n.
önceden tanışılmayan biriyle eğlence yeri lokanta vb'ne gitme blind date n.
gezinti yeri prom n.
karşı tarafta aynı yeri işgal eden kimse his opposite number n.
birleşme yeri juncture n.
varış yeri destination n.
aktarma yeri transfer point n.
olay yeri setting n.
satış yeri outlet n.
kazı yeri excavation n.
oto yıkama yeri car wash n.
duş yeri shower bath n.
ingiltere tyne nehri kıyısında bir yerleşim yeri jarrow n.
kamp yeri campsite n.
ölü yakma yeri crematorium n.
şantiyenin yeri location of job site n.
bir yeri belirli bir faaliyet için ayırma zoning n.
bir belgenin imza yeri dotted line n.
gezinti yeri esplanade n.
dinlenme yeri rest n.
giriş yeri entrance n.
baraj yeri dam location n.
kamp yeri camp ground n.
kat yeri crease n.
dekanın yeri deanery n.
mesire yeri recreation spot n.
gezinti yeri journey n.
buluşma yeri place of resort n.
seçim yeri poll n.
gözetleme yeri lookout n.
terkedilmiş yerleşim yeri ghost town n.
gemi bağlama yeri moorings n.
sökük (dikiş yeri üzerindeki) split n.
eğlence yeri spot n.
konaklama yeri stopover n.
pot yeri unpleasant side n.
mola yeri halt n.
geçiş yeri crossing n.
çarşı yeri plaza n.
dinlenme yeri resort n.
kullanım yeri place of use n.
kilisede rahip ve koronun yeri chancel n.
konak yeri camp n.
gözcü yeri observation post n.
başlatma yeri promotor site n.
ek yeri (kemik) suture n.
dikiş yeri stitch scars n.
damıtma yeri distillery n.
kol dayama yeri armrest n.
olay yeri scene of accident n.
bagaj yeri rumble n.
süzme yeri drainboard n.
konaklama yeri auberge n.
giriş yeri gateway n.
demir yeri berth n.
sürüm yeri debouche n.
sudan'da bir yerleşim yeri kodok n.
kafa dinleme yeri retreat n.
karaya çıkarma yeri landing site n.
bir polonya varta yerleşim yeri kolo n.
demirleme yeri road n.
dinlenme yeri recreation ground n.
atış yeri target range n.
toplanma yeri agora n.
açık havada fuar yeri fairground n.
gizleme yeri hideaway n.
yolcu yeri oranı passenger space ratio n.
park yeri parking place n.
balıkçılların toplu yuva yeri heronry n.
geçme yeri scarf n.
zıvananın birleşim yeri mortise joint n.
kalabalıklardan uzak dinlenme yeri retreat n.
mola yeri stop n.
ingilizler tarafından kuzey amerika'da kurulmuş ilk yerleşim yeri jamestown n.
av yeri cover n.
yeri doldurulamaz olma irreplaceableness n.
arıtma yeri refinery n.
tatil yeri holiday resort n.
kıyıda bulunan tatil yeri watering place n.
seyir yeri excursion spot n.
nöbet yeri post n.
olay yeri scene n.
ikamet yeri abode n.
gezi yeri promenade n.
boşalma yeri issue n.
yerleşim yeri içindeki ana yol thoroughfare n.
inşaat yeri construction site n.
taksi durağı taksilerinin bekleme yeri cabstand n.
mihrap yeri chancel n.
motor yeri nacelle n.
eğlence yeri hot spot n.
ihracat yeri outlet n.
bir şeyin doğal yeri habitat n.
trafik vb dönüş yeri turnaround n.
kapak yeri monk n.
park yeri parking space n.
başkasının yeri stead n.
evlerin önüne oturmak için yapılan düz yükselti ve buradaki oturma yeri terrace n.
iş yeri stand n.
görev yeri station n.
en heyecanlı yeri thick n.
bitirim yeri gambling n.
giriş yeri entryway n.
tuvalet yeri (umumi yerlerde bölmelerle ayrılmış) stall n.
kurban kesme yeri altar n.
sürücü yeri driver's cab n.
mahkeme yeri venue n.
mağaraların giriş yeri mouth n.
yanık yeri burn n.
olay yeri scene of crime n.
satış yeri showroom n.
araç park yeri parking lot n.
saklanma yeri hideaway n.
demir yeri mooring n.
park yeri stall n.
büyük yerleşim yeri city n.
yeri ölçen kimse surveyor n.
edep yeri private parts n.
duş yapma yeri shower n.
atış yeri firing range n.
hal (pazar yeri) marketplace n.
dinlenme yeri vacation place n.
palamar yeri berth n.
lordlar kamarası başkanının yeri woolsack n.
olay yeri locale n.
kamp yeri camping ground n.
kamp yeri camping site n.
yabancıların kurduğu alışveriş yeri post n.
harman yeri threshing floor n.
duşlu soyunma yeri field house n.
klozet üstüne tutturulan oturma yeri toilet seat n.
buluşma yeri rendezvous n.
olay yeri inceleme crime scene investigation n.
geçiş yeri crossover n.
parmağın oynak yeri knuckle n.
yeri değiştirilebilirlik shiftability n.
oynak yeri juncture n.
boşaltıra yeri place of discharge n.
ikamet yeri place of residence n.
varış yeri place of destination n.
olay yeri şeridi barrier tape n.
tüccarların toplantı yeri tolsey n.
kutsal kitapları saklama yeri (yahudilerde) genizah n.
pazar yeri kalabalıklığı nundination n.
maori buluşma yeri marae n.
gizlenme yeri hideaway n.
gezinti yeri ambulatory n.
mola yeri stopover n.
kaza yeri scene of the accident n.
iş yeri place of business n.
boşaltma yeri disposal area n.
suç yeri crime scene n.
çalışma yeri working place n.
iş yeri working place n.
konaklama yeri billet n.
makinist yeri cab n.
ibadet yeri chapel n.
birleşme yeri commissure n.
basım yeri place of publication n.
yangın yeri fireplace n.
giriş yeri gate n.
pazar yeri market-square n.
düşük gürültü seviyeli iş yeri low-noise workplace n.
park yeri lay-by n.
oynak yeri joining n.
konaklama yeri inn n.
palamer yeri berth n.
nehrin en akıntılı yeri cataract n.
ödeme yeri checkout n.
kamp yeri encampment n.
kıyıda gezinti yeri esplanade n.
dağıtım yeri distribution point n.
etkinlik yeri efficiency locus n.
çıkış yeri exit n.
geçiş yeri passageway n.
geçme yeri passing n.
oyun yeri parseli playlot n.
halk eğlence yeri public amusement place n.
bir şeyi veya bir yeri yöneten keeper n.
çalışma yeri workplace n.
dikiş yeri suture n.
ikili duvar oturma yeri twin back-to-back seats n.
yangın yeri fireground n.
doğum yeri place of birth n.
sanık yeri dock n.
fuhuş yeri brothel n.
kaynatma yeri boilary n.
kaynatma yeri boilery n.
pazar yeri agora n.
olay yeri inceleme memuru scenes of crime officer n.
güvenlik şeridi (olay yeri) barrier tape n.
kuruluş yeri site of establishment n.
doğum yeri ve tarihi place and date of birth n.
doğum yeri ve yılı place and year of birth n.
dinlenme yeri resting area n.
new york'da bir yerleşim yeri lake placid n.
etrafı parmaklıklı oyun yeri play pen n.
etrafı parmaklıklı oyun yeri playpen n.
arkası kabarık ve yüksek oturacak yeri ise geniş koltuk winged chair n.
pazar yeri bazaar place n.
klozet üzerine tutturulan oturma yeri toilet seat n.
oturma yeri perch n.
çalışma yeri work place n.
park yeri parking spot n.
park etme yeri parking space n.
park etme yeri parking lot n.
park etme yeri parking place n.
park yeri görevlisi parking lot attendant n.
göl üstü/kenarı yerleşim yeri pile dwelling n.
göl üstü/kenarı yerleşim yeri lake dwelling n.
kumluk oyun alanı/yeri sandpit n.
kumluk oyun alanı/yeri sandbox n.
annenizin doğum yeri mother's birthplace n.
gizli saklanma yeri secret hiding place n.
panayır yeri funfair n.
galler'de bir yerleşim yeri pontypool n.
belli bir objeyi/kişiyi/yeri nitelemek için kullanılır the n.
kışlık tatil yeri winter resort n.
görev yeri place of duty n.
yeri ve önemi the place and importance of n.
çalışma yeri (ofis) office n.
kaza yeri site of the accident n.
ayrılmış araç park yeri reserved parking space n.
spiker anlatım yeri commentary position n.
spiker anlatım yeri commentary box n.
duş yapma yeri shower stall n.
duş yapma yeri shower bath n.
(abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri jook n.
(abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri jook joint n.
(abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri juke house n.
(abd'nin güneydoğusunda) yol kenarındaki yemekli danslı mola yeri juke joint n.
bando yeri bandstand n.
arabacı yeri coach box n.
bisiklet park yeri bike stand n.
konak yeri corral n.
kilise apsisinde yükselen sıralar halinde yer alan din görevlilerinin oturma yeri synthronon n.
(tarak vb) tutma yeri handle side n.
kediler için geçici bakım yeri cattery n.
california'da bir yerleşim yeri big sur n.
kaçış yeri bolt hole n.
ibadet yeri prayer hall n.
oy kullanma yeri polling place n.
sanatın yeri place of art n.
yol üstü konaklama yeri khan n.
yeri süslemek decorate the place n.
içme yeri drinking den n.
parti yeri party scene n.
konser yeri place of concert n.
konser yeri location of concert n.
saklanma yeri cootch n.
veriliş yeri place of issue n.
olay yeri girilmez şeridi crime scene tape n.
yangın olay yeri (itfaiyecilik) fire ground n.
son cemaat yeri porticco courtyard n.
ufak depo şeklindeki bisiklet saklama yeri bike shed n.
ufak depo şeklindeki bisiklet saklama yeri bicycle shed n.
istenmeyen bebek bırakma yeri baby flap n.
ibadet yeri tabernacle n.
halat yapım yeri ropewalk n.
stant (sergi yeri) stand n.
dolaşmak (bir yeri) tramp v.
karoyla kaplamak (duvarı/yeri) tile v.
işletmek (bir yeri) work v.
bir yeri karıştırmak rummage v.
açmak (tıkanmış yeri) unstop v.
sular (bir yeri) kaplamak submerge v.
başını sokacak bir yeri olmamak have no roof over one's head v.
bir şeyin içinde çok saygın bir yeri olmak be enshrined in v.
bir yeri neşelendirmek jolly a place up v.
bir yeri terketmek pack one's bags v.
yeri göğü inletmek roister v.
daha güzel ve daha çekici bir hale sokmak (bir yeri) freshen up v.
ek veya oynak yeri yapmak joint v.
bir yeri darmadağınık bir halde bırakmak leave a place in a shambles v.
kısa bir süreliğine bir yeri veya bir kişiyi görmeye gitmek visit v.
yeri olmak belong v.
bir yeri basmak bust v.
bir yeri serbestçe kullanabilmek have the run of v.
şiddetli bir şekilde hücum ederek bir yeri fethetmek storm v.
bir yeri dağıtmak mess something up v.
açmak (bir yeri birine) throw open to v.
bir yeri belirli bir faaliyet için ayırmak zone v.
dal budak salıp her yeri sarmak run riot v.
ölçmek (bir yeri) survey v.
bir yeri kuşatma altına almak lay siege to v.
bir yeri süpürmek sweep up v.
gözetim altında tutmak (bir yeri) cover v.
iskan etmek (bir yeri) peoples v.
bir yeri düzene sokmak set a place in order v.
kontrolü altına almak (bir yeri) subjugate v.
bir yeri alelacele terketmek hightail v.
yeri eşelemek (boğa) paw v.
dumanlandırmak (bir yeri) smoke v.
yeri öpmek lick the dust v.
kiralamak (bir yeri asıl kiracıdan) sublease from v.
bir düzene sokmak (bir yeri) straighten up v.
başköşede yeri olmak be the honor guest v.
yeri olmak have a place v.
özel yeri olmak have a special place v.
özel bir yeri olmak have a special place v.
her yeri süratle aramak scour v.
bir yeri boşaltmak clear off v.
bir yeri tahliye etmek clear off v.
yeri saptanmak be located v.
yeri alınmak be supplanted v.
yatacak yeri olmamak have no place to sleep v.
gidecek bir yeri kalmamak have nowhere else to go v.
bir yeri soymak rob a place v.
her yeri aramak search everywhere v.
(telefonla) birkaç yeri aramak make a few calls v.
önemli bir yeri olmak have an important role v.
bir yeri terk etmek quit a place v.
birine oturacağı yeri göstermek show one to one's seat v.
boş bir park yeri için beklemek wait for a parking space to become available v.
(makine ile) yeri süpürmek vacuum the floor v.
yeri elektrik süpürgesiyle temizlemek hoover the floor v.
(bir felaket yüzünden bir yeri) boşaltmak evacuate v.
bir yeri merkez alarak çalışmak work out of somewhere v.
(bir yeri) basmaya kalkışmak attempt to storm v.
yeri doldurulabilir replaceable adj.
yeri değiştirilmiş transposed adj.
yeri değişmiş transposed adj.
yeri değiştirilebilir displaceable adj.
yeri değiştirilebilir switchable adj.
(ırmak vb) en hızlı akan yeri rapid adj.
yeri değiştirilmez unsubstituted adj.
yeri göğü inleten earth-shaking adj.
yerinden oynamış (bir eklem yeri) sprained adj.
çok yeri gezmiş well-traveled adj.
yeri gelmişken by the way adv.
yeri gelmişken incidentally adv.
bir yeri belirtmek için kullanılır at prep.
gidilecek yeri girin enter destination expr.
Phrasals
bir yeri birine rezerve etmek/ayırmak book someone on something v.
bir yeri soymak stick up v.
bir yeri kokutmak stink something up v.
bir yeri (pislikten/suçtan) arındırmak clean up somewhere v.
bir yeri aletlerle donatmak tool something up v.
bir yeri/şeyi birileriyle doldurmak load something down with someone v.
bir yeri terk etmek toddle away v.
bir yeri bir şeyle tıkamak clog something with something v.
bir yeri duman altı etmek smoke something up v.
(bir yeri/yerden) hızla/çabucak/hışımla geçmek steam across (a room) v.
(bir yeri) elleri ve ayaklarıyla kavrayarak tırmanmak swarm up v.
(bir yeri) terketmek run along v.
Phrases
adanın her yeri all over the island n.
asla geldiğin yeri unutma never forget where you came from expr.
durman gerektiği yeri bil know where to stop expr.
duracağın yeri bil know where to stop expr.
her yeri/yere whole wide world expr.
geldiğin yeri asla unutma never forget where you came from expr.
yeri gelir if necessary expr.
yeri gelir when necessary expr.
yeri geldiğinde if need be expr.
yeri gelmişken by the way expr.
yeri gelmişken speaking of which expr.
yeri geldiğinde when appropriate expr.
Proverb
kadının yeri evidir a woman's place is in the home
sürekli hareket halinde olan/göçüp konan/yeri yurdu olmayan kişinin kökü/yeri/yuvası/birikimi olamaz a rolling stone gathers no moss
Colloquial
yeri öptürmek wipe the floor with v.
Idioms
başlangıç yeri jumping-off place n.
başlangıç yeri jumping-off point n.
bir yeri tepeden tırnağa the length and breadth of somewhere n.
dünyanın en berbat yeri the armpit of the world n.
dünyanın en berbat yeri the armpit of the universe n.
gizlenme yeri place of concealment n.
iş yeri place of business n.
kainatın en berbat yeri the armpit of the world n.
uğrak yeri mecca for someone n.
aç bırakarak bir yeri terketmelerini sağlamak starve someone or an animal out v.
bir yeri toparlamak/düzeltmek get/make something straight v.
bir yeri karış karış bilmek know every inch (of a place) v.
bir şeyde rolü/yeri/payı olmak have a place in something v.
başını sokacak bir yeri olmak have somewhere to hang up one's hat v.
bir yeri didik didik aramak turn some place inside out v.
bir yeri didik didik aramak turn a place upside down v.
bir yeri gezip görme isteğinde olmak have itchy feet v.
bir yeri gezip görme isteğinde olmak get itchy feet v.
bir yeri terk etmek smack the road v.
bir yeri haritadan silmek blow somewhere off the map v.
bir yeri yuvası yapmak take up one's abode v.
birisini bulmak için her yeri karış karış gezmek scour the earth for someone v.
her yeri aramak leave no stone unturned v.
gönlünde ayrı bir yeri olmak enshrine someone in one's heart v.
hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak be all dressed up and with nowhere to go v.
gönlünde ayrı bir yeri olmak enshrine someone's memory v.
hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak be all dressed up and nowhere to go v.
mahşer yeri gibi olmak burst at the seams v.
kaz gelecek yeri bilmek know which side one's bread is buttered on v.
(hırsızlık yapmak amacıyla) bir yeri gözetlemek case the joint v.
(pencereleri vb. açarak) bir yeri buz gibi etmek play freeze-out v.
(mağaza/iş yeri) çok rağbet gören ve kalabalık bir yerde olmak be in the thick of something v.
(bir yeri bulabilmek/bir şeyi yapabilmek için) akla karayı seçmek have the devil's own job doing something v.
(bir yeri) terk etmek go away v.
-de özel bir yeri olmak be steeped in v.
(bir yeri) aniden terk etmek walk out v.
(hastalık) bir yeri telef etmek cut a swath through something v.
yeri olmak have a place in v.
(hastalık) bir yeri kırıp geçirmek cut a swath through something v.
(bir yeri bulabilmek/bir şeyi yapabilmek için) akla karayı seçmek have the devil's own job to do something v.
bir yeri baştan uca the length and breadth of somewhere expr.
her yeri from hell to breakfast expr.
sanki babasının dükkanı/yeri (gibi) as if you own the place expr.
sanki babasının dükkanı/yeri (gibi) like you own the place expr.
Speaking
burası ne yeri ne de zamanı this is not the time or the place n.
bir yeri çözmek have a place figured out v.
ait olduğun yeri unutma don't forget where you belong expr.
hiyerarşideki yeri ne? where does he rank in the hierarchy? expr.
oturduğum yeri nereden biliyorsun? how do you know where i live? expr.
yeri sen seç you choose the place expr.
Trade/Economic
bağlama yeri fiyatları berth rates n.
bağlama yeri fiyatı berth rate n.
banka yeri banking place n.
boşaltma yeri landing platform n.
çıkış yeri issue n.
çıkış yeri point of exit n.
dağıtım yeri ya da noktası distributive point n.
depolama yeri storage n.
denetim yeri locus of control n.
düşük ücretle işçi çalıştıran iş yeri swearshop n.
emanet yeri depository n.
emanet yeri lodgment n.
fob varış yeri fob destination n.
fob çıkış yeri fob shipping point n.
geleneksel olmayan çalışma alanı/iş yeri non-traditional workplace n.
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim brick and mortar shop n.
görev yeri place of duty n.
gümrükleme yeri customs area n.
geminin rıhtımda demirleme yeri berthage n.
geminin rıhtımda yanaşma yeri berth n.
görev yeri belgesi duty place certificate n.
geminin rıhtımda demirleme yeri anchorage n.
iş yeri intibak eğitim induction training n.
istif yeri stowage n.
ifa yeri place of performance n.
iş yeri sendikası company union n.
ihraç yeri place of issue n.
iş yeri denetimleri field examinations n.
ihale yeri place of tender n.
istif yeri stowage place n.
iş yeri work site n.