|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
çelik tel üzerinde demir dışı metalik kaplamalar |
non-ferrous metallic coatings on steel wire i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
(zar/oyun taşı üzerinde) nokta |
pip i.
|
|
General |
|
3 |
Genel |
üzerinde durma |
emphasising i.
|
|
4 |
Genel |
bir önceki babanın çocuk üzerinde bıraktığı etki |
telegony i.
|
|
5 |
Genel |
üzerinde deney yapan |
experimentist i.
|
|
6 |
Genel |
at üzerinde mızrak oyunu |
tilt i.
|
|
7 |
Genel |
olumsuz noktalar üzerinde duran kimse |
critic i.
|
|
8 |
Genel |
dik sap üzerinde yetiştirilen bitki |
standard i.
|
|
9 |
Genel |
su üzerinde durma |
flotation i.
|
|
10 |
Genel |
tezgah (üzerinde iş görülen) |
workbench i.
|
|
|
11 |
Genel |
at üzerinde mızrakla karşılaşma alanı |
tiltyard i.
|
|
12 |
Genel |
ip üzerinde yürüme (sirk) |
tightrope walking i.
|
|
13 |
Genel |
cilt üzerinde meydana gelen morluk |
tattooing i.
|
|
14 |
Genel |
denek hayvanı üzerinde yapılan deney |
vivisection i.
|
|
15 |
Genel |
bir metin üzerinde değişiklik yapan |
emendator i.
|
|
16 |
Genel |
kaya üzerinde yukarı doğru yükselen dar ve derin oluk |
chimbly i.
|
|
17 |
Genel |
üzerinde taşıyan kimse |
bearer i.
|
|
18 |
Genel |
bir halkın üzerinde yaşadığı toprak parçası |
homeland i.
|
|
19 |
Genel |
üzerinde durma |
emphasizing i.
|
|
20 |
Genel |
aynı rota üzerinde yol alan gemi tren gibi taşıtların seferleri arasındaki zaman |
headway i.
|
|
21 |
Genel |
tek ayak üzerinde dönüş |
pirouette i.
|
|
22 |
Genel |
suyun üzerinde yüzen pislik tabakası |
scum i.
|
|
23 |
Genel |
üzerinde düşünme |
consideration i.
|
|
24 |
Genel |
bir dağın zirvesi vb gibi harita üzerinde belirlenmiş bir yükseklik |
spot height i.
|
|
25 |
Genel |
harita üzerinde eş yükseklikte bulunan noktaları birleştiren eğriler |
contour lines i.
|
|
26 |
Genel |
bulut üzerinde görülen renkli halka |
anthelion i.
|
|
27 |
Genel |
bir harita üzerinde belirli noktaları belirten sayı veya harf |
map reference i.
|
|
28 |
Genel |
üzerinde oynama |
emending i.
|
|
29 |
Genel |
cambazların üzerinde yürüdüğü sıkı gerilmiş ip |
tightrope i.
|
|
30 |
Genel |
azizler üzerinde araştırmalar yapan bilim dalı |
hagiography i.
|
|
31 |
Genel |
üzerinde durma |
niggling i.
|
|
32 |
Genel |
üzerinde çalışılan iş |
workpiece i.
|
|
33 |
Genel |
parmak uçlarında veya topuk üzerinde dönüş yapma |
pirouette i.
|
|
34 |
Genel |
özellikle büyük kara parçaları üzerinde bir eksen oluşturan dağ sırası |
cordillera i.
|
|
35 |
Genel |
deniz vb üzerinde yüzen yağ tabakası |
oil slick i.
|
|
36 |
Genel |
doküman üzerinde, söz konusu dokümanın parti içindeki konumunu belirten rakam veya kod |
serial number i.
|
|
37 |
Genel |
her zaman birinin üzerinde taşınan faydalı bir şey |
vade mecum i.
|
|
38 |
Genel |
gereksiz ayrıntılar üzerinde ısrarla duran bilim adamı |
pedant i.
|
|
39 |
Genel |
kar üzerinde kaymak üzere üretilmiş araç |
sledge i.
|
|
40 |
Genel |
üzerinde düşünme |
deliberation i.
|
|
41 |
Genel |
yol üzerinde mil işareti olan direk |
milepost i.
|
|
42 |
Genel |
evrak üzerinde bulunan resmi ya da şahsi mühür koruyan küçük yuvarlak kutu |
skippet i.
|
|
43 |
Genel |
insanın kontrolünün ve sorumluluğunun üzerinde |
lap of the gods i.
|
|
44 |
Genel |
ip üzerinde yürüyen |
tramper i.
|
|
45 |
Genel |
bu alaşım ile maden levhalar üzerinde süslemeler yapma sanatı |
niello i.
|
|
46 |
Genel |
alın ortasındaki saç çizgisi üzerinde bulunan v şeklindeki nokta |
widow's peak i.
|
|
47 |
Genel |
üzerinde çok durma |
overemphasizing i.
|
|
48 |
Genel |
üzerinde çok durma |
overemphasising i.
|
|
49 |
Genel |
demirci tarafından üzerinde işlem yapılan parça |
blackwork i.
|
|
50 |
Genel |
mevsim normallerinin üzerinde |
above seasonal normals i.
|
|
|
51 |
Genel |
deniz seviyesi üzerinde |
above sea level i.
|
|
52 |
Genel |
üzerinde anlaşmaya varılmış değer |
agreed value i.
|
|
53 |
Genel |
üzerinde anlaşmaya varılmış değer |
the value agreed upon i.
|
|
54 |
Genel |
üzerinde anlaşmaya varılmış değer |
settled value i.
|
|
55 |
Genel |
üzerinde yazılı değer |
face value i.
|
|
56 |
Genel |
üzerinde anlaşmaya varılmış değer |
agreed-upon value i.
|
|
57 |
Genel |
suların çekilip yükselmesi esnasında deniz seviyesinin çizdiği hattı harita üzerinde gösteren eğri |
co-tidal line i.
|
|
58 |
Genel |
su çizgisi üzerinde iki güvertesi olan gemi |
double-decker i.
|
|
59 |
Genel |
üzerinde çok fazla düşünülmeden oluşturulmuş fikir |
ill-thought i.
|
|
60 |
Genel |
çok önemli olmayan ve üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gerekmeyen |
no-brainer i.
|
|
61 |
Genel |
yol üzerinde bir ara noktada konaklamaya ve başka tarifelerle birleştirilmeye imkan tanımayan tarife |
point-to-point air fare i.
|
|
62 |
Genel |
ellerin üzerinde durma |
handstand i.
|
|
63 |
Genel |
üzerinde uçulan yer haritası |
ground mapping i.
|
|
64 |
Genel |
ayakları üzerinde dikelebilen eski insan |
homo erectus i.
|
|
65 |
Genel |
üzerinde durma |
emphasis i.
|
|
66 |
Genel |
(balede) tek ayak üzerinde dönüş |
pirouette i.
|
|
67 |
Genel |
üzerinde yiyecek taşınan küçük el arabası |
wagon i.
|
|
68 |
Genel |
üzerinde durmaya değmeyecek kadar önemsiz konu |
nonissue i.
|
|
69 |
Genel |
üzerinde durmaya değmeyecek kadar önemsiz konu |
dead letter i.
|
|
70 |
Genel |
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
graybeard i.
|
|
71 |
Genel |
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
long beard i.
|
|
72 |
Genel |
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
longbeard i.
|
|
73 |
Genel |
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
bellarmine i.
|
|
74 |
Genel |
üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.) |
the point to be emphasized i.
|
|
75 |
Genel |
üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.) |
the point(s) to be considered i.
|
|
76 |
Genel |
bekletilmiş şarapların üzerinde meydana gelen ince tabaka |
beeswing i.
|
|
77 |
Genel |
üzerinde durulması gereken birkaç konu |
a few points worth stressing i.
|
|
78 |
Genel |
ateş veya sıcak taşların üzerinde çıplak/yalın ayak yürüme |
firewalking i.
|
|
79 |
Genel |
üzerinde yazılar veya rakamlar olan ceket |
letter jacket i.
|
|
80 |
Genel |
hayranların kendilerine ait olmayan orijinal eserler üzerinde herhangi bir kazanç beklentisi olmadan eğlence amaçlı yazdıkları kurgu öyküler |
fanfic i.
|
|
81 |
Genel |
hayranların kendilerine ait olmayan orijinal eserler üzerinde herhangi bir kazanç beklentisi olmadan eğlence amaçlı yazdıkları kurgu öyküler |
fanfiction i.
|
|
82 |
Genel |
hayranların kendilerine ait olmayan orijinal eserler üzerinde herhangi bir kazanç beklentisi olmadan eğlence amaçlı yazdıkları kurgu öyküler |
fan-fiction i.
|
|
83 |
Genel |
şüphelinin üzerinde kimlik tespitinde yardımı dokunabilecek bir işaret (dövme/ben vb) |
an identifying mark on the suspect i.
|
|
84 |
Genel |
üzerinde çocuk resmi olan bir kart |
a card with a child's picture on it i.
|
|
85 |
Genel |
üzerinde kafatası çıkartması/işlemesi vb olan tişört |
skull t-shirt i.
|
|
86 |
Genel |
(nehir/göl üzerinde yapılan) vahşi hayat gezisi |
wildlife cruise i.
|
|
87 |
Genel |
koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan koşu |
run in place i.
|
|
88 |
Genel |
koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan yürüyüş |
jog in place i.
|
|
89 |
Genel |
arka ayakları üzerinde durma |
standing on hind legs i.
|
|
90 |
Genel |
yara üzerinde oluşan zar |
cicatrice i.
|
|
91 |
Genel |
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
greybeard i.
|
|
92 |
Genel |
bakılan/önem verilen/üzerinde durulan şey/konu/mesele |
focus i.
|
|
93 |
Genel |
üzerinde yazı olan ceket |
letter jacket i.
|
|
94 |
Genel |
laf arasında söylenen fakat duyan kişi üzerinde beklenmeyen etki yapan bir söz |
chance remark i.
|
|
95 |
Genel |
aynı konu üzerinde düşünüp durma |
rumination i.
|
|
96 |
Genel |
üzerinde birden fazla fırın gözü ve ocak bulunan ingilizlere özgü bir alet |
aga i.
|
|
97 |
Genel |
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası |
community garden (us) i.
|
|
98 |
Genel |
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası |
allotment garden (uk) i.
|
|
99 |
Genel |
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası |
allotment i.
|
|
100 |
Genel |
üzerinde muhalif tanımların olduğu kavram |
essentially contested concept i.
|
|
101 |
Genel |
yarışçının boğa üzerinde 8 saniye veya daha uzun süre kalmayı amaçladığı rodeo türü |
bull riding i.
|
|
102 |
Genel |
lastik üzerinde karda kayma |
snow tubing i.
|
|
103 |
Genel |
lastik üzerinde karda kayma |
snowtubing i.
|
|
104 |
Genel |
çocukların üzerinde zıpladığı gergin ve esnek ağ |
thrombolin i.
|
|
105 |
Genel |
ip üzerinde yürüme |
highlining i.
|
|
106 |
Genel |
zihinsel rahatsızlıklar üzerinde yapılan çalışmaları ve tedavileri ifade eden eski bir tıbbi terim |
alienism i.
|
|
107 |
Genel |
katır üzerinde yapılan yolculuk |
mule ride i.
|
|
108 |
Genel |
bir nesnenin çevre üzerinde bir sonuç ortaya çıkaran etkisi |
effectance i.
|
|
109 |
Genel |
üzerinde rütbe ve bağlı olunan makam sembolleri bulunan tören şapkası |
cap of maintenance i.
|
|
110 |
Genel |
küçük bir taşıyıcının bir hat üzerinde hareket ettiği nakit para taşıma şekli |
cash railway i.
|
|
111 |
Genel |
nal üzerinde kaymayı önleyen metal çıkıntı |
cawker i.
|
|
112 |
Genel |
ruhların gezegenler üzerinde, gezegenlerin de insanlar üzerinde etkisine sebep olduğuna inanılan doğaüstü güç |
celestial magic i.
|
|
113 |
Genel |
posta pulu üzerinde amblem, figür, vb. içeren renkli alan |
label i.
|
|
114 |
Genel |
belgeye şerit üzerinde iliştirilmiş belge eki |
label [obsolete] i.
|
|
115 |
Genel |
yeniden üzerinde durma |
re-emphasis i.
|
|
116 |
Genel |
üzerinde düşünülmüş anlamlı ifade |
reflex [obsolete] i.
|
|
117 |
Genel |
kanada'da büyük göller üzerinde düzenli sefer yapan tekne |
lake boat i.
|
|
118 |
Genel |
üzerinde sürmeye elverişlilik |
rideability i.
|
|
119 |
Genel |
doğu türkmenistan'da ceyhun ırmağı üzerinde yer alan şehir |
chardzhou i.
|
|
120 |
Genel |
bir arma levhası üzerinde yer alan figür |
charge i.
|
|
121 |
Genel |
üzerinde anlaşmaya varılan zaman |
the appointed hour i.
|
|
122 |
Genel |
sirkte ip üzerinde yürüme |
funambulism i.
|
|
123 |
Genel |
cambazların üzerinde yürüdüğü sıkı gerilmiş kablo |
tightwire i.
|
|
124 |
Genel |
yüzük taşı üzerinde yer alan kesilmiş mücevher parçası |
top i.
|
|
125 |
Genel |
darağacında mahkumun üzerinde durduğu menteşeli platform |
trap i.
|
|
126 |
Genel |
darağacında mahkumun üzerinde durduğu menteşeli platform |
drop i.
|
|
127 |
Genel |
üç ayak üzerinde duran kap |
tripod i.
|
|
128 |
Genel |
(iran'da) yük hayvanı üzerinde buz taşımak için kullanılan kutu |
yakhdan i.
|
|
129 |
Genel |
(iran'da) yük hayvanı üzerinde buz taşımak için kullanılan kutu |
yakhdan i.
|
|
130 |
Genel |
rusya'nın doğu-orta bölgesinde, lena nehri üzerinde kurulu şehir |
yakuza i.
|
|
131 |
Genel |
eski radyoların üzerinde radyo fonksiyonlarının durumunu gösteren ışıklı göz |
magic eye i.
|
|
132 |
Genel |
atın üzerinde bacakların ikisi de bir tarafta oturma pozisyonu (genel olarak kadınların kullandığı at biniş şekli) |
sidesaddle i.
|
|
133 |
Genel |
üzerinde çalışılan parça |
job i.
|
|
134 |
Genel |
(at üzerinde) mızrak/kılıç dövüşü yapmak |
joust i.
|
|
135 |
Genel |
(at üzerinde) mızrak/kılıç dövüşü yapma |
joust i.
|
|
136 |
Genel |
deniz ve buz üzerinde ilerleyebilen düz tabanlı bir tekne |
scooter i.
|
|
137 |
Genel |
kaya üzerinde ince buz tabakası |
verglas i.
|
|
138 |
Genel |
üzerinde yazıt bulunan kurdelemsi bir şerit |
bandrol i.
|
|
139 |
Genel |
fıçıdan bira içerken fıçının üzerinde amuda kalkma |
kegstand i.
|
|
140 |
Genel |
üzerinde anahtar ve kilit asmak için kancalar bulunan askılık |
keyboard i.
|
|
141 |
Genel |
hayvanlar üzerinde deney yapılmasına karşı olan kimse |
bestiarian [uk] i.
|
|
142 |
Genel |
insanları idam etme yöntemleri üzerinde çalışan bilim dalı |
ktenology i.
|
|
143 |
Genel |
eskiden ayakkabı ustalarının üzerinde deri dövmek için kucaklarına koydukları bir taş |
lapstone i.
|
|
144 |
Genel |
eyerin üzerinde yer alan, içlerinden kayışların geçtiği halkalar |
larigos i.
|
|
145 |
Genel |
yüzlük ayakkabı derisini ayakkabı maketinin üzerinde esnetmeye yarayan bir alet |
laster i.
|
|
146 |
Genel |
yukarı ve aşağı michigan'ı ayıran kanalın üzerinde yer alan asma köprü |
mackinac bridge i.
|
|
147 |
Genel |
randevuya çıkan bir kadının üzerinde taşıdığı, partneri ile kavga etmeleri durumunda eve dönmesine yetecek kadar yol parası |
mad money i.
|
|
148 |
Genel |
üzerinde zıt renkte semer şeklinde desen bulunan oxford tipi bağcıklı kundura |
saddle oxford i.
|
|
149 |
Genel |
bir konu üzerinde saplantılı kimse |
monomaniac i.
|
|
150 |
Genel |
başkalarının eylemleri üzerinde kontrol sahibi olan kimse |
master i.
|
|
151 |
Genel |
bir mantarın üzerinde veya içinde yetiştiği altlık |
matrix i.
|
|
152 |
Genel |
gravürcülerin bir gravür tabanının yüzeyini pürüzlü hale getirmek veya çıplak bakır üzerinde baskı sonrası noktalı desene benzer bir etki yaratmak için kullandığı kaba bir baskı kalıbı |
matter i.
|
|
153 |
Genel |
gravürcülerin bir gravür tabanının yüzeyini pürüzlü hale getirmek veya çıplak bakır üzerinde baskı sonrası noktalı desene benzer bir etki yaratmak için kullandığı kaba bir baskı kalıbı |
mattoir i.
|
|
154 |
Genel |
üzerinde defne taçlı kralın bulunduğu bir altın ingiliz sikkesi |
laurel i.
|
|
155 |
Genel |
bir şeyin üzerinde hak iddia etme |
laying claim i.
|
|
156 |
Genel |
karkasların bacakları üzerinde çalışan kasap |
legger i.
|
|
157 |
Genel |
gaz ocağının üzerinde bulunan sıcaklık ayarlarından biri |
mark i.
|
|
158 |
Genel |
postanın üzerinde yer alan ve genellikle postanenin ismini ve postalanma saatini belirten resmi işaret |
mark i.
|
|
159 |
Genel |
dizgisi yapılacak taslağın üzerinde yazılı olan detaylı biçimsel talimatlar |
markup i.
|
|
160 |
Genel |
bir grubun ilgisini üzerinde toplayan ve el üstünde tutulan kimse |
mascot i.
|
|
161 |
Genel |
bir hayvanın genellikle gözlerinin üzerinde yer alan, yüzün rengine zıt olan kısım |
mask i.
|
|
162 |
Genel |
alın ortasındaki saç çizgisi üzerinde bulunan bir nokta |
widows peak i.
|
|
163 |
Genel |
üzerinde delikler bulunan bir ayakkabı çeşidi |
wing tip i.
|
|
164 |
Genel |
üzerinde delikler bulunan bir ayakkabı çeşidi |
wingtip i.
|
|
165 |
Genel |
bir konu üzerinde etraflıca çalışan kimse |
wonk i.
|
|
166 |
Genel |
üzerinde insanların kellesinin uçurulduğu sert bir yüzey |
block i.
|
|
167 |
Genel |
yeni basılmış madeni para üzerinde görülen ağdamsı veya tozumsu bir tabaka |
bloom i.
|
|
168 |
Genel |
kakao yağı kristallerinin çikolata üzerinde oluşturduğu grimsi çizgi veya izler |
bloom i.
|
|
169 |
Genel |
üzerinde çalışılmış |
hard-labored i.
|
|
170 |
Genel |
üzerinde düşünme |
maturity [obsolete] i.
|
|
171 |
Genel |
üzerinde dik yerleştirilmiş bir taş levhanın yükseldiği sembol yapı |
mearstone [obsolete] i.
|
|
172 |
Genel |
periyodik olarak su ile kaplanan, üzerinde genellikle ot, sukamışı gibi tekçenekli bitkilerin yetiştiği ağaçsız arazi |
mesh i.
|
|
173 |
Genel |
posta ücretini basan cihazın bir posta üzerinde bıraktığı iz |
meter i.
|
|
174 |
Genel |
sistematik prosedürler üzerinde durma |
methodism i.
|
|
175 |
Genel |
üzerinde keresteler olan büyük arazi |
boundary [dialect] i.
|
|
176 |
Genel |
cimnastikte alet üzerinde asılı kalma |
hing [dialect] i.
|
|
177 |
Genel |
(buz veya yol üzerinde) küçük tümsek |
hubble i.
|
|
178 |
Genel |
diğerleri üzerinde hakimiyeti olduğu düşünülen ülke veya devlet |
mistress i.
|
|
179 |
Genel |
bir davranış üzerinde belirleyici unsur |
molder i.
|
|
180 |
Genel |
gelişim süreci üzerinde belirleyici faktör |
molder i.
|
|
181 |
Genel |
üzerinde ışık ve gölge oyunuyla dekoratif etki oluşturulan dar kontürlü yüzey |
molding i.
|
|
182 |
Genel |
ortalamanın üzerinde şey |
more i.
|
|
183 |
Genel |
çıkrık, vinç gibi düzeneklere sarılı halatın üzerinde yer alan gövde |
mouline i.
|
|
184 |
Genel |
ayağının üzerinde yükselen kimse |
mounter i.
|
|
185 |
Genel |
üzerinde değişiklik yapılmış metin |
rewrite i.
|
|
186 |
Genel |
(yaprak yay veya yangın hortumu üzerindeki zayıf bir nokta üzerinde) koruyucu kaplama |
gaiter i.
|
|
187 |
Genel |
dört nala koşan hayvanın üzerinde gitme |
gallop i.
|
|
188 |
Genel |
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç |
lorraine cross i.
|
|
189 |
Genel |
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç |
cross of lorraine i.
|
|
190 |
Genel |
(bahçecilikte) üzerinde bitki yetiştirmek için toprak parçası kiralayan kimse |
lotter i.
|
|
191 |
Genel |
viski bardağı benzeri kısa bardaklarda buz veya su üzerinde servis edilen karıştırılmayan bir alkollü içecek |
lowball i.
|
|
192 |
Genel |
asil dul kadına ait üzerinde unvan rozetleri çizili fayton |
lozenge coach i.
|
|
193 |
Genel |
üzerinde düşünülen düşünce |
lucubration i.
|
|
194 |
Genel |
bataklıklarda üzerinde kütük taşınan geniş ve alçak bir kızak |
mud boat i.
|
|
195 |
Genel |
parazitin cilt üzerinde açtığı delik |
burrow i.
|
|
196 |
Genel |
(dağcılıkta) kar sınırının üzerinde yapılan tırmanışlarda kullanılan, ultraviyole ışımalara karşı koruyucu bir krem |
glacier cream i.
|
|
197 |
Genel |
at üzerinde gerçekleştirilen gezi |
riding i.
|
|
198 |
Genel |
hayvanın üzerinde bulunan kelebek şeklinde leke |
butterfly i.
|
|
199 |
Genel |
genellikle kabartma üzerinde kazılmış veya oyulmuş sembolik şekil |
glyph i.
|
|
200 |
Genel |
(özellikle abd donanmasında) üzerinde durulan zemin |
deck i.
|
|
201 |
Genel |
yüzey üzerinde ızgaralanmış veya kabartılmış bir dizi işaret |
grill i.
|
|
202 |
Genel |
üzerinde tartışılmakta olan tasarı gibi hukuki meselelerin önceden belirtilen zamanın dolması ile müzakereye kapanması |
guillotine i.
|
|
203 |
Genel |
buz üzerinde yürüyebilen adam |
iceman i.
|
|
204 |
Genel |
su üzerinde tomruk yuvarlama oynayan kimse |
logroller i.
|
|
205 |
Genel |
su üzerinde tomruk yuvarlayarak oynanan bir oyun |
logrolling i.
|
|
206 |
Genel |
eski surlarda üzerinde ateş etmek için açıklık bulunan mazgallı siper |
murdress i.
|
|
207 |
Genel |
üzerinde tek nokta bulunan domino taşı |
one i.
|
|
208 |
Genel |
üzerinde tek nokta bulunan domino taşı |
one-spot i.
|
|
209 |
Genel |
normalin çok üzerinde faaliyet |
overactivity i.
|
|
210 |
Genel |
bir yerin veya şeyin üzerinde büyüyen oluşum |
overgrowth i.
|
|
211 |
Genel |
baş hizasının üzerinde bulunan şey (aydınlatma armatürü |
overhead i.
|
|
212 |
Genel |
talebin veya ödeme gücünün üzerinde ihraç etme (hisse, banknot |
overissue i.
|
|
213 |
Genel |
bir şeyin üzerinde bulunan şey |
overlier i.
|
|
214 |
Genel |
bir şeyin üzerinde uzanan kısım |
overlier i.
|
|
215 |
Genel |
başkaları üzerinde hakimiyet kuran kimse |
overlord i.
|
|
216 |
Genel |
üzerinde durma |
overplay i.
|
|
217 |
Genel |
(armacılıkta) kalkan üzerinde bulunan halka sembolü |
roundel i.
|
|
218 |
Genel |
yüzde ve özellikle burun üzerinde aşırı alkol tüketimi sonucu oluşan kızarıklık |
rum bud i.
|
|
219 |
Genel |
bir fikir üzerinde saplantı derecesinde durma |
rumination i.
|
|
220 |
Genel |
(hayvanların yol üzerinde bıraktığı) iz |
runway i.
|
|
221 |
Genel |
iki veya daha fazla armanın kalkan üzerinde birleşmesi |
impalement i.
|
|
222 |
Genel |
(zırh veya mühür üzerinde yer alan) arma |
impresa i.
|
|
223 |
Genel |
armalı kalkanın desteklerinin üzerinde durduğu süslü kaide |
compartment i.
|
|
224 |
Genel |
birkaç karakterin bir konu üzerinde tartışıyor veya akıl yürütüyor gibi gösterildiği yazılı kompozisyon |
dialogue i.
|
|
225 |
Genel |
bir şeyin üzerinde durma |
insisture [obsolete] i.
|
|
226 |
Genel |
bir şeyin üzerinde oturma |
insisture [obsolete] i.
|
|
227 |
Genel |
iki ayak üzerinde yürüme |
walking bipedally i.
|
|
228 |
Genel |
aynı rota üzerinde giden iki ardışık eleman arasındaki boşluk |
column gap i.
|
|
229 |
Genel |
üzerinde halı serilmiş zemini kaplayan kumaş |
crash i.
|
|
230 |
Genel |
plak üzerinde yer alan şerit |
cut i.
|
|
231 |
Genel |
gereksiz ayrıntılar üzerinde ısrarla duran bilim adamı |
dryasdust i.
|
|
232 |
Genel |
parmaklar üzerinde kullanılan bir işkence aleti |
pinnywinkles i.
|
|
233 |
Genel |
gayrimenkul, şehir veya bina üzerinde gerçekleştirilen iyileştirmeler |
policy [obsolete] [scotland] i.
|
|
234 |
Genel |
üzerinde düşünülebilirlik |
ponderability i.
|
|
235 |
Genel |
üzerinde durulması gereken şey |
considerable [obsolete] i.
|
|
236 |
Genel |
(arazi üzerinde) otlatma hakkı |
feed [obsolete] i.
|
|
237 |
Genel |
bir şeyin içinde veya üzerinde oturan kimse |
insessor i.
|
|
238 |
Genel |
islam üzerinde çalışma yapan kimse |
islamist i.
|
|
239 |
Genel |
mil üzerinde yer alan geniş karıştırma bıçağı |
paddle i.
|
|
240 |
Genel |
üzerinde dini piyesler sahnelenen hareketli açık hava platformu |
pageant i.
|
|
241 |
Genel |
üzerinde boyama yapılan düz ve ince ahşap parçası |
panel i.
|
|
242 |
Genel |
ince ve düz ahşap üzerinde yapılan resim |
panel i.
|
|
243 |
Genel |
sert arkalık üzerinde sergilenen fotoğraf |
panel i.
|
|
244 |
Genel |
(arma üzerinde) desenli samur kürkü motifi |
pean i.
|
|
245 |
Genel |
sıvı üzerinde bulunan film |
pellicle i.
|
|
246 |
Genel |
sıvı üzerinde gelişen zar |
pellicle i.
|
|
247 |
Genel |
şövalyenin kılıcı üzerinde taşıdığı küçük flama |
pencel i.
|
|
248 |
Genel |
saat bobini üzerinde yer alan mil |
pendant i.
|
|
249 |
Genel |
saat bobini üzerinde yer alan mil |
pendent i.
|
|
250 |
Genel |
şövalyenin kılıcı üzerinde taşıdığı küçük flama |
pensel [obsolete] i.
|
|
251 |
Genel |
şövalyenin kılıcı üzerinde taşıdığı küçük flama |
pensil i.
|
|
252 |
Genel |
bina veya duvar üzerinde yapılan yürüyüş |
platform [obsolete] i.
|
|
253 |
Genel |
(köpek eğitiminde) köpek üzerinde kontrol sahibi olma |
positive correlation i.
|
|
254 |
Genel |
(taş vb.) su üzerinde sekme |
dap i.
|
|
255 |
Genel |
üzerinde yazılar veya rakamlar olan kazak |
letter sweater i.
|
|
256 |
Genel |
üzerinde anlaşma yapılabilir olma |
contractibleness i.
|
|
257 |
Genel |
arma üzerinde yer alan kırmızı gagalı dağ kargası figürü |
cornish chough i.
|
|
258 |
Genel |
efkaristiyada üzerinde kutsal nesnelerin sergilendiği keten örtü |
corporal i.
|
|
259 |
Genel |
efkaristiyada üzerinde kutsal nesnelerin sergilendiği keten örtü |
communion cloth i.
|
|
260 |
Genel |
mezarların üzerinde algılanan parlaklık |
deadlight [scotland] i.
|
|
261 |
Genel |
su üzerinde yüzen büyük buz kütlesi |
field of ice i.
|
|
262 |
Genel |
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası |
finger post i.
|
|
263 |
Genel |
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası |
fingerboard i.
|
|
264 |
Genel |
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası |
fingerpost i.
|
|
265 |
Genel |
arma üzerinde post tasviri |
fleece i.
|
|
266 |
Genel |
su üzerinde yüzen yatak |
floaty i.
|
|
267 |
Genel |
su üzerinde durma |
flotage i.
|
|
268 |
Genel |
genişleyerek bileğin üzerinde biten bir eldiven |
gauntlet glove i.
|
|
269 |
Genel |
kişinin üzerinde taşımaya uygun rulo tütün |
prick i.
|
|
270 |
Genel |
patende buz üzerinde bırakılan işaret |
print i.
|
|
271 |
Genel |
sunağın üzerinde yer aldığı platform |
predella i.
|
|
272 |
Genel |
sunak platformu üzerinde yer alan resim veya heykel |
predella i.
|
|
273 |
Genel |
sunağın üzerinde yer aldığı platform |
footpace i.
|
|
274 |
Genel |
jimnastikçinin sadece kaslarını kullanarak elinin üzerinde durması |
press i.
|
|
275 |
Genel |
toplumun ilgisinin üzerinde olduğu kimse |
public figure i.
|
|
276 |
Genel |
hazırlanan zemin üzerinde çizgilerin kesildiği bir harita oluşturma tekniği |
scribing i.
|
|
277 |
Genel |
üzerinde mühür izi bulunan balmumu gibi parça |
seal i.
|
|
278 |
Genel |
derebeyinin üzerinde toprakları |
seigniory i.
|
|
279 |
Genel |
hava aracının yüzücüleri köpekbalıklarına karşı uyarmak için plaj üzerinde uçarak yaptığı gözcülük |
shark patrol [australia] i.
|
|
280 |
Genel |
üzerinde sirk gösterilerinin sergilenmesi için yükseğe asılan bir çift uzun ipek çarşaf |
silks i.
|
|
281 |
Genel |
gıda üzerinde oluşan kaymak |
skin i.
|
|
282 |
Genel |
üzerinde güneş batmayan imparatorluk |
the empire on which the sun never sets i.
|
|
283 |
Genel |
kendi ayakları üzerinde duran kimse |
crusoe i.
|
|
284 |
Genel |
kendi ayakları üzerinde duran kimse |
robinson crusoe i.
|
|
285 |
Genel |
su üzerinde görülen esinti |
slant i.
|
|
286 |
Genel |
nemli toprak üzerinde yer alan eğimli düzlem |
slide i.
|
|
287 |
Genel |
tahta üzerinde madeni para ile oynanan bir oyun |
slidegroat i.
|
|
288 |
Genel |
tahta üzerinde bilye veya piyonlar ile oynanan bir oyun |
solitaire i.
|
|
289 |
Genel |
gereksiz ayrıntılar üzerinde ısrarla duran bilim insanı |
pedant i.
|
|
290 |
Genel |
su üzerinde yürümek için ayağa takılan bir tür palet |
podoscaph i.
|
|
291 |
Genel |
(arma üzerinde) şerit figürün sallantılı ucu |
point i.
|
|
292 |
Genel |
sabunla yıkanan nesneler üzerinde kalan tabaka |
soap film i.
|
|
293 |
Genel |
tahta üzerinde çivi veya toplarla oynanan bir oyun |
solitaire i.
|
|
294 |
Genel |
kağıt üzerinde eşit gerilim sağlayan küçük merdane |
spreader i.
|
|
295 |
Genel |
baltacının üzerinde durmak için çentik atılan ağaca yerleştirdiği kısa basamak |
springboard i.
|
|
296 |
Genel |
tahkimat üzerinde gerçekleştirilen dış çalışma |
spur [obsolete] i.
|
|
297 |
Genel |
(madeni para, madalya üzerinde yer alan) kabartma |
strike i.
|
|
298 |
Genel |
resmi hükumet üzerinde etkisi olan gayriresmi topluluk |
subgovernment i.
|
|
299 |
Genel |
güneş saati göstergesinin üzerinde yer aldığı düz hat |
substyle i.
|
|
300 |
Genel |
üzerinde çatısı olan yer |
subtectacle i.
|
|
301 |
Genel |
yüzey üzerinde birbiriyle bağlantılı unsurlar |
superficies i.
|
|
302 |
Genel |
su üzerinde kalan madde |
supernatant i.
|
|
303 |
Genel |
çökelti üzerinde kalan berrak sıvı |
supernatant i.
|
|
304 |
Genel |
çökelti üzerinde kalan berrak sıvı |
supernate i.
|
|
305 |
Genel |
üzerinde tepinme |
supersaliency [obsolete] i.
|
|
306 |
Genel |
(mektup, koli üzerinde yazılmış) adres |
superscription i.
|
|
307 |
Genel |
(opera eserinde) şarkı sözlerinin sahne üzerinde yer alan çevirisi |
supertitles i.
|
|
308 |
Genel |
kolların veya ellerin üzerinde durulan bir jimnastik pozisyonu |
support i.
|
|
309 |
Genel |
(gemi üzerinde) denize elverişlilik tespit muayenesi |
survey i.
|
|
310 |
Genel |
üzerinde olmak |
wear f.
|
|
311 |
Genel |
bir şey üzerinde düşünmek |
give something one's consideration f.
|
|
312 |
Genel |
tartışmak (önemsiz şeyler üzerinde) |
cavil f.
|
|
313 |
Genel |
üzerinde durmak |
emphasize f.
|
|
314 |
Genel |
üzerinde oynamak |
doctor f.
|
|
315 |
Genel |
üzerinde kemer oluşturmak |
arch above f.
|
|
316 |
Genel |
üzerinde çok durmak |
harp on f.
|
|
317 |
Genel |
su üzerinde kaydırmak |
skim f.
|
|
318 |
Genel |
tüm gözler üzerinde olmak |
be in the limelight f.
|
|
319 |
Genel |
üzerinde sebatla çalışmak |
plug away at f.
|
|
320 |
Genel |
üzerinde kemer gibi uzanmak |
arch over f.
|
|
321 |
Genel |
üzerinde düşünülmek |
be under consideration f.
|
|
322 |
Genel |
üzerinde gezinmek (parmaklar) |
sweep f.
|
|
323 |
Genel |
üzerinde etkisi olmak |
sway f.
|
|
324 |
Genel |
üzerinde çalışmak |
work on f.
|
|
325 |
Genel |
önemsiz şeyler üzerinde münakaşa etmek |
quibble about f.
|
|
326 |
Genel |
üzerinde hararetli konuşmak |
descant on f.
|
|
327 |
Genel |
fazla hareket etmeden üzerinde ve etrafında uçmak |
hover f.
|
|
328 |
Genel |
üzerinde durmak |
accent f.
|
|
329 |
Genel |
üzerinde derin derin düşünmek |
ruminate over f.
|
|
330 |
Genel |
üzerinde durmak |
put emphasis on f.
|
|
331 |
Genel |
üzerinde bulundurmak |
carry f.
|
|
332 |
Genel |
üzerinde durmak |
lay stress on f.
|
|
333 |
Genel |
üzerinde oynamak |
falsify f.
|
|
334 |
Genel |
üzerinde durmak |
urge on f.
|
|
335 |
Genel |
üzerinde tepinmek |
stomp on f.
|
|
336 |
Genel |
üzerinde kemer meydana getirmek |
overarch f.
|
|
337 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
consider f.
|
|
338 |
Genel |
arka ayakları üzerinde durmak |
beg f.
|
|
339 |
Genel |
üzerinde durmak |
harp on f.
|
|
340 |
Genel |
olumsuz noktaları üzerinde durmak |
criticize f.
|
|
341 |
Genel |
parmak uçlarında veya topuk üzerinde dönüş yapmak |
pirouette f.
|
|
342 |
Genel |
üzerinde oynama yapmak |
garble f.
|
|
343 |
Genel |
tekerlekler üzerinde gitmek |
roll f.
|
|
344 |
Genel |
üzerinde durmak (bir konu) |
dwell on f.
|
|
345 |
Genel |
anlaşmaya varmak (üzerinde) |
get together on f.
|
|
346 |
Genel |
plan üzerinde işaretlemek |
plot f.
|
|
347 |
Genel |
üzerinde durmak |
insist f.
|
|
348 |
Genel |
mil üzerinde dönmek |
pivot on f.
|
|
349 |
Genel |
yükselmek (bir yer üzerinde/bir yere) |
soar f.
|
|
350 |
Genel |
üzerinde durmak |
play up f.
|
|
351 |
Genel |
kroki üzerinde göstermek |
plot f.
|
|
352 |
Genel |
üzerinde deney yapmak |
vivisect f.
|
|
353 |
Genel |
üzerinde oynama yapmak |
doctor f.
|
|
354 |
Genel |
üzerinde taşımak |
carry f.
|
|
355 |
Genel |
üzerinde fazla durmak |
belabor f.
|
|
356 |
Genel |
üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek (bir iş) |
stick with f.
|
|
357 |
Genel |
eksen üzerinde dönmek |
pivot on f.
|
|
358 |
Genel |
üzerinde derin derin düşünmek |
ruminate about f.
|
|
359 |
Genel |
üzerinde durmak |
dwell on f.
|
|
360 |
Genel |
bir iş üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek |
stick at f.
|
|
361 |
Genel |
üzerinde durmak (cüzi şeyler/ufak kusurlar) |
niggle about f.
|
|
362 |
Genel |
geçmişteki talihsizliklerin üzerinde durmak |
cry over spilled milk f.
|
|
363 |
Genel |
üzerinde kemer oluşturmak |
arch over f.
|
|
364 |
Genel |
üzerinde durmak |
discourse f.
|
|
365 |
Genel |
bir eksen üzerinde dönmek |
swing f.
|
|
366 |
Genel |
bir konu üzerinde durmak |
dwell on f.
|
|
367 |
Genel |
üzerinde durmak |
urge upon f.
|
|
368 |
Genel |
üzerinde oynamak (hesaplar) |
cook f.
|
|
369 |
Genel |
üzerinde mutabık kalmak |
agree on f.
|
|
370 |
Genel |
mil üzerinde döndürmek |
swivel f.
|
|
371 |
Genel |
üzerinde denemek |
try on f.
|
|
372 |
Genel |
üzerinde durmak |
deliberate f.
|
|
373 |
Genel |
önemsiz şeyler üzerinde münakaşa etmek |
quibble over f.
|
|
374 |
Genel |
karnı üzerinde sürünmek |
slide along f.
|
|
375 |
Genel |
uçağı pist üzerinde ilerletmek |
taxi f.
|
|
376 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
view f.
|
|
377 |
Genel |
üzerinde durmak |
dwell upon f.
|
|
378 |
Genel |
üzerinde durmak (düşünmek vb) |
deliberate f.
|
|
379 |
Genel |
su üzerinde tutmak |
buoy f.
|
|
380 |
Genel |
üzerinde durmak |
harp upon f.
|
|
381 |
Genel |
üzerinde durmak (cüzi şeyler/ufak kusurlar) |
niggle over f.
|
|
382 |
Genel |
üzerinde derin derin düşünmek |
ruminate on f.
|
|
383 |
Genel |
üzerinde kemer gibi uzanmak |
arch above f.
|
|
384 |
Genel |
üzerinde durmak |
elaborate f.
|
|
385 |
Genel |
üzerinde bulunmak |
bear f.
|
|
386 |
Genel |
bir şeyin üzerinde durmamak |
take something in stride f.
|
|
387 |
Genel |
üzerinde durmak |
accentuate f.
|
|
388 |
Genel |
su üzerinde durmak |
float f.
|
|
389 |
Genel |
üzerinde olmak |
have something on f.
|
|
390 |
Genel |
üzerinde işaret bırakmak |
leave a mark on f.
|
|
391 |
Genel |
gözü üzerinde olmak |
keep an eye on f.
|
|
392 |
Genel |
dönmek (kapı/köprü vb bir eksen üzerinde) |
swing f.
|
|
393 |
Genel |
birinin üzerinde otoritesini kullanmak |
pull rank f.
|
|
394 |
Genel |
tek ayak üzerinde dönmek |
pirouette f.
|
|
395 |
Genel |
üzerinde oynama yapmak |
fiddle f.
|
|
396 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
contemplate f.
|
|
397 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
think something over f.
|
|
398 |
Genel |
üzerinde durmamak |
slubber f.
|
|
399 |
Genel |
ayakları üzerinde durmak |
stand on one's own legs f.
|
|
400 |
Genel |
üzerinde durmamak |
slur over f.
|
|
401 |
Genel |
bir fikir üzerinde düşünüp taşınmak |
entertain an idea f.
|
|
402 |
Genel |
gözü (bir şeyin) üzerinde olmak |
have one's eyes on f.
|
|
403 |
Genel |
üzerinde oynamak (fotoğraf vb) |
block out f.
|
|
404 |
Genel |
üzerinde durmamak |
leave out f.
|
|
405 |
Genel |
üzerinde görüşülmek |
be on the carpet f.
|
|
406 |
Genel |
bir şey üzerinde fikir ayrılığına düşmek |
clash over f.
|
|
407 |
Genel |
üzerinde durmak |
play to f.
|
|
408 |
Genel |
üzerinde durmak |
bring out f.
|
|
409 |
Genel |
üzerinde çok durmak |
put excessive emphasis on f.
|
|
410 |
Genel |
üzerinde çok durmak |
overemphasise f.
|
|
411 |
Genel |
üzerinde çok durmak |
overemphasize f.
|
|
412 |
Genel |
üzerinde çok durmak |
stress too much f.
|
|
413 |
Genel |
üzerinde yorum yapmak |
make comment about f.
|
|
414 |
Genel |
üzerinde yorum yapmak |
comment on f.
|
|
415 |
Genel |
üzerinde yorum yapmak |
comment about f.
|
|
416 |
Genel |
üzerinde kalem oynatmak |
spoil (a piece of writing) by alteration f.
|
|
417 |
Genel |
üzerinde kalem oynatmak |
edit f.
|
|
418 |
Genel |
üzerinde kalem oynatmak |
correct f.
|
|
419 |
Genel |
üzerinde kalem gezdirmek |
revise f.
|
|
420 |
Genel |
üzerinde kalem gezdirmek |
edit f.
|
|
421 |
Genel |
kendi ayakları üzerinde durmak |
stand on one's own feet f.
|
|
422 |
Genel |
üzerinde değişiklik yapmak |
make change f.
|
|
423 |
Genel |
üzerinde değişiklik yapmak |
amend f.
|
|
424 |
Genel |
üzerinde durmak |
lay weight on f.
|
|
425 |
Genel |
üzerinde değişiklik yapmak |
make a change f.
|
|
426 |
Genel |
üzerinde durmak |
lay emphasis on f.
|
|
427 |
Genel |
üzerinde değişiklik yapmak |
do modifications on something f.
|
|
428 |
Genel |
üzerinde değişiklik yapmak |
modify f.
|
|
429 |
Genel |
üzerinde sigara söndürmek |
put out a cigarette on somebody's flesh f.
|
|
430 |
Genel |
üzerinde sigara söndürmek |
burn someone with a lighted cigarette f.
|
|
431 |
Genel |
üzerinde yükselmek |
dominate f.
|
|
432 |
Genel |
üzerinde kafa patlatmak |
dwell on f.
|
|
433 |
Genel |
üzerinde kafa patlatmak |
dwell upon f.
|
|
434 |
Genel |
gücünü ... üzerinde kullanmak |
exercise one's strength over f.
|
|
435 |
Genel |
havada bir yerin üzerinde durmak |
hover f.
|
|
436 |
Genel |
üzerinde çalışmaya başlamak |
get to work (on) f.
|
|
437 |
Genel |
yolunun üzerinde durmamak |
get out of one's way f.
|
|
438 |
Genel |
(birisi üzerinde) otoritesini kullanmak |
pull rank on someone f.
|
|
439 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
mull over f.
|
|
440 |
Genel |
mil üzerinde dönmek |
pivot f.
|
|
441 |
Genel |
eksen üzerinde dönmek |
pivot f.
|
|
442 |
Genel |
önemsiz konular üzerinde tartışmak |
quibble f.
|
|
443 |
Genel |
üzerinde seyretmek |
sail f.
|
|
444 |
Genel |
üzerinde kafa yormak |
chew on f.
|
|
445 |
Genel |
düşüncelerini belli bir nokta üzerinde yoğunlaştırmak |
keep one's mind on f.
|
|
446 |
Genel |
üzerinde kalem oynatmak |
juggle with f.
|
|
447 |
Genel |
üzerinde oynamak |
juggle with f.
|
|
448 |
Genel |
üzerinde düşünüp taşınmak |
think over f.
|
|
449 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
turn over f.
|
|
450 |
Genel |
üzerinde bir karara varmak |
fix on f.
|
|
451 |
Genel |
üzerinde bir karara varmak |
fix upon f.
|
|
452 |
Genel |
üzerinde yoğunlaşmak |
centre upon f.
|
|
453 |
Genel |
üzerinde yoğunlaşmak |
centre on f.
|
|
454 |
Genel |
üzerinde yoğunlaşmak |
centre in f.
|
|
455 |
Genel |
üzerinde tartışmak |
argue about f.
|
|
456 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
mull f.
|
|
457 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
think over f.
|
|
458 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
speculate f.
|
|
459 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
meditate f.
|
|
460 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
excogitate f.
|
|
461 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
muse f.
|
|
462 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
ruminate f.
|
|
463 |
Genel |
üzerinde düşünmek |
ponder f.
|
|
464 |
Genel |
üzerinde etkisi olmak |
have an effect upon f.
|
|
465 |
Genel |
üzerinde etkisi olmak |
have an impact on f.
|
|
466 |
Genel |
üzerinde etkisi olmak |
have an effect on f.
|
|
467 |
Genel |
üzerinde etkisi olmak |
have an impact upon f.
|
|
468 |
Genel |
üzerinde durmak |
emphasise f.
|
|
469 |
Genel |
üzerinde durmak |
make a point of f.
|
|
470 |
Genel |
üzerinde önemle durmak |
lay too much stress on f.
|
|
471 |
Genel |
üzerinde önemle durmak |
place too much stress on f.
|
|
472 |
Genel |
üzerinde önemle durmak |
stress too much f.
|
|
473 |
Genel |
üzerinde önemle durmak |
put excessive emphasis on f.
|
|
474 |
Genel |
üzerinde önemle durmak |
overemphasise f.
|
|
475 |
Genel |
üzerinde önemle durmak |
overstress f.
|
|
476 |
Genel |
üzerinde önemle durmak |
overemphasize f.
|
|
477 |
Genel |
önemle üzerinde durmak |
put excessive emphasis on f.
|
|
478 |
Genel |
üzerinde ayrıntılı biçimde çalışma yapmak |
work through f.
|
|
479 |
Genel |
önemle üzerinde durmak |
overstress f.
|
|
480 |
Genel |
önemle üzerinde durmak |
overemphasise f.
|
|
481 |
Genel |
önemle üzerinde durmak |
stress too much f.
|
|
482 |
Genel |
önemle üzerinde durmak |
overemphasize f.
|
|
483 |
Genel |
önemle üzerinde durmak |
place too much stress on f.
|
|
484 |
Genel |
önemle üzerinde durmak |
lay too much stress on f.
|
|
485 |
Genel |
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek |
claim possession on something f.
|
|
486 |
Genel |
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek |
call dibs on something f.
|
|
487 |
Genel |
üzerinde kullanmak |
use on something f.
|
|
488 |
Genel |
üzerinde kullanmak |
use on someone f.
|
|
489 |
Genel |
fiyat üzerinde pazarlık yapmak |
bargain a price f.
|
|
490 |
Genel |
fiyat üzerinde uyuşmak |
agree about the price f.
|
|
491 |
Genel |
üzerinde kafa yormak |
work through f.
|
|
492 |
Genel |
üzerinde özellikle durmak |
especially emphasize f.
|
|
493 |
Genel |
üzerinde özellikle durmak |
particularly emphasize f.
|
|
494 |
Genel |
üzerinde özellikle durmak |
put particular emphasis on f.
|
|
495 |
Genel |
üzerinde olumsuz bir etkisi olmak |
have a negative effect on f.
|
|
496 |
Genel |
üzerinde çalışmak |
study on f.
|
|
497 |
Genel |
üzerinde deney yapılmak |
be experimented on f.
|
|
498 |
Genel |
üzerinde anlaşmaya varmak |
agree upon f.
|
|
499 |
Genel |
üzerinde baskı kurmak |
exercise influence over f.
|
|
500 |
Genel |
üzerinde baskı kurmak |
exercise control over f.
|
|