sadık - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sadık



"sadık" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 64 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
sadık faithful s.
sadık loyal s.
General
sadık adherer i.
sadık constant s.
sadık soothfast s.
sadık sincere s.
sadık faithful to s.
sadık true s.
sadık obedient s.
sadık veracious s.
sadık devoted s.
sadık adhered to s.
sadık adhered s.
sadık true to s.
sadık singlehearted s.
sadık devout s.
sadık allegiant s.
sadık single hearted s.
sadık staunch s.
sadık adhesive s.
sadık devoted to s.
sadık truehearted s.
sadık stanch s.
sadık true blue s.
sadık loyal s.
sadık steadfast s.
sadık trusty s.
sadık stalwart s.
sadık fast s.
sadık stout s.
sadık true-hearted s.
sadık true-blue s.
sadık unswerving s.
sadık aefauld s.
sadık tight s.
sadık trig [dialect] s.
sadık trothful s.
sadık unhesitating s.
sadık leal [scotland] s.
sadık hold [obsolete] s.
sadık morigerate s.
sadık yeomanly s.
sadık liege s.
sadık obedible s.
sadık obeisant [obsolete] s.
sadık dinky-di [australia] s.
sadık good s.
sadık deadly s.
sadık firm s.
sadık plightful s.
sadık single s.
sadık stand-up s.
sadık super s.
sadık superficial s.
sadık sure [obsolete] s.
sadık obdt (obedient) kısalt.
Idioms
sadık true as steel s.
sadık as true as steel expr.
Law
sadık loyal i.
Archaic
sadık morigerous s.
sadık implicit s.
sadık devote s.
sadık feal s.
Slang
sadık hard core s.

"sadık" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 241 sonuç

Türkçe İngilizce
General
köle gibi sadık uşak man friday i.
aslına sadık çeviri authentic translation i.
krala daima sadık olan loyalist i.
sadık çeviri faithful translation i.
kocasına sadık vefalı eş penelope i.
sadık arkadaş a true friend i.
sadık kul loyalist i.
sadık müşteri loyal customer i.
kızılderili (siyular) dilinde 'sadık dost' kemo-sabe i.
-e sadık kalma adhesion to i.
sadık uşak faithful servant i.
sadık aşk loyal lover i.
sadık aşk faithful lover i.
sadık eş loyal husband i.
sadık eş devoted husband i.
sadık koca loyal husband i.
sadık eş loyal wife i.
sadık koca devoted husband i.
sadık eş devoted wife i.
sadık müttefik staunchest ally i.
sadık kimse allegiant i.
sadık dost achates i.
sadık kimse regular i.
sadık olma true-heartedness i.
sadık olma trueheartedness i.
sadık olmama unsteadfastness i.
bir davanın sadık takipçisi knight i.
bir kişinin sadık takipçisi knight i.
sadık olma stalwartness i.
aslına sadık kalma literality i.
aslına sadık kalma literality i.
yazının aslına sadık kalma literalization i.
yazının aslına sadık kalma literalisation i.
aslına sadık kalan literalizer i.
yazının aslına sadık kalan literalizer i.
aslına sadık kalan literaliser i.
yazının aslına sadık kalan literaliser i.
yazının aslına sadık kalma literalness i.
resmi olarak birinin sadık destekçisi olma taahhüdü manred [uk/scotland] i.
birinin sadık destekçisi olma yükümlülüğü manred [uk/scotland] i.
sadık destekçi henchperson i.
sadık takipçi henchperson i.
sadık ve güvenilir bir destekçi olan kadın henchwoman i.
sadık ve güvenilir bir yandaş olan kadın henchwoman i.
bir şeyi aslına sadık kalarak yansıtan şey mirror i.
sadık kimse obedienciary [obsolete] i.
sadık kimse obedient i.
mağlup bir kimseye sadık olan grup guard i.
aslına sadık kalmama infidelity i.
gerçeğine sadık ve detaylı kopya photography i.
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran purist i.
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran book purist i.
(siyasette) sadık taraftar stalwart i.
sadık yandaş loyalist i.
sadık kalmak stand by f.
arkadaşlarına sadık kalmak remain true to friends f.
sadık kalmak hold f.
sadık kalmak cling to f.
sadık kalmak cling f.
sadık kalmak adhere to f.
sadık kalmak be true to f.
sadık kalmak stick by f.
sadık kalmak hold to f.
sadık kalmak stick to f.
sadık kalmak stick f.
sadık kalmak (vaade/karara) abide f.
sadık kalmak abide by f.
sadık kalmak cleave f.
sadık kalmak remain faithful to f.
sadık kalmak be faithful f.
sözüne sadık kalmak remain true to one's word f.
anlaşmaya sadık kalmamak break the agreement f.
anlaşmaya sadık kalmamak go back on the agreement f.
sözleşmeye sadık kalmamak go back on the contract f.
sadık olmak be loyal f.
sözleşmeye sadık kalmamak break the contract f.
sadık kalmak remain loyal f.
anlaşmaya sadık kalmamak renege on the agreement f.
programa sadık kalmak stick to the schedule f.
sözleşmeye sadık kalmamak renege on the contract f.
sadık kalmak stay loyal f.
anlaşmaya sadık kalmamak violate the agreement f.
programa sadık kalmak run to the schedule f.
sözleşmeye sadık kalmamak violate the contract f.
sadık olmak stand by someone f.
sadık kalmak stand by someone f.
-e sadık kalmak stay loyal to f.
-e sadık kalmak remain loyal to f.
karısına sadık kalmak remain faithful to his wife f.
karısına sadık kalmak stay faithful to his wife f.
kocasına sadık kalmak stay faithful to her husband f.
kocasına sadık kalmak remain faithful to her husband f.
sözleşmeye sadık kalmak honour a contract f.
metne sadık kalmak stay with the script f.
sadık kalmak abide f.
sadık kalmak stay true f.
son derece bağlı/sadık olmak be fiercely loyal f.
sadık olmak adhere to f.
sadık kalmak abide by f.
verilen söze sadık olmak keep touch [obsolete] f.
sadık olmak be faithful to f.
sadık olmak keep f.
yazının aslına sadık kalmak literalize f.
yazının aslına sadık kalmak literalise f.
sadık kalmak hold f.
sadık kalmak hold on f.
birbirine sadık kalmak hold together f.
sahibine sadık olmak be loyal to its owner f.
sadık kalmak follow f.
sadık kalmak stick f.
sadık olmayan faithless s.
sözüne sadık faithful to his word s.
-e sadık loyal to s.
çok sadık unfailing s.
sadık (çeviri) near s.
pek sadık true-blue s.
eşine sadık olmayan unfaithful s.
en sadık the most loyal s.
sadık olmayan nonloyal s.
aslına sadık (çeviri) near s.
sadık olmayan unsteadfast s.
yalnızca bolluk zamanındayken ve zorluk veya tehlike yokken faal, etkili, elverişli veya sadık olan fair-weather s.
tarihe sadık historic s.
tarihe sadık historical s.
sadık kalarak true zf.
orijinaline sadık kalarak faithfully zf.
sadık bir biçimde stalwartly zf.
sadık olarak staunchly zf.
incil'in mesajına uyacak ve sadık şekilde evangelically zf.
sadık bir biçimde veraciously zf.
sadık biçimde true zf.
sadık olmadan unsteadfastly zf.
gerçeğe sadık kalarak literally zf.
sadık şekilde dutifully zf.
sadık olarak fast zf.
gerçeğe sadık kalarak simply zf.
sadık bir şekilde surely zf.
Phrasals
sadık kalmak stick by f.
sadık kalmak abide by f.
(birine/bir şeye) sadık kalmak glom onto (someone or something) f.
(birine/bir şeye) sadık kalmak stick with (someone or something) f.
sadık kalmak stick with f.
sadık kalmak bide by [scotland] f.
(bir şeye) sadık olmak adhere to (something) f.
(birine/bir şeye) sadık kalmak cling on (to someone or something) f.
(birine/bir şeye) sadık kalmak cling to (someone or something) f.
birine/bir şeye sadık olmak commit oneself to someone or something f.
(bir şeye) sadık kalmak conform with (something) f.
birinin bir anlaşmaya sadık kalmasını sağlamak hold someone to something f.
(bir şeye sadık kalmasını, sözünde durmasını) beklemek/ummak hold to (something) f.
(bir şeye) tutunmak/sadık kalmak hold to (something) f.
(bir şeye) sadık kalmasını sağlamak keep to (something) f.
(birini bir şeye) sadık/bağlı kalmak zorunda bırakmak obligate (one) to f.
'-e sadık/bağlı kalmak zorunda bırakmak obligate to f.
(bir şeye) sadık kalmamak renege on (something) f.
sadık/yanında kalmak stay by f.
(birine/bir şeye) sadık kalmak stay by (someone or something) f.
(birine/bir şeye) sadık kalmak stick by (someone or something) f.
Phrases
plana sadık kal stick to the script expr.
plana sadık kal stick to the script expr.
Colloquial
çok sadık true blue i.
sadık arkadaş true blue friend i.
sadık arkadaş ride or die i.
sadık bir sosyal grubun üyesi erkek good old boy i.
sosyal çevresine düşkün/sadık erkek good old boy i.
sadık yardımcı friday i.
dinine sadık religious s.
sonuna kadar sadık loyal to a fault s.
eşine sadık olmayan false as cressida s.
içten bir şekilde coşkulu ve sadık gung-ho s.
eşine sadık olmayan bit on the side expr.
belirlenmiş olan plana, görüşe, fikre sadık on message expr.
verilmek istenen izlenime/mesaja sadık on message expr.
Idioms
sözüne sadık kadın a woman of her word i.
sadık arkadaşlar damon and pythias i.
sadık taraftar one of the faithful i.
sadık destekçi one of the faithful i.
sadık hayran one of the faithful i.
sadık destekçi a (fully) paid-up member i.
cinsel olarak sadık olmak cleave to (one) [uk] f.
birine (genelde kocaya) cinsel olarak sadık olmak cleave to someone [uk] f.
sadık olmak keep faith with f.
sözlerine/vaatlerine sadık kalmak keep faith with promises made f.
plana sadık kalmak stay the course f.
(karara) sadık kalmak abide by f.
plana sadık kalmak go with the plan f.
sözüne sadık kalmamak break faith with somebody f.
sözüne sadık kalmak keep faith with somebody f.
(birine/bir şeye) sadık kalmak glom on (to someone or something) f.
(birine/bir şeye) sadık olmak keep faith with (someone or something) f.
(birine/bir şeye) sadık kalmak keep faith with (someone or something) f.
sarsılmaz derecede sadık true to (one's) colors s.
verdiği söze sadık good as (one's) word s.
(birine/bir şeye) sadık true to (someone or something) s.
sözüne sadık true to word s.
amacına sadık kalmamış off (the) track expr.
Speaking
sadık kulunuz your obedient servant expr.
plana sadık kalıyoruz we stick to the plan expr.
Trade/Economic
borcuna sadık olmayan bad debtor i.
sadık müşteri sucker i.
Law
borcuna sadık olmayan borçlu back debtor i.
sadık olmama infidelity i.
(bağlı bulunduğu yönetime) sadık loyal s.
Politics
sadık parti üyesi regular [usa] i.
sadık müttefik staunch ally i.
yönetime sadık olan kimse loyalist i.
bir siyasi partiye veya lidere koşulsuz sadık olan ast apparatchik i.
krala sadık olma royalization i.
krala sadık olma royalisation i.
kutsal roma imparatorluğu'na sadık kimse imperialist i.
sadık olmak owe allegiance to f.
sadık olmak owe ​loyalty to f.
sadık olmak owe​ ​obedience to f.
partisine sadık regular [usa] s.
belirlenmiş olan plana, görüşe, fikre sadık/belirlenmiş olan plandan, görüşten, fikirden sapan on/off message expr.
verilmek istenen izlenime/mesaja sadık/verilmek istenen izlenimden/mesajdan sapan on/off message expr.
Social Sciences
bir kabile veya grubun değerlerine sadık tribal s.
geleneksel cinsiyet rollerine sadık kalan unliberated s.
Literature
sadık yoldaş sancho panza i.
History
amerikan iç savaşında abd'ye sadık olan union s.
(amerikan iç savaşında) federal hükümete sadık federal s.
Religious
dinine içtenlikle sadık olan dindar kimseler the devout i.
(hasidik geleneğinde) sadık zaddick s.
Military
daima sadık semper fi expr.
Art
sanatta geleneksel yöntemlere sadık kimse scholastic i.
Mythology
(arthur efsanesinde) geraint'ın sadık karısının adı enid i.
icarius'un sadık köpeği sirius i.
Latin
sadık arkadaş fidus achates i.
(abd sahil güvenlik teşkilatı'nın mottosu) her daim sadık semper fidelis expr.
Archaic
(siyasette) sadık taraftar stalworth i.
sadık kalmak abideth f.
aslına sadık just s.
sırrına sadık secre s.
Slang
sadık sevgili ride-or-die chick i.
sözüne sadık true blue i.
sadık destekçi fanboy i.
sadık erkek hayran fanboy i.
borcuna sadık olmayan deadbeat s.
Modern Slang
güvenilir/sadık kimse alobam i.
Star Wars
sadık general allegiant general i.
sadık mısın? kanıtla! loyal? prove it! expr.